Japonya Geleneksel Sporları -Japonya Geleneksel Sporları Hakkinda Bilgiler

NeslisH

Özel Üye
#1
Sponsorlu Bağlantılar
Karate-Do


Karate-do, Japonca'da "boş" anlamına gelen kara ve "el" anlamına gelen te kelimelerinden oluşur. Karate kelimesinin tam Türkçe tercümesi "boş el" olarak karşımıza çıkar. Buna karşın buradaki boş'luk kökenleri Uzak Doğu düşüncesinde aranması gereken felsefi bir kavramdır. Karete kelimesinin anlam olarak karşılığının "boş zihin" (empty mind) olduğunu düşünmek daha doğru olur. Yol anlamına gelen - do ekinin de gelmesiyle Karate-do herhangi bir kendini savunma uygulaması olması olmasının ötesinde başlı başına bir yaşam biçimidir.
Doğru Karate çalışmasında amaç zihin ve tekniği bir bütün haline getirmeye çalışmaktır. İdmanlarda fiziksel tekniklerin uygulanması, aslında önce zihinde oluşturulan düşüncelerin saf bir ifadesini ortaya çıkartma çabasıdır. Zihinsel konsantrasyonun geliştirilmesiyle fiziksel hareketlerin özü daha iyi anlaşılır. Kişinin uygulamalarının ve tekniğinin gelişmesiyle ruhun ve zihniyetinin geliştirilmesi ve terbiye edilmesi amaçlanır. Örneğin, Karate-do çalışmaları içerisinde zayıf ve kararsız hareketlerin giderilmesi, zihnimizdeki "zayıflık" ve "karasızlığın" giderilmesine katkıda bulunur. Sonuçta bir Karateka'yı (Karate öğrencisi) güçlü yapan salt fiziksel gücü değil vucüt ve zihin koordinasyonunu sağlama yeteneğidir. Bu anlamıyla Karate-do bir yaşam anlayışı haline alır ve kişinin güçlü, sağlıklı ve barışçı bir birey olarak yaşamasını hedefler.
Karate-do yaş, cinsiyet ve fiziksel durum şartı aranmadan isteyen herkesin katılabileceği bir spor çalışması; fiziksel ve zihinsel gelişimi birey olarak gerçekleştirmeye imkân sağlayan bir eğitim yoludur.
Karate çalışması temel olarak üç bölüme ayrılır: Kihon (Temel teknikler), Kata (Formlar) ve Kumite ( müsabaka).
Her bölüme ait teknikler refleks haline dönüşene değin eğitim en temel düzeyde verilir. Kişi, zaman içinde teknik olarak geliştikçe, fiziksel gelişme de gerçekleşir. Bununla birlikte çalışmalar daha yüksek dayanıklılık gerektirmeye başlar. Bu aşamada öğrenci daha ayrıntılı ve zor kata çalışmalarına ve daha hareketli kumite çalışmalarına başlar. Çalışmalar sürdükçe kişi, dayanıklılık, hız ve koordinasyon kazanır.
İdmanlar sırasında Karategi denilen özel ve hafif bir giysi giyilir. Bunun dışında, kişinin kendisini ve çalışma arkadaşını sakatlanma ihtimaline karşı koruyan "ellik" ve "dizlik" kullanılır. Genel kabulün aksine, Karate-do çalışmalarında sakatlanma olayları diğer spor çalışmalarına nazaran daha düşük seviyededir. Kişinin yetkinlik kazanması, hareketlerini ve hislerini kontrol altında tutması ile ölçülür.
 

NeslisH

Özel Üye
#2
Aikido


Aikido ruhsal uyumun yoludur. "Kurucu'su Morihei Ueshiba yıllarca süren uzun, son derece yoğun çalışmalar, araştırma ve geliştirmeler sonucunda onu ortaya çıkartmıştır. Aikido doğa ile bütünlesmek ve onunla tek bir parça olmaktır. Ne düello, ne müsabaka, ne rakip ne de hasım vardır. Sadece ruhumuz ve evrenin ruhu ile uyumlu bir eylemdir söz konusu olan. Aikido işte bu uyumun vücutla ifadesidir. Aikido uzlasma ve barışın yoludur. Bu anlamda doğadaki tüm varlıklarla "bir" olmanın da vücutla ifadesidir. "Kurucu"nun da söyledigi gibi "uzlaşma ve barışın büyük yoludur ki o yolda pusulanın gösterdiği yön, tüm dinlerin cennet olarak tanımladığı yüce evrendir.

Aikido üç sözcükten oluşur:

Ai : Uyum, sevgi, uyumlu olma
Ki : Enerji ( dünyayı ve evreni yaratan enerji )
Do: Yol, disiplin, yöntem, ekol, öğreti.

İnsan ruhunun uyum yolu, ruhsal uyum yolu, uyum öğretisi.

Aikido teknikleri diğer Uzak Doğu savaş sanatları gibi güce karşı güçle karşı koyma prensibine dayanmaz. Rakibin gücünden yararlanma ve kuvvetin yönlendirilmesi prensibine dayanır. Bizim sahip olduğumuz güçle rakibin gücünü birleştirip daha büyük bir kuvvet elde etme prensibine dayanır. Aikido’ yu diğer savunma sanatlarından ayıran en önemli fark budur.

Aikido oldukça etkili bir savunma sanatıdır. Rakibin atak yapmasıyla teknik başlar iki ya da üç saniye içinde rakibin etkisiz hale gelmesiyle sonlanır.

Aikido teknikleri bütün saldırı formlarına karşı yapılabilecek savunma şekillerinden oluşur.

Dojo Kuralları :

  • Aikidonun geleneksel kurallarına uymaktadır.Maneviyatı Aiki Budo nun kurucusundan kaynaklanmaktadır ve O-Sensei Morihei Ueshiba nın öğretilerinin sürdürüldüğü yerdir.
  • O öğretilere bağlı olarak ve uygun şekilde hareket etmek her öğrencinin sorumluluğudur.
  • Uyum ve saygıdan oluşan yapıcı bir ortamda beraber çalışmak her öğrencinin sorumluluğudur.
  • Kurucuya , O-Sensei Moriehei Ueshiba tarafından aktarılan öğretilere saygı duyun.
  • Sensei nin izni olmadan Dojo nun belirtilmiş eğitim saatleri dışında kullanımı kesinlikle yasaktır.
  • Aylık ödemeler size eğitim için bir yer verilen dersler için bir teşekkür imkanı ve zorunlu giderleri karşılayarak eğitimin devamını sağlar.
  • Ödemeler asla teknik yada derece satın almaz.Ödemelerin zamanında yapılması disiplinin bir göstergesidir.
  • Birlikte yapılan dojo temizliği , katılımın bir parçasıdır. Dojo nun temizliğine katılmak birilikte aklımızı ve kalbimizi temizlemekle eş anlamlıdır.
Eğitim Kuralları :
  • Sense inin dersi yönlendirişine saygı duymak zorunluluktur.Eğitim üzerine talimatlarını alınız ve samimiyetle ve yapabileceğinizi en iyi şekilde yapınız.
  • Aiki Budo tekniklerini başkasına zarar vermek yada egosunu açığa çıkarmak amacı ile kullanmamak her öğrencinin ahlaki sorumluluğudur. O , bireyin kişilik gelişimi ile daha iyi bir toplum oluşturmak için araçtır.
  • Minderde hiçbir yarışma olmayacaktır.Aikido nun amacı bir düşman ile savaşmanız ve onu yenmeniz değil , kendi içinizdeki içgüdüleriniz ile savaşmanız ve onları yenmenizdir.
  • Aiki Budo nun gücü kas gücünde değil, esneklikte , zamanlamada , kontrolde ve ağırbaşlılıktadır.Bedeni sınırlarınızı farkında olunuz.
  • Herkes farklı bedensel yeteneklere ve farklı eğitim seviyelerine sahiptir.Bunlara saygı duyulmalıdır.Gerçek Aiki , değişken duruma uygun olan tekniğin yerinde ve esnek uygulanmasıdır.
  • Kendinizi ve partnerinizi sakatlamamak sizin sorumluluğunuzdur.
  • Dojo içinde hiçbir güç çatışması olmayacaktır.Dojo mensupluğu bir ailedir ve Aiki Budo nun sırrı uyumdur.
Ataklar :
Katate-dori Bir el bileği yakalar
Morote dori İki el bir bileği yakalar
Ryote dori İki el iki bileği yakalar
Kata dori Omuz tutuşu
Kata dori Men uci Omuzdan tutuş ve önden başa shomen vuruşu
Ryo kata dori Her iki omuzuda tutuş
Mune dori Bir yada iki el göğüs tutuşu
Hiji dori Dirsek tutuşu
Ushiro tekubi dori Arkadan bilek tutuş
Ushiro riyote dori İki el arkadan iki bileğide tutar
Ushiro riyo kata dori Arkadan her iki omuzu da tutuş
Ushiro eri dori Arka yaka tutuşu
Ushiro kubi shi me Geriden boğma
Shomen uchi Alına darbe (Eski Japonya’da kask, miğferi yerinden çıkarmak için kullanılırdı)
Shomen giri Kafayı üstten kesiş (Kılıç kesişi yapar gibi)
Yokomen uchi Kafanın yanına darbe
Tsuki Direk yumruk ya da darbe
Mae geri Öne tekme
Yoko geri Yan darbe tekmesi
Ma washi geri Dairesel tekme
Ushiro geri Dönerek arkaya tekme
 

NeslisH

Özel Üye
#3
Judo

Modern tarzda Judo 19. yüzyılda eski bir savaş sanatı olan jujutsu’yu baz alarak Prof. Jigoro Kano tarafından geliştirilmiştir.
Judo’da amaç sadece kavgayı kazanmak değil fakat aynı zamanda kişinin vücut ve ruhunu da eğitmektir. Kelime anlamı olarak judo “nazik yol” dur. Yumuşaklık sertliğin önüne geçer, ve teknik güçten daha önemlidir.
Judoda kullanılan başlıca iki teknik (waza) nagewaza (atma tekniği) ve katamewazadır ( yakalama tekniği).Yarışmalarda ki en son değişikliklere göre yarışma süreleri büyükler için 5 dakika, gençler için 4 dakika ve küçükler için 3 dakikadır.
Puanlama
Ippon - Tam Puan - Maçın Sonu. Rakibi tam sırt üstü düşüren iyi bir atışla veya rakibi yerde sırt üstü 30 saniye tutarak veya maçın herhangi bir anında rakibin pes etmesiyle (özellikle kırış veya boğuş durumunda) veya iki waza-ari puanı alarak kazanılabilir.
Waza-ari - Yarım Puan. Rakibi tam sırt üstü düşürmeyen (veya düşüşü etkili olmayan) bir atışla veya rakibi yerde sırt üstü 25-29 saniye tutarak kazanılabilir.
Yuko - Çeyrek Puan. Rakibi tam sırt üstü düşürmeyen (veya yan düşüren) bir atışla veya rakibi yerde sırt üstü 20-24 saniye tutarak kazanılabilir. Yuko puanları waza-ari olarak toplanmaz.
Koka - Sekizde Bir Puan. Rakibi kalçasının üstüne düşüren bir atişla veya rakibi yerde sırt üstü 10-19 saniye tutarak kazanılabilir. Koka puanları yuko olarak toplanmaz.
Bir yuko herhangi bir sayıda kokadan daha üstündür.
Bir waza-ari herhangi bir sayıda yukodan daha üstündür.
Sadece waza-ari puanları toplanarak ippon kazanılabilir.
Ceza Puanları
Hansoku Make - Diskalifiye (Rakibe ippon).
Keikoku - İhtar (Rakibe waza-ari).
Chui - Uyarı (Rakibe yuko).
Shido - İkaz (Rakibe koka).
 

NeslisH

Özel Üye
#4
Sumo

Sumo, Japon kültürüne özgü sporların içerisinde apayrı bir yere sahiptir. Sumonun, enaz 1500 yıllık bir geçmişi vardır. Bugün efsane olarak anlatılan eski inanışa göre, tanrı Take-Mikazuçi ülkede egemenliğini kurabilmesi ve sürdürebilmesi için rakibiyle sumo yapması gerekirdi. Tanrıların sporu olan sumonun yarı dinsel bu niteliği, bu sporun halk için yaşamsal öneme sahip bütün etkinliklere girmesine yol açmıştır. Önce tapınaklardaki törenler içerisinde uygulanırken, ilk aşamada saraya taşındı.

Dinin devlet işlerindeki ağırlığının arttığı 8. yüzyılda, Nara döneminde saray törenlerinde sumoya yer verildi. Samuraylar da bu sporun gelişmesine büyük katkılarda bulundular. Çünkü sumo, 12. yüzyıldan itibaren başlayan askeri yönetimin vazgeçilmez unsuru olan samurayların eğitimi için biçilmiş kaftandı.

17. yüzyıldan itibaren sumo güreşi saraya ve devlete ait olmaktan çıkıp soylular arasında yayıldı. Soylu aileler, sumoyu eğlenceleri arasına soktular. Sumo bu dönemde kurumsallaştı. Soyluların eğlence aracı zaman içinde sıradan vatandaşlar arasında yayıldı. Bu gelişim elbette başlangıçta dinsel nitelikteydi. Halk ülkenin kaderi üzerinde etkili olduğuna inandığı sumo sporunu günlük yaşamına taşıdı. Bereketli bir ürün için ekim zamanı düzenlenen yarı dinsel törenlerde sumo yapılmaya başlandı. Dualar arasında yapılan sumo güreşleri tanrılara adanmaya başlandı. Sumo sonraları dinsel kimliğinden sıyrılırak, halkın eğlenceleri arasına girdi.

Sumo tanrıların katından halkın arasına, meydanlara, tarlalara indikçe bu sporun tekniği de evrim geçirdi. Başlangıçta ***s ve güreş karışımı, gereğinden fazla sert ve kuralsız iken, saraydaki törenlerde yer almasıyla birlikte, sumoya bazı kurallar koyularak, saray protokolüne uygun bir hale getirildi.
Sumo sporu, Japonların geleneksel savunma sporlarının genel adı olan jijitsu'nun başlangıcı ve temelidir. Bu nedenle günümüz Japon toplumunda bu spora büyük saygı duyulur ve ayrı bir önem verilir. Profesyonel sumo federasyonunca, dört büyük kentte, her biri 15 gün süren yılda altı turnuva düzenlenir. Bu turnuvalar, her yıl Tokyo'da Ocak, Mayıs ve Eylül aylarında, Osaka'da Mart ayında, Nagoya'da Haziran ayında, Fukuoka'da Kasım ayında yapılmakta ve bütün ülkede büyük bir heyecanla izlenmektedir. Bu karşılaşmalar yurtdışında da çeşitli uluslar arası tv kanallarında da yayınlanmaktadır.

Kurallar:
Sumo sporunda oyuncuya "rikişi" denir. Rikişi'nin amacı, rakibinin dengesini kaybetmesini sağlayarak ya vücudunun herhangi bir kısmını mindere değdirmek ya da ringin dışına atmaktır.
Sumoda amaç karşılaşma sırasında rakibini bu ringin dışına itmek, veya rakibin dengesini kaybetmesini sağlayarak vücudunun bir kısmının yere değmesini sağlamaktır. Vücudunun herhangibir kısmı, genelde ayağı, bu daire ringin dışına çıkan Rikishi (Sumo sporcusuna verilen isim) maçı kaybeder. Ancak kaybetmek ringin dışına çıkmadan da olur. Bu durumda ise ayak tabanları dışında vücudunun herhangi bir kısmı yere değen Rikishi maçı kaybeder. Bu dizi olabilir, kolu olabilir, hatta el parmaklarının herhangi birinin ucu olabilir. Ayrıca ayak parmaklarının veya topuğun az bir kısmının bile bu ringi oluşturan halattan dışarıya basarsa maçı kaybeder. Kısaca Sumoda amaç dimdik ringin içinde durmaktır. Kurallar rakiplerin hareketlerinede sınırlama getirir, örneğin yumruk atmak, saç çekmek, karna veya gövdeye tekme atmak yasaklanmıştır. Ringe çıkan Rikishi eline aldığı bir avuç tuzu ringin ortasına doğru havalı bir biçimde serper. Bu tuz serpme tarzı bile o Rikishinin özelliğle ilgili ipuçları verir. Sumoda kilo sınırlaması yoktur. Kilolara göre kategori ayırımıda yoktur. Bir Rikishi karşısında kendinin 2 katı ağırlıkta bir rakip bulabilir. Bu yüzden Sumo sporunun kendine özel teknikleri vardır. Bu teknikleri akıllıca uygulayan kazanır. Çünkü şimdiye kadarki karşılaşmalar içinde düşük kilolu olmasına karşın ağır rakibinin yenen Sumocular çıkmıştır. Rikishiler yani Sumo yapan sporcular normal Japon vatandaşları arasında da aşırı ağırlığa sahiptirler. Genel olarak şu bir gerçektirki ağır olmak Rikishi'ye her zaman avantaj sağlayacaktır. Bu yüzden 250 kilo civarında Rikishilere rastlamak mümkündür. Ağır cüsselerine rağmen Rikishilerin çok esnek vücutları vardır. Bir Rikishi olmak için Japon olmak şart değildir. Japon Sumo Liginde başarılı Havaili Rikisiler de vardır. Hatta Moğolistandan bile Rikishi çıkmıştır. Turnuva sonunda kazanan Rikishi İmparator Kupasını sahibi olur. Her Ligin kendi içindede ödülleri vardır. Bunlar shukunsho, kantosho, ginosho'dur.
 

NeslisH

Özel Üye
#5
Kendo

Kendo kelimesi Japonca’da "Kılıç Yolu" anlamına gelmektedir. Japonya'da olduğu kadar genel olarak Asya, Avrupa ve Amerika'da da en yoğun ilgi gören budo (savaş disiplinleri) dalıdır. Kökenleri samurai sınıfının esas silahı olan Japon kılıcı katana'nın kullanımına dayanmaktadır.
Modern Kendo, yaklaşık üç asır önce shinai (bambu kılıç)’nin ve bogu (antrenman zırhı)’un Japon savaşçılarının çalışma aracı olmaya başlaması ve geleneksel kılıçla savaş sanatının bu sayede güvenli ve serbest çalışımıyla bugünkü şeklini almıştır.
16. Yüzyıl Feodal Japonya’sında tüm ülke çapındaki iç savaşlar sırasında kılıç teknikleri ölüm kalım pahasına öğrenilmekteydi. Samurai’lar kılıçlarını sanki kollarının doğal bir uzantısıymış gibi benimser, genelde tahta kılıçla çalışırlardı. Bu dönemin sonucunda kılıç kullanımındaki temel yollar “kata” yani kendo’nun esas formları olarak ortaya çıktı. Öğretilerinin tamamen kendine özgü olduğunu öne süren kılıç ustaları tarafından yaklaşık 600 kadar kılıç okulu kurulmuştur. Bunların birçoğu günümüze kadar gelememiştir.
Kılıç sanatının o zamanki temel amacı rakipleri en etkin şekilde öldürmekti. “Bushi” savaşçılarına düşmanlarına gereksiz acı çektirmemeleri amacıyla anında öldürmek öğretilirdi; bu düşünce “Bushido” yani Savasçının Yolu’na ait bir gelenekti.
“Kata” formları Kendo’da temel olarak öğretilmeye devam edildiyse de kata’ların belli kombinasyonları kılıç savaşında gerçekleşebilecek olasılıkların hepsini karşılayacak yeterlilikte olmadığı için yeni arayışlar oldu. Tekniklerin özgürce çalışılma ihtiyacı shinai ve bogu’nun kullanımını doğurdu.
Bugün Kendocular öncelikli olarak shinai ve bogu ile, kata formlarını ise gerçek ya da tahta kılıçlarla çalışmaktadırlar. Tipik şekliyle modern Kendo, dojo adındaki çalışma mekanında, sensei (öğretmen), sempai ve kohai (kıdemli ve kıdemsiz öğrenciler) olan kenshi (kılıç kullanıcılar)’in düzenli ve hep birlikte karşılıklı çalışmalarını içerir. Kendo, fiziksel gücün olduğu kadar zihinsel ve ruhsal gücün de kullanımını ve gelişimini öngörür. Cesaret, hızlı ve sakin karar verme, ekip bilinci gibi yetenekleri, saygılı ve kibar olmak gibi belli davranış kalıplarıyla birlikte çalışanlarına yansıtır. Barındırdığı binlerce senelik geleneği ve kişisel gelişime dayalı olan kendine özgü amaçları, Kendo’nun spor olmak ötesinde farklı bir öğreti olduğunu kanıtlamaktadır.

Bu özellikleriyle Kendo, 1911 senesinden beri Judo ile birlikte Japonya genelinde erkek öğrenciler için zorunlu ders haline getirilmiştir. Günümüzde yirmi milyona yakın çalışanıyla Kendo Japonya'nın en popüler sanatlarından biri konumundadır. Uluslararası Kendo Federasyonu’na 41 ülke üyedir; düzenledikleri Dünya Şampiyonası üç senede bir, Avrupa Şampiyonası ise iki senede bir yapılmaktadır
 
Üst