Kırgızistan'ın tarihi ve kültürel yapısı, değer yargılar, örf ve adetleri

#1
Sponsorlu Bağlantılar
Kırgızistan'ın tarihi ve kültürel yapısı, değer yargılar, örf ve adetleri


1. TARİHİ
Kırgızların, Türk tarihinde özel bir yeri vardır. Kırgızlar , en az karışmış grup olarak Türklerin hakiki etnik temsilcisi olarak kabul edilirler.
Kırgız tarihini esas itibariyle şu dönemlere ayırmak mümkündür.
- Gök – Türkler Döneminde Kırgızlar ,
- Uygur Hakanlığı Döneminde Kırgızlar ,
- Moğollar Döneminde Kırgızlar ,
- Timur Dönemi ve Hanlıklar Döneminde Kırgızlar ,
- Rus Çarlığı Döneminde Kırgızlar ,
- S.S.C.B. Döneminde Kırgızlar ,
- Bağımsız Kırgız Cumhuriyeti
Kırgızlar dünyanın en eski milletlerinden biridir. Kırgızlar’ın bir millet olduğunun ilk kanıtlarına M.Ö. 2000 tarihli Çin kaynaklarında rastlanmaktadır. Kırgızlar Kuzey Sibirya ve Orta Asya’da yerleşmiş çeşitli gruplardan oluşmuşlardır.
Eski Kırgızlar Kuzeybatı Moğolistan’a ait topraklara yerleşmişlerdir. M.Ö. 4. yüzyıldan 3. yüzyıla kadar , Çin sınırlarına devamlı saldıran ve onları Çin Seddi’ni yapmaya zorlayan güçlü , göçebe kabileler arasında sayılmaktadırlar.
M.Ö. 2. yüzyıldan 1. yüzyıla kadar Kırgız kabileleri kendilerini Hun egemenliğinden ayrılarak Enisei ( Ana nehir ) ve Bai Kal ( Zengin göl) bölgelerine hareket etmişlerdir. Orada M.S. 6. yüzyıldan 13. yüzyıla kadar hüküm süren “ Kırgız Kaganat” olarak bilinen ilk devleti kurmuşlardır.
Bu arada Orta Asya’nın geniş alanlarına yayılan diğer Kırgız Kabileleri , Orta Asya’nın tarihinde aktif rol oynamaya devam etmişlerdir. 16. yüzyılda Kırgız insanlarının etnik kökenlerini tamamlamıştır. Kırgızlar’ın Orta Asya‘daki birçok insan gruplarıyla olan ilişkisi “ 40 kabile” anlamıma gelen “ Kırgız” ile ifade edilir.
Asya’da Moğol üstünlüğü sona erdikten sonra , 1700 senesinde kurulan Hokand Devletinin hakimiyetine girmişlerdir. 1867 yılında KIRGIZİSTAN’ın bir kısmı Türkistan Vilayetine bağlanmıştır. 1876 yılında Hokand tamamen Rusya’nın hakimiyetine girmiştir. 20.yy’ın başında Buhara , Rusların hakimiyetine girince Kırgızlar da Çarlık Rusya’sının etkisi altına girmişlerdir.
1862 ‘de Bişkek’in eski adı olan Pişpek’te kurulan Rus Garnizonu 14 yılda tüm KIRGIZİSTAN’I işgal altına almıştır. 1916 yılında zorunlu askerlik uygulaması Kırgızların Ruslara karşı şiddet olaylarının patlamasına yol açmış ve ayaklanmayı bastıran Ruslar çok sayıda Kırgızı katletmiştir. Devrimden ve kanlı bir iç savaştan sonra 1919 – 1920 yıllarında Kırgızistan’da Sovyet gücü kurulmuştur.
SSCB döneminde KIRGIZİSTAN önce 1924 anayasasıyla Rus Sovyet Federe Sosyalist Cumhuriyeti içinde Kara Kırgız Özerk Bölgesi olarak yer almış müteakiben 1925’te adı Kırgız Özerk Bölgesi olarak değiştirilmiş ve 1926’da da özerk Cumhuriyet olarak yeniden örgütlenmiştir. Birliğin cumhuriyet statüsüne yükseltilmesi ise 1936’da gerçekleşmiştir.
1920 – 1930 ‘larda Sovyet Merkezi makamları ile ilişkileri zor koşullarda cereyan etmiştir. Ancak Sovyet etkisi zamanla artmış ve 1940 yılında Kiril alfabesinin uygulamaya konulmasıyla daha da güç kazanmıştır.
KIRGIZİSTAN, Sovyetler Birliği’nin dağılma süreci içine girmesi üzerine 15 ARALIK 1990’de egemenliğini , 31 AĞUSTOS 1991 ‘de bağımsızlığını ilan etmiştir.
2. KÜLTÜREL YAPISI
a. Kırgız kültürü “Göçebe Yaşamı”ndan büyük oranda etkilenmiş ve kültürün oluşmasında büyük rol oynamıştır. Göçebe yaşamın etkilerini yaşamın her kesiminde ( ev , aile , yerleşme, örf ve adetleri ) görmek mümkündür.
b. Kırgız keçe çadırın ( Boz Üy : Gri Ev ) yaşamda büyük önemi vardır. Eski dönemlerden itibaren yazları serin , kışları sıcak olan bozüylerde yaşamlarını geçiren Kırgızlar çadırın iç dekorasyonlarını da basit , sade ve pratik olarak oluşturmuşlardır. Kullanılan ev eşyalarının tamamı bu tür yaşama uygun dizayn edilmiş ve geliştirilmiştir.
c. Aile bütün olarak Bozüylerde göçebe hayatına uygun olarak yaşamış, hayvancılık ve tarım ile geçimlerini sağlamışlardır. Ailenin erkek çocuğu büyüyüp evlilik çağına geldiğinde babası tarafından yeni bir bozüy yapılmış ve yaşam bu şekilde devam etmiştir.
d. Geleneksel Kırgız kültürünün oluşmasına “ Manas Destanı’nın da büyük etkisi olmuştur. Dünya edebiyatının en önemli destanlarından olan Manas , Finlilerin Kalevala’sından 40 kez, Hintlilerin Mahabharata’sından 4 kez daha uzundur.
Destan sözlü gelenek içinde zamanımıza kadar gelmiştir. 16 yüzyılda yazılmış bir eseri saymazsak , ancak 19 yüzyılda kısmen yazıya geçirilmiştir. Her devrin Manasçısının
(Comokçu) kendinden ve döneminden unsurlar ilave ederek destanı anlatması destanın birçok versiyonunun ortaya çıkmasıyla sonuçlanmıştır. Bugün Manas Destanı’nın 60 versiyonu tespit edilmişir. Manas destanının 2 milyon mısra civarında 60’dan fazla versiyonu Kırgız Cumhuriyeti Milli İlimler Akademisinin El Yazmaları Bölümünde bantta kayıtlı olarak korunmaktadır.
Destan , Manas’ın soyağacıyla başlar , hükümdarlığını arkadaşlarını , evlenmesini ve Kalmuklarla savaşını anlatır ve ilk kısmı Manas’ın ölümüyle sonuçlanır. Daha sonraki kısımlarda oğlu Semetey Buhara’da dayılarının yanında yetişir ve tekrar hükümdarlığı elde eder. Destan Manas’ın torunu Seytek’in maceralarıyla devam eder. Manas Destanının asıl özelliği tarih , coğrafya, etnografya , felsefe dil , folklor, diplomasi, askerlik , müzik , halk eğitimi, hekimlik, veterinerlik gibi pek çok ilim dalı için önemli bir kaynak özelliği taşımaktadır. Destanda Kırgızların yaşadığı yerler ve adetleri de anlatılır.
e. Rusların bölgede hakimiyeti tesis etmesinden sonra göçebe yaşamdan yerleşik düzene geçildiği görülmektedir. Özellikle Rus nüfusun daha fazla olduğu kuzey bölgede halkın kültür seviyesi ve hayat standartları güneye oranla daha iyi durumdadır. Özellikle büyük şehirlerde oturan Kırgız vatandaşlarının bir bölümü milli dillerini bilmemektedirler. Günümüzde Rus kültürü ve Rus dili etkisini devam ettirmekle birlikte Kırgız dili ve kültürü kendine daha fazla yer edinmektedir.
f. KIRGIZ Cumhuriyetinde canlı bir kültür ve sanat hayatı bulunmaktadır. Başkent BİŞKEK’te Sonbahar , Kış ve İlkbahar ayları boyunca düzenli opera , bale ve tiyatro gösterileri ile Klasik Müzik Konserleri düzenlenmektedir. Halkın sanatsal faaliyetlere yoğun katılım gösterdiği gözlenmektedir.
3. TOPLUMUN DEĞER YARGILARI VE DAVRANIŞ BİÇİMLERİ
a. Kırgız toplumu batı kültürüne dönük bir yaşam tarzına sahiptir . Halk manevi değerlerine bağlıdır.
b. Büyük şehirlerde ve ülke kuzeyinde yaşayan kişiler ile güney bölgede ve kırsal alanda yaşayanlar arasında yaşam tarzı , geleneklere bağlılık ve uygulanması konularda bazı farklılıklar vardır. Küçük yerleşim birimlerinde halk geleneklerine daha bağımlı, daha mütevazi ve uysal bir yaşam tarzını benimsemiştir.
c. Kırgız halkı genelde yabancılara karşı olumlu yaklaşımda bulunmakta, ancak halk yabancı kişileri , kendilerine gösterdikleri saygı ölçüsünde benimsemektedirler.
d. Kırgızlarda aile ilişkilerine ve evlilik müessesine önem verilmektedir. Bu konuda aykırı yaşam tarzı ve davranışlar içinde bulunan yerli ve yabancı kişiler toplumun tepkisini çekmektedir.
e. Kırgız halkı sözlü anlaşmaya büyük önem vermektedir. Bu nedenle verilen sözlerin tutulmaması saygısızlık olarak algılamaktadırlar.
f. 2200 yıllık tarihe sahip olan Kırgızlar kendi tarihi şahsiyetlerine özel önem vermektedirler. Bu bağlamda , önemli tarihi şahsiyetlerin doğum ve ölüm yıldönümlerinde özel törenler yapılmaktadır ve devlet kuruluşları ile özel işletmelerin kuruluş yıldönümlerinde de kutlama törenleri düzenlenmektedir.
( Eski Sovyet Cumhuriyetlerinden Lenin Heykeli bulunan ender ülkelerden biridir )
g. Kırgızlar doğum günlerine ve yakın akrabalarının ölüm yıldönümlerine özel önem atfetmektedir. Bu çerçevede düzenlenen özel doğum günü kutlamaları ile anma yemeklerine yapılan davetlere sebebsiz olarak katılmamak alınganlıklara yol açmaktadır.
4. ÖRF VE ADETLER
a. Göçebe hayat ile birleştirilen sosyal ilişkilerin ataerkil ve feodal karakteri aile yaşamının işleyişinde , geleneklerde ve dini törenlerde yansıtılmıştır.
b. Bir yerden bir yere göç eden insanlar , güzel olduğu kadar kullanışlı olan aletlerle evlerini dekore etmişlerdir. Bir yerden bir yere ister at , ister deve sırtında kolayca taşınabilen, kurulan ve toplanabilen “ Boz-Üy ( Boz ev) – ( Rusçası Yurta)” adı verilen çadır yaratıcılığın nitelikli bir örneğidir.
c. Kırgızlar “ Boz-Üy” lerini “Şırdak” denen mozaik desenli kilimlerle süslemeleri, Boz-Üy’ün açılan kısımlarını birarada tutmak için “ terme teer “ denen güzel renkli elbise parçaları kullanmaları geleneklerin başlangıcını teşkil eder.
d. Kırgızların önemli özelliklerinden biride misafirperverlikleridir. Boz-Üy’e beklenmeyen bir misafir şerefine bile olsa , elde kalan son koyun dahi kurban edilir.
e. Aile gelenekleri birçok kuşağın bilgeliğini kendine toplamıştır. Yüksek ahlaki değerler , ister yaşlı insanlara saygıda olsun , ister iyi ve kötü günlerde verilmeye hazır bulunulan destekle olsun açıkça görülmektedir. Bir evlilik töreninde ip çekme oyunu , şarkı yarışmaları ve at yarışları görmek mümkündür.
f. Birçok aile geleneği, din ve törenler ile iç içedir. Örneğin “Djenkek Toı” çocuğun dünyaya gelişini simgeleyen bir kutlama günüdür. “Toshoo Kesuu” ise göbek bağının kesildiği ve eğlenceli oyunların oynandığı ve birçok yemeğin sunulduğu bir törendir. İsim verme töreni ve saç kesme , doğa üstü güçlere olan inançlarla ilgili bulunmaktadır.
g. Kırgızlarda , evlenme törenleri çok önemli ve masraflıdır. Bu harcamalar; gelin için başlık parası, gelinle damadın akrabalarının arasında elbise değişimi , gelin için oldukça pahalı bir çeyiz ve kesilen adaklar olarak sıralanabilir. Günümüzde varlıklı olanlar bu kuralları tam olarak yerine getirmekte , fakir olanlarda ise olabildiğince uygulanmaktadır.
h. Kırgızların milli şapkası olan Kalpak ; genç, yaşlı bütün erkekler tarafından özellikle kırsal kesimlerde yaygın olarak kullanılmaktadır. Kalpak beyaz renkli 4 parça üçgen şeklindeki keçenin birleştirilmesiyle konik bir yapı oluşturur. Kalpağın ucu tam olarak birleştirilmeyip yukarıya doğru kıvrılabilir ki bu sıcağa ve soğuğa karşı daha iyi koruma sağlar. Kalpak her mevsim kullanılabilir.
i. Kırgızların geleneksel içkileri at sütünden yapılan kımızdır. Köökör ise kımız koymak amacıyla deriden yapılan sürahidir.
j. Küçük bir çanak olan “ çanaç” Kırgızistan’da çay içmek içn kullanılan porselen bir kaptır. Çay çanaçın içerisine en fazla üçte birine veya yarısına kadar ulaşacak şekilde konur. Kırgız geleneklerine göre çanaça az çay koyularak daha fazla sayıda çay servisi yapılarak misafirperverliğin ve saygının ifadesi en üst düzeye taşınmak istenir.
k. Kırgız halk çalgı aleti olan “ komuz” üç tellidir ve elle çalınır. Kırgız halk müziğinin önemli bir parçasıdır. “Akın” adı verilen halk Müziği sanatçıları Kırgız düğünlerinde , bayramlarda ve özel günlerde komuz ile Manas Destanından şiirler okurlar.
l. Geleneksel Kırgız Milli Oyunları ise ; Uğlak tartmay ( oğlak kaçırma) , At küröşü ( at güreşi) , Kız kuumay ( Kız yakalama) , Toguz taş ( dokuz taş) ve Kök börü ( At üstünde cirit benzeri , cirt yerine koyun kullanılıyor) dur.
m. At eti sanılanın aksine yoğun olarak tüketilmemektedir. Doğum günü , ölüm yıldönümü , nişan ve düğün törenleri gibi özel kutlama ve törenlerde ikram edilmekte, yabancılara ikram edilmeden önce bu eti tercih edip etmedikleri sorulmaktadır.
n. Kırgızlar evlerine ilk kez gelen misafire ekmek ve tuz ikram etmektedirler. Kırgız geleneklerine göre sunulan ekmekten en az bir parça yemek gerekmektedir, aksi takdirde misafirin ev sahibine karşı düşmanca duygular beslendiği kabul edilir. Yine Kırgızlar evlerine gelen misafirlerine sundukları yemeklerden misafirin yiyemediklerini paket olarak evden ayrılırken misafirlerine verirler . Bu paketi almamak ta ev sahibine karşı hakaret sayılmaktadır.
o. Son zamanlarda iki eski gelenek olan Kırgızların yeni yıl kutlaması ( Nooruz ) ve islami karakterdeki “ ölmüşlerin yadedilmesi” kutlanmaya başlanmıştır.
p. Kırgız halkının %75’nin Müslüman olması nedeniyle Ramazan ve Kurban bayramları geleneksel olarak (kırsal kesimlerde daha yaygın) kutlanmaktadır. 31 ARALIK Yeni Yıl gecesi için önceden büyük hazırlıklar yapılmakta, şehirler ve caddeler süslenmekte , o gece büyük coşkuyla kutlanmaktadır.
r. Yemekler
(1) Beş parmak Kırgızların en meşhur yemeği olup , önemli misafirlerin gelmesi durumunda mutlaka ikram edilir. Yemeğin adı beş parmakla yenmesinden gelir , kesme denilen çok ince kesilmiş hamurun üzerine çok küçük doğranmış et ve soğandan oluşan sosun ilave edilmesiyle yapılır.
(2) Gülçitay parça et , patates, soğan, kare şeklinde kalın hamur parçalarından yapılır ve kuru olmaması için çorbayla sunulur.
(3) Koyun başı çok önemli misafirlerin olması durumda hazırlanan tören amaçlı bir yemektir. Piştikten sonra tek olarak sofraya getirilen baş , sofranın en saygın kişisine sunulur ve parçalayarak dağıtması istenir.
(4) Cılkı , at eti anlamına gelmektedir. Kırgızitan’da cılkı , yemek için kesilen ve yenen at eti için kullanılmaktadır. Cılkı eti diğer etlere göre daha kıymetli olup , belli bir saygı ifadesini de kapsar. Bunun nedeni at etinin diğer etlere göre daha dayanaklı olması ve kısa sürede bozulmamasıdır. Bu yüzden cılkı nadiren ve büyük törenlerde kesilir. Sofraya sucuk biçiminde soğuk olarak getirildiği gibi , et yemeklerinde kullanılabilir.
(5) Diğer yemekler olarak lagman , mantı , pilmini , pilav ( pılof ) , şiş ( şaşlık) doğrudan Kırgızlara ait olmamakla birlikte çok popüler yemeklerdir.
 
#2
Konular ve aÇiklamalar Çok gÜzel fakat sÜreklİ ayni devlet veya mİlletden bahsedİlİyo farkli kÜltÜĞr ve dİller de olsa Çook daha gÜzel olur ama yİnede emeĞİ geÇen herkezden allah razi olsun
 
K

Kayıtsız Üye

#6
genel olarak dogru bilgilerle yazılmıştır ancak bazı küçük kelime yanlışlıklaru bulunuyor...
bır kyrgyz olarak yazara teşekkürlerimi iletiyorum.
Kırgızistan Orta Asya'da bbaşkenti Bişkek
 
K

Kübra

#7
Vallahi Türkiye den sonra en sevdiğim ülke Kırgızistan. Ellerinize sağlık. Çok güzel olmuş
 
Üst