Sponsorlu Bağlantılar
Karaman Şiirleri
Karamanın Koyunu
Oğul sana bir öğüt vereyim, dinle beni,
Ağzını açma sakın,açarsan aç keseni,
En candan bildiklerin tefe koyarlar seni,
Birer birer denedik olgununu toyunu,
Karaman’ın koyunu sonra çıkar oyunu.
El oğlunu bilmezsin, o ne hin oğlu hindir,
Pamuk gibi görünür, granitten çetindir,
Arkandan kuyu kazar, dibi yoktur, derindir,
Açılma el oğluna anlamadan soyunu,
Karaman’ın koyunu sonra çıkar oyunu
Senin aybını arar el oğlu bir iş gibi,
Arkanda dolaşırlar sanki müfettiş gibi,
Bırakırlar ortada seni bir ibiş gibi,
Öğretirler dünyanın körfezini koyunu,
Karaman’ın koyunu sonra çıkar oyunu.
Doğruyu görürsen de ulu orta anlatma,
Bağır, çağır, nara at, fakat sakın taş atma,
Elini uzat amma, boynunu hiç uzatma,
Sana ölçü verirler, uzatırsan boynunu,
Karaman’ın koyunu sonra çıkar oyunu.
Ne tilkiye eğri bak, ne de kurtlarla yarış,
Ne etlisinden bahset, ne sütlüsüne karış,
Ağzını açık korlar sonra senin bir karış,
Nene gerek elin üç keçi, beş koyunu,
Karaman’ın koyunu sonra çıkar oyunu.
KARAMAN
Karaman’a hasretliğim,
Üzüle üzüle bitmez
Yollar bir ip, dağlar düğüm
Çözüle çözüle bitmez….
Sabah erkekler işine,
Döner akşamın beşine
Güğümler çeşme başına
Dizile dizile bitmez
Biçim biçim fistanları,
Dile gelmez destanları,
Güz gelince bostanları,
Bozula bozula bitmez….
Kalesi tek bir şaheser,
Hatunya dilsizdir, susar,
Mansur Dede, Abbas, Hisar
Gezile gezile bitmez….
Kırmale yolların sonu
Şamkapı’ya bakar yönü,
Kırmale’den öte yanı,
Kazıla kazıla bitmez….
Git, gör İmaret’i aman,
Kimler geçmiş zaman zaman…
Velhasıl şu Karaman,
Yazıla yazıla bitmez….
Bekir Sıtkı ERDOĞAN
KARAMAN’A DAVET
Gel, burda gör, düğün – dernek hayatı;
Törenlerin diyarıdır Karaman...
Türkçe’mize, o ilk özgür beratı
Verenlerin diyarıdır Karaman!
Ecdadımın rûhu sinmiş harcına,
Ömrünce didinir bir can borcuna!
Adım adım başarının burcuna
Varanların diyarıdır Karaman...
Çoktan gündüz olmuş burda geceler,
Yıldızlarla boy ölçüşür yüceler...
Gökyüzüne anıt anıt bacalar
Kuranların diyarıdır Karaman.
Uysaldır insanı koyundan bile,
Ne yalan bilirler, ne şer, ne hile;
Temiz yürekleri, hizmet aşkıyla
Vuranların diyarıdır Karaman...
Bir de gönül ehline sor burayı,
Bilen mekik dokur açmaz arayı
Merhem çalıp, nice onmaz yarayı
Saranların diyarıdır Karaman.
Vermemiş özünden zerrece kayıp,
Küskünlük suç burda, dargınlık ayıp
Birbirlerini gece gündüz arayıp
Soranların diyarıdır Karaman...
Özde umut yeşil, gözde nem yeşil
Burda kazanılmış bir kıdem yeşil.
Emeğinin ödülünü yemyeşil
Görenlerin diyarıdır Karaman...
Kafaca uyumlu gönülce derin
Fedakârlığına siz karar verin
Saat başı kalkan otobüslerin
Trenlerin diyarıdır Karaman.
Bekir Sıtkı’m ziyaretin kuralı
Bol fatiha; yatırlar var sıralı...
Taptuk burda, Yunus Emre’m buralı;
Erenlerin diyarıdır Karaman...
Bekir Sıtkı ERDOĞAN
KARAMAN VE SEN
KARAMAN’a hiç gitmedik seninle
Görmedik çarşısını, pazarını, insanlarını
Dolaşmadık caddelerde, sokaklarda
Kalesine tırmanmadık el ele
Sen görmedin Karaman’ın güzelliğini
Hiç gitmedik ki seninle
Karaman’ın insanları bir başka candan
Hilesiz, riyasız, yabansı değil, sokulgan
Saman tozu, taze buğday, taze ekmek kokusu
Öpülesi, nasırlı elleri toprak toprak
Yüzleri güneş yanığı, gözleri bulutlarda
Karaman oğlu Mehmet Bey’in dili konuşulan dil
Yanında, yörende Türkmen kocası YUNUS’lar
Erdemi, sevgiyi, güzelliği anlatırlar...
Sana Karaman’dan sesleniyorum, duy beni, dinle
Sen görmedin Karaman’ın güzelliğini
Hiç gitmedik ki seninle...
Açları doyuran verimli toprak
Göklere el açan uzun kavaklar
Konuk sever, iyi yürekli insanlar
Tertemiz caddeler sokaklar
Hele bir de mevsim baharsa
Rengarenk açılır güller, çiçekler
Çam kokulu, kekik kokulu solunan hava
Kendi ürünleridir yedikleri
Anaların ak sütü kadar helalinden
Buz gibi içilen sular
Şu dağlar Toros dağları
Şu dağın ardında benim köyüm var.
Karaman kimseye yad değil, yaban değil
Türk’e vatan olmuş bir kutsal toprak
Selçuklular, Karamanoğulları, Osmanlılar ve daha!
Daha önceleri de var...
Ulu Mevlanalar, büyük ozanlar
Ve Karacaoğlanlar, Aşık Yunus’lar
Yiğitler, gaziler, kahramanlar
Gelip yurt edinip kutsamışlar...
Karaman kalesine çıkıp seslensem
Sesim yankı yapar Toroslarda, ovalarda
Selam desem kuşa, kurda, tüm insanlara
Sesimi ulu MEVLANA duyar
Derviş YUNUS duyar
KARAMAN OĞLU MEHMET BEY
Sonra KARACAOĞLAN duyar.
Sana KARAMAN’dan sesleniyorum
Sen de kulan ver sesim, duy beni dinle
Sen görmedin KARAMAN’ın güzelliğini
Hiç gitmedik ki seninle...
Ahmet Tufan ŞENTÜRK
MEHMET BEY’İN MEMLEKETİ
Güzel kalmış yöremizin elleri
Tarihlere geçmiş nice halleri
Öz Türkçe’yi söyleşiyor dilleri
Mehmet Bey’in memleketi Karaman
Nice alim geldi, geçti buradan
Evliyalar saldı bize Yaratan
Mevla’dan hem de Hatun anadan
Mehmet Bey’in memleketi Karaman
Yunus’ların Kenzi’lerin diyarı
Gufrani, Hottoğlu gönüller yarı
Sanatla olmuştur hep yoğu varı
Mehmet Bey’in memleketi Karaman
Nuri Mevleviyim sözlerim nehir
Kıymatım bilecek bu millet sahır
Ozanlar kahvemiz, bağırda mühür
Mehmet Bey’in memleketi Karaman
Nuri UZUN
BURASI KARAMAN
Bir sihirli beldesin, sen eşin yok
Bir sihirli meltem eser sokaklarından
Ana yurttan ad almış, köylerin sıra sıra
İşte Kızık, Salur, Beydili, Aşıran
Larende de bugün zorlu şenlik var
Mahşer gibi olmuş yollar sokaklar
Dellal dedi: dinlemekte fayda var
Mehmet Bey’in fermanıdır okunan
Oturmuşta Yunus, Şeyhlik postuna
Kocaman bir tesbih almış destine
Söyle, söyler ahbabına dostuna
Mehmet Bey’in fermanıdır okunan
Mevlana çıkmış, burada çileden
Koca külah giymiş sarı keçeden
Yolcuyum veda diyor Türkmen kocadan
Anam bacım emanet sana Karaman
Talat DURU
YUNUS’A HASRET
Evliyalar yurdunun gonca gülü senidin,
Şimdi muhtacız sana neredesin ey Yunus?
Hak’tan halka uzanan bir güzelce dilidin,
Şimdi muhtacız sana neredesin ey Yunus?
Dostluk fidanı diktin kardeşlik bahçesine,
Sesinden nâme kattın nice derviş sesine.
Tanrım nice sır vermiş “Hûû” diyen nefesine,
Şimdi muhtacız sana neredesin ey Yunus?
Huzur özlemi çeken insanlığın bağrına,
“Sevelim, sevilelim” der bugünden yarına,
Dostun dosta selamı bu devirde zoruna,
Şimdi muhtacız sana neredesin ey Yunus?
Sevginin, muhabbetin tohumunu sen saçtın,
Paslanmış gönüllerin kilidini sen açtın,
Âlem sana muhtaçken ne diye erken uçtun?
Şimdi muhtacız sana neredesin ey Yunus?
Karaman diyarında aşk tohumu çimlendi,
En onulmaz yaralar ellerinde em’lendi,
Sana olan hasretlik sanma ki hep dündendi,
Şimdi muhtacız sana neredesin ey Yunus?
Anadolu yaylası varlığınla can buldu,
Doğrul da bir bak hele insan ne hale geldi,
Bin dokuz yüz doksan bir senin ismini aldı,
Şimdi muhtacız sana neredesin ey Yunus?
Mestan KARABACAK
(S.Ü. Karaman İ.İ.B.F. Öğretim Görevlisi)
ÖZLEDİM
Yol, eski istasyon yolu
Yol, parke taşlı
Yol, eski garaj yolu
Yollar iki tarafı uzun kavaklı
Sizi Özledim.
Faytoncunun faytonunun yayları
Bal rengiydi ikiz güzel atları
Şarkı sözler tekerleri, nalları
Karaman’ın ah o eski halleri
Sizi Özledim.
Mezarlık önü yazısı, kırları
Kırmahalle ötesinde üzüm bağları
Ortasında sular akar, sokakları yolları
Üstlerinde yuğ taşıyla, kamış damları
Sizi Özledim.
Leyl’i, Seki’si, Yeni hamamı
Hatuniyesi, Türbeleri, Camilerin tamamı
Kervansaray ile Vezir hanları
Yunus Emrem, Mehmet Beyim, tüm Karaman canları
Sizi Özledim.
Kırk ikindi yağmuru, karı
Tozu, toprağı, çamuru, zoru
Düveni, harmanı, bulguru unu
Taşkale, Aşıran, Gödet, Fisandun’u
Sizi Özledim.
Toroslar, Karadağ, Çamlık yaylaları
Dereler, değirmenler bulgurhaneler
Koçakdede, Gazidükkan, Abbas mahalleler
Çürük sulu, sağ sulu, güzel çeşmeler
Sizi Özledim.
Helvacılar, kebapçılar, aşçılar
Semerciler, yastıkçılar, dericiler, mestçiler
Marangozlar, demirciler, bıçakçılar, taşçılar
Sobacılar, nalbantlar, arabacı, çerçiler
Sizi Özledim.
Bir başkadır yaprağının sarması
Ekşilisi, kara kabak kavurması
Şebit ekmek, tuzlu börek, mayalının sıkması
Etli ekmek, batırığı, arabaşı çorbası
Sizi Özledim.
Eski dostu, yeni dostu, düşmanı
Bina olmuş bahçe, bağı, her yanı
İrebiş’i, Elif’i, Muammer’i, Onbaşısı
Mehmet Emin, İbrahim’i, delisi, akıllısı
Şöyle gelin dertleşmenin zamanı
Sizi Özledim.
Faruk ALKAN
KARAMAN KAVAKLARI
Bağrında duyulmadık gizli emeller saklar,
En uzak ümitleri fısıldar ruha sesi.
Yazılmamış şiiridir Karaman’ın kavakları,
Kavaklar, Karaman’ın bestesi.
Tanrıya ulaşmak mı bilmem ki emelleri,
Gece sabaha kadar ne anlatırlar aya?
Yeşil bir dua gibi göğe varan elleri,
Allah’ın rahmetini indirir kasabaya.
Gürbüz vücutlarından taşar asîl bir gurur.
Eğilmez başlarına basarken hayran hayran,
Sanırım Türk’ün ruhu karşımda dimdik durur.
Bu coşkun taşkın hayat ölüye verir can:
Unutturdular bana başımdaki ayakları,
Gönlüme yoldaş oldu Karaman Kavakları.
Halide Nusret ZORLUTUNA (Karaman- 1942)
Karamanın Koyunu
Oğul sana bir öğüt vereyim, dinle beni,
Ağzını açma sakın,açarsan aç keseni,
En candan bildiklerin tefe koyarlar seni,
Birer birer denedik olgununu toyunu,
Karaman’ın koyunu sonra çıkar oyunu.
El oğlunu bilmezsin, o ne hin oğlu hindir,
Pamuk gibi görünür, granitten çetindir,
Arkandan kuyu kazar, dibi yoktur, derindir,
Açılma el oğluna anlamadan soyunu,
Karaman’ın koyunu sonra çıkar oyunu
Senin aybını arar el oğlu bir iş gibi,
Arkanda dolaşırlar sanki müfettiş gibi,
Bırakırlar ortada seni bir ibiş gibi,
Öğretirler dünyanın körfezini koyunu,
Karaman’ın koyunu sonra çıkar oyunu.
Doğruyu görürsen de ulu orta anlatma,
Bağır, çağır, nara at, fakat sakın taş atma,
Elini uzat amma, boynunu hiç uzatma,
Sana ölçü verirler, uzatırsan boynunu,
Karaman’ın koyunu sonra çıkar oyunu.
Ne tilkiye eğri bak, ne de kurtlarla yarış,
Ne etlisinden bahset, ne sütlüsüne karış,
Ağzını açık korlar sonra senin bir karış,
Nene gerek elin üç keçi, beş koyunu,
Karaman’ın koyunu sonra çıkar oyunu.
KARAMAN
Karaman’a hasretliğim,
Üzüle üzüle bitmez
Yollar bir ip, dağlar düğüm
Çözüle çözüle bitmez….
Sabah erkekler işine,
Döner akşamın beşine
Güğümler çeşme başına
Dizile dizile bitmez
Biçim biçim fistanları,
Dile gelmez destanları,
Güz gelince bostanları,
Bozula bozula bitmez….
Kalesi tek bir şaheser,
Hatunya dilsizdir, susar,
Mansur Dede, Abbas, Hisar
Gezile gezile bitmez….
Kırmale yolların sonu
Şamkapı’ya bakar yönü,
Kırmale’den öte yanı,
Kazıla kazıla bitmez….
Git, gör İmaret’i aman,
Kimler geçmiş zaman zaman…
Velhasıl şu Karaman,
Yazıla yazıla bitmez….
Bekir Sıtkı ERDOĞAN
KARAMAN’A DAVET
Gel, burda gör, düğün – dernek hayatı;
Törenlerin diyarıdır Karaman...
Türkçe’mize, o ilk özgür beratı
Verenlerin diyarıdır Karaman!
Ecdadımın rûhu sinmiş harcına,
Ömrünce didinir bir can borcuna!
Adım adım başarının burcuna
Varanların diyarıdır Karaman...
Çoktan gündüz olmuş burda geceler,
Yıldızlarla boy ölçüşür yüceler...
Gökyüzüne anıt anıt bacalar
Kuranların diyarıdır Karaman.
Uysaldır insanı koyundan bile,
Ne yalan bilirler, ne şer, ne hile;
Temiz yürekleri, hizmet aşkıyla
Vuranların diyarıdır Karaman...
Bir de gönül ehline sor burayı,
Bilen mekik dokur açmaz arayı
Merhem çalıp, nice onmaz yarayı
Saranların diyarıdır Karaman.
Vermemiş özünden zerrece kayıp,
Küskünlük suç burda, dargınlık ayıp
Birbirlerini gece gündüz arayıp
Soranların diyarıdır Karaman...
Özde umut yeşil, gözde nem yeşil
Burda kazanılmış bir kıdem yeşil.
Emeğinin ödülünü yemyeşil
Görenlerin diyarıdır Karaman...
Kafaca uyumlu gönülce derin
Fedakârlığına siz karar verin
Saat başı kalkan otobüslerin
Trenlerin diyarıdır Karaman.
Bekir Sıtkı’m ziyaretin kuralı
Bol fatiha; yatırlar var sıralı...
Taptuk burda, Yunus Emre’m buralı;
Erenlerin diyarıdır Karaman...
Bekir Sıtkı ERDOĞAN
KARAMAN VE SEN
KARAMAN’a hiç gitmedik seninle
Görmedik çarşısını, pazarını, insanlarını
Dolaşmadık caddelerde, sokaklarda
Kalesine tırmanmadık el ele
Sen görmedin Karaman’ın güzelliğini
Hiç gitmedik ki seninle
Karaman’ın insanları bir başka candan
Hilesiz, riyasız, yabansı değil, sokulgan
Saman tozu, taze buğday, taze ekmek kokusu
Öpülesi, nasırlı elleri toprak toprak
Yüzleri güneş yanığı, gözleri bulutlarda
Karaman oğlu Mehmet Bey’in dili konuşulan dil
Yanında, yörende Türkmen kocası YUNUS’lar
Erdemi, sevgiyi, güzelliği anlatırlar...
Sana Karaman’dan sesleniyorum, duy beni, dinle
Sen görmedin Karaman’ın güzelliğini
Hiç gitmedik ki seninle...
Açları doyuran verimli toprak
Göklere el açan uzun kavaklar
Konuk sever, iyi yürekli insanlar
Tertemiz caddeler sokaklar
Hele bir de mevsim baharsa
Rengarenk açılır güller, çiçekler
Çam kokulu, kekik kokulu solunan hava
Kendi ürünleridir yedikleri
Anaların ak sütü kadar helalinden
Buz gibi içilen sular
Şu dağlar Toros dağları
Şu dağın ardında benim köyüm var.
Karaman kimseye yad değil, yaban değil
Türk’e vatan olmuş bir kutsal toprak
Selçuklular, Karamanoğulları, Osmanlılar ve daha!
Daha önceleri de var...
Ulu Mevlanalar, büyük ozanlar
Ve Karacaoğlanlar, Aşık Yunus’lar
Yiğitler, gaziler, kahramanlar
Gelip yurt edinip kutsamışlar...
Karaman kalesine çıkıp seslensem
Sesim yankı yapar Toroslarda, ovalarda
Selam desem kuşa, kurda, tüm insanlara
Sesimi ulu MEVLANA duyar
Derviş YUNUS duyar
KARAMAN OĞLU MEHMET BEY
Sonra KARACAOĞLAN duyar.
Sana KARAMAN’dan sesleniyorum
Sen de kulan ver sesim, duy beni dinle
Sen görmedin KARAMAN’ın güzelliğini
Hiç gitmedik ki seninle...
Ahmet Tufan ŞENTÜRK
MEHMET BEY’İN MEMLEKETİ
Güzel kalmış yöremizin elleri
Tarihlere geçmiş nice halleri
Öz Türkçe’yi söyleşiyor dilleri
Mehmet Bey’in memleketi Karaman
Nice alim geldi, geçti buradan
Evliyalar saldı bize Yaratan
Mevla’dan hem de Hatun anadan
Mehmet Bey’in memleketi Karaman
Yunus’ların Kenzi’lerin diyarı
Gufrani, Hottoğlu gönüller yarı
Sanatla olmuştur hep yoğu varı
Mehmet Bey’in memleketi Karaman
Nuri Mevleviyim sözlerim nehir
Kıymatım bilecek bu millet sahır
Ozanlar kahvemiz, bağırda mühür
Mehmet Bey’in memleketi Karaman
Nuri UZUN
BURASI KARAMAN
Bir sihirli beldesin, sen eşin yok
Bir sihirli meltem eser sokaklarından
Ana yurttan ad almış, köylerin sıra sıra
İşte Kızık, Salur, Beydili, Aşıran
Larende de bugün zorlu şenlik var
Mahşer gibi olmuş yollar sokaklar
Dellal dedi: dinlemekte fayda var
Mehmet Bey’in fermanıdır okunan
Oturmuşta Yunus, Şeyhlik postuna
Kocaman bir tesbih almış destine
Söyle, söyler ahbabına dostuna
Mehmet Bey’in fermanıdır okunan
Mevlana çıkmış, burada çileden
Koca külah giymiş sarı keçeden
Yolcuyum veda diyor Türkmen kocadan
Anam bacım emanet sana Karaman
Talat DURU
YUNUS’A HASRET
Evliyalar yurdunun gonca gülü senidin,
Şimdi muhtacız sana neredesin ey Yunus?
Hak’tan halka uzanan bir güzelce dilidin,
Şimdi muhtacız sana neredesin ey Yunus?
Dostluk fidanı diktin kardeşlik bahçesine,
Sesinden nâme kattın nice derviş sesine.
Tanrım nice sır vermiş “Hûû” diyen nefesine,
Şimdi muhtacız sana neredesin ey Yunus?
Huzur özlemi çeken insanlığın bağrına,
“Sevelim, sevilelim” der bugünden yarına,
Dostun dosta selamı bu devirde zoruna,
Şimdi muhtacız sana neredesin ey Yunus?
Sevginin, muhabbetin tohumunu sen saçtın,
Paslanmış gönüllerin kilidini sen açtın,
Âlem sana muhtaçken ne diye erken uçtun?
Şimdi muhtacız sana neredesin ey Yunus?
Karaman diyarında aşk tohumu çimlendi,
En onulmaz yaralar ellerinde em’lendi,
Sana olan hasretlik sanma ki hep dündendi,
Şimdi muhtacız sana neredesin ey Yunus?
Anadolu yaylası varlığınla can buldu,
Doğrul da bir bak hele insan ne hale geldi,
Bin dokuz yüz doksan bir senin ismini aldı,
Şimdi muhtacız sana neredesin ey Yunus?
Mestan KARABACAK
(S.Ü. Karaman İ.İ.B.F. Öğretim Görevlisi)
ÖZLEDİM
Yol, eski istasyon yolu
Yol, parke taşlı
Yol, eski garaj yolu
Yollar iki tarafı uzun kavaklı
Sizi Özledim.
Faytoncunun faytonunun yayları
Bal rengiydi ikiz güzel atları
Şarkı sözler tekerleri, nalları
Karaman’ın ah o eski halleri
Sizi Özledim.
Mezarlık önü yazısı, kırları
Kırmahalle ötesinde üzüm bağları
Ortasında sular akar, sokakları yolları
Üstlerinde yuğ taşıyla, kamış damları
Sizi Özledim.
Leyl’i, Seki’si, Yeni hamamı
Hatuniyesi, Türbeleri, Camilerin tamamı
Kervansaray ile Vezir hanları
Yunus Emrem, Mehmet Beyim, tüm Karaman canları
Sizi Özledim.
Kırk ikindi yağmuru, karı
Tozu, toprağı, çamuru, zoru
Düveni, harmanı, bulguru unu
Taşkale, Aşıran, Gödet, Fisandun’u
Sizi Özledim.
Toroslar, Karadağ, Çamlık yaylaları
Dereler, değirmenler bulgurhaneler
Koçakdede, Gazidükkan, Abbas mahalleler
Çürük sulu, sağ sulu, güzel çeşmeler
Sizi Özledim.
Helvacılar, kebapçılar, aşçılar
Semerciler, yastıkçılar, dericiler, mestçiler
Marangozlar, demirciler, bıçakçılar, taşçılar
Sobacılar, nalbantlar, arabacı, çerçiler
Sizi Özledim.
Bir başkadır yaprağının sarması
Ekşilisi, kara kabak kavurması
Şebit ekmek, tuzlu börek, mayalının sıkması
Etli ekmek, batırığı, arabaşı çorbası
Sizi Özledim.
Eski dostu, yeni dostu, düşmanı
Bina olmuş bahçe, bağı, her yanı
İrebiş’i, Elif’i, Muammer’i, Onbaşısı
Mehmet Emin, İbrahim’i, delisi, akıllısı
Şöyle gelin dertleşmenin zamanı
Sizi Özledim.
Faruk ALKAN
KARAMAN KAVAKLARI
Bağrında duyulmadık gizli emeller saklar,
En uzak ümitleri fısıldar ruha sesi.
Yazılmamış şiiridir Karaman’ın kavakları,
Kavaklar, Karaman’ın bestesi.
Tanrıya ulaşmak mı bilmem ki emelleri,
Gece sabaha kadar ne anlatırlar aya?
Yeşil bir dua gibi göğe varan elleri,
Allah’ın rahmetini indirir kasabaya.
Gürbüz vücutlarından taşar asîl bir gurur.
Eğilmez başlarına basarken hayran hayran,
Sanırım Türk’ün ruhu karşımda dimdik durur.
Bu coşkun taşkın hayat ölüye verir can:
Unutturdular bana başımdaki ayakları,
Gönlüme yoldaş oldu Karaman Kavakları.
Halide Nusret ZORLUTUNA (Karaman- 1942)