Bugün sevdiğiniz birini kaybetseniz, en çok ne için pişman olurdunuz

#1
Sponsorlu Bağlantılar
Seni Sevme Nedenlerim


Bugün sevdiğiniz birini kaybetseniz, en çok ne için pişman olurdunuz??? Hımm... Hemen düşünmeye başladınız mı? Ben de öyle İçinizde bir yerler cızz etti, değil mi? Başlarda yüreğimizin kapılarını sonuna kadar açıp büyük bir memnuniyetle kabul ettiğimiz o kıymetli misafiri daha sonraları buna pişman etmek için yapmadığımızı bırakmayız... Oysa başlarda nasıl sevmiştiniz.
Hatırlayın... Ne giydiği renkleri, ne okuduğu kitapları ne de dinlediği müziği siz seçmemiştiniz veya tuttuğu takımı Onu olduğu gibi sevmiştiniz. Zaten sevme nedeniniz, bu değil miydi; gözünüze gönlünüze uyduğu için?...
Artık yalnız değilsiniz. İki kişi oldunuz: sen ve ben... Ne güzel ...diye düşünürken birdenbire onu kendi kalıplarınıza sığdırmaya çalışırsınız..Sadece ben olmak istiyorsanız, tek olmak istiyorsanız, neden kendinize eş ararsınız ki? Sonraları bu çok değerli mücevherin ellerinizde toz haline geldiğini görürsünüz ve sizin sebep olduğunuz fırtınalar, tek bir toz tanesi bırakmayıncaya kadar savurduktan sonra; aklınız, başınıza gelir...
Kendini bilen insan, nerde hata yaptım diye sorar kendine... Peki şimdi sizi pişman eden nedenler neler? Ben, kendi adıma bu soruya cevap verebilirim... Sanırım en çok ne kadar ihtiyaç duyduğunu bildiğim halde yeterli sıklıkta sevdiğimi söyleyemediğim ve kalbini kırdığım zamanlarda, inadım ve kör olası gururumun ipini bırakmayıp ondan özür dilemediğim için pişmanlık duyardım...
"Beni neden seviyorsun ve beni sana sevdiren sebepler neler?" diye sorduğumda; o, hiç düşünmeden bunları sıralarken aynı soru karşısında benim dut yemiş bülbül kesilmemden pişmanlık duyardım ve en çok eğer bugün onu kaybetsem bunlardan hiçbirinden haberdar olmayacağından... Oysa o kadar çok söyleyeceklerim var ki... Ona,
Seni; futbol oynarken mızmızlık yapmama izin verdiğin, okey oynayıp kaybettikten sonra haklı (!) isyanımı sergilerken, arkana yaslanıp bundan keyif alarak beni seyretmeni ve daha sonra; "Ağlama, ağlama! Pasta-kola parası benden." derkenki gözlerinde gördüğüm yıldız pırıltılar için seviyorum...
Seni; sabah güneş doğarken nescafeleri hazırlayıp; "Hadi kalk, güneşin doğuşunu kahve içerek seyredelim." dediğimde hiç düşünmeden "Geliyorum." dediğin, yağmurlu havalarda şemsiyesiz yürümek istediğim zamanlarda insanların ne diyeceğine aldırmadan benimle el ele yürüyüp ıslandığın için seviyorum...
Seni; Bazen dibini yaktığım, yarı diri bıraktığım, mutfakta kendimce yorum katıp sonradan acayip şeyler ortaya çıkardığım yemeklerimi dünyanın en iyi lokantasında yiyormuş gibi yedikten sonra alnıma bir öpücük kondurup eline sağlık dediğin...
Seni; iş raporlarına burnumu sokmama izin verip hatta düşündüklerimi yazma riskine girdiğin ve bana olan tüm güvenin için seviyorum...
Seni; hayatın tüm yükünü omuzlarında taşırken, bana ve çocuklarımıza daha iyi bir hayat sunabilmek adına kendi hayallerini erteleme cesaretine sahip olduğun yetmezmiş gibi, alışverişte tüm poşetleri taşıdığın... Yılmaz bir kararlılık ve çelik gibi bir irade ile bunca yıldır beni Beşiktaş'tan Fenerbahçe'ye -ki bu kazanamayacağın bir dava artık Bunu kabul et hayatım - transfer etmeye çalıştığın için seviyorum...
Seni; Öfkeli zamanlarında "Korkma benden! Ben, bu dünyada korkman gereken son insan bile değilim... Aklından geçenleri bana söyle..." diyerek yüreklendirdiğin... "Beni dışarıdan görenler çok iyi bir insan sanıyor. Halbuki, bende gördükleri sensin gülüm..." diyebildiğin... "Ben, seni başka hiç kimselere benzemediğin için seviyorum. Sakın değişme, hep böyle kal!" deyip beni değiştirmeye çalışmadığın ve beni olduğum gibi sevdiğin için seviyorum...
Seni; benim kendim olmama izin verdiğin ve böyle yaşamama olanak tanıdığın... Sağı-solu belli olmayan bana bunca yıldır katlandığın; "Başka birine dönüşmene asla izin vermem. Sen, kimselere benzeme!" dediğin için seviyorum...
Derdim... Demeliyim...
Meğer ne kadar çok nedenim varmış onu bana sevdiren... Ona göstermediğim sevgiyi nerden bilecek, nasıl haberi olacak??? Çok geç olmadan bunları o da bilse iyi olur.

Ya siz? Sizin sevdiğinizin haberi var mı, sevme nedenlerinizden? Koşun hiç vakit kaybetmeyin, cesurca sıralayın sevme nedenlerinizi... Kaybetmeden.... Pişman olmadan...
 
Üst