Karaman Atasozlerii - Karaman'a Ait Atasozleri

NeslisH

Özel Üye
#1
Sponsorlu Bağlantılar

Abdala malûm olur
Abdalın avrat boşadığı zaman
Abdal evinde kaymak mı bulunur
Abdestsize namaz dayanmaz
Acele etsen de iş varacağına varır
Acele işe şeytan karışır
Acemi nalbant, gavur eşeğinde öğünür
Acı acıyı, su sancıyı savar
Açı ağlatma toku söyletme
Açı ığratma toku söyletme
Acıkan doymam sanır
Acıyan eşek attan ileri gider
Aç ayı oynamaz
Aç bırakma hırsız olur, çok söyleme arsız olur
Açın açı, çıplağın kabadayısı
Açın gözü ekmek teknesinde olur
Aç köpek fırın deler
Açlığılan tokluğun arası yarım ekmek
Açma kütüğü söyletme kötüyü
Aç ne yemez tok ne demez
Aç tavuk kendini buğday anbarında görür
Açtırma kutuyu söyletme kötüyü
Adam adama lazım olur
Adamakla mal mı tükenir
Adamın adı çıkacağına canı çıksın
Adet yerini bulsun
Adı çıktı dokuza inmez sekize
Ahmak misafir ev sahibini ağırlar
Ağalık vermekle, yiğitlik vurmakla
Ağanın alnı terlemeyince ırgatın burnu kanamaz
Ağır kazan geç kaynar
Ağır ol da kâmil desinler
Ağzına tat boğaza mihnet
Ağızdan burun yakın, kardaştan karın yakın
Ağzı açık ayran delisi
Ağzımın suyu aktı
Ağzından çıkanı kulağı işitmez
Ağlarsa anam ağlar, gayrısı yalan ağlar
Ağlayak da gözden mi olak
Ağmansız güzel arayan yarsız kalır
Ağrısız baş mezarada gerek
Akçe bulsam çıkı yok,
Akçesi ucuz olanın kendisi kıymetli olur
Akıllı evladın var neylersin malı, akılsız evladın var yine neylersin malı
Akılsıza söz kar etmez
Akılsız başın cezasını ayaklar çeker
Akılsızın şaşkını beyaz giyer kış günü
Akılsız köpeği yol kocatır
Akıntıya kürek çeker
Akrabanın ettiğini akrep etmez
Akranı ile konuşmayanın sesi semadan gelir
Akşam aşından bir gelin ölmüş
Akşamın işini sabaha bırakma
Akşamın hayrından sabahın şerri yeğdir
Alabula soğan zarı gibi
Alacağın bir iğne, çeliğin okkasını orantıya vurursun
Alan satandan umar
Al altını ...... tımarını
Alçak eşeğe kim olsa biner
Alçak yerde yatma sel alır, yüksekte yatma yel alır
Aldı alısını dolandı çalısını
Al elmaya taş atan çok olur
Alemde bekâin insanda cefa yok
Alemin ağzı torba değil ki büzesin
Alet işler el öğünür
Alem unutmuş, kalem unutmamış
Alı al moru mor serdim
Alığını almak, ğölüğünü solmak
Alımı aldım, morumu soldurdum
Alışmadık ... abdest tutmaz
Alışmış kudurmuştan beterdir
Allah abdala eşeğini kaybettirir, sonra buldurup sevindirir
Allah bir kapıyı kaparsa bir kapıyı açar
Allah herkesin kalbine göre verir
Allah’ın ondurmadığını kul onduramaz
Allah’ın parmağı yok ki gözüne soksun
Allah ilmi dileyene, malı dilediğine verir
Allah gardaşı gardaş, kısmetini ayrı yaratmış
Allah oraspı avrat, puşt oğlan şerrinden emin eylesin
Allah şaşırttığı kulu beygir gibi o....tur
Allah şaşırttı mı dayıya hal dedirtirmiş
Allah’tan korkmaz kuldan utanmaz
Allah’tan sağlık devletten aylık
Allahümme ferden, kendini sakın kel ile körden
Allah yolunu yolsuza çattırmasın
Allı yelek, pullu yelek, gömlek yok, canfes neye gerek
Alma ağacından uzak düşmez
Alma ağacının altında büyümüş
Analar taş yesin yarım yarım beş yesin
Almadan vermek Allah’a mahsus
Alma mazlum ahını çıkar aheste aheste
Al ¤¤¤¤¤¤nun kızını, alma kızının kızını, sürer ebesinin izini
Aslı ne nesli ne
Altta kalmayı ayı bile sevmez
Altın eşiğin gümüş eşiğe işi düşer
Altın pas tutmaz
Altın yere düşmeyile pul olmaz
Alt yanı sakal üst yanı bıyık
Al kaşağıyı gir ahıra, yağır olan gocunsun
Amma da alaşalı ha
Ana bir, bacı iki, gerisi çalı .......
Anladı amma palan guskun koymadı
Anan turp baban şalgam, sen içinde gülbe şeker
Anan eğirip baban dokumadı ya
Anamur ineği gibi
Aptalı vali yapmışlar, önce babasını kesmiş
Arz ehlinin kapısı daima örtük gerek
Arsızın ar nesine, gömleği uzun yar nesine
Arpa görmüş at gibi ne sırıtıyorsun
Arpacı kumrusu gibi düşünür durur
Ar namus tertemiz
Armut piş ağzıma düş
Armudun sapı vardır üzümün çöpü vardır
Armudu sapı ile, üzümü çöpü ile, pekmezi küpü ile
Armudun iyisini dağdaki ayı yer
Arkadaşını söyle, seni söyliyeyim
Ar insana, bar hayvana yakışır
Arife tarif gerekmez
Arife günü yalan söyliyenin, bayram günü yüzü kara çıkar
Ârife bir işaret el verir
Arı satmış, namusu tellala vermiş
Arı bal alacak çiçeği bilir
Ar gözden, kar yüzden anlaşılır
Ar eden kar edemez
Arap eli öpmekle dudak kararmaz
Asıl varken vekil aranmaz
Aslını saklayan haramzadedir
Asıl azmaz bal kokmaz; kokarsa ayran kokar, çünkü aslı süttür
Aşşık oynamaktan murat, ütmektir
Aşşığım aşşık, üttüğüm oynamam
Attan indi eşeğe bindi
Atta karın, yiğitte burun
At sineği gibi beygir tersiyle geçinir
At ölür de itler bayram eder
Atlıyı attan indirir
At ile deri, yemek ile diri
At ile avrat yiğidin bahtına
Ateşle oyun olmaz
At elin, torba emanet, bizim dahdahımız var
At ilin, it ilin, bize ne
Atın ölümü arpadan olsun
At binicisine göre kişner
Ata binmeden ayakları sallama
Avradı tuz dedi mi ... cız der
Avradı er zaptetmez, ar zapteder
Av köpeği gibi ne soluyorsun
Avcı avında, yolcu yolunda gerek
Ayranı yok içmeye, feraceyle gider s........ya
Ayran içtik ayrı düştük
Ayranım ekşi diyen olmaz
Aylak sirke baldan tatlıdır
Ayın onbeşi karanlık, onbeşi aydınlıktır
Aydan almaz, günden solmaz
Ayağa dokunmadık taş, başa gelmedik iş olmaz
Ayağın sığmayacağı yere baş sokulmaz
Aza nere gidersin demişler, çoğun yanına demiş
Aza kanaat etmiyen çoğu bulamaz
Azıcık aşım kuygusuz başım
Az yaşa, uz yaşa, akıbet gelecek başa
Az veren candan verir, çok veran maldan verir
Az ye de bir çırak tut

Baba hizmet, oğlum himmet
Babamın öleceğini bilseydim acı soğana değişir de yerdim
Babam bana öğüt verirken, ben inek gözünde kırk sinek saydım
Baba mirası yanan mum gibidir
Babası kahya olanın neden pervası olur
Babası oğluna bağ bağışlamış da, oğlu bir salkım üzümü çok görmüş
Babası ölen bey, anası ölen kadın olur
Bacası eğri amma dumanı doğru olsun
Bacak kadar boyu var, türlü türlü huyu var
Bacak kadar boyuyla türlü türlü haltlar karıştırır
Bağa bak üzüm olsun, yemeye yüzün olsun
Bağ dua değil çapa ister
Bağı olmayan kişi, martaval yemek işi
Bağlı aslana tavşan bile hücum eder
Bağlı tavuğu bulamaz
Bahçeciye tere satılmaz
Bahil olan, zelil yaşar
Baht olmayınca başta, ne kuruda biter ne de yaşta
Bakan göze yasak olmaz
Bakarsan bağ olur, bakmazsan dağ olur
Bir çiçekle bahar gelmez
Bak şu feleğin işine, ayıya kaval çaldırıyor
Balcı ağlar,pekmezci ağlar,gatre incinin gözü çıksın
Balcı kızı daha tatlı
Bakkal ölenin borcunu diriye ödettirir
Balcının bal tası, oduncunun paltası
Bal döksen yalanır
Bal bal demekle ağız tatlanmaz
Balığı baştan avlamalı
Balık baştan kokar
Balı parmağı uzun olan yememiş de kısmeti olan yemiş
Baltayı taşa vurdu
Bal tutan parmağını yalar
Bana bir kadın lazım oda bu gece lazım
Battı balık yan gider
Başa gelen başta kalmaz
Başa gelen çekilir
Başa gelmedik iş olmaz
Başa gelmedik iş olmaz, ava gelmedik kuş olmaz
Başar da başakçı ol
Baş başa baş Şeriata bağlı
Baş başa baş yasaya bağlı
Başın başı, başın da başı var
Baş büyük devlet, ayak büyük mihnet
Başıma uymayan takke elin olsun
Başım da bir bitmedik arpa kaldı
Başında guguk öter
Başındaki fese bak, girdiği kümese bak
Başını acemi berbere teslim eden, cebinde pamuk eksik etmesin
Başını sallayana, şapkasının parasını ben verdim sanır
Baş kalkmadıkça ayak kımıldamaz
Baş ol da ister eşek başı ol
Baş sağlığı dünya varlığı
Baş üstüne deme, ayak altına al da işimi gör
Baz baz ilen baz ilen, kel tavuk kel horoz ilen
Bedava sirke baldan tatlıdır
Bedestanda mal kaybolmaz
Beğendiğin dağın odununu kes
Beğendiğin ne, beğenmediğin ne
Bekara avrat boşamak kolaydır
Bekar gözüyle kız alınmaz
Bekle koca kız bahtın açılsın
Bela dur geliyorum demez
Belaya sabır gerekir
Belli düşman gizli dosttan yeğdir
Ben derim bayram haftası, o anlar mangal tahtası
Ben hadımım derim, o oğlun kızın kaç der
Benim için kültürab oldu
Benim oğlan bina okur, döner döner bir daha okur
Ben ölürsem sana eskim ile püsküm mü kalacak
Benim sakalım tutuştu sen cigara yakmak istersin
Ben senin karanlıkta göz kırptığını nerden bileyim
Berber berbere benzer amma başım Allah’a emanet
Beslemeden kadın olmaz, gül ağacından odun olmaz
Bir kuruşla beş kapılı hamam yaptırır
Beş kuruşluk fener o kadar yanar
Beş parmağın beşi de bir değil
Beş parmak düz değil
Beş parmağın hangisini kessen acımaz
Beşik arkası da gurbettir
Bey almaz, paşa almaz, delikli taş yerde kalmaz
Beydir amma cebi omuzunda
Bey gelmediyse bedeli geldi
Bey ile bostan ekenin hıyarı ....ne gider
Beyinsiz kafaya söz kar etmez
Beylerde zulüm olur da yalan olmaz
Bey oğlunun katırı ne vurursa götürür
Bıçak kınını kesmez
Bıçak yarası iyi olur dil yarası iyi olmaz
Bilmedin kolayını, bok ettin alayını
Bilgisizlikten kurtulmuş amma eşeklikten kurtulamamış
Bilmediği beş vakit namaz, bilir de yanına varmaz
Bilen bilir bilmeyen aslı var sanır
Bin dost az, bir düşman çok
Binin yarısı beşyüz o da bizde yok
Bin merak bir borç ödemez
Bin nasihatten bir musibet evladır
Bin tasa bir keseyi ödemez
Bin yaddan bir bildik yeğdir
Bir ağaçtan hem okluk hem de bokluk olur
Bir ağızdan çıkan bir orduya duyulur
Bir at dört nalın üstünde daima kişneyip durmaz
Bir ayağı çukurda
Biri eşikte biri beşikte
Bir baltaya sap olamadı
Bir çakımlık gav gibi
Bir çıktı pir çıktı
Bir çiçekle bahar gelmez
Bir dalda kırk ceviz olmadan taş atmaz
Bir darlığın bir bolluğu, bir bolluğun bir darlığı vardır
Bir deli kuyuya taş atar bin akıllı çıkaramaz
Bir demeden iki denmez
Bir dirhem et bin ayıp örter
Bir dost kırk yılda kazanılır
Bir dostum pir postum
Bir dostun bin düşman kadar kahrı olur
Bir elini vicdanına bir elini cüzdanına
Bir elin nesi var, iki elin sesi var
Bir evde iki kız, biri çuvaldız biri yıldız
Bir fesli bir saçlıyı besler
Bir gül ile bahar gelmez
Boyumca buldum huyumca bulamadım
Bir işci bin başcı
Bir kararda kalan bir Mevla
Bir korkak bin orduyu bozar
Bir koyundan iki deri çıkmaz
Bir kötünün yedi mahalleye zararı dokunur
Bir nalına vurur bir mıhına
Bir mum al da derdine yan
Bir sofrada dokuz ekmek yenilmez, dokuz sofrada dokuz ekmek yenilir
Bir sahan kepek, bir tülü köpek fiatına aptallardan alınma
Bir ye de bin şükret
Biri yer biri bakar Kıyamet ondan kopar
Bir yerim diyenden, bir de yemem diyenden kork
Bir yüzü ipek bir yüzü köpek
Bir şeyin önüne bakma sonuna bak
Bitmeyen işin kırk yıl müsadesi var
Bize gelince yiyip içelim, size gelince gülüp geçelim
Bizim tavuk bir yumurtu yumurtladı mı yedi mahalleye duyulur
Biz ondan yoğurt umarız o bizden ayran umar
Bülbülü altın kafese koymuşlar ille vatan ille vatan demiş
Bülbülün çektiği dili belasıdır
Büyük büyüklüğünü bilmezse küçük küçüklüğünü bilmez
Büyük başın büyük belası olur
Büyüklüğünü bilmeyen Allah’ını da bilmez
Büyük hikmetler kısa sözlerde bulunur
Büyüklük Allah’a yaraşır
Büyük lokma ye büyük söyleme
Bu ağız ile çok sakız çiğner
Bu başa böyle traş
Bu gün bulur bu gün yerim, yarına Allah kerim derim
Bu gün dünya yarın ahret
Bu günkü tavuk yarınki kazdan iyidir
Buğday ekmeğin yoksa tatlı dilin de mi yok
Bu işte kabak tadı verdi
Bulamaçtan dönenin kaşığı kırılsın
Buldukça bunar
Buldukça bunsırar
Bulduksıra bunar
Buldun bir koyun yeyin da doyun. Ne vazifen senin ayın oyun
Bulursa yer bulmazsa ağzını poyraza açar
Bundan sonra at olup da kuyruk tutacak değilim ya
Bundan sonra önü söğütlü değirmen sahibi olacak değilim ya
Buna etme bulma dünyası derler
Burnumu sıksan canım çıkacak
Böyledir ahval-i alem, gah şad u gah ğam
Böyle duanın böyle amini olur
Böyle eyyam-ı ğamın böyle olur nevruzu
Borcun iyisi vermek, derdin iyisi ölmek
Borç yiyen kesesinden yer
Borç yiğidin kamçısıdır
Borç ödemekle yol yürümekle biter
Borçlu ölmez benzi sararır
Borç bini aştı
Borç benim de tasası senin mi
Boğaz yediğini istemez de göz gördüğünü ister
Boğazı büyük olanın dostu olmaz
Boklu tavuk çok yumurtlar
Bol bol yiyen bel bel bakar
Boyuna posuna bakma, huyuna ussuna bak
Boynuz ararken kulaktan da olacak
Boyacı küpü değil ki batırıp çıkarasın
Bozulmuş bağa bekçi olmam
Boza üstünde bina tutmaz
Boşuna kavuk sallama
Boş torba ile at tutulmaz
Bostancıya kelek satar
Boş ite menzil olmaz
Boş gezmekten aylak işlemesi yeğdir
Boş gezenin boş kalfası
Boş çuval dik durmaz
Boş boğazlık karın doyurmaz
Boş boğazı ateşe atmışlar da odun yaş diye bağırmış
Boşa koydum dolmadı, doluya koydum almadı

Cahile söz anlatmak, deveye hendek atlatmaktan zordur
Can boğazdan gelir
Candan gördüğünü tanır, yandan gördüğünü tanımaz
Canı cana ölçmüşler artanını kesmişler
Can sefadan da usanır, cefadan da
Cam ile oynama kestirirsin, çocuk ile sohbet etme küstürürsün
Cami yıkılsa da mihrabı yerinde kalır
Camiye lazımken mescide haram
Cefayı çekmeyen sefa bulamaz
Cemaat ne derse desin imam bildiğini okur
Cennete gitse fidan kırar, cehenneme gitse kazan deler
Cevahir çarşısında boncuk satılmaz
Cinsi cinsine çeker
Cumalığı tuttu
Ç
-------------------------------------------------
Çabuk parlayan çabuk söner
Çağrılmayan yere çörekçi ile börekçi gider
Çalmadan oynar kel güdük, ne davul ister ne düdük
Çam sakızı çoban armağanı
Çarığa bakma yüreğe bak
Çatal kazık yere geçmez
Çat okuna uğrayasıca
Çıra dibine karanlık
Çingen çalar kürt oynar
Çingen çingene çatmayınca eleği boynuna geçmez
Çingen evinde kaymak bulunmaz
Çingenenin mahkemeye gidişi gibi
Çirkin bürünür, güzel görünür
Çoban güttüğü kadar, çırak tutuğu kadar alır
Çobana verme kızı, ya koyun güttürür ya kuzu
Çobanın gönlü olsa tekeden süt çıkarır
Çok gezenin ayağına tavuk pisliği bulaşır
Çok gülen çok ağlar
Çok mal göz çıkarmaz
Çok mal haramsız olmaz, çok laf yalansız olmaz
Çok yaşayan bilmez, çok gezen bilir
Çoluk çocuk ile eyleme Pazar, arpa alır anbardan buğday yazar
Çürüksüz koza olmaz
Dadanmış kudurmuştan beterdir
Dağ adamı, dağ adamı, hasta eder sağ adamı
Dağ başında duman, insan başında güman eksik olmaz
Dağ dağa kavuşmaz insan insana kavuşur
Dağdan inme yörük, ne erik bilir ne koruk
Dağdan taş yuvarlar gibi laf söyler
Dağdan yayılır gölden sulanır
Dağına göre kış olur
Dağ kuşu dağda, bağ kuşu bağda yaraşır
Dağlı gelir ovalıyı kovar
Dalamazsın yüzemezsin ne ararsın deniz kenarında
Dal bazlayan dala düşer, kel başlı yara düşer
Damı çok olanın karı çok olur
Dandin desen oynar
Danışan dağ aşmış
Davulu görür oynar, mihrabı görür ağlar
Davulun sesi uzaktan hoş gelir
Debbağ sevdiği deriyi yerden yere vurur
Dede yediğini öde
Değirmenciye hırsızlık ayıp değil, başka ayıbını ara
Değirmenciye salgın salmışlar da oda müşteriye yükletmiş
Değirmene kıtlık girmez
Değirmen iki taştan, muhabbet iki baştan
Değirmenin sesini işitiyoruz fakat onu göremiyoruz
Deli deli akanı bura bura tıkarlar
Deli deliden, imam ölüden hoşlanır,
Deli duran söver akıllı fırsat bekler
Delinin düşüncesine, tavuğun deşinmesine derman yetmez
Delinin harmanı olmaz
Deveye oyna demişler, dokuz kazan süt devirmiş
Deveyi dizinden, pireyi gözünden vurur
Deveyi hendekten atlatan bir tutam ottur
Deveyi ıhtırıp golan dokumaya gider
Deve yük çeker de köpek solur
Devletin malı deniz yemeyen domuz
Deyneği yiyenle sayan bir değil
Dışardaki dost gelinceye kadar, içerdeki düşman çenemi bağlar
Dışı güzel dağ elması
Dışardan baktım türbe, içine girdim tövbe Allah tövbe
Dışı lokum içi b....
Dibi görünmeyen kaptan su içme
Dil bilmez dediği tutmaz
Dilbere dildade, sofraya seccade aranmaz
Dilden gelen elden gelse her yoksul bey olur
Dilencinin torbası dolmaz
Dileyen Leylasını da bulur Mevlasını da
Dilinizin kemiği yok ki istediği gibi döner
Dilim dilim, dilim dilim etti benim dilim
Dilim, dilim senden çektiğim zulüm
Dilim senden çektiğim zulüm
Dilim seni dilim seni, dilim dilim dilem seni
Dil kılınçtan keskindir
Dil uzatılan yere el uzatılmaz
Diken battığı yerden çıkar
Dinleyen kendini dinler
Dinsizin hakkından imansız gelir
Dipsiz kiler boş anbar
Dirlik olmayan yerde varlık olmaz
Dişi arslan tek doğurur amma arslan doğurur
Doğan anası olma da Turan anası ol
Doğan ipi gibi uzatma
Doğduğun yere bakma doyduğun yere bak
Doğru bilmeyince eğri bilinmez
Doğruluk minarede kalmış
Doğruların Hak yardımcısıdır
Doğru sarsılır amma yıkılmaz
Delik büyük yama küçük
Delisi olan delisinin kahrını çeker
Deli öğüt tutmaz, kıl düğüm tutmaz
Deliyle çıkma yola, ya sağa sapar ya sola
Deme kış yaz, oku yaz
Demir nemden insan gamdan çürür
Demir tavında dövülür, güzel çağında sevilir
Dene altunu mihenk taşında, insanı iş başında
Deniz dalgasız kapı halkasız olmaz
Denize düşen yılana sarılır
Denizde balık ile pazarlık olmaz
Denizden geçip de arkta boğulma
Deniz suyu ne içilir ne geçilir
Deniz yanında kuyu kazılmaz
Deniz yanar mı? Belki
Derdini söylemeyen derman bulamaz
Derdin yoksa söylen, borcun yoksa evlen
Derdi veren Allah, dermanı da verir
Dert ağlatır, aşk söyletir
Dert benim da tasası senin mi?
Dert derdi açar
Dert derdin halini sorar
Dertli deliden çok sevilir
Dertsiz bir kabak varmış onun da başını kesmişler
Dertsiz kul olmaz
Derviş dervişi tekkede, hacı hacıyı Mekke’de bulur
Derviş Horasan’ı buldu sen hala tarikat ararsın
Destiyi kıran da bir suyu getiren de
Deve ahmak olduğundan kılavuzu eşektir
Deveci ile dost olan kapısını yüksek açar
Deve ile tepiş olmaz
Deve ne kadar kıvrak yürürse de katarını gözetir
Deve kadar büyümüşün, kulağı kadar haysiyetin yok
Devenin yemediği ot başını ağrıtır
Devesi olanın kapısı büyük olur
Deveye binip de hendeğe sinme
Deveye diken insana .... yaraşır
Doğru söz acıtır
Dokuz ölç bir biç
Domuzdan toklu doğmaz
Donsuzun gönlünden bir top bez geçer
Dostluk başka alışveriş başka
Dostluk kantar ile, alış veriş miskal ile
Dost yoluna post olmalı
Dost yüzünden, düşman gözünden belli eder
Döner taşım yok, öter kuşum yok
Dört duvar sır örtüsü
Dört onluktan tek kuruş iyidir
Dört paralık adamın sekiz paralık keyfi olur
Döşşek gitti kavga bitti
Dudağım patlayayazdı
Dudağının kanını emmek
Dubara ile kazanılan helva ile yenilmez
Dul karı sabunu ile hamama gidilmez
Dut yemeğe dudak gerek
Dut yemiş bülbül gibi ne susarsın
Dudük elin yel Allah’ın istediğin kadar öttür
Düğün aşı ile dost kazanır
Düğün bizim oyna kızım
Düğüncü düğünü uzatırsa döğünür
Düğün evinde eğreti sorulmaz
Düğün olur iki kişiye tasası düşer deli komşuya
Düğünsüz olur, ölümsüz olmaz
Dükkan kapısı Hak kapısı
Dünya bir gemi, akıl yelkeni, fikir dümeni, kullan kendini, göreyim seni
Dünyada dost gibi aziz, ihsan gibi leziz bir şey yoktur
Dünya güzeli, dünya düzeni
Dünya tazeden tazeye
Düz ovada sivri bela
Ecel geldi baş ağrısı bahane
Eceli gelen köpek cami duvarına siyer
Eden kendi kendine eder
Eğri belasını, dileyen Mevlasını bulur
Ehline ver yarıya ver
Ekmeğe mama, ........ kama der
Ekmeği kana doğrayıp yiyor
Ekmeksiz evden iyi
El adamı var sever, er adamı sağ sever
El ağzına bakan avradını tez boşar
Ele geldi korkma, suya geldi kork
El avuç oğalar
Elden bulunan beyden bulunmaz
Elden gelen ele gider
Elden gelen güç gelir
Elden gelen öyün olmaz, o da vaktinde gelmez
El ele bir gün bulunur
El eli bilir, merkep yolu bilir
El el ile, değirmen yel ile
El elin eğlencesi
El elin işini türkü çağırarak yapar
El elin nesine, gülerek gider yasına
Ele verir talkını kendi yutar salkımı
Elganem adam
El için ağlayan gözünden olur
Elif demeden fergaba çıkacağım sanır
Elifi görse öğündüre sanır
Eli hamur karnı aç
Elifin hecesi var gündüzün gecesi var
Eli hamur yoğurur, güzü kırık kovalar
Eli işte gözü oynaşta
El ile gelen düğün bayram
Elim ermez gücüm yetmez
Elin ayıbını sana söyleyen senin ayıbını da ele söyler
Elin davulunu çalar
Elin delisine bakma, evin delisine bak
El içinde vasıyyet ettin, ölmemek olmaz
Elinin hamuruyla er işine karışma
Elin iyisinde, kötüsünde değil
Elin iyisinden kendi kütümüz yeğdir
Elin kazanıyla aş kaynamaz
Elin keli ele kokmaz
Elin keşanesinden bizim viranemiz yeğdir
Elin köyünde horoz olmaktansa, kendi köyünde tavuk olmak yeğdir
Elin ölüsü ele düğün gelir
Elin sözü kayar gider, dostun sözü koyar gider
Elin tavuğu ele kaz görünür
El mi yavuz, bey mi yavuz? El yavuz
Elti eltiyle iyi olsa, bohçası hamamda çekişir
El üstünde gömlek eskimez
El yahşi biz yaman, el buğday biz saman
Emanetin canı cebinde olur
Emek olmayınca yemek olmaz
En akıllısı deli Bekir, o da duvarda bağlı yatır
Er diye erik ağacına çıkacak
Er ekmeği meydan ekmeği
Erenlerin sağı solu belli olmaz
Er getire, Hak yetire
Erine göre bağla başını, tencerene göre kaynat aşını
Eri olanın harman kadar yeri olmaz
Erkeğin malı meydanda
Erkek koyun kasap dükkanında yaraşır
Erkek vefakar, kadın cefakar olmalı
Erken evlenen döl alır, erken yola çıkan yol alır
Ersiz avrat yularsız at
Er olan ekmeğini taştan çıkarır
Esen rüzgardan nem kapar
Eski çamlar bardak oldu
Eskiye itibar olsa bit pazarına nur yağardı
Eskiyi beğenmeyen yeniyi bulamaz
Esmeyince gıpırdamaz
Esnafa yemin yaraşmaz
Eşeğine bakmaz Hasan Dağı’na oduna gider
Eşek dururken yularını çalar
Eşek hoşaftan ne anlar suyunu içer denesi kalır
Eşek ölür semeri kalır, insan ölür namı kalır
Eşkin at yemini kendi kazanır
Et giren eve dert girmez
Et kanlı yiğit canlı
Et tırnaktan ayrılmaz
Ettin bir hayır, tut bacağından ayır
Etme bulursun, inleme ölürsün
Ev alma komşu al
Ev bizim, gov bizim, söyleşelim hanım kızım
Evdeki hesap çarşıya uymaz
Eve hırsız girdikten sonra kilit takar
Evin küçüğü olacağına dağın domuzu ol
Evlenemezsen yivlenirsin
Evlenenle ev yapanın Allah yardımcısıdır
F
-------------------------------------------------
Fıkranın şaşkını beyaz giyer kış günü
Fukaranın katırı, ne vurursan götürür
G
-------------------------------------------------
Gavur dinime dönsün
Gavur parasıyla on para etmez
Gelin atta, kısmeti yadda
Gökgörmediğin bir oğlu olmuş, tutmuş bacağından ayırmış
Gönder de beşyüz boş çuval olsun
Gönül umduğu yere küser
Gönülsüz aş ya karın ağrıtır ya baş
Görümce gördaşı, gördüğün yerde vur taşı
........... serçe gibi seker
Göz gördüğünü ister
Güneş çarığı sıkar, çarık da ayağı
Günsüz oğlak gibi

Hacı sandığımızın haçı koltuğunun altından çıktı
Haddini bilmek adettir
Haddini bilmeyene, haddini bildirmek, öksüze gömlek giydirmek gibidir
Hak dedin mi akan sular durur
Hakimsiz, hekimsiz memlekette durma
Hak’kı tanımayan halka baş eğmez
Hak yapar pak yapar
Hak yiyen çok yer
Halâ berber Abid’e traş oluyor
Halâ yoğurdu yumruğu ile yer
Halep ordaysa arşın burda
Halının tozu tükenmez, dilinin sözü tükenmez
Halimi bilmeyen zalim
Haline baksa da halı dokusa
Haline bakmaz harim duvarı atlar
Hamama gider kurnaya, düğüne gider, zurnaya aşık olur
Hamamda türkü çağırması, gurbette öğünmesi kolay olur
Hamam levhası gibi bir kadınlara bir erkeklere
Ham söz, kalp akça sahibinindir
Hamurdan artar da çamurdan artmaz
Hancı tavuğu gibi yolcu tersiyle geçinir
Hanım eli kaşık sapından incinir
Hanım kırarsa kaza, hizmetçi kırarsa ceza
Harca gittik borca geldik
Harama hile karıştırma
Haramın temeli olmaz
Hareket olmayan yerde bereket olmaz
Harmanda dirgeni yiyen sıpa, diğer yıla kadar acısını unutmaz
Harman dökmek keçinin işi değil
Harman el ile, düğün il ile
Harman yakayım diyen ekine erişemez
Hasım hasma mevlüt okutmaz
Hasmına karşı duran gediğinde er olur
Hasmın karınca ise de merdane bil
Hasmın sitemini anlamamak hasma sitemdir
Hasta hekimden derman aranmaz
Hasta olmayan sağlığın kadrini bilmez
Hastaya çorba mı sorarsın
Hatıra bakan yere bakar
Hatıra çok bakan yere bakar
Hatır için her halt yenmez
Hatır için kavuk sallama
Hayatta dişin ile ...... olmadı mı laf
Haydan gelen huya gider
Hayır dile işine, hayır gelsin başına
Haytanın biridir o
Hayvanın alası dışında, insanın alası içinde
Hayvan ölür semeri kalır, insan ölür eseri kalır
Hazıra Hasan Dağı dayanmaz
Horoz götürecek malı çok, gemi götürecek elvanı çok
Horoz ölür gözü çöplükte kalır
Horozun çok olduğu yerde sabah erken olur
Helva şakırtısı değil, dayak şakırtısı bu
Hem kel hem fodul
Hem suçlu hem güçlü
Her inişin bir yokuşu, her yokuşun bir inişi vardır
Her koyun kendi bacağından asarlar
Her tarakta bezi var
Hesabı gördüm yüzüm ak çıktı
Hesabın büyüdü küçüğü olmaz
Hesapsız kasabın ...... gider masadı
Hesapsız kasap, ya bıçak kırar ya masat
Hırlayan köpeğin önüne varılmaz
Hırsıza beylerin de borcu vardır
Hırsızı kârıyla hesap ederler
Hırsızı kediyi yabancının torbasına katarlar
Hısım ile ye iç alış veriş etme
Hızır eli öpeceğim diyeceğine kendi elini öp
Hileden onaydı fare onardı
Hileli Pazar dostluğu bozar
Hileli öküzün harmanı olmaz
Hocam güzel güzel okuyorsun fakat hasta ölüyor
Hocanın dediğini tut da gittiği yoldan gitme
Ho öküzüm ho, dönek başına varıncaya kadar
Huy canın altındadır

I
-------------------------------------------------
Incığın aşına kurt düşer
Islanmışın yağmurdan korkusu olmaz

İ
-------------------------------------------------
İçi beni dışı seni yakar
İğne ile kuyu kazmaya benzer
İki cambaz bir ipte oynamaz
İki çıplak bir hamama yaraşır
İki dirhem bir çekirdek
İki el bir baş içindir
İki gönül bir olunca samanlık seyran olur
İki iyiliksiz bir dünya
İki kaptan bir gemiyi batırır
İki karpuz bir koltuğa sığmaz
İki kişi laf ederken sana halt etmesi düşer
İkindi güneşinin feri olmaz, sözünde durmayan er olmaz
İle karşı
İmamın boğazında ye yazar
İmamın evinde aş olmaz, ölünün gözünde yaş olmaz
İmam yellerse cemaat s.....
İmamın yuduğunu alırsın
İnanma dayına ekmek al yanına
İnce eğirip sık dokuma
İnsan göre göre at süre süre öğrenir
İnsanın eti yenmez derisi giyilmez
İnsanın her zamanı bir olmaz
İnsanın yere bakanından, suyun ağır akanından kork
İnsanı yüzünden, öküzü boynuzundan tutarlar
İnsan kendini beğenmezse çatlar ölür
İnsan kıymetini insan, altın kıymetini sarraf bilir
İnsan balı, bir dost için, bir de düşman için kazanır
İnsan oğlu çiğ süt emmiştir
İnsan oğluna iyilik yaranmaz
İnsan oğlundan her şey umulur
İpe un seriyor
İp de koptuğu yerden ulanır
İpliği pazara çıktı
İpten terazinin boktan olur dirhemi
İs yanına varan da is, mis yanına varan da mis kokar
İşi olmayanın aşı olmaz
İşkilli büzzük tingilder
İşte gidiyorum şen olasın Halep şehri
İşte haylulu geliyor
İşten artmaz, dişten artar
İş yaparken çiş yapar
İt bok yemekle deniz murdar olmaz
İt burnundan ulur
İte dalanmadan çalıyı dolan
İti an, eline taşı al
İtin ayağını taştan mı sakınırsın
İtin başında takke durmaz
İt iti ısırmaz
İt kuyruğuna buyurur, kuyruğu da ite
İt takkeyi nitsin, tingilderse düşürür
İt yatağında ekmek kırığı olmaz
İyiliğe iyilik her kişinin kârı, kötülüğe iyilik er kişinin kârı
İyilik yap denize at. Balık bilmezse Hâlık bilir
Kabı bul kazancı öyle kazan
Kadı kalktı kaymakam oturdu
Kanı kan ile yumazlar, su ile yurlar
Kapıdaki köpek zabın gerek
Karaman’ın okkası, çelebinin lokması
Karanlıkta göz kırptığını nerden bileyim
Karda yürür izini belli etmez
Kargaya pisliğin deva demişler, gitmiş denize yapmış
Karınca kararınca
Karıncaya binmiş, deveyi kucağına almış
Karnının doyacağını bilir de canavarın yiyeceğini bilmez
Karnın doymazsa gözün doysun
Kar zararın kardeşidir
Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez
Kedi ile çuvala girilmez
Kedi uzanamadığı ciğere mundar der
Kelin tırnağı olsa başını kaşır
Kel keladır, kel başa beladır, vursan yarılır, vurmasan darılır
Keloğlan ekin ekti yemeden başa kalktı
Kendi başını tarayamayan gelin başı taramaya gider
Kendi kendine gelin güvey olur
Kılı kırk yarar
Kır atın yanında eyleşen ya huyundan ya tüyünden
Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla
Kızını dövmeyen dizini döver
Kimler kondu kimler göçtü
Komşunun eşeği kuyruksuz sıpa doğurdu
Korkunun ecele faydası yok
Köpek dövüldüğü yere, insan kovulduğu yere çok gider
Köpekten toklu olmaz
Köprüyü geçene kadar ayıya dayı diyeceksin
Kör atın kör alıcısı olur
Köşe başı dayağı çok yedim
Kul sıkışmayınca Hızır yetişmez
Kuru söğütten düllü düdük
M
-------------------------------------------------

Mal buymuş mağribi gibi
Malım sene vereyimde mi rezil olayım, vermiyeyimde mi? Verme de rezil ol
Mâli hülya bir tohumdur ektim amma bitmedi, Şu züğürtlük başa bela kovdum amma gitmedi
Metelik etmez
Meyveli ağaca taş atan çok olur
Misafir umduğunu değil bulduğunu yer
Mollanın ekmeği olsa kendisi yer
Möddümün otelinde aldı soluğu
N
-------------------------------------------------
Nalı gayarı yok
Namaz bir günlük olsa ne güller kondururdum
Ne kadar acele etsen de iş varacağına varır
Ne kızı ver ne dünürü küstür
Ne oldum delisi
Nireleri öter
Nisan yağar Mayıs öğünür

O
-------------------------------------------------
Odun alırsan meşeden, avrat alırsan Ayşeden, ev alırsan köşeden
Oğlan babadan öğrenir sofra düzmeyi, kız anadan öğrenir sokak gezmeyi
Oğlan dayıya, kız halaya benzer
Oğlan yedi oyuna gitti, çoban yedi koyuna gitti
Oğlan yetti, bıyığı bitti
Oğlumu doğurdum amma gönlünü doğurmadım
Oğlunu seven hocaya vermez, kızını seven kocaya vermez
Oldu olacak kırıldı nacak
Olmaz olmaz deme olmaz olmaz
Oluk başında oynayan, çark evinde bulunur
Ondan giricime
On parmağında on kara
Onu anan karı da bilir
O...... kıblesi belli olmaz
O samanın altından çok sular geçti
Osturma çul duyar, çuldan da il duyar
Osturma, sıçma halatçı var
Osturuklu ..... arpa ekmeği pahane
Osturmadık ..... olmaz, arpa yemedik at olmaz
Oturduğu ahır eskisi, söylediği İstanbul türküsü
Otuz iki dişine keman çaldırır
Oynayamayan gelin yerim dar der
Oyun bozanlık etme
Oyunda cıllıma
O zaman anan kız idi
Ö
-------------------------------------------------
Ödünç yiyen kesesinden yer
Öfke ile kalkan zararla oturur
Öğdüğüm oğlan önüme yaptı
Öğüt vereceğine para ver
Öksüze acıyan çok olur da bir dilim ekmek veren bulunmaz
Öksüz oğlan kendi keser kabuğunu
Öksüzün yüzü küllü olur
Öküz öldü ortakçılık ayrıldı
Öküzümün alnı sakar, kendi aybını bana takar
Ölecek ile olacağa çare bulunmaz
Öldürmeyen Allah öldürmez
Ölenle ölünmez
Ölmüş eşek arar nalını sökmeye
Ölmüş eşek kurttan korkmaz
Ölüme sevinilmez
Ölüm geldi baş ağrısı pahane
Ölümü gören hastalığa mum olur
Önce ar idi şimdi kar oldu
Önce bol bol yiyen sonra bel bel bakar
Önce taam sonra kelam
Öyle kız kızarsın da pişsin
Öz ağlamayınca göz ağlamaz
P
-------------------------------------------------
Para akıl öğretir, libas yürüyüş
Para ile değil sıra ile
Para ile imanın kimde olduğu bilinmez
Para isteme benden buz gibi soğurum senden
Para parayı kazanır
Parasız dellal bağırmaz
Para tükendi dükkan kapandı
Paşanın arkasında da kılıç sallarlar
Pazarlıksız iş, barışması güç
Pederin bayraktar olduğunu anlatamadık
Pek ofalakçı
Pekmezi küpten kadını dipten
Pek yürürsen deli gelin, uslu yürürsen densiz gelin derler
Pilava gelince gım gım eder dişleri, işe gelince geri gider kaşları
Pireyi yük edinmek istemez
Püsüre iş göster, sana iş öğretsin
Pire için yorgan yakar
Pireyi deve yapar
Pişmiş aşa soğuk su katılmaz
Pişmişte cici var, pişmemişte böcü var
Pişmiş kelle gibi sırıtma
Pişirene pişirgeçlik, yapana yarım yufka

Rahvan at kendini yorar
Rezaletli kardan, güzellikle olan zarar yeğdir
Rüzgar böyle eser, balta böyle keserse vay halimize
Rüzgar esmeyince yaprak kımıldamaz
Rüzgarlı havanın kuytusu, yağmurlu havanın uykusu
S
-------------------------------------------------

Saadetsiz yaprak ığranmaz
Sabaha kalan davadan korkma
Sabahın sahibi var
Sabır acıdır meyvesi tatlıdır
Sabrın sonu selamet
Sabır ile koruk, helva; dut yaprağı atlas olur
Sabreden derviş muradına ermiş
Saçın önüne döküldüğünde ak mı kara mı görürsün
Saç sefadan, tırnak cefadan uzar
Sadık dost akrabadan yeğdir
Sağ baş yastık istemez
Sağ olana her gün düğün bayram
Sağır için gamet iki olmaz
Sağır işitmez de yakıştırır
Sağırın kulağı duymaz, ahmağın heryanı
Sağırlar birbirini ağırlar
Sağlık varlıktan yeğdir
Sağmal ineğin biciği kesilmez
Sağnak yağmur tez geçer
Sahibi razı olur da tellalı razı olmaz
Sakalım yok ki sözüm tutulsun
Sakalına göre tarak vur
Sakalını değirmende ağartmadı
Saksağana pisliğin deva demişler, gitmiş denizin ortasına itmiş, kediye pisliğin deva demişler, ortalığa pislemiş
Saman altından su yürütür
Sana vereyim bir öğüt, kendi ununu kendin öğüt
Sarhoşa dokunma kendi kendine düşer
Sarığının aklığına bakma, sabunu veresiye
Sarımsağın sıkından seyreği yeğdir
Sarıya al bağla, geç karşısına ağla
Sap sararır saman kararır
Sap yer saman .....
Saygı sayana, terbiye alana göredir
Sayılı gün tez geçer
Saygısız kasap, ne bıçak kor ne masad
Saza saz ile, söze söz ile mukabele gerekir
Sebepsiz kuş uçmaz
Serçe gibi arsız olma
Sarhoşa mektup yazma ya okur ya okumaz
Sel gibi geldi kum gibi kaldı
Sel gider de kum kalır
Selam verdim borçlu çıktım
Selamet ararsan kenarda dur
Sen bilirsin deyince akan sular durur
Sen bir garip çingenesin nene gerek püsküllü saz
Sen bir yana dünya bir yana
Sen daha çok yorgan geversin
Sen dede, ben dede, bu atı kim tımar ede
Senden korkum yok, kedide görkem yok
Senden yumurta alan sarısını bulamaz
Sen doğru ol eğri belasını bulur
Sen herkesi kör, alemi sersem mi sandın
Senin derdin ayran, benim derdim Meryem
Senin işin kalaycılık değil, ... çalkalamak
Seni mezara, malını pazara
Sen hod ben hod, deveye kim döksün ot
Sen işi bırakmayınca iş seni bırakmaz
Seni koru beni var iken, bulayım sana yok iken
Sen kuluna ver Allah’ım, helal demez, haram demez yir Allah’ım
Sen seni bil sen seni patlatırlar enseni
Serçeden korkan darı ekmez
Serçe gibi seker
Serçenini gönlünden şahinlik geçer
Seversen oğlunu sev, kız kendini sevdirir
Sevilmeyenin selamı devre gelir
Sev seni seveni yerle yeksan ise, sevme seni sevmeyeni Mısır’a sultan ise
Sıçan deliğine sığmamış da, bir de kuyruğuna kabak bağlamış
Sıçan sidiğinin denize faydası olur
Sıçanın geçtiğini aramam da yol olur kalır
Sıkça varma dostuna kalksın ayak üstüne
Sır söyleme dostuna, samam teper postuna
Sırtımda yumurta sepeti yok ya
Siğdi Vakkas okuna uğrayasıca
Sinek pekmezciyi bulur
Sinek pis değil amma mide bulandırır
Sirkeyi küp düzer
Sizde yiyip içelim, bizde gülelim geçelim
Sofrada elini, mecliste dilini tut
Sofrada soğan yemez, bulsa kabuğunu koymaz
Sofranın hevengi olmaz
Soğan kesmedim ki gözüm yaşarsın
Soğan yemedim ki içim acısa
Soğanın acısını, yiyen bilmez doğrayan bilir
Soluğu biten zurnacı başı olsun
Sonradan görmeyle alışveriş etme
Sonradan görmüş, dininden dönmüş
Sonradan imam olanın camiye sığmaz sesi, sonradan kadın olanın hamama sığmaz tası
Sorma kişinin aslını, sohbetinden bellidir
Sormadıkları yerden haber verme
Sora sora Mekke bulunur
Soylu köpek adam ısırmaz
Söyleme kele duyurur ele
Söz ne kadar ucuz ise iş okadar pahalı
Söz torbaya girmez
Söz uşakta, bağ eşekte
Sözün sermayesi tutulmaktır
Sözü bil pişir, ağzını der devşir
Su aka aka yolunu bulur
Su başından bağlanır
Su bulanmayınca durulmaz
Su destisi su yolunda kırılır
Su elin, çeşme elin, ya musluğu kimin
Su geldi teyemmüm bozuldu
Su herşeyi temizler de yüz karasını temizlemez
Su küçüğün, sofra büyüğün
Su susamışa verilir
Suçu gelin etmişler, güveyi duran olmamış
Sudan çıkmış sıpaya döndü
Sulu kuyuya gider de susuz gelir
Susuzluğundan yayılmaz
Surata bakma, sırata bak
Suya düşen yılana sarılır
Suyun ağır akanından, insanın yere bakanından kork
Suyu gölden, ekmeği elden
Suyu kesilmiş değirmene döndü
Sükut etmek gibi alemde nadana cevap olmaz
Sümezelenip durma
Sürme çekerken göz çıkarma
Sütlü koyunu sürüden ayırmazlar
Ş
-------------------------------------------------

Şahin küçük amma avını ele vermez
Şaire lazım olan bir sazla bir sözdür
Şakayı şamataya çevirme
Şapkası eğri amma imanı doğru
Şapla şeker bir değildir
Şaraptan bozma sirke keskin olur
Şaşarım kedinin çamaşır yıkayışına
Şaşı şaşı diyeceğine, kör de de kurtul
Şaşkın ördek götün götün gider
Şaşmaz kalkmaz bir Allah
Şecaat kıyafetle değil
Şehre gider, köy haberiyle gelir
Şeyh elin öpmek istersen kendi elini öp
Şeytan eniğini yitirse bulamaz
Şeytan insanı aldatır da suyu vermez
Şeytan kabağı ekenin, kabak başında patlar
Şimden sonra Boz dağ’da kuyruk mu sallıyacağım
Şimdiki hurmalar, yarın .... tırmalar
Şubatın arpası, Martın sıpası
T
-------------------------------------------------
Taam ile kelamın çoğundan sakın
Tablacı başındakini satar
Tahta çürük mıh tutmaz
Tahsil-i kemalat, kem âlat ile olmaz
Taktirde yazılan, tedbirle bozulmaz
Talihi yaver olanın yar sarar yaresini
Tanesiz aş olmaz, kaygısız baş olmaz
Tanrı’dan korkan, kuldan utanmaz
Tanrı’nın bildiğini kuldan niye saklamalı
Tarlanın taşlısı, kızın kaşlısı
Tarlayı koçan değil, saban zapteder
Tartı var, terazi var, her şeyin bir vakti var
Tasada duracağına, kesede dursun
Taşa çıkan keçinin, dama çıkan oğlağı olur
Taş atana ekmek at
Taşıma suyla değirmen dönmez
Taşkınlığın sonu şaşkınlıktır
Taş ne kadar ıslanırsa, deli o kadar uslanır
Taş ol da baş yar
Tatlı at safra çıkarmaz
Tat kızın dilinden anası anlar
Tatlı söz dinletir, tatsızı da esnetir
Tatlı söz yerden mal çıkarır
Tatlıya yakışmaz soğan, dayısını beğenmez yeğen
Tava delik tas delik, o da bir üstenbelik
Tavşana kaç tazıya tut
Tavşan dağa küsmüş de dağın haberi olmamış
Tavşan dağda, suyu ocakta
Tavuğun zekatı bir yumurta
Tavuğun yem topladığı gibi
Tavuğum güzel olsun da yumurtlamazsa yumurtlamasın
Tavuk gibi gıdaklama
Tay at oluncaya kadar, sahibi mevt olur
Tazısız ava giden tavşansız eve döner
Tazıya tavşanı tutturan etrafın hay huyudur
Tazıyı çullu da bilirler, çulsuz da
Tedbirde kusur eden takdirde bahane bulur
Tek kanatla kuş uçmaz
Tekkeyi bekleyen, çorbayı içer
Tembel bayam yemek ister, kabuğunu kaldırmaya üşenir
Tenbele iş buyur da öğüt al
Tencere dibin kara, seninki benimkinden kara
Tencere kapağını bulmayınca kaynamaz
Tencere yuvarlandı kapağını buldu
Temsilde hata olmaz
Tepme kapımı, teperler kapını
Tıngır elek tıngır saç, elim hamur karnım aç
Tilki bağlar, çakal söker
Tilki baş keser, kurdun adı yavuz olur
Tilki iki defa tuzağa düşmez
Tilki tilkiliğini bildirinceye kadar post elden gider
Tilkiyi tut, danayı güt
Tiz reftar olanın payine damen dolaşır
Tokludan sağ, köpeğe dök
Tok ne bilir açın halinden, aç ne bilir tokun halinden
Toku gönüllemek zor olur
Topala uyan aksamaya mecbur olur
Toz ekmek hakkı bilmeyen akıbet gözden çıkar
Tozdan dumandan ferman okunmaz
Tükürdüğünü yalama
Türk ata binse bey olur
Türk’ün aklı sonradan gelir, o da bir işe yaramaz
Türk’ün bildiğini tilki bilmez
Tüy güzelliği hamamdan eve, huy güzelliği Urum’dan Şam’a

U
-------------------------------------------------
Ucuzdur var bir illeti, pahalıdır var bir hikmeti
Ucuz etin suyu kara olur
Umut fakirin ekmeği
Umut ile yaşayan açlığından ölür
Unu eledik, eleği duvara astık
Usta maymun kamçı istemez
Ustamın adı Hıdır, elimden gelen budur
Uyuyan yılanın kuyruğuna bastı
Ü
-------------------------------------------------
Üç nal ile bir nal eksik
Üşenenin oğlu kızı olmaz
Üzümünü ye bağını sorma
V
-------------------------------------------------
Vardığın yer kör ise, gözünü kırp da bak
Ver tekerini dostuna sen sürt arkadaş
Y
-------------------------------------------------
Yağar eser yolcunundur
Yaha eme gomayasın e’mi
Yangına körükle gider
Yan yatan da yer bir ekmek çamura batan da
Yaralı parmağa işemez
Yarım elma gönül alma
Yarın sen de imamını kayığına binersin
Yavuz hırsız ev sahibini bastırır
Yazın yaşa, kışın taşa oturulmaz
Yemek olan aş, buğundan belli olur
Yemeyenin malını bir yiyen bulunur
Yeğnicek çalıyı yel kaldırır, ağır taş yerde kalır
Yörük sırtından kurban keser
Yumurtada tüy bitmez
Yumurta ..... ağzına geldi
Yüz verdik, astarını da ister
Yidir beni öğüyüm seni

Z
-------------------------------------------------
Zahirenin anbarı sabanın ucundadır
Zahmet çeken rahat bulur
Zahmet noktası kalkınca rahmet olur
Zahmetsizce bal yenmez
Zalim ettiğini bulur
Zarar ateşten gömlektir
Zarardan korkan kar edemez
Zararın neresinden dönersen kardır
Zarar satılmaz
Zar kırık tezgah bozuk
Zaruret kapıdan girince, Şeriat bahçeden çıkar
Zahirden şifa, kahpeden vefa olmaz
Zekat çebici gibi titrek
Zemheride yoğurt isteyen cebinde bir inek taşır
Zemherinin kışından, zamanenin puştundan sakın
Zengin arabasını dağdan aşırır, fakir düz ovadan şaşırır
Zengine dokun geç, uğursuzdan sakın geç
Zenginin aybı, fukaranın hastalığı ortaya çıkmaz
Zenginin gönlü oluncaya kadar fukaranın canı çıkar
Zengin helvasını buldan pişirir, züğürt derman için pekmez bulamaz
Zenginin malı züğürdün çenesini yorar
Zenginin sermayesi kasasında, aliminki kafasında
Zengin olacağına varsın fakir olsun da gönlü rahat olsun
Zeytin ekmek, hazır yemek
Zora beylerin borcu var
Zora dağlar dayanmaz
Zor ile köpek sürüye girmez
Zorla güzellik olmaz
Zorlunun hakkından Allah gelir
Zor oyunu bozar
Zulm ile yapılan çabuk yıkılır
Zulm ile abadın ahiri berbad olur
Zulm ile dünya harap olur
Zulmün ömrü az olur
Zulmün sürekesi olmaz
Zurnacının karşısında limon yenmez
Zurnada peşrev olmaz, ne çıkarsa bahtına
Züğürtleyen bezirgah eski defteri karıştırır
Züğürtlük demirden leblebider yenilmez, ateşten gömlektir giyilmez
Züğürt olup düşünmekten, uyuz olup kaşınmak YEGDIR
 
Üst