Bingöl Tarihi - Bingol Ili'nin Tarihcesi

NeslisH

Özel Üye
#1
Sponsorlu Bağlantılar
Bingöl Adının Oluşumu

Bingöl'ün bilinen en eski ismi Cebel-cur dur. Cebel dağ, Cur akan anlamındadır. Bu kelimenin zamanla Çabakçur şeklinde telaffuz edildiği ihtimali kuvvetlidir. Zaten Çabakçur akan temiz su anlamına gelir.

Evliya Çelebiye göre bu isim Büyük İskender tarafından verilmiştir. Rivayete göre Büyük İskender vücudundaki dayanılmaz ağrılar için nice hekimlere baş vurduğu halde şifa bulamaz. Bunun üzerine Ab-Ul Hayat (ölümsüz hayat) suyunu aramaya başlar. Uzun aramalardan sonra kaynağı kendisi olmasa da o sudan içip dayanılmaz ağrılardan kurtulur. Faydasını gördüğü bu suya "Makdis lisanı" üzerine cennet suyu anlamına gelen Çabakçur adını verir. Doktorlarına, sizlerin çare bulmadığınız ağrılarıma Allah cennet ırmaklarından deva verdi. Burada benim adıma bir kale yapın ve adını Çabakçur koyun demiştir. Daha sonra çeşitli kaynaklarda Mingöl olarak karşımıza çıkar. Mingöl göller bölgesi anlamındadır. Mingöl kelimesi de zamanla halk tarafından Bingöl şeklinde telaffuz edilmiş bin tane göl anlamındadır.

Daha sonra Bingöl'e Çevlik denmiştir. Bağ bahçe anlamındadır. Bu ad günümüzde yöre halkı tarafından halen kullanılmaktadır.

1874 yılında yapılan bir idari düzenlemeye dayanılarak 1881 de Bitlis vilayeti kuruldu. Çabakçur ve Genç bölgesi Bitlis Vilayetine, Kiğı Erzincan'a, Karlıova Muş'a bağlandı.

Cumhuriyetin ilanından sonra 1926 yılında Elazığ, 1929 senesinde Muş'a bağlanan Bingöl, 1936 yılında çıkarılan bir kanunla il haline getirildi. Bu kanunun Bingöl iline ait metni aynen şöyledir. "Yeniden 9 kaza ve 5 vilayet teşkiline ve bunlarla 32 Nahiyeye ait Kadrolar Hakkında Kanun

Kanunun numarası:2885

Kabul Tarihi:25-12-1935

Resmi Gazete ile Neşir ve ilanı: 4 Ocak 1936

Numara:3197

Madde 5: Muş vilayetinin Çabakçur, Genç, Solhan, Bingöl kazaları ile Erzincan vilayetinin Kiğı kazasından teşekkül etmek ve merkezi Çabakçur kasabası olmak üzere Bingöl vilayeti kurulmuştur."

1945 yılında il merkezi olan Çabakçur'un adı Bingöl olarak değiştirilmiştir.


Milli Mücadele Dönemi

Osmanlılar, 1914 yılında I. Dünya savaşı patlak verince Almanlardan satın aldığı gemilerle Rusların kara denizdeki Odesa limanını bombalaması ile savaşa girmiş oldu.

Ruslar Doğu Anadolu da hızla ilerlemeye başladılar. Bu hızlı ilerleyişi esnasında Bingöl'ü işgal ettiler. Bunlara karşı Kiğı ve Karir dağlarında, Sığı boğazından, Eşek meydanına kadar uzanan alanda bir savunma cephesi kuruldu. Bu cephede o zaman herhangi bir asker yoktu. Tamamen halk tarafından oluşturulan Milis kuvvetleri bulunmaktaydı. Bu bölgedeki direnme hareketi Karirli Küçük Ağa örgütlüyordu. " Karir dağlarında Küçük Ağa oğlu Mehmet Hulusi beyin emrinde olan Hormek milli alayı Karabaş bölgesinde 3.Cibran alayı kumandanı oğlu Baba Beyin emrinde yarım alayı Sığı Boğazında Gökdereli Şeyh Şerif'in emrinde olan Çabakçur ve Palu zazalarında 1000 kişi ile Kiğı'nın Şadilli aşireti vardır. Solhan ve genç zazaları Eşek meydanı (Bugünkü şeref meydanı) cephesini tutmuşlardı.(49)

Çanakkale zaferinden sonra buradaki askeri birlikler süratle doğuya kaydırıldı. "2. Ordu komutanı Ahmet İzzet Paşa karargahını Çabakçur'un Gazik köyüne kurmuş. 2. Kol ordu komutanı Faik paşa karagahını Sancak nayesinin Simsor köyüne kurarak ordu birliklerini Karir dağları, Haciyan boğazı ve Eşek meydanı cephelerine sevk etmiştir.(50)

Ahmet İzzet Paşa bu arada Dersimi Ruslara karşı harekete geçirmek istiyordu. Bunun içinde Hormek aşireti reisi Küçük Ağayı devreye soktu. Dersime giden Küçük Ağa "bir ay içinde Dersim ağalarında yirmi dört aşiret reisinin Ahmet İzzet Paşanın karargahına gitmeye ve hükümete dehalet etmeye muvaffak olmuştur."(51) Bu başarısından dolayı Ahmet İzzet Paşa Küçük Ağayı ödüllendirmiştir.

Bu cephede yoğun çarpışmalar olmuş. Rus birlikleri bir çok zaiyat vermiştir. 1917 ekim devrimi ile Çarlık yıkıldı. İktidara gelenler 1. Dünya savaşından çekildiğini ilan ederek ordularını Doğu Anadolu bölgesinden çektiler.

Vatan savunmasında kanlarını dökerek şehit olan evlatlarını anmak ve gelecek nesillere intikal ettirmek için bunların anısına Kiğı, Çanakçı köyünde Mürsel Paşa abidesi Karlıova, Azizan köyünde Azizan abidesi Şeref meydanında Şeref meydanı Şehitliği abidesi dikilmiştir.


Cumhuriyet Dönemi

Cumhuriyetin ilanı ülkenin her yerinde sevinç ve coşkuyla karşılandı. Kiğılılar da Atatürk'e çektiği telgraflarla mutluluklarını belirttiler. "Kiğılılar adına bu telgrafı çekenler Zeynel zade Mustafa ve İmam Hacı Mehmet Efendidir."

Cumhuriyetin ilanından sonra sistemi istemeyen bazı kesimler Şeyh Said önderliğinde örgütlenerek 1925'te Genç merkez olmak üzere isyan ettiler. Bu isyan kısa bir sürede bastırıldı.



Osmanlı Dönemi

1514'de Yavuz Sultan Selim Bingöl'ün kuzeyini, Erzincan, Tercan ve Erzurum'u Osmanlıların hakimiyetine sokmuştu.

Çapakçur beylerinden Süleyman Bey, Osmanlıların egemenliğini kabul ederek, Çapakçur(Bingöl) Osmanlılara geçti.

"Çapakçur ve havalisi Süleyman Beye, diğer kaleler de Ahmet beye düşmüştü. Osmanlı himayesinde yaşayan bu kardeşler ilk zamanlarda iyi geçindilerse de sonraları araları açıldı. Ahmet Beyin teşebbüsü ile Bab-ı Ali Süleyman Beyi ittiham etti ve hatta bir fermanla Süleyman Bey,Çapakçur'da idam edildi. Süleyman Beyin idamından sonra oğlu Maksut Bey Osmanlı hizmetine girerek ve Kanuni ile Nehçivan seferine çıkıp Arap çayı önünde büyük yararlıklar gösterdiğinden kanuni pederlerinden Mevrus Çapakçur kalesini Maksut Beye,ocaklık namıyla tefviz eyledi." (45)

Kanuni Sultan Süleyman Diyarbakır eyaletini teşkil ettiğinde Çapakçur'u Sancak olarak buraya bağlamış. Bingöl Osmanlılar için önemli bir yere sahipti. Çünkü Bingöl Osmanlıların İran'a karşı yürüttüğü mücadelelerde bir üs olarak kullanıldığı gibi ekonomik bakımdan da önem arz etmektedir.

"23 Mayıs 1554'te Kanuni Sultan Süleyman Bingöl yöresinde idi.Göynük suyu boyundaki Hokhzik denilen yerde yeniçeriler Sultanı büyük bir törenle karşıladılar.

Çapakçur 1578 Şirvan'a asker gönderdi. Safeviler'e karşı bu şehir ve kaleyi korudu.

"19.yüzyılın ikinci yarısında eyaletlerin kaldırılmasından sonra Çapakçur Bitlis Vilayetinin Genç sancağı içerisinde yer alan ve aynı adı taşıyan Kaza'nın merkezi oldu. V.Cuinet'e göre 19. Yüzyılların sonlarında Çapakçur 450 haneli 8 dükkanlı bir fırını olan meyve bahçeleri ve üzüm bağlarıyla çevrili küçük bir yerleşme yeri idi ve nüfusu da 1075 kadardı. Ayrıca burada Şayak adı verilen kaba bir dokuma üretiliyor ve çevredeki yerlere gönderiliyordu."(48)


Selçuklu Dönemi
1243 Selçukların Kösedağ savaşını kaybetmesiyle Anadolu'da Moğol istilası başlamış ve Bingöl Moğolların istilasına uğramıştır. "Doğudan gelen Moğol taarruzu karşısında Harzemlilerden Bereket, Sarıhan aşiretleri, Cebellibereket'e Solhan aşireti de aynı ismi taşıyan mıntıkaya gelmişlerdir.Rivayete göre ordusu dağılan Harzemşah civar köylerden birine saklandığı bir sırada hariç bir köylü şahı görmüş ve yanına yaklaşarak Ahlat'ta kardeşimi öldüren (Harzemşah) budur diye onu kargısıyla öldürmüştür. Zazalar bundan sonra Şah'ın yattığı bu yeri türbe ittihaz eylemişler ve Solhan aşiretinin meskun olduğu köye de Harzemşah köyü denilmiştir."(26)
 
Üst