Gece Neden Karanlık

#1
Sponsorlu Bağlantılar
Gece Neden Karanlık

Cevap çok basit gibi görünüyor. Zira güneş batmıştır. Bir cismin diğer bir cismi aydınlatabilmesi için ışınlarının ona çarpması ve yansıması gerekir. Güneş ışınları boşlukta yayılırken aydınlatacakları bir engele çarpmadıkları için uzay karanlık görünür. Eğer dünya atmosferi olmasaydı gündüzleri de gökyüzü karanlık olacak
Güneş beyaz bir top gibi görünürken Güneş ile birlikte yıldızlar da görüneceklerdi.

Ancak cevap bu kadar basit değildir. Evrende ışık veren sadece Güneş değildir. Aynı
hatta çok daha güçlü ışık kaynağı sonsuz sayıda yıldız vardır. Tüm bu yıldızlardan gelen toplam ışınımın gökyüzünü aydınlatması
en azından gökte nokta gibi parıldayan yıldızların aralarının aydınlık olması gerekmez mi? Sonsuz sayıdaki galaksilerde ışık saçan sonsuz sayıda yıldız ve sınırsız bir evren varken niçin gökyüzü hala karanlık?

Paradoks
yaygın görüşe aykırı
çelişkili yanlarıyla mantığı hiçe sayar görünen düşünce veya yanlışlığı herkesçe bilinen fakat doğruluğu büyük bir kesinlikle ortaya konulan (tam tersi de olabilir) sonuç olarak tanımlanır.

Gökyüzü karanlıktır ama bilimsel tüm verilere göre karanlık olmaması gerekir. Bu bilim tarihindeki en büyük paradokslardan biridir. Yüzyıllarca insanların kafalarını yoran bu bilimsel açmaz
en açık şekilde 1823 yılında Alman fizikçi Heinrich Olbers tarafından ortaya atılmış olduğundan 'Olbers Paradoksu' diye adlandırılır.

Olayı enerji yönünden açıklayanlar
yıldızlar da dahil
bilinen evrenin ortalama yoğunluğunun çok düşük olmasına bağlıyorlar. Evrende ortalama madde yoğunluğu olarak bir santimetreküp hacme bir hidrojen atomu düştüğünü
bütün bu kütle tamamen ışık enerjisine dönüşse bile gökyüzünü aydınlatamayacağım. gökyüzünün sürekli aydınlık görülebilmesi için evrende bulunandan 10 trilyon kat daha fazla maddenin ışık enerjisine dönüşmesi gerektiğini ileri sürüyorlar.

Bu açıklama mantığa uygun gibi geliyor
ama bilimsel kanıtlanabilirliği biraz az. Yıldızların çok uzaklarda oldukları
ışınlarının dünyaya gelene kadar uzayda bulunan minik toz parçacıkları tarafından soğuruldukları aaai de doğru değil
çünkü bu durumda yıldızlar sönük görünseler de
toz parçacıklarının parıldayarak gökyüzünü aydınlatmaları gerekiyor.

Ünlü paradoksa en tatminkar açıklama
evrenin gittikçe genişlemekte olduğunun ispatından sonra geldi. Buna göre genişleyen evrende gittikçe uzaklaşan yıldızların ışınlarının dalga boylan kırmızıya kaymakta
ışığın görülebilir sınırından
görülemeyen kızılötesi kısmına geçmektedirler.

Aynı şekilde genişleyen evrende bizden gittikçe uzaklaşan yıldızların uzaklaşma hızları çok yüksek olduğundan
tersi yönde bize doğru gelen ışınlarının hızları göreceli olarak yavaşlamakta
bu nedenle biz onların büyük bir kısmını gökyüzünde göremiyor olabiliriz.

Gökyüzünde teorik olarak saptanan sayıda yıldız olmayabilir
olsa da bize görünmeyebilirler. Örneğin Güneş'in ortaya çıkışı evrene göre çok yenidir. Aynı şekilde sonradan ortaya çıkıp da ışınlan henüz bize ulaşamamış önemli sayıda yıldız olabilir.

Aynı görüş Güneş gibi parlayan
yani yakıt yakıp enerji üreten yıldızların belirli ömürleri olduğunu
genç yıldızların ışınları bize ulaşana kadar mevcutların bir kısmı söneceğinden yine pek bir şeyin değişmeyeceğini savunuyor.

Doğan yıldızlar
sönen yıldızlar
uzaklaşan yıldızlar. Büyük denge değişmiyor. Mevcut verilere göre her ne kadar gökyüzünün aydınlık olması gerekiyor ise de
o hep karanlık.
 
Üst