İstanbulun Tarihi ve Turistik Yerleri Resimli

Siraç

Yönetici
Admin
Editör
#1
Sponsorlu Bağlantılar
İstanbulun Tarihi ve Turistik Yerleri Resimli

İstanbul'un Tarihi Mekanları ve Anıtları


Yerebatan Sarnıcı


Bizans Sarnıcı olarak da anılan sarnıç Ayasofya'nın yakınındadır
. Büyük salonun ince tuğla kemerleri 136 adet korint stili sutünla desteklenmektedir.

Kız Kulesi:
İstanbulun sembolü olan Kız Kulesi Boğaz girişindeki kayalık üzerine kurulmuş küçük şirin bir kuledir. Tarih içinde gözetleme kulesi deniz feneri olarak kullanılan kule günümüzde turizme tahsis edilmiştir. Batı kaynakları burayı sevgilisi Hera'ya kavuşmak için yüzerken boğulan Leander'in kulesi olarak tanıtır. Bir diğer hikayeye göre de burası kızının yılan tarafindan sokulacağını rüyalarında gören İmparatorun emniyette olması için genç kızı yerleştirdiği kule idi. Meyve sepeti içinde gelen yılan trajediye sebep olur.

Galata Kulesi:
Bizanslıların Cenevizliler aleyhine hareketlerine karşılık Cenevizliler tarafından yapılmıştır. Bölgeyi her türlü saldırıdan korumak için de bu kuleyi yaptırmışlardı. Kulede büyük sahanlığa kadar duvar içinde dönerek çıkan bir taş merdiven vardır. Son yıllarda 1967'de restore edilmiş içine asansör konmuş diğer katlarına da lokanta yapılmıştır.

Beyazıt Kulesi:
Bugünkü İstanbul Üniversitesi merkez binasının bulunduğu yerdeki yapı (eski saray) II. Mahmut devrinde Milli Savunma Bakanlığı (Seraskerlik) olarak kullanılmıştır. Seraskerliğin avlusundaki ahşap kule yangın gözcüleri için uzun süre varlığını sürdürmüştür. II. Mahmut daha güzelini yaptırtmak için bu kuleyi yıktırmıştır ve kitabesine göre onun emri ile 1828 yılında Serasker Hüseyin Paşa tarafından o devrin mimari özelliklerini yansıtan kagir bir kule yapılmıştır. 50 m yüksekliğindeki bu abide belirgin kütlesiyle kente karekteristik bir çizgi kazandırmaktadır. Ahşap bir merdivenle çıkılan yukarıdaki sahanlık şehrin büyük bir kısmını kuşbakışı seyretme olanağı sağlar.


Hisarlar

Üçgeni andıran eski İstanbul yarımadasının etrafı 5. yüzyılda Roma döneminde yapılan 22 km.yi bulan surlarla çevrilidir. Byzantion şehir sitesi kurulmasından itibaren batı yönüne doğru genişleyerek 4 defa yeni surlarla çevrilmiştir. Marmara Denizi ve Haliç kıyıları da tek sıra fakat güçlü surlarla çevrili idi. Şehrin akropolisini çevreleyen surlardan 3. yüzyılda yapılmış İmparator Septimus Severius ve 320'de Büyük Konstantin'in yaptırdığı 3. sur tamamen yıkılmıştır. Kara surları deniz kıyısından başlayarak tepeleri ve vadileri geçerek Haliç surlarına iner.

Yedikule:
Bu surlardaki en görkemli kapı Marmara Denizi'ne yakın olan "Altın Kapı" idi. Bu Imparator merasim kapısı iki mermer kule arasında zafer takı gibi yerleştirilmişti. Zaferden dönen ordular Imparator ve erkanı şehre bu kapıdan girerdi. Burayı çevreleyen Türk devri eseri 5 kule ilavesi ile 7 kule bir iç kale haline sokulmuştu. Zaman içerisinde hazine depo ve elçi hapishanesi olarak kullanılmış iken günümüzde enteresan girişi ve "Altın Kapı" kuleleri ile şehrin bir diğer müzesidir. Yaz aylannda çeşitli etkinlikler ve konserler yapılmaktadır.

Anadolu Hisarı:
Karadeniz'in tek çıkışı Boğaziçi'nin Asya kısmında yer alan hisar 1390'lı yıllarında Sultan Bayazıt tarafından yaptırılmıştır. Karşı kıyıdakı Rumelihisarı ile birlikte Boğaziçi transit geçişinin tam kontrol altında tutulması sağlayan bu küçük kale burçlarına yaslanan eski ahşap evler ve civarı ile pitoresk bir manzara oluşturur.


Rumeli Hisarı:
İstanbul Boğazı'nın Rumeli yakasındadır. Bizans'a kuzeyden yardım gelmesini önlemek amacıyla Fatih Sultan Mehmet tarafından 1452 yılında yaptırılmıştır. Üç büyük kule yapımını üstlenen Çandarlı Kara Halil Saruca ve Zaganos Paşaların adlarıyla anılır.

Saraylar Köşkler ve Kasırlar


Aynalıkavak Kasrı


Aynalı Kavak Yazlık Köşkü 18 inci yüzyılda yapılmış ve daha sonra çeşitli sultanlar tarafından restore ettirilmiştir
. 1718'de takılan bir kısmı Venediklilerden hediye aynaları nedeniyle bu ismi aldığı sanılmaktadır. Haliç üzerindeki saray geleneksel Türk mimarisinin en güzel örneklerinden biridir.

Beylerbeyi Sarayı


Boğaziçi Köprüsü Asya kulesinin dikili olduğu Beylerbeyi Bizanstan beri saraylara tahsis edilmiş güzel bir semttir
. Beylerbeyi Sarayı 1861-1865 yıllarında eski ahşap bir sahil sarayının yerinde Sultan Abdülmecit tarafından yaptırılmıştır. Cephe ve iç dekorasyonda Doğu ve Türk motifleri Batı süs öğeleri ile birlikte kullanılmıştır. Dolmabahçe Sarayının havasını taşıyan üç katlı yapı harem ve selamlık bölümlerini oluşturan 26 oda ve altı salondan ibarettir. Bu küçük sarayın içi her biri küçük çapta bir servet olan Bohemya avizeleri Yıldız imalatı çiniler ve seramik vazolarla süslenmiştir.Yaldızlı mobilyaları ile nefis halıları buraya ayrı bir güzellik vermektedir. Otantik mobilyalar halılar perdeler ve diğer eşyalar olduğu gibi korunmuşlardır.

Denize bakan cephe süsleri bakımlı bahçe ve orta bölümdeki havuzlu salon ile spiral merdivenler dikkat çeken yerlerdir
. Arka yamaçta bir büyük havuz teraslar ve türünün güzel örneği at ahırları yer almıştır. 1970'li yıllara kadar kullanılan eski yol bir tünel saray bahçesinin altından geçerdi. Sahilde iki küçük seyir köşkü bulunan sarayda devlet misafirleri de ağırlanırdı.

Çırağan Sarayı


Haliç ve Boğaziçinin en güzel yerleri sultanlar ve önemli kişilere saray ve köşkleri için tahsis edilmişti
. Zaman içinde bunların bir çoğu yok olmuştur. Büyük bir saray olan Çırağan 1910 yılında yanmıştır. Önceki bir ahşap sarayın yerinde 1871 yIında Sultan Abdülaziz tarafından Saray Mimar Serkis Balyan'a yaptırılmıştı. Dört yılda dört milyon altına mal olan yapının ara bölme ve tavanı ahşap duvarlarda mermer kaplıydı. Taş işçiliğinin üstün örnekleri sütunları zengin döşenmiş mekanlar tamamlardı. Odalar nadide halılarla mobilyalar altın yaldızlar ve sedef kalem işleri ile süslüydü. Boğaziçi'nin diğer sarayları gibi Çırağan da birçok önemli toplantıya mekan olmuştu. Renkli mermerle süslenmiş cepheleri abidevi kapıları vardı ve arka sırtlardaki Yıldız Sarayına bir köprü ile bağlanmıştı. Cadde tarafı yüksek duvarlar ile çevriliydi. Yıllar boyu harabe halinde duran kalıntı büyük tamirler sonunda yeniden ihya olmuş yanına ilave edilen eklentiler ile 5 yıldızlı güzel bir otele dönüştürülmüştür.

Dolmabahçe Sarayı


19 uncu yüzyılda Sultan I
. Abdülmecit tarafından yaptırılan Dolmabahçe Sarayı'nın cephesi Boğaz'ın Avrupa kıyısında 600 m boyunca uzanmaktadır. Dolmabahçe Sarayı Avrupa sanatı üsluplarının bir karışımı olarak 1843-1856 yılları arasında inşa edilmiştir. Sultan Abdülmecit'in mimarı Karabet Balyanın eseridir. Osmanlı Sultanlarının her devirde birçok sarayı bulunurdu. Ancak esas saray Topkapı Dolmabahçe Saraylarının tamamlanmasından sonra terk edilmiştir.

Dolmabahçe Sarayı üç katlı simetrik planlıdır
. 285 odası ve 43 salonu vardır. Denizden 600 metrelik bir rıhtımı kara tarafında ise birisi çok süslü iki abidevi kapısı vardır. Bakımlı ve güzel bir bahçenin çevrelediği bu sahil sarayının ortasında diğer bölümlerden daha yüksek olan tören ve balo salonu yer alır. Büyük 56 sütunlu kabul salonu 750 ışıkla aydınlanan 4.5 tonluk muazzam kristal avizesi ile ziyaretçileri hayrete düşürür.

Sarayın giriş tarafı Sultanın kabul ve görüşmeleri tören salonunun diğer tarafındaki kanat ise harem bölümü olarak kullanılmıştır
. Iç dekorasyonu mobilyaları ipek halı ve perdeleri ve diğer tüm eşyası eksiksiz olarak orijinaldeki gibi günümüze gelmiştir. Dolmabahçe Sarayı mevcut hiç bir sarayda bulunmayan bir zenginlik ve ihtişama sahiptir. Duvar ve tavanlar devrin Avrupalı sanatkarlarının resimleri ve tonlarca ağırlığında altın süslemeleri ile dekore edilmiştir. Önemli oda ve salonlarda her şey aynı renk tona sahiptir. Bütün zeminler birbirinden farklı çok süslü ahşap parke ile kaplıdır. Meşhur Hereke ipek ve yün halılar Türk sanatının en güzel eserleri birçok yerde serilidir. Avrupa ve Uzak doğunun ender dekoratif el işi eserleri sarayın her yerini süsler. Pırıl pırıl kristal avize şamdan ve şömineler sarayın pek çok odasında güzelliklerini sergiler.

Dünyadaki saraylar içerisinde en büyük balo salonu buradakidir
. 36 m. yüksekliğindeki kubbesinden ağırlığı 4.5 ton olan devasa kristal avize asılı durur. Önemli siyasi toplantılarda tebrik ve balolarda kullanılan bu salon önceleri alttaki fırına benzer bir düzen ile ısıtılırdı. Saraya kalorifer ve elektrik sistemi daha sonraları eklenmiştir. Altı hamamdan Selamlık bölümündeki eşi olmayan güzel oymalı alabaster mermerleri ile dekorludur. Büyük salonun üst galerileri orkestra ve diplomatlar için ayrılmıştır.



Uzun koridorlar geçilerek varılan harem bölümünde sultan yatak odaları ve sultanın annesinin bölümü ile diğer kadın ve hizmetkarlar bölümleri bulunmaktadır
. Sarayın kuzey eklenti bölümü şehzadelere tahsis edilmiştir. Girişi Beşiktaş semtinde olan yapı Resim ve Heykel Müzesi olarak hizmet vermektedir. Cumhuriyet döneminde Atatürk'ün Istanbul ziyaretlerinde ikametgah olarak kullanıldığı sarayda en önemli olay 1938'de Atatürk'ün ölümüdür.

Filizli Köşk


Florya Atatürk Deniz Köşkü


Atatürk'ün Florya Deniz Köşkü Türkiye cumhurbaşkanlarının yazlığı şeklinde kullanılmıştır
. Marmara Denizi'ne T biçiminde uzantısı ile bu köşk 1935'de inşa edilmiştir. Erken 20 inci yüzyıl mobilyalarından en iyi örneklerin görülebildiği bir sergendir. Atatürk burada kalan ilk cumhurbaşkanıdır.


Ihlamur Kasırları


19 uncu yüzyıl yaptırılan Ihlamur Köşkü ismini bahçesinde yetişen ıhlamur ağaçlarından almıştır
. Şimdilerde İstanbul'un ortasında yer alan bu köşk eskiden şehrin dışındaydı.



Küçüksu Kasrı


Yazlık olarak kullanılan saray 19 uncu yüzyılın ortasında I
. Abdülmecit tarafından yaptırılmıştır.

Maslak Kasırları


Sultan Abdülaziz tarafından av evi olarak tasarlanan Maslak Köşkü 19 uncu yüzyıl Osmanlı süsleme sanatının kayda değer en güzel örneklerini taşımaktadır
.

Merasim Köşkü


Resmi törenler için kullanılmaktayken Maiyet Köşkü sultanın maiyetini bazı hallerde de saraydan gezinti için ayrıldıklarında haremini barındırmıştır
. (Pazartesi ve Perşembe hariç her gün açıktır.)

Tekfur Sarayı

Topkapı Sarayı


15-19 uncu yüzyıllar arasında Osmanlı İmparatorluğu'nun merkezinde bulunan Topkapı Sarayı labirentleriyle Boğaz Haliç ve Marmara Denizi'nin sularının karıştığı noktada bir kara parçası üzerinde yer almaktadır
. Yeni sarayın (Topkapı Sarayının) yapımına 1466'dan sonra başlanmış ve Fatih ölmeden birkaç sene önce 1478'de tamamlanmıştır. Bu saray diğer Avrupa Sarayları gibi tek bir binada olmayıp çeşitli köşk ve dairelerden oluşmuştur. İlk olarak yapılan Çinili Köşk Sırça Saray'dır ve 1472'de bitmiştir. Orta Asya mimarisi karakterinde ve iki katlı köşk 1875'te Arkeoloji 1908 senesinde de Türk İslam Eserleri Müzesi olmuştur. 1953'te ise Fatih Eserleri Müzesi olarak açılmıştır. Çinili Köşkü Kubbealtı Arzodası Hasoda Hazine Kiler ve Seferliler gibi koğuşlar mutfakların bir kısmı hastalar odası hamam şimdi kütüphane olan Ağalar Cami ahır ve diğer binaların yapımı izlemiş ve son olarak da yapı 1478'de Saray surlarının ve Bab-ı Humayun denen Sultanahmet yönündeki asıl kapının inşaatı ile tamamlanmıştır.

Fatih devrinde ortalama 750 kişi olan saray halkı gittikçe artmış ve XIX
. yüzyılda normal günlerde 5000 bayram günleri gibi fevkalade zamanlarda ise 10.000'i bulmuştur. Bu sebeple bu saraya zamanla yeni yeni ilaveler yapılmıştır.

Topkapı Sarayı Harem kısmı III
. Sultan Murat devrinde 1574 - 1595 yıllarında yapılmış ve ondan sonra Bayazıt'daki harem halkı buraya nakledilmiştir. XIX. yüzyıl başlarında harem halkı 474 kişi idi. Harem'e girerken Kızlar Ağası Dairesi ve onun üst katında da küçük şehzadelerle Sultanlar için Şehzadeler Mektebi vardı. Sarayda zamanla Enderun Mektebi Hekimbaşı Odası Enderun Eczanesi iç avlulardaki köşklerle Sarayburnu sahillerinde yazlık köşkler yapılmış mutfaklar ahırlar genişletilmiş yeni yeni cami ve küyüphaneler ilave edilmiştir.

Yıldız Sarayı


Boğaziçine hakim tepeler ve vadileri kaplayan geniş alan üzerine serpiştirilmiş yüksek duvarların çevrelediği avlular içerisinde köşkler bahçeler kompleksidir
. İstanbul'un bu ikinci büyük sarayı günümüzde değişik hizmetlere ayrılmış bölünmüş durumu ile gelmiştir. Yıldız Sarayı III.Selim'in annesi Mihrişah Sultan tarafından ilk yaptırılan bir köşkler bütünüdür. II.Mahmut Yıldız adını verdiği ikinci bir köşk yaptırmış bu isim daha sonra Abdülmecit Abdülaziz ve Abdülhamit'in hükümdarlığında yaptırılan bütün gruba geçmiştir. Sultan Abdüaziz zamanında köşkler çoğalmaya başlamış Malta Çit Çadır Şale Köşkleri yapılmış koru usta bahçevanların elinde bakir görünüşüne dokunulmadan düzenlenmiştir. Sultan Abdülhamit burada 32 yıl yaşamış 33 yıllık saltanatında şehir içinde şehir gibi olan bu korunaklı sarayı resmi daire ve haremi olarak kullanmıştır.

Yönetim Kısımları'na ilaveten Yıldız Sarayı'nda birçok bölüm ve bir de cami bulunmaktadır
. 19 uncu yüzyılın sonunda II. Abdülhamit zamanında tamamlanmıştır. Yapıların en büyük ve zarifi Şale sultanların nasıl bir lüks içinde yaşayıp eğlendiklerini göstermektedir. Dünyanın her yöresinden getirilen çiçekler ağaçlar ve bodur bitkilerle bezeli büyük saray parkından Boğaz'ın panoramik görüntüsü çok güzeldir. Restorasyon çalışmaları nedeniyle sadece Şale ve park halka açıktır.

Camiler Kiliseler ve Sinagoglar


İsanbul'un ünlü camileri arasında Sultanahmet Cami Süleymaniye Cami Rüstem Paşa Cami Fatih Cami Eyüp Cami Yeni Cami Sokullu Mehmet Paşa Cami ve Mihrimah Sultan Cami sayılabilir
.

Kente pek çok kilise ve manastır faal durumdadır
. Bir kısmı ise cami haline dönüştürülmüştür. Studios Manastin Kilisesi Sergios-Bakhos Kilisesi Hagia Eirene Kilisesi Pantakrator Manastir Kilisesi Vefa Kilisesi (Hagios Theoderos) Nyrelaion Manastır Kilisesi Eglise D'hagia Thekla Manastırı Eski İmaret Cami (Pantepoptes Manastin Kilisesi) Kalenderhane Cami (Akataleotos Manastırı) Fenari İsa Cami (Lios Manastır Kilisesi) ve Fethiye Cami (Pammakaristos Manastr Kilisesi) ünlüleridir.


Bedestenler


Kapalı Çarşı:
Dev ölçülü bir labirent gibi 60 kadar sokağı üç binden fazla dükkanı ile dünyanın en eski ve büyük kapalı çarşısı olan "Kapalı Çarşı" İstanbul şehrinin merkezinde yer alır. Adeta bir şehri andıran bütünü ile örtülü bu site zaman içerisinde gelişip büyümüştür. 15. yüzyıldan kalma duvarlı bir seri kubbe ile örtülü eski iki yapının etrafı sonraki yüzyıllarda gelişen sokakların üzerleri örtülerek ekler yapılarak bir alışveriş merkezi haline getirilmiştir. Geçmişte burası her sokağında belirli mesleklerin yer aldığı ve bunların da el işi imalatın sıkı denetim altında bulundurulduğu ticari ahlak ve törelere çok saygı gösterilen bir çarşıydı.

Çarşının ana caddesi sayılan sokakta çoğunlukla mücevher dükkanları buraya açılan yan bir sokakta altıncılar bulunur
. İstanbul'u ziyarete gelen turist grupları için alışveriş olanakları çarşının ana girişindeki modern ve büyük alışveriş merkezleri tarafından sağlanmaktadır.

Mısır Çarşısı:
İstanbul'un ikinci kapalı çarşısıdır. IV. Mehmet'in annesi Hatice Turhan Sultan tarafından Yeni Cami'ye vakıf olarak yaptırılmıştır. Çarşıda 6 kapı vardır. Bunlardan 3'ü revak olup yapıyı daha da güzelleştirmektedir.

Bakırcılar Çarşısı:
İstanbulun özellikle yabancıların dikkatini çeken bir çarşısı da Beyazıttaki Bakırcılar Çarşısıdır. Şimdiki İstanbul Üniversitesi Merkez Binası bahçesinin doğu ve kuzey duvarları altında bir sıra dükkan halindedir. Burada çeşitli bakır işi levha bakırdan döğme olarak elle yapılmakta ve kazan tencere kuşhane sahan tava tas leğen ibrik güğüm bakraç kova maşrapa sini mangal şamdan bakırdan "gülabdab" olarak satılmaktadır.

Kapalı Çarşı:
(Kuleli Cami Altındaki Kapalı Çarşı) Üstü kapalı çarşıların bir örneği de 19 yüzyılda yapılan son senelerde restore edilen Laleli Camii altı dükkanlarıdır.

Su Kemerleri



Mualla Kemeri:
Mimar Sinan tarafından yapılan su kemerlerinden biridir. Alibey deresi vadisindedir. Orta kesimde 4 büyük kemer vardır.

Uzun Kemer:
Mimar Sinanın yaptığı kemerlerden biridir. Kemerburgazın 1500 m kadar kuzeybatısıdadır. Kanuni Sultan Süleyman zamanında yaptırılmıştır.

Güzelce Kemer:
Cebeci Köy Kemeri olarak da bilinen eser Kanuni Sultan Süleyman devrinde Mimar Sinan tarafından yapılmıştır. Kemerburgazın güneyindeki Cebeci Köyün 1500 m. kadar doğusundadır.

Bahçeköy Kemeri:
Sultan Mahmut Kemeri olarak bilinen kemer Bahçeköyden Büyükdere'ye doğru 1 km mesafededir. I. Mahmut zamanında 1731'de tamamlanmıştır.

Çeşmeler


Sultanahmet Çeşmesi (III. Ahmet Çeşmesi):
Topkapı sarayının Bab-i Hümayun kapısı önündedir. Binanın dört cephesindeki taş ve bronz işçiliği yazılar kadar tahta saçaklann süsleri birer sanat şaheseridir. Çeşme klasik dönemin mütevazi çizgilerinden sıyrılmış hatların zerafeti zenginlik ve güzelliği ile emsalleri arasında sivrilmiştir.



Üsküdar III. Ahmet Çeşmesi:
Üsküdar'da iskele meydanında yer alır. 1728'de yapılmıştır. Ahşap çatılı ve dört yüzlü bir meydan çeşmesi olup mimarlık hattatlık taş işçiliği ve şiir sanatının bir şaheseridir.


Alman Çeşmesi:
Sultanahmet meydanında parkın içindedir. Alman İmparatoru II. Wilhelm'in İstanbul'u ikinci ziyaretinin anısı için bütün kısımları ile Almanya'da yapılmış İstanbul'a getirilerek hazırlanan kemerlerin üzerlerine konmuştur. 20'inci yüzyılın ilk günü olan 1 Ocak 1901'de açılış töreni yapılan bu çeşmenin üç kubbesi altın mozaik kaplıdır.

Tophane Çeşmesi:
Tophane Meydanındadır. 1732'de I. Mahmut tarafından Hassa Baş Mimarı Mehmet Ağa'ya yaptırılmıştır.


Beykoz Ishak Ağa Çeşmesi:
İstanbul'da Beykoz ilçesindedir. Türkiye çapında en güzel çeşme anıtlarımızdan birisidir.

Ayazma Çeşmesi:
Üsküdar'da Ayazma Camii avlusundadır. 18. yüzyılda III. Mustafa tarafından yaptırılan Çeşme devrin mimari özelliklerini taşır.

Azapkapı Saliha Sultan Çeşmesi:
1732'de Sultan I. Mahmut tarafından annesi Saliha Sultan adına yaptırılmıştır.

Göksu Çeşmesi:
Sultan III. Mustafa'nın eşi ve III. Selim'in annesi Mihrişah Sultan tarafından yaptırılmıştır.

Esma Sultan Çeşmesi:
1799 da III. Ahmet'in kızı Esma Sultan tarafından yaptırılmıştır. Meydan çeşmelerinin bir örneğidir.

Osmanlı Dönemi İstanbul Çeşmeleri


Anıtlar ve Meydanlar


Hipodrom:
Günümüze çok az kalıntıları ulaşan Roma devri önemli yapıları ve abideleri Hipodrom çevresinde inşa edilmiştir. "Büyük Saray" diye bilinen İmparatorluk Sarayı Hipodromun yanında başlar aşağılara deniz kenarına kadar uzanırdı. Bu saraydan günümüze bir büyük salonun yer mozaik panosu gelebilmiştir. Semt Bizans ve Türk devirlerinde de merkezi önemini devam ettirmiştir. İstanbul'un en önemli abideleri Ayasofya Sultan Ahmet Cami Türk ve İslam Eserleri Müzesi Yere Batan Sarnıcı burada Hipodromun çevresindedir. Günümüzde Hipodromdan günümüze Theodosius Dikili Taş Konstantin Sütunu (Orme Odelisk) Yılanlı Sütun (Burmalı Sütun) ları kalmıştır.

Theodosius Dikili Taş:
Aslı eski Mısır eseridir. MÖ 1547 yıllarında Firavun III. Tutmosis (Toothmesis) adına Heliopolis'de dikilmiştir. Pembe granitten ve yekparedir. Üzerinde Hiyeroglif yazısı ile II. Tutmosis'in zaferleri yazılmıştır. 390 yıllarında Bizans İmparatoru Iç Theodosius tarafından İstanbul'a getirilerek Hipodroma dikilmiştir. Kaidedeki kabarmalar üzerinde I. Theodosius oğulları karısı Arkedios Honorios ile İmparator II. Valantinianos görülür. Ayrıca Hipodrom sahneleri ve anıtın dikilişini gösteren tasvirlerde vardır.


Gotlar Sütunu:
Topkapı Sarayı dış bahçesinde Gülhane Parkı Sarayburnu girişinde bulunan ve Roma Devri'nden günümüze hiç değişikliğe uğramadan gelen çok eski bir abidedir. 3. veya 4. yüzyılda dikilmiş olan bu sütun yüksek kaide üzerinde 15 m. boyunda monolit mermerden ibarettir. Sütun başı korint üslubunda kartal arması ile süslüdür. Gotlar'a karşı kazanılan zaferden bahseden kitabe satırlarından dolayı abide "Gotlar Sütunu" adıyla da anılır.

Çemberlitaş (Konstantin Sütunu):
MS 330'da Başkentin Roma'dan İstanbula nakli sebebi ile kentin ikinci tepesindeki büyük oval bir meydan ortasında Konstantinin şerefine dikilmiş olan ve Çemberlitaş sütunu olarak da bilinen bu abide orijinalinden daha kısa olarak günümüze gelebilmiştir.

Yılanlı Sütun (Burmalı Sütun):
Bu sütun Delphi'deki Apollon tağınağından 4.yüzyılda istanbula getirilmiştir. İstanbuldaki en eski anıtlardan birisidir. Orijinalinin M.Ö. 409' da yapıldığı bilinmektedir. Birleşmiş olan çeşitli Yunan sitelerinin Perslere galip gelmesi üzerine Pers ordusunun silahlarının eritilip dökülmesinden meydana getirilmiştir.

Beyazıt Meydanı:
İmparator Teodosius devrinde MS. 393 yılında şehrin en büyük meydanı olarak inşa edilmiştir. Ortasındaki dev boyutlu zafer takının üzerinde yer alan bronz boğa başlarında dolayı buraya "Form Tauri" meydanı ismi verilmiştir. Üzerinde İmparatorun da heykeli yükselen zafer takından günümüze bir kaç mermer blok ve sütun kalmıştır. Kuzeyde Fatih'in yaptırdığı ilk sarayın yerinde İstanbul Üniversitesi bulunmaktadır. Üniversite girişi abidevi kapı ve bahçedeki yangın kulesi 19. yy yapılarıdır. Meydanı süsleyen ve adını veren 15. yüzyıl Beyazıt Camii kalabalık ve hareketli Kapalı Çarşının komşusu olup buraya ait külliyeden günümüze medrese hamam ve dükkanlar kalmıştır.

Ve son olarak Avcılardaki Atamızın doğduğu evin aynısı 1999 da yapıldı
.
 

Siraç

Yönetici
Admin
Editör
#2
Güzelce Kemer



Bahçeköy Kemeri



Sultanahmet Çeşmesi (III. Ahmet Çeşmesi)



Üsküdar III. Ahmet Çeşmesi



Alman Çeşmesi



Tophane Çeşmesi



Beykoz Ishak Ağa Çeşmesi



İstanbul Hipodrom



Theodosius Dikili Taş





Çemberlitaş (Konstantin Sütunu)
 

Siraç

Yönetici
Admin
Editör
#3







Süleymaniye Camii




Rüstem Paşa Camii




Fatih Camii






Eyüp Camii






Yeni Camii






Sokullu Mehmet Paşa Camii




Mihrimah Sultan Camii





Hagia Eirene Kilisesi





Pantokrator Manastırı





Kalenderhane Cami (Akataleotos Manastırı)







Kapalı Çarşı





Mısır Çarşısı



Bakırcılar Çarşısı



Uzun Kemer
 

Siraç

Yönetici
Admin
Editör
#5




Dolmabahçe Sarayı





Florya Atatürk Deniz Köşkü





Ihlamur Kasrı





Küçüksu Kasrı





Maslak Kasırları
 

Siraç

Yönetici
Admin
Editör
#6




Yerebatan Sarnıcı



Kız Kulesi





Beyazıt Kulesi



Yedikule



Rumeli Hisarı





Aynalıkavak Kasrı





Beylerbeyi Sarayı





Çırağan Sarayı
 
Üst