Ankara'nın Tarihi Geçmişi Hakkında Bilgi

#1
Sponsorlu Bağlantılar
Ankara'nın Tarihi Geçmişi Hakında
Ankara'nın Tarihi Geçmişi


Çok eski bir geçmişi olan Ankara, Augustus Tapınağı ve yazıtlarıyla her dönemde turistlerin ilgisini çekmiştir. İlk sendika sistemi olan “Ahilik”in ve ticaretin merkeziydi. Çünkü tüm kervan yolları buradan geçerdi. Tiftik keçisinin kaynağı ve üretildiği yerdi.



Atatürk’ün yüzüncü doğum yılı nedeniyle, Harp Akademileri Komutanlığı’nca, Yüksek Askerî Bilimler Başkanlığı mensubu Em.Tuğgeneral Sayın Nurettin Türsan’a hazırlattırılan, 1981 basımlı “Ankara’nın Başkent Oluşu” adlı eserdeki bilgilere göre:



Ankara, XVII. ve XVIII. yüzyıllarda 100.000 nüfuslu iyi bir ticaret merkeziyken, XIX. yüzyıl sonlarına doğru merkez ilçesinin nüfusu 26.105’e düşmüş, ticaret de, bu nüfusun üçte birini oluşturan Hıristiyan azınlığın eline geçmişti. Nüfusun azalmasında susuzluğun ve kıtlığın etkisi büyüktür. Bu kıtlık, XIX. yüzyılın ortalarına doğru başta Ankara olmak üzere Orta Anadolu’nun harap olmasına neden olmuştur. Ankara artık eski, zengin ve güzel kent değildir. Bu dönemde Ankara’da (merkez ilçesinde) 4.000 Türk, 1.700 Katolik Ermeni, 150 Gregoryan Ermeni, 350 Rum ve 50 Yahudi ailesi yaşamaktadır. Sayı olarak 16.970’i Müslüman, 5.551’i Katolik, 2.333’ü Rum, 825’i Gregoryan, 413’ü Yahudi, 13’ü Protestan Ermeni’dir. (Bu dönemde Ankara’nın tüm nüfusu da 30.000’e düşmüştü).



1838 yılında, Anadolu’daki birliklerimizde görevlendirilen Prusyalı subaylardan bazıları da Ankara’ya atanmışlardır. Bunlardan Eyalet Müşiri (Mareşal) İzzet Paşa’nın yanına gönderilen Kurmay Yüzbaşı Baron von Vincke tarafından Ankara’nın ilk planı ve haritası yapılmış ve 1854’te basılmıştır.



1886 - 1894 yıllarında Ankara Valiliği yapan Abidin Paşa zamanında, kaybolmaya başlayan tiftik sanayii canlanmış, kente 20 km. uzaktan su getirilmiş ve tren işlemeye başlamıştır. Bu valinin adını taşıyan bir çiftlik ve semt bulunmaktadır.



Ülkemize büyük hizmetleri geçen Colmar Von Der Goltz, 31 Mayıs 1889’da Ankara’ya gelmiş ve Vali Abidin Paşa’yı ziyaret etmiştir. Bu sırada Almanlar Berlin - Bosfor - Bağdat demiryolu ve diğer demiryolları için Avrupa’nın sömürgeci ülkeleriyle kıyasıya rekabet halindeydiler.



23 Mayıs 1896’da Ankara’ya gelen Kurmay Binbaşı Walther von Diestde tiftik keçileriyle ilgilenmiştir.



İngilizlerin tiftik keçilerini Güney Afrika’ya götürerek orada üretmeleri nedeniyle doğan rekabet Abidin Paşa tarafından önlenmeye çalışılmış ve Devlet Tiftik Çiftliği kurularak Memduh Paşa’nın Sivas’tan getirdiği “halıcılık” sanatı gelişmiştir.



Ankara’da 1.230.000 tiftik keçisi varken bir ara bunların kesim için İstanbul’a gönderilmeleri, yün sanayiinin yok olmasına neden olmuştur. Bu sanayinin değerini takdir eden cumhuriyet hükümetlerinin çabalarıyla 1939’da tiftik keçisi sayısı 4.945.351’e yükseltilmiştir.



Orta Anadolu’nun önemli bir kalesi ve ticaret merkezi olan Ankara’yı, 1874 - 75 kıtlığı, ticaretin Hıristiyanların elinde olması, 1917 yangını ve talanlar küçük bir kent haline getirmiştir. 27 Aralık 1919’da Atatürk Ankara’ya geldiğinde kent bu durumdaydı. Bu felaketleri yaşayan kuşağın Ankara’nın başkent oluşunda psikolojik etkisi büyüktür. Ankara, büyük bir din adamı olan Hacı Bayram Veli’nin de eskiden yaşadığı, öldüğünde gömüldüğü bir kent olup bu nedenle de uğrak yeridir.
 
Üst