Ayşe Kulin-Veda Romanı Geniş Özeti

#1
Sponsorlu Bağlantılar


ESİR ŞEHİRDE BİR KONAK

Osmanlı imparatorluğunun son günlerinde,işgal altındaki İstanbul’da bir konakta yaşananları anlatıyor.Son maliye nazırı Ahmet Reşat o zamanlarda yaşanan zorlukları ailesine yansıtmamaya çalışıyor ve gayret ediyordu. Konağında yaşlı teyzesi hanımı iki kızı evin bakımıyla ve çocukların bakımıyla ilgilenmesi için uzaktan akrabaları olan Mehbare adında bir kız ve varlığından sonradan haberi olduğu konağın çatı katında saklı olarak yaşayan Sarıkamış gazisi yeğeni Kemal yaşıyordu.Kemal hasta ve bakımını bizzat Mehbare yapıyordu.Kemal İstanbul’u işgal eden işgalci güçler tarafından arananlardandı. Çünkü Kemal vatanı kurtarmak adına teşkilatlanan derneklere ve millicilere yardım ediyordu hasta yatağında.Arkadaşlarının getirdiği dergi kitap ve mecmuaları tercüme ediyordu.Ahmet Reşat bu durumdan bu durumdan hoşnut olmasada teyzesi Saraylı hanımın hatırı için ses çıkarmıyordu.Aslında kendiside işgalci güçlerden hoşnut değildi.Böyle yaparak kendisinin de gizliden gizliye millicilere yardım ettiğini düşünüyor ve rahatlıyordu.İstanbul artık esir bir şehir haline gelmişti.Sokaklar işgalci askerlerle doluydu.Kimse rahat hareket edemiyordu.Ahmet Reşat buna çok içerliyor ağlamamak için kendini zor tutuyordu.

Behice Reşat beyin eşidir.Saraylı hanım teyzesi Mehbare de evin bakımı ve son zamanlarda hasta olan Kemal beyin yakın bakımıyla ilgilenen uzaktan akrabaydı.Mehbare bu bakım sıralarında Kemal beyle gönül bağı olmuş ona tutkuyla bağlanmıştı.Hatta daha da ileri giderek ondan hamile kalmıştı.Mehbare Kemal beye çok bağlanmış onun sözünü iki etmezdi.Günler böyle sürüp giderken Kemal beyin başka bir semte bir belge göndermesi hatta kendisinin götürmesinin daha sağlam olacağını düşünmüş,hasta olmasından dolayı Mehbare buna karşı çıkmış kendisinin götüreceğini ısrarla kabul ettirmişti.Götürdüğü evrakları yerine teslim etmiş yenilerini almak için beklerken işgalci kuvvetler bulundukları evi bombalamışlardı. Mehbare’ye bişey olmamıştı fakat Kemal’in yakın dostu Mahir bey Mehbare’yi görmüş ve olan bitene bir anlam veremese de konağa giderek Kemal’nin daha dikkatli olması konusunda uyarmıştı. Mehbare bu olaydan çok korkmuş fakat sevdiği adamın isteğini yerine getirdiği için çok mutlu olmuştu ayrıca birde vatanı için bir şeyler yaptığını Kemal’le Mahir’in konuşmalarından anlayınca daha da mutlu olmuştu.

Reşat bey artık sarayda Maliye Nazırı olmuştu.Artık bundan sonra tüm gözler üzerinde olacaktı.Konakta ki herkes buna çok sevinmiş,konukları ağırlamak için yokluk günlerinde dahi olsa Reşat beyden habersiz hazırlıklara başlamışlar ve konuklarını ağırlamaya koyulmuşlardı.Bir tek konaktaki hasta olan saklanan millicilerin safında yer alan Kemal sevinememişti.O da dayısından milliciler için bilgi ve maddi destek Anadolu’ya geçecek eli silah tutanlar ve onların gidişini kolaylaştıracak, her ne olursa olsun yardım isteyeceği için fazlaca sevinememişti. Çünkü artık dayısı padişahın yanında onun kabinesinde yer aldığı kesindi.Reşat bey konak halkını topladı ve vatanın çok kötü durumda olduğunu ellerinden bir şeyin gelmediğini işgalci askerlerin ve komutanlarının küstah tavırlarını anlatıyor anlattıkça Kemal beyin gözleri açılıyordu.Kemal dayısı hakkında düşüncelerinin yanlış olduğunu onunda vatanın savunmasında etkin bir rol üstleneceğini düşünmeye başlamıştı ve öyle oldu.

Artık İstanbul’da işgalci askerler her yere baskınlar düzenliyorlar, her yeri arıyorlardı.Meclis-i Mebusan’ı bile basmışlar kendilerine direnenleri ve karşıt görüşlü olanları tevkif etmişler hatta daha ileri giderek halkın gözleri önünde dövmüşler ve tartaklamışlardı.Bu katlanabilir bir durum olmaktan çıkmıştı. Konakları evleri ve işyerlerini aramaya başlamışlar padişah karşıtı ve kendilerine aykırı hareket eden ve tehdit unsuru olabilecek herkesi ve her şeyi alıyorlardı.Bu durum Konakta hareketlenmeye sebep olmuştu.Acaba Maliye Nazırı Ahmet Reşat Efendinin de konağını ararlar mıydı. Ya ararlarsa Kemal’i yakalarlarsa neler olurdu neler. Kimse düşünmek bile istemiyordu. Bundan dolayı Kemal’in daha güvenli bir yerde saklanması lazımdı. Bir iki sokak aşağıda eski komşuları ve aile dostlarının bir konağı vardı.Konakta millicilerden olan duruşunu ve düşüncelerini bozmayan Azra hanım ve uşakları vardı.Hemen irtibata geçildi ve Kemal bey oraya Mehbare’yle beraber gitti.Çünkü Mehbare aşkını erkeğini başka bir kadının yanına yalnız gönderemezdi.Hem kimseler kendisi gibi Kemal’ine bakamazdı.Konağa vardılar.Fakat bir süre sonra orayıda işgalci askerler bastı ve arama yaptılar.Kemal’le Mehbare arka taraftan bir alt sokağa çıkan gizli bir geçitten kaçmayı başardılar.Çıktıkları sokakta ayrılmak zorunda kalırsak bu geçitte buluşuruz dediler ve nitekim ayrıldılar.Kemal kendini dar ve karanlık geçide zor attı.Hastaydı ve üşüyordu.Sarıkamış’ı hatırladı,hatırladıkça üşüdü ve donup öleceğini zannederken dalıp gitti.Bir süre sonra Mehbare geldi ve onu aldığı gibi Konağa getirdi.

Azra hanımla Mehbare arasında artık sıkı bir dostluk başlıyordu.Azra bu baskından sonra konağını isteyen oraya el koyan düşman askerlerine bırakmak zorunda kaldı ve oda Anadolu’ya geçesiye kadar Reşat beyin konağında kalacaktı.

Bütün bunlar olup biterken Reşat beyin hanımı Behicenin hamile olduğu öğreniliyor konak halkı bu duruma sevinsin mi üzülsün mü anlayamıyordu. Çünkü yokluk günleri yaşanıyordu.Bununla birlikte birde Saraylı hanım Mehbare’nin durumundan şüphelenmiş ve şüphelerinde haklı çıkmıştı.O da hamileydi,fakat kimden evden dışarıya fazla çıkmaz kimseyle münasebeti olmazdı bu durumda neydi böyle.Mehbare’nin ağzını aradı ve Kemal’le gizli gizli münasebette bulunduğunu öğrenmişti.Kemal’e kızmış fakat onunda bu duruma sevinmesi ve istemesi onun bu durum karşısında fazla bir şey söylemesini engellemişti.Kemal’de bu arada artık iyleşmeye başlamış ve Konaktan ayrılarak daha aktif bir görevde çalışmak istiyordu.Bunu Mahir’e anlattı.Mahirde gerekli yerlerle görüşerek Kemalin durumuna uygun masa başında anadoluya geçecek vatanperverlere sahte kimlik hazırlayacaktı.Ama konaktan ayrılmadan önce Mehbare olayını aydınlatmalıydı.Durumu dayısına anlattı ve Mehbare’yle evlenmek istediğini söyledi. Tabi ki hamile olduğunu sakladı söyleyemedi. Sonunda evlendiler. Konaktan ayrıldı, önce İstanbul da biraz kaldı.Daha sonra telgraf ağını kurmak için Eskişehir civarlarına gitmişti.

İstanbul da bunlar cereyan ederken Ankara’da işgalci kuvvetlere karşı direnen bir hükümet vardı.Anadolu’nun her yerinde direnen halk vardı.Bunları bir araya getirip düzenli bir ordu kurmak görevini Mustafa Kemal üstlenmişti.Öylede oldu.

Kemal Anadolu’ya geçtik ten bir müddet sonra öldü haberi gelmişti konağa. Hiç kimse ne yapacağını bilemiyordu. Mehbare bu haberle beraber erken doğum yapmıştı.Konaktaki herkes şaşırmış ne yapacağını ne söyleyeceğini bilemiyordu. Saraylı hanım akli dengesini yitirmek üzereydi.Kemal ölmemiş gibi konuşuyor ve hareket ediyordu.Bu durum Mehbare’yide çok etkilemiş oda aklını yitirmek üzereydi ki buna doktor Mahir müsaade etmedi ve tedavi olması için telkinde bulundu.

Kemal Anadolu’ya geçtiğinde Azra hanımda Antep dolaylarına geçmişti.Orada bir Fransız subayına gönül vermiş fakat evlenme cesaretini göstermemişti. Çünkü vatanını işgale gelen bir subayla nasıl evlenirdi insanlara ne cevap verecekti bunu açıklayamazdı.Bunun için aşkını kalbine gömdü.

Artık son günlerde Anadolu’nun her yerinden güzel haberler geliyor işgalci kuvvetler peyder peyder geri çekiliyorlardı.Anadolu kurtuluyordu artık.Milli ordu zaferini ilan ediyordu tüm dünyaya.

İstanbul’daki son Osmanlı Hükümdarı Sultan Vahdettin Han’da General Harrington’un himayesinde hazırlanmış bir kaçış planıyla vatanı terk ediyordu.
Artık ülke kurtulmuştu.Ülke kurtulurken Milli ordunun zaferi vardı.Milli ordunun yanında olmayanlar Ankara hükümeti tarafından vatan haini ilan edilmiş idamları isteniyordu.Ahmet Reşat vatan haini olmasa bile Milli orduya gizliden maddi ve manevi destek olduğu halde o da vatan haini olmak üzereydi. Buna katlanamıyordu.O da ülkeyi terk etmek zorunda kalmıştı ama geri dönecekti, vatan haini olmadığı, millicilere yardımcı olduğu öğrenilecek ve kanıtlanacaktı biliyordu.Ama şuan itibariyle yapacak bir şey yoktu ve ülkeyi terk etmek zorundaydı.Bu durumu konak halkına anlattığında herkes dondu ve ne söyleyeceğini bilemediler.O da artık bu konakta kaçaktı.Aynı Kemal gibi.Doktor Mahir çok eski dostu olduğundan durumu ona anlattı.Konak halkını ona emanet etmek istiyordu.Mahir’inde bunu seve seve kabul edecekti.Zaten Mahir’de Reşat beyin büyük kızı Leman’a aşıktı ve bu ilk ve son fırsattı söylemeliydi.Reşat beye durumu anlattı ve izdivaç istedi.Reşat bey önce şaşırdı fakat bu çok isabetli ve uygun bir karardı diye düşündü kabul etti.Fakat Reşat bey sabah erkenden İstanbul’a vatana ve Konağına veda edecekti.Nikahın akşam hemen olması gerekiyordu.Mahir bu duruma çok sevinmiş ve acele bir şekilde akşama hazırlık yaptı.Bir taraftan da yakın dostunu kaybedeceği için çok üzülüyordu. Hazırlıklar bitti ve akşam imam nikahı yapıldı.

Sabah kimsenin kendisini uğurlamasını istemiyordu.Erkenden Konaktan ayrılacak limana inecek ve kendisi gibi vatanı terk etmek zorunda kalan kader arkadaşlarıyla beraber İtalyan vapuruyla vatanı terk edecekti.Ahmet Reşat hiç içine sindiremediği bu durum karşısında vatanını sevdiklerini geride bırakarak vapurunda kalkışıyla beraber ‘ELVADA İSTANBUL! ELVEDA ŞEHRİM!’ diye haykırıyordu.

İlerleyen günlerde Konağa bir mektup yazarak durumunun iyi olduğunu içinde bulunduğu durumu içine sindiremediğini ve en kısa zamanda Romanya da Peşte de buluşabileceklerini Behice’sine yazıyordu.Konaktan da iyi haberler vardı.Kızı Leman’ın da bir kızı olmuştu.Adını Sitare koymuşlardı.Sitare Farsçada yıldız manasına geliyordu.Herkes ve her şey burnun da tütüyordu Ahmet Reşat Efendinin.Gelecekle ilgili hayır dualar ederek mektubuna son veriyordu.
 
K

Kayıtsız Üye

#9
bu romani nerden bulup okuya bilirim?ozeti okudum.cok etkilendim HEMEN BULMAM LAZIM!!!!!!!!!!
 
K

Kayıtsız Üye

#10
ben 2 gun bundan once de yazmisdim bu romani nereden bula bilirim deye.ben bakude oturuyorum.bu roman bakuya getirilmismi?ya da internetden nasil bulup okuya bilirim?
 
Üst