Karabük Tarihi - Karabük İlinin Tarihçesi - Dünden Bugüne Karabük

#1
Sponsorlu Bağlantılar
Tarih öncesi dönemde Karabük



Karabük ve çevresinde, yörenin yazısız kültür dönemini aydınlatacak çok sayıda höyük ve tümülüs olmasına karşın, bilimsel anlamda herhangi bir arkeolojik kazıya konu olmaması bu konudaki açıklamalarda bir bilgi boşluğu yaratmaktadır. Ancak, Ovacık ve Eskipazar ilçelerinde yapılan arkeolojik yüzey araştırmalarına bakılacak olursa, Karabük ve çevresinin en eski yerleşmesi Eskipazar İlçesindeki �Yazıboy� köyüdür. Burada bulunan bir höyüğün, ilk Tunç Devri (M.Ö.2500) olarak yerleşmeye konu olması, İl sınırları içinde Eskipazar�ın önemini artırmaktadır.
 
#2
İlkçağ'da Karabük


İlkçağda Karabük, Hititlerden başlamak üzere Frig, Helenistik Krallıklar ve Roma döneminde geniş çaplı olarak yerleşmeye konu olmuştur. Karabük�ün, Hititler döneminde yerleşmeye konu olan İlçesi; Eflani�dir. Hitit metinlerinde kentin en eski adının Haluna (Yün) olarak geçtiği bilinmektedir. Ovacık�ın Kışlaköy�ü, Frigler döneminde yerleşmeye konu olmuştur. Burada bulunan Hesem Değirmeni�nin kapısındaki yapı taşının Frigler dönemine ait olduğu sanılmaktadır. Helenistik Krallıklar döneminde özellikle Eflani, yerleşmeye konu olmuştur. Helenistik Krallıklardan Bitinler, Roma�nın Batı Karadeniz Bölgesini (Paflagonya) ele geçirmesini önlemek için Eflani�de üs oluşturulmuş ve bölgenin savunmasını buradan gerçekleştirmişlerdir (M.Ö.70). Eflani�nin tarihte bilinen ikinci adı Bitinya Kralı Nikomedes�in oğlu Phylomenes�ten dolayı, �Phylomenes Yurdu� olarak bilinmektedir. İlkçağın son Devleti olan Roma, M.Ö.1, yüzyılda Anadolu�ya girince önem verdiği yerlerden birisi de Batı Karadeniz Bölgesi olmuş, bölgenin ormanları ve madenlerini emperyalist bir politika izleyerek kendi çıkarları doğrultusunda kullanmayı bilmiştir. Roma�nın bu amaçlarla Karabük İli sınırları içinde kurduğu en önemli kentler Eskipazar sınırları arasında yer almaktadır. Bunlar, Hadrianapolis ve Kimistene adı ile anılan yerleşme alanlarıdır. Bunun yanısıra Karabük�te Bürnük Köyü, Üçbaş Köyü, Bulak Köyü; Ovacık�ta Pürçükören Köyü, Roma Dönemi kalıntıları ile adeta tarihi tanıklık yapmaktadırlar.
 
#3
Malazgirt Savaşı öncesi Karabük



Türkler, 1071 Malazgirt Savaşı öncesinde de Anadolu�ya değişik amaçları gözeterek gelmişler ve yerleşmişlerdir. Özellikle, Kuzey Türklüğü olarak tarihte bilinen bu Türk kitleleri içinde Oğuzlar olduğu gibi Kıpçak, Peçenek gibi diğer Türk kavimleri yer almaktadır. Daha sonra çeşitli nedenlerle Bizans�ın emrine giren bu Türk kavimleri, bu devletin izlediği iskan siyaseti, Anadolu�nun çeşitli kısımlarına yerleştirilmişlerdir. Yer adlarından (Toponimi) yola çıkarak yapılan yorumlamalar sonucunda Eskipazar�da Tamışlar Köyü�ne adını veren Tamış, Bizans�ın emrinde bir Oğuz Beyi olup, saptamalara göre, Malazgirt Savaşı�nda Selçuklu ordusuna karşı savaşırken, giysilerde kullanılan renk ve dil benzerliklerinden dolayı kısa zamanda saf değiştirmiş, Selçukluların tarafına geçmiştir. Malazgirt Savaşı öncesinde yöremizde görünen ve yerleşen ikinci Türk kavimi Kıpçaklar oldu. Kıpçaklar kitleler halinde Safranbolu ile Eflani arasındaki topraklara yerleşmişlerdir. Fatih Sultan Mehmet, XV. Yüzyılın ikinci yarısında Amasra�yı fethedince, kentte bulunan Cenevizlileri İstanbul�a gönderirken, Eflani�de yaşayan Kıpçakları da Amasra kentine sürmüştür. Bugün Amasra�da özellikle ağaç işlemeciliğinde çok ünlü olan bu insanlar, Kıpçak Türkleri�nin torunlarıdır. Kıpçak lehçesi ile ilgili araştırma yapacaklar için Eflani-Bartın arası ve Amasra bu açıdan önemli araştırma malzemesi sunmaktadır.
 
#4
Selçuklu ve Osmanlı Döneminde Karabük



ANADOLU SELÇUKLULARI, BEYLİKLER VE OSMANLILAR DÖNEMİNDE KARABÜK VE ÇEVRESİ
1071 Malazgirt Savaşı�ndan sonra Anadolu, hızlı bir biçimde Türkleşme süreci içine girdi. Kuzey Batı Anadolu�nun ilk kez Bizans�ın elinden alınması Danişmend soyundan gelen Emir Karatekin tarafından 1084 tarihinde gerçekleştirilir. Ancak, Bizans bu toprakları, Türklerden geri alır. Karabük�ün en önemli tarihi kentlerinden olan Safranbolu (Dadybra), Selçuklular zamanında, II. Kılıç Arslan�ın oğlu, Ankara Meliki Muhiddin Mesud tarafından 1196 tarihinde Bizans�ın elinden alınır.

Bu durum bölgenin kısa zamanda Türkleşme sürecini gündeme getirir. Bizans Köylüsü, Türk yönetimini bir kurtarıcı olarak karşılar. Vergi verme koşuluyla Kıranköy (Safranbolu) kesimindeki topraklarda oturmalarına izin verilir. Karabük�teki yerleşim alanları Beylikler döneminde de çeşitli yerleşmelere konu olur. Eflani, bir ara Temlik olarak Candaroğulları tarafından, İlhanlılar adına yönetilmiştir. Hatta, Candaroğulları Beyliği�nin kurucusu olan Şemseddin Yaman Candar�ın mezarının Eflani�de olduğu zannedilmektedir. Safranbolu, 1326 tarihlerinde Candaroğlu Süleyman Paşa�nın oğlu Ali Bey idaresinde bir yerleşim alanıdır. Safranbolu, Candaroğulları tarafından, burada 1280 tarihinde kurulduğu sanılan ve Gerede�ye kadar sınırları uzanan Zalifre Türk Beyliği�nin Çobanoğulları Beyliği�nin soyundan gelen Muzaffer Yavlak Arslan�ın çocukları ya da komutanlarından biri tarafından kurulduğu sanılmaktadır. Karabük bir köy olarak, eldeki belgelere göre Candaroğlu zamanında kurulmuştur. Bu köy, Candaroğlu Kötürüm Beyazıd ve oğlu Süleyman Paşa zamanında Arif Şeyh adlı bir kimseye dinle ilgili hizmetleri yerine getirmek üzere, Devletşah Divanı�nda bulunan gelirlerine vakfedilmiştir. Karabük ve Çevresi, 1416 tarihinde Osmanlı Sultanı Çelebi Mehmet zamanında kesin olarak Osmanlı topraklarına katılmıştır. Bundan önce Osmanlı Devleti�nin kurucusu Osman Gazi�nin silah arkadaşlarından ve Orhan Bey�in emrinde gaza ve cihad faaliyetlerinde bulunan Hıdır Bey ile adını Eflani�den alan Eflagun Bey, Orhan Bey�in oğlu Süleyman Paşa ile birlikte Bolu-Eflani arasındaki toprakları, yaklaşık olarak 1354 tarihinde Osmanlı topraklarına kazandırmışlardır. Safranbolu�da Hıdırlık Tepesi ve mevkinin bulunması, o günlerin anısını canlandırır gibidir. Karabük ve çevresi, Osmanlılar döneminde sakin bir süreç yaşamasına rağmen, Osmanlı tarihinin Anadolu�da önemli sorunlarını içeren Celali İsyani, Ayanlık mücadelesi, çeşitli adlarla anılan mütegallibelerin baskısına maruz kalma gibi durumları yaşamıştır. Yörenin Celali İsyanlarından etkilenen yerleşim alanı, XVII. Yüzyılın başlarında Yenice olur. Adeta burası, insanlar tarafından, karışıklıklara dayanılamayıp terk edilir. Yörenin ayanlık mücadelelerine konu olan ilçesi Safranbolu�dur. Bu açıdan tarihe adını yazdıracak kadar önemli olmuş ayanların en ünlüleri Kazdağlıoğlu Mehmet Ağa (XVIII. Yüzyılın ikinci yarısı), XIX. Yüzyılda Viranşehir Sancağı mütesellimliği görevinde bulunmuş olan Hasançavuşoğlu Hüseyin Ağa�dır. Bu arada, Safranbolu�ya bir ara adını veren Bulak�lı Benderegli Emin Ağa�yı da unutmamak gerekir. XIX. yüzyılın ikinci yarısına doğru Karabük ve çevresi (Viranşehir Sancağı) Kastamonu�da başlayıp, merkeze doğru gelişme gösteren, amacı, Anadolu dönemin merkeze karşı ayaklanmış valisi olan Kavalalı Mehmet Ali Paşa�nın nüfuzunu artırmaya çalışan �Tahmisçioğlu İsyanında�, Osmanlı Sultanı II. Mhamud�un tarafını tutmuş ve bu isyanı merkez adına önlemeyi bilmiştir.
Tarihsel belgeler özellikle Safranbolu temel alındığında, ki bu kent Bizans döneminde de etkili bir kale olarak önemli bir konumda idi. Bu önemini Osmanlılar zamanında da korudu. Safranbolu�nun (Taraklıborlu) İstanbul ile olan ilişkisi, bazı Safranboluluların Saray�da görev yapmaları, önemli mevkilere gelmeleri ile önemli boyutlara taşındı. Kazasker Hüseyin Efendi (Cinci Hoca) ile Sadrazamlık yapan İzzet Mehmet Paşa, bunlardan sadece ikisidir. Karabük ve çevresi, Bizans döneminde, yönetimsel örgütlenmede Pafgonya eyaletinin (Tem�inin) sınırları içerisinde bulunuyordu. Osmanlılar zamanında ise, Anadolu Eyaleti�nin sınırları içerisinde Bolu Sancağı�nı oluşturan 16 nahiyeden ikisi olan Tarsklıborlu ve Viranşehir nahiyeler sınırları içinde kalıyordu. 1694 tarihinde Bolu Sancağı, yönetimsel zorluklar ve vergi toplama kaygısı nedeniyle kaldırıldığında, Karabük ve çevresi, yeni oluşturulan Viranşehir Voyvodalığına bağlanmıştır. Voyvodalık 1811 tarihinde kaldırılıp Viranşehir Sancağı kurulduğunda da, sancak merkezi Taraklıborlu (Safranbolu) olanak idari teşkilatlanmada yerini almıştır. Oluşturulan Viranşehir Sancağına bağlı bu dönemde 21 kaza bulunuyor. Sancak, gelişen süreç içinde, 1811-1841 tarihleri arasında Ankara Müşirliği�ne, 1841-1846 yılları arasında Bolu Müşirliği�ne, 1846-1870 yılları arasında da Kastamonu Vilayeti�ne bağlı olarak yönetilir. 1870 tarihinde kabul edilen, �İdare-i Umumiye-i Vilayet Nizamnamesi� gereği, Viranşehir Sancağı kaldırılır ve sancak merkezi olan Safranbolu kaza olarak, Kastamonu vilayetinin merkez sancağına bağlanır. T.C. Devleti�nin 1927 tarihinde yeni yönetsel düzenlemesinde ise Safranbolu, Zonguldak vilayetinin bir kazası olur.
 
#5
Milli Mücadele Döneminde Karabük


Milli Mücadelede Karabük ve çevresindeki olaylar yörenin en önemli kenti olan Safranbolu ekseninde gelişmiş ve bu yönüyle tarihe damgasını vurmuştur. Milli Mücadele yıllarında yöreyi, düşman işgaline uğramamış olmasına karşın iki olay rahatsız eder. Bunlardan biri, Eğr�i Ahmet Olayı, diğeri ise 13 Nisan 1920�de I. Düzce Ayaklanması�nın devamı biçiminde Safranbolu�da yaşanan, eskilerin kullandığı ifadeyle söyleyecek olursak �Dayıoğlu Olayı�dır. Bunlardan Eğr�i Ahmet, o zamanlar Çerkeş kazasına bağlı olan Ovacık bucağı nüfusuna kayıtlı bir kişi olarak, yörede 1916-1925 tarihleri arasında eşkiyalık yapmış, Safranbolu�dan Araç istikametinde Kastamonu�ya giden Posta Arabası soygunu olayına karışmış, 19 kişilik çetesi ve Kırkkanat lakabıyla anılan atıyla yörede nam salmıştır. Özellikle bazı devlet memurlarıyla olan ilişkisi ve yörede yoksul halkı koruması gibi nedenlerle uzun zaman yakalanamadı. Dayıoğlu Olayı�nda isyancıların yanında yer alarak, isyancıların askeri şefi oldu. İsyan başarısızlıkla sonuçlanınca da isyana katılanları cezalandırırcasına onları yolda soydu, paralarını almaktan çekinmedi. Nihayet Kumandan Zeki Bey tarafından yaralanmış ve Iğdir bucağında, yaralı olduğu halde bir köylü tarafından öldürülmüştür. I. Düzce Ayaklanmasına bağlı olarak hareket eden ve kendisine Hilafet Ordusu süsü veren Geredeli Dayıoğlu İbrahim Ağa, 23 Nisan 1920 tarihinde Safranbolu�yu basmış ve kenti isyana teşvik etmiştir. Dayıoğlu İbrahim Ağa, amacının, buradan ve çevreden topladığı kuvvetlerle, Kastamonu�yu basmak, Ankara�dan olan ulaşımı ve silah sevkiyatını kesmek olduğunu açıklamasına karşın, birliklerinin derme çatma kuvvetlerden oluşması gibi nedenlerden dolayı başarısızlığa uğramış, asiler Toprakcuma�da Yoraf�ın Hanı denilen yerde bulunurken, Kastamonu�dan askeri birliklerin hızla Safranbolu istikametine doğru ilerledikleri haberi üzerine, dağılmış ve amacına ulaşamamıştır. Milli Mücadele�de Safranbolu�da Dayıoğlu Olayı�ndan (23-24 Nisan 1920) hemen sonra, Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, Dr. Ali Yaver (Ataman) ve arkadaşları tarafından kurulmuştur (27-28 Nisan 1920). Kastamonu�da yayımlanan Açıksöz Gazetesi, bu cemiyetin kurulduğunu 3 Mayıs 1336 tarihli nüshasında kamuoyuna duyurmuştur. Kuşkusuz bu cemiyetin kurulmasında, daha önce Safranbolu�da Eczacı Mehmet Hidayet Bey (Derman) tarafından 23 Ocak 1920�de kurulu bulunan ve amacı kimsesiz ve yoksul çocukların okutulması olan, Muin-i Maarif Derneğinin büyük rolü olmuştur. Cumhuriyet�e giden süreç içinde Safranbolu, Milli Mücadele yıllarında 8 Kasım 1920 tarihinde TBMM�ye bağlı olarak kurulan düzenli ordu birliklerinin Yemeni ihtiyacını karşılamıştır. Ayrıca Lozan Konferansı�nda Türk ve Rum nüfusun mücadelesi (değiş-tokuş) söz konusu olduğunda, Safranbolu Rumları, kendilerinin Fener Rum Ortodoks Kilisesi ile ilgilerinin olmadığını Türk Ortodoks Kilisesi�ne bağlanmak istediklerini gündeme getirmişlerse de Lozan Antlaşması gereği Yunanistan�a gitmekten kendilerini kurtaramamışlardır. Kendilerinin Hristiyan Türk olduklarını iddia etmişlerdir ki, bu konu gerçekten Türkiye Tarihi�nin çok geniş araştırılmaya tabi tutulması gereken konuları arasında önemini korumaktadır
 
#6
Cumhuriyet Kenti Karabük


CUMHURİYET KENTİ KARABÜK
Candaroğulları zamanında, Kapullu özü (bügünkü Kapullu Köyü) ile varlığına tanık olduğumuz Karabük Köyü, kent olarak varlığını Cumhuriyet�e borçludur. Cumhuriyet�in sanayileşme programı çerçevesinde bir ağır sanayi kenti olarak 3 Nisan 1937 tarihinde Demir Çelik Fabrikasının temelleri ile Karabük�ün de bir kent olarak kuruluşunun temelleri atılmıştır. Karabük, Türkiye�nin ilk ağır sanayi işletmesinin temelinin atıldığı bir kenttir. 1933 yılında kabul edilip, 17 Nisan 1934 tarihinde eyleme konulan ilk beş yıllık kalkınma programının, devletçi ekonomi siyaseti ile birlikte gerçekçi anlamda uygulandığı ilk kent Karabük�tür. Karabük, 1963-1970 yılları arasında ekonomik açıdan en parlak, sosyal ve kültürel açıdan en hareketli günlerini yaşamıştır. 1980�li yıllardan sonra, hükümetlerin özellikle liberal ağırlıklı ekonomik politikalar izlemeleri sonucunda, ekonomisini sadece demir ve çelik üretimine bağlayan kentte, tek bir sektöre bağlılık sorun yaratmaya başlamıştır. 1990�lı yıllarda yaşanan 137 günlük işçi grevinden sonra Demir Çelik Fabrikası sürekli kriz içine sürüklenmiş, nihayet Demir Çelik Fabrikası, 1995 yılında üyelerinin büyük çoğunluğunu işçilerin oluşturduğu Kardemir A.Ş.�e devredilerek özelleştirilmiştir. Bu özelleştirilme biçimi, ilk defa özelleştirme tarihine, �Karabük biçimi özelleştirme� şeklinde geçmiştir. 1996 tarihinde kent ekonomisi tekstil alanına kaymış, 2000 yılında Organize Sanayi Bölgesi�nin hizmete girmesi ile de kentte yeniden bir ekonomik canlılık yaratma fonksiyonu hızlandırılmaya çalışılmıştır.

Nüfus yoğunluğunun artmaya başladığı Karabük'te 25 Haziran 1939'da belediye teşkilatı kurulmuştur. 1941 yılında Safranbolu ilçesine bağlı bucak olan Karabük 3 Mart 1953 tarihinde 6068 sayılı kanunla Zonguldak İline bağlı bir ilçe haline gelmiştir.

Karabük, 6 Haziran 1995 gün ve 22305 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan 550 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Çankırı'dan; Ovacık ve Eskipazar ilçeleri ile Zonguldak'tan; Eflani, Safranbolu ve Yenice ilçelerinin birleştirilmesiyle Türkiye'nin 78. ili olmuştur.
 
Üst