Edirne Hakkında Bilgi

#21
Sponsorlu Bağlantılar
Edirne Dolmen ve Menhirleri


Dolmenler (Lalapaşa)

Edirne Lalapaşa ilçe merkezinin hemen yanında bulunan, bir çoğu da köy yollarının kenarında dizili olan dolmenler 1960 yıllarında Ş.A.Kansu tarafından yeniden bulunmuştur. Ş:A.Kansu daha çok Lalapaşa ilçe sınırları içerisindeki dolmenleri tespit etmiş, çeşitli raporlar ile 19 dolmenin fotoğraf ve tanımlarını yayınlamıştır. Daha sonra Edirne Müzesince 5 tane daha dolmen tespit edilmiştir.

Dolmenler, tarih öncesinde mezar olarak kullanılan iki tanesi dikili, üçüncüsü de bunların üzerine kapak gibi yatırılmış üç büyük taştan meydana gelmiş yapılardır.

Trakya dolmenleri genelde ortak özelliklere sahiptirler. Dolmenler esas mezar ve giriş odaları ile bunları çevreleyen küçük bir tepeden oluşmuştur. Mezar odaları ile ön odaların yapımında boyutları 2-3 m.ye kadar olan iri taş bloklar kullanılmıştır. Esas mezar odasının dört yanı iri blokların dik olarak yerleştirilip, üzerinin de yine iri bir blok taş ile örtülmesi ile biçimlendirilmiştir. Yan taşlar, arkada küçük bir antre oluşturacak şekilde çıkıntı yapar. Odanın ön kısmındaki kenar taşına “Ruh deliği” olarak adlandırılan küçük bir delik açılmıştır. Genellikle iki tane olan giriş odaları da aynı yöntemle şekillendirilmiştir. Bazen bir ruh deliği ikinci odanın girişinde de bulunmaktadır. En öndeki giriş odası daha çok önü açık bir koridor niteliğindedir. Mezarı genellikle küçük ve alçak bir tepe çevreler. Doplmenlerden bazıları ikili, bazıları da dörtlü gruplar halindedir.

Dolmenlerin yönleri kuzeybatıya doğrudur. 1990 yılında Prof.Dr.Mehmet Özdoğan başkanlığında bir ekip daha önceden bilinen 50 dolmenin dışında 24 tane daha dolmeni tespit ederek belgelemiştir.

Trakya dolmenleri genel olarak Son Tunç Çağı-İlk Demir Çağı geçiş dönemine, MÖ.1400-900 yılları arasına tarihlendirilmektedir. Bazı görüşlere göre dolmenlerin üstünü kaplayan büyük taş üzerinde tören yapılmaktadır.

Edirne Müzesi tarafından 1994 yılında Lalapaşa’da yapılan kazıda bir dolmenin içerisinde insan kemiklerine rastlanmıştır. Birden fazla kişiye ait kemikler, burasının bir aile mezarı olduğuna işaret etmektedir. Kemiklere iki odalı ve bir girişi olan dolmenin ortasındaki odada rastlanmıştır.

Trakya dolmenlerinin bir devamı niteliğinde olan Yunanistan’da Batı Trakya’daki ve özellikle Bulgaristan’da Istranca, Sakar ve Rodop olmak üzere üç dolmen bölgesi olup, bu bölgede bilinen 750 kadar dolmen bulunmaktadır.


Menhirler (Lalapaşa)

Tarih öncesi dönemlerde 2-3 m. boyunda kabaca yontulmuş olarak toprağa gömülerek dikilen taşlardır. Bu taşların işlevi hala tam olarak bilinmemektedir. Büyük olasılıkla mezarların yerini belirtmek için kullanılmıştır. Bazılarının ise sınır taşı olarak kullanıldığı sanılmaktadır.

Trakya bölgesi menhirler bakımından zengin bir bölgedir. Trakya’nın Türkiye sınırları içerisinde kalan bölümünde bu megalitik anıtlar hakkında yeterli sayılabilecek çalışmalar yapılmamıştır. Bölgede Kırıkköy, Lalapaşa ve Çömlekpınar Köyü çevresinde toplu olarak bulunurlar. Bölgenin genelinde tek tek dağılmış bir çok menhir bulunmaktadır.
 
#22
Edirne Kütüphaneleri

Selimiye Cami Kütüphanesi (Merkez)

Edirne Selimiye cami Kütüphanesi yavuz Sultan Selim tarafından 1574’te kurulmuştur. Caminin yapımı bittikten sonra, Yavuz Sultan selim’in buraya vakfettiği kitaplarla açılmıştır. Başlangıçta 257 kitabı vardır. Daha sonra bağışlanan ve vakfedilen kitaplarla, kütüphanenin kitap sayısı 5.757’yi bulmuştur. Kısa zamanda yazma ve basma kitaplarla Türkiye’nin en zengin kütüphanelerinden biri durumuna gelmiştir.

Cumhuriyetin ilanından sonra tekke ve zaviyelerin kapatılmasından sonra oradaki kitaplar da Selimiye Yazmalar kütüphanesine devredilmiştir.

Edirne İl Halk Kütüphanesi 1968 yılında açılınca da yazma kitaplar Selimiye Kütüphanesinde kalmış, diğer kitaplar da buraya taşınmıştır.



Sultan II.Murad’ın Edirne’de Kurduğu Kütüphaneler (Merkez)

Sultan II.Murad Edirne’de Üç Şerefeli Cami’nin medresesinde, Saatli Medresede ve Muradiye Medresesinde kütüphaneler kurmuştur. Sonraki yıllarda bu üç kütüphane birleştirilmiştir. Bu medrese ve kütüphaneler döneminin ilim yuvası olmuş, İstanbul’un ilk kadısı Hızır Bey, Müftü Ahmet Paşa gibi ünlü alimler de buradan yetişmiştir.

Sultan II.Murad’dan sonra Fatih Sultan Mehmet bu kitapları Edirne’de yaptırmış olduğu Cihannüma Kasrı’ndaki Kasr-ı Padişah-ı Kütüphanesine taşıtmıştır.


Sultan II.Beyazıt Kütüphanesi (Merkez)

Sultan II.Beyazıt Edirne’de yaptırmış olduğu Sultan II.Beyazıt Külliyesinin Tıp Medresesinde bir vakıf kütüphanesi kurdurmuştur. Bu kitaplar Sultan II.Beyazıt’ın vakfiyesinde de kitapların isimleri ve sayfa sayıları ile aynen yazılmıştır.
 
#23
Edirne Dergâhları



Edirne Osmanlı devletinin başkenti olmasından sonra şehirde bazı dergahlar yapılmış, sonradan bazıları işlevini yitirerek camiye dönüştürülmüştür. Bunların başında da Mevlevi dergahı olarak kurulan sonra da Muradiye Camisi’ne dönüşen yapı gelmektedir. Bu arada caminin yanına bir Mevlevihane yapılmış ancak, bu yapı da günümüze gelmemiştir.
Evliye Çelebi, Edirne dergahları konusunda bazı bilgiler vermiştir. Ardından Rıfkı Melül Meriç Edirne’de kurulan ve zamanla yıkılarak ortadan kalkan dergahların listesini vermiştir. Oral Onur da günümüze gelemeyen dergahların kitabelerini yayınlamıştır.

Edirne dergâhlarının başında Hünkar Dede Dergâhı gelmektedir. Bu dergâh, Hıdırlık Tepesi’nde Bektaşi tekkesi olarak kurulmuştu. Ancak burada bazı uygunsuz kişilerin toplandığı ve devlet itibarını sarsacak işlerin yapıldığı saraya ihbar edilmiş ve Sultan İbrahim zamanında Kara Mustafa Paşa tarafından 1051’de yıktırılmıştır.

Edirne’de bir de güreşçiler dergâhı bulunuyordu. Derviş hücreleri ve matbahtan oluşan bu yapı ahşap idi. İçerisinde pehlivanlarla ilgili çeşitli eşyalar, güreş malzemeleri bir araya getirilmişti. Bu dergâhın Ali Paşa Çarşısı yakınında bulunduğunu Evliye Çelebi belirtmiştir.

XVII. yüzyılda Zindan Kapısı dışında küçük bir dergâh bulunuyordu. Şeyh Zindani Tekkesi isimli bu dergah İstanbul’un fethine katılmış bir velinin türbesi çevresinde kurulmuştu.

Edirne’de Kurtbayırı denilen yerde geniş bir arazi içerisinde bir Kadiri dergâhı vardı.Bu dergâh da Şeyh Sezai-i Gülşeni tarafından kurulmuştu.

Bunların yanı sıra Ağaçpazarı yakınında Hacı Ömer Ağa’nın kurduğu dergâh, Beylerbeyi Camisi yakınında Şeyh Mestçizade İbrahim Efendi dergâhı da halveti tarikatına bağlı olarak işlev yapıyordu.

Üç Şerefeli Cami’nin yanında Müezzin Sultan ve İshakilerin Ebu İshak Kazeruni dergâhları da vardı.

XVII.yüzyılda Eski Cami yakınında Taşkent Baba Dergâhı, Ağaçpazarı yakınında Tütünsüz Baba Tekkesi de devrinin önemli dergâhları arasında idi.

Gülşeni Tarikatından Hasan Sezai Efendi’nin kurduğu Hasan Sezai Dergâhı 1428’de kurulmuş ve sonra camiye dönüşmüştü.

Kadirhane semtinde, Selçuk Hatun Camisi’nin karşısında bir Kadiri Dergâhı bulunuyordu. Bu dergâhı Kadiriliği Edirne’de yaygınlaştıran Şeyh İsmail Rumi Efendi kurmuştur. Bu dergâh 1746 yılında yanmış, Vezir-i azam Muhsinzade Mehmet Paşa tarafından 1773 yılında tamir edilmişti. Dergah sonraki yıllarda birkaç kez yanmış ve Edirne valilerinden Hacı İzzet Paşa tarafından onarılmış, l885 yılında törenle açılmıştır.

Edirne Müzesi’nde bulunan bir kitabeden Edirne’de Celvetiye Dergâhı olduğu öğrenilmektedir. Müzedeki kitabesinde l639 tarihinde yapıldığı anlaşılmaktadır.

Edirne Halk eğitim binasına giden yolun üzerinde Kargı Baba Dergâhı bulunuyordu. Evliya Çelebi Kargı Baba’nın Bektaşi olduğunu ve orduya kargı yaptığını belirtmiştir. Bu dergâha ait 1865 tarihli onarım kitabesi Edirne Müzesi’ndedir.

Lari Camisi’nin arkasında Rami Efendi’nin 1625 yılında kurduğu Gülşeni Dergâhı bulunuyordu. Bu dergah 1625,1636 yıllarında yenilenmiş ve semahanesi yeniden yapılmıştır. Bu onarımları gösteren kitabe yakın tarihlere kadar dergâhın kapısı üzerinde bulunuyordu.

Edirne’de Şıh İbrahim Efendi’nin kurmuş olduğu Rıfai Dergâhının 1780 tarihli kitabesi Edirne Müzesi’nde bulunmaktadır.

Evliya Çelebi Edirne’de bunların dışında Üçler-Yediler, Şütüraplar, Karacaahmet Sultan dergâhlarının isimlerini vermektedir. Ayrıca Edirne Müzesi’nde bazı dergâh kitabeleri bulunuyorsa da bunların hangi dergâha ait oldukları ve bu dergâhların yerleri bilinmemektedir.
Sokollu Külliyesinin cami avlusunun kuzeydoğusunda bulunan dergâhtan yalnızca mihrap duvarı ve mihrabın çıkıntısı günümüze ulaşabilmiştir. Dergâhın hangi tarikata ait olduğu anlaşılamamaktadır. Prof.Dr.Ara Altun ve Tülay Reyhanlı bu bölümün bir süre mescit olarak kullanıldığını belirtmişlerdir. Onlardan öğrenildiğine göre, dergâhın batıdan bir girişi ve girişin iki yanında da biri mihraplı olmak üzere iki ayrı bölümden meydana gelmiştir.
 
#24
Edirne Su Yolları ve Kemerleri



Edirne’nin Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti olmasından sonra, şehrin su gereksinimini karşılamak üzere 40 km. uzaklıktaki Sinanköy ve Taşlımüsellim’deki kaynaklardan su getirilmiştir. XVI.yüzyılda Kanuni Sultan Süleyman’ın Mimar Sinan’a yaptırdığı su kemerleri vasıtası ile şehre gelen sular çeşitli çeşmelere ve kuruluşlara dağıtılmıştır.

Edirne’ye su getiren Sinanköy ve Taşlımüsellim su yolları farklı dönemlerde yapılmıştır. Edirne’de yapılan su kemerleri ve su yolları sonraki yıllarda İstanbul’a su taşıyan Kırkçeşmeler su taşıma sistemlerine öncülük etmiştir. Taşlımüsellim’den getirilen sular 35 km. uzaklıktan ve 150 m. yükseklikten geçmektedir. Sinanköy’den getirilen sular 5,5 km. uzaklıkta ve 115 m. yükseklikten şehre ulaşmakta idi.

Edirne’ye sular bir takım tünellerden ve kemerlerden getirilmektedir. Bu kemerlerin en önemlilerinden birisi de 105 m. uzunluğundaki Kırkgöz Kemeri’dir. Günümüzde bu su taşıma sisteminden yararlanılmaktadır. Ayrıca belirli yerlerde de su toplama havuzları bulunmaktadır. Bunun dışında Hançerli Kemer, Ortakçı Kemeri, Arap Kemeri, Çifte Kemer, Karayusuf Kemeri, Yedigöz Kemeri, Kurt Kemeri, Bahçe Kemeri, Hıdırağa Kemeri, Oğlanlı Kemeri, Hasan Ağa Kemeri ve Üçgöz (Ağa Hamamı) Kemeri vardır.

Bunlar kesme taştan ve moloz taştan yuvarlak ve hafif sivri kemerlidir. Hançerli, Ortakçı, Arap, Çifte, Karayusuf, Kurt Kemeri, Bahçe Kemeri ve Oğlanlı kemer tek gözlüdür. Yedigöz kemerinin yedi gözü; Üçgöz Kemeri ile Hıdırağa Kemeri üç gözü bulunmaktadır.

Merzifonlu Kara Mustafa Paşa 1666-1667 yılında Edirne’ye yaptırdığı 12 çeşmenin yanı sıra kentin su ihtiyacını yeni kaynakların eklenmesi ile daha da geliştirmiştir.

II.Abdülhamid döneminde Edirne Valisi olan Hacı İzzet Paşa şehre gelen su kemerlerini ve su yollarını 1890 yılında onarmıştır. Bazı yerlerini de yenilemiştir. Nitekim bu dönemde Edirne’de 190’dan fazla çeşme olduğunu Rıfkı Melül Meriç’ten öğrenmekteyiz.
 
Üst