Gemi Çeşitleri Yük gemileri Pervaneli gemiler Buharlı gemiler Özellikleri

#1
Sponsorlu Bağlantılar
Gemi Çeşitleri Yük gemileri Pervaneli gemiler Buharlı gemiler Özellikleri

Türbinli gemiler
Pistonlu buhar makinelerinde daha fazla gelişme gerçekleştirilemeyeceğine inanıldığı sırada, buharlı türbin, gemi güdümünde önemli bir gelişmeyi gerçekleştirmeyi başardı. İngiliz mühendisi Sir Charles Algernon Parsons, 1884'te türbin güdümlü bir dinamo bulduktan sonra (bunlardan 200'ü geminin ışık sistemlerine enerji vermek için kullanılıyordu), dikkatini geminin hareket sistemlerini güçlendirmeye yöneltti. İlk türbin güdümlü teknesi Tarbinio, 1897'de İngiliz donanmasının önünden saatte 34 deniz mili hızla geçerek Amirallik Dairesi'nin büyük ilgisini çekti ve çok geçmeden buluşu destroyerler gibi küçük savaş gemilerinde benimsendi. 1905'te "dretnot" adı verilen yeni ve daha büyük savaş gemilerine de takılıp, daha sonra bütün savaş gemilerinin vazgeçilmez hareket ettirici yürütme gücü oldu. Türbin güdümlü ilk ticaret gemisi (1901) olan King Edward adlı küçük İngiliz posta gemisi, İskoçya'da sefere koyularak saatte 20 deniz mili hız yapmayı başardı. Cunard'ın Carmania sı, buhar türbinli ilk okyanus gemisi oldu (1904). Gene Cunard şirketinin Lusitania ve Mauritania (bu ikincisi, yaklaşık çeyrek yüzyıl Atlas okyanusunda sefer yapan en hızlı gemi olarak kaldı), Parsons türbinleriyle donatıldılar. Çok geçmeden de Parsons türbinleri, okyanus aşırı sefer yapan bütün yolcu gemilerine takıldı.

Kömür ateşi çağında, buharlı türbin yüksek hızlı bir gemiyi çalıştırmak için en üstün nitelikli araçtı; ama karşılıklı hareket, üç pistonlu motor kadar ekonomik değildi. Yakıt olarak petrolün kömürün yerini alması, sonuçta bu durumu değiştirdi. Rudolf Diesel'in, dizel motorunun patentini 1892'de almasından sonra, küçük hollanda tankeri Vulcanus, 1910'da dizel motorlu ilk ticaret gemisi oldu.
Türbinli bir gemi olan, dünyaca ünlü RMS Titanic
Türbinli bir gemi olan, dünyaca ünlü RMS Titanic

20. yüzyıl'ın ilk yılları, denizcilik tarihinde iki çağın çakıştığı bir dönemdir: Herhangi bir büyük limanın kıyı şeridinde hâlâ uzun direkli ve çapraz serenli yelkenliler ile buharlı gemilerin duman kümelerinin ve bacalarının birbirine karıştığı görülüyordu. Hemen her tür geminin, gerek yelkenli, gerek buhar gücüne dayanan çeşitleri vardı. Römorkör ve liman römorku gibi bazılarıysa, yalnızca buharlı yapılıyordu. Ayrıca, bir denizcinin ustalığı hâlâ yelkenli konusundaki bilgisiyle ölçülmekteydi. Cunard denizyolları daha elli yıl süreyle, yelkenli gemilerde çalışmış kaptanlara öncelik tanıyacaktı. Bunun nedenlerinden biri büyük bir buharlı geminin gövdesine çarpan dalgaların ve rüzgârların hareketini anlayıp ona göre davranmanın, bir yelkenli teknede karşılaşılan durumlar kadar güç olmasıydı. Bu yüzden, özellikle fırtınalı durumlarda, buhar gücüyle çalışan büyük gemileri yönetmek için yelkenlide kazanılmış ustalık çok değerliydi.

20. yüzyıl'ın ilk otuz yılı geride kaldığında, Batı ticaret gemilerinin filolarında artık yelkenli tekneler görülmez oldu. 1960 yıllarının sonlarında, bütün ticaret gemilerinin yaklaşık %60'ı dizel motorlu, %30'u buhar türbinliydi; yalnızca %10'unda hâlâ eski alternatif hareketli buharlı makineler kullanılıyordu. Bu arada, petrol aşağı yukarı orta yakıt haline gelmişti (bununla birlikte, günümüzde hâlâ az sayıda büyük gemi kömür kullanmayı sürdürmektedir).

Yük gemileri
20. yüzyıl'ın ortalarından bu yana yük gemilerinin amaçlarında ve yapımında da önemli değişiklikler oldu: Belirli limanlar arasında belirlenmiş rotalarda çalışan şileplerden, nerede navlun bulurlarsa oraya giden buharlı tramp gemilerine kadar. Karışık yükler için en uygun olanı "üç ada" denen türdür. Bu "adalar", geminin kalkık zartası (kıç güverte üssü), orta yerdeki palavra üst yapısı ve baş kasaradır. Tahıl, maden filizleri, kömür, ya da petrol gibi aynı türden ambalajsız yükler de başka tasarımlar gerektirmiştir.
Pervaneli gemiler
Archimedes'in pervane (uskur) ilkesi herkesin bildiği bir şeydi ama, gemi güdümüne uyarlanması için ilk girişimler ancak 1830 yıllarında gerçekleştirildi. Fransız Frederic Sauvage, İsveçli John Ericsson ve Robert Wilson ile Francis Pettit Smith, bu buluşa katkıda bulundularsa da, aralarında patent alan tek kişi, Smith oldu. Birkaç yıl içinde, pervane tasarımının gelişmiş türler, Avrupa ve ABD'de yapılan bütün buharlı gemilerde ve
deniz teknelerinde kullanılmaya başlandı.
Isambard Kingdom Brunel'in Great Eastern isimli gemisi
Isambard Kingdom Brunel'in Great Eastern isimli gemisi

İlk pervaneler bir uçak pervanesine benzeyen çok ince iki kanattan oluşuyordu. Ama kısa sürede üç kanatlı, dört kanatlı ve çok kanatlı pervaneler kullanıma girdi. Makinelerin beygirgücünün gün geçtikçe artması da pervanelerin geliştirilmesine katkıda bulundu. Bir süre sonra gemilere birden çok makine ya da motor koyulmaya başlandı; böylece her makine kendi pervanesini çalıştırarak ona itme, hız ve manevra yeteneği kazandırdı.

Brunel'in üçüncü gemisi Great Eastern 1858'de denize indirildi. 211 m uzunluğunda, 27.400 ton'luk bu gemi, 400 personel, 4.000 yolcu taşımaktaydı ve 19. yüzyıl'ın sonuna kadar dünyanın en büyük gemisi olarak kaldı. Great Eastern, altı direk ve oldukça gösterişli yelkenler içermesinin yanı sıra, bir buhar makinesi tarafından çalıştırılan yandan çarklı kanatlar, ikinci bir makine tarafından çalıştırılan bir pervane, dümen dolabına enerji veren üçüncü bir buhar makinesi taşıyordu.

Sonraki 20 yıl içinde, pervaneli gemiler yandan çarklıların yerini aldıkça, motorları da güne geçtikçe gelişti. Daha güçlenen makinelerin çoğu, çeşitli türlerden bileşik makinelerdi. Buhar önce yüksek basınçlı bir silindirde kullanılıyor, sonra alçak basınçlı öbür silindirlere aktarılıyordu. 19. yüzyıl'ın ikinci yarısından sonra benimsenen karşılıklı hareket eden buharlı makine, silindirleri dikey olarak piston kollarının ve krankların üstüne yerleştirilen üçlü ya da dörtlü bir genişleme motoruydu. Yeni geliştirilen kazan çeşitleri de çok daha yüksek basınçlarda buhar üretecek yetenekteydi.
Buharlı gemiler
1774'te James Watt'ın buhar makinesini geliştirmesinden sonra, 1776'da Fransız Claude François 13 m'lik bir tekneye bir Watt buhar makinesi taktı. 1802'de İskoç mühendis William Symington (1763-1831), krank donanımlı ilk yandan çarklı gemiyi yapmayı başardı. 1807'de, Robert Fulton Clermont adlı 45 m'lik teknesine bir Boulton ve Watt buhar makinesi taktı. Clermont ilk yolculuğunda, 4,5 m'lik çark kanatlarıyla New York'tan Albany'e gidip geldi ve bu 240 km'lik uzaklığı 62 saatte aldı.

Fulton'un Clermontu ilk başarılı buharlı gemidir. Fulton'un prototip gemisini izleyen yandan çarklı vapurlar, gerek hız, gerek manevra yeteneği bakımından yeterli oldukları gibi, ırmak ve koy taşımacılığına çok iyi uyum sağladılar. Ama çark kanatları, okyanusun dalgalı sularına uygun değildi.

Buharlı gemiler çağına aslında çok yavaş bir gelişmeyle ulaşıldı. Yangından sakınan ve yeni mekanizmaya güvenmeyen gemi yapımcıları, buhar gemilere tamamlayıcı olarak direkler, serenler ve yelkenler eklemekten geri kalmadılar: 1819'da Atlas Okyanusu'nu geçen ilk buharlı gemi olan ABD yapımı Savannah ın bir düzine yelkeni vardı; 27 günlük yolculuğu sırasında yalnızca 80 saat çalıştırdığı buhar makinesinden çok daha fazla, yelkenlerini kullanmıştı. 1838'de İngiliz gemisi Sirius, Atlas okyanusunu tam anlamıyla buhar gücüne dayanarak geçen ilk gemi oldu. Ama yolda yakıtı tükendiği için, direklerini ve tahta eşyasını yakmak zorunda kaldı.

Aynı yıl, çark kanatlarına buhar sağlayan dört kazanlı ve 72 m uzunluğunda tahta bir gemi olan Great Western, Bristol-New York arasını saatte 8 deniz mili ortalama hızla 15 günde aştı ve düzenli okyanusaşırı sefer yapan ilk buharlı gemi oldu. Bundan esinlenen Sir Samuel Cunard, 1840'tan başlayarak kendi deniz yollarında, ortalama 15 günde ayda iki kez Liverpool-Boston yolculuğu yapan tahta yandan çarklı buharlı gemileri sefere soktu. Cunard'ın öncülüğünde açılan bu yolu kısa sürede öbür deniz yolları izlediler: Royal Mail Steam Packet Company Büyük Britanya'dan Batı Hint Adaları'na, Peninsular and Oriental Steam Navigation Company de İngiltere, Hindistan ve Çin arasında düzenli seferler düzenledirler.

Great Western, döneminin en ünlü gemi tasarımcısı olan Isambard Kingdom Brunel'in bir
mühendislik başyapıtı oldu. Brunel, Atlas okyanusunun kaba dalgalı sularında büyük gemilerin üstünlüğünü ve onlara itici gücü sağlayacak yeterli yakıtı taşımak için büyük kömür ambarlarının gerektiğini çok iyi anlamıştı. Gemi tasarımına başlıca katkısı olan çift karina, ölümünden sonra yüzyıldan uzun süre kullanımda kaldı. Brunel'in Great Britain (Büyük Britanya; 1843) dünyanın ilk büyük demir gemisi ve pervaneyle hareket eden ilk teknesi oldu.

alıntıdır

 
Üst