Arapça Nedir ? - Arapça' yı kimler Kullanmıştır ? - Arapça' nın Önemi

#1
Sponsorlu Bağlantılar
Arapça, Hami-Sami Dilleri Ailesi'nin Sami koluna mensup bir dil. Arap Yarımadası ve Kuzey Afrika'da halkın çoğunluğunca, İran ve Türkiye'de ise Arap azınlıklarca kullanılmaktadır.
Kuran-ı Kerim'in Arapça olması nedeniyle Arap dili İslâm dininde özel bir yere sahiptir.
Aslen Arap yarımadasına özgün bir dil olmakla beraber 7. yüzyıldan itibaren Arap istilası ile çok geniş bir coğrafyaya yayılmış, İslâm dininin kültürel baskınlığı ile birlikte zaman içinde Irak, Suriye, Önasya, Mısır ve Kuzey Afrika’nın yerel dillerini asimile etmiş ve bu bölgelerin de dili haline gelmiştir. Zaman içinde İspanya’dan Güneydoğu Asya’ya kadar çok geniş bir coğrafyanın üst kültür dili olmuştur. Günümüzde Fas’tan İran sınırına kadar yaklaşık 225 milyon insanın ana dili olsa da, günlük konuşmada bölgeden bölgeye büyük farklılıklar gösterir. Ancak Kuran-ı Kerim'in yazıldığı dil olan 7.inci yüzyıl Hicaz Arapçası günümüze değin değişmeden kaldığı için Standart Arapça (Fusha) kabul edilir ve değişik bölgelerden Arapların birbirleriyle anlaşabilmek için kullandıkları dildir. Arapça eğitim de, basın yayın da bu Stardart Arapça (Fusha) ile yapılır.
Arap Yarımadasının güneyinde konuşulan lehçeler Standart Arapça’dan o kadar uzaklaşmıştır ki Güney Arapça adıyla ayrı bir dil olarak sınıflandırılabilir. Standart Arapça’nın dışında en önemli Arap lehçeleri; Mısırca, Şamî (Suriye, Lübnan, Filistin ve Ürdün’de) Arapça, Irakça, Körfez Arapçası, Hicaz Arapçası Necd Arapçası, Yemen Arapçası ve Kuzey Afrika (Magribî Arapça) Arapçasıdır. Malta adasında konuşulan Malta dili de aslında içine çok sayıda İtalyanca ve İngilizce sözcüğün karıştığı bir Arapça lehçesidir.
Arapça Yunancadan İngilizceye, İspanyolcadan, Farsçaya pekçok dünya dilini etkilediği gibi dilin Türkçe üzerindeki etkisi çok büyüktür. Türkçede Arapça kökenli çok fazla sözcük bulunmaktadır. Ancak gramer yapılarındaki büyük farklar dolayısıyla, pekçok Arapça kökenli sözcük Türkçe’de anlam kaymasına ve değişimine uğramıştır.



Arap dili alfabesi 28 harften oluşur. Bu harfleri oluşturan temel şekil sayısı ise 17'dir. Arap yazısı sağdan sola doğru akış sergiler. Harflerin tamamı sessizdir (sâmit). Harflerin seslenmesini sağlayan, ancak dinî metinler ve şiirler dışında pek kullanılmayan işaretler hareke ismini alır. Arap harfleri, sözcüğün başında, ortasında ve sonunda bulunmalarına göre kısmi değişiklikler gösterir.
Arap alfabesi tarihte ve günümüzde sadece Arapların kullandığı bir alfabe olmamış, özellikle İslam'ın başka topluluklar tarafından da kabul edilmesiyle Türkler, İranlılar, Pakistanlılar gibi Asya'daki diğer Arap olmayan unsurlar tarafından da kullanılmıştır. Günümüzde de Arap ülkeleri dışında İran, Pakistan, Afganistan gibi ülkelerde kullanılmaktadır. Ancak, Arapça dışında kullanıldığı dillerdeki farklı sesler için, alfabenin temel şekilleri üzerinde küçük değişiklikler yapılmıştır. Örneğin; Farsça ve Türkçe'deki "ç" sesi Arap alfabesinde olmadığı için önce İranlılar ve Türkler ج (cim/c) harfi üzerinde küçük bir değişiklik yaparak چ (çîm/ç) şeklini kullanmışlardır.




Arapça, aşağıdaki ülkelerde resmi dillerden biridir veya çok yaygın olarak kullanılır: Cezayir, Bahreyn, Çad, Komor Adaları (Federal İslam Cumhuriyeti), Cibuti, Mısır, Etiyopya, Gazze Şeridi, İran, Irak, İsrail, Ürdün, Kuveyt, Lübnan, Libya, Moritanya, Fas, Amman, Katar, Suudi Arabistan, Somali, Sudan, Suriye, Tunus, Birleşik Arap Emirlikleri, Batı Şeria, Batı Sahra, Yemen,Afganistan.



Arapça öğrenmesi en zor dillerden biri kabul edilir. Bunda hem dilin telaffuz zorluğu hem de dilbilgi yapısının karmaşıklığı bir etkendir.
Diğer Sami dilleri gibi, Arapça’da da sözcükler üç sessiz harften oluşan bir ana fikirden türetilirler. Bu üç sessiz harfe kök (cizr) ismi verilir. Bir kökten on değişik vezin üretilebilir. Bu vezinler üç sessiz harfe ünlülerle hareket ekleyerek ya da bir takım ön ekler ile elde edilir. Her vezinde aynı kökle alakalı ancak ayrı ayrı başka anlamlar ifade eden bir konsept vardır ve her vezinden kendi içinde bir fiil, bir ya da birkaç fiilden türetilmiş isim, ve fiili yapan bir özne ile fiile maruz kalan bir nesne türetilebilir.
Arapçada ismin üç hali vardır. İsmin halleri sözcüğün sonuna eklenen ünlü hareketleriyle betimlenir (Damma, fetha ve kesra). Dilin gramer yapısı büyük ölçüde bu harekete dayanmaktadır. Kısa bir u sesi veren damma ismin yalın halini betimler. Takribi kısa bir e sesine denk gelen fetha nesneyi betimler. Kısa bir i sesine denk gelen kesra ise edatları ve tümleçleri betimler. Ancak bunun pekçok istinisnası vardır ve hareket yan cümleciklerde ve dilin çeşitli yapısallarında değişikliğe uğrayabilir. Günlük konuşmada ve yazıda bu hareket çoğunlukla ihmal edilir.
Arapçada zamanlar geçmiş ve şimdiki zamandan oluşur. Gelecek zaman şimdiki zaman çekiminin başına s- öneki getirilerek oluşturulur. Ancak şimdiki zamanın da değişik türevleri bulunur ve bazı kişi çekimlerinde hareket değişebilir. Her fiil geçmiş ve şimdiki zamanda onüç kişiye göre çekilir (1. tekil ve çoğul, 2. erkek tekil, dual ve çoğul, 2. dişi tekil, ve çoğul, 3. erkek tekil, dual ve çoğul, 3. dişi tekil ve çoğul).
Sıfatlar ve rakamlar da cinsiyete göre çekilir. İnsan olmayan çoğullar dişi tekil sıfat tamlaması alırlar.
Arapçada kısa sesli harfler (hareket) yazıda gösterilmeyebilir. Kalın ve ince sesler için ünlüler değil ünsüzler değişir. Bu yüzden Türkçede aynı harfi kullandığımız pek çok sözcük Arapçada farklı iki sessizle yazılır. (Sayf=yaz (sad, ya, fe); Seyf=kılıç (sin, ya, fe); Kalb=kalp (kaf, lam, be); Kelb=köpek (kef, lam, be))
 
Üst