Darksiders Oyunu

SeLeN

Yönetici
Editör
#1
Darksiders oyun incelemesi - Darksiders incelemesi - Darksiders incelemesi


Vigil Games bu yılın başlarında next-gen konsollara yayınladığı Darksiders ile pek de beklenmeyen bir başarı elde etti ve henüz oyunun yayınlanmasının üzerinden bir yıl geçmemiş olmasına rağmen ikinci oyunun da geliştirileceğini duyurdu. Bu herkes için güzel bir haberdi, ancak PC oyuncularını heyecanlandıran asıl haber, ilk oyunun PC’ye de gelecek olmasıydı ve oyun tıpkı söz verildiği gibi PC’ye de yayınlandı. Oyun konsollardan port edildiği için özellikle teknik yönden sıkıntılar yaşatabileceği düşünülüyordu, ancak Oyunsitesi.com adına korkulan kadar büyük bir sıkıntı ile karşılaşmadığımızı belirtelim. Oyun yine oldukça eğlenceli, şu ana kadar PC’lerde pek de tatmadığımız bir aksiyon macera deneyimini bize sunuyor, ne var ki konu grafik ayarlarına ve ara videolara geldiğinde oyunun aksadığını gözlemleyebiliyoruz.

Darksiders düzgün bir şekilde işliyor, sıkı bir görünüm ve harika seslere sahip ve bizlere aşağı yukarı 15 saatlik bir oynanış süresi sunuyor. Oyunda toplanmayı bekleyen bir sürü ekipman, upgrade edilmeyi bekleyen bir sürü silah, öğrenilmesi gereken bir sürü kombo ve bulunacak bir sürü özel item mevcut. Oyunda birçok farklı düşman çeşidi, zekice hazırlanmış bulmacalar ve geri dönüşler için çeşitli nedenleriniz de var. Tüm bunlar mükemmel bir oynanış deneyimi için ilk bakışta yeterli görünebilir, ancak oyundaki bir takım elementlerin oyunun asıl potansiyelini sınırladığını düşünüyorum.

Oyunda Mahşerin Dört Atlısı’ndan biri olan War’ı yönetiyoruz. War’ın gücü herkesçe biliniyor ve en güçlü bosslardan bile saygı görüyorsunuz. Oyunda herkes sizi öldürmek istiyor, çünkü cennet ile cehennem arasındaki dengeyi sizin bozup dünyayı bir savaş alanına çevirdiğinize inanılıyor. Herkes size karşı öfkeli ve sizinle savaşacak kadar kibirli olsalar bile, asla bu sizin konumunuzu unuttukları anlamını taşımıyor. Ancak ne var ki War’ın kişiliği bu saygınlığıyla pek de fazla örtüşmüyor. Kendisi alıştığımız türden bir kahraman figürü değil, fakat oyunda üstlenmesi gereken “kahraman” rolünü oynadığına şüphe yok. Kendisi büyük bir skandalın suçlusu olarak gözüküyor ve amacının intikam almak olduğunu tanımlamak pek de zor değil. Bu yüzden doğradığı diğer yaratıklara pek de fazla acımıyorsunuz. Tüm bunlara bakarak War’ın pek de ilgi uyandırıcı bir karakter olmadığını söyleyebiliriz. Kendisi alıştığımız iyi adamlardan biri. Ara videolarda karakterinizin ses tonu ve hikayenin gizemi hoşunuza gidebilir, ama çoğu zaman oyundaki aksiyona geri dönmek istiyorsunuz.

War’ın savaş alanında adına yakışır bir performans sergilediğini söyleyebiliriz. Düşmanlarını parçalıyor, kafalarını koparıyor, kılıcıyla onları ortadan ikiye yarıyor, onları yerden yere vurarak kalplerini söküyor... Oyunda neredeyse kan dökmediğiniz bir an yok ve düzgün animasyonlar sayesinde tüm bu kesişler, rakibi pataklamalar göze oldukça doğal görünüyor.

God of War’da olduğu gibi rakibinize yeterince hasar verdiğinizde üzerinde bir buton işareti çıkıyor ve siz o butona bastığınızda War düşmanını acımasız bir şekilde yok ediyor. Sıradan bir düşmana karşı bu mekanizmayı uygularsanız animasyon düşman türüne göre değişiklik gösteriyor, şayet karşınızdaki bir bosssa bu saldırınız da çok daha detaylı ve vahşi bir şekilde ortaya çıkıyor. Darksiders’ta hiç “doğru zamanda doğru tuşa basma” sisteminden yararlanılmamış olması ise oyunun bir eksisi olarak değerlendirilebilir. Çünkü bu sistem God of War’ın ön plana çıkan en önemli özelliklerinden biriydi.

Usta oyuncular oyunun zorluk seviyesinden dolayı sıkıntı yaşayabilirler. Oyundaki dövüşler Devil May Cry’daki gibi komplike ya da God of War’da olduğu gibi destansı bir havaya sahip değil. Oyunun kombo sistemi sizin süper reflekslere sahip olmanızı gerektirmiyor. Oyundaki komboları daha önceden hiç bu tür bir oyun oynamamış oyuncular bile rahatlıkla yapacaklardır. Oyun hardcore aksiyon oyuncularına hitap etmese dahi, oyunu izlemek bile oldukça eğlenceli, çünkü yapımcılar bizlere çok iyi animasyonlar sunmuşlar.

Darksiders’ın klavye + mouse kontrollerine mükemmel bir şekilde uyum sağladığını söylemek güç. Ancak tek seçeneğiniz bu sistem ise, pek fazla endişeye kapılmanıza da gerek yok. WASD tuşlarıyla War’ın etrafta gezinmesini sağlarken, bu tuşların etrafındaki tuşları da hızlı koşma, özel güçleri aktif hale getirme gibi fonksiyonlar için kullanıyor, mousetan ise kamera açılarını ayarlarken ve saldırı yaparken yararlanıyorsunuz. Şayet önceden atanmış tuşlar hoşunuza gitmezse, onları değiştirme fırsatına da sahipsiniz. Oyunu bu şekilde oynamayı planlıyorsanız, kontrollerde bir takım küçük ayarlar yapmanızı öneririm.

Darksiders’tan tam keyif almanın yolu ise bir gamepadten geçiyor. Xbox 360 gamepadine benzer bir controller oyunu çok daha doğal bir hale getirecektir. Ayrıca bu değişim oyunun menülerinde gezinirken de işinizi kolaylaştıracak, çünkü harita ekranından tutun da ekipman ekranına kadar oyundaki bütün her şey oyunun Xbox 360 ve PS3 versiyonlarındaki haliyle PC’ye aktarılmış. Bu konuda mouse tıklamaları da iş görse de, bir gamepadin yerini tutamıyor. Neyse ki yapımcılar oyuna gamepad desteğini ilave etmekten kaçınmamışlar.

Oyunda zaman zaman zekice hazırlanmış bulmacalarla karşılaşıyorsunuz ve bunların çoğunda oyunda daha da fazla ilerlemenizi sağlayan bir silah ya da ekipman gizlenmiş oluyor. Ayrıca oyunda kapalı alanlara ait haritalar, hazine sandığı bulucuları, özel kapıları açmak için anahtarlar ve kızıl kristal duvarları patlatmak için bombalar da buluyorsunuz. Oyunun ilerleyen bölümlerinde elde edeceğiniz Abyssal Chain sayesinde bir uçurum kenarından diğerine geçebiliyorsunuz ve bumerang şeklindeki Crossblade’nizi birden fazla hedefi işaretleyerek onlar arasında ateş transferi yapmak ya da kristalleri aktifleştirmek için kullanabiliyorsunuz. Bu özelliklerden kimilerine Zelda’da denk gelmiş olabilirsiniz, yeri gelmişken Darksiders’ın piyasadaki başarılı oyunlardan bir takım alıntılar yapılarak geliştirilen bir oyun olduğunu belirteyim. Yani oyunu oynarken sıklıkla ben bu özelliği daha önce başka bir oyunda da görmüştüm diyeceksinizdir.

War dediğim gibi Mahşerin Dört Atlısından biri, yani bir atı var. Atının adı Ruin. Ruin’le birlikte geniş alanlarda dört nala koşarak düşmanlarımıza korku salıyoruz. Ruin’in sprint mekanizmasının Ocarina of Time ile aynı işleyişe sahip olduğunu söyleyebiliriz. İyi haberse dövüş mekanizmasıyla birleştirilmiş Darksiders’taki at sürme sisteminin Ocarina of Time’dan daha iyi bir işleyişe sahip olması. O kadar da olsun, değil mi?

Oyun kıyamet sonrası bir senaryoya sahip olduğu için, oyunda karşılaşacağımız dünya da beklenildiği gibi alabildiğine harabeye dönmüş bir durumda. Yeryüzünü iblisler ve yaratıklar istila etmiş. Sağlanan bu başarılı atmosferin yanı sıra, mekan tasarımlarının da başarılı olması, oyunun grafikleri her ne kadar üst düzey olmasa da, oyunu görsel manada piyasadaki diğer oyunlardan farklı bir çizgiye çıkarıyor. Buna rağmen oyunun grafiklerini ayarlayabilmeniz için size sunulmuş seçeneklerin bir hayli sınırlı olması çok kötü bir durum. Bu yüzden şayet elinizde güçlü bir PC’niz yoksa Darksiders’ın grafiklerinde yapacağınız küçük değişikliklerle oyunu pek de oynanabilir bir hale getirebileceğinizi düşünmeyin. Oyunun müzikleri pek fazla dikkat çekici değil. Seslendirmelerin de üst düzey olduğunu söyleyemeyiz, ancak oyunun en ilginç karakterlerinden biri olan Watcher’a ses veren Mark Hamill’i diğerlerinden ayrı tutmak gerek.
Oyunda ilerlerken elinize geçireceğiniz Crossblade ve Abyssal Chain gibi ekipmanlar oynanış hususunda oldukça etkin olsalar da, zamanı yavaşlatma, saldırılara karşı blok alma ya da bir takım platform elementleri içerisinde hiçbir yenilik barındırmadan oyuna dahil edilmişler. Oyundaki bazı bulmacalar çoğu oyuncuyu zorlayacak kadar karmaşık olsa da genel olarak oyun bizlere çerezlik bulmacalar sunuyor. Sahip olduğunuz yetenekleri unutmadığınız sürece bulmacalarda da pek zorlanacağınızı zannetmiyorum. Oyunda bazı kesin durumlar da mevcut. Örneğin kızıl kristal bir duvarla karşılaşırsanız o duvarı, çevrede bulabileceğiniz bombalar ile patlatmanız gerektiğini anlıyorsunuz. Bazen bir bombayı ateşlemek için Crossblade’inizi kullanarak ona ateş transfer ediyorsunuz, bazense bomba zamanlı oluyor. Kısaca çoğu karşılaştığınız durumda ne yapacağınızı anlamanız pek de uzun sürmüyor.

Boss savaşları Darksiders için farklı bir sorun teşkil ediyor. Normalde oyunda ilerledikçe karşılaştığınız düşmanlar daha da zorlaşır. Ancak Darksiders için bu durumun geçerli olduğunu söyleyemeyiz. Oyunda gerçekten zorlanmam gereken mücadeleleri, normal mücadelelerimden daha kolay bir şekilde geçmem doğrusu biraz garibime gitti. Siz de bütün yeteneklerinizi sınırlarına kadar zorlayacağınız bir çarpışma beklerken, sıradan bir düşman grubuna denk bir zorlukla karşılaştığınızda muhtemelen hayal kırıklığına uğrayacaksınızdır.

Oyunda öldürebildiğiniz kadar düşman öldürmenizi öneririm. War öldürdüğü düşmanların ruhlarını topluyor, ardından da siz bu ruhları silah ve yetenek upgradelerinde ve yeni itemler alırken para yerine kullanıyorsunuz. Şayet hazine sandıklarını bulma konusunda inatçı bir yapıya sahipseniz, oyunda sahip olduğunuz çeşitli güç barlarını arttırmak, yeni silah eklentileri bulmak ve oyundaki en iyi zırh setini bir araya getirmek için gerekçeniz var demektir.

Oyunda para yerine geçen ruhlar dışında iki ruh türü daha var. Yeşil ruhlar War’ın sağlığını doldururken, sarı olanlar ise öfke barınızı dolduruyor. War kombolar bakımından Kratos’la kıyaslandığında biraz hantal olsa da, “Chaos” formundayken, Kratos’un “Rage of the Gods” formuna meydan okur bir güce kavuşuyor. Wrath barınız dolduğunda uygun tuşa basarak War’ı Chaos haline sokuyorsunuz. War bu haldeyken cüsse olarak büyük, etrafına alevler saçan bir görünüme kavuşuyor ve tabii ki saldırıları da önceki haline göre rakibe çok daha fazla hasar veriyor. Bu sistemin God of War’dan alıntılandığını söyleyebiliriz, ancak unutmayalım ki, GoW’da sistemi Devil May Cry’daki Devil Trigger formundan alıntılamıştı.

Darksiders PC’lerde pek de görmeye alışık olmadığımız bir oyun ve sırf bu yüzden bile oyunu oynamanızı öneririm. Vigil popüler oyunların oynanış mekanizmalarını ve bulmaca elementlerini etkin bir şekilde bir araya getirerek bizlere başarılı bir aksiyon oyunu sunmayı başarmış. Oyunun grafik ayarlarında biraz sorun yaşasak da, başarılı bir port oyunuyla karşı karşıya olduğumuzu söyleyebiliriz. Oyundaki ara videoların sıklığını düşündüğümüzde, grafiksel görünümün pek de iyi olmaması biraz can sıkıcı. Ancak buna rağmen oyunu konsolda deneme şansı yakalayamamış aksiyon tutkunları açısından Darksiders’ın PC’ye aktarılmış olmasının büyük bir şans olduğunu düşünüyorum.


Onur Tufan
 
Üst