Edirne şiirleri - Edirne ile ilgili şiirler

#1
Sponsorlu Bağlantılar
Edirne ile ilgili şiirler,
Edirne şiir



Edirne şiiri şiirleri





Bir yerde görürsen ki;
Ağır ve edalı akar
dal dal söğütleri öperek
samur üç belik gibi
üç koldan sular;
müjdeler olsun efendim:
Edirne'desin.

Mevsim, fasl-ı bahardır;
gecedir ve mehtap vardır.
Ve sen
bir kavs-ı kuzahta yürür gibi
Köprüler'desin.

Şataraban makamından bir şarkı dudaklarında
düşünür, çözemezsin:
Bu naz-ı istiğna, bu âvâz neden;
neden yarı eğilmiş suya dallar?
Öyle fermân etmiş eden
kimseler bilmez.
"Gönül bir top ibrişim
Sarılırsa çözülmez"

Burda her şey
bakınır hüsnüne hayran
Seyreyler cemâlini eğilmiş suya
mermer ihtişamında serhadd-i vatan.
Aşina bir çehre sezer belki diye
devr-i saltanatından Edirne;
bir deste alev güldür, mahzun,
yâr elinden düşürülmüş şimdi suda
Ve sular;
şimşir kelâmı dilinde
destan okur- okur akar.
Ve bihaber Yıldırım'da, bir evcikte
-akan sudan, uçan kuştan-
yeşil dut yaprağında
ak bir ipekböceği,
kozasını dokur dokur ölür.

Uyanır veda etmiş gibi artık uykuya,
konuşan bir dil olur
çiler uzakta;
bülbül sesi yağmur gibi
Bülbül Adası'nda.



Kanadı gümüşlü kuşlar geçer
iki şâk bölüp mehtâbı;
Kıyık'tan uçurulmuş.
Salınır bahçeler içre kızlar ki:
Nazardan kaçırılmış.
Ağzında kan kırmızı bir can eriği,
mehtapla beraber düşmüş gibi arza;
kızlar ki güzel,
dört başı mâmur ve murassa.
Sevdaya tutulmak bile mümkün
yeni baştan
söylemek kolay olsa eski türkümü:
"Edirne köprüsü taştan
Sen çıkardın beni baştan."

Niyazi Akıncıoğlu



Edirne



Tabyalara girdim, sesim kısıldı,
Seni kimler anlar bilmem edirne?
Şehitlere yanık ağıt dizildi,
Yamaçların elem elem Edirne

Hasret gözyaşlarım, meriçle akar,
Duygular tuncayla bendimi yıkar,
Balkan şehitleri, maziye bakar,
Şehitlere selam selam Edirne.

Tunadan bakınca,minare gördüm
Selimiye dediler,Sineni sordum
Burası Osmanlı,tadına vardım
Ezanlarla gülem gülem Edirne

Her taşına dokun,ben Sinan yazar
Minareler baktım semayı gezer
Gezemem abdestsiz,her taşın mezar
Tabyalarda ölem ölem Edirne

Şairler Edirne’m,sende gezerler,
Tarih kaleminden,şiir yazarlar,
Bağrı yanık kuşlar,türkü dizerler,
Darüşşifa ilim ilim Edirne.

Adalet kasrında,sorgu sorulur,
Üç şerefe sanki,örgü örülür,
Hakkın divanına,ordan varılır,
Yaptım dua kelam kelam Edirne.

Saray içinde hayy, pehlivan sesi,
Yağlı güreş Ömer, kemerdir süsü,
Kel Aliço güreşlerin bestesi,
Kıkpınarda olam olam Edirne.

Ülkemin Edirne, sınır kapısı,
Asalet kokuyor, tarih yapısı,
Osmanlıdan miras, bize tapusu,
Sana tekrar gelem gelem Edirne.

Ömer Ekinci Micingirt
 
#2
Edirne

Edirne kal'asıdır gördüğün hisar-ı mehib
Şu zirvesinde biten simsiyah ağaç da salib
Murad-ı evveli koynunda gezdiren tepeler
Nasıl rüku ediyor Ferdinand'a bak bu sefer
Bizim midir sanıyorsun şu yükselen bayrak?
Çeken Savof, Lala Şahin değil kuzum, iyi bak
Edirne! İşte o islamın ahenin suru
Edirne! İşte o şarkın cebin-i mağruru
İkinci aşr-ı tealisi Al-i Osman'ın
Birinci mevki-i feyyazı belki dünyanın
Edirne! İşte o şarkın demir kilidi
Sefil ayakları altında Bulgar'ın şimdi
Muzaffer ordusu hakkıyla(!) intikam alıyor
Kadın, kız, çoluk, çocuk, erkek ne bulsa parçalıyor
Bu katliama da razıyım ihtiram olsa
Harim-i dini de geçtik harim-i namusa
Şu dört minareli cami ki yoktu hiçbir eşi
Ki parlıyordu hilalinde sanatın güneşi
Salibi sineye çekmiş de bekliyor.Nevmid


Mehmet Akif Ersoy





Edirne Gezisi



Şairler gezisi davet gelince
Emrahlar seslenir gidelim dedim
Sabiha Ranalar orda olunca
Üstadlar hislenir gidelim dedim

Hünkar Dağlı üstad daveti yazan
Sünnettir icabet gidelim dedim
Kimisi şairdir kimisi ozan
Gönlümüz süslenir gidelim dedim

Ömer şairlerdir edebin sesi
Soluğu nefesi beste güftesi
Vuslat için şair bulur ihlası
Ruhumuz beslenir gidelim dedim


Ömer Ekinci Micingirt
 
Üst