Allah İçin Birbirini Sevmek

#1
Sponsorlu Bağlantılar
İçin Birbirini Sevmek

13. Ebû Hüreyre (r.a.)'den: Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: «
Teâlâ kıyamet günü şöyle buyurur:
«— Nerede benim rızam için birbirini sevenler? Benim gölgemden[11] başka hiçbir gölgenin bulunmadığı bu günde onları kendi gölgemde gölgelendireceğim.»[12]
14. Ebû Hüreyre (r.a.)'den Resûlullah (s.a.v.)'m şöyle buyur­duğu rivayet edildi: «Kendi gölgesinden başka hiç bir gölge­nin bulunmadığı günde (kıyamet gününde)
yedi kişi­yi kendi gölgesinde gölgelendirir (rahmetiyle muamele eder):
1) Âdil devlet başkanı,
2)
'a ibadetle yetişen genç,
3) Mescidden çıktığı zaman tekrar dönünceye kadar-kalbi oraya bağlı olan adam,
4)
yolunda sevişen, bu sevgiyle birleşen ve bu sev­giyle ayrılan iki kişi,
5)
Teâlâ'yı tenha bir yerde zikredip gözlerinden yaş akıtarak ağlayan adam.
6) Güzelce soylu bir kadın kendisim davet ettiğinde: «Ben
'tan korkarım» diyen kimse
7) Sadaka verdiğinde sağ elinin verdiğini sol eli bilme­yecek şekilde onu gizleyen kimse.»13
15. Ebû Hüreyre'den (r.a.) Resûlullah (s.a.v.)'m şöyle buyur­duğu rivayet edildi: «
bir kulunu sevdiği zaman, Cebrai-le:
«— Ben filan kimseyi sevdim (ondan razı oldum), onu sen de sev.» buyurur. Onu Cebrail de sever, sonra gök hal­kına seslenerek:
«—
filan kimseyi sevdi siz de seviniz.» der. Onu gök halkı da sever. Sonra onun sevgisi yeryüzünde halk arasında da yayılır.»[13]
îmam Malik diyor ki:
bir kula buğz edince, buğz etme hususunda da böyle söylediğini zannediyorum.[14]
16. Ebû îdris el-Hâvlânî'den; Dımaşk camime (Şam Ümeyye camiine) girdim, bir de baktım ki dişleri parlak, güzel yüzlü bir genç ve etrafında insanlar toplanmış, bir şey hakkında ihtilaf edince ona müracaat ediyorlar ve onun sözünü kabul ediyorlardı. Onun kim olduğunu sorduğumda:
«—Bu, Muaz b. Cebel» dediler. Ertesi gün erkenden (mescide) gittim. Onu bulduğumda benden daha erken gelmiş namaz kılı­yordu. Namazını bitirinceye kadar onu bekledim. Sonra huzuru­na gittim, selam verdim ve dedim ki:
«—V
i ben seni
rızası için seviyorum.»
«— V
i mi?» dedi.
«—V
i!» dedim. Tekrar:
«—V
i mi?» dedi.
«— V
i!» dedim Yine:
«—V
i mi?» dedi.
«—V
i!» dedim.[15]
Bunun üzerine abamdan tuttu, beni yanına çekti ve dedi ki:
*— Sana müjdeler olsun: Ben Resûlullah (s.a.v.)'in «
Teâlâ buyuruyor ki> benim rızam için birbirini seven, be­nim rızam için bir arada oturan, benim rızam için birbirini ziyaret eden ve kendilerini benim rızama adayan kimsele­re benim muhabbetim vaciptir.»[16] buyurduğunu duydum.[17]
17. îmam Malike Abdullah b. Abbas (r.a.)'m şu hadisi rivayet edildi: İşlerde iktisatlı olmak, yumuşak davranmak, (din ve görü­nüş bakımından) güzel bir yol tutmak Nübüvvetin yirmi beşte bi­ridir.[18]

[11]
'ın gölgesinden, murad, onun rahmeti, ihsanı ve himayesidir. Yahut da birçok hadislerde de belirttiği üzere arşı â'lâ'nın gölgesidir.
[12] Müslim, Bir, 45/12, no:37.
Yanı onların dünyadaki iyi davranışlarının mükafatını vereceğim.
[13] Buharı, Tevhîd, 97/33; Müslim, Bir, 45/48, no: 157. Yani onu tanıyan müslümanlar arasında demektir.
[14] Yani
bir kişiye buğz edince Cebrail'e:
«Ben filan kimseyi sevmiyorum, sen de sevme! diye emreder. Onu Cebrail de sevmez. Sonra gök halkına seslenerek:
«—
filan kimseyi sevmiyor. Onu siz de sevmeyiniz.» der. Bunun üzeri­ne yerdeki insanlar ondan nefret ederler. (Bâcî, el-Münteka, c.7, s. 274).
[15] Bu da gösteriyor ki, yemin o günkü Arapça'da bazan bir haberin, bir sözün tekid ve tahkik edilmesi için kullanılıyordu.
[16] Yani gerek düşmanlara karşı cihad hususunda ve gerekse kendisine emre­dilen diğer hususlarda,
'ın rızasını gözeterek hareket edenlere, Ce-nab-ı Hak bol sevap ve mükafat vereceğini vad ediyor (Bâcî, Münteka, c.7, s. 275).
[17] Mevkuftur. Merfu hürmüne sahiptir. Çünkü böylesi kendi fikri olarak söylenmez. Tabaranî, el-Mucemu"l-Kebir'de Abdullah b. Serahsi'den riva­yet etmiştir.
Bu hadis sahihtir. Hakim der ki: Buhari ve Müslim'in şartlan üzeredir. îbn Abdilber der ki: Bu, sahih bir isnaddır.
[18] Yani bunlar nebilerin ahlâkındandır. onlara emredilen sıfatlardandır. Biz bu tecezziye (taksimata) inanırız, fakat mahiyetini bilemeyiz. Çünkü bu peygamberlik bilgilerindendir. Bunu düşünce ve istinbat yoluyla anlamak mümkün değildir.
 
Üst