Dilimize Giren Yabancı Kelimeler Nelerdir?

#1
Sponsorlu Bağlantılar
Dilimize Giren Yabancı Kelimeler Nelerdir?

absürt : Fransızca absurde (saçma, zırva, anlamsız)
.. Örnek: Modacılar bu anlamsız (saçma) tasarımlardan para kazanmayı beklemiyorlar.
Kelimenin karşılıkları dilimizde zaten vardır: saçma, anlamsız
absürt komedi : saçma komedi.

adaptör : Fransızca adapteur
. Uzun zamandan beri dilimizde kullanılan bu kelime Türkçe Sözlük’te “Bir aletin çapları birbirinden farklı olan parçalarından birini ötekine geçirebilmek için yararlanılan bağlayıcı” şeklinde tanımlanmıştır. Kurulumuz bu kelime için uyarlayıcı karşılığının benimsenmesine karar vermiştir. Örnek: Firmanın yeni ürettiği uyarlayıcı, araç çakmağına takılarak cep telefonu, el bilgisayarı gibi elektronik cihazların şarj edilmesini sağlıyor.

ad hoc group : İngilizce ad hoc “özel, uygun”, group “kurul”
. Dilimizde ekonomi alanında “kısa süreli ve tek bir görev için oluşturulan kurul” anlamında kullanılan bu kelime için Kurulumuz, özel kurul karşılığını teklif etmektedir. Örnek: Karşı düşürüm konusundaki sıkıntıları aşmak için Türkiye ile AB uzmanlarından oluşan bir “karşı düşürüm özel kurulu” oluşturulmalı.

adisyon : Fransızca addition (ekleme; hesap)
. "Lokanta, otel vb. yerlerdeki hesap" anlamında kullanılan adisyon için bizim de teklif ettiğimiz kelime aynıdır: hesap..
Örnek: Garson hesabı getiriyor
agreman : Fransızca agrément (hoşluk; izin, rıza; tat; süs). Dilimizde, diplomasideki anlamıyla kullanılan agreman kavramı için teklif ettiğimiz karşılık: uygunluk..
Örnek: Fransa hükûmeti, büyük elçimiz için uygunluk vermişti
agresif : Fransızca agressif. Dilimizde bir psikoloji terimi olarak "saldırgan, mütecaviz" anlamlarında kullanılan agresif kelimesine karşılık olarak Kurulumuz, saldırgan sözünün uygun olduğuna karar vermiştir. Ayrıca yerine göre mütecaviz, girişken ve yırtıcı sözleri de kullanılabilir.

air-conditioned : Havalandırma cihazı bulunan
. Teklif edilen karşılık: havalandırmalı. Örnek: Havalandırmalı arabalar yazın çok rahat oluyor.

air-conditioner : Havayı düzenleyen, sıcaklığı ayar eden alet
. Teklif edilen karşılık: havalandırma. Örnek: Bu arabada havalandırma olmadığı anlaşılıyor.

ajitasyon : Fransızca agitation (tahrik etme, kışkırtma)
...
Kelimenin karşılığı dilimizde zaten vardır: kışkırtma Örnek: Bu olayın, kışkırtma olduğunu ileri sürdüler
Kelimenin tıp alanındaki kullanımı da dikkate alınarak kışkırtma karşılığının yanı sıra çırpıntı sözünün de kullanılması gerektiği konusunda görüş birliğine varılmıştır.

ajitatör : kışkırtıcı
.

ajite etmek : kışkırtmak
.

ajite olmak : çırpıntıya uğramak
.

akreditasyon : Fransızca accreditation
. Dilimizde “doğrulamak, güven belgesi vermek” anlamlarında kullanılan bu kelime için Kurulumuz, denklik (belgesi) ve denklik (kuruluşu) karşılıklarını teklif etmektedir. Örnek: Türkiye Denklik Konseyi (TÜDEK)’nin kuruluş ve görevleri hakkındaki kanun teklifi gündemin ön sıralarına alındı.

akreditif : Fransızca accréditif, "bir bankanın başka bir bankaya biri için verdiği ödeme emri" anlamında kullanılır
. Bu söz için önerimiz güven yazısı veya güven hesabı'dır. Örnek: Güven yazısında gerektiğinde bazı notlar bulunabilir. Akreditif yanında aynı köke dayanan akredite sözü de vardır. Genellikle Türkçe "olmak" fiiliyle birlikte kullanılmaktadır. Bu söz yerine önerimiz güvenirliği onaylanmış olmak'tır. Örnek: Biz orada güvenirliği onaylanmış bir firmayız ve Rus kanunlarına bağlıyız.

akualand : Fransızca aqualand
. Lâtince "su" an-lamındaki aqua sözü ile, "kara, toprak, yer, memleket" anlamındaki land sözünden yapılmış birleşik bir kelimedir. Bir tür havuz anlamındadır. Kurulumuz, bu kelime için su bahçesi karşılığının kullanılmasını önermektedir. Örnek: Sıcaktan bunalınca kendisini su bahçesine atan bir turist, Pamukkale görüntüsündeki havuzda serinlerken âdeta ken-dinden geçmiş.

akustik : Fransızca acoustique
. "Fizik biliminin konusu ses olan kolu; kapalı bir yerde seslerin dağılım biçimi" anlamlarında olan bu kelime için Kurulumuz, kullanım yerlerine göre yankı bilimi veya yankılanım karşılıklarının uygun olduğu görüşündedir. Örnek: Denizli'de nikâh salonunun gerekli yankılanım düzeni sağlanarak oda tiyatrosu hâline getirilmesinden sonra Nisan ayı başında da 3500 kişilik bir açık hava tiyatrosu tamamlanarak hizmete girdi.

alâkart : Fransızca à la carte (listeye göre)
. Karşılığı: seçmeli yemek. Örnek: Seçmeli yemek usulünde istediğiniz yemeği yiyebiliyorsunuz.

alan markajı : alan tutma
. bk. markaj.

alivre : Fransızca aa livré
. Fransızcadan Türkçeye geçmiş bir bankacılık terimidir. Genel olarak sonradan teslim veya vadeli satış anlamlarındadır. Anlaşmanın yapıldığı sırada bulunmayan fakat teslim zamanında sağlanması mümkün olan her türlü mal üzerine yapılan satış işlemi diye de tanımlanır. Türkçe Sözlük’te bu söz "Ürün daha tarladayken yetiştiği zaman teslim edilmek üzere önceden pey verilerek yapılan satış" olarak tanımlanmıştır. Kurulumuz bu söz için önceden satış karşılığını önermektedir. Örnek: Tüketici finans şirketleri kurulmaya başlandı. Aralıktan itibaren önceden satış ve kredili hisse senedi alım ve satımına izin verildi.

almanak : Fransızca almanache
. Bu kelimenin anlamı, "yılın gün, hafta, ay gibi bölümlerinden başka, bayram, yıl dönümü gibi belli günleri ve birtakım astronomi, meteoroloji, istatistik bilgilerini gösteren kitap biçimindeki takvim"dir. Bu söz için dilimizde kullanılmakta olan yıllık kelimesi Kurulumuzca da benimsenmiştir.

ambiyans : Fransızca ambiance “çevre, muhit, hava, ortam”
. Son yıllarda özellikle gazetelerin magazin sayfalarında sıkça rastladığımız bu kelimeye karşılık olarak Kurulumuz, dilimizde zaten kullanılmakta olan hava sözünü benimsemiştir. Örnek: Televizyon kanalının yöneticileri yarışma gecesinde fevkalâde bir hava yaratmışlardı.

amblem : Fransızca emblème (soyut bir şeyin, bir kavramın sembolü olan varlık veya eşya, belirtke)
.. Örnek: İki partinin ortak kurultayında parti adı ve belirtke sorunu ele alınacak.
Kurulumuz bu söze karşılık olarak belirtke sözünü benimsemiştir
amortisman : Fransızca amortissement. Türkçe Sözlük'te yer alan "taşınmaz malların aşınmalarına karşılık olarak yıllık kârdan ayrılan belirli pay" anlamındaki amortisman için aşınma payı veya yıpranma payı karşılıkları önerilmiştir. Örnek: Uçakların aşınma (yıpranma) payları büyük meblâğlara ulaşıyor.

ampirik : Fransızca empirique
. "Bir kurama değil de yalnızca deneye, gözleme dayanan" anlamında sıfat olarak kullanılan bu söze karşılık olarak Kurulumuz, deneye dayalı kelimesini önermektedir. Ampirik kelimesiyle kökteş olan ampirist ve ampirizm sözleri de dilimizde zaman zaman kullanılmaktadır. Kurulumuz, bu sözlerden ampirist için deneyci, ampirizm sözü için de deneycilik kelimelerinin uygun birer karşılık olduğu görüşündedir. Örnekler: Eldeki deneye dayalı belgeler iki grupta toplanabilir. Bu alandaki deneye dayalı araştırmalar bir hayli az.

anakronizm : Fransızca anachronisme
. Bu söz "tarihe aykırılık, çağa uymama" anlamlarında dilimizde kullanılmaktadır. Kurulumuz bu kelimeye karşılık olarak tarih yanılgısı sözünü önermektedir.

anchorman : İngilizceden dilimize giren bu terim "ana haber sunucusu" anlamındadır
. Kurulumuz bu sözün yabancı dildeki karşılığı olan ana haber sunucusu teriminin aynen kullanılmasını uygun bulmuştur. Örnek: Kanal 7 Ana Haber Bültenleri "Sekiz Yıl Ana Haber Bültenleri” olarak devam ediyor. Bu arada Ahmet Hakan da "yılmaz savunucu" olarak ana haber sunucusu görevini başarı ile sürdürüyor.

anekdot : Fransızca anecdote
. "Kısa, özlü anlatımı olan güldürücü hikâye, fıkra" şeklinde tanımladığımız bu söz de dilimizde bir süreden beri kullanılan bir edebiyat terimidir. Kurulumuz, anekdot için fıkra ve hikâyecik sözlerinin uygun birer karşılık olduğu görüşünde birleşmiştir. Örnekler: İngilizlerin dilinden düşmeyen BBC ile ilgili bir fıkra vardır. Dün geceki eğlenceyle ilgili bir hikâyeciğiniz var mı?

angaje : bağlanmış
.

angaje etmek : bağlamak
.

angaje olmak : bağlanmak, üstlenmek
.

angajman : Fransızca engagement (rehin; taahhüt; anlaşma; bağlantı)
. Bu kelime için dilimizde güzel bir karşılık vardır: bağlantı. Örnek: Şimdiden hiçbir seçim tarihi için bağlantıya girmeyelim.

animasyon : Fransızca animation (canlanma; çizgi film)
.. Örnek: Törendeki canlandırma gösterileri büyük ilgi topladı.
İkinci anlam için teklifimiz: canlandırma
animatör : Fransızca animateur (canlandırıcı; sunucu; çizgi film yapımcısı). Teklifimiz: canlandırıcı. Örnek: Japon canlandırıcıları film pazarını tuttular.

ankesörlü telefon sözünde geçen ankesör Fransızcadan dilimize geçmiştir
. Fransızca encaisseur sözü "para alıcı, tahsildar, mutemet" anlamındadır. Bu kelimenin fiil biçimi olan encaisser ise "sandıklamak, kasaya koymak" anlamlarındadır. Bu söz için Kurulumuz, kutulu telefon karşılığını önermektedir. Örnekler: PTT Genel Müdürlüğü, konut ve iş yerlerinde yapılan görüşmelerle kutulu telefonlardan yapılan görüşmelerin fiyatlarını artırdı..
Kutulu telefonla yapılan görüşmelerde kullanılan küçük jetonun fiyatı bin lira olarak belirlendi
anomali : Fransızca olan bu söz dilimizde genel anlamda "belli bir ölçüye, belli bir kurala uymama durumu", psikolojide ise "hastalık niteliğinde olmamakla birlikte normalden, belirgin ölçüde sapma gösterme" anlamındadır. Bu söz için Kurulumuz aykırılık karşılığını önermektedir.

ansambl : Fransızca ensemble (bütün, bütünlük, topluluk)
. Eski Sovyetler Birliği'nde ve Türk cumhuriyetlerinde müzik ve oyun toplulukları için kullanılan ansambl için teklif ettiğimiz karşılık: topluluk..
Örnek: Kırım oyun ve müzik topluluğu, izleyicilerin büyük takdirini kazandı
antagonist : Fransızca antagoniste sözü "hasım, vuruşan, karşıt, çatışan" anlamlarındadır. Bu söz için önerimiz düşmanca veya hasımca kelimeleridir. Aynı köke dayanan antagonizm sözüne ise düşmanlık, hasımlık karşılıklarını öneriyoruz. Örnek: Onun değerlendirmesiyle insan toplumu sınıflar arası düşmanca çatışmadan kurtuluyor.

antet : Fransızca en-tête
. "Kâğıt veya zarf üzerine basılmış ad, adres, başlık" anlamında olan bu söze karşılık olarak zaten kullanılmakta olan başlık sözü Kurulumuzca da benimsenmiştir. Dilimizde antetli ve antetsiz biçimlerinde de geçen bu kelimenin yerine başlıklı ve başlıksız karşılıkları kullanılmalıdır.

anti-damping : Teklif ettiğimiz karşılık: karşı düşürüm
..
Örnek: Avrupa Birliği karşı düşürümü bırakmalıdır
antikite : Fransızca antiqutié. “Tarihte ilk çağ, antik devir” anlamıyla dilimizde yaygın olarak kullanılan bu kelime için Kurulumuz da ilk çağ karşılığını kabul etmiştir. Kelimenin soyut anlamındaki kullanımına karşılık olarak ise eskilik sözü uygundur. Örnek: Yüz yıldan beri Orta Doğu’da ve Mısır’da yürütülen kazılar, tarihî ufkumuzu genişletmiş ve ilk çağın sınırlarını binlerce yıl geriye çekmiştir.

antipati : Fransızca antipathie (sevimsizlik, soğukluk, ısınamama)
. Bu kavram için de dilimizde güzel karşılıklar vardır: iticilik, sevimsizlik, soğukluk. Örnekler: Bu adama karşı içimde inanılmaz bir soğukluk doğmuştu. Etrafına tuhaf bir iticilik (sevimsizlik, soğukluk) yayıyordu.

antipati duymak : kanı kaynamamak
.

antipatik : Fransızca antipathique (sevimsiz, soğuk)
.. Örnek: Bu davranışlarınla çok sevimsiz (itici, soğuk) görünüyorsun.
Teklif ettiğimiz karşılıklar: sevimsiz, itici, soğuk
antre : Fransızca entrée (giriş). Bu kelime için dilimizde güzel bir karşılık vardır: giriş. Örnek: Evin girişi çok geniş tutulmuş.

aperitif : Fransızca apéritif
. Dilimizde “İştahı açmak için yemekten önce içilen içki” anlamında kullanılan bu kelimeye karşılık olarak Kurulumuz, ön içki sözünü önermektedir. Örnek: Öğle yemeğinden önce birer ön içki alsak daha iyi olmaz mı?

a posteriori : A priori kelimesinin zıddı olan bu kavram için teklif edilen karşılık: soncul
. Örnek: Deney yoluyla elde edilen bilgiler soncul bilgilerdir.

a priori : Lâtince a priori (denemeye dayanmadan, akıl yoluyla önceden kabul edilen)
. Teklif edilen karşılık: öncül. Örnekler: Öncül bilgiler insanı yanıltabilir. Zaman ve mekân kavramları Kant felsefesinde öncül kavramlar olarak kabul edilir.

aranje etmek : Türkçe "etmek" yardımcı fiiliyle Fransızca aranje kelimelerinden oluşan bu birleşik fiil düzenlemek, düzenlenmek fiilleriyle karşılanır
. Örnek: Finale kalan eserler TRT tarafından yeniden düzenlendi.

aranjman : Fransızca arrangement (belirli sesler, çalgılar veya topluluklar için yazılmış bir eserin, başka sesler, çalgılar veya topluluklar tarafından söylenip çalınabilmesi için o eserde yapılan değişiklik)
. Kurulumuz bu kelime için düzenleme teriminin uygun olduğunu tespit etmiştir..
Örnek: Düzenlemesini dünyaca ünlü bir müzik ustası yapmıştı
aranjör : Fransızca arrangeur. Bu söz için de düzenlemeci uygun bir karşılıktır. Örnek: Kasetin düzenlemeciliğini onlar üstlenmişti.

arbitraj : Fransızca arbitrage
. Ticarî bir terim olarak dilimize geçen bu kelime "hisse senedi, tahvil, döviz gibi değerli kâğıt ve paraları daha kârlı görülen başka kâğıt ve paralarla değiştirme işi" anlamında kullanılmaktadır. Bu söze Kurulumuz, ara kazanç karşılığını önermektedir.. Ara kazanç, ekonomik hayatta para işlerinden en kârlı biçimde yararlanma şekli olarak kullanılmaya başlandı.
Örnekler: Ara kazanç, çeşitli piyasalardaki fiyat farklarından yararlanmak için malın bir ülkeden alınıp bir başka ülkeye satılmasıdır
arboretum : Lâtince. "Örnek olabilecek çeşitli ağaçların ve bitkilerin bilimsel amaçlarla yetiştirildiği alan" anlamında dilimizde de kullanılan bu söz için Kurulumuz, ağaç parkı kelimesinin uygun bir karşılık olduğunda birleşmiştir.

argüman : Fransızca argument (kanıt, delil)
. Bu kelimenin dilimizde zaten karşılıkları vardır: kanıt, delil..
Örnek: Dosyada yer alan kanıtların (delillerin) hukukî dayanaktan yoksun olduğu anlaşılmıştır
arkeolog : kazı bilimci.

arkeoloji : Fr
. archéologie. “Tarih öncesi ve eski çağlardan kalma eserleri tarih ve sanat bakımından inceleyen bilim” anlamında Türkçede kullanılan bu kelime için Kurulumuz, daha önceden teklif edilmiş olan kazı bilimi sözünün uygun bir karşılık olduğunda görüş birliğine varmıştır..
Örnek: Kazı bilimi tekniğinde üzerinde durulması gereken dört nokta vardır: Keşif, çalışma sırasında bulunan bütün verilerin kaydı, eşyanın yapım tarihi yönünden incelenmesi, kalıntıların ve bulunan eşyaların korunması
arketip : Fransızca archetype. İlk örnek, asıl numune, özgün model. Bu söz sanatın çeşitli kollarında da kullanılır. “İleriki dönemlerde geliştiği bilinen bir mimarî ögenin henüz en yetkin biçimine ulaşmamış ilk örneği” anlamında da dilimizde geçmektedir. Bu söz için Kurulumuz, ilk örnek kelimesinin uygun bir karşılık olduğu kanaatindedir. Örnek: Ancak iyi bir öykü kurmak için bir tek ilk örneğin ele alınması, bunun geliştirilmesi yeterlidir.

aroma : Fransızca aroma
. "Bitki özlerinden veya yağlarından elde edilen hoş koku." Dilimizde bu söze yakın anlamda "rayiha" kelimesi de vardır. Kurulumuz, aroma için hoş koku sözünün uygun bir karşılık olduğunda birleşmiştir. Aynı kelimeye dayanan aromatik için de sıfat tamlaması biçiminde olan hoş kokulu sözü kullanılmalıdır. Örnekler: Hoş kokulu suyla doldurulan bir kap, mum alevinin üzerine yerleştiriliyor. Hoş kokulu buharı soluyan kişi, yepyeni bir insan olarak ayağa kalkıyor.

arometrapi : Fransızca kökenli olan bu kelime aroma (güzel koku) ve thérapie (tedavi) kelimelerinden oluşmaktadır
. Daha önce thalassotherapie kelimesine deniz tedavisi karşılığını teklif eden Kurulumuz, arometrapi için de koku tedavisi kelimesini önermektedir..
Örnek: Firma, günlük cilt bakım ürünlerinden, onarım ve yenileme setlerine; koku tedavisi ürünlerinden renkli kozmetik ürünlerine varıncaya kadar geniş bir ürün yelpazesine sahip
artikülâsyon : Fransızca articulation. Dil biliminde kullanılan bu terim için Kurulumuz, bazı dilcilerin de benimsediği boğumlanma kelimesinin uygun bir karşılık olduğunda görüş birliğine varmıştır. Örnek: Güzel konuşma derslerinde ses bilgisine ağırlık verilmekte boğumlanma konuları üzerinde durulmaktadır.

asist : İngilizce assist (yardım etmek)
. Sporda hem yardım, hem yardımcı anlamında kullanılmaktadır. Teklif ettiğimiz karşılıklar: yardım, yardımcı.

asist (asiste) etmek : yardım etmek
.

asisti : yardımcısı
.

asistlik : yardımcılık
.

asparagas : "Makaraya sarmak, çapraz iki sırığa germek, eziyet etmek" anlamlarına gelen İspanyolca aspar kelimesine dayanan bu söze Kurulumuz, dilimizde kullanılan örnek cümleleri de göz önüne alarak şişirme haber kar-şılığını önermiştir
.

aşağılık kompleksi : aşağılık duygusu
. Örnek: Aşağılık duygusuna kapılmalarına gerek yok.

aut : İngilizce out (dışarı, dışarıda)
. Topun, karşı takım oyuncularınca köşe ile kale arasındaki çizgiden veya kale üstünden alan dışına çıkarılması. Karşılığı: dış.

auta atmak : dışa atmak
.

auta çıkmak (gitmek) : dışa çıkmak
.

aut atışı (yapmak) : dış atışı (yapmak)
.

aut çizgisi : dış çizgisi
.

Örnekler: Nielsen'in sert vuruşu, kale üstünden dışa çıktı
.. Top yandan dışa çıktı.
Hakan mutlak bir golü, topu dışa atarak harcadı
avangart : Fransızca avant-garde. "Bir hareketi, bir düşünce akımını başlatan, kendisinden sonra gelenlere öğretisi ile yol gösteren kimse" anlamındaki bu sözün yerine Kurulumuz, öncü kelimesini önermektedir.. 1985 yılında Pekin'de yasaklanan, daha sonra sınırlı bir biçimde sergilenen öncülerin ürünleri, Çin'in batıya dönüşünün bir göstergesi olarak değerlendiriliyor.
Örnekler: Sanatçının sürekli öncü konumunda yer alma gereği, yaratıcılığın sınırlarını zorluyor
avans : Fransızca avance. “Alacağına sayılmak üzere önceden yapılan ödeme” anlamıyla dilimizde kullanılmaktadır. Kurulumuz, avans için öndelik sözünün uygun bir karşılık olduğunu kararlaştırmıştır. Örnek: Müfettişlere göreve gitmeden önce bir miktar öndelik verildi.

avans çekmek : öndelik çekmek
.

avans vermek : öndelik vermek
.

background : İngilizce back ground (arka plân, zemin, fon)
. Teklif ettiğimiz karşılıklar: arka plân (mekân için), geçmiş (zaman için). Örnekler: Şarkıcının arka plânında bulutlar görünüyordu. Nobel kazanan romancının geçmişinde bir edebiyat ortamı vardı.

badminton : İngilizceden dilimize bir spor terimi olarak geçen bu söz, "bir kortta, iki kişi veya ikişer kişilik iki takım arasında özel olarak yapılmış bir topu ağın üzerinden aşırarak raketle oynanan oyun" anlamındadır
..
Kurulumuz, bu söz için tüylü top kelimesini önermektedir
bandrol : Fransızca banderole. Bu söz dilimizde birkaç anlamda kullanılmaktadır: 1.Devletçe verginin kesildiğini gösteren etiket. 2.Paket veya şişelerin ağzına konulan şerit veya etiket. 3.Bayrak direğinin tepesine süs olarak konulan uzun, kumaş şerit. Daha çok vergilendirme işlemi ile ilgili olarak kullanılan bu söz için Kurulumuz, denetim pulu veya denetim bağı karşılıklarını önermiştir.

banner : İngilizce “bayrak, sancak, manşet” Son yıllarda özellikle bilgisayar alanında sıkça rastladığımız bu kelimeye karşılık olarak Kurulumuz, reklâm bandı, reklâmlık ve duyurmalık karşılıklarını teklif etmektedir
..
Örnek: Duyurmalıklar (reklâm bantları, reklâmlıklar) zaman zaman sayfanın yüklenmesini yavaşlatsalar da web yayıncılığında oldukça önemli bir yere sahipler
bariyer : Fransızca barriére. Dilimizde "herhangi bir yolu kapamak için yapılmış engel; yol kenarlarındaki korumalık" anlamlarına gelen bu söze karşılık olarak Kurulumuz da engel kelimesini kabul etmiştir. Örnekler: Kapıya geldim, yoldan bahçeye geçecek bir engel yoktu..
Araç engellere çarptıktan sonra durdu
bar-kot : Fransızca barre (dikey çizgi) + Fransızca code.. Örnek: Mağazalardaki optik okuyucular, çizgi imlerden malın fiyatını çıkarıyor.
"Bir ürünün paketi üzerine basılmış bulunan ve ürün hakkındaki çeşitli bilgileri gösteren dikey çizgiler" anlamıyla dilimizde çok yeni olarak kullanılmaya başlayan bar-kot için teklif ettiğimiz karşılık: çizgi im
baz : Fransızca base (temel; temel ilke; üs). Teklif edilen karşılıklar: temel, taban. Örnek: Altın fiyatlarını temel (taban) olarak alırsak daha sağlam sonuçlara ulaşırız.

bearish : İngilizceden Türkçeye geçen bir ekonomi terimidir
. Bu kelime "ayı" anlamına gelen bear kelimesinden türetilmiştir. Borsada "fiyat indirilmesine sebep olacak eğilim, fiyat düşürücü özellik" anlamlarında kullanılmaktadır. Bearish sözü ile birlikte bullish sözü de geçmektedir. Bearish satış ağırlıklı piyasa bullish alıcı ağırlıklı piyasa için kullanılmaktadır.

Kurulumuz bearish için düşen (piyasa), bullish için de yükselen (piyasa) karşılıklarını önermektedir
.

benchmarking : İngilizce benchmarking
. Bu sözü ilk kullanan gazetecilerden biri verdiği haberde şöyle tanımlıyor: "Şirketler eskiden sır gibi sakladıkları bilgileri artık rakipleriyle paylaşmakta sakınca görmüyorlar. Hatta bir şirketin bilgilerini diğer şirkete ulaştırmak yeni bir iş alanı olmuş. Yapılan işin adı da benchmarking." Özgün imlâsıyla da kullanılmaya başlanan bu söz, bizde yerleştirilmeye çalışılan bu anlamıyla "bilgi satmak" genel kavramını taşımaktadır. Kurulumuzun bu söz için bulduğu karşılık bilsat'tır. Bunun yanında bilgileşim sözü de yeri geldiğinde kullanılmalıdır. Örnekler: Hatta bilgileşim yapacağınız şirketin kendi faaliyet alanınızda olması gerekmiyor. Amerika'da yedi sekiz kişilik jet uçakları üreten bir şirket, satışlarını nasıl artıracağını düşünürken bir lokanta zinciriyle bilsat yapmış ve kısa sürede elli iki uçak satmış.

best-seller : İngilizce best (en iyi) + seller (satıcı)
. "En çok satan, satış rekoru kıran (kitap)" anlamında kullanılan bu kavram için teklifimiz: çoksatar. Örnek: "Umut Eşiğinde" adlı eser çoksatar listelerinde ilk sırada yer alıyor. Bu ayın çoksatarı Yeni Hayat.

bienal : Fransızca biennal (iki yılda bir olan)
. "İki yılda bir tekrarlanan yarışma, şölen, sergi vb. olaylar" için kullanılan bienal sözüne karşılık olarak teklif ettiğimiz kelime: yılaşırı (şenlik, şölen, sergi vb.). Örnek: Kasım ayında yapılacak olan Dördüncü Yılaşırı Resim Sergisi'ne Türk ressamları da katılacak.

bilboard : İngilizce billboard (ilân tahtası)
. Teklif ettiğimiz karşılıklar: duyuru tahtası, ilân tahtası. Örnek: Belediye duyuru (ilân) tahtalarının kira ücretlerini yeniden belirledi.

birth travma : doğum incinmesi
.

black top : İngilizcede "asfalt, asfalt yol, asfalt ile kaplamak" anlamında geçer
. Son zamanlarda bir spor dalına verilen bu ad için Kurulumuz, sokak basketbolu kelimesinin uygun bir karşılık olduğunu kararlaştırmıştır..
Örnek: Üç yıl önce Amerika'da başlayan ve şu ana kadar bir milyon kişinin yer aldığı sokak basketbolu üçe üç Açık Hava Basketbol Turnuvası, Almanya, İtalya, İspanya, Yunanistan ve Fransa'dan sonra 26-28 Haziran tarihleri arasında Türkiye'de ilk kez oynanacak
blender : İngilizce blender. Dilimizde "değişik malzemelerin birbirine karıştırılmasına, kesilip ufalanmasına yarayan alet" anlamında kullanılan bu söze karşılık olarak Kurulumuz karıştırıcı kelimesini önermektedir. Örnek: Ka-rıştırıcı, besinleri doğrayan, parçalayan, karıştıran mutfaktaki üçüncü elinizdir.

blokaj : Fransızca blocage (dondurma, belirli bir noktada tutma)
. Daha çok askerlik, bankacılık ve futbol alanlarında kullanılan blokaj ve bloke etmek kelimeleri için tekliflerimiz: tutmak, durdurmak. Örnekler: Kaleci uçarak topu tuttu. Bankadaki hesabımızla ilgili işlemler durduruldu.

bloke para : tutulmuş para
.

boarding cart : İngilizce boarding cart
. Hava alanlarında kullanılan bu ulaşım terimi için Kurulumuz, uçuş kartı sözünün uygun bir karşılık olduğunda birleşmiştir. Örnek: Yolcular uçağa binerken uçuş kartlarını ilgililere göstermek zorundadır.

bodyguard : İngilizce bodyguard
. Dilimizde "muhafız, fedaî, korumacı" anlamında yabancıyabancı dil bilen üniversiteli genç kızlar arasında korumalık gözde mesleklerden biri hâline geldi.

bounspas : İngilizce bounce (sıçratmak, sektirmek) + pass (pas)
. Basketbolde topu sektirerek verilen pas. Teklif edilen karşılık: sektirme pas. Örnek: Kendisine gelen sektirme pası, güzel bir hareketle sayıya çevirdi.

branç : İngilizce brunch (sabahla öğle arasında yenen ve her iki öğün yerine geçen yemek)
. Teklif ettiğimiz karşılık: kuşluk yemeği. Örnek: Bazı oteller, tatil günlerinde kuşluk yemeği veriyorlar.

brand extention : İngilizce brand (marka) + extention (yayılma, genişleme) Dilimizde "herhangi bir alanda çok tanınan bir markanın farklı alanlarda ürünler ortaya koyması” anlamında kullanılan bu söze karşılık olarak Kurulumuz marka türlemesi ve marka yayılımı karşılıklarını önermektedir
. Örnek: Tütün dünyasının dev markası Camel'in ismini taşıyan botlar marka türlemesi (marka yayılımı)nin bir örneği.

branş : Fransızca branche (dal)
. Bu kelime için dilimizde güzel karşılıklar vardır: dal, şube, kol. Örnekler: Yeni Türk Edebiyatı bilim dalı. Türk dilinin çeşitli kolları vardır.

brick game : İngilizceden dilimize geçen ve bir tür oyun adı olan bu kelime için Kurulumuz, tuğla oyunu sözünü karşılık olarak önermektedir
. Örnek: Elektronik eşya pazarlama şirketleri, müşterilerine cep televizyonu yerine sadece tıraş makinesi ve tuğla oyunu cihazları gönderiyorlar.

brifing : İngilizce briefing (özetlemek)
. "Bir konuda bilgilendirme maksadıyla yapılan toplantı" anlamında kullanılan brifing için teklifimiz: bilgilendirme. Örnek: Aylık ekonomi bilgilendirmesi bugün yapılacak.


 
#2
brifing almak : bilgilendirilmek, bilgi almak .

brifing vermek : bilgilendirmek, bilgi vermek
.

brokır : İngilizce broker (simsar, komisyoncu)
. Dilimizde bu kelimenin karşılığı zaten vardır: simsar. Örnek: Ev bulmak için simsarlara başvurmaktan başka yol kalmadı.

browser : İngilizceden dilimize özgün imlâsıyla geçen ve son yıllarda bilgisayar alanında sıkça duymaya başladığımız bu kelimeye karşılık olarak Kurulumuz açar sözünü önermektedir
. Örnek: Açar,100 milyondan fazla genel ağ kullanıcısının sanal dünyaya girmek için kullandığı kapı anlamına geliyor.

bungee-jumping : bancii (Maldiv dilinde geçen ses yansımalı kelime) + İngilizce jumping (atlama)
..
Ülkemizde son yıllarda yaygınlaşan bir spor türü olan bungee-jumping için Kurulumuzun teklif ettiği karşılık zıpzıp atlama’dır
business class : İngilizce business (iş; meslek; ticaret) + class (sınıf, zümre; mevki). Teklifimiz: işlik orun. Örnek: Sanayiciler çoğunlukla işlik orunda seyahat ediyorlar.

by-pass : İngilizce by-pass (atlama)
. Tıptaki by-pass için teklif ettiğimiz karşılık: damar aktarma. Örnek: Kardeşim dün damar aktarma ameliyatı geçirdi. Siyasette kullanılan by-pass için teklif ettiğimiz karşılık: devre dışı bırakmak..
Örnek: Yetki yasasıyla Meclisin devre dışı bırakıldığı ileri sürüldü
call center : İngilizce call (çağırma) + center (merkez)... Örnek: Alman firmasının çağrı merkezi genel müdürü bir Türk.
Daha önce center için merkez karşılığını önermiştik Kurulumuz bu söz için de çağrı merkezi karşılığını benimsemektedir
cash cart : İngilizceden dilimize geçen bu kelime bankacılık alanında kullanılmaktadır. “Nakit, peşin para almak için, para çekmek için kullanılan kart” demektir.. Örnek: Yapı Kredi ve diğer üç banka nakit kartları piyasaya sürmek için bizimle iş birliği yapmayı kabul etti.
Kurulumuz bu söz için nakit kartı karşılığını önermektedir
casting : İngilizce casting. Türkçede sinema alanında kullanılan ve “bir filmdeki karakterleri canlandıracak oyuncuları seçme işi” anlamına gelen casting için Kurulumuz, oyuncu seçimi ve deneme çekimi karşılıklarını önermektedir. Örnekler: Ağır Roman Türk sineması açısından beklentileri karşılayacak düzeyde değil. Özellikle oyuncu seçimi hatalı. Ünlü manken Paris’te Metropolitan Ajans’ın deneme çekimlerine katılacak.

catering: İngilizce catering (yiyecek tedarik etme, yemeklerin hazırlanmasını ve hizmetini üstüne alma)
. Bu anlam için teklif ettiğimiz karşılık: yemek hizmeti. Örnek: Büyük şehirlerde gözde lokantaların yanında yemek hizmeti veren kuruluşlar da çoğalmaya başladı.

center : İngilizce center (merkez)
. Dilimizde merkez kelimesi bulunmasına rağmen son zamanlarda center kelimesi çeşitli kurum ve kuruluşların isimlerinin arkasına eklenmektedir. Bunların başlıcaları, teklif ettiğimiz karşılıkları ile birlikte şunlardır. Media center: iletişim merkezi; check up center: tam bakım merkezi; trade center: ticaret merkezi; flower center: çiçek pazarı.

change : Fransızca change (değişme, değiştirme)
.. Teklif ettiğimiz karşılıklar: para değişimi, para alım satımı. Örnek: Para değişimi (para alım satımı) yapan bürolar çoğaldı.
Fransızca change, İngilizce exchange kelimeleri özellikle banka ve döviz bürolarında para değişimi için kullanılmaktadır
charter : İngilizce charter. Lâtince kökenli olan ve çeşitli anlamlarda kullanılan bu kelime Türkçeye bir ulaşım terimi olarak geçmiştir. Kurulumuz bu söz için dolmuş veya dolmuş uçak kelimelerinin uygun karşılıklar olduğunu tespit etmiştir. Örnek: Türk Hava Yolları yetkilileri, talep olduğu takdirde dolmuş uçak seferlerine başlanabileceğini bildirdi.

chat : İngilizce chat (gevezelik etmek, hoşbeş etmek)
... Örnek: Genel ağdaki sohbetlerin tüm dünyada yaygınlaşması, şüphesiz sinemacıların ilgisini çekmiş durumda.
Bilgisayar alanında “sohbet etmek” anlamına gelen bu kelimenin kullanımı son yıllarda çok yaygınlaşmıştır Dilimizde bu söze karşılık olarak zaten sohbet, yârenlik, hoşbeş, gevezelik ve bunların etmek fiiliyle kurulmuş şekilleri vardır
check-in : İngilizceden dilimize girmiş olan bu söz, "otel veya uçak defterine kaydolmak" anlamındadır.. Gene bu alanda kullanılmakta olan check-out için de çıkış işlemi karşılığını önermektedir..05’teki TK 203 sefer sayılı THY uçağına binmek üzere Dalaman Hava Limanına geldiler ve giriş işlemi yaptırdılar.
Kurulumuz, bu söz için giriş işlemi karşılığının uygun olacağı görüşündedir Örnek: Anneanne ve torun saat 06
check-list : İngilizceden özgün imlâsıyla dilimize geçen bu kelimeye karşılık olarak Kurulumuz denetim çizelgesi sözünü teklif etmektedir.

check-point : İmlâsı ve telâffuzu ile İngilizceden alınıp Türkçeye yerleştirilmeye çalışılan sözlerden biri de check-point'tir
. "Kontrol yapılan, denetleme yapılan yer" anlamındaki bu kelime için Kurulumuz, denetim noktası sözünün uygun bir karşılık olduğunda birleşmiştir. Örnek: Birleşmiş Milletler gücüne ait denetim noktasında yığıldılar.

check-up : İngilizce check up on (soruşturmak, araştırmak)
. Dilimizde genel sağlık kontrolü için kullanılmaktadır. Teklif ettiğimiz karşılık: tam bakım.

check-up yaptırmak : Check-up kelimesi son zamanlarda daha çok "yaptırmak" fiiliyle bir arada kullanılıp yaygınlaşmaktadır
. Bunun için teklif ettiğimiz karşılık: tam bakım yaptırmak. Örnek: Bugün hastahaneye giderek tam bakım yaptırdım.

cheese cake : İngilizce cheese cake
. Kurulumuz, “peynirli kek” anlamındaki bu İngilizce kelimenin Türkçede de yine peynirli kek sözüyle karşılanmasının uygun olduğu görüşündedir. Örnek: Bu pastahanenin peynirli keki oldukça lezzetli.

clip, clip kart : İngilizceden Türkçeye geçen bu kelimede yer alan clip "kırpmak uçlarını kesmek, kısa kesmek" anlamlarına gelen bir fiildir
. İsim olarak da kullanılan bu söz "kesme işi" demektir. Bu söz şimdi de kart kelimesiyle birlikte bir bankacılık terimi olarak karşımıza çıkmaktadır. Kişiyle ilgili birçok bilgileri de taşıyan bu kart için Kurulumuz varlık kartı karşılığını önermektedir.. Varlık kartına pasaport, nüfus cüzdanı gibi kimlikle ilgili bilgiler de yüklenebilecektir.
Örnekler: Ödeme sistemlerinde bir devrime yol açacak varlık kartları teknolojinin yeni bir ürünü olacaktır
coffe shop: İngilizce imlâsı ve telâffuzu ile dilimize yerleştirilmeye çalışılan bu kelime için teklif ettiğimiz karşılık: kahve evi. Örnek: Etiler ve Bağdat Caddesi’nde kahve evi açacaklar.

cohabitation : Fransızcadan dilimize giren bu söz "birlikte oturma, bir arada yaşama" anlamlarını taşımaktadır
.. Örnek: Türkiye bu iki siyasetçiden de sonuna kadar yararlanmak zorunda. Yapabilecekleri en iyi şey, bir birlikte yaşama protokolü yapıp, işlerine devam etmeleridir.
Kurulumuz bu kelimeye birlikte yaşama karşılığını uygun görmektedir
colorist : Fransızca coloriste. "Resimleme sanatında ışığı gölgeyi ve biçimleri renk yoluyla veren ressam, renkçi" anlamında olan ve tekstil alanında kullanılan bu kelimeye karşılık olarak Kurulumuz, renk uzmanı sözünü önermektedir. Örnek: Çerkezköy'deki yeni kurulan kumaş boya ve baskı fabrikamızın Araştırma ve Geliştirme Bölümünde çalıştırılmak üzere renk uzmanları alınacaktır.

corner : İngilizce kökenli olan bu kelime dilimize korner biçiminde köşe anlamıyla daha çok bir spor terimi olarak girmişti
. Bu sefer de bayi anlamıyla ve corner imlâsıyla dilimize mal edilmeye çalışılıyor. Kurulumuz, Türkçede yaygın olarak kullanılan bayi sözünün söz konusu corner kelimesini karşılayabileceği görüşündedir.

Bu kelime, ayrıca corner vermek biçiminde de çeşitli yayınlarda geçmektedir
. Bu durumda da Kurulumuzun önerisi bayilik vermek şeklindedir. Örnek: Günlük üretim kapasitelerinin on bin çift olduğunu belirten firma yetkilisi, şu ana kadar 80 bayilik verdiklerini ve bu yılın sonuna kadar Türkiye genelinde 150'nin üzerinde bayilik vermeyi hedeflediklerini söyledi.

*****er : İngilizce *****er
. “Zevk için bilgisayar sistemlerine zarar veren kişi” anlamında kullanılan bu kelimeye karşılık olarak Kurulumuz, çökertici sözünü teklif etmektedir.

crash-test : İngilizce crash-test
. Otomobil sanayiinin gelişmesiyle ortaya çıkan yeni terimlerden biridir.. Örnek: Avrupa'nın tanınmış otomobil dergilerinden birinin düzenlediği çarp-sınada en güvenilir otomobil olma unvanını Mercedes'in yeni E serisi 320 modeli aldı.
çek etmek : İngilizce check (durdurmak; engel olmak; kontrol etmek). Son zamanlarda "kontrol etmek, tahkik etmek" anlamıyla dilimizde yaygınlaştığı gözlenmektedir...
"Çarpmayı denemek" anlamında kullanılan bu söz için Kurulumuz, çarpmak ve sınamak fiillerinin birleşmesiyle oluşturulmuş çarpsına kelimesini önermiştir Teklif ettiğimiz karşılıklar: yoklamak, denetim-lemek Örnek: Son bir kez yokladıktan (denetimledikten) sonra kesin kararı verelim
çip : Fransızca chip. Bilgisayar alanında kullanılan bu söz için Kurulumuzun önerisi yonga'dır. Örnek: Robert Rice'in son zamanlardaki en başarılı girişimi, bilgisayar yongaları üreten Inter firmasıyla sözleşme imzalamasıdır.

damping : İngilizce dumping (indirme, düşürme, tenzilât)
. Ekonomi terimi olarak damping, "indirim (tenzilât) ve ucuzluk" kavramlarından daha kapsamlı bir fiyat düşürmeyi anlatmaktadır. Bu anlam için teklif ettiğimiz karşılık: düşürüm. Örnek: Birinci Dünya Savaşı'ndan önce Almanlar düşürüm yaparak, çelik ürünlerini İngilizlere, Alman müşterilerden iki kat ucuza sattılar.

dansing : İngilizce dancing
. Türkçe Sözlük’te “dans etmek için gidilen halka açık yer” şeklinde tanımlanan bu kelime için Kurulumuz, danslık karşılığını teklif etmektedir. Örnek: Çeşme’nin Ayayorgi Koyu’nda kurulan Fly Inn, beş bin kişilik danslığıyla gençlerin sevdiği bir mekân.

dart : İngilizce dart
. Türkçede “saat tahtası adı verilen bir hedefe belirli bir uzaklıktan küçük oklarla nişan alarak isabetli vuruş yapmaya dayanan eğlence amaçlı bir oyun” anlamında kullanılmaktadır. Kurulumuz, oyun adı olarak oklama, bu oyunda kullanılan hedef tahtası için de oklama tahtası karşılıklarını önermektedir. Örnekler: Biraz ileride iki kişi oklama oynuyor. Oklama tahtasının üzerinde çeşitli resimler göze çarpıyor.

dead line : İngilizce
. "Herhangi bir şeyin yapılması veya tamamlanması için en son zaman" anlamında kullanılan bu terime karşılık olarak teklif ettiğimiz kelimeler: süre sonu, zaman sınırı. Örnek: Kitapların ciltlenmiş olarak teslimi için tespit edilen süre sonu (zaman sınırı), 31 Aralık 1994'tür.

dealer : Bu söz de İngilizceden dilimize geçmiştir
.. Örnekler: Tahtakale bilmecesini çözmek için bir satımcı ile ahbaplık kuruyorum. Merkez Bankasının satımcıları telefona sarılmışlardı.
Dealing örneğine bakarak bu kelimeye de Kurulumuz satımcı karşılığını önermiştir
dealing : İngilizce olan bu kelime "iş, alışveriş, muamele" anlamlarına gelir. Bir bankacılık terimi olarak "para piyasalarında alım satım yapma işi" anlamındadır..
Kurulumuz bu söz için satım sözünü önermektedir
dealing room : İngilizceden Türkçeye geçen bu sözün dealing kısmı daha önce ele alınmıştı. Kurulumuz, bu kelime için satış odası veya satış işlem odası karşılıklarını önermektedir. Örnek: Fon Yönetimi Müdürlüğüne bağlı olarak hizmet veren satış işlem odası banka şubeleriyle en çok haberleşen birimdir.

deep-freeze : İngilizce deep freeze
. "Bozulma ihtimali olabilecek yiyecekleri çok düşük derecelerde dondurarak uzun süre saklamak için kullanılan bir tür buzdolabı" anlamında dilimize geçen bu söz için Kurulumuz, derin dondurucu sözünün uygun bir karşılık olduğuna karar vermiştir. Örnek: Hazırladığım köfteleri ihtiyaca göre derin dondurucudan çıkarıp çıkarıp pişiriyorum.

de fakto : Lâtince de facto (bilfiil, fiilen)
. "Hukukî tanınmadan önceki fiilî tanınma, fiilî durum" anlamında kullanılan bu terim için teklif ettiğimiz karşılıklar: edimli, edimli olarak. Örnek: Kuzey Irak'ta edimli bir durum olduğu ileri sürülmektedir.

defans : Fransızca défense (savunma)
. Savunma kelimesi dilimize yerleşmiş güzel bir Türkçe kelimedir. Sporda da defansın yerini alması dileğimizdir. Örnek: Savunmaya çekilen takım, anî akınlarla sonuç almayı başardı.

defansif : Karşılığı: savunmaya dayalı
. Örnek: Ev sahibi takım savunmaya dayalı bir oyun çıkardı.

deflâsyon : Fransızca déflation (para durgunluğu, para darlığı; piyasada bulunan para miktarının azaltılması, para şişkinliğinin giderilmesi)
. Bu söz için Kurulumuz durgunluk ve para kısıtlaması kelimelerini önermiştir.. Durgunluk, tedavüldeki paranın azaltılması, ekonomik daralma ve satın alma gücünün artmasıdır.
Örnekler: Para kısıtlamasına fiyatları sabit tutmak veya düşürmek için başvurulur
deflâtör : Teklifimiz: para kısıtlayıcı veya doğrudan kısıtlayıcı. Örnek: Para kısıtlayıcı rakamlara bakıldığında öngörülen vergi hedeflerinin biraz iyimser olduğu göze çarpıyor.

dejenerasyon : Fransızca dégénération
. "Soysuzlaşma, soyunun özelliklerini kaybetme" anlamlarında dilimizde kullanılan bu söz için Kurulumuz, yozlaşma kelimesinin uygun bir karşılık olduğu görüşündedir. Buna bağlı olarak dilimizde kullanılan dejenere için yozlaşmış, dejenere etmek için yozlaştırmak, dejenere olmak, dejenerasyona uğramak içinse yozlaşmak sözleri rahatlıkla kullanılabilir..
Örnek: Yüzyıllar boyunca gittikçe yozlaşan ve millî olmaktan uzaklaşan değerlerimiz, artık özüne, aslına kavuşmalıdır
deklârasyon : Fransızca déclaration. "Bildirme, duyurma, ilân etme" anlamında Türkçede kullanılan bu söz, "kamuoyuna yapılan açıklama, bildiri" anlamıyla da geçmektedir. Bu söz için Kurulumuzun önerdiği karşılık bildirge'dir. Deklârasyon sözü yanında aynı kökten deklâre etmek ve deklâre edilmek kelimeleri de bulunmaktadır. Bunlardan deklâre etmek için bildirmek, açıklamak, deklâre edilmek için bildirilmek, açıklanmak fiilleri kullanılmalıdır. Örnekler: Gazete, bundan bir ay önce yayımladığı bildirgede, bundan böyle doğru haber vereceğini, kavgalardan uzak kalacağını ilân etti. Bu husus, yetkili kimselerin ağızlarından resmen bildirilmedi..
Hükûmet, bütün tedbirleri içeren orta ve uzun vadeli yeni bir paket ile kamuoyu önüne çıkmalı, neyi ne zaman yapacağını bildirmeli
dekoder : Fransızca decodeur. "Şifre çözücü" anlamındaki bu kelime için Kurulumuz, çözücü kelimesinin uygun bir karşılık olduğu kararına varmıştır. Örnek: Çözücülerinizi Karum'daki Bosch bayiinden alabilirsiniz.

dekolte : Fransızcadan dilimize geçen decolleté kelimesi Türkçe Sözlük’te, "1
.Kollarının, göğüs ve sırtının bir kısmı açık kadın giysisi. 2.Açık." şeklinde anlamlandırılmıştır.. Örnek: Baloda türbanlı hanımların yanı sıra açık giysili hanımlar da vardı.
Kurulumuz bu söz için açık veya açık giysi kelimelerinin uygun birer karşılık olduğunda birleşmiştir
dekont : Fransızca décompte. Dilimizde sık kullanılan bu söz, "ödenmiş veya ödenecek olan hesapların dökümü, kapatılan bir hesaptan yapılacak indirme" anlamlarında geçer. Kurulumuz, hesap belgesi sözünün dekont yerine kullanılabilecek uygun bir karşılık olduğunda birleşmiştir..
Örnek: Ödemeyi yaptıktan sonra hesap belgesini bankadan almayı unutmayın
demagog : lâf ebesi, lâfazan. Örnek: Dün yapılan iktisat toplantısını özellikle lâf ebelerinin (lâfazanların) izlemesi gerekirdi.

demagoji : Fransızca démagogie (halk avcılığı, lâf ebeliği)
. "Mugalâta" kelimesiyle de karşıladığımız demagoji için teklif ettiğimiz karşılıklar: lâf ebeliği, lâfazanlık. Örnek: Konuyu ciddî olarak tartışmak yerine lâf ebeliğini (lâfazanlığı) tercih ediyor.

demarke durum : boşta olma durumu
.

demarke olmak : Fransızca démarqué (işareti, markası kaldırılmış; sporda markajdan kurtarılmış)
. "Boşta olmak veya rakip oyuncuların tutmasından (gölgelemesinden) kurtulmuş olmak" anlamında kullanılan bu söz için teklif edilen karşılıklar: boşta olmak, sıyrılmak. Örnek: Ali, rakip oyuncuların gölgelemesinden sıyrıldı.

demonstrasyon : Fransızca démonstration
. Bunun için Türkçe Sözlük'te de önerildiği gibi gösteri sözünün kullanılması teklif edilmiştir. Örnek: Karşı görüşte olanlar işi gösteriye dönüştürdüler.

depar : Fransızca départ (yola çıkma, hareket, k)
. "Yarışın başlama anı" anlamında kullanılan bu söz için teklif ettiğimiz karşılık: çıkış. Ancak bu kelimenin birleşik fiiller içinde farklı kullanılışları vardır. Onların karşılıkları da aşağıda gösterilmiştir.

depara kalkmak : hıza kalkmak
.

depar atmak : hızlanmak
.

depar hakemi : çıkış hakemi
.

deparı atmak : hızlanış yapmak
.

Örnekler: Arif, o öldürücü hızlanışlarını yapamadı
. Yücel, son dakikalarda hızlandı (hıza kalktı).

departman : Fransızca département (bölüm; eyalet; bakanlık)
. Dilimizde mağazaların ve fakültelerin bölümleri için bazı kimselerce kullanılmaktadır. Oysa bu anlamda bölüm kelimesi Türkçenin güzel kelimelerinden biridir..
Örnekler: Fakültemizin Tarih bölümü; kadın giyimi bölümü; pazarlama bölümü; satış bölümü
deplâse olmak : yer değiştirmek.

deplâsman : Fransızca déplacement (yer değiştirme)
. 1.. 2. Oyun sırasında oyuncunun yer değiştirmesi. Birinci anlam için teklif edilen karşılık: yabancı saha. Örnek: Yabancı sahada oynamamıza rağmen başarı kazandık.
Takımın başka bir şehir veya ülkede oynaması
deplâsmana çıkmak (gitmek) : yabancı sahaya çıkmak (gitmek).

İkinci anlam için karşılık: yer değiştirme
.

depresyon : Fransızca dépression "çökme, göçme, çukurlanma, kuvvetten düşme" anlamlarındadır
. Bu söz için önerimiz, çöküntü veya ruh çöküntüsü'dür. Örnek: Ekonomide yaşanan çöküntü haziran sonu bilânçolarına yansıdı.

destinasyon : Fransızcadan dilimize geçen, "gidilecek yer; gönderilen yer, hedef" anlamındaki bu kelimenin iki ayrı kullanımı için Kurulumuz (biletlerde) varış yeri ve (ticarette) hedef karşılıklarının kullanılmasını uygun bulmuştur
.

determinist : gerekirci
. Örnek: Gerekirci felsefede tesadüflere yer yoktur.

determinizm : Fransızca déterminisme (gerekircilik)
.. Örnek: Sıfır derecede suyun donması gerekirciliğin güzel bir örneğidir.
"Aynı şartlarda aynı sebeplerin aynı sonuçları doğurması" anlamında bir felsefe terimi olan determinizm için daha önce uygun bir karşılık bulunmuştu: gerekircilik
detone (olmak) : Fransızca (patlamak, infilâk etmek; falso yapmak, perdeyi şaşırmak). Mecazen "aykırı düşmek" anlamına da gelir. Bizde daha çok müzik alanında kullanılan bu kelime için önerimiz perdesizleşmek veya perdesi bozulmak'tır. İsim olarak bu söz "patlama, falso yapma, aykırı düşme" anlamındadır....
Bu kullanım için perdesiz karşılığı uygun görülmüştür Örnekler: Son zamanlarda ünlü tenor Pavorotti'nin bazı aryaları söylerken sesinin perdesizleştiği gözleniyor Sanatçının sesi bu hafta kelimenin tam anlamıyla perdesizdi
devalüasyon : Fransızca dévaluation (bir ülkenin parasının yabancı bir paraya göre değerinin düşürülmesi, satın alma gücünün azalması). Bu kelimeye karşılık olarak değer düşürme kelimesi benimsenmiştir. Örnek: İhracatı artırmak için değer düşürmeye başvurmak ilke olarak yasaklanmıştır.

Aynı köke dayanan devalüe olmak, devalüe etmek biçimindeki kullanımlar ise, değer düşürmek sözüyle karşılanabilir
. Örnekler: Hafta içinde yaklaşık yüzde on değeri düşürülen para. Banka yetkilisi, döviz kurunun 6-8 oranında değerinin düşürüldüğünü belirtti.

dezenformasyon : Lâtince desinformation
. Dilimize “kasten yanlış haber yayarak gerilim yaratma yöntemi, tahrikçilik” anlamlarında Fransızcadan giren bu söze Kurulumuz, yanıltma haber ve bilgi çarpıtma karşılıklarını teklif etmektedir. Örnek: Bazı siyasîler günümüzün moda sözü olan bilgi çarpıtma yöntemiyle göz boyama taktiğini sürdürmektedirler.

diaspora : Fransızca diaspora
. "Sürgünden sonra Yahudilerin dünyanın çeşitli yerlerine yayılması" anlamına gelen bu söz günümüzde başka tehcir ve göç olayları için de kullanılmaktadır. Kurulumuz, bu söz için kopuntu karşılığını önermektedir. Örnekler: Yahudilerden Çinlilere kadar dünya, sayısız kopuntu gruplarını barındırır. Bütün kopuntuların ortak özelliği ise, terk edilen yurdun efsaneye dönüştürülmesinde odaklaşır.

dijital : İngilizce digital (on esaslı numara sistemine ait
.)...
Daha çok bilgisayar alanında kullanılan dijital için türetilen sayısal kelimesi artık dilimize yerleşmiştir Kurulumuz da bu kelime için sayısal karşılığının kullanılmasının uygun olacağı görüşündedir
dinamo : Fransızca dynamo (mekanik enerjiyi elektrik enerjisine çeviren alet). Sporda, mecazî olarak "sürükleyici oyuncu, güç kaynağı" anlamlarında kullanılmaktadır. Bu anlamlar için tekliflerimiz: sürükleyici, güç kaynağı. Örnekler: Suat takımın sürükleyicisi idi. Bir güç kaynağı gibi oyunu ***ürdü.

discount : İngilizce discount
. "İndirim yapmak, tenzilât” anlamında ve özgün imlâsıyla dilimizde kullanılmaya başlanan bu kelime için Kurulumuz, indirimci mağaza ve ucuzcu mağaza karşılıklarını önermektedir. Örnek: Türkiye’de indirimci mağazalar (ucuzcu mağazalar) arasındaki rekabet giderek artıyor.

disk : Fransızca disque (disk; plâk)
. Spor, müzik vb..
alanlarda dairevî, yassı cisimler için kullanılan bu kavrama bütün alanlarda şu karşılık uygun düşmektedir: teker
disk atmak : teker atmak. Örnek: Sporcumuz teker atmada rekor kırdı.

disket : tekercik
. Örnek: Bilgisayar tekerciklerini saklamak çok daha rahat oluyor.

diskjokey : İngilizceden Türkçeye geçen bu kelime disk-player kelimesine verilen karşılık örnek alınarak tekerçalarcı diye karşılanmıştır (kısaltması: TÇ)
. Örnek: Sunucumuz tekerçalarcılık görevini de birlikte yürütüyor.

disk-player : İngilizce disk (yassı, dairesel cisim) + player (çalan, çalmak için kullanılan cihaz)
. Kurulumuz bu söz için tekerçalar karşılığını önermektedir. Örnek: Arçelik yeni müzik seti ve tekerçalarlarını büyük bir reklâm kampanyasıyla tanıttı.

disponibilite : Fransızca disponibilité (kullanılabilirlik; elde bulunan ve kullanılabilecek durumda olan para; tasarruf; açığa çıkarılmış, bakanlık emrine alınmış)
.. Örnek: Bankaların hazır para yükümlülüklerinin artırılması, Merkez Bankasının işini kolaylaştıracak.
Dilimizde bankacılıktaki anlamıyla kullanılan disponibilite sözü için teklif ettiğimiz karşılık: hazır para
disponibl değer : hazır değer.

distribütör : Fransızca distributeur (dağıtıcı)
. Bu kelime için dilimizde zaten dağıtıcı sözü vardır. Örnekler: Şirketimizin Anadolu'nun çeşitli illerinde yüzden fazla dağıtıcısı bulunmaktadır. Otomobilin elektrik donanımında bir arıza var, galiba dağıtıcısı değişecek.

diyetisyen : Fr
. diéticien. Türkçede “diyet bilimi üzerine uzmanlaşmış kimse” anlamında kullanılan bu söze karşılık olarak Kurulumuz, beslenme uzmanı ve perhiz uzmanı kelimelerinin kullanılması gerektiği görüşündedir..
Örnek: Fransız beslenme (perhiz) uzmanının yöntemi, yağlarla karbonhidratları birbirine karıştırmamaya dayanıyor
dizayn : İngilizce design (plân, taslak, proje; gaye, amaç; fikir). Son zamanlarda, üretilecek, şekil verilecek alet ve nesnelerin çizimini anlatmak üzere sıkça kullanılan bu kelime için Kurulumuz çizim kelimesini teklif etmişti. Ancak grafik tasarımcısı İlhan Bilge'den aldığımız ve Türk Dili dergisinin Ağustos 1995 sayısında yayımladığımız mektupta, dizaynın karşılığı olarak "tasarım" sözünün yaygın olduğu ifade edilmektedir.. Örnek: Yarışmaya katılacak tasarımcılar, yeni tasarımlar geliştirecekler.
Sayın Bilge'nin uyarısı doğrultusunda dizayn için teklif edilen karşılık: tasarım
dizayn edilmek : tasarımlanmak.

dizayn etmek : tasarımlamak
.

dizaynır : tasarımcı
.

done, data : Fransızca donnée, İngilizce data (veri, muta)
. Osmanlıcası, uzun hecelerle muta olan bu kavram için güzel bir karşılık bulunmuş ve bu karşılık yerleşmiştir: veri. Örnek: Bütün bilgiler veri bantlarına kaydedildi.

doping : İngilizce doping
. Bir spor yarışması sırasında, vücuda üstün hareket ve enerji sağlamak için kullanılan uyarıcı ilâç. Doping kelimesi için teklifimiz uyarıcı'dır...
Örnekler: Karşılaşmadan önce uyarıcı kontrolü yapılıyor Sporculara uyarıcı testi uygulandı
double bed : ikili yatak.
 
Üst