Manas Destanı (Dünyanın en uzun destanı)

#21
Sponsorlu Bağlantılar
Er Koşoy amca, Manas'a şöyle dedi: "Oğlum Manas benim yerimi sorarsan, Mediyan'ın çölünde, Evliyanın geçtiği yerde, Baabedin denen anneden doğdum. Deden Nogoy Han öldüğünde, Kalmuk ve Çinliler, Kırgızları kamçıya göre taksim ettiğinde, canımı terkilere bağlayıp, kuşağımı kuşandım. Çevik kırk yiğidi yanıma alıp kalabalık Kalmuk ile tekbaşıma savaştım. Nice erkekler, öldüler, kırk yiğidim de öldü. Ben yetmiş yerden yaralandım. Akrabalarımın hayaleti bile gözükmedi. Bitkin halde dolaştım. Sonunda kimsenin bulunmadığı bir dağa çıkıp kurtuldum. Çeç-Töbö'de beslendim, yer edindim. Başıboş dolaşanları toplayıp bir yere yerleştirdim! Çaylağı eğiterek onu alıcı kuş yaptım, muhtelif kabilelere mensup kimseleri toplayıp canlandırdım! Akrabalarım az olsa da çevrem sağlamdı.

Peygambere benzeyen Kataganlı, ak sakallı Han Koşoy oğlu Manas diye söylüyordu, evliya gibi konuşuyordu:

"Terk-i dünya olup dolaşırken, Kırgızlar fedak'r, canlı, ileri görüşlü bir millettir, bu milletten bir yiğit çıkacaktır diye umutlanıp seni bekledim..."

Kahraman, akıllı Koşoy amca, oğlum Manas diye söylüyordu, anlamlı konuşuyordu.

"Oğlum, ne zaman Altay'dan göç edip kendi yerine geleceksin? Azıcık halkına ne zaman direk olacaksın? Tek başına kalan, sahipsiz kalan milletine ne zaman sahip çıkacaksın? Gel Isık-Kölü'nü bul, kulun (tay)lar seni bekliyor, kırk kabile Kırgızın ayağa kaldır."

Manas şöyle dedi:

"Özlediğim yiğit amca, evliya sıfatlı imişsiniz. Sizi görünce canıma can katıldı. Atalarımın Karkırasını, Isık-Köl'ü, Ala-Dağ'ı gördüm. Hasret giderip rahatladım. Ala-dağ'ı yer edinen, yalnız kılıç kuşanan, Kalmuk Çinlilerle savaşıp yer kapışıp yaşayan gayretli Kırgızları gördüm. Etkilendim, Cesaretim arttı, hasretim bitti. Şimdi Koşoy baba, Altay'da bir grup Kırgız kaldı. Çinliler çok, Kırgız az. Kalabalık Çinlilere tek başıma saldırdım. Çinlilerin öcü kaldı, ben onlara varayım."

Bunu işiten Koşoy amca üzüldü, gözlerinden yaş döküldü:

"Arslanım Manas, sözümü dinle! Koynu geniş Ala-Dağ'ı babalarının toprağı Tekes, Alay, Andican, Yedi-Su'yu zamanı geldiğinde görürsün. Çinliler asker gönderip Altay'daki halkına zulmetmesin! Neslimizi kurutmasın! Oğlum bir an önce geri dön! Kırgızları toplayıp Ala-Dağ'a göç! Ölmezsem, fazla geç kalmadan ardından gelirim, seni ararım, yer yeşil otla kaplandığında, halk yerleştiğinde, yaz geldiğinde karşına çıkıveririm. Nöbetçilerden haber geldi, Çinli Esen Han, Kırgızları keseceğim diye hazırlanıyormuş... Acele et, oğlum acele et!"

"Koşoy amca, dileğin cana kuvvet olsun! Sözlerin düşmana ok olsun!" diye Tanrıya sığındı Manas.








İnsanları iyi anlayan Han Koşoy adı ulu Manas'a dikkatle bakıp onu denedi :

Altın ile gümüşün,



Tozundan yaratılmış gibi.

Gök ile yerin,

Direğinden yaratılmış gibi.

Ay ile güneşin,

Işığından yaratılmış gibi.

Altı kalın kara yerin,

Dayandığı direkten,

Ay ışığı altındaki ırmağın,

Dalgasından, yaratılmış gibi.

Havadaki bulutun,

Gölgesinden yaratılmış gibi.

Gökteki ay ve güneşin,

Işığından yaratılmış gibi.




"Er Manasla kimsenin başa çıkamayacağı belli. Hasetçiden nazar, kötü niyetten dil değmesin." Dedi tecrübeli Koşoy memnun olarak.




"Karşına kimse çıkmasın, peşine düşman düşmesin! Karşına çıkan düşman mert olsun!" dedi. Adet üzerine Han Koşoy iyi yolculuk dileyerek. O, yere ve suya sığınarak, Tanrıya Manas için hayır dua etti.

"Geldiğin yoldan gitme! Geçtiğin suyu tekrar geçme! Uyuyan ulu dağların üzerinde uçarak yuvana ulaş!" dediler bahşılar davul çalıp sıçrayarak.

Er Manas Altay'daki Kırgızlar koklayarak kuvvet bulsun diye atalarının yerinden bir avuç toprak alıp mamır otuyla birlikte beline bağladı ve Koşoy ile vedalaşıp Altay'a doğru hareket etti.

Sırt üstü yatan büyük bahadırlar gibi uzanan Ala-dağ sanki Manas'ı uğurluyordu.

Çin hanı Esen Han'ın altın sarayının kulübelerinde ateş yakılıp, davullar çalındığında tüm şehir yankılandı, bir günlük mesafede bulunan yerlere kadar haber gitti. Han vezirleri, danışmanları, komutanları, büyükleri, ileri görüşleri Esen Han'ın sarayına telaşla toplandılar.

Esen Han kahrolarak şöyle yarlığ verdi:

"Bu ¤¤¤ kaçak Kırgızlara devleri, büyücüleri kaç kere gönderdik. Ne sağ dönen oldu, ne ganimet ile döner oldu. Yakında rahipler Kırgızların tek bahadırı olan Manas'ın Ala-dağa göç etmek için yer görmeyi gittiğini haber verdiler. Fırsat gelmiştir. Kırgızları soyup soğana çevirmenizi emrediyorum. Halkı yok olunca, Manas'ın kökü kesilecektir. Yalnız ağaç çınar olmaz. Binbaşı Coloy bahadıra ok işlemez zırh giydireceğim. Ordubaşı yine Mançu Neskara olacak. Danışmanınız büyücü Karacay olacak. Öcümü alacak bahadırlarım, öleceksiniz Kırgızlarla çarpışarak ölün! Onları yenemezseniz Çin seddini geri döneyim demeyin!"
 
K

Kayıtsız Üye

#24
gerçektende çoooooooooooooooooooookkkkkkkkkkkkkkkkkkkkk uzun bir destan yazana kadar elim kırıldı
 
Üst