Aydaki Esrarengiz

Siraç

Yönetici
Admin
Editör
#1
Sponsorlu Bağlantılar
Aydaki Esrarengiz

O Sadece Bir Uydumu?
Ay'da bir gariplik var dersek, garibinize gider mi? Ay iste orada gözümüzün önünde duruyor, üstelik birkaç defa gittik ve geldik, garip olan ne olabilir, diyebilirsiniz. iyi de acaba isin ne kadarını biliyoruz Ay'la ilgili olarak elde edilen bilgilerin bizlere ne kadarı açıklandı. Ortada ciddi ve çarpıcı iddialar var. daha da ötesi bilimcilerin gözlemleri var öyleyse isin aslı nedir? En inanılmazı ise. Ay’ın yapay bir uydu olduğu iddiasıdır yani Ay dünya dışı bir zeka tarafından üretilmiş ve bilinmeyen bir nedenle dünyanın yörüngesine konmuştur. Bunlar doğru olabilir mi? Ama öncelikle bilimin gözlemlerini görelim;
Ünlü Condon Raporu'na göre Apollo 8 astronotları inanılması güç bir rapor vermişlerdi; Frank Bormann, James Loveli ve William Anders ilk yörünge uçuşundayken (24 Aralık 1968), yüzeyde uçuş pistine benzer bir alan gözlerine çarptı, Ay’ın öteki yüzüne geçtiklerinde dev boyutlarda bir cisim gördüler ve fotoğrafını çektiklerim söylediler; cisim astronotların tanımına göre 10 mil kare büyüklüğündeydi. Ama bir daha ki geçişte cisim yoktu. Bir diğer olay Apollo 10'da yaşandı; astronotlar Eugene Ceman, Thomas Stafford ve John Young Ay'a inmek için hazırlanırken yine uçuş pistine benzer dört alan gördüler; Ay modülü Snoopy ile yüzeye inerken ışıklı bir cismin yanlarından geçip gittiğini rapor ettiler ve sıra Apollo 11 'de yani Ay'a yapılan ilk inişte; Armstrong ve Aldrin yüzeye indiklerinde Michael Collins Columbia adli kumanda modülün-de yörüngedeydi ve Collins gördüğü cisimleri "Bogey" adıyla tanımlayarak dünyaya rapor etti. Daha sonraki saatlerde, Aldrin ve Armstrong Ay yüzeyinden örnekler topluyorlardı,
Armstrong birden haykırdı; "Bu da ne? Bu ne biçim şey. Bilmemiz gerek..." Ve konuşma devam etti;
Yer Kontrol: "Nerede? Yer Kontrol Apollo 11'i arıyor." Apollo 11: "Bu bebekler çok büyük... çok iriler... Tanrım, inanamazsınız... Size bir başka uzay aracını anlatmak istiyorum... Kraterin uzak kenarındalar... Ay'da bizi izliyorlar... Onlar bizden önce buradaydılar..."
Yer Kontrol bu andan sonra astronotlara konuşmayı kesmelerini ve objeleri filme almalarını söyledi. Ama bu filmler asla yayınlanmadı ve hatta varlıkları reddedildi. Apollo 12 misyonunda ise, astronotlar garip sesler duydular ve ışıklı bir cismi Yer Kontrol'a bildirdiler. Apollo 15 astronotları olan James Lrwin ve David Scott, Ay üzerindeyken önlerinde uçan garip bir cismi bir süre izlediler ama kaybettiler. Apollo 16 astronotu Thomas Mattingiy kumanda modülünden Ay yüzeyi üzerindeki yanıp sönen ışıklı bir cismi rapor etti; NASA uzmanlarından Dr. Faruk El Baz, cismin bir UFO yani Tanımlamayan Uçan Cisim olduğunu belirtti. O anda Ay'da SSCB veya ABD'ye ait bir başka uzay aracı yoktu. Apollo 17 aracının astronotları olan, Ron Evans ve Harrison Schmitt'de Ay'da ışıklı noktalar gördüklerini belirttiler.

Ay dünyanın yörüngesine neden kondu ?
Ay’ın geçmişi nedir veya orijini nereden geliyor ? Bu sorunun cevabi yoktur ya da bir bulmacadır. Bugün bilim üç ana kuram üzerinde duruyor; Sovyet bilimcileri tarafından geliştirilen bu üç ana kuram şöyle;

1. Ay bir zamanlar, dünyanın bir parçasıydı ve dünyadan koparak uzaklaştı ama bu görüş büyük bir bilim grubu tarafından reddediliyor.
2. Ay, aynen dünya gibi Güneş Sistemi oluşurken, bir gaz bulutuydu ve doğal olarak Ay’ın uydusu oldu.
3. Ay, farklı bir cisimdir yani dünya dışıdır; Güneş Sistemi içinden bir yerden veya Güneş Sistemi'nin dışından gelmiş, dünyanın çekim alanına girerek, orada bir uydu olarak kalmıştır.

Ayın Yüzeyinde Yola Benzeyen İlginç Şekiller Var.Yoksa Bu Yolları Birilerimi Yaptı?

Sovyet bilim adamları olan Vasin ve Shcherbakov şaşırtıcı bir açıklama yaptılar; Gerçekten de, bilimciler Evren'in kökenini ciddiyetle uzun süredir araştırıyorlar ama daha henüz kesin bir cevap veya açıklama yoktur ayni şekilde de Ay - Dünya sistemi de açıklanamıyor. Bize göre Ay, dünyanın yapay bir uydusudur ve bilinmeyen bir zeka oluşumu tarafından yörüngeye konulmuş olabilir. Bu iki bilim adamına göre. dünyanın çekim gücü kübik santimetrede 5.5 gr.'dır Ay’ınki ise 3.33 gr'dır, öyleyse Ay’ın içi bos olmalıdır. Yani yapaydır, yapılmıştır ama kimin tarafından Gizemin çözümü, kraterlerin içinde. Ay yolculukları sonucunda elde edilen bilgiler çok önemli ama gizli tutulmaktadır. Neden diye sorduğumuzda uzmanlara göre kesin çözüm henüz yoktur veya erkendir.


Ay’ı Dünya'ya Kim "Uydu"rdu ?
Peki Ay nereden gelmiş olabilir? Bir NASA dokümanında "Bu en büyük bulmacadır" deniyor. NASA bilim adamları, kesin bir çözüm olmadığını açıkça söylüyorlar, çalışmalar var, bilgiler, olaylar var ama henüz kesin cevap yok.
Günümüzün bilim adamlarının gerçeğinde, uygun bir kuram henüz bulunamadı. O zaman genelde bakabileceğimiz yaklaşımlar vardır; eğer Ay evrenin bir yerinden gelmişse bunu bir gün öğreneceğiz. Apollo yolculukları öncesinde, Nobel ödüllü Dr. Harold Urey ve bir grup bilim adamının inandıklarına göre; "Ay kozmosun bir parçasıdır ve Ay'da yabancı bir uygarlığın izleri bulunacaktır. Ay'a ayak basmamız ve bilgi toplamamız Mars'a, Venüs'e veya asteroitlere ayak basmamız kadar önemlidir." Urey şöyle diyordu; "Dünya'yı ve Ay'ı toplarsanız bütün olarak hemen hemen uzaydaki herhangi bir cisim olarak düşünebilirsiniz. Bu kadar yoğun bir materyalden dev bir kitle oluşur ama dünyanın yoğunluğu bu kadar büyük bir cismin olması gereken yoğunlukta değildir, yoğunluğumuz daha küçük bir cisme aittir, göründüğü kadarıyla Ay ve Dünya’nın tek bir cisim olmasını kabullenmek bugün için olanaksızdır."

12 Maymun sorusu...
Sorular çok sayıda ve önemli görünüyor; Simdi bunları ve bazı açıklamaları alt alta dizelim;
1. Ay, dünyadan daha yaşlıdır, öyleyse kökeninin başka bir yer olması mümkündür.

2. Niçin bazı bilim adamları, Ay taşlarının 20 milyar yıllık olduğunu iddia ediyorlar. Yani dünyadan daha eski...

3. NASA, bir Ay kayasının 5.3 milyar yıllık olduğunu saptadı ama bu Güneş Sistemi öncesine ait bir tarihti.

4. Önemli bilim adamları ve Ay uzmanları, Ay'dan getirilen elementlerin dünyadakilerden daha eski olduğunu belirlediler ama neden resmen açıklamadılar?

5. 40 Ay taşının en azından 7 milyar yıllık oldukları belirlendi, bu tarihleme dünyadan ve güneşten iki kez daha eskidir.

6. Buna karşın Ay’ın yüzey toprağı, Ay taşlarından daha eskidir. Farklılık nereden geliyor?

7. Bir grup bilim adamı Ay’ın yıldızlararası bir yerde yapıldığı görüsündeler ve dünya tarafından yakalandığını düşünüyorlar. Ama bu nasıl olabilir?

8. Neden bazı bilimciler, Ay’ın içinin yoğunluğunun yüzeyden farklı olduğu düşüncesindekileri Gerçekten Ay’ın içi bos olabilir mi? Ve bu biliniyor mu?

9. Niçin Ay’ın 8 mil üstünde, yüksek dozda radyoaktivite var, bu elemenler olarak doğal mıdır?

10. NASA tarafından 100 millik bir alana yayılmış su buharı saptandı. Ay'da su olmadığı biliniyor. Bu gizem, Ay’ın yapay olduğu anlamında mi?

11. Ay’ın çok eskiden sıcak olduğu ileri sürülüyor ama bunu dünyadaki benzerleri gibi kanıtlayan bir kanıt bulunmuş değil. Bu çelişki henüz açıklanamadı.

12. Sonuç, Ay'la ilgili neden bu kadar çok cevapsız soru var.

Bunlara karşı şunları söyleyebilir miyiz ?

1. Ay, hem dünyanın doğal uydusu olamayacak kadar büyük, hem de çok uzaktadır.

2. Ay, olması gerekenden daha düzgün bir yörüngeye sahiptir.

3. Ay kraterleri çok fazla ve garip bir biçimde yüzeyseldir.

4. Ay’ın dünyaya bakmayan yüzü çıkıntılı veya kamburdur ve Güneş Sistemi'nde onun gibi gezegenine tek yüzünü gösteren bir başka uydu yoktur.

5. Ay ölçümlemeleri çok fazla demir olduğunu gösteriyor.

6. Ay toprağı, Ay kayalarından çok daha yaşlıdır.

7. Ay’ın bileşimi, dünyadan farklıdır.

8. Doğa kanunlarına aykırı olarak, ağır metaller yüzeydedir.

9. Ay'da önceden eriyik olan metaller yoktur.

10. Ay dev bir gong sesi çıkarmaktadır ve yörüngede dönerken titreşmektedir.

11. Ay bir moloz yığını gibi gözükmektedir.

12. Ay, periyodik olarak sarsılmaktadır, bu bize düzenli bir sismik aktiviteyi gösteriyor. Sismik dalgalar sanki tek bir kütleymiş gibi tüm yüzeyi dolaşabiliyorlar.

13. Dünyadan bakıldığında Ay, bir güneş diski gibidir yani tutulmalarda güneşi tam olarak kapatır, ne biraz küçük veya büyüktür sanki büyüklüğü güneşi örtmek için ayarlanmıştır.

14. Eğer Ay, dünya tarafından yakalanmışsa, bunun sonu gelecek ve Ay yine uzaklaşıp gidecektir.

15. Normalde Ay’ın çizdiği yörünge, dünyanın ekvatoral çemberiyle karşıt olmalıdır ama Ay garip bir şekilde dünyanın yaptığı gibi, güneşe bağımlı bir yörünge çizer.

16. Her ne kadar Ay volkanların ölü oldukları söyleniyorsa da, yüzyıllardır Ay'da garip ışıklar, parlamalar görülmekte ve hala izlenmektedir.

Bunların sonucunda Ay’ın yapay bir transformer dünya olduğu söylenebilir veya iddia edilebilir. Ay'da bir yasam olduğu ile ilgili bir belirti veya iz bulunamamıştır ama dünyadaki volkanik küllere benzeyen Ay toprağı veya tozu üzerinde yapılan deneylerde bitkisel yasama elverişli olduğu anlaşılmıştır. Ama ortada böyle bir yasam yoktur; marjinal iddialara göre Ay, UFO’ların üssüdür veya kullandıkları özel bir araçtır ama bu da bir iddiadan öteye gitmemektedir. Yüzeyde zaman zaman garip ve geometrik şekiller görülmüş ama bu görüntüler ya hemen kaybolmuş, ya da bir daha görülememiştir.

Yine dünya dışı bir anlaşma mı ?
2001 Uzay Yolu Macerası "A Space Odyssey" filmini hatırlarsınız; filmin temel objesi dev bir monoloit yani taş bir bloktu. Arthur C.Clarck'ın bu ölümsüz romanında ve de filminde monolit ,insanlığa yol gösteriyordu. Ranger Krateri yakınında benzer bir monolit birkaç kez görüldü ama sonra kayboldu; derken başka yerlerde yine görüldü ama onlar da kayboldular. Adı gizli tutulan bir NASA görevlisinden aldığı fotoğrafı kanıt olarak gösteren araştırmacı George Leonard. yine ayni kraterin yanındaki dev taş bloğu gösterdi; resim çok netti ve üzerinde Y ve Z harflerine benzer şekiller vardı. Leonard şöyle diyor; "Ay, UFO'lara aittir, bizi Bronz Çağı’ndan beri izliyorlar, politikalarımızı ve savaşlarımızı gözlemliyorlar; aslında dünya üzerinde birçok iz bırakmışlardı. Ranger 7'nin fotoğrafları bunları gösteriyor."


NASA neleri saklıyor ?
En azından astronotların gördüklerini saklıyor hatta onların bizzat anlattıklarını dahi inkar ediyor. Peki, NASA bunu neden yapıyor? Eğer astronotların Yer Kontrol ile konuştukları doğruysa, ki elde birçok teyp bantı vardır, bunlar neden yeterli görülmüyor. California Üniversitesi’nden Dr. James Harder, kayıtları NASA kayıtlarıyla karşılaştırdığını ama NASA’nın her nedense bu kayıtları resmen kabul etmediğini ama üst düzeyde özel olarak doğrulandığını söylüyor. Bir hükümet ajanı ise, olayların örtüldüğünü kabul ederken, korkunun panik kaygısından kaynaklandığını belirtiyor. UFO'lar bir yana, Ay'la ilgili bilgilerin SSCB ve ABD tarafından saklanması için gösterilen "panik" olgusu yeterli değil. Bu olay belki kapalı bir rejim olan SSCB'de yeterli olabilirdi ama demokratik bir ülke olan
ABD'de normal değildir. FBI ve CIA tarafından V.Vashington'un bürokratik koridorlarında oluşturulan ketumiyet girdabının arkasında kimler vardır? Ve soru yine gündeme geliyor; neden ?
George Leonard, tüm çalışmalarını ve araştırmalarını, hayati ama başka bir soruya yöneltiyor; "Eldeki veriler ve sinirli fotoğraflar NASA tarafından kabul ediliyor ama yaptıkları çalışmalar çok az veya bireysel. Ay'la ilgili sistematik bir çalışmanın yapılmasına engel olan nedir? Ya da NASA, neleri ne kadar biliyor? Gizemi çözmek isteyenlerin ellerindeki bilgiler, NASA ve eski Sovyet yetkilileri tarafından kısıtlanmış ya da özellikle yetersiz kılınmıştır." Tam ve gerçek bir resmi açık-ama toplumu paniğe sokabilir mi? Geçmişte evet ama bugün belki; hatta hayır çünkü günümüzün toplumu böylesine evrensel bir olaya dahi duyarsız kalacaktır ve bu olası davranış yetkililer tarafından artik bilinmektedir. Öyleyse, ya astronotların ve gözlemcilerin anlattıkları doğru değildir, ya da gizliliğin arkasında çok daha geçerli bir neden vardır. Ne mi? Leonard burada da iddialı; Geçerli neden çok daha makrodur yani dünya dışı bir zeka ile bir anlaşma veya ortak bir görüş birliği sinmiştir; bunun da toplum tarafından bilinmesi birilerine göre yetersizdir.
Arizona'daki Amerikan Meteorit Müzesi Müdürü Otan Dr.H.H.Nininger, 1952 yılında yapılan bir gözlemde Ayda 20 mil uzunluğunda bir cam duvarın bulunduğunun resmen kanıtlandığını söylüyordu. Nininger'e göre. bu duvarın bulunduğu Verimlilik Vadisindeki Messier ve Pickering kraterleri normal değildirler ve hatta yapay olmaları gerekir. Bu iki kraterin arasında girişinin gözlemlendiği bir tünel vardır. (Science Sgest-Kasım 1952).
Benzeri bir iddia, Britanya Astronomi Birligi'nden DR. H. P.Wilkins tarafından ileri sürülmüştür, bilim adamına göre, Ay’ın dış yüzeyinden içeri giden tüneller ve yollar yani Ay’ın içinde boşluklar vardır. Akla hemen bilim kurgunun büyük ismi H.G. Wells geliyor; "Ay'da ilk insanlar" adli çocuksu romanında,
Ayin içinde yaşayan bir uygarlığı: Selenitler'i hikaye etmişti. Oca Wells, bir şey biliyor muydu? Galiba kesin sözü burada vermek mümkün değil; biraz daha zaman gerekiyor olabilir ama insanlığın dikkati artik Mars a yönelmiş durumda ve sanki artik Ay yokmuş gibi davranılıyor ya da gidildi, görüldü ve daha fazla karıştırılmaması mı istendi?

12 Ağustos 1971'de Apollo 15'in kumandanı astronot David Scott, bir basın toplantısı yaptı; "Aya gittik, gözlemcilerin elde attığı bilgileri test ettik ama araçlarımızın kaydettiği bilgiler mekanik veya elektroniktir daha önemlisi düşüncelerimizdeki bilgilerdir. Plutarch'dan gelen bir sözcük var; 'Düşünce, rastgele doldurulan bir kap veya tas değildir, ama düşünce bir ateştir ve onu yakmak için ateş gerekir." Sonuç olarak, Ay’ın yapay bir uydu olduğunu düşünmeyebiliriz ama bunun için düşünsel bir devrime ihtiyacımız var gibi yani geçmişimizdeki tutuculuk bağlarından kurtulmalıyız. Yeni bir insan gerçeğini aramalı ve düşünceyi özgür bırakmalıyız. Bir zamanlar Ay'a ayak bastığımızda, çok heyecanlanmıştık ama eğer Ay bilinmeyen bir zekanın ürünü olan yapay bir uyduysa, bunu kanıtlamak insanlığın kendisini ve yasadığı ortamı tanıması yönünden daha heyecan verici olacaktır.



Tarihlerle Ay Üzerindeki Gözlemler

5 Mart 1587:
"Ay’ın yüzeyinde bir yıldız görüldü."
Yüzlerce insan bu mucizeye şaşırdı,
ışığın sivri uçları ve
boynuzları vardı.
(Harrison 1876 - Lowes 1927)
12 Kasım 1671:
Gökbilimci ve fizikçi Cassini,
Ay’ın üzerinde küçük beyaz bir bulut
gördü.
18 Mayis 1787:
Astronom Halley ve De Louville, Ay yüzeyinde hareketli ışıklar gördüler. Mart-Nisan 1787:
William Herschel, Ay'da parlak noktalar ve dört volkan gördü. Açıklamakta zorluk çekiyordu ve en çok gördüklerinin hareket etmesine şaşırmıştı.
Temmuz 1821:
Alman astronom Gruithuisen, Ay yüzeyinde, birden parlayan ışık patlamaları gördü. Yanıp sönen bu ışıkları birkaç kez görmüştü.
12 Nisan 1826:
Fizikçi Emmett, Ay'daki Krizler Denizi üzerinde, kara bir
bulutun hareket ettiğini rapor etti. Benzer bir rapor, 1954 yılında modern astronomlar tarafından da verilmişti.
Şubat 1877:
Işıklı bir hat veya çizgi Eudoxus Krateri'nin batısından doğusuna giderken görüldü. Olay, bir saat sürdü.
4 Temmuz 1881:
Ay yüzeyinde piramit seklinde ışıklı iki tümsek belirdi ve bir saat içinde yavaş yavaş sönerek kayboldu.
24 Nisan 1882:
Aristotle Bölgesi'nde hareket eden dev gölgeler gözlemlendi.
31 Ocak 1915:
Yunanca'daki Gamma işaretine benzer 7 beyaz ışık görüldü.
23 Nisan1915:
Clavius Krateri yanında dar ve ışıklı bir çizgi belirdi ve on dakika sonra kayboldu.
14 Haziran 1940:
Sisli keskin bir çizgi çok net olarak Plato Krateri yanında görüldü, çevresinde binlerce küçük ışık yanıp sönüyordu.
19 Ekim 1945:
Darvin Duvarı yanında üç büyük parlak nokta görüldü; Olay, astronom Moore ve daha birçok astronom tarafından rapor edildi.
24 Mayis 1955:
Ay’ın güney kutbu bölgesinde, elektriksel panamalar, bilimci Firsolf tarafından izlendi.
8 Eylül 1955:
Taurus Hatti sınırında iki parlak ışık görmüştü. Bu yer yıllar sonra Apollo 17'nin indiği yerdi.
21 Haziran 1964:
iki saat süreyle, gözlemci Floss D. tarafından hareket eden büyük siyah bir gölge izlendi.
3 Temmuz 1965:
Bir saat on dakika süreyle, Aristarchus Bölgesi'nde nabız gibi yanıp sönen bir ışık gözlendi.
25 Eylül 1966:
Yine Plato Krateri yakınında yanıp sönen ışıklar gözlendi; bazılarına göre kırmızımsı bir yama gibiydiler; ayni gün Gassendi Bölgesi'nde 30 dakika süreyle kırmızı büyük bir ışık belirdi. Bir ay sonra ise, ayni yerde yine yanıp sönen kırmızı ışıklar vardı.
11 Eylül 1967:
insanlığın ilk ayak bastığı yer olan Sessizlikler Denizi'nde görülen kara bir bulut sonradan mor renge dönüştü; olayın Montreal'i? bir astronomi grubu tarafından gözlendiği NASA tarafından açıklandı.



Alıntı...
 
Üst