Sponsorlu Bağlantılar
Kitap eleştirisi örnekleri
Örnek Kitap eleştirileri
BİR BOŞLUKLA HESAPLAŞMAK, KADİR AYDEMİR
En sondan başlamalı. Yaşamımızda asıl hesaplaşmamız gereken şeyin bize bırakılan ve bizden sonraya bıraktığımız �boşluklar� olduğunu anladığımız andan. Geri dönüşün olmadığı zaman diliminden yani. Etrafımıza dikkatli bir şekilde bakarsak göreceğimiz şey gayet basit olarak şu olacaktır, bu aynı zamanda da, aslında herkesin bildiği aforistik bir pusuladır: Var olan herkes bir boşluğun esiri aslında. Evet, binlerce boşluk taşıyoruz içimizde. Her boşluk bir başka boşluğun açtığı diğer bir boşluktan ibaret. Durum biraz karışık görünse de, böyle. İçimiz kadar dışımız da görünmez boşluklarla dolu. Var mıyız, yok muyuz bu evrende, bunu anlamak için yazılmıyor mu tüm kitaplar? Bunu anlamak için çevrilmiyor mu devasa sinema filmleri? Uzun cümlelere gerek olmamalı bu yaşamda. Bir varoluş sancısı çekiyoruz açıkçası. Dokunmak, tatmak, konuşmak, istemek, tüketmek� hepsi, tek başına kalan insanın -ki özünde yalnızızdır- icat ettiği bir oyunun uyulması gereken kurallarından biridir. Bahsedeceğim kitap tam da bu noktadan bakıyor bizlere, her şeye. Altay Öktem�in yeni deneme kitabı İçimde Bir Boşluk Var, bir bir �kanıtlıyor� tüm eksiklikleri. Gözle görülemeyen şeyler vardır. İlkokuldan beri anlatılıp durulur; mikroplar, virüsler vs. İçimde Bir Boşluk Var, otobüs tutamaçlarında gizlenen bir hastalığın mikrobundan tutun da, bir bakışla sevgilinizin şirin koltuk altı terinin neden olduğu küçük uyanışlara kadar insanoğlunun �içinden� gelen dürtüleri didikleyip duran, bazen rahatsız edici şekilde düşündüren, �Ben de mi öyleyim acaba?� dedirten şiddete sahip bir kitap. Altay Öktem�i yazdığı şiirlerden, öykülerden, romanlarından ve alternatif edebiyat çalışmalarından tanıyor edebiyat okurları. Yazar bu sefer pek bilinmeyen bir yönünü gözler önüne seriyor ve profesyonel meslek alanı olan doktorluğu �yazı�yla buluşturuyor. İçimde Bir Boşluk Var�ın oluşumunda bir yazar olmanın ötesinde, doktor olmanın sağladığı gözlem avantajını olumlu yönde kullanabilmiş Altay Öktem. Boşlukları doldurmak Altay Öktem İçimde Bir Boşluk Var�ı �Ruhun Boşluğu�, �Bedenin Boşluğu�, �Cesetlerin Boşluğu�, �Aşkın Boşluğu�, �Görüntünün Boşluğu�, �Gürültünün Boşluğu� ve �Ben�in Boşluğu� adlı yedi bölüme ayırmış. Her bölüm kendi içinde ayrışmış ve düşlerden gerçeğe uzanan, bilimsel verilerin de öykülenerek -insanları korkutmadan- okura sunulduğu parçalar meydana gelmiş. Şahsen bu kitabı okurken, kimi zaman içimden kıs kıs güldüm, kimi zaman da tırstım. Bu ülkede doktorlardan korkmamak mümkün değil, ölümü çağrıştırıyorlar sürekli. Ama Altay Öktem, işe felsefi bir açıdan bakıyor, sözleriyle şaşırtıyor bizleri: ��İtiraf ediyorum; uzun zamandır büyük bir hızla yuvarlanıyorum zirveye. Yazdığım bütün kitapları, terk ettiğim bütün kadınları, içtiğim sigaraları, ürküttüğüm kuşları, hiç görmediğim şehirleri, kasaba istasyonlarını, olimpiyat oyunlarını, Avrupa Topluluğu uyum yasalarını, iz bırakmayan işkence yöntemlerini, cinsel ve dinsel bütün pozisyonları, bütün ağrıları, çığlıkları, gülüşleri arkamda bırakıp zirveye doğru yuvarlanıyorum büyük bir hızla. Zirve çok aşağıda, biliyorum. Düşmeyi seçiyorum.� Yazarın içindeki boşluğu daha da derinleştiren bir durum. Öktem�in yukarda bahsettiği zirve olsa olsa ölüm olabilir. İlginç bir tercih. Ama, �nasılsa hiçbirimizin sağ çıkamayacağı� bir durumda, yani soluk alıp verdiğimiz şu hayatta belki de en �sağlıklı� tercihtir bu. Dilimizde İçimde Bir Boşluk Var tarzında yazılmış bir başka kitaba rastlamadım henüz. Sanırım bir ilk bu kitap. Dünya edebiyatında ise Alain de Botton�a ait Felsefenin Tesellisi�ni örnek verebiliriz. Önemli bir ayrıntı, kısaca bahsetmek gerekirse, kitabın yazılış dili genel olarak mizahi ve akıcı. Yaşamla alay eden sözleri okumaktan çok keyif alacaksınız. Özellikle aşk ile ilgili bölümde, yani �Aşkın Boşluğu�ndaki örneklemeleri okumak eğlenceliydi. Ferhat�ın Şirin�e olan aşkından tutun da Paulo Coelho�nun
Veronika Ölmek İstiyor�undaki karakter Dr. Igor�a kadar kafayı takmış Altay Öktem. İyi de yapmış! Tabii her şey bir yana, kendisini eleştirmekten de kaçınmamış. Yaptığı alıntılar ve başından geçmiş havası yaratan olaylar zincirinde Altay Öktem�in samimiyetine güvenmekten başka çaremiz yok. Güvenmek zorunda değilsiniz, �boş� verin gitsin de diyebiliriz. İçimde Bir Boşluk Var, neşeli yanını bir kenara bırakırsak, bir hesaplaşma kitabı olarak da ciddiyetle okunabilir elbet. Aşkla, yaşamla, vücudumuz ve ruhumuzla yaptığımız hesaplaşmanın öyküleri gizlenmiş sayfalara. Anlamsız bir boşlukta başlayan yaşamımız yine o kadar derin bir boşlukta sona erecek bir gün. İçimde Bir Boşluk Var, kendisiyle ve içindeki boşluklarla yüz yüze gelmek isteyenler için kaçırılmaması gereken, çok yönlü olarak okunabilecek, başarılı bir eser.
(İçimde Bir Boşluk Var, Altay Öktem, Sel Yayıncılık, 128 s., Ekim 2004)
Örnek Kitap eleştirileri
BİR BOŞLUKLA HESAPLAŞMAK, KADİR AYDEMİR
En sondan başlamalı. Yaşamımızda asıl hesaplaşmamız gereken şeyin bize bırakılan ve bizden sonraya bıraktığımız �boşluklar� olduğunu anladığımız andan. Geri dönüşün olmadığı zaman diliminden yani. Etrafımıza dikkatli bir şekilde bakarsak göreceğimiz şey gayet basit olarak şu olacaktır, bu aynı zamanda da, aslında herkesin bildiği aforistik bir pusuladır: Var olan herkes bir boşluğun esiri aslında. Evet, binlerce boşluk taşıyoruz içimizde. Her boşluk bir başka boşluğun açtığı diğer bir boşluktan ibaret. Durum biraz karışık görünse de, böyle. İçimiz kadar dışımız da görünmez boşluklarla dolu. Var mıyız, yok muyuz bu evrende, bunu anlamak için yazılmıyor mu tüm kitaplar? Bunu anlamak için çevrilmiyor mu devasa sinema filmleri? Uzun cümlelere gerek olmamalı bu yaşamda. Bir varoluş sancısı çekiyoruz açıkçası. Dokunmak, tatmak, konuşmak, istemek, tüketmek� hepsi, tek başına kalan insanın -ki özünde yalnızızdır- icat ettiği bir oyunun uyulması gereken kurallarından biridir. Bahsedeceğim kitap tam da bu noktadan bakıyor bizlere, her şeye. Altay Öktem�in yeni deneme kitabı İçimde Bir Boşluk Var, bir bir �kanıtlıyor� tüm eksiklikleri. Gözle görülemeyen şeyler vardır. İlkokuldan beri anlatılıp durulur; mikroplar, virüsler vs. İçimde Bir Boşluk Var, otobüs tutamaçlarında gizlenen bir hastalığın mikrobundan tutun da, bir bakışla sevgilinizin şirin koltuk altı terinin neden olduğu küçük uyanışlara kadar insanoğlunun �içinden� gelen dürtüleri didikleyip duran, bazen rahatsız edici şekilde düşündüren, �Ben de mi öyleyim acaba?� dedirten şiddete sahip bir kitap. Altay Öktem�i yazdığı şiirlerden, öykülerden, romanlarından ve alternatif edebiyat çalışmalarından tanıyor edebiyat okurları. Yazar bu sefer pek bilinmeyen bir yönünü gözler önüne seriyor ve profesyonel meslek alanı olan doktorluğu �yazı�yla buluşturuyor. İçimde Bir Boşluk Var�ın oluşumunda bir yazar olmanın ötesinde, doktor olmanın sağladığı gözlem avantajını olumlu yönde kullanabilmiş Altay Öktem. Boşlukları doldurmak Altay Öktem İçimde Bir Boşluk Var�ı �Ruhun Boşluğu�, �Bedenin Boşluğu�, �Cesetlerin Boşluğu�, �Aşkın Boşluğu�, �Görüntünün Boşluğu�, �Gürültünün Boşluğu� ve �Ben�in Boşluğu� adlı yedi bölüme ayırmış. Her bölüm kendi içinde ayrışmış ve düşlerden gerçeğe uzanan, bilimsel verilerin de öykülenerek -insanları korkutmadan- okura sunulduğu parçalar meydana gelmiş. Şahsen bu kitabı okurken, kimi zaman içimden kıs kıs güldüm, kimi zaman da tırstım. Bu ülkede doktorlardan korkmamak mümkün değil, ölümü çağrıştırıyorlar sürekli. Ama Altay Öktem, işe felsefi bir açıdan bakıyor, sözleriyle şaşırtıyor bizleri: ��İtiraf ediyorum; uzun zamandır büyük bir hızla yuvarlanıyorum zirveye. Yazdığım bütün kitapları, terk ettiğim bütün kadınları, içtiğim sigaraları, ürküttüğüm kuşları, hiç görmediğim şehirleri, kasaba istasyonlarını, olimpiyat oyunlarını, Avrupa Topluluğu uyum yasalarını, iz bırakmayan işkence yöntemlerini, cinsel ve dinsel bütün pozisyonları, bütün ağrıları, çığlıkları, gülüşleri arkamda bırakıp zirveye doğru yuvarlanıyorum büyük bir hızla. Zirve çok aşağıda, biliyorum. Düşmeyi seçiyorum.� Yazarın içindeki boşluğu daha da derinleştiren bir durum. Öktem�in yukarda bahsettiği zirve olsa olsa ölüm olabilir. İlginç bir tercih. Ama, �nasılsa hiçbirimizin sağ çıkamayacağı� bir durumda, yani soluk alıp verdiğimiz şu hayatta belki de en �sağlıklı� tercihtir bu. Dilimizde İçimde Bir Boşluk Var tarzında yazılmış bir başka kitaba rastlamadım henüz. Sanırım bir ilk bu kitap. Dünya edebiyatında ise Alain de Botton�a ait Felsefenin Tesellisi�ni örnek verebiliriz. Önemli bir ayrıntı, kısaca bahsetmek gerekirse, kitabın yazılış dili genel olarak mizahi ve akıcı. Yaşamla alay eden sözleri okumaktan çok keyif alacaksınız. Özellikle aşk ile ilgili bölümde, yani �Aşkın Boşluğu�ndaki örneklemeleri okumak eğlenceliydi. Ferhat�ın Şirin�e olan aşkından tutun da Paulo Coelho�nun
Veronika Ölmek İstiyor�undaki karakter Dr. Igor�a kadar kafayı takmış Altay Öktem. İyi de yapmış! Tabii her şey bir yana, kendisini eleştirmekten de kaçınmamış. Yaptığı alıntılar ve başından geçmiş havası yaratan olaylar zincirinde Altay Öktem�in samimiyetine güvenmekten başka çaremiz yok. Güvenmek zorunda değilsiniz, �boş� verin gitsin de diyebiliriz. İçimde Bir Boşluk Var, neşeli yanını bir kenara bırakırsak, bir hesaplaşma kitabı olarak da ciddiyetle okunabilir elbet. Aşkla, yaşamla, vücudumuz ve ruhumuzla yaptığımız hesaplaşmanın öyküleri gizlenmiş sayfalara. Anlamsız bir boşlukta başlayan yaşamımız yine o kadar derin bir boşlukta sona erecek bir gün. İçimde Bir Boşluk Var, kendisiyle ve içindeki boşluklarla yüz yüze gelmek isteyenler için kaçırılmaması gereken, çok yönlü olarak okunabilecek, başarılı bir eser.
(İçimde Bir Boşluk Var, Altay Öktem, Sel Yayıncılık, 128 s., Ekim 2004)