Prenses Diana

Siraç

Yönetici
Admin
Editör
#1
Sponsorlu Bağlantılar
Önce mutlu, ardından çirkinleşen yazılar, araya giren boşluklardan sonra Prenses Diana hakkında artık en güzel yazılar yazılmaya başlanmıştı



İngiltere'de bir ışık söndü 17 yıldır evsizlerden AIDS'lilere, mayın kurbanlarından cüzzamlılara kadar binlerce yaşamı aydınlatan Galler Prensesi Diana, bir daha yanmamak üzere söndü, karanlığa gömüldü O utangaç Leydi Di idi, mahçup prensesti 21'inci yüzyılın peri masalının kahramanıydı Zaman içinde iki çocuk annesi oldu, dünya sorunlarına el attı, halkın gönlüne taht kurarak olgun prensese dönüştü Dünyanın en ünlü, en çok fotoğrafı çekilen kadını Prenses Diana, en verimli yaşında, mutluluğu tam bulduğu anda, trajik şekilde hayata veda etti Geride yeri hiçbir şekilde doldurulamayacak koca bir boşluk bırakarak



Üzerinde güneş batmayan Britanya İmparatorluğu'nda bir ışık, bir daha yanmamak üzere söndü, gitti 20'inci yüzyılın sonlarına doğru Londra'nın Pimlico semtinde bir anaokulundan parlayan bu ışık, 17 yıl boyunca İngiltere'den süzülerek, Hollywood'un, Paris'in, Milano'nun, New York'un rengarenk yaşamından, Afrika'nın mayınlarla kaplı tehlikeli ormanlarına, AIDS'li hastaların yatağına, cüzzamlılardan, Soho'nun buz gibi kaldırımlarında kartonlarda yaşayan binlerce kişinin yaşamına karışıp, canlılık verdi, ömür uzattı Ancak herkese yetecek bu ışık, dolu dolu yaşanan, çoğu zaman mutsuz, gözyaşlarıyla dolu 36 yıllık kısacık bir hayatı uzatmaya yetmedi


Bu ışığın adı Prenses Diana'ydı Daha birkaç gün öncesine kadar son aşkıyla dünya kamuoyunu şaşırtan, iki çocuk annesi Diana, mutluluğu tam bulduğunu sandığı anda trajik bir şekilde ölüp efsaneler arasına karıştı Tıpkı, genç yaşta aramızdan göçüp giden JF Kennedy, Marilyn Monroe, Elvis Presley, Prenses Grace Kelly gibi ‘‘Neden'', ‘‘Niçin'' gibi cevaplaması güç sorularla dolu, koskoca bir boşluk bırakarak



Peri masalı mutsuz bitti


Tüm dünya O'nu, 1981 yılının Şubat ayında nişanlısı, İngiltere veliaht Prensi Charles'ın kolunda heyecandan titreyen, yanakları kızaran utangaç Leydi Di olarak tanıdığında, henüz 19 yaşındaydı Aristokrat bir ailenin dört çocuğundan biri olan Leydi Diana Spencer ile beyaz atlı prensi Charles, 29 Temmuz günü görkemli bir düğünle dünya evine girerken, 20'inci asrın peri masalının ilk satırları da yazılıyordu Ancak bu peri masalının sonu, alışılagelmiş mutlulukla bitmeyecek, gözyaşlarıyla sonuçlanacaktı


Prenses Diana, aslında sadece İngiltere'ye değil, dünyanın dört bir yanından 7'den 70'e, kadınından çocuğuna herkese malolmuş, adeta bir halk kahramanıydı Bunun en büyük kanıtı, tanıyan, tanımayan, gören, görmeyen herkesin, Diana'nın ölümünden sonra duyduğu büyük acı, hissedilen, yeri doldurulmayacak boşluktu


Bu acıyı hissedenlerden biri de bendim Meslek hayatımın büyük bölümü Londra'da, Prenses Diana'nın Lady'lik günlerinden düğününe, anneliğinden skandallarına, boşanmasından ölümüne kadar sayısız olayına tanık olmakla geçmişti Yaşı 35'in üzerinde birçok kadın gibi, Prenses Diana ile büyümüş, onunla olgunlaşmış, birlikte annelik duygularını tatmıştık Gün gelmiş, onu eleştirmiş, gün gelmiş ona imrenmiş, gün gelmiş acımıştık Son yıllardaki inişli çıkışlı yaşamına, skandallarına da artık alışmıştık Severek evlendiği kocasının onu hiçbir zaman sevmediğini anlamasıyla başlayan mutluluk arayışının adeta takipçisi olmuştuk Son haftalarda kimseye aldırmadan, ulu orta sevglisi Dodi Fayed ile birlikte çekilen fotoğraflarına ‘‘Galiba aradığını buldu'' diye bakarken, inanılması zor haber hepimizi şok etti


O henüz 19 yaşındayken, utangaçlığından yanakları kızardığı zamanlarda kaleme aldığım ‘‘Mahcup Prenses'' dizisinde yazdığım, fıkır fıkır, aklı fikri muziplikte, aynı katı paylaştığı üç kız arkadaşıyla yastık kavgası yapan Diana'nın, nasıl değişip, olgunlaştığı, kocasıyla geçimsizlikleri, skandalları, aşkları, 17 uzun yılın özeti tüm canlılığıyla gözlerimin önüne geldi



Rüya gibi bir düğün


Ve İngiliz tarihinde de yepyeni bir sayfa açılacaktıDiana'yı ilk gördüğüm güne gittim 29 Temmuz 1981 500 yıl aradan sonra ilk defa bir İngiliz kızı, Galler Prensi'yle evleniyordu O gün resmi tatil ilan edilmiş, tüm İngiltere başkent Londra'ya akmıştı Milyonlar Charles ile Diana'nın evliliğini kutluyordu Bir gün önce Hyde Park'ta yapılan görkemli havai fişek gösterileriyle başlayan St Paul Katedrali'ndeki tarihi düğün, ancak peri masallarıyla karşılaştırılabilirdi Güçlü atların çektiği cam arabada oturan, fildişi renkli rüya gibi bir gelinlik giymiş 20 yaşındaki Leydi Diana, bir saat süren tören sonunda Galler Prensesi Diana olarak kocası Prens Charles'ın kollarında katedralden çıkacaktı


Büyük umutlarla, gülümsemelerle açılan bu sayfaya önce mutlu haberler yazıldı Sonra yazılar çirkinleşti İnişler, çıkışlar, zaman zaman belirsizliklerle dolu satırlar, sorular Aralar, boşluklar Sonra yazılar düzeldi Kendinden emin hale geldi Son yılların en güzel yazıları yazılmaya başlanmıştı ki, birdenbire kesiliverdi



Diana öncesi ve sonrası


Peri masalının başladığı günlerde, yıllardır üzerine ölü toprağı serpilmiş, geleneklerine sıkı sıkı bağlı, dünyaya kapıları kapalı İngiliz Kraliyet Ailesi de Prenses Diana ile hayat bulup, yeşermeye başlıyordu 1980'lerde Kraliyet Ailesi bu uyanışı yaşarken, moda dünyası da kendine yepyeni bir model buluyordu Saçından ayakkabısına, çantasından her türlü kıyafetine kadar, Diana'nın giyip çıkardığı herşey moda oluyordu Yakası, bilekleri fırfırlı buluzlar, çiçekli, Laura Ashley türü taşra modeli elbiseler, alçak topuklu ayakkabılar, kısa, röfleli yandan ayrık saçlar hepimizin favorisiydi


Düğünden sonra Prenses Diana'yı çeşitli nedenlerle, değişik yerlerde görmüştüm Aklıma ilk gelenler, ilk oğlu Prens William'ın doğumundan sonra Prens Charles ve bebeğiyle hastaneden ayrılırken; 1988 yılında devrin Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in İngiltere'ye yaptığı resmi ziyaret sırasında verilen baloda; devrin Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın eşi Semra Özal'ın da katıldığı Kanuni Sultan Süleyman Sergisi'nin açılışında; Buckingham Sarayı'nda şahsen tanıştırıldığım bir konserde; Kuzey Londra'da Türkler'in de yaşadığı bir sosyal konutu ziyareti sırasında ve en son da iki ay önce Londra'nın merkezinde Lime House adlı AIDS'liler merkezinde


Bunun dışında da sayısız defalar Diana'yı Londra'da görmüş, haberlerini izlemiştim Küçük bir çocukla nasıl rahatça konuşuyorsa, bir devlet başkanı ile birlikteyken de aynı doğallıkta, protokolun en ince noktasına uygun olarak hareket edebiliyordu


Diğer kraliyet ailesi üyelerinde görünmeyen doğallığı, cana yakınlığı, alçak gönüllülüğü, onu ‘‘Halkın ve Kalplerin Kraliçesi'' yapmakta haklıydı Ölümüyle bu, hiç de istenmeyen şekilde, bir kere daha kanıtlanmıştı


Hergün evinize, ofisinize sesi ve fotoğraflarıyla giren, hayatınıza katılan Prenses Diana, artık hatıralarda yaşayacak17 yıl onu daha da güzelleştirmiş, olgunlaştırmıştı Diana, İngiltere'de uzun yıllar yaşayan herkesin hayatının bir parçası olmuş ender kişilerden biriydi İngiltere'de hayat, galiba artık hiç eskisi gibi olmayacak Talihsiz prensesin yakınları ve İngilizler için artık zaman, Diana'dan öncesi ve sonrası diye ikiye ayrılacak



Yüzden fazla derneğin başkanıydı


Prenses Diana, evliliğinin bozulmaya başladığı ilk yıllarda mutluluğu, mutsuz, yoksul, evsiz, hasta insanlara yardımda buldu Kimsenin ziyaret etmeye bile cesaret edemediği AIDS'li hastaların yatağına oturup, onların elini tutup, son günlerini aydınlattı Birçoğumuzun adını duyduğunda ürperdiği cüzzamlıların yanaklarını okşadı Kimi zaman da masum şekilde, kolunu, bacağını bir mayın yüzünden kaybeden çocukları kucağına alıp, dünyalarına ışık oldu Bugüne kadar dünyanın hiç alışmadığı biçimde, bir Kraliyet Ailesi üyesi, yoksulların, hastaların iyilik meleği haline geldi


Prenses'in sadece ismi bile rekor bağışların toplanmasına yetiyorduHerkesi büyüleyen kişiliği, Diana'yı İngiltere'de yüzlerce yardım derneğinin başkanı haline getirdi Diana'nın başkanlığı ve himayesindeki yardım dernekleri, adeta sihirli bir değnek değmişçesine milyarları bir anda toplayıp, muhtaçlara gereken yardımı gerçekleştiriyordu 15 yıllık evliliği boyunca Diana, 100'den fazla dünya ve ülke çapında yardım derneğinin başkanlığını yaptı Geçen sene tüm kamu görevlerinden ayrıldığını açıklayana kadar Aralarında Kızıl Haç, Barnardo, Mayınla Mücadele, İngiliz Ulusal Balesi gibi altı yardım derneği dışında, Diana tüm bağış kurumlarından elini ayağını çekiyordu Sadece William ile Harry'yi öksüz bırakmamış, kendine umutlarını bağlamış onbinlerce yardıma muhtaç çocuğu da yardım meleklerinden yoksun kılmıştı



Hayatı çocuklarıydı


Prenses Diana, 36 yıllık kısa hayatına çok şeyi sığdırabilen ender kişilerden biriydi Milyonların gönlüne taht kuran Diana için hayatının en önemli iki kişisi, şüphesiz oğulları Prens William ile Harry'ydi Babasından sonra tahta geçmesi beklenen 15 yaşındaki William ile 12 yaşındaki Harry'ye düşkünlüğüyle tanınan ve tüm programını onlara göre yapan Diana, geride gözü yaşlı iki delikanlı bıraktı


Çocuklara düşkünlüğüyle bilinen Prenses, oğlu William'dan biran bile ayrılmak istemiyorduDiana, William'ı dünyaya getirdiğinde 21 yaşındaydı, genç kızlıktan yeni yeni çıkıyordu Çifte yakın çevrelere göre Prens Harry'nin doğuşu, Charles ve Diana'nın evliliğinin de sonunun başlangıcı oluyordu Hatta dokuz aylık prens, sarayın tüm karşı koymasına rağmen, anne ve babasıyla birlikte Avustralya'ya resmi geziye gidiyordu Diana, ikinci oğlunu dünyaya getirdiğinde evliliği üzerindeki ilk kara bulutlar da dolaşmaya başlamıştı İkinci çocuğunu kız bekleyen Prens Charles'ın, Harry doğduktan sonraki ‘‘Aa, bunun da saçları kızıl Yine anne tarafına çekmiş'' sözleri, genç kadını derinden yaralamaya yetmişti


Eşinden ayrıldıktan sonra tüm sevgisini iki oğluna veren Diana, mükemmel bir anne olarak anılacak Nereye giderse gitsin, ilk işi çocuklarını aramak olan Diana'nın, sevgiyle William ve Harry'i kucaklayıp, öpmesi artık filmlerde, anılarda kaldı Oğullarını modern dünyanın gerçekleriyle yetiştirmeyi hedefleyen Diana, William ve Harry'i tüm protestolara rağmen evsizlerin yaşadığı kenar mahallelere götürmekten çekinmedi Diana, oğullarıyla bir yanda lunaparklarda dönmedolaplara binerken, öte yanda uyuşturucu müptelası, evsiz-barksız gençlere çocuklarını götürmeyi de ihmal etmiyordu


Özellikle annesi gibi basından fazla hoşlanmayan, son derece hassas, içine kapanık Prens William, annesine düşkünlüğüyle, ilerdeki yaşamı için şimdiden endişe konusu oluyor Çocukları için yaşayan Diana, üç haftadır görmediği, babalarıyla İskoçya'da tatil yapan William ve Harry'e hasret gitti

Aşk masallarının hüzünlü prensesi
Derleyen: Azize BERGİN

Onun yanında kendini mutlu ve özgür hissediyorduPrenses Diana'nın 36 yıllık yaşamı, bir kovalamaca sırasında noktalandıSevdiği erkekle beraberdi Hayatı boyunca aradığı masal aşkı bulduğunu düşünüyordu Uzunbir aradan sonra ilk kez yüzü gülüyordu Aşıktı ve önünde upuzun bir gelecek vardı Ancak ölüm, bir Paris gecesinde geç bulduğu aşka doyamadan onu yakaladı



Bu isteği bir süre için gerçekleştiBir süre önce, bir gazeteciye kızını anlatan annesi, ‘‘Diana çok duygusal bir çocuktu'' demişti, ‘‘ Çocukken, bir köşeye çekilir, kendi kendine hayaller kurardı Masallardaki gibi yaşamak istemişti hep Ama ne yazık ki, masal çabuk noktalandı''


Prenses Diana, çocukluk yıllarında annesiyle babasının ayrılmasından çok etkilenmişti Üvey annenin yanında yaşamak onu bazı ruhsal sorunlarla karşı karşıya bırakmıştı Üvey annesini hiç bir zaman sevmemiş, baba evinden kurtulmak için de bir anaokulunda öğretmenlik yapmaya başlamıştı


Kendisinden 15 yaş büyük olan bir erkekle evlenmesini yadırgayanlar da olmuştuPrens Charles ile karşılaştığı zaman utangaç, içine kapanık, sade bir genç kızdı Ürkek bir tavşan gibi insanlardan kaçıyordu Olgun bir erkeğin eşi olmaktan mutluluk duyuyordu Ancak Prenses Diana, Charles'a hayrandı


Kocasını bir başka kadınla paylaşmak istemiyorduNe yazık ki bu mutluluğu çok uzun sürmedi Kocasının düğün gününde bile sevgilisi Camilla Parker Bowles ile beraber olduğunu öğrendiği zaman dünya başına yıkıldı Prens Charles'ın evli bir kadınla olan ilişkisini noktalaması için ona baskı yapacaktı Mücadele edecekti


GÖLGEDEKİ KADINLA MÜCADELE


Büyük oğlu Prens William dünyaya geldiği zaman, Prens Charles, genç eşinin yanından ayrılmadıPrenses Diana, evliliğinin ilk yıllarında, Camilla Parker Bowles ile gizli gizli mücadele etti Prenses Diana, İngiliz halkının sevgilisi olmasının, kocasını çileden çıkardığını biliyordu Fakat arası çok geçmeden, Prens'le Camilla Parker Bowles'un gizli gizli buluştukları haberleri Prenses Diana'nın kulağına gelmeye başladı Evliliğinin geleceği tehlikedeydi Kocasından intikamını bu şekilde almak istedi O günlerde Prenses Diana, oğlunun binicilik öğretmeni James Hewitt ile sıkı fıkı dost olmuştu Prenses Diana, dünya basınında bir numara olurken Prens Charles, etkisiz kalmaya başlamıştı Çok geçmeden çeşitli söylentiler basında yer almaya başladı


Evliliğini kurtarmak için ikinci kez anne olmayı denemek istemiştiPrenses Diana ikinci çocuğuna hamileydi O günlerde James Hewitt ile beraberdi ve kocasından göremediği ilgiyi, James Hewitt'ten görüyordu Prens Harry doğduktan sonra Prenses Diana, bu evliliğin artık yürümeyeceğini iyice anlamıştı


Ne var ki, Prenses Diana, gene yanlış erkek seçmişti James Hewitt, Prenses Diana'nın ona gönderdiği mektupları yayınlamayı göze almış, bu yasak ilişkiyi tüm ayrıntılarıyla herkese anlatmıştı


BEKLENEN BOŞANMA


Genç kadın, BBC'de yayınlanan bir tprogramında, kocasını aldattığını dünyaya açıkladıktan sonra evlilik noktalandıMasal prensesinin aşk masalında doğru gitmeyen bir şeyler vardı Genç kadına tüm erkekler hayrandılar ama, onun seçtiği erkekler, Prenses Diana'yı yarı yolda bırakıyorlardı Kraliçe Elizabeth, bir süredir ayrı yaşayan oğluyla gelinine boşanmalarını tavsiye etti Galler Prensesi, yasaklı kişi olarak ilan edildi ve saraydaki görevleri sona erdirildi Hatta bir süre ortalıkta görünmemesi tavsiye edildi


Bana kimse karışamaz‘‘ diyerek aşk hayatında özgürlüğünü ilan ettiBoşanma işlemleri tamamlandıktan sonra ise Prenses Diana ‘‘Ben artık özgür bir kadınım Dilediğim erkekle ilişki kurabilirim


Geri döndüğünde, hayatında bir aşk defteri daha kapanmıştı Pakistanlı kalp cerrahı Hasnat Khan, Prensesi çok etkilemiştiVe işte o günden sonra da şaşırtıcı olaylar birbirini izlemeye başladı Diana bu ünlü cerrahı sevdiğini gizlemiyordu Onun Londra'da yaptığı bir kalp ameliyatına katılarak, sevdiği erkeğin yanında olmaktan mutluluk duyduğunu belirtti Daha sonra Hasnat Khan'ın ailesini ziyaret etmek için Pakistan'a gitti


Semiramis Pekkan'ın eski kocasıyla da bir süre flört eden Diana'nın Christopher Whalley adlı yakışıklı bir emlakçıyla evleneceği yolunda da söylentiler çıktı


Prenses Diana, Harrods mağazalarının sahibi, Muhammed el Fayed ile beraberdiVe sonra bir haber, dünya basınına bomba gibi düştü Mısırlı iş adamının yatında çekilen fotoğrafları herkesi şaşırttı Bu yaşlı adamla Prenses Diana'nın ne işi vardı? Belki de çocukluğundan kalan baba özlemi onu böyle yaşını başını almış erkeklere itiyordu Çok geçmeden gerçek ortaya çıktı Diana, Muhammed el Fayed'in oğlu Dodi Fayed ile beraberdi


Sevdiği erkekle Akdeniz'de tatil yapmanın keyfini yaşıyor, özlediği aşkın tadını çıkarıyorduDiana uzun bir aradan sonra ilk kez mutlu gözüküyordu Ancak kötü talihi Diana'ya bu aşkı da çok gördü Hayatı boyunca masallardaki gibi yaşamak isteyen ve bunu başaran talihsiz prenses, hiç bir masala uygun olmayan bir son ile dünyaya veda etti

LADY DIANA'NIN ÖLÜMÜ VE PAPARAZZI GAZETECİLİĞİ
--------------------------------------------------------------------------------
Süleyman İrvan



Paparazzi sözcügünü iletisim literatürüne kazandiran kisi, Italyan yönetmen Frederico Fellini'dir "La Dolce Vita" filminde, Paparazzo adli bir foto muhabiri, küçük Fiat otomobiliyle ünlü sanatçilarin ve sosyetenin pesinden kosarak hayatini kazaniyordu Bu filmin ardindan, ünlü kisileri zor durumda birakacak fotograflar çekmeye çalisan fotografçilara veya foto muhabirlerine paparazzi denilmeye basladi Her sansasyonel olayin ardindan tartisma konusu olan paparazziler, son olarak yüzyilin en büyük avlarindan birisi olan Lady Diana'nin bir trafik kazasinda ölümüyle tekrar gündeme geldiler

Zaten yaziyi geciktirmemin temel nedeni de buyduBu yazida, öncelikli olarak paparazzi fotografçiliginin etik boyutu üzerinde durmayi planliyordum Ancak, Internet'te gezinirken yakaladigim Diana dosyasindaki bazi yazilar fikrimi degistirmeme neden oldu Bu yazilarda agirlikli olarak Diana ile tabloid basin arasindaki iliskiler üzerinde duruluyordu Kimin av, kimin avci oldugu konusunda kafa karistirici bir durum söz konusuydu Medya etigi ile ilgilenen birisi olarak, Diana ile paparazzilerin iliskisini hangi baglamda ele almak gerektigine bir türlü karar verememistim Acaba, Diana'nin tabloid basinla ve paparazzilerle yakin iliskisi göz önüne alindiginda, basinda yillardir yayimlanan sansasyonel Diana fotograflari birer kurmaca miydi? Eger hersey önceden planlaniyorduysa, bir etik tartismasina girerek paparazzileri Diana'nin ölümü üzerinden sorgulamak dogru mu olurdu? Her gittigi yeri gazetecilere haber veren bir ünlünün uzaktan teleobjektiflerle çekilmis fotograflari özel yasama müdahale sayilir mi?

Bu sorulara yanit ararken, paparazzi fotografçiligini tartisabilmem için daha farkli örneklerden yola çkmam gerektigine karar verdim ve bu yaziyi Diana ile tabloid basin ve paparazziler arasindaki iliskiyle sinirlandirmaya karar verdim

Diana ve tabloid basin: gerçek hikaye hangisi?

Galler Prensi ve Ingiliz Kraliyeti'nin veliahti Charles'la evliligini 1996 yilinda bitiren Diana, Paris'te, 30 Agustos'u 31 Agustos'a (1997) baglayan gece yarisinda yeni sevgilisi Misir asilli Dodi El Fayed'le paparazzilerden kaçarken (ya da kaçiyormus numarasi yaparken) bir tünelde geçirdikleri kaza sonucu yasamini yitirdi Ölümün ardindan tüm dünyada büyük bir gürültü koptu Hatta Türk basinin pek çok ünlü köse yazari bu ölüm üzerine yazilar yazdi (Türk basininda Diana'nin ölümü üzerine yazilan köse yazilarinin iyi bir derlemesi, Yapi Kredi Yayinlarindan çikan, My Lady Di(es): Bir Prensesin Ölümü isimli kitapta yer almaktadir)

Zaman gazetesi köse yazari Hüseyin Gülerce, ölümden gazetecileri sorumlu tutarken sunlari yaziyordu: "Ölümü Ingiliz halkini derinden sarsan Prenses Diana'nin evlendikten sonra kendisine ait bir hayati olamadiGerek Türk basininda gerekse de dünya basininda yayimlanan yazilarda Diana'ya iliskin iki hikaye çarpismaktadir Bunlardan birincisi ve kamuoyunda daha çok ragbet göreni, Diana'yi at sinekleri (paparazzi Italyanca'da vizildayan sinekler anl----- gelmektedir) gibi takip eden paparazzilerin en sonunda onun ölümüne neden olduklarini anlatmaktadir Bu hikayeyi ilk anlatan kisi, Diana'nin agabeyi Lord Spencer'dir Spencer ölüm haberini aldigi gece, "basinin eninde sonunda Diana'yi öldürecegine inaniyordum Ama onun ölümünde bu kadar dogrudan rol alacaklarini asla tahmin edemezdim," demistir (American Journalism Review, Ocak 1998) Türk basininda da hikayenin bu versiyonuna inananlarin sayisi az degildir Gazetecilerden kaçarken geçirdigi trafik kazasinda ölmesi bile bu açidan anlam yüklüdür Artik o haberlerinden ve fotograflarindan para kazanilan bir medya ürünüydü Daha dogrusu, özel yasama yönelmis merakli objektiflerin sahipleri bu kez, istemeden de olsa katil rolüne soyunmuslardi Acaba Diana'nin hayati, topluma medya eliyle kurban edilen kaçinci hayattir?" (1 Eylül 1997) Milliyet gazetesi köse yazari Ali Sirmen (1 Eylül 1997) de gazetecileri suçluyordu: "Ölüm Lady Di ile sevgilisini merakli objektiflerden kaçmak isterken yakaladi Diana saraya gelin giderek ruhunu satmis ama geri almak istediginde du kiyamet kopmustu Bu durumda, otuz yili askin süredir gazetecilik yapmis bir kisi olarak, bu tür haberleri hiç kovalamamis bile olsaniz, ne hissedersiniz? Herhalde tiksinti ve mesleginiz adina utanç degil mi? Çünkü kabul etmek gerekir ki, cinayetin failleri, gazeteciligin bir türünü icra etmekte olanlardir" Zaman gazetesinden Fehmi Koru da (2 Eylül 1997), "paparazzi gerçegi özel hayatin gizliligine alenen tecavüzün meslek haline dönüstürülmüs biçimidir" diyerek hem gazetecileri hem de onlara avuç dolusu para saçan gazete yöneticilerini elestiriyordu Sabah gazetesi yazari Ahmet Altan (5 Eylül 1997), Diana'yi Albert Camus'un ünlü romani Yabanci'nin ana karakteriyle karsilastiriyordu Çevrelerinde çakan flaslar gittikçe çogaliyordu Bir yatta çekilmis mayolu resimleri, aramla öpüsürken çekilmis resimleri, bacaklarini bir duvara dayarken çekilmis resimleri ardi ardina yayinlaniyordu Fotografçilar, onlari gönderen kalabaliklarin idam mangalari gibi geliyorlardi Her çekilen resimle biraz daha parçalandigini, biraz daha öldürüldügünü hissetmemesi imkansizdi sanirim "Buldugu adam affedilmez bir sekilde zengindi Beton bir sütuna vurdular Flaslarin altinda öldü Kaçmasi için bir neden yoktu aslinda ama artik nerede kaçacagini nerede duracagini, ölçülerin ne oldugunu, kaçmak mi yoksa yakalanmak mi istedigini o da kestiremiyordu Motosikletliler arabayi kusattilar Süratle girdiler bir tünele Son bir flas patladi soförün yüzüne Prenses artik ölüyordu ama fotografçilar kursuna dizilen mahkumun beynine son kursunu sikan subay gibi ölmekte olan prensesin aciyla katilasmis yüzüne son flaslarini sikiyorlardi Bunun en önemli muhatabi biz gazetecileriz" Ayni gazeteden Güngör Mengi'ye göre (7 Eylül 1997), Diana ölürken bile insanliga hizmet etmisti: "Prensesin son hizmetlerinden biri, insan mahremiyetine yönelen meraka haddini hatirlatmak oldu Bu sorunu bile büyük ölçüde çözdü sayilir: Çünkü medyadan yükselen savunma gerekçeleri, pismanlik yansitan görüsler yaninda vizilti kaliyor Bizi görev ve sorumluluklarimizi yeniden gözden geçirmek, bütün insanlari da içlerinde gizlenmis paparazzi ruhunu yargilamak sorumlulugu ile bas basa birakti"

Hikayenin bu versiyonuna göre, Diana'nin en iyi dostlari tabloid gazetelerin genel yayin yönetmenleri ve paparazzilerdirIkinci hikaye, merkeze paparazzileri degil, Diana'nin bizatihi kendisini yerlestirmektedir Hikaye bu sekilde kurgulaninca, ölümden paparazzileri sorumlu tutmak da anlamsizlasmaktadir

Arkadaslarindan birisinin bana söyledigine göre, her sabah Kensington Sarayi'ndaki kahvaltida Sun, Daily Mirror, Daily Mail ve Express gazetelerini okuyorduMark Honigsbaum, Spectator dergisinin 27 Eylül 1997 tarihli sayisinda yazdigi yazida, Lady Diana'nin sarsasyonel Ingiliz basini ile yasadigi karsilikli bagimlilik iliskisini irdelemekte Honigsbaum sunlari yaziyor: "Prenses, tipki kendisine tapan insanlar gibi tabloid gazetelerin müptelasiydi Gazeteleri dikkatli biçimde okuyan Prenses su yorumu yapti: 'Benim için hiç de kötü bir gün degil Bir keresinde, gittigi partide sohbet ettigi erkek, Diana'nin ir kenarda duran gazetelere baktigini görmüstü 'Gazeteleri sana getirmemi ister misin?' diye sordu Kendisinin en son ziyaretçileri de Sun ve Mirrror gazetelerinin editörleriydi Diana elbette modern çagin pesinde en çok kosulan (avlanan) kisisiydi, ama asla tablodiler tarafindan aldatilmadi" Ama Prenses'in ilgisi sadece gazeteleri okumakla sinirli degildi O çogu tabloid gazetenin editörüyle birbirlerine ilk adlariyla hitap edecek kadar samimiydi ve hemen hepsini de Kensington Sarayi'na davet etmisti Tam tersine, eldeki kanitlar onun tabloid basini çok iyi anladigini göstermektedir Ardindan bize yapmak istedikleri seylerden söz ediyordu Özellikle Prens Charles'tan bosandiktan sonra, bu gazeteleri kendi tarafina çekebilmek için çok gayret gösterdi Ismini açiklamayan bir editör sunlari söylüyordu: 'Diana konusmalarini itiraflarla süslüyordu Bunlar oldukça saskinlik yaratici seylerdi ama söylenenlerin yazilmamasi gerektigini biliyorduk Sanki lobi yapiyor gibiydi Elimize bir hikaye geçtiginde hemen ofisine gidiyorduk, o da bize kendi adinin kullanilmamasi kosuluyla hikayeyi anlatiyordu Bizimkisi oldukça siradisi bir iliskiydi Biz asla onun arkadaslari degildik, ama düsmanlari da degildik"

Prenses Diana, bazen oldukça becerikli biçimde bazi ayrintilari gazetecilere sizdirarak, bazen fotograf firsatlari yaratarak kendi iletisini nasil aktaracagini çok iyi biliyorduDiana'nin ölümü sonrasinda tabloid basindan gelen bu tür savunmalar yanli olarak nitelenebilir Ancak, gazetecilik etigi konusunda yazilara yer veren American Journalism Review dergisinde de Diana ile basin arasindaki iliskinin sanilandan daha karmasik oldugu öne sürülmektedir Derginin 17-23 Subat 1998 tarihli sayisinda yazan Rem Reider sunlari söylemektedir: "Diana'nin kötü niyetli fotografçilar ve tabloidler tarafindan insafsizca kovalandigi seklindeki haberler ve yorumlar bir miktar samimiyetsizlik tasimaktadirlar Bu haber ve yorumlar oldukça asikar bir gerçegi görmezden gelmektedirler: Prenses, medyayla iliskilerinde oldukça ustaydi Medyayi manipule etmek açisindan çok az kisi onunla rekabet edebilirdi"

Türk basininda da bazi köse yazarlari benzer görüsleri dile getirmislerdi

Paris'te veya dünyanin herhangi bir yerinde bir gazeteci kendisine su soruyu sorabilir: 'Prenses Diana'yi izlemeyeceksem kimi izleyecegim Onlardan kurtulamadigini söylediMilliyet gazetesinden Hikmet Bila (1 Eylül 1997), ünlü kisilerin her zaman haber degeri tasidigini, dahasi Diana'nin bilinçli biçimde paparazzilere malzeme yarattigini ileri sürüyordu: "Prenses Diana öldü, ayni tartisma yine basladi: Gazeteciler ünlülerin özel hayatina girmeli mi, girmemeli mi? Prenses Diana'yi o korkunç hizla bir tünele girecek kadar gazetecilerden kaçirtan neydi? Prenses'i o hizla kaçmaya zorlayan bir neden varsa, gazetecilik açisindan onu o hizla kovalamaya zorlayan bir neden de var demektir ' Evlenmesiyle, bosanmasiyla, özel iliskileriyle, skandallariyla yillardir dünyanin gündeminden çikmayan Diana, medyanin ve kamuoyunun dikkatinden uzak yasayabilir miydi? Diana her firsatta gazetecileri suçladi Gerçekte ise onlardan yararlandi Hatta, onlari kullanarak azalan söhretini yeniden zirveye çikardi Özel iliskilerini sergilerken, bir medya ordusunun çevrede pusuya yattigini biliyordu"

Berkan'a göre, Diana paparazzilerden rahatsiz olmak bir yana, varligini, söhretini onlara borçluydu: "Birkaç yil önce, Prenses Diana'nin spor salonunda gizlice çekilmis o meshur ve seksi fotograflari gazetelerde yayimlandiktan sonra bir tartisma kopmustuRadikal gazetesi köse yazari Ismet Berkan da 2 Eylül 1997 tarihli yazisinda, "Diana paparazzilerden rahatsiz miydi?" sorusuna yanit ariyordu Modern röntgenciler diye adlandirilan o paparazziler hayatlarinda en az üç kez prensesle bas basa yemek yemislerdi Diana, pesinden ayrilmayan bu insanlarin tamamini kisisel olarak taniyordu; onlarla sohbet ediyordu Dodi ile Diana bunun farkinda degil mi? Elbette farkinda Prenses Diana ile Dodi El Fayed'in son günlerine bir bakalim Paparazziler, Dodi'ninkinden hiç de asagi kalmayacak bir tekneyi ortaklasa kiraliyor, Sardinya Adasi yakinlarinda Dodi ile Diana'nin yakinina demirliyorlar Italyan paparazzileri, çiftin ne zaman ve nerede tatil yapacagini çok iyi biliyorduBasliyor deklansörler çalismaya Allah askina söyleyin, özel hayati böyle siki takip altinda olan birisi, gerçekten saklanmak istese saklanamaz mi? Zaman zaman seslenen paparazzileri kiramiyor, güverteye çikiyorlar Sunu akildan çikartmamak lazim Nerede bir paparazzi varsa orada bir de o paparazzinin çektigi fotograflar sayesinde yaratilan sistemden yararlanan birileri de vardir Yasli ve çirkin kadin ilgi toplamisti O birileri kendilerini kurban olarak gösterseler bile sistemden esas yararlananlar onlardir" Perihan Magden de (Radikal, 2 Eylül 1997), Diana ile paparazziler arasindaki iliski üzerine odaklanmisti: "St Tropez'de leopar desenli mayosuyla daha Temmuz'da medyayla flört ediyordu Diana: Onlara el salliyor, jetski yaparken cömert gülüsüyle poz veriyordu Ama o siralarda Camilla Parker Bowles'un dogum günü meselesi vardi Paparazziler olmadan da özel hayatlar ifsa edilemez Prens Charles askini dünyaya ilan etmek için muhtesem bir dogum günü partisi düzenleyip çok degerli bir gerdanlik hediye etmisti Diana, güzel vücudunu sergileyerek 'metres'i gazetelerden sildi" Ali Akay (Radikal, 4 Eylül 1997), ünlü kisilerle paparazziler arasindaki iliskilerin dogasi üzerine odaklandigi yazisinda karsilikli bagimlilik üzerinde duruyordu: "Meshur insanlarin basdöndüren hayatlari medya sayesinde ve özellikle de 'pararazzi-paparazzi' tarafindan bas döndürücü kilinir ve 'merak istenci' haline getirilir Bu iliskilerde biri olmaksizin digeri de olamaz Birbirlerine sarilarak ve birbirlerinden kaçarak yasamlarini ve maddilesmis efendiliklerini sürdürürler Do-Di olmadan paparazziler para kazanamaz Ama ben öldürmedim Birbirlerini taninir kilmalari da buradan gelir" Kurthan Fisek (Hürriyet, 7 Eylül 1997), Diana'yi teshir hastasi olmakla suçladigi yazisinda basinin görevini yaptigini ileri sürüyordu: "Diana medyatik yasadi, genç öldü Topragi bol olsun Sözlüsünün lüks otelinde, herkesin gözü önündeyemek yiyecegine, baska yerde bas basa yeseydi, arka kapidan kaçarmis gibi yapip paparazzilere kasgöz isareti yapmasaydi, bunlar elbette olmayacakti Diana teshir hastasi olmasaydi, mutsuz evliliginin intikamini almak için basina yaltaklanmasaydi, bu kadar büyümezdi olay"

Peki bu hikayelerden hangisi gerçek?

Bu durumda paparazzileri suçlamak pek mantikli görünmüyorGörünen o ki, Diana ile özellikle tabloid basin arasinda açiklanmamis bir iliski söz konusuydu Karsilikli olarak birbirlerini kullanmislardi Özel hayatini bilinçli olarak paparazzilere açan bir kisinin özel hayatinin ihlal edilmesi söz konusu olabilir mi? Kapiyi bazi gazetecilere açtiginizda, ayni kapidan digerleri de girecektir dogal olarak Simdi söyle bir örnek verelim Diyelim ki gizli kamera çekimleri etik açidan kabul edilemez uygulamalardir Ancak, kamera sakalari da gizli kameralar araciligiyla yapiliyor ve çogu kez kamera sakasina maruz birakilanlar, bu görüntülerin televizyonlardan yayinlanmasina riza gösteriyorlar Bu tür gizli çekimler, meslek etigine aykiri mi sayilmalidir? Diana da sagliginda, kendi fotograflarinin yayimlanmasina riza gösterdigine göre, bu olayda etik tartismaya girmenin anlamsiz

Prenses Diana'nın ölümünden kısa süre önce yapılan ve Prens Charles ile evliliğinin sorunlu günlerini anlattığı röportaj, ABD'deki NBC televizyonunda yayınlandı

Galler Prensesi Diana'nın ölümünden kısa bir süre önce bir gazeteciyle yaptığı görüşmelerin bantları, ABD'deki NBC televizyon kanalı tarafından yayınlandı Bantlarda, Diana'nın boşandığı eşi Galler Prensi Charles'ı ağır biçimde suçladığı ve onun kendisini ''yetersiz hissetmesine'' yol açtığını iddia ettiği dikkati çekti

Evliliğinin krizde olduğu dönemde yapıldığı açıklanan röportajda Diana, bulumia ve depresyon yüzünden yaşamının karardığını ve defalarca ölüme teşebbüs ettiğini de açıkladı

Bu intihar girişimlerinin birinde uçağın merdivenlerinden atlamaya çalıştığını, bir diğerinde göğsünü ve bacaklarını bıçakladığını, en sonunda da Kensington sarayındaki bir camekana hızla girerek ölmeye çalıştığını anlatan Prenses Diana, eşinin ikinci çocuğunun da erkek olmasından büyük hayal kırıklığı yaşadığını anlattı

Prens'in, oğlu Harry'nin kızıl saçlarından da nefret ettiğini ve kendisine hayatı zindan ettiğini belirten Diana, Prens William'ın doğum tarihini de eşinin zorlamasıyla onun polo maçına göre ayarlamak zorunda kaldığını öne sürdü

Ünlü biyografi yazarı Andrew Morton'ın Diana'nın Gerçek Hikayesi, adlı kitabına temel hazırlayan röportaj bandında Prenses ayrıca eşi Charles için ''benim kendimi o kadar yetersiz hissetmeme yol açtı ki, nefes bile alamadım Başımı suyun üstüne her çıkarmaya çalıştığımda da yeniden aşağı doğru itti'' dedi

Bu ilişki yüzünden kendisinden nefret ettiğini, kendisini yetersizgörmeye başladığını, bu arada kamuoyunun da kendisinden bir ''masal prensesi'' görüntüsü yaratmak istediğini anlattı

Prenses Diana, ya-şamı boyunca sergilediği hayır-severliğin son ör-neğini ölümüyle göster-di: Medya ile insanların özel yaşamları arasında-ki yüz yıllık sınır anlaş-mazlığını dünya günde-mine soktu ve müthiş bir uluslararası duyarlı-lık yarattı

Sonu cinayete varan bu röntgencilik tutkusu-nun gazetecilik sayıla-mayacağını artık aklı başında herkes kabul edi-yor

Son olayda medya araştırmacıları için tarihe geçecek dersler var

Hangi birini saymalı:

Dünyanın büyük medya kuruluşları ilk kez pişmanlık mesajları yaymaya başladılar Diana'nın hayatına malolan son fotoğraflarını ayın-lamayarak alkışlanacak bir toplu tavır sergiledi-ler

Diana'ya hayatı zindan eden İngiliz tabloidleri, ölümünün ardından "Elveda tatlı prensesi-miz" başlığıyla timsah gözyaşları dökse de İngiliz halkı o gün bu bulvar gazetelerini satın almaya-rak tepkisini en iyi şekilde gösterdi

Fransız savcı, can çekişen prensesin fotoğraf-larını çekip servet yapmaya çalışan paparazziler hakkında "tehlikede bulunanlara yardım etme-mek ve ölüme neden olmak"tan soruşturma aça-rak "Önce insanlık mı, gazetecilik mi" tartışmala-rına son verdi

Ve bir demokrasi dersi: Medya üzerine katı kurallar koymak için iklim bu kadar müsait iken, İngiltere Başbakanı Blair, "Haydi sansür yasaları çıkaralım" çağrılarına kulak asmayıp, "Bu, bası-nın kendi içinde çözmesi gereken bir sorundur" dedi



* * *



Peki dünya bugün Diana ile birlikte vahşi bir gazetecilik anlayışını da gömmeyi tartışırken biz-de ne oluyor?

Paris'te gözaltına alınan paparazzilerin avukat-lığı bize düşüyor Her gün gazetelerde savunma yazıları okuyoruz: Yok asıl suçlu sarhoş şoförmüş de, yok Diana da basını kullanmış da, yok resim çekmek gazetecinin göreviymiş de, yok kamuoyu merak edermiş de, talep olmasa arz da olmazmış da

En çok da bu sonuncusuna bayılıyorum

Şu hizmet aşkına bakar mısınız: Halk, Diana'nın can çekişmesini rahat izlesin diye yardım etmeyip resim çekiyoruz

Ben "Paris kazası"nın, bu tür bir gazetecilik an-layışı için dönüm noktası olduğuna inanıyorum
"Talep var", "tiraj alır", "rating'i yüksek", "halk merak eder" diye yıllardır girmedik kapı bırak-madık Çiller'i villasının boş havuzunda güneşle-nirken ve yatak odasında soyunurken görüntüle-dik, Sezen Aksu'nun telefonlarını dinledik, Nermin Erbakan'ı kendi yazlığında tesettürlü denize girerken sergiledik

Kendimizi savunurken de, bir "kamu yaran" efsanesi uydurup, "Onlar kamuya malolmuş kişi-ler Onların özel hayatı olamaz" dedik

Kimse Çiller'in yatak odasını dikizlemenin ka-muya ne tür bir yarar sağlayacağını açıklama ge-reği duymadı

Ayrıca kamuoyu herhalde, günümüzün en çok kamuya malolmuş kişileri arasında olan medya starlarının ve onların yönetici ve patronlarının da özel yaşamlarını da merak ettiği halde, nedense o kapı bir "husumet" olmadıkça hiç aralanmadı

"Kamu merakı", insanların mahremiyet çizgisi-ni aşmak için yeterli bir vize kabul edildi



* * *



Şimdi sınır çizgisi netleşiyor:

Kamuya malolmuş olsun olmasın her insanın, kendine ait bir özel yaşam alanı bulunduğu ve medyanın buradan içeri izinsiz giremeyeceği ko-nusunda bir görüş birliği oluşuyor

Kamuoyunun meraktan çatlamasının, hiç bir gazeteciye bir insanın telefonunu dinleme, yatak odasını görüntüleme hakkı vermeyeceği anlayışı kabul görüyor

Mahremiyetin çiğnendiği durumlarda haberi feda etme fikri taraftar topluyor

Lady Diana'nın insanlığa bahşettiği son hayır, işte bu toplumsal bilinç oldu

Şimdi televizyon kanalları yayın ilkeleri oluşturacaklarsa herhalde listenin başına "mahremiye-te saygı "nın yerleşmesi gerekiyor

Çünkü "kazadan sonra hiçbirşey eskisi gibi olmayacak"

30 Mayıs 2007, Çarşamba 10:01Galler Prensesi Diana’nın fotoğraflarını çekerek binlerce Sterlin kazanan iki fotoğrafçı Glenn Harvey ve Mark Saunders tarafından kaleme alınan “Diana and the Paparazzi" (Diana ve Paparazzi) isimli kitap beyaz perdeye taşınıyor
Prenses Diana’nın yaşamını ve 1997 yılındaki ölümünü anlatan bir film için hazırlık yapıldığının duyurulması, Hollywood içinde tartışma başlattı

1997 yılında henüz 36 yaşındayken geçirdiği bir trafik kazası sonucu yaşamını yitiren Prenses Diana’nın hayatını ve ilişkilerini anlatan kitabın film haklarını almak için Paramount Pictures ve ünlü film yapımcısı Quentin Reynolds arasında ciddi bir savaş yaşanıyor

Diana’nın, ölümünden 10 yıl sonra bile çok sattığına dikkat çeken gazete, Galler Prensesi’nin filminin de ciddi bir gişe başarısı yapabileceğine inanıyor

Filmi kimin çekeceği hala netlik kazanmazken Paramount Pictures’ın bir adım önde olduğu belirtiliyor Prenses Diana rolünü oynamak için en yakın adayın Karayip Korsanları filmiyle dikkat çeken Keira Knightley olduğunu yazdı

Prenses Diana İngiltere’de, Kraliyet Ailesi’nin kurallara dayalı hayatına isyan eden karakteriyle tanınıyordu Yaptığı sivil toplum çalışmalarıyla uluslararası arenada da dikkat çeken Diana, özellikle kara mayınları ve AIDS’e karşı yapılan girişimlere verdiği destekle ön plana çıkmıştı

Prenses Diana'nın ölümünden sonra, Diana'nın Prens Charles ile evliliği hakkında çarpıcı açıklamalarda bulunan ve bir kitap yazan Prenses'in eski uşağı Paul Burrell şimdi de 'talk show'cu oldu21 Haziran 2004 Pazartesi 14:30Prenses Diana'nın ölümünden sonra, Diana'nın Prens Charles ile evliliği hakkında çarpıcı açıklamalarda bulunan ve bir kitap yazan Prenses'in eski uşağı Paul Burrell şimdi de 'talk show'cu oldu
Prenses Diana'nın bazı özel eşyalarını çaldığı suçlamasıyla hakkında soruşturma açılan, ancak Kraliçe II Elizabeth'in beklenmeyen tanıklığı sayesinde davadan kurtulan Burrell, 'Kraliyet Görevi' adlı kitabının ardından, dün akşam Londra'nın ünlü Drury Lane tiyatrosunda sahneye çıktı

Bir yandan kitabının promosyonunu yapan, diğer yandan da Prenses ile paylaştığı yaşamın farklı detaylarını anlatan Burrell'in 'talk show'unun kalabalık sayılabilecek bir topluluk tarafından izlendiği bildirildi The Daily Telegraph gazetesinin sanat eleştirmenlerinden Charles Spencer, konuyla ilgili yazısında, 'Burrell gibi bir kişilik geçen yüzyıllarda yaşamış olması halinde, Londra'nın ünlü Tower Bridge'indeki zindanlara atılıp, kellesi kopartılırdı' ifadesini kullandı

Kraliyet'in en mahrem yanlarını 'talk show'a taşıyan Burrell'in ölen Prenses Diana'yı bir Prenses'ten ziyade bir 'arkadaş' olarak anımsadığına dair sözlerine dikkat çeken Spencer, yazısında 'Aslında show'da bugüne kadar anlatılmamış, yeni bir unsur yoktu Ancak yakın zamana dair tanıklıkları birinci ağızdan dinlemek ilginçti' sözlerine de yer verdi
 
Üst