Sponsorlu Bağlantılar
Esmanın Kanatlarında dini msn nickleri
Ey Allah’ım, Sen, Seni bildiğin gibisin Benim haddim bilmediğimi bilmektir
Rahman Sensin; Seni beni sevmen benim kendimi sevmemden daha sevimlidir bana
Rahîm Sensin ki, beni yokluğun ürpertisinden aldın, rahmetinin kucağında teselli ettin
Melîk olmasan Sen, ben beni nerede bulurum?
Kuddûs olduğun için, şu toprak bedenin kara toprağa secdesiyle günahları aklarsın
Selâm olan Sen, beni benim ettiklerimden sâlim eylemek dilersin
Mü’min olmasan Sen, göz gördüğüne kanmaz, kulak duyduğuna inanmaz, kalp sevdiğine doymaz, ruh varlığına razı olmaz
Müheymin olan Sen, ümit kapılarını hep açık tutarsın Ben kendimi ateşe atsam da Sen beni benden kollarsın
Azîz olmasan Sen, alçalan gönül nasıl yücelir?
Cebbâr olmasan Sen, kirpik göze batar, dil damağı incitir, mızrap teli kırar, hâr güle ağır gelir
Mütekebbir Sensin ki, büyüklük yalnız Sana yaraşır; Sana karşı tekebbür eden zillete düşer Hâlık olmasaydın Sen, yokluğun varlığa yüzü tutmazdı
Bârî Sensin ki, Senin sözünle ten cana yoldaş oldu, ateş suya sırdaş oldu
Musavvir olmasan Sen, yüzüm olmazdı yüzüme bakmaya
Gaffârsın ki, bağışlaman için bahane gerekmez; kapından eli boş dönülmez
Kahhârsın ki, ateş emrinle serinler, taş izninle yumuşar; takdirinle can tende konaklar, kudretinle ağaç çekirdeğe sığar
Vehhâb Sensin ki, vermek duygusunu vermekle zengin ettin beni
Rezzâk ol bana; rızkı Senden bilmekle rızıklandır beni
Fettâhsın ki; kalbimi hakka açtın, hakkı kalbimde çoğalttın
Alîm olmasan Sen, kimse bilmez bilmediğini, kimse bilmez bildiğini
Kâbıdsın ki, sabırla sınarsın sevdiğini ve seversin sabredeni
Bâsıtsın ki, celâlinden cemâline kapılar açarsın, göğsümü sonsuzluk vaadinle genişletirsin, darlandığımda rahmetini lûtfedersin
Hâfid olan Sen, kendini yücelteni alçaltırsın
Râfi’sin ki tevazû haline yücelik bahşedersin
Müzillsin ki, Seni tanımayan kör ve sağır sebeplere dilenci olur, Seni bilmeyen kendi varlığının ağırlığı altında ezilir
Muizzsin ki, Sana secde edeni aziz eylersin
Semî’sin ki suskunluğum ve dilsizliğim bile katında dua olur
Basîr olmasan Sen, göz gözü görmez, ışık kör kalır, karanlık karanlığa düşer
Hakem olmasan Sen, akıl hikmete aç kalır, hikmet yetim kalır, hükümler hükümsüz kalır, işler faydasız kalır
Adlsin ki, ahenk ve renk yerini bulur, düzen ve ölçü tamam olur, kalp ebedî ahenkten nasiplenir, ruh sonsuz adaletinle sevinir
Latîfsin ki güzellerin güzel yüzüne bakacak güzel gözleri yokluğun körlüğünden çıkardın
Habîr olmasan Sen, kim bilir ruhumun sessiz iniltilerini, kim dinler kalbimin ince sızılarını, kim söyler bana sonsuzluğun müjdesini, kim fısıldar kalbime ayrılığın çaresini?
Halîmsin ki verdiğin ekmeğe nankörlük edenin rızkını kesmezsin, günahkâra pişmanlık fırsatı verirsin, inatla yoldan çıkanı tekrar tekrar yola çağırırsın, kapına gelip pişman olanı rahmetinle sarıp sarmalarsın
Azîmsin ki gökler azametinle yükselir, zerreler azametinin gölgesinde dolanır, denizler azametinle derinleşir, her nefes azametinin arşı altında alınıp verilir
Gafûr olmasan sen, bunca çok günahımı rahmetinin yanında itiraf etmeye dilim varmazdı, bunca çok unutmuşluğumu affına emanet etmeye yüzüm olmazdı
Şekûrsun ki, şükrümü arz ederken Sana yeniden şükür borçlanırım, minnettarlığımı söylerken yine Senin minnetin altında kalırım
Alî olmasan Sen, kimsede yücelik ve kemâl olmaz, kimsenin kimseye bakacak yüzü olmaz, ben günahkârının huzuruna gelmeye yüzü tutmaz, sevinmeye ve sevilmeye hakkım olmaz
Kebîr olan Sen, her secdemde küçült beni, cürümümün büyüklüğüyle değil irademin küçüklüğüyle hesapla beni
Hafîzsin ki, her yaprak Senin kudret eline düşmektedir, yitirdiklerim Senin hıfzına emanettir, ayrılıkları Sen vuslata çevirirsin
Mukît olmasan Sen, ekmek kimseyi doyurmaz, sular dudağı serin eylemez; kalbim kut ve gıdasını bulamaz, kaygılarım ve telaşlarım durulmaz
Hasîb olan Sen, beni bana bırakma, hesabımı eksik çıkarma, kefîl ol ihtiyaçlarıma, beni Sensiz bırakma
Celîlsin ki, taştan bile katı olan kalbimi vahyinin dokunuşuyla parça parça eyleyip gerçeğin kevserine göz göz pınar eylersin
Kerîm olan Sen, elimi elime verdin, elimde olanın hepsi Senindir, elimde olmayanı da verecektir elbet keremin
Rakîbsin ki, beni benden iyi bilirsin, kendimi kendime tanık eylersin, ancak başkaları gibi ayıplarımı yüzüme vurmazsın, beni kusurlarım yüzünden utandırmazsın
Mucîbsin ki, Sana söylemek bile gerekmez, Sana ihtiyacımı arz etmem Senin-hâşâ- hâlimi bilmeyişinden değildir; Sen sessizliğimde ve suskunluğumda da duyarsın beni, yokluğumu ve sevdiklerime uzaklığımı en güzel varlık ve vuslat duası bilip icabet eylersin
Hakîmsin ki, kelimelerin kalbine hikmeti Sen koyarsın; yoksa sözler anlamsızlığa yuvarlanır, kimse kimseye muhatap olmaz, söz dudağa değmez, dil avare kalır
Vedûdsun bana ki, beni kimse sevmezken Sen sevdin, sevdiklerime beni Sen sevdirdin; Seni sevmekle sevineyim, Seni sevenleri seveyim, beni sevenlere Seni sevdireyim
Ey Allah’ım, Sen, Seni bildiğin gibisin Benim haddim bilmediğimi bilmektir
Rahman Sensin; Seni beni sevmen benim kendimi sevmemden daha sevimlidir bana
Rahîm Sensin ki, beni yokluğun ürpertisinden aldın, rahmetinin kucağında teselli ettin
Melîk olmasan Sen, ben beni nerede bulurum?
Kuddûs olduğun için, şu toprak bedenin kara toprağa secdesiyle günahları aklarsın
Selâm olan Sen, beni benim ettiklerimden sâlim eylemek dilersin
Mü’min olmasan Sen, göz gördüğüne kanmaz, kulak duyduğuna inanmaz, kalp sevdiğine doymaz, ruh varlığına razı olmaz
Müheymin olan Sen, ümit kapılarını hep açık tutarsın Ben kendimi ateşe atsam da Sen beni benden kollarsın
Azîz olmasan Sen, alçalan gönül nasıl yücelir?
Cebbâr olmasan Sen, kirpik göze batar, dil damağı incitir, mızrap teli kırar, hâr güle ağır gelir
Mütekebbir Sensin ki, büyüklük yalnız Sana yaraşır; Sana karşı tekebbür eden zillete düşer Hâlık olmasaydın Sen, yokluğun varlığa yüzü tutmazdı
Bârî Sensin ki, Senin sözünle ten cana yoldaş oldu, ateş suya sırdaş oldu
Musavvir olmasan Sen, yüzüm olmazdı yüzüme bakmaya
Gaffârsın ki, bağışlaman için bahane gerekmez; kapından eli boş dönülmez
Kahhârsın ki, ateş emrinle serinler, taş izninle yumuşar; takdirinle can tende konaklar, kudretinle ağaç çekirdeğe sığar
Vehhâb Sensin ki, vermek duygusunu vermekle zengin ettin beni
Rezzâk ol bana; rızkı Senden bilmekle rızıklandır beni
Fettâhsın ki; kalbimi hakka açtın, hakkı kalbimde çoğalttın
Alîm olmasan Sen, kimse bilmez bilmediğini, kimse bilmez bildiğini
Kâbıdsın ki, sabırla sınarsın sevdiğini ve seversin sabredeni
Bâsıtsın ki, celâlinden cemâline kapılar açarsın, göğsümü sonsuzluk vaadinle genişletirsin, darlandığımda rahmetini lûtfedersin
Hâfid olan Sen, kendini yücelteni alçaltırsın
Râfi’sin ki tevazû haline yücelik bahşedersin
Müzillsin ki, Seni tanımayan kör ve sağır sebeplere dilenci olur, Seni bilmeyen kendi varlığının ağırlığı altında ezilir
Muizzsin ki, Sana secde edeni aziz eylersin
Semî’sin ki suskunluğum ve dilsizliğim bile katında dua olur
Basîr olmasan Sen, göz gözü görmez, ışık kör kalır, karanlık karanlığa düşer
Hakem olmasan Sen, akıl hikmete aç kalır, hikmet yetim kalır, hükümler hükümsüz kalır, işler faydasız kalır
Adlsin ki, ahenk ve renk yerini bulur, düzen ve ölçü tamam olur, kalp ebedî ahenkten nasiplenir, ruh sonsuz adaletinle sevinir
Latîfsin ki güzellerin güzel yüzüne bakacak güzel gözleri yokluğun körlüğünden çıkardın
Habîr olmasan Sen, kim bilir ruhumun sessiz iniltilerini, kim dinler kalbimin ince sızılarını, kim söyler bana sonsuzluğun müjdesini, kim fısıldar kalbime ayrılığın çaresini?
Halîmsin ki verdiğin ekmeğe nankörlük edenin rızkını kesmezsin, günahkâra pişmanlık fırsatı verirsin, inatla yoldan çıkanı tekrar tekrar yola çağırırsın, kapına gelip pişman olanı rahmetinle sarıp sarmalarsın
Azîmsin ki gökler azametinle yükselir, zerreler azametinin gölgesinde dolanır, denizler azametinle derinleşir, her nefes azametinin arşı altında alınıp verilir
Gafûr olmasan sen, bunca çok günahımı rahmetinin yanında itiraf etmeye dilim varmazdı, bunca çok unutmuşluğumu affına emanet etmeye yüzüm olmazdı
Şekûrsun ki, şükrümü arz ederken Sana yeniden şükür borçlanırım, minnettarlığımı söylerken yine Senin minnetin altında kalırım
Alî olmasan Sen, kimsede yücelik ve kemâl olmaz, kimsenin kimseye bakacak yüzü olmaz, ben günahkârının huzuruna gelmeye yüzü tutmaz, sevinmeye ve sevilmeye hakkım olmaz
Kebîr olan Sen, her secdemde küçült beni, cürümümün büyüklüğüyle değil irademin küçüklüğüyle hesapla beni
Hafîzsin ki, her yaprak Senin kudret eline düşmektedir, yitirdiklerim Senin hıfzına emanettir, ayrılıkları Sen vuslata çevirirsin
Mukît olmasan Sen, ekmek kimseyi doyurmaz, sular dudağı serin eylemez; kalbim kut ve gıdasını bulamaz, kaygılarım ve telaşlarım durulmaz
Hasîb olan Sen, beni bana bırakma, hesabımı eksik çıkarma, kefîl ol ihtiyaçlarıma, beni Sensiz bırakma
Celîlsin ki, taştan bile katı olan kalbimi vahyinin dokunuşuyla parça parça eyleyip gerçeğin kevserine göz göz pınar eylersin
Kerîm olan Sen, elimi elime verdin, elimde olanın hepsi Senindir, elimde olmayanı da verecektir elbet keremin
Rakîbsin ki, beni benden iyi bilirsin, kendimi kendime tanık eylersin, ancak başkaları gibi ayıplarımı yüzüme vurmazsın, beni kusurlarım yüzünden utandırmazsın
Mucîbsin ki, Sana söylemek bile gerekmez, Sana ihtiyacımı arz etmem Senin-hâşâ- hâlimi bilmeyişinden değildir; Sen sessizliğimde ve suskunluğumda da duyarsın beni, yokluğumu ve sevdiklerime uzaklığımı en güzel varlık ve vuslat duası bilip icabet eylersin
Hakîmsin ki, kelimelerin kalbine hikmeti Sen koyarsın; yoksa sözler anlamsızlığa yuvarlanır, kimse kimseye muhatap olmaz, söz dudağa değmez, dil avare kalır
Vedûdsun bana ki, beni kimse sevmezken Sen sevdin, sevdiklerime beni Sen sevdirdin; Seni sevmekle sevineyim, Seni sevenleri seveyim, beni sevenlere Seni sevdireyim