Giresun Hakkında Bilgi

#1
Sponsorlu Bağlantılar
Giresun Genel Bilgi



Karadeniz Bölgesinin Doğu Karadeniz Bölümünde yer alan Giresun İli’nin, doğusunda Trabzon ve Gümüşhane, batısında Ordu, güneyinde Sivas ve Erzincan, güneybatısında yine Sivas, kuzeyinde de Karadeniz bulunmaktadır. İl toprakları kıyıda yer alan dar ova şeridi, bunun arkasında yükselen ve kıyıya paralel uzanan dağlardan oluşur. Giresun Dağları genellikle 2.000-3.000 m. yüksekliğindedir. Bunlardan en yüksek noktası 3.700 m. yüksekliğindeki Karagöl Doruğu olup, Balaban, Gavur Dağı Tepesi, Cankurtaran, Kırkkızlar da diğer yükseltileridir. Eğribel Geçidi, Şehitler Geçidi, Fındıkbel Geçidi bu dağlar arasındaki geçitlerdir. Bu dağların denize bakan yamaçlarının alçak kesimlerinden başlayan ormanlar bulunmaktadır. İl genelinde az yer kaplayan ovaların büyük bölümü kıyı kesiminde toplanmıştır. Bu ovalar, su sorunu olmayan verimli tarım alanlarıdır. Kıyı kesimlerden başka, iç kesimlerde Kelkit Vadisi’nde Avutmuş
Deresi’nin Kelkit Çayı ile birleştiği bölümde küçük, bazı düzlüklere rastlanır. Giresun Dağlarının 2000 m. yi aşan bazı kesimlerinde hayvancılık açısından önem taşıyan birçok yayla yer alır. Giresun Dağları üzerindeki bu yaylaların başlıcaları, Kümbet, Kulakkaya, Bektaş, Tamdere, Karagöl, Eğribel, Kazıkbeli yaylalarıdır. Aksu ve Batlama vadileri arasında denize doğru uzanan bir yarımada üzerinde kurulan kent merkezinin doğusunda, kıyıdan 2 km. uzaklıkta Doğu Karadeniz’in tek adası olan Giresun Adası (Aretias) bulunmaktadır. Giresun Dağları çok sayıda akarsu ile bölünmüştür. Bunların başında Harşit Çayı (Doğankent) ile Kelkit Irmağı ve kolları gelmektedir. Giresun ve Gümüşhane dağlarının kuzey yamaçlarından çıkan Özlüce Deresi, Yağlıdere, Aksu ve Pazarsuyu Deresi de onları tamamlamaktadır. Bunlardan Harşit Çayı üzerinde Doğankent I ve II hidroelektrik santralleri kurulmuştur. Yüzölçümü 6.934 km2 olup, toplam nüfusu 524.010’dur.

İlin ekonomisi fındık üretimi, ticareti, balıkçılık, tarım ve hayvancılığa dayalıdır. İlin ekilebilen alanları kısıtlı olduğundan, kıyıda yaşayanlar fındık yetiştiriciliği ve balıkçılıkla, iç kesimlerde yaşayanlar da tarım ve hayvancılıkla uğraşmaktadır. Fındık, mısır, buğday, patates, arpa, elma, armut, kiraz, incir, üzüm, ceviz, sebze ve az miktarda da çay, turunçgiller ve şeker pancarı üretimi yapılmaktadır. İlin iç kesimlerinde yaşayan halk, kıyı kesimlerine inerek fındık toplama işinde çalışırlar. Yaylalarda küçükbaş hayvan yetiştirilir. Alucra ve Şebinkarahisar’da sığır besiciliği yapılır. İlde kağıt fabrikası, süt ürünleri, fındık ve çay işleme tesisleri bulunmaktadır. Ayrıca orman ürünleri, dokuma, tekne yapımı, fındık kırma, gıda, kolonya ve çamaşır suyu gibi küçük sanayi işletmeleri bulunmaktadır. Giresun Tamzara dokumaları ile de ün yapmıştır. Rezervleri çok kısıtlı da olsa çeşitli maden kaynakları bulunmaktadır. Espiye yöresinde bakır, çinko; Görele’de demir; Tirebolu’da bakır, kurşun, bentonit, barit ve mermer; Şebinkarahisar’da bakır, kurşun, uranyum, alünit, flüorid; Dereli’de barit ve mermer, İl Merkezinde bakır, çinko, kaolin yatakları bulunmaktadır.

Giresun yöresinin tarihte ismi ilk kez MÖ.XV.yüzyılda Hitit kaynaklarında Azzi Ülkesi olarak geçmiştir. Bölge, Hititlerden sonra Frigyalılara bağlanmış, İskit ve Kimmerler Frig Krallığını yıktıktan sonra bu bölgeye Miletoslular yerleşmiştir. Karadeniz Bölgesi’nde 90’a yakın koloni şehri kuran Miletoslular, Giresun ve Tirebolu şehirlerinin de kurucularıdır. Miletoslular buraya yerleşmekten çok yörenin yer altı ve yer üstü kaynaklarından yararlanmak amacında idiler. Miletoslular Giresun’un bulunduğu yerde Kerasous ismini verdikleri bir kent kurmuşlardır. Türkçe’de hiçbir anlamı olmayan Giresun ismi Kerasous’tan kaynaklanmaktadır.

MÖ. VI.yüzyılda yörede başlayan Pers egemenliği Büyük İskender’in MÖ.331’de onları yenmesine kadar sürmüştür. Kerasous Kapadokialıların denetimine geçmiş ve bunu Makedonya yönetimi izlemiştir. Pontus Kralı I.Pharnakes MÖ.183’te Kerasous’u ele geçirmiş ve onun hemen yakınına Pharnakeia isminde bir kent kurmuştur. Pontus döneminde burası önemli bir maden üretim merkezi idi. Romalıların döneminde bu durum devam etmiştir. Giresun’da Romalılar tam bir hakimiyet kurmamış, Roma yönetiminin ilk dönemlerinde Romalı yazarlardan Ammianus Marcel’e göre Romalı komutan Lucullus buraya geldiğinde yabani kiraz ağaçlarını görmüş ve bu ağacın fidanlarını Roma’ya götürmüştür. Bu bilgi kirazın dünyaya Giresun’dan yayıldığı inancının kaynağı olmakla birlikte, Roma’da daha önce de kirazın varolduğu belirtilmektedir.
Giresun Romalıların ardından Bizanslıların denetimine geçmiştir. Bizans egemenliği döneminde Helen uygarlığının büyük bir hızla gelişip yayılmasına karşılık, Bizans İmparatorları, ülkelerinin içerisinde yaşayan ve başka soydan gelen insanları asimile etmeye çalışmışlar ve bu yolda en çok dil ve dinden yararlanmışlardır. Bunun için de Doğu Karadeniz’in ormanlık alanlardaki toplulukları itaat altına almak için ormanlar kesilerek yollar açılmış, yol boylarına muhafız kulübeleri yapılmış, bir grup Hıristiyan Bulgar Türk’ü de getirilip bölgeye yerleştirilmiştir. Bizanslılar bu yolda çaba harcarken 705 yılında ilk kez Arap orduları bölgeye gelip İslamlığı tanıtmaya başlamıştır.
XIII.yüzyılda yöre Pontus Krallığı’na bağlanmıştır. Haçlılar, Bizans’ın başkenti İstanbul’u ele geçirince (1204) İmparator Komnenos’un çocukları Trabzon’u alıp burada Trabzon Rum İmparatorluğu kurmuşlardır. Giresun da bu devletin sınırları içinde yer almıştır. Anadolu Selçuklu Devletine vergi vermeyi kabul eden ve 1244’te Moğolların egemenliği altına giren Trabzon Rum Devleti,Türklerin bir eyaleti haline gelmiştir. Trabzon’a bağlı bulunan Giresun ve çevresi Moğol nüfuzu altına girmiştir. Bu dönemde Oğuzların Üçok koluna mensup boylardan biri olan Çepniler; Ordu, Giresun ve Trabzon illeri sınırlarına yerleşmeye başlamışlardır. Giresun’un Türkleşmesi, Anadolu Selçuklu devletinin çöküşünden sonra Anadolu Selçuklu Beylikleri döneminde daha da artarak devam etmiştir. Türkmenler, Sinop, Samsun bölgesine hakim olduktan sonra, 1297’de Ünye yöresini ele geçiren Çepniler, Trabzon’a kadar akınlarda bulunmuşlardır. Bu tarihlerden itibaren Karadeniz’de ticaret kolonileri kurmaya başlayan Cenevizlilerin de şehirde temsilcileri olduğu sanılmaktadır. Dolayısıyla burada ayrıca Ceneviz nüfusu da etkili olmuştur.
XIV. Yüzyılın başlarında Çepni Türkmenlerini akınları sırasında kalenin ele geçirildiği sanılmaktadır. Çepni Türkmenlerinin Beyi, Bayram Bey Ordu ve çevresini kontrolü altına almış, oğlu Hacı Emir Bey döneminde bölgeye “ Bayramlu Beyliği” denilmiştir. Bu beylik, Tramzon Rum İmparatorluğu’nu baskı altına almış, sonunda Hacı Emir Bey’in oğlu Emir Süleyman Bey 1397’de Giresun’u ele geçirmiştir. Onun zamanında Giresun ve çevresinin Türkleşmesi sağlanmıştır. Bu beylik iç ve dış çatışmalar sonucunda zayıflamış ve Sivas’taki Hacı Burhanettin’in hakimiyetine girmiş, Onun devletinin sınırları içerisinde kalmıştır. Bugüne kadar yanlış bir tarihi yanılgı olarak Giresun’un Türkleşmesi Fatih Sultan Mehmet’in 1461’de Trabzon’u fethiyle birlikte gösterilmiştir. Oysa, Giresun, Osmanlı Devletine bu tarihte katılmış, ancak Giresun’un Türkleşmesi 1397’de Bayramlu Çepni Türkmen Beyi Emir Süleyman Bey’in Giresun’u fethetmesiyle gerçekleşmiştir. Timur’un egemenliğine 1402’de giren Giresun’u, Fatih Sultan Mehmet şehri vergiye bağlamış (1453) ancak vergisini vermediği için şehri 1456’da kuşatmıştır. Trabzon Rum İmparatorluğu 1461’de karşı koymadan şehri Osmanlılara teslim etmiştir. Osmanlı yönetimi sırasında bir liman şehri olarak önemli bir gelişme göstermiştir. XVI.-XVIII.yüzyıllar arasında Giresun ve çevresinde eşkıyalık hareketleri ve yağmalamalar görülmüş, II.Mahmut döneminde yöre kesin olarak Osmanlı’nın kontrolü altına girebilmiştir.

XIX.yüzyıl sonlarında Trabzon vilayetinin merkez sancağına bağlı bir kaza merkezi idi. Mondros Mütarekesi sonrasında (30 Ekim 1918) yörede bir Pontus yönetimi kurmak isteyen Pontus çeteleri ile buna karşı çıkan Türkler arasında çatışmalar olmuştur. İzmir’in işgalinden sonra Giresunlular oluşturdukları gönüllü birliklerle Kurtuluş Savaşı’na katılmışlardır.

I.Dünya Savaşı’nda Bayburt cephesinde savaşan 37. Fırkanın, başında Topal Osman’ın bulunduğu, Giresunlulardan oluşan gönüllü bir birlik vardı. Bu birlik, Harşıt Irmağı çevresinde Rus saldırılarını geri püskürtmüş, 14 Şubat 1914 günü Kanlıdere mevkiinde Rus ordusu yenilmiş ve Giresun çevresinin işgali önlenmiştir. Bunun ardından Giresunlular birleşerek Batum’a gitmişler, Doğu Karadeniz’in işgalini önlemek yolunda da büyük mücadele vermişlerdir. 15 Mayıs 1919’da İzmir’in işgaliyle Giresun’da da sokağa dökülen yerli Rumlar, taşkınlıklarını artırmaya başlayınca, 17 Mayıs 1919’da Giresunlular büyük bir miting düzenlemişlerdir. Bunun üzerine yerli Rumlar daha da ileri giderek, İngiliz Hükümetiyle işbirliği yapıp, Rum Pontus Hayalini bu karışık dönemde gerçekleştirebilmenin yollarını aramışlardır. Siyasi olaylar bu şekilde gelişirken, Dizdarzade Eşrefbey’in başkanlığında, Niyazi Tayyip, Doktor Ali Naci, Ethem Nazif ve İbrahim Hamdi’den oluşan ilk Muhafaza-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti şubesi Giresun’a da açılmıştır. Ardından Giresun’dan 1000 kişilik bir tabur Kars’a Kazım Karabekir’in emrine gönderilmiştir.

Atatürk, muhafızlığını yapması için Giresunlu gönüllülerden bir manga asker isteyince, Osman Ağa tarafından bu sayı daha sonra 250’ye kadar yükseltilmiştir. Bu birliğin resmi adı "Giresun Gönüllü Müfrezesi"dir. Atatürk yine Milli Mücadeleye başlanacağı günlerde bir alay kurma emrini vermiş, bunun sonucunda 47. Alay kurulmuştur. Bu alay Koçgiri İsyanının bastırılmasında etkili olmuştur. Daha sonra Binbaşı Hüseyin Avni Bey’in komutasında 42. Alay da teşkil ettirilerek Samsun’daki Pontus Rumlarının üzerine gönderilmiştir. Bu iki Alay, Samsun’da birleşerek Sakarya cephesine sevk edilmiştir. Sakarya Savaşında başta Hüseyin Avni Bey olmak üzere 42. Alayın büyük bir kısmı şehit olmuştur.
Cumhuriyetin ilanından sonra 1923’te il merkezi olmuştur.
Giresun’da günümüze gelebilen tarihi eserler arasında; Giresun Adası, Giresun kalesi (MÖ.II.yüzyıl), Hacı Hüseyin Camisi (1594), Kale Camisi (1830), Seyyidi Vakkas Türbesi (1461), Topal Osman Anıtı, Hacı Miktat Camisi (1661), Çekek Camisi, Soğuksu Camisi, Şeyh Keramettin Camisi, müze olarak kullanılan eski Rum Kilisesi (XVIII.yüzyıl), Meryem Ana Ziyaretgahı, Pontus Krallığı’ndan ve Roma çağından kalan sur kalıntıları, Kemer Köprü bulunmaktadır. Ayrıca Türk sivil mimari örneklerinden Giresun ve yayla evleri günümüze iyi bir konumda gelmiştir.
 
#2
Giresun Gezgin Gözüyle


Giresun Kalesi: Oldukça zengin bir tarihi kültüre sahip olan kale, şehrin merkezine kurulmuştur. Kalede Milli Mücadele Kahramanı Topal Osman Ağa'nın anıt mezarı, tarihi saray kalıntıları, mağaralar, kaba taşlarla örülmüş surlar ve taş kabartmalar görülebilecek önemli noktalardır.Giresun Adası: Karadeniz'in tek adası olan Giresun Adası kıyıdan bir mil açıkta yer almaktadır. 40.000 metrekare alana sahip olan ada, Aksu şenliklerinde ve yaz aylarında özel seferlerle ziyaret edilmektedir.

Katolik Kilisesi (Çocuk Kütüphanesi ): Çınarlar mahallesinde Çocuk Kütüphanesi olarak hizmet veren bina 18. yy. gotik mimarisi tarzında inşa edilmiştir. Günümüze kadar özgün yapısını korumuştur.
Seyyit Vakkas Türbesi: Kapu Mahallesi'nde bulunan 19. yy.dan kalma bir türbedir. Fatih Sultan Mehmet zamanında büyük yararlılıklar gösteren ve bir çatışma sırasında şehit düşen uç beyi Seyyit Vakkas'a aittir. Kendisi 15.yy.da yaşamış olmasına rağmen türbesi 19. yy.da yaptırılmıştır.
Geleneksel Giresun Evleri: Kalenin güneydoğusunda yer alan ve Zeytinlik Mahallesi adını alan semt eski tarihi Giresun evlerinden oluşur. Korunmaya alınmıştır ve ziyaretçilerin uğrak yeridir. Eski evlere meraklı olanlar için gezilip görülecek ilginç bir semttir.

Giresun Yaylaları: Giresun-Trabzon sahil yolu üzerinde ve Giresun kent merkezine yaklaşık 4 km. mesafede bulunan Aksu Deresi Ağzı'nda da gezi eğlenme ve dinlenme amacıyla binlerce kişi bir araya gelir. Halen her yıl 20-23 Mayıs tarihleri arasında tertiplenen "AKSU ŞENLİKLERİ" ile yüzlerce yıllık geçmişe sahip Mayıs Yedisi geleneği yaşatılmaya çalışılmaktadır.
 
#3
Giresun Cami ve Mescitleri


Hacı Hüseyin Camisi (Merkez)

Giresun Hacı Hüseyin Camisi’ni Trabzon Vakıflar Müdürlüğü’ndeki kayıtlara göre Çobanoğlu Hacı Hüseyin 1594 yılında yaptırmıştır. Sonraki yıllarda yıkılan camiyi Dizdaroğlu Murat Bey’in kızı Ayşe Emetullah Hanım 1861 yılında yeniden yaptırmıştır. Bunu belirten bir kitabesi Arapça sülüs yazı ile giriş kapısı üzerine yerleştirilmiştir. Cami avlusundaki mermer şadırvan da kitabesinden öğrenildiğine göre Hattatzade Hacı Ömer Ağa tarafından 1901 yılında yaptırılmıştır.

Cami kareye yakın dikdörtgen planlıdır. Kesme taştan yapılmış olup, giriş kapısı yuvarlak kemerlidir ve iki yanına sütunlar yerleştirilmiştir. Dışarıdan yapılmış bir merdivenle üst kattaki kadınlar mahfeline çıkılmaktadır.


Hacı Mikad Camisi (Merkez)

Giresun’da Hacı Mikad Camisi’nin üç ayrı kitabesi bulunmaktadır. Bunlardan öğrenildiğine göre Hacı Mikad Ağa tarafından 1661 yılında yaptırılmış, Hacı Çalık Kapudan tarafından camiye 1841’de hayrat yapılmış, Hacı İsmail Efendi tarafından da l889 yılında yeniden yaptırılmıştır.


Kale Cami (Merkez)

Giresun Hükümet Konağı yakınındaki meydanda bulunan Kale Camisi’nin üzerindeki kitabelerden öğrenildiğine göre Dizdarzade Emetullah Hanım l830 yılında yaptırmıştır. Emetullah Hanım aynı zamanda Giresun Hacı Hüseyin Camisini de l861 yılında yaptırdığı vakıf kayıtlarında yazılıdır. Ancak her ikisinin aynı kişi olup olmadığı aradaki zaman farkından ötürü biraz şüphelidir. Zamanla harap olan cami üzerindeki ikinci bir kitabeden 1911-1912 yıllarında Sarı Mahmutzade El-Hac Mustafa Efendi tarafından yeniden yaptırıldığı öğrenilmektedir.

Kesme taştan yapılan cami Neo-klasik dönem özelliklerini taşımaktadır. Kare kaide üzerine merkezi bir kubbe ile örtülüdür. Beden duvarlarında hafifi sivri kemerli ikişer pencere, ikinci sırada da üçlü grup halinde alçı pencereler ile ibadet mekanı aydınlatılmıştır. Giriş kapısı mermer yuvarlak kemerli olup, üzerinde dışa çıkıntılı kitabe yeri bulunmaktadır. Kapının her iki yanında yuvarlak kemerli, demir şebekeli birer penceresi vardır.
Caminin yanındaki minaresi, kare kaide üzerine silmeli, yuvarlak gövdeli ve tek şerefelidir. Yanındaki çeşme de 1927 yılında buraya eklenmiştir.


Çekek Camisi (Merkez)

Giresun şehir merkezindeki Çekek Camisi giriş kapısı üzerindeki kitabesinden öğrenildiğine göre Sarı Alemdarzade isimli bir kişi tarafından 1884’de yaptırılmıştır.


Soğuksu Camisi (Merkez)

Giresun Soğuksu Camisi, giriş kapısı üzerindeki kitabesinden öğrenildiğine göre Müslim isimli bir kişi tarafından yaptırılmıştır. Ancak kitabede tarih bulunmadığından, vakıf kayıtlarında da cami ile ilgili bir belgeye rastlanmadığından yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır.

Giresun Kaymakamı Mahmut Rüştü Bey 1896 yılında camiyi genişleterek yeniden yaptırmıştır.


Şeyh Keramettin Camisi (Merkez)

Giresun’da bulunan Şeyh Keramettin Camisi’ni Şeyh Keramettin isimli bir kişi tarafından yaptırıldığı bazı kaynaklardan öğrenilmiştir. Bu konuda yeterli bilgi ve kitabesi de bulunmadığından ne zaman yapıldığı konusunda yeterli bir bilgi edinilememiştir. Zamanla harap olan bu camiyi Sarı Alemdarzade İzzet 1900 yılında yeniden yaptırmıştır.


Fahreddin Behramşah Camisi (Şebinkarahisar)

Giresun, Şebinkarahisar ilçesinde Avutmuş Mahallesi’nde bulunan bu camiyi XII.yüzyılını sonunda veya XIII. Yüzyılın başında Mengücekoğlu Sehramşah adına oğlu Muzafferüddin Mehmet yaptırmıştır.

Caminin kitabesi günümüze gelememiştir. Kareye yakın kubbeli bir yapıdır. Çeşitli dönemlerde yapılan onarımlarla özelliğini bütünüyle yitirmiştir. Cami ile birlikte yapılan dergah da yıkılmış, günümüze hiç bir izi gelememiştir.


Taş Mescit (Şebinkarahisar)

Giresun Şebinkarahisar Kalesinin batı yamacında bulunan bu mescidi Eretnaoğullarından Melik Ahmet 1352 yılında yaptırmıştır.

Düzgün ve moloz taştan kareye yakın planlı olan bu mescit yıkılmış ve duvar kalıntıları ile minaresi günümüze gelebilmiştir.


Fatih Camisi (Şebinkarahisar)

Giresun Şebinkarahisar ilçesindeki bu camiyi Fatih Sultan Mehmet, Trabzon seferi sırasında yaptırmıştır. Bu duruma göre cami XV.yüzyılın sonlarına doğru yapılmıştır. İlk yapılışında ahşap olan cami iki kez yanmış ve yenilenmiştir. Kitabeleri olmadığından yandıktan sonra yeniden yapılışı ve banisi ile ilgili bilgiler karanlıkta kalmıştır.

XIX.yüzyılın sonlarında yeniden kesme taştan yapılmıştır. Dikdörtgen planlı ibadet mekanının üzeri altı kubbe ile örtülmüş ve böylece Osmanlı mimarisindeki ulu cami plan tipi burada uygulamıştır. Erzincan depremi sırasında büyük zarar görmüş ve yeniden onarılmıştır


Kurşunlu Cami (Şebinkarahisar)

Giresun Şebinkarahisar ilçesinde Taş Mahalle’de bulunan Kurşunlu Caminin kitabesi bulunmamaktadır. Bununla beraber vakıf kayıtlarından 1587’de yaptırıldığı öğrenilmiştir. Banisinin ise kim olduğu bilinmemektedir.

Kareye yakın dikdörtgen planlı cami kesme ve moloz taştan yapılmıştır. Yapımında yer yer de ahşap malzemeden yararlanılmıştır. Zamanla harap olan cami 1968 yılında onarılmıştır.
 
#4
Giresun Türbeleri


Seyyid Vakkas Türbesi (Merkez)

Giresun Kapukahve Mahallesi’nde bulunan Seyyid Vakkas Türbesi, Fatih Sultan Mehmet zamanında Giresun’un alınmasında yararlılıkları görülen ve burada şehit düşen Uç Beyi Seyyid Vakkas’a aittir. Seyyid Vakkas Fatih Sultan Mehmet döneminde XV.yüzyılda yaşamış olmasına rağmen türbesi XIX.yüzyılda yapılmıştır.
Türbe kesme taştan olup, sekizgen planın üzeri üzeri kubbe ile örtülüdür. Türbenin her cephesinde yuvarlak kemerli birer penceresi bulunmaktadır.
Geniş bir bahçe içerisinde bulunan Seyyit Vakkas Türbesi XX. yüzyılda onarılmış ve bugünkü durumuna getirilmiş ve orijinalliğinden kısmen de olsa uzaklaşmıştır.


Yarbay Topal Osman Mezarı (Merkez)

Giresun Kalesinin en yüksek yerinde Yarbay Topal Osman’ın mezarı ve anıtı bulunmaktadır. Yarbay Topal Osman Balkan Savaşı’nda, I. Dünya Savaşı’nda ve Kurtuluş Savaşı sırasında yararlılıkları görülmüş bir askerdir. Balkan Savaşı sırasında dizkapağı parçalanmış ve bu nedenle Topal Osman denilmiştir.

Giresun Alayı Komutanı Yarbay Topal Osman’ın anıtı mermerden yapılmıştır. Kare bir kaide üzerindeki mermer parmaklıklı alanın ortasında dikdörtgen planlı bir anıttır. Bunun çevresinde mermiler sıralanmıştır. Mezarı üzerinde; “Balkan Savaşında Çorlu’da sakat kaldığı, I.Dünya Savaşı’nda Ruslarla, Ermenilerle ve Pontuslularla savaştığı, Sakarya Savaşı’nda İzmir’e kadar alay komutanı olarak çalıştığı, yarbaylığa terfi ettiği, doğum ve ölüm tarihleri 1299-1339 (1881-1920)” yazılıdır.
 
#5
Giresun Hamamları


Kurşunlu Hamamı (Şebinkarahisar)

Giresun Şebinkarahisar Kurşunlu Camisi’ne vakıf olarak Mutasarrıf Topal Mehmet Paşa tarafından 1652 yılında yaptırılmıştır. Hamam çeşitli tarihlerde onarılmıştır.

Moloz taştan yapılan hamam soyunmalık, sıcaklık ve halvet bölümlerinden meydana gelmiştir. Hamam 1942 yılına kadar özgün onumunu koruyabilmiştir. Sonraki dönemlerde yanına Kurşunlu Çeşme yapılmıştır.

Hamam günümüzde harap bir durumdadır.
 
#6
Giresun Kaleleri


Giresun Kalesi (Merkez)

Giresun’u ikiye bölen yarım adanın en yüksek yerinde, şehre hakim volkanik kayalık üzerindeki Giresun Kalesi’nin ne zaman yapıldığı konusunda bilgiler yeterli değildir. Bununla beraber kaynaklar M.Ö II.yüzyılda Pontus Kralı I. Farnakes tarafından yapıldığı noktasında birleşmişlerdir. Bizans döneminde denizden 100 m. yükseklikte bulunan kale içerisinde yaygın bir yerleşim olmuştur. Bu yüzden de buraya kale-şehir sözcüğü de yakıştırılmıştır.

Giresun Kalesi iç ve dış kale olarak iki bölümden meydana gelmiştir. Kesme ve moloz taştan yapılan kalenin, özellikle surların tabanlarında dikdörtgen büyük blok taşlardan yararlanılmıştır. Bu taşların büyük bir kısmı Roma Çağına ait iri rektangonal dizilerdir. Surların büyük bir bölümü yok olmasına karşılık iç kale surları ile kuzey ve kuzeydoğu surları iyi bir durumda günümüze gelebilmiştir. Bugün 500 m.lik parke bir yolla ulaşılan kalenin sur duvarları, iç kaledeki Pontus Tralı I. Farnakes’in saray kalıntıları, mabet alanları ve kayalara oyulmuş mağaraların kalıntıları görülebilmektedir.

Aristotles, “Neofitos” (Giresun Eyaleti) isimli eserinde bu kaleden; yüksek duvarlı, savunması iyi, alınması güç bir kale olarak tanımlamıştır.

Kale duvarları güneybatıdan başlayarak kenti çevrelemekte ve kuzeydoğuya uzanmaktadır. Büyük kaba taşlardan örülmüş surların bir bölümü günümüze iyi bir durumda gelmesine rağmen yine de yıkık bir durumdadır.

Neofitos kalenin batısındaki kayalarda küçük bir at kabartması görmüştür. Bu kabartmanın olduğu yerde Ayios İlyos'un gömülü bulunduğu söylenmektedir. Daha aşağıdaki kayada görülen Bizans yazısından, burada küçük bir kilisenin bulunduğu anlaşılmaktadır. Kalenin kuzeyinde ise oldukça büyük mağara sığınakları yapılmıştır. Bu sığınaklarda Pontuslular savaş zamanlarında kolayca barınmışlardır.

Kurtuluş Savaşı’nda büyük yararlılıkları görülen Yarbay Topal Osman’ın mezarı kalenin altında liman kısmında bulunmaktadır. Burada eskiden sığınak olarak kullanılan büyük mağaralar vardır.

Osmanlı döneminde kale içerisinde bir yerleşim olduğu, XV-XVI. yüzyıllara ait Trabzon Sancağı tahrir defterlerinden öğrenilmektedir. Ayrıca Giresun Kalesi denizi kontrol altında tutmasının yanı sıra burada gemiler de tamir edilirdi. XVI.yüzyılda Kaleyi Dizdar Kalkandelenli Yusuf Bey’in komutasında otuz muhafızla korunuyordu.

Giresun Kalesinde yaşayanların dini gereksinimini karşılamak için Dildarzade’nin eşi Emetullah Hanım l830 yılında ahşap bir cami yaptırmıştır. Bu cami Mahmutzade Elhaç Mustafa tarafından l914 yılında yeniden yapılmıştır.


Andoz Kalesi (Espiye)

Giresun Espiye ilçesinde bulunan Andoz Kalesi ilçe merkezinden 3 km. batıda Yağlıdere kıyısındadır. Kalenin ne zaman yapıldığı kesinlik kazanamamakla beraber Roma döneminde yapıldığı mimari yapısından anlaşılmaktadır.

Büyük blok taşlardan yapılan kale surları ile burçları günümüze iyi bir durumda gelebilmiştir.


Şebinkarahisar Kalesi (Şebinkarahisar)

Giresun Şebinkarahisar ilçesinde bulunan kale günümüze çok harap ve yıkık bir durumda gelebilmiştir. Kalenin bulunduğu alan ve çevresi bir Bizans yazıtından öğrenildiğine göre Ortaçağ Koloneia yerleşim yerinin bulunduğu yerde kurulmuştur. Bizans tarihçilerinden Procopios, buradaki yerleşim ile kalenin Pompeius tarafından kurulduğunu belirtmiştir.

Yörede araştırma yapan Cumont kalenin en eski bölümü olarak batıdaki sekiz köşeli küçük kuleyi göstermiştir. VI.yüzyılda Iustinianus, Mengüçoğullarından Behramşah 1201’de bu kaleyi onarmışlar ve daha da genişletmişlerdir.

Kale iç ve dış kale olmak üzere iki ayrı bölümden meydana gelmiştir. Blok ve moloz taştan yapılmış olan kale dört katlı idi ve dış kale iki, iç kale de tek kapılı idi.

Evliya Çelebi bu kale ile ilgili bazı bilgiler vermiştir:
“Yüksek bir dağın tepesinde yedi köşeli bir kaledir. İlk bakışta direksiz ve serensiz bir gemi gibi görünüyor. Yedi tarafından da duvarların yükseldiği yüksekliği yedi ziradır. Yetmiş burç, yüz bedendir. Çevresi 3.600 adımdır. Dört yanında cehennem kuyusu gibi dereleri olduğundan hendeği yoktur. Üç kat, sağlam demir kapıları vardır.”

İç kalede kale komutanının yaptırmış olduğu bir cami bulunuyordu.


Merkez Kalesi (Saint Jean Kalesi) (Tirebolu)

Giresun Tirebolu ilçe merkezinde, denize uzanan küçük bir tepe üzerinde bulunan kale günümüze iyi bir durumda gelmiştir.Yapım tarihi kesinlik kazanamamakla beraber Roma döneminde yapıldığı, Bizans döneminde de kullanıldığı sanılmaktadır.

Bugün ilçe merkezinden 120 basamakla çıkılan kalenin muntazam taş işçiliğinin yanı sıra küçük yapısından bunun bir karakol kalesi olduğu anlaşılmaktadır.






Bedrama Kalesi (Bodrum Kalesi) (Tirebolu)


Giresun, Tirebolu ilçesinden yaklaşık 8 km. güneydoğuda Harşit Çayı vadisinin doğusunda bulunan Bedrama Kalesi de küçük ölçüde bir karakol veya ileri gözetleme kalesidir. Kalenin bulunduğu yer son derece dik, ulaşılması çok zordur. Ne zaman ve kimin tarafından yapıldığı kesinlik kazanamamakla beraber Roma döneminde yapıldığı ve Pontuslular tarafından da kullanıldığı sanılmaktadır.

Kale günümüze yıkık durumda gelmiş olmasına rağmen ana hatları ile planını belli etmektedir. Oldukça iri blok ve moloz taşlardan yapılmıştır. Kenarlarında burçlara ait kalıntılar dikkati çekmektedir.


Aya Vasil (Koralla Kalesi) (Eynesil)

Giresun Eynesil ilçesinde bulunan Aya Vasil (Koralla) Kalesi günümüze harap ve yıkıntı halinde gelmiştir. Kalenin Orta Çağdan kaldığı sanılmaktadır.

Moloz ve kesme taştan yapıldığı temel kalıntıları ile çevreye yayılmış kalıntılardan anlaşılmaktadır. Kale ile ilgili olarak kaynaklarda yeterli bir bilgi bulunmamaktadır.
 
#7
Giresun Kilise ve Manastırları


Kilise (Merkez)

Giresun Çınarlar Mahallesi’nde Sokak başında buluna bu kilisenin ismi tespit edilememiştir. Kitabesi de günümüze gelememiştir. Ancak yapı şeklinden XVIII. Yüzyılın ikinci yarısında veya XIX.yüzyılın başlarında yapılmış bir Rum kilisesidir. Eski isminin Gogora Kilisesi olduğu söylenirse de bu isim kesinleşmemiştir.

Kilise düzgün kesme taştan kırma çatılıdır. Bazilika planlı ve dikdörtgen planlıdır. İç mekan üç nefe ayrılmıştır. Apsidin önündeki bölüm yuvarlak kasnaklı pencereli ve aydınlık fenerli, kubbelidir. Pencere ve kapılarında barok üslubun izleri görülmektedir

Lozan Antlaşmasından sonra Rumların şehri terk etmesinden sonra kilise kendi halinde kalmıştır. Günümüzde müze olarak kullanılmaktadır.

Kilise (Merkez)

Giresun merkezindeki diğer kilise de XVIII.yüzyıl veya XIX.yüzyılın başlarında yapılmış bir Rum Kilisesidir.
Bazilika planlı olan kilise üç neflidir. Üzeri kırma çatı ile örtülmüştür. Kesme taştan yapılan kilisenin pencereleri Gotik üslubu yansıtacak biçimde sivri kemerli ince ve uzundur. Kilisenin girişi ikisi duvara dayalı ikisi de cephede yuvarlak kemerli, kırma çatılı baldakin tarzındadır. İbadet mekanı uzun kenarlarda iki sıra halinde sivri kemerli pencerelerle aydınlatılmıştır.
Lozan Antlaşması'ndan sonra Rumların buradan ayrılmasından sonra kilise kendi haline terkedirlmiştir. Günümüzde Kültür ve Turizm Bakanlığı yönetiminde Çocuk Kütüphanesi olarak kullanılmaktadır.


Hz. Meryem Kilisesi (Meryemana Kilisesi) (Merkez)

Giresun Eski Lonca Yolu üzerinde bulunan Hz. Meryem Kilisesinin Hıristiyanlığın bölgede yayılmaya başladığı dönemde yapıldığı sanılmaktadır.

Kilisenin bulunduğu yerde, kaya üzerinde bir kaya mabedi bulunuyordu. Panaia ve Surp Sarkis isimli bu mabedin üç katlı olduğu söylenmektedir. Kilisenin yanında bulunan ve kilise ile bağlantılı yapılar bir bakıma hastane görevini üstlenmişti. Bu hastaneye çevre yerleşimlerden de hastaların geldiği kaynaklardan öğrenilmiştir.


Gebe Kilisesi (Espiye)

Giresun Espiye ilçesi, Çağlayan Köyü’nde bulunan Gebe Kilisesi’nin ne zaman yapıldığı konusunda yeterli bilgi bulunmamaktadır. Pontus Rum İmparatorluğu zamanında yapıldığı sanılmaktadır. Günümüze son derece harap ve yıkıntı halinde gelmiş olmasından ötürü mimari yapısı ile ilgili bilgi edinilememektedir.

Kalıntılarına dayanılarak moloz taştan duvarları, kesme taştan da zemin duvarları olduğu anlaşılmaktadır.


Hz.Meryem Manastır Kilisesi (Meryemana Manastırı) (Şebinkarahisar)

Giresun Şebinkarahisar ilçesinin 13 km. doğusunda bulunan Kayadibi Köyü’ndeki Meryemana Manastırı kayalara oyulmuş bir manastırdır. Manastır 4 katlı ve 32 odadan meydana gelmiş bir yapı topluluğudur.

Moloz ve kesme taşlar da kayalardan arta kalan yerlerde kullanılmıştır. Manastırın Trabzon Rum İmparatorluğu zamanından kaldığı sanılmaktadır. Bununla beraber kitabesi günümüze ulaşamamış, kaynaklarda da onunla ilgili yeterli bir bilgiye rastlanmamıştır. Yalnızca küçük bir şapel şeklindeki kilisesinin duvarlarında İncil’den alınma sahneleri içeren freskler bulunmaktadır.
 
#8
Giresun Bedestenleri


Şebinkarahisar Bedesteni (Şebinkarahisar)

Giresun Şebinkarahisar ilçesinde Orta Mahalle’de XVII.yüzyılda Taban Ahmet Paşa’nın yaptırdığı bedesten 1939 depreminde yıkılmıştır.

Yakın tarihlere kadar bedestenin duvar kalıntıları gelebilmiş, ancak günümüzde bedestenden herhangi bir iz kalmamıştır.
 
#9
Giresun Çeşmeleri


Giresun Şebinkarahisar ilçesinde Pertevniyal Valide Sultan üç çeşme yaptırmıştır. Bu çeşmelerden biri kitabeli olup Suboyu (Bige) Köyünde bulunmaktadır. Diğer çeşmeler Karaköy yolu üzerinde olup kitabeleri günümüze gelememiştir.

Ayrıca Giresun il merkezinde Eşref Bey Çeşmesi, Fatma Hanım Çeşmesi Muhtar Bey Çeşmesi ve Yüzbaşısuyu Çeşmesi bulunmaktadır.
 
#10
Giresun Müzeleri


Giresun Müzesi (Merkez)

Giresun Müzesi XVIII.yüzyılın ortalarında Ortadoks kilisesi olarak yapılan ve 1923 yılına kadar kilise işlevini sürdüren yapıda bulunmaktadır. Bu kilise 1948-1967 yıllarında cezaevi olarak kullanılmış, 1982 yılında Kültür Bakanlığı’na devredilmiş, restore edilerek 1988 yılında müze olarak ziyarete açılmıştır.

Müzede Giresun yöresinde bulunan Eski Tunç Çağı, Hitit, Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait çeşitli eserler sergilenmektedir. Bunların arasında pişmiş toprak, maden, mermer, heykel, mimari parçalar ve çeşitli sikkeler bulunmaktadır. Giresun yöresindeki etnoğrafik malzemeler de bu eserleri tamamlamaktadır.

Müzenin bahçesinde çeşitli büyüklüklerde mimari parçalar ve taş eserler sergilenmiştir. Ayrıca kilisenin kuzeyindeki üç katlı papaz evi de teşhir salonu olarak kullanılmaktadır.


Sokakbaşı Giresun
Tel: (0454) 212 13 22
Faks: (0454) 212 17 61


Atatürk Evi Müzesi (Şebinkarahisar)

Atatürk’ün 12 Eylül 1924’te Şebinkarahisar’a gelip kaldığı ev, Şebinkarahisar Belediyesi tarafından Atatürk Müzesi’ne dönüştürülmüştür.

Müzede Atatürk’ün Şebinkarahisar’da kaldığı sürede kullandığı ev eşyaları sergilenmektedir. Atatürk’ün ve yaverinin kaldığı odadaki yataklar, çalışma masası, koltuk ve sandalyeler, kanepeler, piyano o günkü hali ile sergilenmiştir. Ayrıca müzede yöresel etnoğrafik eserler de bulunmaktadır.

Şebinkarahisar Belediyesi Zabıta Noktası
Tel-Faks: (0454) 711 40 05
 
#11
Giresun Köprüleri


Ağanın (Kemer) Köprüsü (Eynesil)

Giresun Eynesil ilçesine yaklaşık 6-7 km. uzaklıkta bulunan Ağanın (Kemer) Köprüsü’nün ne zaman ve kimin tarafından yapıldığı bilinmemektedir. Köprünün kitabesi de günümüze ulaşmamış veya hiç yazılmamıştır.

Yapı üslubundan XIII-XIV. Yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır. Buna dayanılarak köprünün Geç Selçuklu veya Erken Osmanlı döneminde yapılmış olabileceğini söyleyebiliriz. Kesme ve moloz taştan yuvarlak kemerli küçük bir köprüdür.
Ayrıca Giresun ili Espiye ilçesinde de Harova Köprüsü, Sınır Köprüsü ve Ericek Köprüsü adıyla anılan kemer köprüler bulunmaktadır.
 
#12
Giresun Sivil Mimari Örnekleri


Giresun il merkezinde 1960’lı yıllardan sonra başlayan yeni yapılanmadan ötürü eski evlerin büyük çoğunluğu yıkılmış ve yerlerini beton yapılar almıştır. Bununla beraber Giresun Kalesi’nin güneydoğusundaki Zeytinlik Mahallesi’nde bulunan evler özgünlüğünü korumuştur. Bu evlerin bulunduğu bölge sit alanı olarak ilan edilmiştir.

Günümüzde XIX.yüzyılın sonunda ve XX.yüzyılın başlarında yapılan Cumhuriyet dönemi yapıları ayaktadır. Bu yapılar arasında Hükümet Konağı, Necatibey İlköğretim Okulu, Mehmet Akif Ersoy Ortaokulu, Halk Eğitim Merkez Binası, Özel İdare Binası, Jandarma Komutanlığı, Osmanağa Konağı bulunmaktadır.

Giresun’daki yöresel evler daha çok tarımsal üretim alanlarının bulunduğu yerlerdedir. Bu evler arazi konumundan ötürü bir arada yoğunlaşmamış, bahçeler arasında dağılmıştır. Sivil yerleşimde birkaç konutun bir araya gelmesinden oluşmuş akraba mahalleleri de bulunmaktadır. Bu bölgelerdeki evler tek veya iki katlı olup, dikdörtgen planlıdırlar. Genellikle kapılar doğu yönüne açılmıştır. Bu evlerin en önemli yanı aile bireylerinin bir arada yaşadıkları sofa denilen evin en büyük odasıdır. Ayrıca evlerin yatak odaları, mutfakları, ambarları ve kilerleri de bu sofaya açılmaktadır. Bununla beraber odalar halinde bölünmeyen büyük bir mekandan meydana gelen evler de bulunmaktadır. Bunlarda ana sofada, ince kıl dokumadan veya tahtadan yapılmış bölmeler vardır.

Giresun’da kırsal yerlerde bulunan tek katlı evlerde günlük yaşamın sürdürüldüğü ortak mekan gelenekselleşmiştir. Buralarda mutfak ortaklaşa kullanılır. Yalnızca yatak odaları aile bireylerinin konumuna göre ayrı düzenlenmiştir. Bu odalarda gömme dolaplar bulunmaktadır.

Ağacın yoğun olduğu ormanlık alanlarda evlerin yapımında ahşap kullanımı yaygınlaşmıştır. Özellikle yaylalarda yapılan tüm evler ahşaptandır. Bu evlerin köşelerine yarım geçme, kabaca yontulmuş kütükler yatay olarak üst üste dizilir ve böylece kaba ahşap yığma duvarlar meydana getirilir. Bu tür mimariye ahşap yığma ismi verilmiştir. Üst örtüler genellikle çatılı ve kiremitlidir. Üst örtüye yörede omuz denilen beşik çatı, dört yöne eğimli, dört omuzlu gibi isimler verilmiştir. Bazı köy evlerinde üst örtü hartama denilen ladin çam ağaçlarından yapılmıştır. Giresun’un iç kesimindeki yayla evlerinde kiremit yerine Bedevre denilen ahşap yarmalar kullanılmıştır.

Çoğunlukla eğimli bir alanda bulunan evlerde hava akımını sağlamak ve nemi önlemek için zemin altında boşluklar bırakılmıştır. Aynı zamanda burası yiyeceklerin saklandığı ambar görevini de üstlenmiştir.
Yağışın fazla olduğu ve nemin yoğunlaştığı kıyı kesimlerinde Serander denilen ayrı bir yapıya rastlanmaktadır. Bunlar tüm Karadeniz Bölgesi’nde de yaygındır. Seranderlerde genelde zeminler topraktan ayrılmış, kütükler üzerine oturtulmuştur.

Millet Bahçesi Parkı Kapısı (Merkez)
Giresun Hükümet Konağı önünde, Millet Bahçesi Parkının kemerli kapısı üzerinde üç kitabe bulunmaktadır. Bu kitabelerden öğrenildiğine göre Hükümet Konağı Kaymakam Ziya Bey ile Belediye Başkanı Kaptan Yorgi Paşa tarafından yaptırılmıştır.
Bu kapı kesme taştan yapılmıştır. Yuvarlak kemerli kapı dişkdörtgen bir çerçeve içerisine alınmıştır. Yuvarlak kemerlerle dikdörtgen çerçeve arasında kalan yüzeyler çeşitli bitkisel motif ve kabartmalarla bezenmiştir. Kemerin iki yanında dikdörtgen kaideler üzerine iki sütun oturtulmuş ve böylece kapının daha görkemli bir görünüm kazanması sağlanmıştır.

Giresun Ticaret Lisesi ve önündeki kapısı l904-1906 yıllarında barok ve karışık üslupta yapılmıştır.
 
#13
Giresun Doğal Güzellikleri


Giresun Adası (Merkez)

Giresun’un güneydoğu kıyısından 1 mil açıkta bulunan Giresun Adası aynı zamanda Karadeniz’in tek adası olma özelliğini taşımaktadır. Bu ada Gedikkaya’dan kopan bir parçanın denize yerleşmesi sonucu oluşmuştur. Ada 40.000 m2’lik bir alana sahip olup, Akdeniz defnesi ve akasya başta olmak üzere yetmiş bir çeşit bitki örtüsü bulunmaktadır. Karadeniz’de karabatak ve martıların üreme yeri olan bu ada göçmen kuşların da uğrak yeridir.

Grek Mitolojisindeki bir çok mithe konu olan bu adada, Amazonlar başta olmak üzere bir çok topluluğun yaşadığı da bilinmektedir. Antik Çağlara ait kalıntıların bulunduğu adada yeterli bir arkeolojik araştırma yapılmamış bu nedenle de, kalıntıların nitelikleri kesinlik kazanamamıştır.Ada ikinci derece sit alanı olup, her yıl 7 Mayıs günü Uluslar arası Aksu Festivali yapılmaktadır. Ayrıca Giresun’un da önemli bir mesire yeridir.


Kufa Kuyusu (Merkez)

Giresun Kalesi eteğinde bulunan Kufa Kuyusunun Bizans devrinden kaldığı sanılmaktadır. Kuyunun ağız kısmı 2 m. uzunluğunda olup, 80 cm. genişliğinde kesme taşlardan örülmüştür. Ağız kısmından sonra kuyu genişleyerek 7.00-8.00 m. derinliğe kadar inmektedir.


Mağaralar

Giresun Kalesi’nin altında denize yönelik, limana bakan doğal mağaralar tarihi çağlarda sığınak olarak kullanılmıştır.
Tarihi kaynaklardan bu mağaralarda saldırı sırasında 1.500 kişinin barındığı belirtilmektedir.

Bu mağaralardan birisinin içerisinde de Pontus Rum dönemine tarihlendirilen bir kilise bulunmaktadır.


Maden Suları ve İçmeler

Giresun doğal maden suları ile tanınmış olup, bunlar Baltama Deresi üzerindeki İnişdibi Maden Suyu, Çaldağ Maden Suyu ve Şebinkarahisar yolu üzerinde, Kulakkaya yol ayrımındaki Pınarlar Maden Suyudur.

Bu maden suları böbrek taşları ve mide rahatsızlıklarına iyi gelmektedir.


İkiz Taşlar (Tirebolu)

Giresun Tirebolu ilçesinde, denizin ortasında bulunan iki büyük kaya parçası ikiz taşlar ismi ile anılmaktadır. Kıyıya çok yakın bir uzaklıkta olan bu kaya parçalarının çevresinde her yıl 20 Mayıs’ta Bahar Şenlikleri yapılmaktadır. Bu şenlikler sırasında, yöre halkı kayıklarla kayalıkların çevresinde dönerek dilek dilemektedirler.


Karagöl

Giresun-Ordu ve Sivas illerinin birleştiği noktada 3.107 m. yüksekliğinde Karagöl Dağı bulunmaktadır. Bu dağın zirvesinde bulunan krater gölü olan Karagöl yöre halkınca ziyaret edilmektedir. Bu gölde kendi yüzünün yansımasını görenlerin cennetlik olacağına inanılmıştır.
 
#14
Giresun Yaylaları


Giresun yaylaları yöre halkının yaz aylarında rağbet ettiği yerlerdir. Bu yaylaların Otçu Göçlerinden doğduğu söylenmektedir. Burada yetişen mısırlar iki karış büyüdüğü zaman aralarında biten yabani otlar çapalanır. Bu çapalama işine ot kazımı denir. Bundan sonra topluluklar halinde yaylalara gidilir. Yaylalara giden bu topluluklara da yörede Otçu Göçü ismi verilmiştir. Toplulukların yaylada kaldıkları 10-15 günlük süre içerisinde de piknikler yapılır ve şenlikler düzenlenir.

Genelde hayvancılık ve diğer ekonomik faaliyetler için kullanılan yaylalardan yaz aylarında dinlenmek amacıyla da yararlanılmaktadır.


Kümbet Yaylası
Giresun il merkezine 60 km. uzaklıkta bulunan ve günümüzde Turizm merkezi olan Kümbet yaylasının Aymaç Mevkiinde her yıl Temmuz ayının ikinci Pazar günü Kümbet Şenlikleri düzenlenmektedir. Aymaç Mevkii, doğal güzelliklerinin zenginliği yanı sıra çevreye hakim bir tepedir. Bu mevkiinin çevresinde ladin ormanları bulunmaktadır.


Bektaş Yaylası
Giresun’a 56 km. uzaklıkta bulunan Bektaş Yaylası; Melikli Obası Yaylası, Kurttepe Mevkii ve Alçakbel Orman İçi Piknik alanı ile bir bütün oluşturmaktadır. Yaylada piknik alanlarının yanı sıra turistik tesisler de bulunmaktadır.


Kulakkaya Yaylası
Giresun il merkezine yaklaşık 45 km. uzaklıkta bulunan, deniz seviyesinden 1.500 m. yükseklikteki Kulakkaya Yaylası günümüzde piknik alanı olarak kullanılmaktadır. Yaylanın yakınında Erizmez Mevkii ile Genlin Kayası bulunmaktadır.


Sis Dağı Yaylası
Giresun il sınırında bulunan, Görele ilçesinin en büyük dağı Aladağ’ın en yüksek yerinde, deniz seviyesinden 2.182 m. yüksekliğindeki Sis (Alimeydan) Dağı yaylası küçük yaylalardan oluşmuştur.

Bu Yaylada yağan karlar Temmuz başına kadar erimez ve her Temmuz ayının üçüncü Cumartesi günü burada Sis Dağı Şenlikleri düzenlenmektedir. Sis Dağı ve çevresi 10 hektarlık bir alana yayılmış olup, Milli Park olarak koruma altına alınmıştır.


Karagöl Yaylaları
Giresun Dereli ilçesinin güneybatısında, Giresun-Ordu-Sivas illerinin birleştiği noktadaki Karagöl Dağları ilin en yüksek dağı olup, deniz seviyesinden 3.107 m. yüksekliğindedir. Dağın üst noktasında bulunan Karagöl krater gölü çevresinde Karagöl yaylaları bulunmaktadır. Bu dağın kuzeybatısında Ordu il sınırına yakın olan bölgede Karagöl Tepesinin de hemen altında bir buzul gölü olan Aygır Gölü bulunmaktadır. Buradan doğuya doğru ise; dağın en büyük gölü olan Karagöl Gölü, Aksu Köyü’ne inen vadide de Bağırsak Gölü bulunmaktadır. Bunların yanı sıra yörede Camlı Göl, Sağrak Gölü bulunmakta, Bozat taşı, İnboynu, Kanıağıl, Avşar, Yukarı Belen ve Aşağı Belen ovaları da bu alanı tamamlamaktadır.


Paşakonağı Yaylası
Giresun Bulancak ilçesinde, denizden 1450 m. yükseklikte bulunan Paşakonağı Yaylası, derin vadileri ve bu vadilerdeki şelaleleri ile tanınmıştır. Yörede Karasay şelalesi, Çiğseli Gölü, Geçilmez Vadisi ve Kızılot Çayırı bulunmaktadır.


Melikli Obası Yaylası
Giresun il merkezine yaklaşık 45 km. uzaklıkta bulunan Kulakkaya Yaylasının yakınında bulunan Melikli Obası yaylası ladin ormanları ile çevrilidir. Aynı zamanda orman gülleri ve küçük şelaleleri ve dereleri ile yöre halkının piknik alanlarından birisidir.


Anastos Yaylası
Giresun Alucra ilçesine 10 km. uzaklıkta bulunan Anastos Yaylası ladin ve çam ağaçları ile çevrilidir. Zengin bitki örtüsü ile ulaşımı zor olmasına rağmen çevre halkının rağbet ettiği bir mesire yeridir.


Tamdere Yaylası
Giresun’a 70 km. uzaklıkta, Dereli ilçesi sınırları içerisinde bulunan Tamdere Yaylasına Şebinkarahisar’dan 27 km.lik bir yol ile ulaşılmaktadır. Kapalı bir yayla konumundaki bu alan bir vadi içerisindedir. Zengin bitki örtüsü ile yöre halkının rağbet ettiği bir piknik ve dinlenme yeridir.


Bu yaylaların dışında ilde bir çok yayla bulunmaktadır. Bunların en çok bilinenleri ise; Bulancak Sanalan, Dereli Çağman ve Isırganlı, Alucra Çakrak, Güllüce, Tohumluk, Seydişıh, Aydın, Çamlı, Akyatak, Ağalıkkıranı yaylaları, Eynesil Panayır, Kanatdüzü, Tirebolu Kavraz, Ağaçbaşı, Espiye Çalal, Günlük, Karadoğa, Karaovacık, Şebinkarahisar Kınık, Eğribel, Başyayla ve Tutak yaylalarıdır.
 
Üst