Aksarayın Adetleri - Aksarayın Gelenekleri Ve Görenekleri

#1
Sponsorlu Bağlantılar
Aksaray Örf ve adetleri
Aksaray gelenekleri
Aksaray gelenek ve görenekleri nelerdir
Aksarayın düğün gelenekleri

Bugün Anadolunun hemen her yerinde olduğu gibi, kızı veya oğlu olan aileler, kızını evlilik çağına geldiği zaman, oğlunu de genellikle asker dönüşü evlendirirler.



a) Kız Arama:

Oğlanın istediği veya aile arasında beğenilen bir kız tespit edilir. Kızın gönlünün olup olmadığını anlamak ve davranışlarına bakmak için bir veya iki kadın kız evine gider. Kızın gönlü var ise ve beğenildiyse dünür gönderilir.



b) Dünür:


Ailenin yakınlarından ve hatırı sayılan birkaç kişi kız istemeye giderler. Biraz sohbetten sonra, “ALLAH’ın emri ve Peygamber Efendimizin kavli” ile kız istenir. Kız evi, “Kısmetse olur” diye düşünmek ve oğlanın durumunu sormak için mühlet ister. Durum tetkik edildikten bir müddet sonra oğlan evi neticenin ne olduğunu sormak üzere tekrar gider. Oğlanın durumunu tetkik eden kız evi, münasip görmediyse veremeyeceklerini, beğenmişlerse nişan gününü tespit edip, alınacak eşyaların neler olacağını konuşurlar.



c) Nişan:

Tespit edilen güne kadar oğlan evi tarafından nişan giysileri ve yüzük alınır. Ailenin durumuna göre nişan ya evde aile arasında, yada düğün salonunda yapılır. Nişan yerinin temini kız evine aittir. Nişan salonda yapılacaksa kalabalık bir davetli topluluğu bulunur ve saygı duyulan bir büyük tarafından yüzükler takılır. Bunun üzerine gelin kıza, oğlan tarafı para ve kıymetli eşyalar hediye eder. Nişan pastası getirilerek misafirlere dağıtıldıktan ve eğlenildikten sonra davetliler dağılır.



d) Düğün:

Her iki taraf düğünden 15 gün önce hazırlıkların bitip bitmediğini birbirlerine sorarlar. Hazırlıklar bitmemişse düğün bir iki ay ertelenir. Hazırlıklar bitmiş ise, hemen resmi işlemlere başlanır. Düğün kurulmadan önce kız, oğlan evi tarafından şehre götürülerek izinnamesi çıkarılır. Düğüne davet edileceklere basma veya pazenden birer metre yolluk alınır. Buna “Gönüllük” denilir. Düğün genellikle bir hafta devam eder. Düğün haftasının başında oğlan evinin damına bayrak dikilir. Böylece düğün olacak ev belirlenmiş ve ilan edilmiş olur. İlk günden itibaren kadınlar oğlan evinde toplanarak eğlenmeye başlarlar.

Salı günü komşu köyler davet edilir. Komşu köylerden gelenler, önde bayraktar olmak üzere, tutulan çalgıcılar ve köy halkı tarafından topluluk halinde karşılanır. Oğlan evi gelen misafirleri ağırlar. Akşam da kadın ve erkeklerin eğlenceleri ayrı, ayrı devam eder. Çarşamba günü çevre köylerden gelenlerle köy meydanında toplanılır. Sabahtan akşama kadar halay çekilir ve güreş yapılır.

Belirli bir uzaklıktaki testiyi (Kelle) vurmak için atıcılık müsabakası yapılır. Güreşte başı alana ödül olarak bir keçi verilir. Testiyi vurana ise şeref ödülü olarak damadı koruma görevi verilir. Çünkü damat korunmaz ise kaçırılır. Geri kurtarmak için kaçıranlara para verilir. İkindiden sonra halk oğlan evinde toplanır. Sonunda bayrak oğlan evinden indirilerek, milli ve mahalli kıyafetler giyen kadınlar, önde bayrak, erkeklerle birlikte kız evine giderler. Kız evi bahşiş almak için kapıyı açmaz. Oğlan evi bahşişi vererek kapıyı açtırır. Böylece kadınlar içeriye girerler. Erkekler, bayrak ve çalgıcılarla birlikte oğlan evine dönerler. Aynı gece erkekler düğün odasında toplanarak geç saatlere kadar içki içip eğlenirler.



h) Kına Gecesi:


Kız evine gelen kadınlar, burada yemek yerler. Yemekten sonra eğlence başlar. Başka bir yerde bulunan gelin kızı getirmek için tef çalan iki kadın, hem tef çalarak hem de şu nağmeleri söyleyerek kızı getirirler.

Kız anası, kız anası

Hani bunun öz anası

Çağrın gelsin kız anası

Yaksın elinin kınası

Kız da buna karşılık olarak şunları söyler:

Bahçenizde ot mu idim,

Üstünüze yük mü idim,

Bir kız size çok mu idim,

Oy anam oy, vay anam vay.

Kadınlar gelin kızı ortalarına alırlar ve buraya konan bir yastık üzerine dua okuyarak üç kez kaldırıp otururlar. Bu arada kadınlar oynarken getirilen kına, kızın sağ elinin ortasına ve ensesine yakılır. Başına al (kırmızı) ve yeşil tülbent örterler.

Gelinin kınası yakıldıktan sonra burada bulunan kadınlarda kına yakarak,çerez dağıtırlar. Eğlence bittikten sonra gelin kızın yanında yer alan yakın arkadaşları, diğer kadınlarla birlikte şu nağmeyi söyleyerek ayrılırlar.



Tuz çömleği, tuzsuz olmaz

Büyük evler kızsız olmaz

Kız eşim kız ayrılalım

Sabah olsun bir olalım.



i) Gelin Çıkarma:

Gelin kızla beraber kalan kızlar sabah erken kalkarlar ve gelin kızın çeyizini dışarı çıkarırlar. Oğlan evinden bir kadın gelin kızın gelinliğini getirir. Bahşişini aldıktan sonra teslim eder. Elbise gelin etrafında üç defa dolandırılarak giydirilir. Ayrıca başına fes te giydirilir. Yüzüne al, alın üzerine yeşil bunun üzerine de beyaz atkı örterler. Atkının üzerine de altın takarlar. Giydirme işlemi bittikten sonra, kız evde bulunan herkesle vedalaşır.

Oğlan evinden bayrakla, halay çekerek kız evine gelin almaya gelen seğmenler, gelinin eşyasını bir arabaya yüklerler. Gelin kardeşi tarafından beline al kuşak bağlanarak, doru bir ata bindirilir. Büyüklerden biri atın başını çekerek, toplulukla beraber köy etrafında dolaştırılır. Mezarlık yakınından geçilerek gelin oğlan evine getirilir.

Damat evin kapısında bekler. Damadın annesi, babası, yakınları ve düğüne gelen davetliler tarafından hediyeler verildikten sonra gelin attan iner. Damatla birlikte kesilen kurbanın üzerinden atlayarak eve girerler. Gelin eve girerken, damat, daha önce hazırladığı bozuk paraları cebinden çıkararak arkasına atar. Bu arada silahlar atılır, halaylar çekilir. Bir müddet sonra da düğün resmen bitmiş olur. Böylece çevre köylerden gelenler de köylerine dönerler.
 
#2
Geleneklerine bağlı Aksaraylı kadının incelik ve zarafetini evinin her köşesinde görmek mümkündür.

Aksaray kadını; evde ve sokakta giyimine özen gösterir. Evde sade, ev içi günlük giysileri kullanır. Sokakta ve ziyaretlerde ise "kişilik" adını verdikleri gezmelik kıyafetlerini giyer. Eski Aksaray kadınının karakteristik giyim özelliği şalvardır. Şimdi bile birçok Aksaraylı kadın şalvar ve işlikle (gömlek) görülmektedir. Şalvarın özelliği kaybolmamış, yalnız kumaşları değişmiştir.

Günlük Giysiler: Aksaray kadınının günlük giyimi denince, akla gelen ev içi giysileridir. Ev içinde, iş yaparken giydiği giysi işlik ve şalvardır. Bu giysi aynı cins kumaştan yapılmıştır. Giysi ile birlikte çevre, yemeni kullanılır. Ev içinde fazla süs ve ziynet eşyası kullanılmamaktadır. işlik ve şalvar genellikle çizgili kumaştan yapılmaktadır. Diril kumaştan yapılmakta olan şalvara bazı yerlerde "Doddiri" adı da verilmektedir.

a) Şalvar: Çizgili kumaştan yapılmıştır. içi patiska veya benzeri bir kumaşla astarlanmıştır. Geniş ağızlı, 'oldukça bol bir üst donudur. Belden bileklere kadar, hatta topuklara kadar uzundur. Şalvarın beli uçkurlarla bağlanır. Paçaları ayağın gireceği genişliktedir. Kumaş, boyunca çizgili olduğu için, giyen kişiyi uzun boylu ve ince gösterir. Cep ağızları elin rahatça girip çıkacağı şekildedir.
b) İşlik: Şalvar üstlüğüdür. Şalvarla birlikte aynı çizgili kumaştan yapılmaktadır. Vücudu sıkıca sarar. Önü açık olup, yakada ve belde düğme ile kapanır. Kol ağızları manşetle büzülmüştür. Vaka çevresi biye ile temizlenmiştir. Kollar uzun olur. içi patiska veya benzeri bir kumaşla astarlanmıştır. Manşetler düğme ile kapanmıştır. Kol ağızları pililerle daraltılmıştır. Beden boyu uzun değildir. Belden aşağıya doğru 8-10 cm uzunluğundadır. İşlik cepkeni de vardır.

Kişilik Giysileri: Giyime özen gösteren Aksaray kadını gezmede, misafirleri geldiği zaman, dikkatli ve özenli giyinir. Kişilik giysilerini giydiği zaman, ziynet eşyalarını takar, başına iğne oyalı çevre veya yazma örter.

a) Şalvar ve İşlik: Günlük giysilerin model özelliğini taşır.
b) Hırka: Hırkalar için astarlı, üstü değişik kumaşlardan yapılmış astar ve kumaşın arasına pamuk veya yün konularak sırınmış, boyu kasık altlarına kadar uzanan bir çeşit cekettir. Genelde kolludur. Kolsuz olana yelek adı verilmektedir.
c)Salta: Yünlü kumaştan dikilen, uzun kollu, ön kısmı açık, etekleri kısa yarım bir cekettir. Üzeri sim veya sırma ile işlenmiştir. Salta göğsü alttan sarar.
d) Entari: Kişilik giysilerinin en önemlisi entarilerdir. Entariler, çizgili, düz kumaşlardan yapıldığı gibi, en çok kadifeden yapılanları makbuldür. Kadifeden yapılan entariler sim ve sırma ile işlenir. Buna "Mıhlama" adı verilir. Etekleri yere katlar uzundur. Yani ayak topuklarını kaplar. Bazılarının arka etekleri kuyruklu olup, buna da üç peşli adı verilmektedir. Mıhlama ile bele gümüş kemer takılır. Kumaş ipekten olursa "Şetari" adını alır. Şetarinin etekleri simle işlemeli olmaktadır. Mıhlama ve diğer entariler önden bele kadar açık olmaktadır. Bu da düğmelerle tutturulur.

Başa Giyilenler:
a) Fes: Üstü basıktır. Fes etrafına şifon sarılır. Şifanun üzerine iğne takılır ya da fes oyalar ile süslenir.
b) Yemeni: Yemeni, genellikle desenli, renkli veya düz olarak örtülür. Yemeni örtenlerin yaşlarına göre rengi ve desenleri değişir. Yaşlılar beyaz desensiz olanları veya koyu renkleri tercih ederlerken, genç kızlar, etrafı iğne oyalı, albenisi olan renkleri tercih ederler.
c) Çevre: Çevreler desenli veya düz olur. Etrafı iğne oyaları ile süslenir. Başa düz olarak alınır.

Ayağa Giyilenler:
a) Çorap: Yünden elde örülür. Desenli veya düz renklidir.
b) Ayakkabı: Mes, lastik, pabuç, yemeni, ayakkabı olarak giyilir.

Özel Giyim-Saç ve Yüz Bakımı: Gelinlikler, şalvar ve işliklerin karakterini taşır. Gelinliklerin kumaşları saten veya ipek satendendir. Entari şeklinde, her tarafı işlemeli gelinlikler de vardır. Aksaray kadınlarının saçları uzundur. zülüf ve kakül görünür. Saçlar genellikle örgüler halindedir. Kadınlar boya olarak yüzlerine allık, gözlerine sürme, kaşlarına rastık kullanırlar. Düğünlerde veya bazı özel günlerde ellerine ve ayak parmaklarına kına yakarlar.

Erkek Giysileri: Aksaray erkeği de giyim kuşamına dikkat ve özen gösterir. Evde giyeceği ile dışarıda giyeceği farklıdır.

İç Giysileri:
a) Don: Belden dize veya biraz diz altına kadar uzanan şalvarın bir çeşididir. Patiskadan veya kaput bezinden evde dikilir.
b) Göynek: Kadınların giydiği entari şeklinde, diz kapağına kadar uzundur. Bu da evlerde patiskadan veya kaput bezinden dikilir. Dikiş makinesi olmayanlar ellerinde dikerler.
c) Gecelik: Genellikle yaşlı veya orta yaş erkekler giyerlerdi. Kadınların entarisine benzer, ayak bileklerine kadar uzar, bazı yaşlı erkekler evde kaldıkları süre içinde gündüz de giyerlerdi.

Başa Giyilenler:

Fes, şapka ve fötr şapka kılık-kıyafet inkılabından sonra hızla yaygınlaşmıştır. Bugün dahi erkeklerin bir kısım fötr şapka giymeye devam ederler.

Pantolon: Pantolon olarak oldukça geniş şalvar giyerlerdi. Günümüzde de bazı yaşlıları şalvarları ile görmek mümkündür. Diz kapağına kadar geniş, ondan sonrası daralan ve önden düğmeli şalvarı da giyerlerdi. Şalvarın bel kısmına şal (kuşak) sararlardı.

Gömlek: Yakasız, önden düğmeli ve adına işlik dediğimiz giysiyi giyerlerdi. Yakalı olanlar da vardı. Zamanla işlik adı mintan ve gömlek şekline dönüşmüştür.

Yelek: "Yakasız, yuvarlak yakalı ve dik yakalı, kolsuz, önden düğmeli ve delme adını verdikleri yeleği gömleğin üzerine giyerlerdi. Aksesuar olarak köstekli saat zinciriyle asılır ve saat yelleğin cebinde dururdu.

Palto: Kışın, terziler tarafından kaba kalın kumaştan dikilen "sakav" adı verilen giysidir; en üste giyilir.

Kadın ve erkek giyiminde eskiden görülen pek çok ayrıntı günümüzde tamamen ortadan kalkmıştır.
 
Üst