Araç köklüyurt köyü

#1
Sponsorlu Bağlantılar
ARAÇ KÖKLÜYURT KÖYÜNDE PİYONO SESLERİ
Kastamonu merkeze 63, Araç merkeze 18 kilometre uzaklıkta bir köy var.​

Cebrail Keleş - Kastamonu Postası​
Eski adıyla Vakıfgürne, 1960 yılından değiştirilen ve bugün kullanılan adıyla Köklüyurt.
Eskilerin anlattığına göre buralar vakıf arazisi ve köyü olarak yapılanmış.
Köyün nüfusunun büyük bir kısmı gurbetçi, İstanbul’da yaşıyorlar. Zanaatları de genelde pasta, börek, yufka üzerine.
Köyün ileri gelenleri, başta Mehmet Büyükçolpan olmak üzere, gençlerin köyünü tanıması, geleneklerini öğrenmesi, kaynaşmayı sağlaması adına son 3 yıldır şenlik düzenliyor.
Şenliğin bu yılki sanatçılarının Karabük’ten gelecek Piyanist Onur Bal ve gitarist Samet Sevinç olacağını duyar duymaz hazırlığa başladım. Köy şenliğinde piyano olduğunu duyar da durabilir miyim, hemen atladım Pathfinderıma (Kâşifime), düştüm Araç yollarına.
Köye ulaşınca ilk iş olarak yeni yapılan köy konağının önünde durdum.
Aziz Bölükbaşı ve birkaç köy sakinini bankta oturur bulunca,
“Uzak yoldan geliyorum, çorbamı isterim; karnım aç” dedim.
Bizi yukarı davet ettiler. Çorbalarımızı içerken, Muhtar Ahmet Kâhya, “Sabah 7.30’dan başlayıp öğle 12.00’ye kadar burada kazan kaynar, isteyen herkese çorba ikramımız vardır” diye olaya açıklık getirdi.
Çorbayı, çayı içince şenlik alanına doğru yola çıktık. Yol yayla yolu, tozlu ve taşlı bir de kalabalık olunca inenler çıkanlarla birlikte trafik karıştı.
Şenlik alanı köyün yukarısında, ormanlar arasında bulunan bir açıklıkta kurulmuş. Alanın hemen yanında bir yangın havuzu var.
Kâşifi bağlayacak (park edecek) gölge bir yer arıyorum. Bulamayınca ilk bulduğum ağacın altına bırakıyorum.
Burnuma gelen kokuları izleyip gözlemeci teyzelerimin yanında soluğu alıyorum. Mantarlı, peynirli ve diğer çeşitlerin tadına bakarken bu girişimci hemşerimle bir yandan konuşuyor, bir yandan atıştırıyorum.
“Gel” diyor, “Sana bir şey tattırayım. Buralarda pek bulamazsın.”
Kavanozların arasından birini çekip, “Bak” diyor, “Bu çam pekmezidir.”
Şaşırıyor, “Çamdan pekmez olur mu” gibilerden bir şeyler söylüyorum.
Kavanozun kapağını açıp bir kaşık tattırıyor. Bu pekmez filan değil, bildiğin çamın kokusuyla, reçinesiyle çam ormanı.
İnanılmaz bir lezzet.
Bir iki kaşık derken kavanozun yarısını bulunca, “Biraz da yumurtaları çek” diyor, “Yayla şenlikleri esnasında yumurta tokuşturmak isteyen olursa diye bir tencere kaynattık işte burada...”
Karabük TV’den meslektaşlar gelmiş, roportaj yapıyorlar.
Kameralar bir ağaç altında oturan Aziz Mat amcama uzanıyor.
“Amcam, dediler ki senin çok güzel bir sesin varmış, bize bir gazel okur musun?”
Aziz Amcam hiç nazlanmıyor. Elini atıyor kulağına başlıyor gazele. Çevreden “Allah, Allah” nidaları yükseliyor.
Köyün tarihçesini soruyorlar anlatıyor.
“Burası vakıfmış, civardaki en eski yerleşim yerlerinden biri olan köyümüzün adı bu özelliğine uygun olarak Kök-lü yurt olarak değişti. Çünkü en eski, en köklü yurt burasıdır.”
Aziz amcam daha söyleyecek ama hocamız sandalyenin üzerine çıkıp ezana başladığını görünce sonra diyor.
Yayla çayırlıklarında sandalye üstünde müthiş bir akustik eşliğinde çifte ezan okundu. Yaylaya 10 km uzaktan ormanlardan gelen suyun aktığı çeşme başında kollar sıvanıp abdestler alınmaya başladı.
Çayırlığın güney ucunda cemaat huşuyla namazını eda ederken yemek için son hazırlıklar bitmek üzereydi.
Namaz bitince yemek sırasına girildi. Karnımızı pilav tatlı ayranla doyurduktan sonra sıra geldi ruhumuzu doyurmaya.
Müziğin ilk tınıları duyulduğu zaman ağaç altlarında gölgelere saklanan öncelikle gençler sonra diğer Köklüyurtlular birer birer ortaya çıkmaya başladılar.
Piyanist programına önce “slov” parçalarla başladı, sonrasında istek parçaları, en sonunda oyun havalarıyla devam etti.
Görüntü bir festival, filmi tadındaydı.
Tahta parçalarıyla emaneten tutturulmuş bir yapı, üstünde bir kilim, altta modern bir piyanoyla birlikte, teknik alt yapı ve önde oynayan gençler.
Daha ne olsun.
Araç dağlarında Köklüyurt köyündeki yayla düzünde piyano dinledim.
Ruhum dinlendi!
13.07.2011 05:17:12​
 
Üst