Sponsorlu Bağlantılar
Ögretmenlik Mesleği İle İlgili Skeç Örnekleri
SINIFTA BİR DERS
OYNAYANLAR: Öğretmen, Giray, Cemre, İlknur, Cem, İlkay
DEKOR: Derslik . Atatürk Köşesi. Öğretmen masası.. Sıralar. Duvarda harita. Yazı tahtası.. Silgi. Ödev kağıtları.
Üzerinde dünya küre Tebeşir
BİRİNCİ BÖLÜM
( Derslik ... Öğrenciler sıralarında otururlar.)
ÖĞRETMEN (İçeri girer .) – Günaydın çocuklar!
ÖĞRENCİLER ( Ayağa kalkar .) – Günaydın öğretmenim!
ÖĞRETMEN – Oturun çocuklar .
( Öğrenciler otururlar .)
ÖĞRETMEN – Çocuklar! Ödevleriniz hazır mı?
ÖĞRENCİLER – Hazıır!
GİRAY ( Parmak kaldırır .) – Öğretmenim, size bir şey sorabilir miyim?
ÖĞRETMEN ( Ödev kağıtlarını toplarken) – Sor bakalım, Giray .
GİRAY ( Kurnaz kurnaz) – Öğretmenim, insan yapmadığı şeyden ötürü ceza görür mü?
ÖĞRETMEN – Görmez, oğlum .
GİRAY ( Sevinçle el çırparak havalara zıplar .) – Yaşasın! Ben ödevimi yapmadan okula gelmiştim.
( Öğrenciler güler .)
ÖĞRETMEN ( Gülümseyerek Giray’ın kulağına yapışır .) – Seni gidi, şeytan çekici seniii! Bu kurnazlığını ödevlerini yaparak göstersene...
ÖĞRETMEN ( Masa başına gider, oturur . Ödevleri inceler.. Fakat çoğunuz Dünya’nın uydusunun adını yazmamış. Neden? Bilmeniz gerekirdi?
Masa üzerinde duran küreyi döndürerek) – Çocuklar! Karma ödev kağıdında, her birinizin birçok eksiğini gördüm
( Bu sırada Cemre ayağa fırlar.)
CEMRE – Ayy!
ÖĞRETMEN – Aferin Cemre! Bildin, otur .
( Öğrenciler gülüşür .)
ÖĞRETMEN – Çocuklar, neden gülüyorsunuz?
CEM ( Ayağa kalkarak) – Öğretmenim! Bildiğinden söylemedi . İlknur, Cemre’ye çimdik attı. O da acıdan “Ay!”diye bağırdı.
(Öğretmen de, öğrenciler de gülerler .)
ÖĞRETMEN – Çocuklar! Çimdik şakası, Dünya’mızın uydusunun Ay olduğunu Cemre’ye söyletti . Artık kimse unutmaz. Öyle değil mi?
ÖĞRENCİLER – Eveet! ( Gülerler)
ÖĞRETMEN (Ödev kağıtlarından birini göstererek) – İlkay “gelmek fiilini” şimdiki zamana göre çekim yapmasını unutmuşsun . Kalk, çekimini yap.
İLKAY ( Ayağa kalkar .) – Celeyrum, celeysun, celey...
( Öğrenciler güler .)
GİRAY – ( Ayağa fırlar .) – Öyle mi söylenir babo?
ÖĞRETMEN ( Gülümseyerek ) – Öyleyse, sen söyle .
GİRAY - Gelirem, gelirsen, geliir ..
( Öğrenciler güler .)
İLKNUR – Öğretmenim, ben söyleyeyim mi?
ÖĞRETMEN – Söyle kızım .
İLKNUR – Geliyorum, geliyorsun, geliyor . Geliyoruz, geliyorsunuz, geliyorlar.
(sınıf alkışlar .)
ÖĞRETMEN – Aferin, İlknur! Çocuklar, iki arkadaşınız kendi yörelerinin şiveleri ile çekim yapmaya kalkınca komik oldular . Onlar da zamanla dillerini düzeltecek, güzel Türkçe’mizi düzgün söyleyeceklerdir. Öyle değil mi?
ÖĞRENCİLER – Eveet!
ÖĞRETMEN – Giray, ödevini yapmadan geldin . Şimdi tahta başına geç. Sözlü sınav olacaksın.
GİRAY (Tahta başına geçer .) – Öğretmenim, bir daha ödevimi yapmadan okula gelmeyeceğim.
ÖĞRETMEN – Peki, Giray, aferin! Söyle bakalım . Fırından beş tane ekmek aldın. Fırıncıya bir buçuk milyon lira verdin. Geri kaç lira alacaksın?
GİRAY ( Düşünür gibi yapar .) – Hiiç!
ÖĞRETMEN – Nasıl hiç?
GİRAY – Öğretmenim, benim babam fırıncıdır . Biz ekmeğe para vermeyiz.
( Öğrenciler güler .)
ÖĞRETMEN ( Gülümseyerek ) – Öyle olsun ... Peki, şu soruyu yanıtla. Beş tane iki kaç eder.
GİRAY ( Düşünür .)
ÖĞRETMEN – Oğlum, siz her hafta çarşıya yumurta götürüp satmıyor musunuz?
GİRAY – Satıyoruz, öğretmenim .
ÖĞRETMEN – İyi düşün! Yumurtaları ikişer ikişer sepete beş sıra dizdiniz .
GİRAY – Öğretmenim, biz yumurtaları sepete ikişer dizmiyoruz ki ...
ÖĞRETMEN – Ya, kaçar diziyorsunuz?
GİRAY – Üçer üçer diziyoruz .
ÖĞRETMEN – Öyle olsun! ... Yumurtaları sepete üçer üçer, beş sıra dizdiniz. Hepsi kaç yumurta eder? Çarp bakalım.
GİRAY ( Kurnaz kurnaz) – Çarpamam öğretmenim .
ÖĞRETMEN – Neden çarpamazmışsın?
GİRAY – Çarparsam, yumurtalar kırılır da ondan ...
(Öğrenciler güler .)
ÖĞRETMEN (Gülerek ) – Peki ... Sekizin yarısı kaç eder.
GİRAY - ( Kurnaz kurnaz) – Enine mi, boyuna mı öğretmenim? ( Tahtaya büyükçe sekiz çizer!) Sekizi enine bölersek ... (Çizgiyle böler.) Üst üste iki sıfır eder.... ( Sekizi çizgiyle boydan boya ayırır.) Yarısı üç olur.
Boyuna bölersek
( Öğretmen de, sınıfta kahkahayla güler.)
ÖĞRETMEN – Bir soru daha! Bakalım, bunu nasıl yanıt vereceksin? On parmaktan on çıktı, kaç kalır?
GİRAY – On parmaktan on çıktı, yine on kalır, öğretmenim!
ÖĞRETMEN ( Şaşarak) – Nasıl, yani?
GİRAY ( Koşarak oturduğu sıraya gider . Çantasından bir çift eldiven çıkarır. Parmaklarına geçirir. Sonra eldivenleri parmaklarından çıkararak.) – İşte böyle öğretmenim... On parmaktan on çıktı, yine on kalır...
( Öğrenciler güler .)
ÖĞRETMEN ( Gülerek Giray’a yaklaşır . Tombul yanaklarından okşayarak) – Çocuklar, Arkadaşınız ne güzel buluşlar yaptı, değil mi?
ÇOCUKLAR – Eveet, öğretmenim!
ÖĞRETMEN – Giray, ilerde iyi bir mizah yazarı olur . Bu söyleyişimizi Okul Gazetesi’ne yazın. Öteki sınıflarda okuyup gülsünler.
( Öğrenciler, Giray’ı alkışlarlar .)
ÖĞRETMEN – Çocuklar! Sosyal Bilgiler’den sözlü sınav yapacağım . Sınava gönüllü kim kalkacak?
( Hiçbir öğrenciden parmak kalkmaz .)
ÖĞRETMEN – Öyleyse ben de not defterini açar, oradan kaldırırım . ( Sayfaları rast gele çevirir. Cem’in adını okur..)
Cem iki büklüm tahta başına geçer
ÖĞRETMEN – Cem! Duvarda asılı duran haritanın yanına git. Mısır’ı soracağım. Dünyada Mısır’ın nesi meşhurdur?
CEM ( Bir haritaya, bir sınıfa bakar .) – Şey... Öğretmenim! Mısır’ın nesi mi meşhurdur?
ÖĞRETMEN – Evet, çocuğum! Mısır’ın nesi meşhurdur?
CEM – Şey ... Patlamışı öğretmenim!
ÖĞRETMEN ( Şaşkın) – Patlamışı mı? Sen neler söylüyorsun?
CEM ( Kurnaz kurnaz) - Evet, öğretmenim . Mısırın patlamışı meşhurdur. Dedem kış geceleri ocakbaşında mısır patlatır.
Ateşte çıtır pıtır patlayan mısır mis gibi kokar . Pamuk gibi açar. Yemesi ne hoştur.
( Öğrenciler kahkahayla güler .)
ÖĞRETMEN (Gülerek) – Bugün bizim sınıf, Rıfat Ilgaz’ın Hababam Sınıfı’na döndü . Sen de mi komiklik yapacaksın?
( Cem utanır, başını öne eğer .)
ÖĞRETMEN – Mısır denilince, Nil nehri ile piramitler akla gelir . Biri Mısır’a hayat verir. Öbürü turist çeker.
ÖĞRETNCİLER – Eveet!
ÖĞRETMEN – Türkiye’nin böyle meşhur yerleri vardır ..
Örneğin Pamukkale, Bodrum
ÖĞRETNCİLER – Eveet!
ÖĞRETMEN – Cem, Bodrum nerededir? Yararları nelerdir?
CEM – Şey ..: ( Yine kafadan atar.) Bodrum evlerimizin alt katındadır. Odun, kömür koymaya yarar.
( Öğrenciler güler .)
CEMRE – Öğretmenim! Bodrum . Ege Denizi’nde yat limanıdır. Bol bol turist çeker.
ÖĞRETMEN (Ciddileşir .) – Cem, Giray’a özenmeyi bırak..
Alırsın zayıfı, ha! İyi düşün, doğru cevap ver
CEM – Peki, öğretmenim!
ÖĞRETMEN – 1514 yılında yapılan savaşın adı nedir?
CEM ( Sınıfta imdât ister gibi bakar . İlkay “ Çaldıran!” diye fısıldar. Fakat Cem heyecandan pek iyi anlayamaz.) – Çıldıran, öğretmenim!
( Öğrenciler kikir kikir gülüşür .)
ÖĞRETMEN ( Kaşlarını çatar .) – Ne, çıldıran mı?
CEM (Yaptığı yanlışı anlar . Fakat bozuntuya vermez.) – Evet, öğretmenim, çıldıran! Şah yenilince ordusunu kaybetti. Tahtını kaybetti. Hazinesini kaybetti. O nedenle üzüntüsünden çıldırmış olabilir. O savaşa çıldıran savaşı da denir...
( Öğretmen ve sınıf kahkahayla güler .)
ÖĞRETMEN – Anlaşıldı, çocuklar! Bugün sınıfın neşesi yerinde ... Madem öyle, benim de size komik sorulu bilmecelerim var. bilin bakalım; borcu olmayan ilçemizin adı nedir?
ÖĞRENCİLER – Ödemiş! Ödemiş!
ÖĞRETMEN- En yumuşak yöremiz neresidir?
ÖĞRENCİLER – Pamukkale! Pamukkale!
ÖĞRETMEN – Denizin ortasında ne vardır?
ÖĞRENCİLER – Ada!
ÖĞRETMEN – Bilemediniz! Sorunun yanıtı böyle olmayacak ...
ÖĞRENCİLER – Vapur!
ÖĞRETMEN – Hayır! Hayır!
İLKAY – Öğretmenim, sen söyle!
ÖĞRETMEN – Olmaaz! Siz bulacaksınız . Değişik düşünün... Aslında bilmeceyle birlikte yanıtı da içinde... Denizin ortasında NE vardır.
İLKAY – Öğretmenim, ben bildim! Deniz bir sözcük; ortasında “N” harfi vardır .
ÖĞRETMEN – Aferin, İlkay!
(Sınıf İlkay’ı alkışlar .)
CEMRE – Öğretmenim! Bir bilmece daha sor .
ÖĞRETMEN – Soracağım . Aklınızdan kolayca toplama, çıkarma, bölme yapabileceğiniz sayılar tutun. Ben de sayınızı bilip söyleyeceğim. Fakat nasıl bildiğimi kim bulacak?
ÖĞRENCİLER – Sor! Sor!
ÖĞRETMEN – Aklınızdan bir sayı tutun!
ÖĞRENCİLER – Tuttuk, öğretmenim!
ÖĞRETMEN – Tuttuğunuz sayı kadar arkadaşından alın!
ÖĞRENCİLER – Aldık, öğretmenim!
ÖĞRETMEN – Benden de 10 alınız!
ÖĞRENCİLER – Aldık, öğretmenim!
ÖĞRETMEN – Hepsini toplayın!
ÖĞRENCİLER – Topladık, öğretmenim!
ÖĞRETMEN – İkiye bölün!
ÖĞRENCİLER – Böldük, öğretmenim!
ÖĞRETMEN – Arkadaşınızdan aldığınız sayıyı geri verin!
ÖĞRENCİLER – Verdik, öğretmenim!
ÖĞRETMEN – Geriye 5 kalır . Bildim mi?
ÖĞRENCİLER – A a a! Bildiniz, öğretmenim .
ÖĞRETMEN – Peki, nasıl bildim?
ÖĞRENCİLER – Nasıl bildiniz, öğretmenim?
( Zil çalar .)
ÖĞRETMEN- Zil çaldı . Eve gidince anne ve babalarınızla birlikte düşünün
SINIFTA BİR DERS
OYNAYANLAR: Öğretmen, Giray, Cemre, İlknur, Cem, İlkay
DEKOR: Derslik . Atatürk Köşesi. Öğretmen masası.. Sıralar. Duvarda harita. Yazı tahtası.. Silgi. Ödev kağıtları.
Üzerinde dünya küre Tebeşir
BİRİNCİ BÖLÜM
( Derslik ... Öğrenciler sıralarında otururlar.)
ÖĞRETMEN (İçeri girer .) – Günaydın çocuklar!
ÖĞRENCİLER ( Ayağa kalkar .) – Günaydın öğretmenim!
ÖĞRETMEN – Oturun çocuklar .
( Öğrenciler otururlar .)
ÖĞRETMEN – Çocuklar! Ödevleriniz hazır mı?
ÖĞRENCİLER – Hazıır!
GİRAY ( Parmak kaldırır .) – Öğretmenim, size bir şey sorabilir miyim?
ÖĞRETMEN ( Ödev kağıtlarını toplarken) – Sor bakalım, Giray .
GİRAY ( Kurnaz kurnaz) – Öğretmenim, insan yapmadığı şeyden ötürü ceza görür mü?
ÖĞRETMEN – Görmez, oğlum .
GİRAY ( Sevinçle el çırparak havalara zıplar .) – Yaşasın! Ben ödevimi yapmadan okula gelmiştim.
( Öğrenciler güler .)
ÖĞRETMEN ( Gülümseyerek Giray’ın kulağına yapışır .) – Seni gidi, şeytan çekici seniii! Bu kurnazlığını ödevlerini yaparak göstersene...
ÖĞRETMEN ( Masa başına gider, oturur . Ödevleri inceler.. Fakat çoğunuz Dünya’nın uydusunun adını yazmamış. Neden? Bilmeniz gerekirdi?
Masa üzerinde duran küreyi döndürerek) – Çocuklar! Karma ödev kağıdında, her birinizin birçok eksiğini gördüm
( Bu sırada Cemre ayağa fırlar.)
CEMRE – Ayy!
ÖĞRETMEN – Aferin Cemre! Bildin, otur .
( Öğrenciler gülüşür .)
ÖĞRETMEN – Çocuklar, neden gülüyorsunuz?
CEM ( Ayağa kalkarak) – Öğretmenim! Bildiğinden söylemedi . İlknur, Cemre’ye çimdik attı. O da acıdan “Ay!”diye bağırdı.
(Öğretmen de, öğrenciler de gülerler .)
ÖĞRETMEN – Çocuklar! Çimdik şakası, Dünya’mızın uydusunun Ay olduğunu Cemre’ye söyletti . Artık kimse unutmaz. Öyle değil mi?
ÖĞRENCİLER – Eveet! ( Gülerler)
ÖĞRETMEN (Ödev kağıtlarından birini göstererek) – İlkay “gelmek fiilini” şimdiki zamana göre çekim yapmasını unutmuşsun . Kalk, çekimini yap.
İLKAY ( Ayağa kalkar .) – Celeyrum, celeysun, celey...
( Öğrenciler güler .)
GİRAY – ( Ayağa fırlar .) – Öyle mi söylenir babo?
ÖĞRETMEN ( Gülümseyerek ) – Öyleyse, sen söyle .
GİRAY - Gelirem, gelirsen, geliir ..
( Öğrenciler güler .)
İLKNUR – Öğretmenim, ben söyleyeyim mi?
ÖĞRETMEN – Söyle kızım .
İLKNUR – Geliyorum, geliyorsun, geliyor . Geliyoruz, geliyorsunuz, geliyorlar.
(sınıf alkışlar .)
ÖĞRETMEN – Aferin, İlknur! Çocuklar, iki arkadaşınız kendi yörelerinin şiveleri ile çekim yapmaya kalkınca komik oldular . Onlar da zamanla dillerini düzeltecek, güzel Türkçe’mizi düzgün söyleyeceklerdir. Öyle değil mi?
ÖĞRENCİLER – Eveet!
ÖĞRETMEN – Giray, ödevini yapmadan geldin . Şimdi tahta başına geç. Sözlü sınav olacaksın.
GİRAY (Tahta başına geçer .) – Öğretmenim, bir daha ödevimi yapmadan okula gelmeyeceğim.
ÖĞRETMEN – Peki, Giray, aferin! Söyle bakalım . Fırından beş tane ekmek aldın. Fırıncıya bir buçuk milyon lira verdin. Geri kaç lira alacaksın?
GİRAY ( Düşünür gibi yapar .) – Hiiç!
ÖĞRETMEN – Nasıl hiç?
GİRAY – Öğretmenim, benim babam fırıncıdır . Biz ekmeğe para vermeyiz.
( Öğrenciler güler .)
ÖĞRETMEN ( Gülümseyerek ) – Öyle olsun ... Peki, şu soruyu yanıtla. Beş tane iki kaç eder.
GİRAY ( Düşünür .)
ÖĞRETMEN – Oğlum, siz her hafta çarşıya yumurta götürüp satmıyor musunuz?
GİRAY – Satıyoruz, öğretmenim .
ÖĞRETMEN – İyi düşün! Yumurtaları ikişer ikişer sepete beş sıra dizdiniz .
GİRAY – Öğretmenim, biz yumurtaları sepete ikişer dizmiyoruz ki ...
ÖĞRETMEN – Ya, kaçar diziyorsunuz?
GİRAY – Üçer üçer diziyoruz .
ÖĞRETMEN – Öyle olsun! ... Yumurtaları sepete üçer üçer, beş sıra dizdiniz. Hepsi kaç yumurta eder? Çarp bakalım.
GİRAY ( Kurnaz kurnaz) – Çarpamam öğretmenim .
ÖĞRETMEN – Neden çarpamazmışsın?
GİRAY – Çarparsam, yumurtalar kırılır da ondan ...
(Öğrenciler güler .)
ÖĞRETMEN (Gülerek ) – Peki ... Sekizin yarısı kaç eder.
GİRAY - ( Kurnaz kurnaz) – Enine mi, boyuna mı öğretmenim? ( Tahtaya büyükçe sekiz çizer!) Sekizi enine bölersek ... (Çizgiyle böler.) Üst üste iki sıfır eder.... ( Sekizi çizgiyle boydan boya ayırır.) Yarısı üç olur.
Boyuna bölersek
( Öğretmen de, sınıfta kahkahayla güler.)
ÖĞRETMEN – Bir soru daha! Bakalım, bunu nasıl yanıt vereceksin? On parmaktan on çıktı, kaç kalır?
GİRAY – On parmaktan on çıktı, yine on kalır, öğretmenim!
ÖĞRETMEN ( Şaşarak) – Nasıl, yani?
GİRAY ( Koşarak oturduğu sıraya gider . Çantasından bir çift eldiven çıkarır. Parmaklarına geçirir. Sonra eldivenleri parmaklarından çıkararak.) – İşte böyle öğretmenim... On parmaktan on çıktı, yine on kalır...
( Öğrenciler güler .)
ÖĞRETMEN ( Gülerek Giray’a yaklaşır . Tombul yanaklarından okşayarak) – Çocuklar, Arkadaşınız ne güzel buluşlar yaptı, değil mi?
ÇOCUKLAR – Eveet, öğretmenim!
ÖĞRETMEN – Giray, ilerde iyi bir mizah yazarı olur . Bu söyleyişimizi Okul Gazetesi’ne yazın. Öteki sınıflarda okuyup gülsünler.
( Öğrenciler, Giray’ı alkışlarlar .)
ÖĞRETMEN – Çocuklar! Sosyal Bilgiler’den sözlü sınav yapacağım . Sınava gönüllü kim kalkacak?
( Hiçbir öğrenciden parmak kalkmaz .)
ÖĞRETMEN – Öyleyse ben de not defterini açar, oradan kaldırırım . ( Sayfaları rast gele çevirir. Cem’in adını okur..)
Cem iki büklüm tahta başına geçer
ÖĞRETMEN – Cem! Duvarda asılı duran haritanın yanına git. Mısır’ı soracağım. Dünyada Mısır’ın nesi meşhurdur?
CEM ( Bir haritaya, bir sınıfa bakar .) – Şey... Öğretmenim! Mısır’ın nesi mi meşhurdur?
ÖĞRETMEN – Evet, çocuğum! Mısır’ın nesi meşhurdur?
CEM – Şey ... Patlamışı öğretmenim!
ÖĞRETMEN ( Şaşkın) – Patlamışı mı? Sen neler söylüyorsun?
CEM ( Kurnaz kurnaz) - Evet, öğretmenim . Mısırın patlamışı meşhurdur. Dedem kış geceleri ocakbaşında mısır patlatır.
Ateşte çıtır pıtır patlayan mısır mis gibi kokar . Pamuk gibi açar. Yemesi ne hoştur.
( Öğrenciler kahkahayla güler .)
ÖĞRETMEN (Gülerek) – Bugün bizim sınıf, Rıfat Ilgaz’ın Hababam Sınıfı’na döndü . Sen de mi komiklik yapacaksın?
( Cem utanır, başını öne eğer .)
ÖĞRETMEN – Mısır denilince, Nil nehri ile piramitler akla gelir . Biri Mısır’a hayat verir. Öbürü turist çeker.
ÖĞRETNCİLER – Eveet!
ÖĞRETMEN – Türkiye’nin böyle meşhur yerleri vardır ..
Örneğin Pamukkale, Bodrum
ÖĞRETNCİLER – Eveet!
ÖĞRETMEN – Cem, Bodrum nerededir? Yararları nelerdir?
CEM – Şey ..: ( Yine kafadan atar.) Bodrum evlerimizin alt katındadır. Odun, kömür koymaya yarar.
( Öğrenciler güler .)
CEMRE – Öğretmenim! Bodrum . Ege Denizi’nde yat limanıdır. Bol bol turist çeker.
ÖĞRETMEN (Ciddileşir .) – Cem, Giray’a özenmeyi bırak..
Alırsın zayıfı, ha! İyi düşün, doğru cevap ver
CEM – Peki, öğretmenim!
ÖĞRETMEN – 1514 yılında yapılan savaşın adı nedir?
CEM ( Sınıfta imdât ister gibi bakar . İlkay “ Çaldıran!” diye fısıldar. Fakat Cem heyecandan pek iyi anlayamaz.) – Çıldıran, öğretmenim!
( Öğrenciler kikir kikir gülüşür .)
ÖĞRETMEN ( Kaşlarını çatar .) – Ne, çıldıran mı?
CEM (Yaptığı yanlışı anlar . Fakat bozuntuya vermez.) – Evet, öğretmenim, çıldıran! Şah yenilince ordusunu kaybetti. Tahtını kaybetti. Hazinesini kaybetti. O nedenle üzüntüsünden çıldırmış olabilir. O savaşa çıldıran savaşı da denir...
( Öğretmen ve sınıf kahkahayla güler .)
ÖĞRETMEN – Anlaşıldı, çocuklar! Bugün sınıfın neşesi yerinde ... Madem öyle, benim de size komik sorulu bilmecelerim var. bilin bakalım; borcu olmayan ilçemizin adı nedir?
ÖĞRENCİLER – Ödemiş! Ödemiş!
ÖĞRETMEN- En yumuşak yöremiz neresidir?
ÖĞRENCİLER – Pamukkale! Pamukkale!
ÖĞRETMEN – Denizin ortasında ne vardır?
ÖĞRENCİLER – Ada!
ÖĞRETMEN – Bilemediniz! Sorunun yanıtı böyle olmayacak ...
ÖĞRENCİLER – Vapur!
ÖĞRETMEN – Hayır! Hayır!
İLKAY – Öğretmenim, sen söyle!
ÖĞRETMEN – Olmaaz! Siz bulacaksınız . Değişik düşünün... Aslında bilmeceyle birlikte yanıtı da içinde... Denizin ortasında NE vardır.
İLKAY – Öğretmenim, ben bildim! Deniz bir sözcük; ortasında “N” harfi vardır .
ÖĞRETMEN – Aferin, İlkay!
(Sınıf İlkay’ı alkışlar .)
CEMRE – Öğretmenim! Bir bilmece daha sor .
ÖĞRETMEN – Soracağım . Aklınızdan kolayca toplama, çıkarma, bölme yapabileceğiniz sayılar tutun. Ben de sayınızı bilip söyleyeceğim. Fakat nasıl bildiğimi kim bulacak?
ÖĞRENCİLER – Sor! Sor!
ÖĞRETMEN – Aklınızdan bir sayı tutun!
ÖĞRENCİLER – Tuttuk, öğretmenim!
ÖĞRETMEN – Tuttuğunuz sayı kadar arkadaşından alın!
ÖĞRENCİLER – Aldık, öğretmenim!
ÖĞRETMEN – Benden de 10 alınız!
ÖĞRENCİLER – Aldık, öğretmenim!
ÖĞRETMEN – Hepsini toplayın!
ÖĞRENCİLER – Topladık, öğretmenim!
ÖĞRETMEN – İkiye bölün!
ÖĞRENCİLER – Böldük, öğretmenim!
ÖĞRETMEN – Arkadaşınızdan aldığınız sayıyı geri verin!
ÖĞRENCİLER – Verdik, öğretmenim!
ÖĞRETMEN – Geriye 5 kalır . Bildim mi?
ÖĞRENCİLER – A a a! Bildiniz, öğretmenim .
ÖĞRETMEN – Peki, nasıl bildim?
ÖĞRENCİLER – Nasıl bildiniz, öğretmenim?
( Zil çalar .)
ÖĞRETMEN- Zil çaldı . Eve gidince anne ve babalarınızla birlikte düşünün