Erzurumun geçmişi M.Ö. 4000 yıllarına tarihlenmektedir. Karaz, Pulur, Güzelova ve Soshöyükte yapılan arkeolojik kazılarda elde edilen bulgular Erzurum ve çevresinin çok eski ve önemli yerleşim yeri olduğunu ortaya koymuştur. Tarihin en eski devirlerinden itibaren değişik kavim ve milletlerin hakimiyetine giren Erzurum, kültür varlıkları açısından zengin bir geçmişe sahiptir.
Hurriler, Urartular, İskitler, Medler, Persler, Araplar, İranlılar, Sasaniler, Romalılar ve Bizanslılar dönemimini yaşayan Erzurum, 5. Yüzyıldan 10. Yüzyılın sonuna kadar, Bizanslılar, Romalılar ve Araplar arasında birkaç kez el değiştirmiştir. Bu dönemlere ait, Erzurum ve çevresinde çok sayıda kale, kilise, manastır topluluğu, kaya mezarlığı, arkeolojik sitler yapı kalıntıları bulunmaktadır.
1071 Malazgirt Zaferinden sonra Bizans Hakimiyetine son verilerek, şehir Alparslanın akıncı arkadaşlarından Saltuk Beyin yönetimine verilmiştir. Böylece Türk çağının başladığı Erzurumda sırası ile Saltukoğulları, Selçuklular ve İlhanlılar döneminde bir taraftan şehirde imar faaliyetleri devam ederken, diğer taraftan inşa edilen cami, medrese, kümbet ve köprülerle Erzurum bir kültür ve sanat kenti haline gelmiştir.
Oğuz soyunun aydınlığını bugüne taşıyan, Anadolunun en eski Üniversitelerinden Yakutiye ve Çifte Minareli Medrese, 12-14 yy. da Erzurumda Türk Mimarlık kültürünün ne kadar canlı ve kuvvetli olduğunu göstermektedir.
1514 Yılında Yavuz Sultan Selim tarafından Osmanlı topraklarına katılan Erzurumun esaslı bir biçimde imari Kanuni döneminde yapılmıştır. Devrinin birer sosyal ve kültürel kurumu olan zaviyeler, tekkeler ve medreselerin yanı sıra çok sayıda cami, han, hamam ,çeşme ve köprü inşa edilmiştir. Siyasi istikrarın sağlanmasına bağlı olarak gelişen refah, nüfus artışını da beraberinde getirmiştir. 16. yy. dan itibaren şehrin, surların dışına taşması ile birlikte, yeni camiler inşa edilmiş, yapılan bu camilerin çevresinde mahalleler teşekkül etmiştir. Erzurumun eski mahalleleri isimlerini camilerden almaktadır.
Camileri, medreseleri, kümbetleri, türbeleri, hanları, hamamları, çeşmeleri, köprüleri ve tabyaları ile Erzurum, Selçuklu ve Osmanlı şehirlerinin güzel bir örneğini teşkil etmektedir. Kale, Ulu Cami, Üç Kümbetler, Çifte Minareli Medrese, Lala Mustafa Paşa Camii ve Rüstem Paşa Bedesteni şehrin merkezi yapıları arasında yer almaktadır.
Saltuklu, Selçuklu, İlhanlı ve Osmanlı dönemlerine ait tarihi eserleriyle oldukça zengin bir mimarlık kültürüne sahip olan
Erzurum, yüzlerce yılın imbiğinden süzülerek günümüze ulaşan ve bugün de canlı bir biçimde yaşayan halk türküleri, halk oyunları, el sanatları, yemekleri, gelenek ve görenekleriyle de zengin bir kültür mirasına sahiptir.
Doğu Anadolunun yüksek yaylası olan Erzurum binlerce yıl önce parlayıp sönen eski medeniyetlerin bir kavşak yeri olduğu gibi, insanlık tarihinde, en eski çağlardan beri eşine az rastlanılan medeniyetlere sahip olmuştur.
Erzurum yaylası ile merkezi şehir ve ulu kalesinin tarihte tanınmış şu beş adı taşıdığı görülmüştür.
1- Karanitis/ Karanitide/ Garin/ Karin-Kalak-Karun( Yunan, Bizans, Roma kaynaklarında, Ermeni ve Gürcü tarihlerinde),
2- Theodosiopolis ( Bizans dönemi ),
3- Kali- Kala (k), ( Kali/Han Şehri İslam kaynaklarında ),
4- Arzan/ Arzen/Artze ( şimdiki Karaarz/ karaz yerinde) (Selçuklu Fethi sırasında),
5- Erzen- Rum/ Erzen-ir-rüm ve Erzurum ( Selçuklu, İlhanlı, Akkoyunlu, Osmanlı döneminde),
Erzurum ve çevresi özellikle Kalkolitik ve eski Tunç çağından itibaren yoğun iskana ve siyasi olaylara tanık olmuştur. Bunun sebebi en eski çağlardan beri önemli ticari ve askeri yolların kavşak noktasında yer alması, zengin akarsu ağını bünyesinde bulundurması ve doğal savunma zeminine sahip olmasıdır. Çevredeki sert iklim şartlarına rağmen dağ silsileleri ve akarsu boylarındaki verimli ovalar, tarıma ve bilhassa hayvancılığa uygun bir ortam oluşturmuştur.
Anadoluya yönelik Türk akınları ve bilhassa Doğu Anadolu ile Kafkasya da yurt tutma çabaları islamiyetten çok daha eski tarihlere inmektedir. M.Ö. VII. YY.da Kafkasya, Azerbaycan ve Doğu Anadolu Saka Türkleri ( İskitler ) ile Persler arasında paylaşılamayan bir ülke olduğu görülür.
M.Ö. IV. Binde köklü bir kültürün orijin bölgesini oluşturan Erzurum ve çevresine Hurriler, Hayasalılar ve Urartu Krallıkları sırasıyla hakim olmuşlar, muhtemelen Hititler, Kimmerler ve İskitler de (Saka Türkleri) kısa bir süre kalmışlardı.
395-398 yılları arasında cereyan eden Hun Türklerinin, Doğu Anadolu, Erzurum ve Fırat vadisine yönelik fetihleri tarihte Anadoluya ilk akınları olması açısından önemlidir.
Bizans İmparatorluğu (Doğu Roma-395-1453) devrinde İrandan Sasanilerin Doğu Anadolu ya saldırıları neticesi Theodosiopolis (Erzurum) 502 yılında Sasanilerin işgaline maruz kalmış, ancak 531 yılında tekrar ele geçirilmiştir. Çünkü strateji ve ticari siyaset bakımından çok önemli bir bölge olan Erzuruma sahip olmak Bizans için her zamankinden büyük önem taşıyordu. Bizanslılar Erzurumda su kemerleri, Kaleyi, Büyük Kiliseyi yaptırmış , Erzurumu yeni baştan imar ettirmiştir.
Halife Osman zamanında (651) Habib B. Mesleme komutasındaki İslam Ordusu Doğu Aanadolu topraklarını ele geçirmiştir ancak uzun süre Erzurumda hakim olamamıştır. Halife Mansur zamanında 756 yılında Kalikalayı (Erzurum) fethetmiştir. Ancak, Bizans İmparatoru tekrar işgal etmiştir. 3. Abbasi halifesi El-Mehdi zamanında Ermeniyye valisi olan Yezid, 799 yılında Kaikaladan çıkarak, Bizansa sefer düzenlenmiştir.
Erzurum, Müslüman arapların eline geçtikten sonra Hıristiyan ahalinin bir kısmı şehirden uzaklaştı. Erzuruma yerleşen arap kumandanları burasını Bizansa karşı bir gana üssü haline getirdiler.
949 yılında Bizanslıların Kalikalayı (Erzurum) yeniden işgal ettikleri, surlarını yıktıkları görülmüştür.
Müslümanların elinden çıkan Teodosipolis (Erzurum) Bizans İmparatorluğunun themalarından birinin merkezi olmuş ve doğudan gelecek islam akıncılarına karşı, yeniden tahkim edilmiştir.
26 Ağustos 1071 Malazgirt Savaşı ile Alp Arslanın kesin zaferi sonucu Bizansın son seddi de yıkıldı. Türkmenlerin Türkleştirme ve yeni bir vatan haline getirme idealinde Erzurum bir hareket noktasıydı. Alparslan, Erzurum ve havalisini Saltuk beyliğine vermiştir. Saltuklular Erzurum Bölgesine Türklük vasfını kazandırmıştır. Saltuklular bölgede Anadolunun kapılarını korumakta ve Türkistandan gelen Türk göç yollarını açık tutmakta idiler.
Anadolunun manen zayıf olduğu bir dönemi fırsat bilen ve Alaeddin Keyhubadın ölümünden ( 1237 ) Türk hudutlarını yoklayan Moğollar Ermeni ve Gürcülerden sonra Erzurumu ele geçirerek halkını kılıçtan kırmış yağma, tahrip edip, ganimet ve sirlerle dönmüşlerdir. Selçuklu ordusu, 1243 yılında Kösedağ bozgununa uğrayınca Anadolu Selçuklu topraklarında Moğol hakimiyeti başlamıştır.
Anadolu Selçuklu Devleti 1308de tarih sahnesinden çekilmiştir. Zaten Erzurum ve çevresi Selçuklu yönetiminde olmasına rağmen İran ve Azerbaycanda Moğolların yerini almış olan İlhanlı Hükümdarları tarafından yönetilmiştir. İlhanlılar zamanında Erzurum kültürel, siyasi, ticari ve sosyal hayatta büyük bir gelişme kaydetmiştir. Bu döneminin en önemli eseri Yakutiye Medresesi dir.
İlhanlıların yıkılışı üzerine meydana gelen karışıklıklar sonrası Erzurum ve çevresi Sutay Noyanın oğlu Emirhan Togay tarafından ele geçirildi. Hacı Togayın oğlu Emir Hasan Erzurum-Tebriz yolu üzerinde Pasin ovasına hakim tepe üzerinde sıcak su kaynaklarına yakın, Avnik, Micingerol, Horosan ve Erzurum yollarını kontrol eden bu kaleye Hasankale denilmiştir.
Çobanların hakimiyeti (Emir Çobanın torunu Şeyh Hasan 1340da Erzuruma geldi.) esnasında kalan en önemli Mimari anıt Çoban Köprüsüdür.
1336-1432 yılları arasında Erzurumda Eratnalılar ve Celayirlilerin hakimiyeti görülmüştür.
Yıldırım Beyazıtın çağdaşı olan Timur Karakoyunlu Türkmenlerinin ülkesini istila etmiş, nihayet Erzurumu almıştır. Timur; Avnik Kalesi, Hasankaleyi ele geçirmişti. Timur; 1400de ve 1402de Anadoluya girerken, yine Erzurumdan geçmiştir.
Karakoyunlu İskender (1402-1438) ile Akkoyunluların savaşı Erzurumun sosyal, siyasi ve iktisadi yapısını bozmuştur.
Erzurum 1473-1478 yılları arasında Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasana bağlı kalmıştır.
Şah İsmail 1502de İranın tamamını kontrolü altına alması ile Safevi devleti kurulmuş oldu. Şah İsmail (1502-1514) Erzurum Sultaniye arasında Tebrizi aldıktan sonra yerli ahaliye çok zulüm yaptı, servetlerini ellerinden aldı., halkı mezhep değiştirmeye zorladı. Doğu Anadolu ahalisi bölgeyi terk ederek iç bölgelere çekildi. Erzurum, Erzincan, Van ve Tebriz gibi kültür ve medeniyetin gözde şehirleri harabeye çevrildi.
Erzurum, Hasankale, Avnik, Kağızman ve Kars gibi yerler Yavuz Sultan Selimin gelişine kadar (1514) Şah İsmailin hakimiyeti altında kaldı. Çaldıran zaferi ile Yavuz Sultan Selim Erzurum, Bayburt, Kamalı, Erzincan taraflarını Osmanlı sınırlarına katmıştır.
Erzurumda Dulkadırlı Mehmet Bey, Ferhatpaşa Beylerbeyliği ilklerdir. 1577de başlayıp 12 yıl süren Osmanlı-İran harplerinde Erzurum, Osmanlı ordularının topladığı erzak ve mühimmatını yığdığı başlıca ihmal, hareket üssü olarak kaldı.Bu arada Erzurumda bulunan yeniçeriler baskı, zulüm ve yolsuzlukla halkı bezdirdi.
Kanunsuz vergiler halkı İstanbula başvurmasına yol açtı.
1821 de Osmanlı Devletinin gerileme döneminde İranlılar Erzuruma yürümüş Pasin Ovasına kadar gelmişlerdi.
Rusya 1828de Ruslar Erzuruma kadar geldi., 1829da Erzurumu ele geçirdi. Erzurum Ermenileri ve gürcüleri Ruslara yardım etti. Edirne antlaşması ile Ruslar Erzurumu Osmanlılara geri vermek zorunda kaldı, ancak 3 aylık Rus İşgali büyük zarar verdi.
Osmanlı devrinde Erzurum Eyaleti 14 sancaktan ibaretti.
1)Erzurum 2) Erzincan 3) Hınıs 4) Kelkit 5) Malazgirt 6) Tortum 7) Karahisar-ı Şarki 8) İspir 9) Karaçay10) Pasin 11) Mamervan 12) Kızuçan 13) Kığı 14) Mecingerd