İnsan Hayatında Müziğin Önemi Nedir

Eylül

Yönetici
Editör
#1
Sponsorlu Bağlantılar
İnsan Hayatında Müziğin Önemi hakkında bilgi
Müziğin İnsan Hayatındaki Önemi

Müzik, her yerde, hayatın her döneminde ve her alanında insanı saran onsuz yaşayamayacağı bir olgudur.

Evde, sokakta, alışverişte, radyoda, televizyonda, konserde, birçok yerde müziksiz yapamayız. Müziğin birçok tanımı yapılmıştır. Ama yine de hemen hemen bütün tanımlar aynı yerde toplanmıştır. Müzik denince genellikle ilk akla gelen sanatsal yönüdür. Bu tanımlara göre sanat olarak müzik, “duygu, düşünce, tasarım ve izlenimleri düzenli/uyuşumlu seslerle estetik bir yapıda anlatan bir bütündür.”denilebilir. Genel anlamda ise müzik insanların duygu ve düşüncelerini seslerle anlattıkları sanat dalıdır.

Müziğin insan yaşamındaki yeri ve önemini en çarpıcı biçimde ifade eden Ulu Önder Atatürk olmuştur. Atatürk, 14 Ekim 1925’de İzmir Kız İlköğretmen Okulu’nda öğrencilerle görüşürken, “Hayatta mûsikî lâzım mıdır?” şeklindeki bir soruya şöyle cevap vermiştir:

“Hayatta mûsikî lâzım değildir, çünkü hayat mûsikîdir. Mûsikî ile ilgisi olmayan yaratıklar insan değildir. Eğer söz konusu olan insan hayatı ise müzik, kesinlikle vardır. Mûsikî, hayatın neş’esi, rûhu, sevinci ve her şeyidir” (Uçan 1996).

Prof.Ergan’a göre müzik, gönüller ötesindeki bir gönüle seslenmektedir. Ergan, müzik hakkındaki düşüncelerini şöyle açıklamaktadır:

“Müzik, ilkel veya çağdaş insan için, sevinçli ve kederli anlarında, cinsiyeti, sosyo-ekonomik statüsü ne olursa olsun, onsuz olunamayan bir ruh ve enerji kaynağıdır. Günlük yaşantının her kesiminde, millî, mânevî, ailevî ve sosyo-kültürel bütün faaliyetlere renk ve canlılık getiren biricik güç kaynağı olan müzik, misafire ikramda bile en makbul olanıdır. Yemek-içmek gibi tabii ihtiyaçlar bir yana bırakılacak olursa, beşerî münasebetlerin idâmesinde, millî-mânevî duygu ve gururun terennümünde de kollektif ruhları galeyana getiren yegâne vasıtadır. Şu halde müziğin herhangi bir fantezi nev’inden olmayıp, bilhassa kâinattaki ilâhî nizâmın bir cüz’ü; insan idrâkinin erişemeyeceği daha pek çok yönlerinin bulunduğu kabul edilmelidir. Nihayet şunu diyebiliriz; müzik gönüller ötesi bir gönüle seslenir. Fâruk Nâfiz’in dediği gibi; “Gövdeler, varsa, gönüllerden alır cevherini”.” (Ergan 1996).

Prof. Dr. Uçan da insanın yaşamının her döneminde müzikle içiçe olduğuna dikkat çekmektedir.

“İnsan, daha doğmadan (annesi yoluyla) dolaylı olarak müzikten etkilenir; doğumdan sonraki bebeklik döneminde ninni vb. müziklerle uyur; erken çocukluk yıllarında saymacalar, tekerlemeler ve müzikli oyunlarla oynar; geç çocukluk ve gençlik dönemlerinde çeşitli müziklerle daha yoğun ve zengin ilişkiler içine girer; yetişkinlik yıllarında çok çeşitli, çok yönlü ve kapsamlı bir müzik ortamı içinde yaşar; yaşlılık yıllarında da müzikle olan yoğun, kapsamlı ve derin ilişkilerini sürdürür” (Uçan 1996).

“Doğduğu çevrede müzikle etkileşim içinde olan birey, müzikle ilgili olarak birtakım davranışlar kazanır. “Dinleme”, “benzetme”, “oynama”, “mırıldanma”, “söyleme”, “tıngırdatma”, “çalma”, “ yaratma”, “eleştirme”, “beğenme”, “beğenmeme” bu davranışlardan başlıcaları sayılabilir. Bu davranışlar kazanıldıkça birey, müzikle ve müzik çevresiyle daha bilinçli, daha bilgili ve daha etkili bir etkileşim içine girer. Bu davranışlarla bağlantılı olarak ayrıca, “müzikle uyuma”, “müzikle oynama”, “müzikle yürüme”, “müzikle dinlenme”, “müzikle eğlenme”, “müzikle öğrenme”, “müzikle çalışma”, “müzikle anlaşma”, “müzikle kendini aşma” vb. daha kapsamlı ve çok yönlü davranış örüntüleri geliştirir” (Uçan 1996).

Müziğin insan yaşamındaki yeri ve önemi, onun insan yaşamının değişik boyutlarındaki çok yönlü işlevlerinden kaynaklanmaktadır.

alıntı
 
Üst