Kök Hücre Nedir?

#1
Sponsorlu Bağlantılar
Kök Hücre Nedir?

Kök hücre nedir?

Kök hücreler, insan vücudunda bulunan ve her türlü vücut hücresine dönüşebilen ana hücrelerdir. Nerede bir zedelenme veya onarım ihtiyacı varsa, oraya giderek gereken hücre tipine dönüşür ve hasarı onarırlar. Kalp krizi geçirende kalbe, karaciğer harabiyeti olanda karaciğere, kemiği kırılanda kırık hattına giderek gerekli tamiratı yaparlar. Hangi tip hücre ve dokuya ihtiyaç varsa ona dönüşürler. Vücutta en fazla olduğu zaman anne karnındaki bebeklik çağıdır. Daha sonra alınan yaşlarla beraber sayısı azalır. Nitekim, yaşlanmayla beraber doku, organ iyileşmelerinin daha yavaş ve güç olduğu da bilinen bir gerçektir.


Kök hücre nerelerde bulunur?

Kök hücreler, tüm vücut doku ve organlarında, kan dolaşımında bulunur. Fakat özellikle üç yerde daha fazladır. Bebeklerin göbek kordonu, kemik iliği ve damarlarımızda dolasan kan.
Tarihte ilk olarak kemik iliğinden ameliyatla alınan kök hücreler lösemi tedavisinde kullanılmıştır. Bu yöntem hala uygulanmakta ve cerrahi koşullar altında ameliyathanede yapılmaktadır. O nedenle bazı özel şartlara ve yetişmiş personele ihtiyaç vardır.
İlerleyen yıllarda vücutta dolaşan kandaki kök hücrelerin kullanilabileceği anlaşılmıştşr. Bunun için önce hastaya hormon verilerek kemik iliğindeki kök hücrelerin hızla çoğalıp kana geçmesi sağlanır. Daha sonra, filtre (aferez) yardımıyla kandan toplanır ve kalan kan vücuda geri verilir. Bu yöntem de hala uygulanmaktadır. Fakat bu yolla elde edilen kök hücre sayısı diğer yöntemlere göre daha azdır.
Son olarak, 80'li yılların başında, yeni doğan bebeklerin kordon kanında da kök hücrelerin bol miktarda bulunduğu ve bu hücrelerin tedavide kullanılabileceği fikri ortaya atılmıştır. Elde edilen kordon kanı belirli koşullar altında toplanıp dondurularak saklanabilmekte, daha sonra gerek duyulduğunda çözülerek kullanılmaktadır. İlk olarak Dr. David Harris, 1992 yılında oğlunun kordon kanını kendi laboratuvarında dondurarak sakladı. Daha sonra bu uygulamanın halka açması ile 1994 yılında dünyadaki ilk Kordon Kanı Bankası Amerika Birleşik Devletleri'nde kuruldu. Takip eden yıllar içinde dünya üzerinde birçok kordon kanı bankası kuruldu ve binlerce bebeğin kordon kanı bu bankalarda koruma altına alındı. Bahsi geçen yöntem kök hücre sağlama ve depolama açısından en kolay ve ucuz yöntemdir.

Kök hücre nakli ile hangi hastalıklar tedavi edilir ?
Lenfomalar (Lenf Bezi kanseri)
Lösemiler:
- Akut Lenfositik Lösemi
- Akut Myelositer Lösemi
- Akut Non-lenfositik lösemi
- Kronik Myelisiter Lösemi
- Miyelodisplazi

Multipl myeloma
Solid tümörler
- Göğüs Kanseri
- Beyin tümörleri
- Ewings sarkoma
- Over kanseri
- Neuroblastoma

Anemiler
- Aplastik anemi
- Fanconi anemisi

İmmün yetersizlikler
- Ağır Kombine immün yetersizlik (Severe Combined Immunodeficiency Disease) (SCID)
- Kombine değişken immün yetersizlik (Combined Variable Immune Deficiency) (CVID)
- Wiscott-Aldrich Sendromu (WAS)
- Hemofagositik lenfohistiyositoz

Kalıtsal metabolik bozukluklar
- Hurler sendromu
- Lökodistrofiler
- Osteopetrosis

Birçok hastalık üzerinde ise çalışmalar devam etmektedir. Çalışmaların yakın zamanda sonuçlanacağı bazı hastalıklar:
- İnme
- Bazı otoimmün hastalıklar( diyabet, lupus, multipl skleroz)
- Kalp hastalıları
- Musküler distrofi
- Neurolojik bozukluklar (ALS, Parkinson)
- Kemik/kıkırdak hastalıkları
Kök Hücre ve Kordon Kanı Bankacılığı
Y
irmi yılı aşkın bir zamandan beri yapılan kök hücre araştırmaları, bu hücrelerin tedavide kullanılabilirliğini ve başarısını göstermektedir. Kök hücreler vücudumuzda kemik iliği ve kanda da mevcuttur. Ancak kemik iliğinden kök hücrelerin elde edilmesi zahmetli, acı veren, hastanede uzun süre yatmayı gerektiren bir işlem olmasının yanında kök hücre naklinde vazgeçilmez kural olan doku uyumu olasılığı da milyonda birdir. Kanda bulunan kök hücreler ise sayıca çok yetersizdir. Göbek kordon kanı kök hücreleri en kolay ve hızlı elde edilebilen, çoğalma potansiyeli yüksek bir kaynaktır. Bebeğin kendi kanı olduğundan doku uyumu sorunu yoktur, ayrıca aile bireylerine de doku uyumu olasılığı yüksektir. Bilim adamları kordon kanının geleceğin nakilleri için çok kıymetli bir kaynak olacağı konusunda hemfikir. İlerleyen günlerde kök hücre olgusu insan ömrünün uzamasına çok büyük oranda katkıda bulunacaktır. Bu durumu görmek için tıp bilgini olmaya gerek yoktur. Tıbbın dışında olan kişilerin de bu bilgilere ulaşması artık çok kolaydır. Kök hücre tedavisi yıllardır kan kanserleri ve diğer kan hastalıklarının tedavisinde uygulanmakta olan tek gerçek tedavi yoludur. Son yıllarda yapılan klinik çalışmalar kök hücre tedavisinin insanda görülen kanser hastalıklarında, sinir sistemi hastalıklarında (yaralanmalar ve dejenerasyonlar), kalp hastalıklarında ortopedik hastalıklarda, pankreas hastalıklarında (diabet) ve diş hastalıklarında gözle görülür kesin başarılar elde ettiğini göstermektedir. Bu başarılar dışında deneysel olarak başka pekçok hastalık grubuna karşı savaşta da çalışmalar sürmektedir.
 
#2
Kök Hücre Nedir?
Yazı : Rick Weiss
Fotoğraflar : Max Aguilera-Hellweg, M.D.


Embriyonik kök hücreler gelecekte doktorlara felçten diyabete pek çok hastalığın tedavisinde yardımcı olacak. Ancak bilimin bu noktaya ulaşmadan önce, toplumda yükselen karşıt görüşler ve ülke yönetimlerinin bu konudaki çekinceleriyle yüzleşmesi gerekiyor.

Başlangıçta bir hücre iki, iki hücre de dört oluyor. Verimli hücreler çoğalıp birçok hücreden oluşan bir yumruya, her biri insan olma potansiyeli taşıyan toplara dönüşüyor. Uzmanlar uzun süredir, taşıdıkları inanılmaz güçten habersiz bu hücreleri genç bir insan embriyosundan alma ve onların, rahimde gerçekleştirdikleri mucizeyi -insan vücudunu oluşturan 200 kadar hücre çeşidine farklılaştırma yetisini- steril koşullarda hayata geçirme düşü kuruyor. Karaciğer hücreleri. Beyin hücreleri. Deri, kemik ve sinirler...

Bu düş, hastalıklı organ ve dokuları -ensülin pompası veya titanyum vida gibi kaba mekanik araçlarla değil de kök hücrelerden üretilmiş, canlı yedek parçalarla- onararak tıpta bir devrim yaratmak. Ve bu, aynı zamanda, rejeneratif tıpta yeni bir çağın başlaması anlamına da geliyor.

Devrimler sırasında, ne yazık ki, neredeyse her zaman kargaşa hakim olur. Wisconsin Üniversitesi'nden (Madison, ABD) bir araştırmacı olan James Thomson, Kasım 1998'de üreme sağlığı kliniklerindeki fazla embriyolardan hücre almayı ve dünyadaki ilk insan embriyosu kök hücresi hattını kurmayı başardığını duyurduğunda gerek kendisi gerekse diğer araştırmacılar umduklarından çok daha fazlasını buldular. Bu, pek çok farklı durumda, devletin fon sağladığı büyük bir araştırmaya dönüşebilecek türden bir buluştu. Ancak bunun yerine hızla, din ve siyasetin girdabına kapıldı. Yanıt bekleyen sorular vardı: Gerekli embriyolar nereden sağlanacaktı ve yardım bekleyen milyonlarca hastayı tedavi etmek için araştırmacılar kaç embriyoya zarar vereceklerdi?
En çok kaygı duyanlar, embriyoları toplumun tüm bireyleriyle aynı haklara sahip, savunmasız üyeleri olarak gören ve embriyolardan hücre alınmasını yamyamlıkla eşdeğer olarak nitelendirerek şiddetle kınayanlar. Onlar, bu cesur yeni dünyanın insan yedek parçaları üretmek için "embriyo çiftlikleri" ve "klonlama fabrikaları" ile dolu olacağı uyarısında bulunuyorlar. Ve araştırmacıların erişkin kök hücreleri -yetişkin insanların kemik iliği ve diğer organlarının yanı sıra doğumda atılan göbek kordonunda bulunan kök hücreleri- kullanarak da aynı sonuca ulaşabileceklerini iddia ediyorlar.
Kök hücre araştırmasını savunanların ileri sürdüğü karşıt görüş ise erişkin kök hücrelerinin bazı hastalıklar için yararlı olsalar da şu ana kadar embriyonik kök hücrelerin ürettiği hücre türlerinin tümünü üretmekte yetersiz kaldıkları yönünde. Dünya genelinde üreme sağlığı kliniklerindeki derin dondurucuların istenmeyen ve atılmasına karar verilen embriyolarla dolup taştığına işaret ediyorlar. Bu embriyoların her biri bu cümlenin sonundaki noktadan daha küçük. Üstelik bir sinir sisteminin ayırt edici özellik ya da işaretlerine de sahip değil. Kök hücre araştırmasını destekleyenler, "Eğer anne babalar bu embriyoları bağışlamayı kabul ediyorlarsa bu durumda bunları insanları hastalıktan kurtarma amacıyla yapılan araştırmalarda kullanmamanın etik olmayacağı" görüşünde.

Embriyonik kök hücrelerin tıpta vaat ettiklerinden kuşku duyan çok az kişi var. ABD'de ölüm nedenlerinin başında gelen kalp hastalığını ele alalım. Embriyonik kök hücreler biraraya gelip insanı ürküten bir uyum içinde -bir laboratuvar kabında dahi- atan kalp kası hücrelerine farklılaşabiliyor. Ve işte bu kalp hücreleri kalp hastalığı olan fare ve domuzlara enjekte edildiğinde hasarlı veya ölü hücrelerin yerine geçip iyileşmeyi hızlandırdı. Benzer araştırmalar, kök hücrelerin diyabet ve omurilik zedelenmesi gibi durumlarda da olumlu sonuç verebileceğini gösteriyor.
Kök hücre araştırmalarına karşı çıkanlar embriyonik kök hücrelerin hayvanlar üzerinde yapılan ve bazen tümörlere veya istenmeyen doku çeşitlerine farklılaşabileceğini gösteren -örneğin, olasılıkla, iyileştirmeleri beklenen kalplerde tehlikeli kemik parçaları oluşturmaları gibi- endişe verici araştırmalara dikkat çekiyor. Araştırmaları savunanların buna yanıtı ise bu sorunlarla nadiren karşılaşıldığı ve nasıl önleneceklerine ilişkin olarak da yakın dönemde çok şey öğrenildiği yönünde.
Tartışma ve iddialar sürüyor ama kural koyucular ve hükümetler yanıtlar için beklemiyor. Almanya gibi, işin, insanlar üzerinde yapılan ve etik olmayan deneylere kadar gitmesinden endişelenen bazı ülkeler, kök hücre araştırmalarının bazı tiplerine yasaklama getirdi bile. ABD gibi diğerleri ise hükümetin sağladığı mali destek konusunda ciddi sınırlamalar getirirken, özel sektörün istediğini yapmasına izin verdi. İngiltere, Çin, Kore ve Singapur gibi bazı ülkeler de dikkatle çizilmiş sınırlar çerçevesinde maddi desteğin yanı sıra etik açıdan denetleyerek bu alanın desteklenmesini ve kök hücre araştırmalarının merkez üsleri haline gelmeyi amaçlıyor.

Siyasi iklimler böylesine farklılık gösterirken dünya genelindeki araştırmacılar da hangi yöntemlerin en kısa sürede tedaviyle sonuçlanacağını görmek için yarışıyor. Yaklaşımları farklı, ama tümü bir noktada birleşiyor gibi görünüyor: İnsanlığın embriyo gelişiminin gizemleri üzerindeki denetimini nasıl sağladığı, aynı zamanda bize kim olduğumuz ve ne olacağımız konusunda oldukça çok şey söyleyecek.



Fotoğraf : Max Aguilera-Hellweg


Yıllar Yılı Süren Tartışma



Berlin Müzesi'nde bulunan, kürtajla alınmış bu cenin, embriyonik kök hücre araştırmalarıyla ilgili etik tartışmalara işaret ediyor. Bu araştırmalara karşı olanlar, kök hücre tedavilerinin geliştirilmesi için embriyoların yok edilmesini kürtajla bir tutuyor. Destekleyenler ise yapay döllenmeden arta kalan binlerce embriyonun kullanılmamasının etik dışı olduğunu belirtiyor.




Fotoğraf : Max Aguilera-Hellweg



Mucize Çocuk


Paris'te Francoise Bernaudin'in uyguladığı kemik iliği nakli, orak hücreli anemi hastası olan dokuz yaşındaki Anthony Pululu'nun iyileşmesini sağladı. Bu yöntem aslında yıllardan beri başvurulan bir kök hücre tedavi yöntemi; hastanın bağışıklık ve kan sistemlerinin vücuttan temizlenip atılmasına ve bunların yerine vücutta yeniden çoğalacak sağlıklı ilik kök hücreleri koymaya dayanıyor. Daha tartışmalı embriyonik kök hücrelerin değil, "erişkin" kök hücrelerin kullanıldığı bu tür umut verici tedavi yöntemlerinin sayısı gittikçe artıyor.





Fotoğraf : Max Aguilera-Hellweg

Büyüyen Organlar

Bu karaciğer biçimli "yapı iskelesi", hücre büyümesini teşvik etmek için kullanılan ve biyolojik açıdan parçalara ayrılabilen bir temel. Yepyeni bir organın gelişmesi için aşılanacak kök hücrelerinin büyürken izlediği yolları göstermek üzere mavi renge boyanmış. Anthony Atala'nın Wake Forest Üniversitesi laboratuvarında çalışan araştırmacılar, erişkin hücreler kullanarak bu tür vücut parçaları yaratıyorlar; ama embriyonik kök hücrelerin genetik yapısını da inceliyorlar. Denetim altına alınmaları mümkün olursa, bu hücreler daha çok yönlü işlevlere yatkın ve potansiyel olarak umut verici bir tıbbi araç sayılıyor.





Fotoğraf : Max Aguilera-Hellweg

Modern Öncü

Kök hücre devriminin dev adları arasında, İtalya'nın Veneto kentindeki Göz Bankası Vakfı'nda çalışan Graziella Pellegrini de yer alıyor. Onun deri hücreleri, özellikle de kornea kök hücreleri üzerine araştırmaları, görme özürlülerin görme yetisi kazanmalarına yardımcı oluyor. Yakın dönemde keşfedilen ve kornea kök hücrelerini kullanarak, kimyasal ya da diğer yanıklar nedeniyle görme yetisi zarar görmüş hastalar için yeni ve temiz kornea dokuları yaratıyor.
 
Üst