Biraz Kırgınım, Biraz Da Yorgun (Resimli Şiir)

#1
Sponsorlu Bağlantılar



Ey damarımda çağlayan,

Kurumayan sevda mürekkebimin utangaç sözcükleriyle sesleniyorum sana.


Yokluğunun huzurunda, beklemenin güzelliği kuşattı gecemi...
Derin bir nefes çektim yosun kokulu özleminden…

Ay sustu, ıssızdı sahil yine…



Ve hep toprak kokardı yağmur sonrası…
Akşam sefaları boynunu büktüğünde deli bir rüzgara sarıldım.

Dudaklarıma bir fısıltı dolandı.
“Özlem biriktirilmemeli” dedim içimden.

Yağmur dillendi gözlerimde…
Ağladıkça yalnızlaşıyorum…

Biraz kırgınım, biraz da yorgun…

“Bu yollar hep uzaklara mı gider” dedim rüzgara…
“Herkesin uzağı mı vardır yani.”
“Peki sevdaya giden bu yolların kılavuzu yalnızlık mıdır her daim.”

Sustu rüzgar… Sustum…





Oturup kaldım yaslı duvar diplerinde.
Yoktu düşlerimden başka gerçeğim.

“Bak bu düşlerden kalma gül bahçesi benim
Maşukum olur musun söyle bana.
Üzgün cevaplarını yakıştırma sorularıma.”

Bir sabah kalkacaksın belki ben olmayacağım –ki

hiç olmadım aslında…


O vakit şöyle diyeyim.

Bir sabah kapın çalmayacak parmak uçlarımda tık, tık, tık…

Ve topuklarım koşmayacak hayata.
Gülümseyen yüzümden nasiplenemeyecek bir faytoncu.

İlk kez aynı acı dağlamayacak yüreğimizi.



Soluklarımızı paylaşamayacak aynı hava ve bu gök kubbe barındıramayacak ikimizi.
Ne bileyim işte uzatsan tutamayacağım elini.
Bazen içinde bir boşluk, bazen anasonsuz tatlı bir sarhoşluk olacağım.



Bu ıssız sahili, suskun Ay’ı ve göz kırpan yıldızları sana bırakacağım ey kanayan…

Ben olmayacağım işte.

Önce yıkarsınız beni ve silik gamzelerimi…
Arındırmak için sevdalı günahlarımdan dudaklarınızda ıslak dualar biriktirirsiniz ihtimal.



Ne olur bari musalla taşında güleç yüzüme ilk defa bak ve son defa okşa ıslak saçlarımı.
Ve kızma gül kokan göğsümde kalbim sen atmıyor diye…
Al beni hadi omuzlarında taşı ve unutma ölümde bir tür yaşam biçimi.

Nefesimi yitirdim sadece, ruhum hep seninle.

Unutma toprağın kızıyım ben…

Sonsuz yolculuğum başladığında toprak anamın kucağına taze bir gelin gibi ellerinle bırak beni, yıldızları bırak toprakla ört üzerimi.

Gözlerinde bir damla hüzün olursa hakkımı helal etmem sevgili.



Buz kesen gecelerin küfürsüz dizelerinde bulmak istemiyorum yüreğini.
Sönük de olsa yıldızlar yokluğumda, yenileyeceksin elbet mutluluk düşlerini farklı bir özne ile de olsa.

Yemin olsun ki her gece yarısı sen uyurken yüreğinden toplayacağım hüzün kırıklarını.


Güneş bin hüzünle batınca, içinde hikayemiz olan hicazkar şarkılar fısıldayacağım kulağına, tatlı tatlı gülümseyeceksin dünyayı unuturcasına.

Ve ben yokluğunun cehennemine şükredeceğim o vakit

sevgili.



Sen hep orda kal ne olur.

Ölümle yaşam arasında…
Şiirler dağılsa da karanlıklara

Sana vurularak öldüğümü unut

Eylül’ü bekle yine yeni özlemlerle
Gözyaşlarım yağarken bulutlardan

Sırılsıklam oldukça gömleğin
Büyüse de içindeki yalnızlıklar

Hayata ve ölüme inat

Düşlerimizde yaşat beni…

Kısalan günlerle birlikte sana geleceğim sevgili
Güz olup avuçlarına düşeceğim bir gün

Sararan yapraklar gibi....





Ayşegül TEZCAN _Sunum-Öykü

Alıntı
 
Üst