Çavuş Köyü Hakkında Bilgi Ermenek Karaman

SeLeN

Yönetici
Editör
#1
Sponsorlu Bağlantılar
Ermenek Çavuş Köyü - Çavuş Köyü Hakkında - Çavuş Köyü Resimleri - Çavuş Köyü Tanıtım



Çavuş Köyü, Göksu vadisinde tarihi Görmeli (Ala) Köprüsünün 1 km batısındadır. Karalar ve Üçbölük köyü arasında bir tepe üzerinde kurulmuştur.

Köyün aslı Karamanoğullarına kadar dayanmaktadır. Köyden geçen Zeyve çayı toprağın verimliliğini artırmaktaydı . Ama ne yazık ki bitmek üzere olan Ermene Göksü barajı ve Hidroelektrik Santrali nedeniyle sular altında kalmıştır.
Köylüler yeni bir yerleşim alanı kurma çabalarındadır.

Muhtarlık Bilgileri





Çavuş Köyü'lülere Ne Oldu?


Yerel gazeteler ve internet haber sitelerimizin hepsinde, manşetten verilen "Güle Güle Çavuş Köyü", "Çavuş Köyü Tarih Oluyor" başlıklarıyla haberler ve ekindeki baraj gölünün son durumunu yansıtan resimler yayınlandı. Haber sahipleri, gelinen noktayı ve köy evlerinin duvarlarına kadar yükselmiş olan baraj sularını işaret ederek hüzünlendiklerini vurguluyorlardı. Konuyu, daha ileri götüren arkadaşımız İbrahim DEMİRTAŞ, yazdığı ve kazancibeldesi.com sitesinde yayınlanan "Bırakıp Gittiler" başlıklı şiirinde, konuyu daha da duygusal boyuta taşıyordu.

Umutlarını, yele, sele verip,
Koskoca bir mazilerini silip,
Ala köprülerini, bağlarını, yarınlarını,
Göksu ırmağı sularına gömüp, gittiler..

Kimi, hıçkırıklarını tutarak,
Kimi, arkasına bakarak..
Kimi, bakamadan, bırakıp gittiler
Bir baraja, bir Göksu' ya,
Bir de, kaderlerine boyun eğip, gittiler.
Gözyaşlarını gönüllerine dökerek gittiler. dizeleriyle sesleniyordu.

Çavuş köyüne, evlerine ve arazilerinin ne olduğunu bu haberlerden öğrenmiş bulunuyoruz. Fakat, Çavuş köylülerine ne oldu? şeklinde sorulacak soruya da verilecek bir cevabımız olmalıdır. Bilindiği üzere, Göksu HES Barajı temelinin Mayıs 2002 ayında atılmasını takiben, baraj sonrası ortaya çıkacak sorunlar konuşulmaya başlanmıştı. Bu sorunların en başında, tarihi Alaköprü’nün kurtarılması, yeni köprü ve ulaşım yolu yapılması yanında, tüm arazileri ve köyleriyle birlikte, baraj gölü altında kalarak, tüzel kişiliği dahil, her şeyiyle kaybolacak olan Çavuş köylülerinin, belirlenecek uygun bir yere, yeniden iskan edilmeleri konusu da geliyordu. Bu konuyu ilk gündeme getiren, Ankara - Ermenekliler Kültür ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Sayın Mehmet AYDOĞDU olup, derneğin yayın organı olan Ermenek Bülteni’nin, Haziran 2002 tarih ve 3 sayı, birinci sayfasında "Ermenek için Elele, Suyun Getirdikleri , Suyun Götürdükleri" başlığıyla yayınladığı yazıda, özetle ; "11 Mayıs 2002 günü, Ermenek Barajı temeli atılırken yükselen renkli görüntüler, ne yazık ki, Çavuş Köyü’nü sular altında bırakacaktır. Köylülerin ellerine istimlak paraları verilip, GÜLE, GÜLE mi, denecek ? Baraj inşaatı gibi kompleks projelerin sosyal boyutu da vardır. Çavuş Köyü insanları endişeli, sahipsiz. Bölgenin en verimli topraklarının sular altında kalacak olması endişe vericidir. Bizler, her türlü sebzeyi o insanlardan alırdık." şeklinde ifadelere yer vermiştir. Şüphesiz ki, Sayın AYDOĞDU, 1960’lı yılların sonlarında, bu köyde öğretmenlik yaptığından, köyün sosyal ve ekonomik durumu, kültürü, insanların becerileri, çalışkanlığı ve toprak dağılımı konularında ayrıntılı bilgilere sahipti. Bu haber sonrası, konuyu tüm yönleriyle inceleyip, bazı uzmanlarla da yazıştıktan sonra hazırladığım "Ermenek Barajının Getirecekleri ve Götürecekleri" başlıklı yazımız Yeşil Ermenek gazetesinde yayınlanmıştır.

Çavuş köylülerinin toprakları kamulaştırıldığında büyük miktarlarda paralar alacakları ve refah içinde yaşayacakları söyleniyordu. Bunda, baraj inşaat şantiyesi için ilk etapta kamulaştırılan birkaç arazinin dönümüne 8-10 bin lira verilmiş olmasının da etkisi vardı. Köye yaptığımız bir akraba ziyaretinde görüştüğümüz muhtar ve ileri gelenlerden endişelerini dinlemiş ve süreç boyunca yasal haklarını hukuki zeminlerde aramaları ve dilekçelerinin yazılması konusunda yardımcı olma sözünü de vermiştim. Bu kapsamda yazdığım ve uygun bir arazinin köy yeri olarak tahsis edilmesini isteyen dilekçeyi kaymakamlığa götüren zamanın muhtarı H.A, kaymakamlıkta öyle bir azar işitmiş ki, kalp krİZİ geçirerek Karaman Devlet hastanesine kaldırılmıştı. Sonraki dönemlerin muhtar ve azaları da, bazı şikayetler sonrası tutuklanmışlardı.

Yeşil Ermenek gazetesinin 04 Haziran 2003 günlü sayısında yer alan "Çavuş Köylülerine Bir Aylık Süre" başlıklı bir haberde, Kaymakamlığın, köylülere bir aylık süre vererek, yerleşecekleri yerleri belirleyen dilekçeyle bildirmelerinin istendiği hususları yer alıyordu. Aynı gazetenin 2317 sayılı baskısında yer alan "İsyancı Değiliz Ama İskan İstiyoruz" başlıklı başka bir haberde ise, barajda su tutulmasına az zaman kaldığı, yerleşim yeri konusunda hiçbir gelişme olmadığı ve yerleşecek ve çalışarak karınlarını doyuracak toprak istedikleri hususlarına yer verilmişti. Bu haberler üzerine kaleme aldığım Çavuş Köylülerinin bir aylık süresi doluyor, başlıklı yazım da aynı gazetede yayınlanmıştı. Köylüler, her birinin farklı yerlere yerleşerek dağılmalarını istemiyor, bir yerde topluca iskan edilmelerini ve beraberliklerini sürdürmek istiyorlardı.

Çavuş köylülerinin yerleşim konusu, geçen yıllara rağmen çözüme kavuşturulamadı. Şimdiki tahsisli arazi için "Orman arazisi, orman sahası dışına çıkarılamaz" cevabı verilmişti. Bu konuyu, Ankara’da çok yönlü olarak inceledim. Anayasa Mahkemesinin 23 Ocak 2002 günlü bir kararı ile Hazine Adına Orman Dışına Çıkartılan Yerler (3. madde iptali) konusunda "orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin, sadece, orman köyleri halkının nakli ve yerleştirilmesi amacıyla değerlendirilmesi mümkündür" kararını vermişti. Bu kararı da kapsayan dilekçeyi hazırlayarak, DSİ, Orman İşletmesi ve ilgili bakanlıklara göndermelerini tavsiye etmiştim. Aradan geçen 7 yıllık bir sürenin sonunda, barajda su tutulmaya 10 Ağustos 2009 günü başlandığında, Domuztepe ve Kısıluzun adıyla anılan bölgedeki çalılık ve taşlık arazinin tahsis edildiğini öğrendik. Eylül 2009 ayında, çevrede yaptığımız gezilerde, sular 19.09.2009 günü Alaköprüyü tamamen yutmuş, Çavuş köyünün yolunu ve Zeyve çayı üzerindeki köprüyü de yutmuş, göl suları, Çavuş Alanı olarak bildiğimiz düzlükte, her dalga vuruşunda, santimlerle asfalt yoldan ilerliyordu. Çavuşlu arkadaşımız Mahmut Bey ile son durumu konuştuk. Köy tamamen boşaltılmış, elektrikler çok önceden kesilmiş, köylüler, çevredeki köylerde bulunan akrabaları yanına sığınmış, bazıları, Ermenek merkeze, bazıları Karaman ve Konya illerine göçüp gitmişlerdi. Bunlardan 3 ailenin de Kazancılı akrabaları yanına yerleştiklerini de öğreniyorduk. Bu gidiş, şiirde olduğu gibi, evlerini, bağlarını, cevizlerini, üzümlerini ve sebzelerini olduğu gibi bırakarak ve bir daha gelmemecesine bir gidiş olmuştu.

Yörede yaptığımız inceleme sırasında, çevreden gelen ağaç kesme motorlarının (bıçkı) sesleri ve arada bir ağacın "garç" sesiyle yere yıkılışını duyuyorduk. Bu seslerin, çevre köylerden gelenlerin ceviz ağaçları başta olmak üzere, arazideki ağaçları kesip odun etmeleri ve evlerdeki ahşapları toplamaları faaliyeti olduğunu öğrendik. Yol boyunca karşımızdan gelen yeşil dallarla kaplı traktörlerin bu yolla odun taşıdıkları da anlaşılıyordu. Birkaç gün sonra, Kazancı Belediyesi ses yayın sisteminden yapılan bir duyuruda “ Çavuş köyü arazisi ve evlerinde ürün toplanması, odun yapılması yasaklanmıştır “ diye sesleniliyordu. Bu anons, İstanbul sel baskını sonrası, kameralara yansıyan, insanların mağaza ve depolardan yağma yapması görüntülerini hatırlatmıştı. Kazancılı arkadaşım E. T ile yaptığım görüşmede, akrabaları ve arkadaşı olan bazı Çavuşlu ailenin, apar topar Konya’ya göç ettiklerini, bahçelerindeki tüm ürünleri bıraktıklarını, evlerdeki ahşaplar ve tüm arazilerindeki ağaçlar, sebzeler ve meyveleri toplayıp götürebileceğini söylediklerini ve son olarak “ biz buralara artık hiç gelemeyiz “ diyerek göz yaşı döktüklerini anlattı. Kendisine, malların sahiplerinden en azından bir kişi yanında olmadan hiçbir eve veya araziye girmemesi gerektiğini tavsiye edip ayrıldık. Bu sırada, yerleşime tahsisli arazide çalılar kesiliyor, tesviyeler yapılıyordu.

Çavuş köylülerinin kamulaştırma sonunda yeteri kadar para alıp almadıklarını da sorduk. Arazilerinin çokluğuna dayanarak normalin üzerinde para alan aile sayısı çok azdı. Arazilerin dönümüne 3-5 bin lira verildiğinden çok kişi mahkemelik olmuştu. Zaten, arazilerin büyük miktarı köy dışından kişi ve ailelere aitti. Toprağı olmayan veya çok az olan aileler de vardı. Yerleşim yeri tespiti konularında görüşmelerin yapıldığı bir sırada, zamanın ilçe kaymakamı "sebzeciliği aklınızdan çıkarın, kendinize yeni meslekler bulun" demişti. Temelleri atılmakta olan toplu yerleşim yerinde evler yapılır ve köylüler burada tekrar toplanırsa hangi mesleği seçecekler çok merak ediyoruz. Ermenek Cuma pazarı yerinde, yere serilmiş muhtelif sebzelerin çevresinde dikilen, yüzleri güneş yanığı ve toprak etkisiyle esmerleşmiş Çavuşlu bayan pazarcıları artık göremeyeceğiz. Karaman Lisesinde öğretmenimiz olan Çavuşlu Ahmet GÜLEÇ, Ermenek Ortaokulundan arkadaşım emekli memur Tahsin OSMA, İzmir Ayrancılar beldesinde çayını içtiğim Çavuşlu Halil dayıyı hep hatırlayacağız. Uzun yolculuklarımızda, Çavuş köprüsünden geçemeyeceğiz, çınar ağacı gölgesinde mola veremeyeceğiz, Ermenek’ten gelerek gölgede piknik yapan memurlarla sohbet edemeyeceğiz. Kırmızı halı gibi toprağı örten çiçekleri, gelinciklerle süslenmiş düzlükleri göremeyeceğiz...

Ermenek Seyranbağları mahallesinde daire alarak taşınan Mahmut B. İle yeni muhitlerine nasıl alıştıklarını sordum. Apartman hayatına hala alışamadığını, sabah kalkınca evin içinde bunaldığını, balkona çıkmasının çözüm olmadığını, ayaklarının toprağa basması, bir bahçe içinde gezinmesi gerektiğini, kendisini hapiste gibi hissettiğini, anlattı. Yazı arşivimi incelediğimde, Temmuz 2003 tarihinde gazeteye gönderdiğim bir yazımın sonunda, yerleşim yeri tahsisindeki muhtemel güçlükler ve gecikmelerden bahisle "yasal güçlükler ve bürokratik engeller nedeniyle geç kalınmaz, sorunun çözümü uzamaz ve baraj kapakları kapatılınca, köylülere canınızı kurtarın, denmek zorunda kalınmaz" diye yazmış olduğumu gördüm. Aldığım bilgiler ve gözlemlerim sonunda, aradan geçen bunca yıla rağmen, sonucun aynen öyle olduğunu, köylülerin son ana kadar evlerini terk edemediklerini, yolları da kapanınca, acele ile yöreden ayrıldıklarını üzüntüyle öğrendim. Benzer barajlar yurdun bir çok bölgesinde inşa edilmiştir. İzmir Gümüldür deresinde yapılan barajın çevresinde kireç satan bir dostumun tanık olduğu anlatımını hatırladım. Baraj inşaatına paralel olarak, yer değiştirecek köy için uygun bir yer tahsis edilip, evlerin yapımına başlanmış. Su tutulmaya başlamadan bir ay önce, tüm köylüler bir yerde toplanarak evlerin kuraları çekilmiş, torbadan numarasını çeken köylü, görevliden anahtarını alıp, üç katlı evinin kapsını açarak gezmiş. Yani, anahtar telimi yapılan evler, arazileri sular kaplamadan önce köylülere dağıtılmış. Bu bölgede de aynı usuller uygulanabilirdi diye düşünmeden edemiyoruz.

Çavuş köylülerine, yerleştikleri veya yerleşmeyi planladıkları yeni mekanları ve şehirlerinde, gelecek günler için, sonsuz mutluluklar, sağlıklar ve başarılar dilerken, benzer bir nedenle yer değiştirmek zorunda kalabilecek olan, başka bir köyün ve köylülerin daha iyi şartlarla karşılaşması diliyorum...

Av. Naci SÖZEN, 15 Kasım 2009 / ANKARA



Köyden tarihe karışmış bir görünüm










Çavuş Köyüne Ait Resim ve bilgileri Bu başlık altında paylaşabilirsiniz
 
Üst