Bayburtta Bulunan Tarihi Yerler - Bayburtun Tarihi Mekanları

#1
Sponsorlu Bağlantılar
Bayburtun tarihi mekanları, Bayburtun tarihi güzellikleri, Bayburtun turistik yerleri

1- BAYBURT KALESİ:

Zigana ve kop dağlarından aşılarak ulaşılan Bayburt kalesi aynı zamanda Karadeniz’i Basra körfezine bağlayan ticaret yolu üzerinde bulunmaktadır . Bu yolu izleyen her seyyahın uğradığı kalenin adı , önemi , ihtişamı ve günlük yaşamıyla ilgili pek çok bilgi mevcuttur.
Şehrin kuzeyinde yalçın kayalar üzerinde inşa edilmiş olan kalenin kimler tarafından yapıldığı kesinlikle yapıldığı bilinmemektedir . İlk yapının Ermenilere ait olduğu öne sürülse de , Bağrat sülalesi zamanında (885 – 1044) varlığından söz edilen Bayburt Kalesi’nin çok daha önce miladın ilk yüz yıllarında mahalli prens ve mücadele rinde rol oynadığı anlaşılmaktadır . Khorenli Movses’den öğrenildiğine göre Bağrat’ların geliştikleri devrede 1. asırda Bağrat’lı Piurad oğlu “Senbad” (Asbed) süvari başbuğu ve batı ordusu başkumandanı olarak atabeyliğini yaparak kurduğu hükümdar çocuklarını kendi müstahkem yerleri olan “Pepert” yani Bayburt Kalesi’ne 58 yıllarından önce kurulduğu ortaya çıkmaktadır . Kale Türklere geçmeden önce Roma , Ermeni , Bizans , Arap ve Kommenos hakimiyetlerinde kalmıştır . Zengin bir tarihe sahip olan Bayburt Kalesi’nin bir çok defa onarım gördüğü duvarlarında görülen farklı inşaat ve tarihi kaynaklardan anlaşılmaktadır . Buna göre Selçuklu hükümdarı II.Kılıçarslan’ın oğlu ve Erzurum Meliki olan Tuğrul Şah (Ö.622/1225) özellikle Trabzon İmparatorluğu’ndan gelecek saldırılara karşı müstahkem bir mevki olan bu kaleyi âdeta yeniden inşa ettirmiştir . Kale üzerinde bu yapımı belgeleyen 20 adet Arapça kitabe mevcuttur . Daha çok kapılarla şehre bakan cephelerdeki burçlarda yoğunlaşan kitabelerin 17. si Tuğrul Şah dönemi 1 adeti Kanûnî dönemi diğer iki adeti okunamamıştır . Bir müddette Akkoyunlular’ın elinde kalan kale 1514 yılında Osmanlılara intikal ettikten sonra Kanûnî Sultan Süleyman ve III. Murat dönemlerinde de büyük onarımlar görmüştür . 1647’de Bayburt’u ziyaret eden Evliya Çelebi kale içinde 300 evlik bir mahalle ile Ebü’l Feth Camii’nin bulunduğu yazmaktadır . Zaman zaman işgal ve tahribata uğrayan kale en son olarak 1828 Osmanlı – Rus savaşı sırasında Ruslar tarafından büyük çapta tahrip edilmiştir .
Ayrıca bu kaleye “Çinimaçin” kalesi de denilmektedir . Kaleye bu ismin verilmesine sebep olan çini süslemelerdir . Bunların dış yüzeylerinde tezyinat olarak mor ve yeşil renkli firuze çiniler kullanılmıştır . Gerek savaşlar , gerekse tahribat yüzünden bu gün bu çinilerden eser kalmamıştır .
Bayburt Kalesi , Dede Korkut hikayelerinden “Kam Büre Oğlu Bamsı Beyrek Boyunu Beyan Eder” adını taşıyan hikayede Beyrek (Bey Böyrek veya Bamsı Böyrek)’in fethedip ün kazanmak için yola çıktığı kaledir .

1-KALENİN MİMARİSİ

Yer yer bütünüyle ortadan kalkmış bazı kesimleri ilk yapış özelliklerini yitirmiş bazı kesimleri de yakın tarihte onarılmış olan Kale,Çoruh nehrine hakim bir noktada kurulmuştur.İki büyük kare burcun bulunduğu ön cephe savunmaya en çok ihtiyaç gösteren kısım olarak düşünülmüştür.Kale eski duvarlara ilave edilenlerle çift kat haline getirilmiştir.Bugün güney-batı yönünde ön kat surlarını takip etmek mümkündür.Her iki sur sırası dışında bilhassa Güney ve Kuzey yönünde yer yer duvar kalıntıları görülmektedir.
Dış ve iç surlar arasındaki mesafe 200 metre kadardır.'' Altı döşe üzerinde meydana gelen surlar yarım silindiri aldıran döşeli burçlarla takviye edilmiştir.Burç yüksekliği 12-13 metre sur yükseklikleri 30 metre kadardır.Yapını en büyük tarafı batı ucudur.'' Kalenin doğuya açılan kapısı;Demir kapı batıda olanı;Nöbet hane kapısı diye Evliya Çelebi tarafından isimlendirilmişlerdir.Kapılardan biri tamamen yıkılmış biri de son yıllardaki onarımlarda yenilenmiştir.Hamilton kapı kemerinin bir taraftan Arap ve Türk kitabelerinin diğer tarafta da kabaca oyulmuş büyük bir aslan figürünün bulunduğunu anlatır.
Kalker taşından inşa edilen kalenin sağlamlığından josaphat balbaro hayranlıkla bahseder.'' Kalenin en iç yapısı kireçle karışık moloz taştır.Orta tabaka daha düzgün taşlardan ve en dış tabaka kare şeklinde kesme taşlardan meydana gelmiştir.'' Ayrıca taşlar üzerindeki usta işaretleri dikkat çekicidir.
İç kale duvarlarında zahire ambarı olması mümkün olan bazı dehlizler görülmektedir.'' Nitekim XVI. yy ait bir defterde kale de 7 adet buğday,arpa ve diğer hububatı depo etmekte kullanılan ambarlar bulunduğu kayıtlıdır'' Kalenin içteki belli başlı kalıntılarından birisi kilise harebesidir.Yine nispeten ayakta kalan iki yapıda kalenin kuzeyinde doğu-batı istikametinde uzanan evvelce beşik tonozlarla örtülü mekanlardır.Bunlar toprak düzeyinde hayli aşağıda yer alırlar.Evliya Çelebi kale içinde eski yapı tarzında 300 evin bulunup çarşı,han ve hamamın olmadığını II.Mehmet tarafından 3000 kişilik bir koninin yerleştirildiğini anlatmaktadır.Meşhur bir cami olan Ebu'l fetihten ise bie iz kalmamıştır.
Güney-batı surları üzerinde görülen bir korniş altında bulunan nesih yazının bir kesimi döküldüğü için okunamamıştır.Bu duvarın alt tarafında bir silme kalmıştır.Şehre bakan kesimin duvarlarında görülen bazı usta işaretleri dikkat çekicidir.

Kalenin asıl önemli yanı ''Çini Maçin''kalesi isminin verilmesine sebep olan çini süslemelerdir.''Batı kesiminde yer alan nöbet hane kapısının sol yanında ve gene aynı cephenin başka bir yerinde bulunan kitabelerin çoğu üçerlik gruplar halinde yuvarlak çukurlar vardır. Mor,yeşil,mavi renkli ve şeffaf sır altına yapılan bu çiniler uzaklardan aksettiği kaydedilir.
'' Ancak uzaklardan belli olacak pırıltıların düz çiniler değil içbükey yüzeylerde yani keramik çanaklardan aksetmesi akla daha uygundur.Çukurların yakınında yoğunlaşan kitabelerin Selçuklu devrine ait olduğuna göre çanaklarında bu devirden kaldığı söylenebilir.Keramiğin ilk amacından farklı şekilde bu kullanılışı Avrupa saltanatında ''Biçini'' adını alır.Bu tip çanaklar daha çok dış mimaride kullanılmıştır.Cephenin çeşitli yerlerde kullanılışına en erken X. ve XI yy da Bizans da ve Bizans a yakın çevrelerdeki örneklerde rastlanır.Bulgaristan da çok yaygın olan bu süsleme şeklinin X. yy dan itibaren XIV. yy kadar sık sık karşımıza çıkmasına ve Yunanistan da bilhassa Makedonya kiliselerinde çok görülmesine karşılık başkent İstanbul ve Bizans ın çekirdeği sayılabilecek o devrin Anadolu sunda hiçbir örneğin tespit edilmeyişi dikkat çekicidir.
''İslam sanatında Meraga da Kümbet i Surkn (1147) da Akşehir Ferruh şah Mescide (1224) cephelerinde olmak üzere birbirinde çok uzak iki yerde karşımıza çıkar.Fakat esasen Akşehir deki örnekte daha çok birkaç yapı süsünden bahsedilir.Taç kapı süsü olarak Anadolu da tek örnek olmayıp tespit ettiğimiz bütün örneklerde Anadolu dandır.Kemah ta Mengücek Gazi türbesi (XI.yy sonu XII.yy başı) yine aynı yerde Behram şah türbesi (1228) ve Ankara da Hacı ivaz Mescidi (XV.yy başı) bu gruba girer.Bayburt kalesinde ise kitabe yerlerinin belirtilmesi amacıyla gene aynı kapıları civarlarında bahsedilen keramik çanaklardan kullanılmıştır.'' '' Burada bil hassa Divriği şeyh Kamareddin kümbetinde olduğu gibi taç üzerine sırlı çanakların yerleştirilmiş olduğu anlaşılır.'' '' Anadolu nun Türk devri yapılarında kullanılan renkli keramik çanakların hepsi de İslam eseridir.
Selçuklu ve beylikler devri yapılarında tespit edebildiğimiz bütün örnekler renkli sır tekniğin de ve yapılarla ve yapılarla çağdaş sayılabilecek kadar yakın tarihlere ait Türk keramiklerdir.Çoğunda firuze renkli sır görülür.Bu çeşit keramiği Aksaray da Kızıl minarede Ferruh şah ve küçük Ayasofya mescitlerinde Antalya da Yivli minarede Bayburt kalesinde ve Van da Sinaneddin Camii minaresinde tespit ediyoruz''

2- SARUHAN KALESİ :

İlimiz merkezine 35 km. mesafede bulunan Saruhan köyündeki kalenin gözetleme amacıyla yapıldığı tahmin edilmektedir . Trabzon’da bulunan Pontus İmparatoru Mithridates savunma amacı ile Gümüşhane , Bayburt , Kelkit ve Erzincan 75 adet kale yaptırdığı tarihi kayıtlarda mevcuttur . Bu kalenin onlardan biri olduğu sanılmaktadır . Kalede tarihi aydınlatacak herhangi bir kitabe mevcut değildir .
Bu kalelerden başka , Saruhan kalesi gibi savunma ve gözetleme amacı ile kurulan ancak günümüzde , harabe durumunda olan Demirözü ilçesine bağlı ve ilimiz merkezine 40 km. mesafede Bayrampaşa köyünde bulunan kale kalıntıları , yine ilimiz merkezine 42 km. mesafede bulunan Kitre Köyü kale kalıntıları ve ilimiz merkezine 27 km. mesafede bulunan Çayoryolu (Sünür) köyü kale kalıntıları mevcuttur

1- DEDE KORKUT TÜRBESİ :

İlimizin güney doğusunda merkeze bağlı 39 km. mesafedeki Masat köyünün hemen çıkışında yapılış şekli ve mimari tarzı ile çok eskilere uzanan ve halk arasında Alî Baba diye geçen türbe Alî Baba (Büyük Baba) anlamında kullanılan ve bütün Türk dünyasını yakından ilgilendiren , Dede Korkut’a ait olduğu söylenen türbedir . Türbenin üzerinde eski Türkçe 718 rakamı görülmektedir . Yapılış şekli ve kullanılan malzeme bakımından adı geçen kişiye ait olabilecek karakterdedir . Anıt türbe Orhan Şaik Gökyay’ın 1986 basımı Dede Korkut Hikayeleri Kitabında resimli olarak yer almaktadır .

2- ŞEHİT OSMAN TÜRBELERİ :

Şehrin batısında Şehit Osman Tepesinde bulunan her iki türbenin Saltukoğullarına ait olduğu şeklinde görüşler mevcuttur . Buna göre türbeler Saltuk kumandanlarından Mengüç Gazi’nin kardeşi Osman ve kız kardeşine aittir . Üzerinde bulunan kitabeler çok silik olduğu için okunmamaktadır . Şehrin batısındaki kayalık tepeye adını veren bu türbeler , sarı taştan yapılmış olup taş işleme sanatımızın güzel örneklerindendir .

3- AHMEDİ ZENCAN TÜRBESİ (KÜMBET) :

Halk arasında “Kümbet” diye isimlendirilen bu yapı ilimiz Cumhuriyet İlkokulu karşısındadır . Yapının Ahilerden Ahmet-i Zencaniye ait olduğu bilinmektedir . Ahmet-i Zencani İlhanlı hükümdarı Olcaytu Hüdâbende Han zamanında , Emir Mahmut tarafından yaptırılan Mahmudiye ve Celaleddin Hoca Yakut tarafından yaptırılan Yakutiye Medresesinde çalışmış , ilim ve kültür hareketlerinde şöhret bulmuş bir şahıstır . Yapının H.1200 tarihli onarım kitabesi vardır . Sekiz kenarlı bir poligon durumunda olan kümbetin içinde kare şeklinde bir mezar odası mevcut olup , çatısı piramit şeklinde yapılmıştır . Türbenin 1315-1325 yılları arasında yapıldığı sanılmaktadır .

4- SÜNÜR (ÇAYIRYOLU) KUTLU BEY TÜRBESİ :

Akkoyunlu devletinin kurucularından Turali Bey oğlu Kutlu Bey’e ait olan bu türbe kendisi tarafından yaptırılan caminin 30 M. doğusunda bulunmaktadır. Türbede kendisinin ve ailesinin mezarları bulunmaktadır. Türbenin özellikle Şah Tahmasp’ın bu bölgeye yaptığı tahribatlar nedeni ile bir bölümü yıkılması kitabelerin tahrip oluşu sebebi ile yapılış tarihi hakkında bir bilgi mevcut değildir . Ancak Kutlu Bey’in 1389 yılında öldüğü bilindiğine göre türbenin bu yılda yapıldığı sanılmaktadır . Yine bu türbede bulunan bir başka kitabe 1659/1660 M. (H. 1070) yılında onarım gördüğü sanılmaktadır.

5- YANBAKSI (GÜNEŞLİ) KÜMBETİ :

Halk arasında “Yanbaksı Kümbeti” adı ile anılan bu yapı , İl Merkezi ile Demirözü ilçesi arasında bulunmaktadır . Yapının tarihini aydınlatacak bir kitabesi yoktur . Halk arasında bu kümbetin Otlukbeli savaşında şehit olan Seyyid Kasım adında bir kişiye ait olduğu söylenmektedir . Kümbetin Danişmentliler dönemine ait olabilecek karakter taşıdığı görülmektedir . Sekizgen bir taban üzerine oturmuş ve kesme sarı taşlardan inşa edilmiştir .

6- BEY BÖYREK (BAMSI BEYREK) TÜRBESİ :

Bayburt’un 2 km. doğusunda bulunan Erenli köyünün batısında , şehirden bakıldığında görülen bir tepe üzerindeki yapı Dede Korkut Hikayelerinde geçen en önemli kişilerden biri olan Bey Böyrek’e aittir . Halk arasında ziyaret olarak da bilinen bu mezar ve sonradan ilave edilen dikdörtgen şeklinde bir taş binadan oluşmaktadır .
Kalenin kimler tarafından kurulduğu kesin olarak bilinmez.'' İlk yapının Ermeniler e ait olduğu ileri sürülürse de Bagrat sülalesi zamanında ( 885-1044 ) varlığından söz edilen Bayburt Kalesi ninçok daha önce miladın ilk yüzyıllarında bölgesel prens ve krallıkların mücadelelerinde rol oynadığı anlaşılmaktadır.''Kale Türklere geçmeden önce Ermeni,Bizans,Arap ve Kommenos idaresinde kalmıştır.''

AYDINTEPE YER ALTI ŞEHRİ:
Bayburt’un Aydıntepe ilçesinde yer alan kent , tüf içerisinde , yüzeyden 2-2,5 metre derinde başka yapı malzemesi kullanmadan ana kayaya oyulmuş galeriler , tonozlu odalar ve bu odaların açıldığı daha geniş mekanlardan oluşmaktadır . Yaklaşık bir metre genişliğinde ve 2 ile 2,5 metre yüksekliğinde tonoz örtülü galeriler yer yer her iki yana genişlemektedir . (3 x 8 Metre ) Kareye yakın planlı odalar bu mekana açılmaktadır. Ayrıca gözetleme mekanlarının oluşturduğu havalandırma amaçlı konik biçimdeki deliklerin , galeri odalarını aydınlatmak için duvarlara delik açıldığı gözlenmektedir . Halen kazı çalışmaları devam edilen kent hakkında şu an ileri sürülen iki görüş
Mevcut olup , bunlardan biri ; bu kentin , bölgede daha önce sözü edilen Halde şehrine ait olduğu , Halde’nin “Khalde” olduğu eski ismi Hart (Aydıntepe) olan ilçenin isminin de “Halt” dan geldiği görüşü mevcuttur . Diğer görüşe göre ; Hart’ta bu yer altı kentinden başka Geç Roma Erken Bizans devirleri arasında yer alan bir mezarın ortaya çıkarılması , Hıristiyanlığın henüz yerleşmediği bir devirde bu bölgenin bir sığınak teşkil ettiği , Romalılar tarafından kovulan ilk Hıristiyanların bu bölgeye geldikleri ve sığındıkları , yer altı kentinde bu Erken Hıristiyanlık dönemine ait olabileceğidir .

ÇİMAĞIL MAĞARASI :

İlimiz merkezinde yaklaşık 35 km. uzaklıktaki Aşağı Çımağıl köyünün Taşındibi Mahallesinden sonra yaya olarak yaklaşık bir saatte ulaşılabilmektedir . 600 metre uzunluğunda bulunmaktadır . Mağarada küçük su birikintileri bulunmakta ,Sarkıt-Dikitleri ve doğal yapısıyla gerçekten görülmeye değer manzara oluşturmaktadır. Özellikle bu konularla ilgilenenlere tavsiye edilecek niteliklerdedir

HELVA KÖYÜ BUZ MAĞARASI

Masat vadisinin güneyinde Helva köyünde yer almaktadır . İl merkezinden 33 km. mesafede hemen köyün yamacında yer alan mağaranın içinde buzdan oluşmuş sarkıt ve dikitleri bulunmaktadır . Köy halkı tarafından değişik zamanlarda soğuk hava deposu olarak kullanılmış olan mağara buz oluşumlarının değişik şekillerini yansıtmaktadır .

2-BAYBURT KİTABELERİ VE TARİHLENDİRİLMESİ

Şehre bakan sur ve burçlarda yoğunlaşan kitabelerin bir kısmının nesih yazıları silik olarak günümüze ulaşmışlardır.

Birinci kitabe:
Kitabe dilimize şöyle çevrilir.(Bu mübarek ve uğurlu yapı muazzam melik,alim,adil,mueyyid,mansur,mucahid,murabıd,din ve dünyanın yardımcısı ,İslam ın ve Müslümanların yüceltisi,meliklerin ve sultanların efendisi Selçukoğullarının Kemali,Rum ve Ermeni memleketlerinin sultanı Ebu'l Haris Tuğrul bin kılıçarslan bin Mesut bin Arslan,bim kılıç Süleyman,emiri'l mü'münin in devleti günlerinde yapıldı)
 
Üst