Sponsorlu Bağlantılar
Ardahan İlinin Turizmi - Ardahan'da Turizm-Ardahan Turizmi
İlimiz coğrafi yapısı ve tarihi geçmişinden kaynaklanan kendine özgü doğal ve tarihi değerlere sahiptir. Ardahan Doğu Anadolu Bölgesine has doğal yapısı ve ikliminin yanında Doğu Karadeniz Bölgesi*nin topografyasına, iklimine ve bitki örtüsüne geçiş yerleri ile farklı güzellikleri bir arada barındırmaktadır. Yüksek ovaları, zengin çiçek çeşitliliğine sahip yaylaları ve iki gölü ile Ardahan keşfedilmeyi bek*leyen bir doğa cennetidir.
İlin belli başlı doğal güzellikleri şunlardır:
Atatürk Silueti
İlimizin en önemli doğal güzelliği Damal dağlarına yansıyan Atatürk siluetidir. Her yıl 15 Haziran-15 Temmuz tarihleri arasında Damal ilçemizin Yukarı Gündeş köyü, Karadağ yamaçlarında oluşan bu olay bir doğa harikasıdır. Bu tarihler arasında güneş batarken dağın yamacında bulunan dere yatağının bir tarafının gölgesi diğer tarafına yansımakta ve tamamen doğal olarak Ulu Önder Atatürk'ün siluetini oluşturmaktadır.
Yalnızçam Yaylası
İl Merkezine 15 km mesafede bulunan ve Yalnızçam Köyünün kuzeybatısında yer alan Yalnızçam Yaylası eşsiz bir tabiat zenginliğine sahiptir.
Bülbülan ve Botanik Yaylası
İl Merkezine 15 km uzaklıkta Yalnızçam dağlarının üzerinde bulunan eşsiz güzelliklere sahip Bül*bülan Yaylası ilimizin Doğu Karadeniz Bölgesine açılan penceresi konumundadır. Zengin bitki çeşi*di ile ilkbahar aylarında eşsiz bir güzelliğe kavuşmaktadır. Birçok yerleşim yeri arasında (Ardahan, Artvin, Göle, Şavşat) bir kesişme noktası olan yayla, yaz aylarında bu yöre insanlarının bir araya gele*rek ticaret yaptıkları bir pazar görünümündedir. Tamamlanmak üzere olan Ardahan-Yalnızçam-Ar-danuç karayolununu hizmete girmesi ile alternatif bir festival alanı olacaktır.
Çıldır Gölü
İl merkezinin 45 km doğusunda ve deniz seviyesinden 1.959 m yükseklikte bulunmaktadır. 123 km2 lik bir alana sahip olan bu tatlı su gölü Doğu Anadolu Bölgesinin Van Gölünden sonra en yük*sek gölüdür. Çıldır Gölü; adası, kuşları ve balıkları ile ayrı bir güzelliğe sahiptir. Çevresinde bulunan tarihi eserler ve doğal güzellikleri ile önemli bir turizm potansiyeline sahiptir. Göl içerisinde 16 tür balık yaşamaktadır. Göl yüzeyinin kış aylarında buzla kaplanmasıyla birlikte insanların burada at kı*zakları ile dolaşması ve buzları kırarak balık tutmaları ilginç görüntüler oluşturmaktadır
2750 metre rakıma sahip olup etrafı dağlarla çevrilidir. Doğal güzelliklerinin yanında çeşitli uygarlıklara ev sahipliği yapması nedeniyle tarihi ve kültürel bakımdan da oldukça zengin bir bölgedir. Üzerinde bulunduğu Uğurludağ'ın Ardahan ve Göle'den de görülebilmesi bölgeye ayrı bir güzellik katmaktadır. Geniş ve taşsız bir arazi yapısına sahip olan yayla yaz ve kış turizmi açısından önemli bir potansiyele sahiptir. Valiliğimiz tarafından hazırlanan "Yalnızçam Uğurludağ Kış Sporları ve Yayla Turizm Merkezi" projesinin uygulamaya geçilmesi halinde Yalnızçam yaylası bölgenin önemli kayak merkezlerinden biri olmaya adaydır. Ardahan-Yalnızçam-Ardanuç yolu ulaşım imkanlarını kolaylaştırmıştır.
Göle Okçuoğlu Yaylası
Göle İlçemizde Köroğlu Dağının eteklerinde yer almaktadır. Okçuoğlu Göle Okçuoğlu Yaylasında otlayan atlarYaylası Ekim-Mayıs ayları arasında bol yağış alması ve dağın tepesinin ağaçtan yoksun bulunması nedeniyle kayak pisti yapımına uygundur. Yaylada yaşayan çeşitli yabani hayvanlar buranın diğer bir doğal güzelliğidir. Bu özelliği nedeniyle av turizmi açısından da önemli bir potansiyele sahiptir
Akçakale Adası :
Çıldır gölü içerisinde yer alan Akçakale adası 1. derecede sit alanıdır. Tarih boyunca bir çok uygarlığın yerleşime sahne olması nedeniyle üzerinde birçok tarihi kalıntı bulunmaktadır. İlkbahar ayının gelmesi ile birlikte çeşitli kuş türlerine de ev sahipliği yapan ada, bu kuşların yavrularının çıkması ile güzel görüntüler oluşturmaktadır
Tarihi kaynaklardan geçmişte Ardahan ve çevresinde çok sayıda caminin varlığı bilinmektedir. Bu kaynaklarda sadece Çıldır ve çevresinde XIX. yüzyıldan itibaren 240 cami (sancak sınırları içinde 240 cami) bulunduğu ifade edilmektedir. Ancak bugün Çıldır'da çok az cami örneği kalmış, bir çoğunun bugün taşına bile rastlanmamaktadır. Ardahan ve çevresinden ise sadece birkaç örnek günümüze gelebilmiştir.
XIX. yüzyılda, kaynaklara göre Çıldır Sancağı sınırları içinde 240 cami ve mescit, l medrese, l Rüşdiye, Türkler için 49, Hıristiyanlar için ise 13 ilkokul ve 15 kilise, ayrıca 5 hamam, 9 han ve 564 işyeri bulunmaktaydı. Ancak Çıldır ve çevresinde adı gecen 15 kiliseden 11'inin ayakta olmasına rağmen, 240 camiden birinin bile yerini tespit etmek mümkün değildir. Bunların ortadan kalkmasının tek sebebi 1828, 1855 ve 1877-1878 Osmanlı - Rus savaşları ile, 1915 - 1920 yılları arasında bölgede meydana gelen Ermeni mezalimidir.
ARDAHAN MERKEZ MEVLİD EFENDİ CAMİİ
Ardahan şehir merkezinde Halil Efendi Mahallesi'nde, kalenin yaklaşık 150-200 m. doğusunda yer almak*tadır. Giriş kapısında bulunan kitabeye göre, ilk yapının 1701 tarihinde inşa edildiği anlaşılmaktadır. Ancak bu caminin, yakın tarihlerde gövde du*varlarının yandan yukarısı ve üst ör*tüsü yenilenmiştir. İç mekanın yakın tarihlerde yapı*lan onarım ve eklemelerle orijinal özelliği tamamıyla bozulmuş durum*dadır. Yapının kuzeybatı köşesinde yer alan kübik kaide üzerine silindirik gövdeli ve tek şerefeli minare, ca*miye son onarımlar esnasında ilave edilmiştir. Cami avlusunda Arap (Yanık) Camii'nden getirildiği ifade edilen kitabeli bir çeşme taşı bulunmaktadır. Bu taş üzerindeki kitabede 1288 H./1871 m:, tarihi ile birlikte "Uçmalı (?) Zade Hacı Halil Ağa Hayratı" ibareleri bulunmaktadır.
ARAP (YANIK) CAMİÎ
Ardahan şehir merkezinde, Halil Efendi Mahallesinde, kalenin yaklaşık 150-200 m. kuzeybatısında bulunan camidir. Yörede, 1915 yılından itibaren batılı devletlerin de yardım ve katkısıyla Ermenilerin Türklere karşı yaptığı katliamlara kadar, cami ayaktaydı. 1915'te başlayan bu mezalim sırasında cami, içerisinde namaz kılan Müslüman cemaatle birlikte yakılmıştır. Bu tarihlere kadar Arap Camii olarak bilinen yapının, tahrip edilmesiyle günümüze kadar temel seviyesinde kaldığı bilinmektedir. Bugün bütün özelliğini yitirmiş olan caminin bir kısmı park olarak değerlendirilmekte ve halk arasında Yanık Cami olarak anılmaktadır.
MÜDERRİS İBRAHİM EFENDİ CAMİİ
Ardahan il merkezinde Halil Efendi mahallesinde, kalenin yaklaşık 100 m. kadar kuzeybatısında bulunmaktadır. Giriş kapısı kemer köşeliğinde yer alan ve "Amele Osman sene 1185" ibarelerinin geçtiği usta kitabesinden, caminin 1711 yılında yaptırılmış olduğu anlaşılmaktadır.
Cami toplam 7 mazgaldan ışık almaktadır. Batı duvarında ve güneybatı köşede yer alan mazgal pencere altındaki panoda "14 Ramazan 1315" (1897) tarihi boya ile ve Osmanlıca olarak yazılmıştır. Bu tarih, caminin 1897'de onarım geçirdiğini ve sıvandığını göstermektedir. Aynı panonun kuzeyinde yer alan bir başka panoda ise okunamayacak derecede silinmiş bir Osmanlıca kitabe bulunmaktadır. Camiyi aydınlatan mazgal pencereler, Doğu Anadolu'da birçok taş yapıda görüldüğü gibi dışarıdan içe doğru genişleyerek içerinin daha fazla aydınlatılmasına ve içerdeki ısı kaybının azaltılmasına uygun bir tarzda inşa edilmiştir.
Yapı, Dedeşen Köyü Camii'nden sonra, yöredeki sağlam kalmış ikinci en eski tarihi cami olma özelliğini taşımaktadır. Ancak bugün özel mülkiyet elinde bulunan ve samanlık olarak kullanılan bu yapının, bakımsız ve mezbelelik durumdan kurtarılarak kısa zamanda restorasyonunun yapılması ve işlevsel hale getirilmesi gerekmektedir.
DERVİŞ BEY CAMİÎ
Ardahan şehir merkezinde, kalenin güneybatısında ve Alabalık Deresi yakınında bulunmaktadır. Giriş kapısı kemerinin sağındaki kitabede, "Lâ şerefe a'la mine'l-İslâm" (İslâm'dan şereflisi yoktur) ibaresi, solundaki kitabede ise "Hüvel hallakü'l-bâki" (baki olan Allah'tır) ibaresi ve "sene 1285" tarihi yer almaktadır. Bu kitabeden caminin, 1285 H./l868 M. tarihinde yaptırıldığı anlaşılmaktadır.
Kare planlı ve ahşap tavanlı olarak inşa edilmiş caminin, ön tarafına sonradan iki katlı bir giriş bölümü eklenmiştir. İbadet mekanının Kuzey yönünde ikisi serbest, ikisi duvara bağımlı dört sütunla taşınan bir mahfil bulunmaktadır. Mahfile çıkış, doğu yönünde yer alan duvara bitişik bir merdivenle sağlanmaktadır. Ahşap minber, devrinin özelliklerini göstermekte, oldukça abartılı ahşap süslemeli bir taç kısmına sahiptir. Cami 8 pencere ile aydınlatılmaktadır. Caminin malzeme bakımından tamamıyla düzgün kesme taştan inşa edildiği görülmektedir.
ÖLÇEK KÖYÜ CAMİİ
Ardahan'ın 15 km. doğusundaki Ölçek Köyü'nde bulunmaktadır. 1895 yılında yaptırılmış olan bu cami, 1966 yılında büyük bir onarım geçirmiştir. Dikdörtgen planda inşa edilmiş olan caminin kapalı bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Caminin ahşap tavanı, dört ahşap sütunla desteklenmektedir. Dıştan kırma çatılı ve saç kaplamalı bir örtüye sahip olan Ölçek Köyü Camii, kuzey yönde ahşaptan bir kadınlar mahfiline sahiptir. Mahfili taşıyan sütun başlıkları ve korkulukları, ahşap süslemecilik bakımından oldukça ince bir işçilik gösterir. Cami 5 pencere ile aydınlatılmaktadır. Caminin kubbe çevresinde 4 ahşap sütun bulunmaktadır.
Caminin biri kuzeydoğu biri de kuzeybatı köşede olmak üzere iki minaresi bulunmaktadır. Kuzeydoğu köşede yer alan minare, ahşaptan olup orijinal minaredir. Yöredeki tek ahşap minare olmasıyla dikkat çekmektedir. Kuzeybatı köşede yer alan düzgün kesme taşlı ikinci minare, son onarımda buraya eklenmiş ve iki minare arasındaki uyumsuzluk ve farklı inşa tarzı ilk bakışta dikkati çekmektedir. Caminin önünde bir mezar ve doğusunda da bir hazire yer almaktadır. Ermeni mezaliminden Ölçek Köyü de nasibini alan yörelerimizdendir. Ermeniler 1919 Şubat ayında Ölçek Köyünü basarak halkı samanlığa doldurarak yakmışlardır.
DEDEŞEN KÖYÜ CAMİİ
Göle ilçesine bağlı Dedeşen Köyünde bulunmaktadır. Caminin kesin yapım tarihi bilinmemektedir. Ancak plan ve mimari özelliklerinden hareketle XV. yüzyıldan kaldığı tahmin edilmektedir. Bugün giriş kapısı üzerinde yeni harflerle 1500 yılında inşa ettirildiğini belirten bir kayıt bulunmaktadır. Dedeşen Köyünde Osmanlı devrinden kalma birkaç eser bulunmaktadır. Bunlardan cami, türbe ve çeşme ayaktadır. Cami ile aynı tarihlerde yapıldığı ifade edilen medreseden bugün hiçbir iz kalmamıştır. Harap haldeki hamam ise özel mülkiyet elinde olup samanlık olarak kullanılmaktadır. Caminin kuzeyinde, aynı zamanda köyün kuzeyini de sınırlayan tepe üzerinde büyük bir kale yerleşimine ait kalıntılar bulunmaktadır
Dedeşen Köyü, Yavuz Sultan Selim'in 1514 yılında Çaldıran seferinden dönerken konakladığı bir köy yerleşimi olup, köyün adının da bu olayla bağlantısı olduğu ifade edilmektedir. Yöre halkına göre, Yavuz Sultan Selim, burada türbesi de bulunan yaşlı bir zatın (Şeyh Ahmet) ikramından memnun kalmış ve şükran duygularını da "Dede şen olasın" diyerek ifade etmiştir. Bu olaydan sonra köyün adı Dedeşen olarak anılagelmiştir. Cami, tek kubbeli Osmanlı cami geleneğinde bir camidir. Bugün yıkılmış olan son cemaat yerine ait izler, konsollar, sütun kaideleri ve sütun gövdelerine ait parçalar dikkat çekmektedir. Caminin girişi batıda yer alır. Girişin solunda sonradan inşa edildiği anlaşılan, silindirik gövdeli ve tek şerefeli minare bulunmaktadır. Minare 1993 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yaptırılmıştır.
Caminin içerisinde kuzey yönde dört ahşap desteğe oturan kadınlar mahfili yer alır. Güney yöndeki mihrap nişi ile güneybatı köşedeki minber, 1993 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü'nce yapılan onarımla orijinalitesini yitirmiştir. Caminin kuzeybatı köşesinde bulunan merdiven, orijinal minareye ait merdiven olup yeni minarenin yapılmasıyla kadınlar mahfiline çıkış için kullanılmaya başlamıştır. Girişin bulunduğu kuzeybatı köşeye sonradan ahşaptan bir ekleme yapılmıştır. Cami haziresinde oldukça zengin süslemeli mezar taşları bulunmaktadır. Sarıklı biçimdeki mezar taşı örneklerinin 1200 EL/1786 M. tarihli olanları dikkat çekicidir.
POSOF MERKEZ CAMİİ
Posof ilçe merkezinde, tesviye edilmiş eğimli bir arazide bulunmaktadır. Giriş kapısındaki yeni harflerle yazılmış kitabesine göre, 1883 tarihinde yaptırılmıştır. Kareye yakın dikdörtgen planlı yapının son dönemlerde onarıldığı, onarımdan sonra basit bir son cemaat yeri ve minare eklendiği anlaşılmaktadır. Caminin içerisinde iki ahşap desteğe oturan bir mahfil bulunmaktadır. Mihrap ve ahşap minberin son onarımlar nedeni ile hiçbir orijinal özelliği kalmamıştır. Cami 6 pencere ile aydınlatılmaktadır. Caminin içerisinde 1926 tarihini taşıyan bir sütun başlığının dört yüzüne Osmanlıca ile yazılmış satırlarda şu ifadeler bulunmaktadır:
"Cumhuriyet güneşi
her ufukta yazılamaz
O güneşin doğduğu iller
Şendir ağlamaz'
Posof Merkez Camii'nin doğusundaki hazirede 1185, 1335 ve 1300 H. tarihli mezar taşları bulunmaktadır.
GÖLBELEN (URTA) KİLİSE - CAMİİ
Çıldır ilçesinin yaklaşık 7 km. güneybatısındaki Gölbelen (Urta) Köyünde yer almaktadır. XI. yüzyıldan kaldığı tahmin edilen kilise onarılarak cami haline getirilmiştir. Camiye çevrilirken güney duvarın ortasına bir mihrap, batıya ise zengin süslemeli ahşap bir minber konmuştur. Binanın orijinal batı girişi kapatılarak, bugün kuzeyden yeni bir giriş açılmıştır. Tamamen düzgün kesme taşlardan inşa edilmiş olan yapının içerisi, sıvanarak boyanmıştır.
KAYABEYİ (YERLİ ÇAYIS) KİLİSE - CAMİİ
Çıldır ilçesinin yaklaşık 10 km. kuzeydoğusundaki Kayabeyi (Yerli Çayıs) Köyünde bulunmaktadır. Kilise olarak X.-XI. yüzyıllarda inşa edildiği tahmin edilen bina gerekli bakım ve tadilatlardan sonra cami olarak kullanılmaya başlanmıştır. Caminin batı duvarında, Osmanlıca olarak "Sene 1336' ibaresi yer almaktadır. Miladi 1918 senesine tekabül eden bu tarih, kilisenin camiye çevriliş tarihi olarak tahmin edilmektedir. Güneyde yer alan asıl giriş, camiye çevrilirken mihrap nişine dönüştürülmüştür. Yapı, dıştan iki yana meyilli kırma çatı ile örtülüdür. Ancak bu çatı tamamıyla orijinal olup, üzeri taş kaplamalıdır. Cami, bütünüyle düzgün kesme taşlardan inşa edilmiştir
ÇEŞMELER
Çeşme kelimesi, su kaynağı anlamına gelen Türkçe'deki göz kelimesinin Farsça karşılığı olan çeşm ifadesinden gelmektedir. Kaynağından çıktıktan sonra bir haznede toplanan suların lüle veya mus*luklarla halka dağıtıldığı mimari yapılara çeşme denilmektedir.
Çeşmeler bağımsız ya da bir binaya bitişik olarak yapılırlar. Mimari bakımdan çeşmeler, birkaç gruba ayrılırlar. Halkın su alması için mahallelerin uygun yerlerine yapılan çeşmelere halk arasında mahalle çeşmeleri denilmektedir. Bunların bazılarının önünde hayvanlara su vermek için yalaklar da bulunur. Bu çeşmelerden gelip geçenlerin su içmesi için birer niş içerisinde zincirlere asılı taslar bulunmaktadır.
Camilerde binaya bitişik olarak yapılmış ve halkın abdest almasına ve su içmesine yarayan çeşmelere cami çeşmeleri ya da şadırvan denilmektedir. Eski saraylar, konaklar ve evlerde odalar içinde yapılan, el yüz yıkamaya mahsus süslü çeşmelere de oda çeşmeleri adı verilmektedir. Bu çeşme türlerinden başka bir de, hem halka su vermek, hem de şehrin muhtelif ve kalabalık yer*lerini süslemek amacıyla önemli yerlere yaptırılmış çeşmelere de anıt çeşmeler denilmektedir. İstanbul'daki Sultan Ahmet, Tophane ve Azapkapı semtlerini süsleyen meydan çeşmeleri, bu tür çeşmelerin en güzel örnekleri arasındadır.
Ardahan ve çevresinde mahalle çeşmesi niteliğinde çok sayıda çeşme yapısı bulunmaktadır. Ancak tarihi özellik taşıyan tek çeşme örneği Dedeşen Köyü'nde bulunmaktadır.
KÖPRÜLER
En eski köprü örneklerine Anadolu'da rastlamak mümkündür. Türkler askeri hareket ve ticari nakliyat amacıyla Anadolu'da yol ve köprülere büyük önem vermişlerdir. Bu bakımdan Türkler, Anadolu'da köprü inşasında bir hayli başarılı olmuştur.
Ardahan ve çevresinde XIX. yüzyılın sonlarında inşa edilmiş birkaç köprü örneği bulunmaktadır. Ancak bu köprüler içerisinde şüphesiz en önemlisi, bölgedeki en eski köprü özelliğini taşıyan Çıldır-Taşköprü Köyündeki Urartu Kralı II. Sarduri'ye ait köprüdür.
POSOF ÇAYI ÜZERİNDE YER ALAN KÖPRÜ
Bu köprü, Posof ilçe merkezinin yaklaşık 1,5-2 km. güneydoğusunda Yurtbekler sınır karakolu ya*kınlarında ve Posof çayı üzerinde bulunmaktadır. Bu köprünün XIX. yüzyıl sonlarında Ruslar tarafından inşa ettirildiği bilinmektedir. Yaklaşık 10 m. uzunluğunda ve 6 m. genişliğinde olan köprünün yan kısımlarında, düzgün blok taşlarla 40-50 cm. yüksekliğinde korkuluklar oluşturulmuştur.
TAŞKÖPRÜ
Çıldır ilçesinin yaklaşık 30 km. güneyinde, adını köprüden alan ve günümüze kadar adı hiç değişmemiş olan Taşköprü köyünde bulunmaktadır. Bugün büyük oranda harap olan köprünün, Anadolu'daki en eski köprülerden biri olduğu ve Urartu Kralı II. Sarduri tarafından yaptırıldığı ifade edilmektedir. Bugün sadece yuvarlak kemer kısmı görülebilmektedir. Kalan izlerden yanlarda iri blok taşların korkuluk olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır.
GÜLYÜZÜ (PEKREŞEN) KÖYÜ KÖPRÜSÜ
Çıldır ilçesinin yaklaşık 20-25 km. güneyindeki Gülyüzü (Pekreşen) köyünde, köyün güneyindeki dere üzerinde yer almaktadır. Kuzey-güney doğrultusunda inşa edilmiş bu köprünün orijinal topuk kısımları ve topuk hizasına denk gelen korkulukları Posof çayı üzerindeki köprü ile büyük bir benzerlik göstermektedir. Dolayısıyla bu köprünün de XIX. yüzyıl sonlarından kaldığı tahmin edilmektedir.
Günümüzde köprünün geçişi sağlayan yürüme zemini yıkılmıştır. Bunun yerine yakın tarihlerde, betonarme bir yürüme zemini yapılmıştır. Ancak sağlam kalan topuklar ve korkuluklar bu köprünün de Posof Çayı Köprüsü gibi çift gözlü olduğunu ve kemer köşeliklerinde de tahliye gözlerinin olabileceğini akla getirmektedir
FESTİVALLER
Son yıllarda yöremizin doğal güzelliklerini ve ürünlerini tanıtmak amacıyla çeşitli festivaller ve şenlikler düzenlenmektedir. Artık geleneksel hale gelen bu festivaller ile bölgenin sahip olduğu tarihi ve doğal değerlerin ülke çapında tanıtımı yapılarak il genelinde turizmin gelişmesine katkıda bulunulmaktadır. Düzenlenen festivaller sayesinde yöremizin kendine has ve ekonomik değere haiz olan bal ve kaşar peyniri gibi ürünlerinin, gerek tanıtımının yapılması ile, gerekse festival alanında kurulan standlar ile pazarlama imkanlarının sağlanması sayesinde ilin ticari yaşamında canlılık meydana getirilmektedir. Her geçen yıl biraz daha gelişen ve daha geniş kitlelere hitap etmeye başlayan bu etkinliklerin en önemlileri şunlardır:
Ardahan Bal Festivali :
İl merkezinde her yıl düzenlenen bal festivalinin amacı yöremiz arıcılığını geliştirmek ve festival yoluyla ilimizin tanıtımını yapmaktır. Festival Ağustos ayının ilk haftası düzenlenmektedir. Festival boyunca düzenlenen konserler, ağalık ve bal güzeli yarışmaları gibi etkinliklerle ilin sosyal yaşamının canlanmasına katkıda bulunulmaktadır. Festival alanında yöre esnafı tarafından kurulan standlarda ilimize özgü ürünlerin satışı yapılmakta, böylece ticari yaşamda da bir canlılık olmaktadır. Geleneksel olarak düzenlenen bu festivale ilde yaşayan halkın yanında il dışında yaşayan Ardahanlılar tarafından da oldukça geniş katılım olmaktadır
Damal Şenliği :
Damal ilçemize bağlı Yukarı Gündeş köyü dağlarına 15 Haziran-15 Temmuz tarihleri arasında düşen Atatürk siluetinin tanıtımını yapmak amacıyla düzenlenmektedir. Çeşitli yarışmalar ve konserlerle süslenen bu festivale yöreden ve yurt çapından birçok vatandaşımız katılmaktadır. Atatürk silueti nedeniyle ulusal düzeyde yayın yapan televizyonlarda da sık sık yer alan bu festival her yıl biraz daha canlılığını artırmaktadır.
Göle Ulusal Kaşar Festivali:
Her yıl Temmuz ayının ilk haftası kutlanan bu festivalle, yöremize özgü kaşar peyniri başta olmak üzere hayvan ve hayvan ürünlerinin tanıtımı amaçlanmaktadır. Festival alanında açılan standlarda üreticiler hem ürünlerini tanıtmakta hem de pazarlamasını yapmaktadır. Böylece festival tanıtım yapmanın yanında ilçede ticari canlılığın artmasına da katkıda bulunmaktadır. Festivalde konserlerin yanı sıra "En İyi Kaşar" ve "En İyi Besi Hayvanı" gibi üreticileri daha kaliteli üretim yapmaya teşvik edecek yarışmalar düzenlenmektedir.
Çıldır Gölü Festivali :
Çıldır ilçemizde her yıl baharın gelişi ile birlikte Çıldır gölü içindeki Akçakale adası üzerinde yapılmaktadır. Eşine ender rastlanacak güzellikte olan Çıldır gölünü ve tarihi kalıntıları ile Akçakale adasını tanıtmayı amaçlamaktadır. Bu festival ile Çıldır'ın asırlara dayanan tarihi kültürü ve yörenin turistik değerleri ön plana çıkarılarak ilçe turizmine ivme kazandırılmaktadır. Yöre halkı ve çevre ilçelerden gelen vatandaşlarında katılımıyla kutlanan festivalde çeşitli yarışmalar ve değişik etkinlikler düzenlenmektedir.
Canibek Yaylası Şenlikleri:
Göle ilçesinin Köprülü beldesinde Ardahan yöresini tanıtma ve yayla turizmini arttırmak amacıyla her yıl Temmuz ayının ilk haftasında düzenlenmektedir. Bu festival ile ilimizin üç beldesinden biri olan Köprülü'de sosyal ekonomik yaşamın canlı tutulması amaçlanmaktadır.
Posof 19 Mayıs Şenlikleri:
Ülkemizde her yıl kutladığımız "19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı" Posof ilçemizde bir şenlik havasında kutlanmaktadır. Çevre ilçe ve 19 Mayıs törenlerinde Gürcü Kafkas ekibi gösterisiköylerden gelen halkın katılımıyla coşkulu bir ortamda kutlanan 19 Mayıs kutlamaları artık gelenek halini almıştır. Şenlik alanına gelen halk bir yandan hazırlanan programı izlerken, diğer yandan çevredeki ağaçlık alanlarda piknik yaparak eğlenmektedir.
SÖĞÜTLÜKAYA (HUNEMİS) KÖYÜ BATISINDAKİ KULE KALINTISI:
Posof ilçe merkezinin yaklaşık 5 km. güneybatısındaki Söğütlükaya (Hunemis) köyünün 300-400 m. kuzeyinde, Posof çayı vadisinde suyun akış yönüne göre solda bulunan bir kule kalmasıdır. Bugün büyük ölçüde harap halde olan kuleden sadece güney duvarı kalabilmiştir.
SÖĞÜTLÜKAYA (HUNEMİS) KÖYÜ DOĞUSUNDAKİ KULE KALINTISI:
Posof ilçe merkezinin yaklaşık 5 km. güneybatısındaki Söğütlükaya (Hunemis) Köyü'nün 300-400 m. kuzeydoğusunda, Posof çayı vadisinde, suyun akış yönüne göre sağda, sarp bir tepe üzerinde yer almaktadır. Bugün üst kısımları yıkılmış olan kulenin batı duvarı düz, doğu, kuzey ve güney duvarları hafif bombeli olarak inşa edilmiştir. Sağlam kalan duvar yüksekliği yaklaşık 4 m. civarındadır.
AKÇAKALE ADA ŞEHRİ KALINTILARI
Akçakale adası, Çıldır gölü içerisinde 2200 metre karelik bir alana sahiptir. Ada üzerinde bulunan kalıntılar, burada daha önce bir yerleşim biriminin bulunduğunu göstermektedir. Akçakale adası doğal güzellikleri yanı sıra birinci derecede arkeolojik sit alanıdır.
Tarih öncesi dönemlere ait kalıntıların mevcut olduğu ada şehrinin, ilk yerleşim evresinin hangi döneme ait olduğu tam olarak tespit edilememiştir. Ancak yapılan ilk yüzey araştırmalarında elde edilen veriler, adadaki ilk yerleşimin Cilalı Taş çağına (MÖ 4000) kadar uzanabileceğini göstermektedir. Adada, üzeri düz bir dolma tepenin (tümülüs) eteklerine açılan çukurlara kurulmuş olan Dolmenler (Taşlıdam) bulunmaktadır. 1943 yılında yapılan yüzey araştırmalarında burada çok kaba, mat ve siyah renkli çanak-çömlek parçaları bulunmuştur. Dolmenlerin ve bu kapların yapılış şekilleri ve işçilikleri, Neolitik devre ait oldukları fikrini güçlendirmektedir. Ada yerleşiminde bugün net olarak anlaşılabilen bir kale, bir şapel ve bir kule kalıntısı bulunmaktadır. Ayrıca ada üzerinde kayalar üzerine işlenmiş çeşitli motifler bulunmaktadır. Değişik dönemlerde yapıldığı anlaşılan bu motiflerin çoğunluğunu haç motifleri oluşturmaktadır.
KALELER
Ardahan ve çevresi tarihin en eski dönemlerinden beri çeşitli uygarlıklarca iskan olunmuş önemli bir yöremizdir. Urartu, Med, Pers, Roma, Sasani, Selçuklu, İlhanlı, Karakoyunlu, Akkoyunlu, Safavi ve Osmanlı uygarlıklarına ev sahipliği yapan yörede birçok tarihi eser ve kalıntı bulunmaktadır. İl genelinde Urartu Kalelerinin özelliklerini andıran kaleler, bu yörede yaşamış gayrimüslim tebaanın yaptığı küçük şapel niteliğinde kiliseler, tarihi camiler, Ardahan ve çevresine özgü mimari özellikleri*ne sahip evler, hamamlar, çeşmeler, çeşitli dönemlerin izlerini taşıyan heykel ve figürler bulunmaktadır.
1. ARDAHAN KALESİ:
Şehir merkezinin kuzeyindeki Halil Efendi mahallesi ile, şehir merkezini birbirinden ayıran Kura Nehri'nin hemen sol kıyısında bulunmaktadır. Tarihi oldukça eskilere dayanan ilk inşa evresi kesin olarak bilinmeyen Ardahan Kalesi'nin, Selçuklular tarafından yapıldığı ve Osmanlılar döneminde de sürekli olarak kullanıldığı bilinmektedir.
Kalenin inşasında mimari açıdan dikdörtgen bir plan düzeni esas alınmıştır. Klasik Osmanlı hisarları görünümündeki kalenin, ana girişi batıdandır ve giriş kapısının eyvan tarzında yüksek bir kemeri bulunmaktadır. Giriş kapısının üzerinde 963 H. tarihli bir inşa kitabesi vardır. Dikdörtgen plan oluşturan sur duvarları baştan başa kare tabanlı ve çokgen planlı çok sayıda kule ile desteklenmiştir. Kale içerisinde bir mescit ve hamam kalıntısı bulunmaktadır. Kale dendanları, duvar örgü tekniği, çokgen kuleleri ve konumlandırılış biçimi ile Rumeli Hisarının küçük ölçüde ele alınmış bir varyasyonu gibidir.
2. KAZAN KALE:
Ardahan'ın yaklaşık 12-13 km kuzeydoğusunda Kura vadisinin nehrin akış yönüne göre sağında yer almaktadır. Kesin tarihi bilinmeyen kale çevresinde eski yerleşim izleri mevcuttur. Büyük oranda yıkılmış olan kaleden, sadece doğu yöndeki kule kısmı ayakta kalarak günümüze ulaşabilmiştir. Bu kulenin MS 8-9. yüzyıllarda Türkistan'daki Kazan bölgesinden gelip, bu yörede yaşadıkları bilinen Türkler tarafından inşa edildiği anlaşılmıştır. Yüksekliği 15 metre olan bu kulenin, burada daha önce mevcut olan bir yerleşim üzerine sonradan inşa edildiği anlaşılmıştır.
3. ALTAŞ (UR) KALESİ:
Ardahan-Hanak karayolunun 18. km'sindeki Altaş (Ur) köyünün doğusunda yer alan sivri bir tepe üzerine kurulmuştur. Tarihi kaynaklarda sadece adı ve yeri belirtilen kalenin, ilk yapım tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Ancak VH.-VTII. yüzyıldan beri bu kalenin mevcut olduğu anlaşılmaktadır. Çevresinde eski yerleşim izlerinin mevcut olduğu tespit edilen kalenin, Türk dönemi öncesine ait kalıntılar üzerine, Türk döneminde inşa edilmiş olması kuvvetle muhtemeldir.
İlimiz coğrafi yapısı ve tarihi geçmişinden kaynaklanan kendine özgü doğal ve tarihi değerlere sahiptir. Ardahan Doğu Anadolu Bölgesine has doğal yapısı ve ikliminin yanında Doğu Karadeniz Bölgesi*nin topografyasına, iklimine ve bitki örtüsüne geçiş yerleri ile farklı güzellikleri bir arada barındırmaktadır. Yüksek ovaları, zengin çiçek çeşitliliğine sahip yaylaları ve iki gölü ile Ardahan keşfedilmeyi bek*leyen bir doğa cennetidir.
İlin belli başlı doğal güzellikleri şunlardır:
Atatürk Silueti
İlimizin en önemli doğal güzelliği Damal dağlarına yansıyan Atatürk siluetidir. Her yıl 15 Haziran-15 Temmuz tarihleri arasında Damal ilçemizin Yukarı Gündeş köyü, Karadağ yamaçlarında oluşan bu olay bir doğa harikasıdır. Bu tarihler arasında güneş batarken dağın yamacında bulunan dere yatağının bir tarafının gölgesi diğer tarafına yansımakta ve tamamen doğal olarak Ulu Önder Atatürk'ün siluetini oluşturmaktadır.
Yalnızçam Yaylası
İl Merkezine 15 km mesafede bulunan ve Yalnızçam Köyünün kuzeybatısında yer alan Yalnızçam Yaylası eşsiz bir tabiat zenginliğine sahiptir.
Bülbülan ve Botanik Yaylası
İl Merkezine 15 km uzaklıkta Yalnızçam dağlarının üzerinde bulunan eşsiz güzelliklere sahip Bül*bülan Yaylası ilimizin Doğu Karadeniz Bölgesine açılan penceresi konumundadır. Zengin bitki çeşi*di ile ilkbahar aylarında eşsiz bir güzelliğe kavuşmaktadır. Birçok yerleşim yeri arasında (Ardahan, Artvin, Göle, Şavşat) bir kesişme noktası olan yayla, yaz aylarında bu yöre insanlarının bir araya gele*rek ticaret yaptıkları bir pazar görünümündedir. Tamamlanmak üzere olan Ardahan-Yalnızçam-Ar-danuç karayolununu hizmete girmesi ile alternatif bir festival alanı olacaktır.
Çıldır Gölü
İl merkezinin 45 km doğusunda ve deniz seviyesinden 1.959 m yükseklikte bulunmaktadır. 123 km2 lik bir alana sahip olan bu tatlı su gölü Doğu Anadolu Bölgesinin Van Gölünden sonra en yük*sek gölüdür. Çıldır Gölü; adası, kuşları ve balıkları ile ayrı bir güzelliğe sahiptir. Çevresinde bulunan tarihi eserler ve doğal güzellikleri ile önemli bir turizm potansiyeline sahiptir. Göl içerisinde 16 tür balık yaşamaktadır. Göl yüzeyinin kış aylarında buzla kaplanmasıyla birlikte insanların burada at kı*zakları ile dolaşması ve buzları kırarak balık tutmaları ilginç görüntüler oluşturmaktadır
2750 metre rakıma sahip olup etrafı dağlarla çevrilidir. Doğal güzelliklerinin yanında çeşitli uygarlıklara ev sahipliği yapması nedeniyle tarihi ve kültürel bakımdan da oldukça zengin bir bölgedir. Üzerinde bulunduğu Uğurludağ'ın Ardahan ve Göle'den de görülebilmesi bölgeye ayrı bir güzellik katmaktadır. Geniş ve taşsız bir arazi yapısına sahip olan yayla yaz ve kış turizmi açısından önemli bir potansiyele sahiptir. Valiliğimiz tarafından hazırlanan "Yalnızçam Uğurludağ Kış Sporları ve Yayla Turizm Merkezi" projesinin uygulamaya geçilmesi halinde Yalnızçam yaylası bölgenin önemli kayak merkezlerinden biri olmaya adaydır. Ardahan-Yalnızçam-Ardanuç yolu ulaşım imkanlarını kolaylaştırmıştır.
Göle Okçuoğlu Yaylası
Göle İlçemizde Köroğlu Dağının eteklerinde yer almaktadır. Okçuoğlu Göle Okçuoğlu Yaylasında otlayan atlarYaylası Ekim-Mayıs ayları arasında bol yağış alması ve dağın tepesinin ağaçtan yoksun bulunması nedeniyle kayak pisti yapımına uygundur. Yaylada yaşayan çeşitli yabani hayvanlar buranın diğer bir doğal güzelliğidir. Bu özelliği nedeniyle av turizmi açısından da önemli bir potansiyele sahiptir
Akçakale Adası :
Çıldır gölü içerisinde yer alan Akçakale adası 1. derecede sit alanıdır. Tarih boyunca bir çok uygarlığın yerleşime sahne olması nedeniyle üzerinde birçok tarihi kalıntı bulunmaktadır. İlkbahar ayının gelmesi ile birlikte çeşitli kuş türlerine de ev sahipliği yapan ada, bu kuşların yavrularının çıkması ile güzel görüntüler oluşturmaktadır
Tarihi kaynaklardan geçmişte Ardahan ve çevresinde çok sayıda caminin varlığı bilinmektedir. Bu kaynaklarda sadece Çıldır ve çevresinde XIX. yüzyıldan itibaren 240 cami (sancak sınırları içinde 240 cami) bulunduğu ifade edilmektedir. Ancak bugün Çıldır'da çok az cami örneği kalmış, bir çoğunun bugün taşına bile rastlanmamaktadır. Ardahan ve çevresinden ise sadece birkaç örnek günümüze gelebilmiştir.
XIX. yüzyılda, kaynaklara göre Çıldır Sancağı sınırları içinde 240 cami ve mescit, l medrese, l Rüşdiye, Türkler için 49, Hıristiyanlar için ise 13 ilkokul ve 15 kilise, ayrıca 5 hamam, 9 han ve 564 işyeri bulunmaktaydı. Ancak Çıldır ve çevresinde adı gecen 15 kiliseden 11'inin ayakta olmasına rağmen, 240 camiden birinin bile yerini tespit etmek mümkün değildir. Bunların ortadan kalkmasının tek sebebi 1828, 1855 ve 1877-1878 Osmanlı - Rus savaşları ile, 1915 - 1920 yılları arasında bölgede meydana gelen Ermeni mezalimidir.
ARDAHAN MERKEZ MEVLİD EFENDİ CAMİİ
Ardahan şehir merkezinde Halil Efendi Mahallesi'nde, kalenin yaklaşık 150-200 m. doğusunda yer almak*tadır. Giriş kapısında bulunan kitabeye göre, ilk yapının 1701 tarihinde inşa edildiği anlaşılmaktadır. Ancak bu caminin, yakın tarihlerde gövde du*varlarının yandan yukarısı ve üst ör*tüsü yenilenmiştir. İç mekanın yakın tarihlerde yapı*lan onarım ve eklemelerle orijinal özelliği tamamıyla bozulmuş durum*dadır. Yapının kuzeybatı köşesinde yer alan kübik kaide üzerine silindirik gövdeli ve tek şerefeli minare, ca*miye son onarımlar esnasında ilave edilmiştir. Cami avlusunda Arap (Yanık) Camii'nden getirildiği ifade edilen kitabeli bir çeşme taşı bulunmaktadır. Bu taş üzerindeki kitabede 1288 H./1871 m:, tarihi ile birlikte "Uçmalı (?) Zade Hacı Halil Ağa Hayratı" ibareleri bulunmaktadır.
ARAP (YANIK) CAMİÎ
Ardahan şehir merkezinde, Halil Efendi Mahallesinde, kalenin yaklaşık 150-200 m. kuzeybatısında bulunan camidir. Yörede, 1915 yılından itibaren batılı devletlerin de yardım ve katkısıyla Ermenilerin Türklere karşı yaptığı katliamlara kadar, cami ayaktaydı. 1915'te başlayan bu mezalim sırasında cami, içerisinde namaz kılan Müslüman cemaatle birlikte yakılmıştır. Bu tarihlere kadar Arap Camii olarak bilinen yapının, tahrip edilmesiyle günümüze kadar temel seviyesinde kaldığı bilinmektedir. Bugün bütün özelliğini yitirmiş olan caminin bir kısmı park olarak değerlendirilmekte ve halk arasında Yanık Cami olarak anılmaktadır.
MÜDERRİS İBRAHİM EFENDİ CAMİİ
Ardahan il merkezinde Halil Efendi mahallesinde, kalenin yaklaşık 100 m. kadar kuzeybatısında bulunmaktadır. Giriş kapısı kemer köşeliğinde yer alan ve "Amele Osman sene 1185" ibarelerinin geçtiği usta kitabesinden, caminin 1711 yılında yaptırılmış olduğu anlaşılmaktadır.
Cami toplam 7 mazgaldan ışık almaktadır. Batı duvarında ve güneybatı köşede yer alan mazgal pencere altındaki panoda "14 Ramazan 1315" (1897) tarihi boya ile ve Osmanlıca olarak yazılmıştır. Bu tarih, caminin 1897'de onarım geçirdiğini ve sıvandığını göstermektedir. Aynı panonun kuzeyinde yer alan bir başka panoda ise okunamayacak derecede silinmiş bir Osmanlıca kitabe bulunmaktadır. Camiyi aydınlatan mazgal pencereler, Doğu Anadolu'da birçok taş yapıda görüldüğü gibi dışarıdan içe doğru genişleyerek içerinin daha fazla aydınlatılmasına ve içerdeki ısı kaybının azaltılmasına uygun bir tarzda inşa edilmiştir.
Yapı, Dedeşen Köyü Camii'nden sonra, yöredeki sağlam kalmış ikinci en eski tarihi cami olma özelliğini taşımaktadır. Ancak bugün özel mülkiyet elinde bulunan ve samanlık olarak kullanılan bu yapının, bakımsız ve mezbelelik durumdan kurtarılarak kısa zamanda restorasyonunun yapılması ve işlevsel hale getirilmesi gerekmektedir.
DERVİŞ BEY CAMİÎ
Ardahan şehir merkezinde, kalenin güneybatısında ve Alabalık Deresi yakınında bulunmaktadır. Giriş kapısı kemerinin sağındaki kitabede, "Lâ şerefe a'la mine'l-İslâm" (İslâm'dan şereflisi yoktur) ibaresi, solundaki kitabede ise "Hüvel hallakü'l-bâki" (baki olan Allah'tır) ibaresi ve "sene 1285" tarihi yer almaktadır. Bu kitabeden caminin, 1285 H./l868 M. tarihinde yaptırıldığı anlaşılmaktadır.
Kare planlı ve ahşap tavanlı olarak inşa edilmiş caminin, ön tarafına sonradan iki katlı bir giriş bölümü eklenmiştir. İbadet mekanının Kuzey yönünde ikisi serbest, ikisi duvara bağımlı dört sütunla taşınan bir mahfil bulunmaktadır. Mahfile çıkış, doğu yönünde yer alan duvara bitişik bir merdivenle sağlanmaktadır. Ahşap minber, devrinin özelliklerini göstermekte, oldukça abartılı ahşap süslemeli bir taç kısmına sahiptir. Cami 8 pencere ile aydınlatılmaktadır. Caminin malzeme bakımından tamamıyla düzgün kesme taştan inşa edildiği görülmektedir.
ÖLÇEK KÖYÜ CAMİİ
Ardahan'ın 15 km. doğusundaki Ölçek Köyü'nde bulunmaktadır. 1895 yılında yaptırılmış olan bu cami, 1966 yılında büyük bir onarım geçirmiştir. Dikdörtgen planda inşa edilmiş olan caminin kapalı bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Caminin ahşap tavanı, dört ahşap sütunla desteklenmektedir. Dıştan kırma çatılı ve saç kaplamalı bir örtüye sahip olan Ölçek Köyü Camii, kuzey yönde ahşaptan bir kadınlar mahfiline sahiptir. Mahfili taşıyan sütun başlıkları ve korkulukları, ahşap süslemecilik bakımından oldukça ince bir işçilik gösterir. Cami 5 pencere ile aydınlatılmaktadır. Caminin kubbe çevresinde 4 ahşap sütun bulunmaktadır.
Caminin biri kuzeydoğu biri de kuzeybatı köşede olmak üzere iki minaresi bulunmaktadır. Kuzeydoğu köşede yer alan minare, ahşaptan olup orijinal minaredir. Yöredeki tek ahşap minare olmasıyla dikkat çekmektedir. Kuzeybatı köşede yer alan düzgün kesme taşlı ikinci minare, son onarımda buraya eklenmiş ve iki minare arasındaki uyumsuzluk ve farklı inşa tarzı ilk bakışta dikkati çekmektedir. Caminin önünde bir mezar ve doğusunda da bir hazire yer almaktadır. Ermeni mezaliminden Ölçek Köyü de nasibini alan yörelerimizdendir. Ermeniler 1919 Şubat ayında Ölçek Köyünü basarak halkı samanlığa doldurarak yakmışlardır.
DEDEŞEN KÖYÜ CAMİİ
Göle ilçesine bağlı Dedeşen Köyünde bulunmaktadır. Caminin kesin yapım tarihi bilinmemektedir. Ancak plan ve mimari özelliklerinden hareketle XV. yüzyıldan kaldığı tahmin edilmektedir. Bugün giriş kapısı üzerinde yeni harflerle 1500 yılında inşa ettirildiğini belirten bir kayıt bulunmaktadır. Dedeşen Köyünde Osmanlı devrinden kalma birkaç eser bulunmaktadır. Bunlardan cami, türbe ve çeşme ayaktadır. Cami ile aynı tarihlerde yapıldığı ifade edilen medreseden bugün hiçbir iz kalmamıştır. Harap haldeki hamam ise özel mülkiyet elinde olup samanlık olarak kullanılmaktadır. Caminin kuzeyinde, aynı zamanda köyün kuzeyini de sınırlayan tepe üzerinde büyük bir kale yerleşimine ait kalıntılar bulunmaktadır
Dedeşen Köyü, Yavuz Sultan Selim'in 1514 yılında Çaldıran seferinden dönerken konakladığı bir köy yerleşimi olup, köyün adının da bu olayla bağlantısı olduğu ifade edilmektedir. Yöre halkına göre, Yavuz Sultan Selim, burada türbesi de bulunan yaşlı bir zatın (Şeyh Ahmet) ikramından memnun kalmış ve şükran duygularını da "Dede şen olasın" diyerek ifade etmiştir. Bu olaydan sonra köyün adı Dedeşen olarak anılagelmiştir. Cami, tek kubbeli Osmanlı cami geleneğinde bir camidir. Bugün yıkılmış olan son cemaat yerine ait izler, konsollar, sütun kaideleri ve sütun gövdelerine ait parçalar dikkat çekmektedir. Caminin girişi batıda yer alır. Girişin solunda sonradan inşa edildiği anlaşılan, silindirik gövdeli ve tek şerefeli minare bulunmaktadır. Minare 1993 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yaptırılmıştır.
Caminin içerisinde kuzey yönde dört ahşap desteğe oturan kadınlar mahfili yer alır. Güney yöndeki mihrap nişi ile güneybatı köşedeki minber, 1993 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü'nce yapılan onarımla orijinalitesini yitirmiştir. Caminin kuzeybatı köşesinde bulunan merdiven, orijinal minareye ait merdiven olup yeni minarenin yapılmasıyla kadınlar mahfiline çıkış için kullanılmaya başlamıştır. Girişin bulunduğu kuzeybatı köşeye sonradan ahşaptan bir ekleme yapılmıştır. Cami haziresinde oldukça zengin süslemeli mezar taşları bulunmaktadır. Sarıklı biçimdeki mezar taşı örneklerinin 1200 EL/1786 M. tarihli olanları dikkat çekicidir.
POSOF MERKEZ CAMİİ
Posof ilçe merkezinde, tesviye edilmiş eğimli bir arazide bulunmaktadır. Giriş kapısındaki yeni harflerle yazılmış kitabesine göre, 1883 tarihinde yaptırılmıştır. Kareye yakın dikdörtgen planlı yapının son dönemlerde onarıldığı, onarımdan sonra basit bir son cemaat yeri ve minare eklendiği anlaşılmaktadır. Caminin içerisinde iki ahşap desteğe oturan bir mahfil bulunmaktadır. Mihrap ve ahşap minberin son onarımlar nedeni ile hiçbir orijinal özelliği kalmamıştır. Cami 6 pencere ile aydınlatılmaktadır. Caminin içerisinde 1926 tarihini taşıyan bir sütun başlığının dört yüzüne Osmanlıca ile yazılmış satırlarda şu ifadeler bulunmaktadır:
"Cumhuriyet güneşi
her ufukta yazılamaz
O güneşin doğduğu iller
Şendir ağlamaz'
Posof Merkez Camii'nin doğusundaki hazirede 1185, 1335 ve 1300 H. tarihli mezar taşları bulunmaktadır.
GÖLBELEN (URTA) KİLİSE - CAMİİ
Çıldır ilçesinin yaklaşık 7 km. güneybatısındaki Gölbelen (Urta) Köyünde yer almaktadır. XI. yüzyıldan kaldığı tahmin edilen kilise onarılarak cami haline getirilmiştir. Camiye çevrilirken güney duvarın ortasına bir mihrap, batıya ise zengin süslemeli ahşap bir minber konmuştur. Binanın orijinal batı girişi kapatılarak, bugün kuzeyden yeni bir giriş açılmıştır. Tamamen düzgün kesme taşlardan inşa edilmiş olan yapının içerisi, sıvanarak boyanmıştır.
KAYABEYİ (YERLİ ÇAYIS) KİLİSE - CAMİİ
Çıldır ilçesinin yaklaşık 10 km. kuzeydoğusundaki Kayabeyi (Yerli Çayıs) Köyünde bulunmaktadır. Kilise olarak X.-XI. yüzyıllarda inşa edildiği tahmin edilen bina gerekli bakım ve tadilatlardan sonra cami olarak kullanılmaya başlanmıştır. Caminin batı duvarında, Osmanlıca olarak "Sene 1336' ibaresi yer almaktadır. Miladi 1918 senesine tekabül eden bu tarih, kilisenin camiye çevriliş tarihi olarak tahmin edilmektedir. Güneyde yer alan asıl giriş, camiye çevrilirken mihrap nişine dönüştürülmüştür. Yapı, dıştan iki yana meyilli kırma çatı ile örtülüdür. Ancak bu çatı tamamıyla orijinal olup, üzeri taş kaplamalıdır. Cami, bütünüyle düzgün kesme taşlardan inşa edilmiştir
ÇEŞMELER
Çeşme kelimesi, su kaynağı anlamına gelen Türkçe'deki göz kelimesinin Farsça karşılığı olan çeşm ifadesinden gelmektedir. Kaynağından çıktıktan sonra bir haznede toplanan suların lüle veya mus*luklarla halka dağıtıldığı mimari yapılara çeşme denilmektedir.
Çeşmeler bağımsız ya da bir binaya bitişik olarak yapılırlar. Mimari bakımdan çeşmeler, birkaç gruba ayrılırlar. Halkın su alması için mahallelerin uygun yerlerine yapılan çeşmelere halk arasında mahalle çeşmeleri denilmektedir. Bunların bazılarının önünde hayvanlara su vermek için yalaklar da bulunur. Bu çeşmelerden gelip geçenlerin su içmesi için birer niş içerisinde zincirlere asılı taslar bulunmaktadır.
Camilerde binaya bitişik olarak yapılmış ve halkın abdest almasına ve su içmesine yarayan çeşmelere cami çeşmeleri ya da şadırvan denilmektedir. Eski saraylar, konaklar ve evlerde odalar içinde yapılan, el yüz yıkamaya mahsus süslü çeşmelere de oda çeşmeleri adı verilmektedir. Bu çeşme türlerinden başka bir de, hem halka su vermek, hem de şehrin muhtelif ve kalabalık yer*lerini süslemek amacıyla önemli yerlere yaptırılmış çeşmelere de anıt çeşmeler denilmektedir. İstanbul'daki Sultan Ahmet, Tophane ve Azapkapı semtlerini süsleyen meydan çeşmeleri, bu tür çeşmelerin en güzel örnekleri arasındadır.
Ardahan ve çevresinde mahalle çeşmesi niteliğinde çok sayıda çeşme yapısı bulunmaktadır. Ancak tarihi özellik taşıyan tek çeşme örneği Dedeşen Köyü'nde bulunmaktadır.
KÖPRÜLER
En eski köprü örneklerine Anadolu'da rastlamak mümkündür. Türkler askeri hareket ve ticari nakliyat amacıyla Anadolu'da yol ve köprülere büyük önem vermişlerdir. Bu bakımdan Türkler, Anadolu'da köprü inşasında bir hayli başarılı olmuştur.
Ardahan ve çevresinde XIX. yüzyılın sonlarında inşa edilmiş birkaç köprü örneği bulunmaktadır. Ancak bu köprüler içerisinde şüphesiz en önemlisi, bölgedeki en eski köprü özelliğini taşıyan Çıldır-Taşköprü Köyündeki Urartu Kralı II. Sarduri'ye ait köprüdür.
POSOF ÇAYI ÜZERİNDE YER ALAN KÖPRÜ
Bu köprü, Posof ilçe merkezinin yaklaşık 1,5-2 km. güneydoğusunda Yurtbekler sınır karakolu ya*kınlarında ve Posof çayı üzerinde bulunmaktadır. Bu köprünün XIX. yüzyıl sonlarında Ruslar tarafından inşa ettirildiği bilinmektedir. Yaklaşık 10 m. uzunluğunda ve 6 m. genişliğinde olan köprünün yan kısımlarında, düzgün blok taşlarla 40-50 cm. yüksekliğinde korkuluklar oluşturulmuştur.
TAŞKÖPRÜ
Çıldır ilçesinin yaklaşık 30 km. güneyinde, adını köprüden alan ve günümüze kadar adı hiç değişmemiş olan Taşköprü köyünde bulunmaktadır. Bugün büyük oranda harap olan köprünün, Anadolu'daki en eski köprülerden biri olduğu ve Urartu Kralı II. Sarduri tarafından yaptırıldığı ifade edilmektedir. Bugün sadece yuvarlak kemer kısmı görülebilmektedir. Kalan izlerden yanlarda iri blok taşların korkuluk olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır.
GÜLYÜZÜ (PEKREŞEN) KÖYÜ KÖPRÜSÜ
Çıldır ilçesinin yaklaşık 20-25 km. güneyindeki Gülyüzü (Pekreşen) köyünde, köyün güneyindeki dere üzerinde yer almaktadır. Kuzey-güney doğrultusunda inşa edilmiş bu köprünün orijinal topuk kısımları ve topuk hizasına denk gelen korkulukları Posof çayı üzerindeki köprü ile büyük bir benzerlik göstermektedir. Dolayısıyla bu köprünün de XIX. yüzyıl sonlarından kaldığı tahmin edilmektedir.
Günümüzde köprünün geçişi sağlayan yürüme zemini yıkılmıştır. Bunun yerine yakın tarihlerde, betonarme bir yürüme zemini yapılmıştır. Ancak sağlam kalan topuklar ve korkuluklar bu köprünün de Posof Çayı Köprüsü gibi çift gözlü olduğunu ve kemer köşeliklerinde de tahliye gözlerinin olabileceğini akla getirmektedir
FESTİVALLER
Son yıllarda yöremizin doğal güzelliklerini ve ürünlerini tanıtmak amacıyla çeşitli festivaller ve şenlikler düzenlenmektedir. Artık geleneksel hale gelen bu festivaller ile bölgenin sahip olduğu tarihi ve doğal değerlerin ülke çapında tanıtımı yapılarak il genelinde turizmin gelişmesine katkıda bulunulmaktadır. Düzenlenen festivaller sayesinde yöremizin kendine has ve ekonomik değere haiz olan bal ve kaşar peyniri gibi ürünlerinin, gerek tanıtımının yapılması ile, gerekse festival alanında kurulan standlar ile pazarlama imkanlarının sağlanması sayesinde ilin ticari yaşamında canlılık meydana getirilmektedir. Her geçen yıl biraz daha gelişen ve daha geniş kitlelere hitap etmeye başlayan bu etkinliklerin en önemlileri şunlardır:
Ardahan Bal Festivali :
İl merkezinde her yıl düzenlenen bal festivalinin amacı yöremiz arıcılığını geliştirmek ve festival yoluyla ilimizin tanıtımını yapmaktır. Festival Ağustos ayının ilk haftası düzenlenmektedir. Festival boyunca düzenlenen konserler, ağalık ve bal güzeli yarışmaları gibi etkinliklerle ilin sosyal yaşamının canlanmasına katkıda bulunulmaktadır. Festival alanında yöre esnafı tarafından kurulan standlarda ilimize özgü ürünlerin satışı yapılmakta, böylece ticari yaşamda da bir canlılık olmaktadır. Geleneksel olarak düzenlenen bu festivale ilde yaşayan halkın yanında il dışında yaşayan Ardahanlılar tarafından da oldukça geniş katılım olmaktadır
Damal Şenliği :
Damal ilçemize bağlı Yukarı Gündeş köyü dağlarına 15 Haziran-15 Temmuz tarihleri arasında düşen Atatürk siluetinin tanıtımını yapmak amacıyla düzenlenmektedir. Çeşitli yarışmalar ve konserlerle süslenen bu festivale yöreden ve yurt çapından birçok vatandaşımız katılmaktadır. Atatürk silueti nedeniyle ulusal düzeyde yayın yapan televizyonlarda da sık sık yer alan bu festival her yıl biraz daha canlılığını artırmaktadır.
Göle Ulusal Kaşar Festivali:
Her yıl Temmuz ayının ilk haftası kutlanan bu festivalle, yöremize özgü kaşar peyniri başta olmak üzere hayvan ve hayvan ürünlerinin tanıtımı amaçlanmaktadır. Festival alanında açılan standlarda üreticiler hem ürünlerini tanıtmakta hem de pazarlamasını yapmaktadır. Böylece festival tanıtım yapmanın yanında ilçede ticari canlılığın artmasına da katkıda bulunmaktadır. Festivalde konserlerin yanı sıra "En İyi Kaşar" ve "En İyi Besi Hayvanı" gibi üreticileri daha kaliteli üretim yapmaya teşvik edecek yarışmalar düzenlenmektedir.
Çıldır Gölü Festivali :
Çıldır ilçemizde her yıl baharın gelişi ile birlikte Çıldır gölü içindeki Akçakale adası üzerinde yapılmaktadır. Eşine ender rastlanacak güzellikte olan Çıldır gölünü ve tarihi kalıntıları ile Akçakale adasını tanıtmayı amaçlamaktadır. Bu festival ile Çıldır'ın asırlara dayanan tarihi kültürü ve yörenin turistik değerleri ön plana çıkarılarak ilçe turizmine ivme kazandırılmaktadır. Yöre halkı ve çevre ilçelerden gelen vatandaşlarında katılımıyla kutlanan festivalde çeşitli yarışmalar ve değişik etkinlikler düzenlenmektedir.
Canibek Yaylası Şenlikleri:
Göle ilçesinin Köprülü beldesinde Ardahan yöresini tanıtma ve yayla turizmini arttırmak amacıyla her yıl Temmuz ayının ilk haftasında düzenlenmektedir. Bu festival ile ilimizin üç beldesinden biri olan Köprülü'de sosyal ekonomik yaşamın canlı tutulması amaçlanmaktadır.
Posof 19 Mayıs Şenlikleri:
Ülkemizde her yıl kutladığımız "19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı" Posof ilçemizde bir şenlik havasında kutlanmaktadır. Çevre ilçe ve 19 Mayıs törenlerinde Gürcü Kafkas ekibi gösterisiköylerden gelen halkın katılımıyla coşkulu bir ortamda kutlanan 19 Mayıs kutlamaları artık gelenek halini almıştır. Şenlik alanına gelen halk bir yandan hazırlanan programı izlerken, diğer yandan çevredeki ağaçlık alanlarda piknik yaparak eğlenmektedir.
SÖĞÜTLÜKAYA (HUNEMİS) KÖYÜ BATISINDAKİ KULE KALINTISI:
Posof ilçe merkezinin yaklaşık 5 km. güneybatısındaki Söğütlükaya (Hunemis) köyünün 300-400 m. kuzeyinde, Posof çayı vadisinde suyun akış yönüne göre solda bulunan bir kule kalmasıdır. Bugün büyük ölçüde harap halde olan kuleden sadece güney duvarı kalabilmiştir.
SÖĞÜTLÜKAYA (HUNEMİS) KÖYÜ DOĞUSUNDAKİ KULE KALINTISI:
Posof ilçe merkezinin yaklaşık 5 km. güneybatısındaki Söğütlükaya (Hunemis) Köyü'nün 300-400 m. kuzeydoğusunda, Posof çayı vadisinde, suyun akış yönüne göre sağda, sarp bir tepe üzerinde yer almaktadır. Bugün üst kısımları yıkılmış olan kulenin batı duvarı düz, doğu, kuzey ve güney duvarları hafif bombeli olarak inşa edilmiştir. Sağlam kalan duvar yüksekliği yaklaşık 4 m. civarındadır.
AKÇAKALE ADA ŞEHRİ KALINTILARI
Akçakale adası, Çıldır gölü içerisinde 2200 metre karelik bir alana sahiptir. Ada üzerinde bulunan kalıntılar, burada daha önce bir yerleşim biriminin bulunduğunu göstermektedir. Akçakale adası doğal güzellikleri yanı sıra birinci derecede arkeolojik sit alanıdır.
Tarih öncesi dönemlere ait kalıntıların mevcut olduğu ada şehrinin, ilk yerleşim evresinin hangi döneme ait olduğu tam olarak tespit edilememiştir. Ancak yapılan ilk yüzey araştırmalarında elde edilen veriler, adadaki ilk yerleşimin Cilalı Taş çağına (MÖ 4000) kadar uzanabileceğini göstermektedir. Adada, üzeri düz bir dolma tepenin (tümülüs) eteklerine açılan çukurlara kurulmuş olan Dolmenler (Taşlıdam) bulunmaktadır. 1943 yılında yapılan yüzey araştırmalarında burada çok kaba, mat ve siyah renkli çanak-çömlek parçaları bulunmuştur. Dolmenlerin ve bu kapların yapılış şekilleri ve işçilikleri, Neolitik devre ait oldukları fikrini güçlendirmektedir. Ada yerleşiminde bugün net olarak anlaşılabilen bir kale, bir şapel ve bir kule kalıntısı bulunmaktadır. Ayrıca ada üzerinde kayalar üzerine işlenmiş çeşitli motifler bulunmaktadır. Değişik dönemlerde yapıldığı anlaşılan bu motiflerin çoğunluğunu haç motifleri oluşturmaktadır.
KALELER
Ardahan ve çevresi tarihin en eski dönemlerinden beri çeşitli uygarlıklarca iskan olunmuş önemli bir yöremizdir. Urartu, Med, Pers, Roma, Sasani, Selçuklu, İlhanlı, Karakoyunlu, Akkoyunlu, Safavi ve Osmanlı uygarlıklarına ev sahipliği yapan yörede birçok tarihi eser ve kalıntı bulunmaktadır. İl genelinde Urartu Kalelerinin özelliklerini andıran kaleler, bu yörede yaşamış gayrimüslim tebaanın yaptığı küçük şapel niteliğinde kiliseler, tarihi camiler, Ardahan ve çevresine özgü mimari özellikleri*ne sahip evler, hamamlar, çeşmeler, çeşitli dönemlerin izlerini taşıyan heykel ve figürler bulunmaktadır.
1. ARDAHAN KALESİ:
Şehir merkezinin kuzeyindeki Halil Efendi mahallesi ile, şehir merkezini birbirinden ayıran Kura Nehri'nin hemen sol kıyısında bulunmaktadır. Tarihi oldukça eskilere dayanan ilk inşa evresi kesin olarak bilinmeyen Ardahan Kalesi'nin, Selçuklular tarafından yapıldığı ve Osmanlılar döneminde de sürekli olarak kullanıldığı bilinmektedir.
Kalenin inşasında mimari açıdan dikdörtgen bir plan düzeni esas alınmıştır. Klasik Osmanlı hisarları görünümündeki kalenin, ana girişi batıdandır ve giriş kapısının eyvan tarzında yüksek bir kemeri bulunmaktadır. Giriş kapısının üzerinde 963 H. tarihli bir inşa kitabesi vardır. Dikdörtgen plan oluşturan sur duvarları baştan başa kare tabanlı ve çokgen planlı çok sayıda kule ile desteklenmiştir. Kale içerisinde bir mescit ve hamam kalıntısı bulunmaktadır. Kale dendanları, duvar örgü tekniği, çokgen kuleleri ve konumlandırılış biçimi ile Rumeli Hisarının küçük ölçüde ele alınmış bir varyasyonu gibidir.
2. KAZAN KALE:
Ardahan'ın yaklaşık 12-13 km kuzeydoğusunda Kura vadisinin nehrin akış yönüne göre sağında yer almaktadır. Kesin tarihi bilinmeyen kale çevresinde eski yerleşim izleri mevcuttur. Büyük oranda yıkılmış olan kaleden, sadece doğu yöndeki kule kısmı ayakta kalarak günümüze ulaşabilmiştir. Bu kulenin MS 8-9. yüzyıllarda Türkistan'daki Kazan bölgesinden gelip, bu yörede yaşadıkları bilinen Türkler tarafından inşa edildiği anlaşılmıştır. Yüksekliği 15 metre olan bu kulenin, burada daha önce mevcut olan bir yerleşim üzerine sonradan inşa edildiği anlaşılmıştır.
3. ALTAŞ (UR) KALESİ:
Ardahan-Hanak karayolunun 18. km'sindeki Altaş (Ur) köyünün doğusunda yer alan sivri bir tepe üzerine kurulmuştur. Tarihi kaynaklarda sadece adı ve yeri belirtilen kalenin, ilk yapım tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Ancak VH.-VTII. yüzyıldan beri bu kalenin mevcut olduğu anlaşılmaktadır. Çevresinde eski yerleşim izlerinin mevcut olduğu tespit edilen kalenin, Türk dönemi öncesine ait kalıntılar üzerine, Türk döneminde inşa edilmiş olması kuvvetle muhtemeldir.