Astronomi Tarihi Hakkında

#1
Sponsorlu Bağlantılar
ESKİ ÇİNLİLER (M.Ö 3000-M.Ö 600)

Eski Çinliler'de medeniyet oldukça ileri bir seviyedeydi. Ay'ın, Güneş'in görünür hareketlerini çok sağlıklı saptamışlardır. 1 yılın 365,25 gün olduğunu bulup buna göre takvim yapmışlardır. Tutulmaları Gözlemlemişler ve nedenlerini doğru olarak yorumlamışlardır. Süpernova ve nova patlamalarını kaydetmişlerdir. Günümüzde bu modellerden yararlanılarak yıldız evrimi modelleri denetlenmektedir.

BABİLLİLER

Babilliler Çinlilerin bildiklerine sahiptiler. Gezegenlerin yıldızlardan farklı olduğu konusundaki ilk bilgilere Babillilerde rastlanmıştır. Tutulmaları izlemişler ve tutulmanın dönemini 18 yıl 11 gün (saros dönemi) bulmuşlardır. Babilliler'e göre Dünyada birçok insan, gökyüzünde de birçok yıldız vardır. Buna göre her insanın bir yıldızı olmalı. Güneşin, Ayın ve gezegenlerin batması ve yıldızların sönmesiyle insan hayatlarını ilişkilendirmişler ve böylece bugün astrolojinin doğuşuna neden olmuşlardır.


MISIRLILAR

Mısırlılar bu dönemde Sirius yıldızının hareketlerine göre takvim yapmışlardır. Sonraki dönemlerde Güneş takvimine geçmişlerdir. 1 yıl 365 gün alınmıştır. Özellikle geometride oldukça ileriydiler. Pi sayısını biliyorlardı. Merkür ve Venüs'ün Güneş etrafında dairesel yörünge hareketi yaptığını biliyorlardı.

AMERİKA

Mayalardan bize kalan kayıtlar; burçlar kuşağı (zodyak), Ay, Güneş ve gezegenlerin günlük hareketidir. Güneş burçlar kuşağının merkezine konulmuştur. Mayalar da Güneş takvimini kullanmışlardır.


ESKİ YUNANLILAR (M.Ö. 600-M.S. 200)

Bu dönemde günümüzdekine benzer okullar vardı. Bu dönemdeki astronomiye olan katkılar filozofların kişisel katkıları şeklinde olmuştur.

Thales (M.Ö. 640-M.Ö. 545): Geometriye dayalı çalışmaları olmuştur. Geometriyi iyi bildiği için Ay'ın ve Güneş'in görünür hareketleri üzerine çalışmıştır. Dünyanın denizlerle çevrili düz bir kara parçası olduğunu düşünmüştür. Thales'in bıraktığı Dünya haritası vardır. Haritada Akdeniz, Avrupa ve İskandinavya kıyıları çok iyi çizilmiştir.

Parmanides: M.Ö. 550 yıllarında çalışmalarda bulunmuştur. Kayıtlara göre Dünyanın yuvarlak olabileceğini ilk düşünen bilgindir. Diğer kavimlerden kalan bilgilere dayanarak bir Güneş sistemi oluşturmuştur. Bu modelde Dünya merkezde, Ay Dünyanın etrafında dairesel yörüngeler çizmektedir. Ay'dan sonra Güneş gelmekte, Güneşten sonra da sırasıyla; Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter ve Satürn bulunmaktadır.

Anaximendes: Dünyanın yuvarlak olduğunu kabul etmiştir. Tutulmalardan yararlanarak Güneşin yarıçapını tahmin etmiştir (Rg= 27 Ry). Tutulmalardan Güneş Dünya arasını 27 Ry bulmuştur. Yıldızları bir yüzey üzerindeki deliklerden Güneş ışığının geçmesi olarak düşünmüştür. Gündüz bu yüzeyin arkasından çıkan Güneş görünüyor, gece bu yüzeyin arkasına geçen Güneşin ışığının deliklerden geçmesi ile yıldızların oluştuğunu iddia etmiştir.

Anaximenes: Ay, Güneşten aldığı ışığı alarak parlak görünüyor demiştir. Fakat Güneş ve Ayı silindir yapılı cisimler olarak tanımlamıştır. Yıldızların kristal birer çivi olduğunu ve yüzeyde sabit olduğunu düşünmüştür.

Philallos: Dünyanın evrenin tam merkezinde olmadığını biraz farklı bir yerde olduğunu söylemiştir.

Eudoxus: Dünyanın evrenin merkezinde olduğunu iddia etmiştir. Ayrıca gezegenlerin ikincil çember etrafında döndüğünü iddia etmiştir. Tutulmalardan faydalanarak Ay ve Güneş uzaklıklarını ve yarıçaplarını karşılaştırmıştır. En önemli katkısı ikincil çemberi düşünmesidir. Bu çembere "episaykl" demiştir. Gezegenlerin görünür hareketlerindeki gözlemsel sonuçları sağlamak için çemberin varlığnın ileri sürmüştür. O günlerde 5 tane gezegen biliniyordu. Ay ve Güneşle birlikte 7 tane gök cismi biliniyordu. Bu yüzden 7 tane birincil çember olmak üzere toplam 27 tane çember tanımlamıştır.

Aristo (M.Ö. 384-M.Ö. 322) : Zamanının en önemli filozoflarından olan Aristo Ayın evrelerini doğru olarak açıklamıştır. Ayın ışık yaymadığını Güneşten aldığı ışığı yaydığını söylemiştir. Ay tutulması sırasında Dünyanın gölge sınırı Ay üzerindeki görüntüsü yay şeklinde olduğundan Dünya küre biçiminde olmalıdır demiştir. Eudoxus modeline inanmış ve o modeli geliştirmiştir. Geliştirdiği modelde gözlemlerle açıklamak için 55 küreye ihtiyaç duymuştur. Çember yerine küre kullanmasının nedeni dini inanışıdır. Cisimlerin gökyüzünde görünmez küreler üzerinde durduğuna inanmıştır. Birbiri üzerinde dönen küreler ses çıkarıyor ve bu sesleri sadece günahsız iyi kullar duyabilir diyordu. Gök cisimlerin dönmelerini frekansa çevirince 7 tane ayrı ses notası bulmuştur. Müzik böylece doğmuştur. 7 tane birincil vardır. Satürn'ün dışındaki kürelerde yıldızlar vardır. Bu kürelerin arasını saydığında 7 kat bulmuş ve bunun büyük dinlerde geçen 7 kat olduğunu savunmuştur. 7 tane gök cisminden haftanın her gününe birinin adı verilmiştir. Haftanın 7 gün olması 7 görünür gök cismi olmasındandır. Aristo en zengin, en güçlü ve en büyük filozof kabul edilmiş ve O ne derse doğru sayılmıştır. Onun astronomi konusundaki görüşleri yanlış olduğu halde Rönesans'ta bile kabul edilmiş ve aksi görüşler hor görülmüş ve onun yüzünden bir çok değerli bilim adamı katledilmiş ve astronomi uzun süre gelişememiştir.

Aristarchus (M.Ö. 310-230): İlk kez evrenin merkezinde Dünya olmadığını, Güneşin olduğunu savunmuştur. Yıldızların sonsuz uzaklıkta olduğunu savunmuştur ve buna göre evrenin sonsuz olduğunu savunmuştur. Tüm gezegenlerin Güneş etrafında döndüğünü savunmuştur. Ayın Güneş etrafında değil Dünya etrafında dolandığını söylemiştir. Dünya-Ay uzaklığını Güneş-Dünya uzaklığı ile karşılaştırmıştır. Ancak görüşleri Aristo'nun görüşlerine ters düştüğü için kabul görmemiştir.

Hipparchus (M.Ö. 190-125): Aristo modelini geliştirmiştir. Yıldızları gözlemlemiş ve bunun sonucunda 850 yıldızı içeren bir yıldız katalogu yapmıştır. Bu katalog bugün hala kullanılmaktadır. Katalogda yıldızların konumlarını ve parlaklıklarını içermektedir. Kendinden önceki kataloglarla kendi katalogunu karşılaştırmış ve sistematik bir kayma olduğunun farkına varmıştır. Bu sistematik kaymanın Dünyanın presesyon hareketinin sonucu olduğunu ileri sürmüştür. Bu doğru bir bilgidir. Bu harekete göre koordinat sistemlerinde kullanılan koç noktasının yılda 46" kadar kaydığını bulmuştur. Gerçek değer ise 50" dir
 
Üst