Adıyaman Hakkında Bilgi

#1
Sponsorlu Bağlantılar
Adıyaman Genel Bilgi


Adıyaman, Türkiye'nin Güneydoğu'sunda il ve il merkezi olan bir kenttir. Toroslar'ın güneydoğu uzantıları üstünde yer alan il toprakları kuzeyde malatya, doğuda Diyarbakır ve Şanlıurfa, güneyde Şanlıurfa ve Gaziantep, batıda ise Kahramanmaraş illeri ile sınırlıdır.

Adıyaman ili merkezi Orta Fırat bölümü içinde yer alır. Kuzeyde bulunan Çelikhan ile Gerger ilçesinin bir kısmı Doğu Anadolu Bölgesine, Batıda bulunan Gölbaşı ile Besni ilçesinin bir kısmı ise Akdeniz Bölgesine dahil edilmiştir.

Merkez ilçe dahil 9 ilçesi ile 406 köyü vardır. İlçeleri Merkez, Besni, Çelikhan, Gerger, Gölbaşı, Kahta, Samsat, Sincik ve Tut ilçeleridir.

Adıyaman ili 370 25’ ile 380 11’ kuzey enlemi, 370 ve 390 doğu boylamı arasında yer alır. Adıyaman ilinin yüzölçümü 7033 km2 , göller ile 7.871 km2 olup, il merkezinin rakımı 669 m dir.

Eski coğrafyacı ve tarihçilere göre; Güneyde Arap Yarımadasından, Kuzeyde Toros sıradağlarına doğru uzanan Arap çöllerinin sona erdiği yerde, Toros sıra dağlarının eteklerinde verimli topraklar yer almaktadır. Arap çöllerini kuzeyden bir ay gibi saran bu topraklara binlerce yıldan beri Verimli Ay (Hilal) adı verilmiştir. Ortadoğu Ülkelerinin merkezinde yer alan Verimli Ay (Hilal) topraklarında Asya, Avrupa ve Afrika kıt alarından gelen ana kara yolları birbirlerini kesmektedir. Tarih boyunca Verimli Ay (Hilal) bölgesi ana ticaret yollarının kavşak noktalarında, büyük ticaret ve sanayi şehirleri doğmuş, büyümüş, yıkılmış ve yerlerine yenileri kurulmuştur. Verimli Ay (Hilal) bölgesinin bir parçası sayılan Orta Fırat Bölümü'nün illerinden olan Adıyaman, bu bölgenin en üst sınırını oluşturmaktadır. Adıyaman ili uygun coğrafi özellikleri dolayısıyla tarihin her döneminde yerleşim bölgesi olmuştur.
Adıyaman, Anadolu'nun en eski yerleşim yerlerinden biridir. Geçilmesi güç ve savunulması kolay olduğu için Malatya Dağları, tarih boyunca yerleşim yeri olarak seçilmiştir. Burad yapılan arkeolojik kazılarda İÖ.3000'e ait kalıntılar bulunmuştur. Pirin Köyü'nde bazılarında duvar resimleri de bulunan 200'den fazla mağara bulunmuştur. Adıyaman Palanlı Mağarasında yapılan incelemelerde kent tarihinin M.ö. 40.000 yıllarına kadar uzandığı anlaşılmıştır.

Samsat-Şehremuz Tepe'deki tarihi bulgulardan M.ö. 7000 yılına kadar Paleolitik, M.O. 5.000 yıllarına kadar Neolitik, M.Ö.3000 yıllarına kadar Kalkolitik ve M.O.3000 -1.200 yıllan arasında da Tunç Çağı dönemlerinin yaşandığı anlaşılmıştır. Bu dönemde bölge Hititlerle Mitannilar arasında el değiştirmiş ve Hitit Devletinin yıkılmasıyla (M.Ö. 1200) karanlık bir dönem başlamıştır.

M.Ö. 1200'den Frig Devletinin kuruluşu olan M.Ö. 750 yılları arası dönemle ilgili olarak yazılı kaynağa rastlanmamıştır. Ancak; bu dönemde yöre, Asur etkisine girmeye başladığından, Samsat'ta bulunan Asur etkili mühürler ve Kahta Eskitaş Köyünde bulunan Hitit Hiyeroglifi ile yazılmış kitabeler, Anadolu'daki tarihi gelişimin Adıyaman'da da aynen devam ettiğini, göstermektedir. Bu dönemde Adıyaman ve çevresinde Hitit Devletinin yıkılmasıyla ortaya çıkan Geç Hitit şehir devletlerinden biri olan Kummuh Devleti hüküm sürmüştür.

M.Ö. 900-700 yılları arasında yöre Asur etkisinde kalmakla birlikte, Asurlular tam olarak egemenlik kuramamış, VI. yüzyılın başlarından itibaren yöreye Persler egemen olmuşlar ve Satrap'lar (Valiler) eliyle yönetilmiştir. MÖ. 334 yılında Büyük iskender'in Anadolu'ya girmesiyle Pers'ler hakimiyetini kaybetmiş, MÖ.I.yüzyıla kadar yörede Makedonyalı Seleukoslar hüküm sürmüştür. Seleukosların gücünün zayıfladığı sıralarda, Kral Mithradetes l Kallinikos Kommagene Krallığının bağımsızlığını ilan etmiştir (M.O. 69).

Başkenti Samosota (Samsat] olan Kommagene Krallığı, egemenliğini MS. 72'ye kadar sürdürmüş, bu tarihte yöre Roma imparatorluğu'nun eline geçmiştir. Adıyaman Roma imparatorluğu'nun Suriye Eyaletine, 6. Lejyon olarak bağlanmıştır. Roma imparatorluğu'nun 395 yılında Batı ve Doğu Roma olarak ikiye ayrılmasıyla, Adıyaman Doğu Roma imparatorluğu topraklarına katılmıştır. 643 yılından itibaren bölgeye Arap akınları başlamakla birlikte Arap hakimiyeti ancak 670 yılında Emevi'lerle kurulabilmiştir. 758 yılında ise, II. Abbasi komutanlarından Mansur Ibni Cavene'nin hakimiyetine girmiş, 926 yılına kadar Abbasi egemenliği altında kalan bölge, 958 yılında Bizanslıların eline geçmiştir.

1114-1181 yıllan arası yöreye Türk akınları olmuş, 1204-1298 yılları arasında Samsat ve yöresini Anadolu Selçukluları ele geçirmiştir. 1230 ve 1250 yıllarında Moğol saldırılan yaşanmış. 1298'de de bölge, Memlûkların eline geçmiştir. 1393 yılında Adıyaman bu kez de Timurlenk tarafından işgal edilerek yakılıp yıkılmıştır.

Büyük bir istikrarsızlığın olduğu Orta çağ boyunca Adıyaman Bizans, Emevi, Abbasi, Anadolu Selçukluları, Dulkadiroğullan arasında el değiştirmiş ve Yavuz Sultan Selim'in Iran seferi sırasında, 1516 yılında Osmanlı topraklarına katılmıştır. Adıyaman başlangıçta merkezi Samsat'ta bulunan bir Sancakla Maraş Beylerbeyliği'ne bağlanmış, Tanzimat’tan sonra bir kaza olarak Malatya'ya bağlanmıştır.

Cumhuriyetin kuruluşundan 1954 yılına kadar eski idari yapısı korunarak Malatya'ya bağlı kaza konumunda olan Adıyaman 1 Aralık 1954 tarihinde 6418 sayılı Kanunla Malatya'dan ayrılarak il haline gelmiştir.

Adıyaman’da günümüze gelebilen tarihi eserler arasında; Haydaran Kaya Mezarları,Turuş Kaya Mezarları, Dolmenler, Besni Kalesi, Gerger Kalesi, Kahta Kalesi, Keysun Kalesi, Samsat Kalesi, Karakuş Dikili Taşları, Eski Kahta Kaya Kabartmaları, Nemrut Dağı, St.Paul Kilisesi (1905), Cendere Köprüsü, Kızılin (Göksu) Köprüsü, Altınlı Köprü, Merkez Ulu Cami (176, Besni Ulu Camisi, Musalla Camisi, Besni çarşı Camisi (1492), Kab Camisi (176, Siratut Camisi, Hacı Abdülgani Camisi (Çarşı Cami) (1557), Hacı Süleyman Mescidi (1720), Eski Saray Camisi (İbrahim Bey Camisi) (163, Besni Toktamış Camisi (XVII.yüzyıl), Külhanönü Camisi , Besni Çarşı Camisi (1492), Abuzer Gaffari Türbesi, Mahmut El Ensari Türbesi, Şeyh Abdurrahman Erzincani Türbesi, Zeynel Abidin Türbesi, Çıplak Baba Türbesi, Hacı Ali Bey Türbesi, Hacı Yusuf Türbesi bulunmaktadır. Ayrıca Göksu, Gümüşkaya (Palaş), Palanlı ve Kitap mağaraları ile Besni, Çelikhan ve Kotur içmeleri vardır.
 
#2
Adıyaman Gezgin Gözüyle


NEMRUT DAĞI ÖREN YERİ

Adıyaman’a 86 km Kahta ilçesine 51km uzaklıktadır. Dünyanın 8. harikası olarak anılan ve UNESCO Kültür Mirası Listesinde yer alan bu yer Doğu Toros Sıradağlar üzerinde 2150m yüksekliğinde, Fırat nehri geçitlerine ve ovaya hakim bir tepe üzerindedir. Kommagene Kralı 1. Anticeos ‘a ( Antikos) anakaya üzerinde bir anıt mezar yapılmış ve üzerine kırma taşlar yığılarak büyük bir tepe biçiminde tümlüs oluşturulmuştur. Tümülüsün Doğu Batı ve Kuzeyindeki kayalıklara 9-10 metre boyutlarında dev kral ve tanrı, kartal ve aslan heykelleri konulmuştur.

ARSAMEİA KUTSAL ALANI


Adıyaman ili, kahta ilçesi sınırları içerisinde yer almaktadır. M.Ö. 3.YY da ( Hellenistik dönem) yaşamış arsemes tarafından kurulduğu için bu isimle anılmıştır. Prehistorik dönemden sonra Hellenestik, Roma ve orta çağda da yerleşim yeri olarak kullanılmıştır. Güneydeki tren yolunda Mitras’ın kabartma stili bulunmaktadır.

PİRİN ÖREN YERİ (PERRE ANTİK KENT)

Adıyaman’a 5km. uzaklıkta Örenli mahallesi sınırları içerisindedir. Perre şehri, Kommagene ülkesinin 5 büyük şehrinden biridir. Günümüzde çok az bir kalıntı ulaşmıştır. Antikkentte sur duvarları, halen halk tarafından kullanılmakta olan çeşme ve 200’e yakın kaya mezarının bulunduğu Nekropol yer almaktadır.

DERİK KUTSAL ALANI


İlimiz Sincik ilçesi Çatbahçe sınırları içerisindedir. 125m yükseklikte iki tepe arasındaki düzlük alana kurulmuştur. Burada bir tapınak ve kutsal Temenus ( çevre duvarı) ile simetrik yapıda iki adet “hercon” yer almaktadır.

PALANLI MAĞARASI:


Paleolithik dönem (taş devri) insanın yaşadığı dönemde kullanılmıştır M.Ö. 40,000 yıllarına kadar uzanan dönemde avcılık ve toplayıcılıkla uğraşan halkın mağara duvarlarına çizdikleri dağ keçisi ve geyik gibi hayvan resimleri günümüze kadar tahrip olmadan gelmiştir.

ULU CAMİİ


Adıyaman’ın merkezinde bulunmaktadır. Dulkadiroğulları (M.S. 1137-1522 ) zamanında yapılan camii daha sonraları bir çok kez onarım görmüştür.

Caminin bugünkü şekli ile 1863 tarihinde yaptırıldığını bildiren bir kitabe , minare kaidesinin doğuya bakan üst yüzeyinde bulunmaktadır. Aynı yerde altta kemer içinde bulunan bir başka kitabede caminin 1902 yılında tamir gördüğü anlaşılmaktadır.

ÇARŞI CAMİİ


Hacı Abdulgani isimli bir kişi tarafından 1550 yılında yaptırılmıştır. Dikdörtgen planlı caminin payandalarla desteklenen beden duvarları kesme taştan yapılmıştır.

ESKİSARAY CAMİİ


İlimiz merkez Eskisaray mahallesinde bulunan Saray camii (İbrahim paşa) Hicri 1148’de İbrahim paşa tarafından yaptırılmıştır. Cami bir çok defa onarım görmüştür. Son onarımda camii kuzeye doğru genişletilmiştir.

KAP CAMİİ


Kendi adıyla anılan mahallede bulunan Kap camii kitabesine göre hicri 1182 (1768) yılında yapıldıktan sonra Hicri 1342 (1923) Hacı Mehmet Ali tarafından yeniden yaptırılmıştır.

YENİPINAR CAMİİ

İlimiz Yenipınar mahallesinde bulunmaktadır. Düz bir alan üzerine kurulmuştur. Minare kaidesinde yer alan kitabeye göre Hicri 1133 (1720) senesinde Hacı Mahmut Atlı tarafından yaptırılmıştır.

St. PAUL KİLİSESİ


Adıyaman Merkez Mara Mahallesindedir. 1905 tarihli kitabesinden kilisenin oldukça eski bir yapı olduğu anlaşılmaktadır. St.Paul ismiyle anılan bir Süryani kilisesi olup, tescilli bir yapıdır. Bugün için küçük bir Süryani cemaati tarafından kullanılmaktadır.

NEMRUT DAĞI TÜMÜLÜSÜ


Nemrut Dağı Tümülüsü; Adıyaman’ın 86 km. doğusunda Kahta ilçesinin Karadut köyünde, dünyanın sekizinci harikası olarak tanınan, tepesinde küçük kırma taşların yığılmasıyla oluşturulmuştur. Tümülüs, 2150 m. Yükseklikte, görkemli bir kültür ve turizm merkezi konumundadır. İ.Ö. 1. Yüzyıla tarihlenen ve orijinali 55 m. olan tümülüsün bugünkü yüksekliği 50 m., çapı 150 metredir. Gündoğumu ve günbatımının tüm ihtişamıyla izlenebildiği bu tepede, Kommagene Kralı 1. Antiochos kendisi için görkemli bir anıt mezar, mezar odasının üzerine kırma taşlardan oluşan bir tümülüs ve tümülüsün üç tarafını çevreleyen kutsal alanlar inşa ettirmiştir. Tümülüs, Kral 1. Antiochos’un şerefine tertiplenen törenlere mahsus 3 terasla çevrilidir. Doğu, batı ve kuzey terasları olarak adlandırılan bu alanlardan doğu ve batı teraslarda; sıra halinde dizilmiş blok halinde 8 yontma taşın üst üste oturtulmasıyla oluşturulan 8-10 metre yüksekliğinde muhteşem heykeller, kabartmalar ve yazıtlar bulunmaktadır. Heykeller, bir aslan ve bir kartal heykeliyle başlar ve aynı düzende son bulur. Hayvanların kralı olan aslan yeryüzündeki gücü, tanrıların habercisi olan kartal ise göksel gücü sembolize eder.

KARAKUŞ TÜMÜLÜSÜ

Kahta ilçesinin14km kuzeyindedir. Hafif yükseltili bir tepe üzerinde olup olup tamamen kırma taşlarından yığma biçiminde yapılmış anıt mezardır. Kitabesinde Kommagene kralı Mithirisdatesin annesi İsiasın kız kardeşi Antiochis ve kızının gömülü olduğu yazılıdır.

SOFRAZ TÜMÜLÜSÜ

Adıyaman ili Besni ilçesi Üçgöz köyüne 3km uzaklıkta sofraz çayının aşmış olduğu derin vadinin kuzeyinde bir tepe üzerinde bulunmaktadır.

SESÖNK( Dikilitaş )TÜMÜLÜSÜ

Adıyaman ili besni ilçesi Zormağara köyündedir. Fırat vadisinden yaklaşık 300m yükseklikteki platoya oval biçimi 35m çapındaki tümülüsün yanında düzensiz aralıklarla dikilmiş 3çift sütün vardır.

HÖYÜKLER

Bunlardan bir kısmında kazı yapılarak bölgede yaşamış insanların kültürleri gün ışığına çıkarılmıştır. Bunlardan bazıları aşağı Fırat projesi kurtarma kazlıları ile açılan Samsat, Tille Ançoz, Gritille , Haylaz höyüktür. Bunun yanı sıra diğerleri Külafhöyük, Battal höyük, Boz höyük, Kara höyük, Mırıktıh höyük, Hementil höyük, Beşyol höyük, Tekağaç höyüğü bunlardan bazılarıdır.

NEMRUT VE KOMMAGENE UYGARLIĞI


Doğu-Batı Medeniyetinin, 2206 m. Yükseklikte muhteşem bir piramitteki kesişme noktası, Dünyanın sekizinci harikası Nemrut. Yüksekliği on metreyi bulan büyüleyici heykelleriyle, metrelerce uzunluktaki kitabeleriyle, UNESCO Dünya Kültür Mirasında yer almaktadır. İki bin yıldır güneşin doğuşunu ve batışını 2150 m. Yükseklikte izleyen dev heykellerin sırrının çözülmesi için KOMMAGENE UYGARLIĞI’nın keşfine gitmek gerekir.

Osmanlı İmparatorluğu’nda askeri danışman olarak görev yapan ve tarihi eserlere ilgi duyan Alman subay Helmut Von Moltke, 1838’de bölgedeki araştırmaları sırasında bölgedeki tarihi kalıntılar hakkında bilgi verdiği “Türkiye’deki Durum ve Olaylar Hakkında Mektuplar” adlı kitabında nedense Nemrut Dağı’ndaki heykellerden söz etmemiştir. Nemrut Dağı’nın zirvesindeki eserlerden ilk söz eden ve bunların Asurlular’dan kalma olduğunu tahmin eden, 1881’de Diyarbakır’da yol yapım işlerinde görevli Alman Mühendis Karl Sester’dir. Sester’in verdiği bilgiler doğrultusunda Kraliyet Akademisi tarafından araştırma yapmak üzere bölgeye gönderilen genç bilim adamı Otto Punchtein başkanlığındaki ekip, Nemrut Dağı’nın tepesindeki tümülüs ve tümülüsün doğu ve batı yanlarında oluşturulmuş teraslar üzerindeki devasa heykeller ve çeşitli kabartmalardan oluşan eserler üzerinde çalışır. Uzun çalışmalar sonunda Grekçe yazılı kitabeyi çözen Punchstein, bu eserlerin Kommagene Uygarlığı’na ait olduğunu ve Kommagene Kralı 1. Antiochos tarafından yaptırıldığını keşfeder. Antiochos’un ağzından yazılan kitabe, Nemrud Dağı’nın sırrını ve Antiochos’un yasalarını içermektedir.

Daha sonra Alman Mühendis Karl Humann ve İstanbul Arkeoloji Müzesinin kurucusu Osman Hamdi Beyin de katıldığı Nemrut Dağı çalışmaları 1953’ten 80’li yıllara kadar Amerika’lı Arkeolog Theresa Goell ve Friedrich Karl Dörner ve 1986 yılından itibaren, Dörner’in öğrencisi Sencer Şahin tarafından sürdürülmüştür.

Kommagene Uygarlığının ortaya çıkmasını sağlayan kazılar, Nemrut Dağı’ndan başka Arsameia, Samsat ve Fırat Havzasında gerçekleştirilmiştir. Bölgede yapılan kazılarda ortaya çıkartılan taşınabilir eserler müzelerde, geri kalanları da Milli Park Alanı içerisinde korumaya alınmıştır.

KOMMAGENE KRALLIĞI

Yunanca “Genler Topluluğu” anlamına gelen Kommagene, ismiyle bağdaşırcasına, Grek ve Pers Uygarlıklarının inanç, kültür ve geleneklerinin bütünleştiği güçlü bir krallıktır. Toros Dağlarındaki çeşitli yolların birleştiği noktada bulunan antik Kommagene Krallığı, Suriye’nin Kuzeyi, Hatay, Pınarbaşı, Kuzey Toroslar ve doğuda Fırat Nehri’nin çevrelediği verimli topraklarda yer almıştır. Tarıma ve hayvancılığa elverişli ve ekonomik önemi yüksek sedir ağacı ormanlarını barındıran Kommagene topraklarının, ilk çağlardan beri yerleşim alanı olarak kullanıldığı civardaki mağara ve arkeolojik buluntulardan anlaşılmaktadır.

İ.Ö. 2000 yılının ortalarında Hitit İmparatorluğu’nun egemenliği altına girdiği tahmin edilen Kommagene yöresi’nde Kommagene Krallığı’nın öncesi kabul edilen Kummuh Krallığı’nın olduğu ve Kummuh’un İ.Ö. 711’lerde Asurlular, İ.Ö. 605’te de Babilliler tarafından fethedildiği anlaşılmaktadır. İ.Ö. 6. Yüzyılın sonlarına doğru Kommagene toprakları Pers İmparatorluğu’nun eline geçmiştir. İ.Ö. 323’te Kommagene Bölgesinin idaresi Grek-Makedon yöneticilerin eline geçmiştir.

Antik dünyanın küçük ancak güçlü ülkesi Kommagene, baba tarafı Pers Krallarından “Krallar Kralı olarak anılan Darius’a ile, anne tarafı Makedonya Hükümdarı Büyük İskender ile akraba olan bir prensin oğlu Mithridates Kallinikos tarafından, İ.Ö. 109 yılında bağımsız bir krallık olarak kurulmuştur.

Farklı topluluklardan meydana gelen ve ayrı inanç ve kültürlere sahip Kommageneliler arasındaki birliği sağlamak konusunda büyük başarı sağlayan Mithridates Kallinikos, tanrılarla olan bağını kuvvetlendireceği ve böylece ulusunu barış içerisinde yaşatacağı inancıyla ülkesinin çeşitli yerlerinde tapınaklar yaptırmıştır.

Nemrut Dağı ve iki Arsameia şehrindeki kült yapılarıyla Kommagene Krallarının en ünlüsü olan 1. Antiochos devri (İ.Ö. 69-38), krallığın en müreffeh dönemdir. Kendi mezarını Nemrut Dağı’nın zirvesine, babası Mithridates 1. Kallinikos’un mezarını ise Arsameia’da Eski Kahta Çayının kenarına yaptıran 1. Antiochos, krallığını ekonomik ve kültürel yönden en üst seviyeye çıkartmıştır. 1. Antiochos’tan sonra Kommagene Krallığının parlak dönemleri, halefleri tarafından devam ettirilemez ve İ.S. 29 yılından itibaren Kommagene Kralları Roma tarafından atanır. İ.S. 72’de Romalılar’ın Kommagene’yi istila etmesiyle 200 yıllık krallığın bağımsızlığı tamamen sona erer ve bu tarihten sonra Kommagene toprakları Suriye’nin parçası olarak tarihteki yerini alır.

KOMMAGENE KRALLIĞI


Yunanca “Genler Topluluğu” anlamına gelen Kommagene, ismiyle bağdaşırcasına, Grek ve Pers Uygarlıklarının inanç, kültür ve geleneklerinin bütünleştiği güçlü bir krallıktır. Toros Dağlarındaki çeşitli yolların birleştiği noktada bulunan antik Kommagene Krallığı, Suriye’nin Kuzeyi, Hatay, Pınarbaşı, Kuzey Toroslar ve doğuda Fırat Nehri’nin çevrelediği verimli topraklarda yer almıştır. Tarıma ve hayvancılığa elverişli ve ekonomik önemi yüksek sedir ağacı ormanlarını barındıran Kommagene topraklarının, ilk çağlardan beri yerleşim alanı olarak kullanıldığı civardaki mağara ve arkeolojik buluntulardan anlaşılmaktadır.

İ.Ö. 2000 yılının ortalarında Hitit İmparatorluğu’nun
egemenliği altına girdiği tahmin edilen Kommagene yöresi’nde Kommagene Krallığı’nın öncesi kabul edilen Kummuh Krallığı’nın olduğu ve Kummuh’un İ.Ö. 711’lerde Asurlular, İ.Ö. 605’te de Babilliler tarafından fethedildiği anlaşılmaktadır. İ.Ö. 6. Yüzyılın sonlarına doğru Kommagene toprakları Pers İmparatorluğu’nun eline geçmiştir. İ.Ö. 323’te Kommagene Bölgesinin idaresi Grek-Makedon yöneticilerin eline geçmiştir.

Antik dünyanın küçük ancak güçlü ülkesi Kommagene, baba tarafı Pers Krallarından “Krallar Kralı olarak anılan Darius’a ile, anne tarafı Makedonya Hükümdarı Büyük İskender ile akraba olan bir prensin oğlu Mithridates Kallinikos tarafından, İ.Ö. 109 yılında bağımsız bir krallık olarak kurulmuştur.

Farklı topluluklardan meydana gelen ve ayrı inanç ve kültürlere sahip Kommageneliler arasındaki birliği sağlamak konusunda büyük başarı sağlayan Mithridates Kallinikos, tanrılarla olan bağını kuvvetlendireceği ve böylece ulusunu barış içerisinde yaşatacağı inancıyla ülkesinin çeşitli yerlerinde tapınaklar yaptırmıştır.

Nemrut Dağı ve iki Arsameia şehrindeki kült yapılarıyla Kommagene Krallarının en ünlüsü olan 1. Antiochos devri (İ.Ö. 69-38), krallığın en müreffeh dönemdir. Kendi mezarını Nemrut Dağı’nın zirvesine, babası Mithridates 1. Kallinikos’un mezarını ise Arsameia’da Eski Kahta Çayının kenarına yaptıran 1. Antiochos, krallığını ekonomik ve kültürel yönden en üst seviyeye
çıkartmıştır. 1. Antiochos’tan sonra Kommagene Krallığının parlak dönemleri, halefleri tarafından devam ettirilemez ve İ.S. 29 yılından itibaren Kommagene Kralları Roma tarafından atanır. İ.S. 72’de Romalılar’ın Kommagene’yi istila etmesiyle 200 yıllık krallığın bağımsızlığı tamamen sona erer ve bu tarihten sonra Kommagene toprakları Suriye’nin parçası olarak tarihteki yerini alır.

DOĞU TERASI


Kommagene ülkesinde güneşin doğuşunu ilk gören yer olan doğu terasına sert kayalardan oyulmuş merdivenli yollardan çıkılır. Doğu terası; tanrılar galerisi, atalar galerisi ve sunaktan oluşur. Tanrılar galerisindeki devasa tanrı heykelleri anıt mezara sırtını dönmüş biçimde sıralanmıştır.

Tanrılar galerisinin 5 heykelinden biri olan Antiochos, güney uçta ilk sırada yer almaktadır. Kendisini tanrılarla aynı kategoride gören Antiochos heykelini bu sıralamaya dahil etmiştir. 2. Heykel Kommagene-Fortuna Latincede şans, uğur, bereket anlamındadır. Heykeller arasında en uzun olan 3. Heykel Zeus-Oromasdes, Tanrılar tanrısı Kronos’un oğlu, baş tanrı ve gökler hakimidir. 4. Heykel Apollon-Mithras, Anadolu mitolojisinde baş tanrı Zeus’un oğlu olup ışık ve güneş tanrısıdır. Kuvvet ve kudretin sembolü olan Herakles Anadolu’da Herkül adıyla anılır.

Heykellerin her iki yanında içte yer alan göksel gücün temsilcisi kartal ve yanında duran aslan daima tanrıların ve kralların yanında onlara bekçilik etmektedir


KUZEY TERASI


Burası batı ve doğu teraslarını birbirine bağlayan 100 metre uzunluğunda bir tören yoludur. 80 metre uzunluğunda tamamlanmamış stel kaideleri bulunur.

BATI TERASI

Muhteşem bir gün batımının izlenebildiği , Doğu terasına benzer şekilde yapılmış batı terasında, tanrılar galerisindeki heykel sıralaması ve heykellerin arkasındaki kült yazısı bazı detaylar hariç aynıdır. Doğu terasından farklı olarak, tanrılar galerisinin kuzey ucunda, dördünde Kral Antiochos’un tanrılarla selamlaşması, diğerinde aslan figürü bulunan, kumtaşından yapılmış 5 kabartma (rölyef) bulunmaktadır. Aslan horoskop olarak bilinen kabartma, 25000 yılda bir meydana gelen astrolojik bir olayın sembolize edilmiş halidir.

Doğu ve Batı terasın her ikisinde de tanrı heykellerinin tahtlarını oluşturan taş blokların arkasında Grek harfleriyle yazılmış 237 satırlık uzun bir kült yazıtı NOMOS bulunmaktadır.

ANTİK KENTLER

ARSAMEİA ÖREN YERİ
(Nymphaios Arsameia’sı)

Kral 1. Antiochos kitabelerinde söz edildiğine göre, Arsameia İ.Ö. 2. Yüzyılın başlarında Kommagene’lerin atası Arsemia tarafından Kahta çayının doğusunda Eski Kahta kalesinin karşısında kurulmuş Krallığın yazlık başkenti ve idare merkezidir.

Güneydeki tören yolunda Mitras’ın kabartma steli, ayin platformu üzerinde Antiochos-Herakles tokalaşma steli ve bunun önünde Anadolu’nun bilinen en büyük Grekçe yazıtı bulunmaktadır. Yazıtın bulunduğu yerden başlayan 158 m. derine inen bir tünel ile yazıtın batısında benzer bir kaya dehlizi de dikkati çekmektedir.

Tepe üzerindeki platformda Mithridathes Callinichos’un mezar tapınağı ve sarayı yer almaktadır. Yapılan saray kazılarında çok sayıda heykel parçası, bir kraliçe ve Antiochos başı bulunmuştur. Arsameia ören yeri, Adıyaman’a 60 km. uzaklıktadır.

YENİ KALE

Adıyaman’a 60 km. uzaklıkta Kocahisar köyü yakınındadır. Kommagene’ler tarafından inşa edilen Yeni Kale, karşıdaki Arsemeia ile birlikte kullanılmıştır. Romalılar ve ardından Memluklular tarafından restore edilen Kale en son 1970’lerde Dörner tarafından kısmen onarılmıştır. Kale içinde çarşı, cami, zindan, su yolları, güvercinlik kalıntıları ve kitabeler bulunmaktadır. Kale’den Nymphois’e inen su yolu bir tünelle Arsameia’ya başlanmıştır. 80 metreyi bulan bu yolla halen suya ulaşmak mümkündür.

DERİK KALESİ

Cendere Köprüsünden sonra Sincik yolu üzerindeki Datgeli köyünün yakınlarındaki 1400 m. rakımlı bir bulunan tepenin üzerine kurulmuştur. İ.S. 70’lerde Romalılar tarafından inşa edildiği ve 300’lere kullanıldığı tahmin edilen, içerisinde büyük bir tapınak bulunan bölgenin kutsal alanı kabul edilen kalenin hemen yakınında Kommagene döneminde inşa edilen Temenos kalıntıları bulunmaktadır.

GERGER KALESİ (FIRAT ARSAMEİA’SI)

Adıyaman’ın Kahta İlçesine 85 km. uzaklıkta bulunan, tarihi Geç Hitit dönemine dayanan kale, Fırat Nehrinin batı yakasında yer almaktadır. İ.Ö. II. Yüzyılda Kommagenelilerin atası olan Arsames tarafından kurulmuştur. Sarp kayalar üzerine, Aşağı ve Yukarı Kale olmak üzere iki bölümde inşa edilen Gerger Kalesi’nin batı surlarında Kral Samos’a ait bir kabartma bulunmaktadır. İslami dönemde de kullanılan kale içerisinde cami, dükkanlar ve su sarnıçları bulunmaktadır.

PERRE ANTİK KENTİ

Adıyaman kent merkezine 5 km. uzaklıkta, Kuyucak köyü yolu üzerindeki Pirin köyündeki kalıntılar ve 200 civarındaki kaya mezarı da bu yerleşim yerine aittir. Antik çağdan kalan bu nekropol ve çevresi Kommageneliler döneminde önemli bir yerleşim merkezi olmakla birlikte, Romalılar döneminde en parlak devrini yaşamış bir kenttir. Girişleri kabartmalarla süslenmiş mezar odaları arasında irtibatı sağlayan geçişler bulunmaktadır. Kayalar içerisinde oyulmuş bu mezar odaları içerisinde lahitler de yer alır.​
 
#3
Adıyaman Sözlü Tarih


YEDİYAMAN EFSANESİ

Çok eskilerde bu kentte oturan ve putlara tapan bir babayla yedi oğlu vardır. Bu yedi kardeş, putlara tapan babalarının dini inancını benimsemediklerinden, babalarının ava çıktığı bir gün putları kırarlar. Baba, av dönüşü putların oğulları tarafından kırıldığını görünce onları birer birer öldürür, Halk, yiğitlikleri ve mertlikleri nedeniyle, kahraman gözüyle baktığı bu kardeşlere, YEDİYAMAN adını takmıştır. Sonradan bütün bölgeye yayılan. YEDİYAMAN adı, zamanla değişerek Adıyaman şeklini alır.

Bugün şehrin güneyinde YEDIKARDEŞ diye bilinen ve yedi mezarın bulunduğu yer, halk arasında halen kutsal sayılmakta ve adaklar adanıp, mum yakılmaktadır.


HISN-İ-MANSUR KALE EFSANESİ


Efsaneye göre, Adıyaman kalesinin orta yerinde mil üzerinde dönen bir köşk varmış. Su köşkte savaşı seyreden Arap kumandanının kızı, kaleyi kuşatan Türk kumandanını görür ve ona aşık olur. Kız Türk kumandanına haber göndererek kendisini almayı kabul ettiği takdirde kale anahtarını vereceğini söyler.

Bir gece gizlice Türklerin tarafına kaçan kızı, Türk kumandanı kabul eder ve kendisiyle görüşür. Bu sırada kız, elbiselerinin içinde bir şeyin kendisini rahatsız ettiğini söyler.

Elbiseleri çıkarıldığında kuru bir yaprağın vücudunu tahriş ettiği görülür. Bu duruma çok sinirlenen Türk Kumandanı "Baban seni kuru bir yapraktan dahi sakınır yetiştirdiği halde kendisine ihanet ettin. Kim bilir bize ne türlü ihanetler yaparsın", diyerek kızı öldürtür. Kale ve şehri yaptığı hücumlarla ele geçirir.


SAMSAT KALESİ EFSANESİ


Kommagene ülkesinin baş kenti Samsat’ta oturan bir kral var. Kralın güzel kızına her ülkeden talipler gelir, hepsi de geniş topraklar, sonsuz paralar sunar kızın babasına. Kızıyla evlenmelerine izin versin diye . Kral içme suyu problemi bulunan şehre suyu kim önce getirirse kızı ona vereceğini söyler.

Yarışmacılar birbirleriyle çekişerek geceli gündüzlü düşünerek çalışırlar. Bir gün şehir halkı, yakınlarına kadar uzanan ve her gün ilerleyen dev su kanalları görür. Arkasından şehre hayat veren sular akmaya başlar. Arsameia’nın genç prensi bugüne kadar kalan su kanallarıyla şehre suları akıtır. Genç prensesle evlenerek çalışmalarının karşılığını SAMOSATA’dan alır.

Romalılar devrinde SEPTİMUS SEVERUS zamanında yaptırılan ve 2 bin yıllık bir geçmişe sahip olan Kalıta çayı üzerindeki (Cendere köprüsününde halk arasında bir öyküsü vardır.

Septimus Severus köprünün her ucunda iki adet olmak üzere dört sütun diktirir. Bu sütunlar kendisini, eşi JULİA DONNA, oğulları CARACALLA ve GETA’yı temsil eder. Ancak savaş sırasında Geta öldürülünce sütunlardan.birini yıktırır. Böylece köprünün bir tarafında iki, diğer tarafında bir sütun kalır. Bu nedenle köprüde halen üç sütun bulunmaktadır.
 
#4
Adıyaman Cami ve Mescitleri


Ulu Cami (Merkez)

Adıyaman Çarşısı içerisinde yer alan Ulu Cami ilin en büyük camisidir. Belgelere göre Zülkadiroğullarından Alaü’d-devle tarafından yaptırılmıştır. Günümüzdeki yapı eski yapının yıkılarak 1873’te yapılmış şeklidir. 1902 yılında Mehmet Fevzi Efendi tarafından onarılmıştır.

Ulu Cami, kareye yakın dikdörtgen planlı olup, kesme taştan, dört payenin taşıdığı merkezi bir kubbe ile üzeri örtülüdür. Ayrıca dört köşesinde dört küçük kubbe ile ana kubbe desteklenmiştir. Orta kubbe oldukça yüksek ve kasnaklıdır. Caminin biri kuzey, diğer ikisi de batı ve doğu köşelerinde bulunan üç kapısı vardır. Bunlardan doğu köşesindeki beş basamaklı bir merdivenle sahanlığa çıkılarak içeri girilmektedir. Kuzey girişinin önünde dört sütunun taşıdığı çapraz tonozlu, beş bölümlü bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Girişin ahşap kapısı 1902 yılında Çevre Mehmet Fevzi tarafından yapılmış, son derece güzel bir eserdir.

Kare kaideli silindirik gövdeli minaresi caminin kuzeydoğu köşesindedir. Buradaki iki kitabede 1798 ve 1854 tarihleri yazılıdır. Büyük olasılıkla bunlar caminin onarımı ve minarenin yapımı ile ilgilidir.


Ulu Cami (Besni)

Caminin kuzey cephesindeki giriş kapısı üzerindeki kitabeden XVII.yüzyılda yaptırılmış olduğu anlaşılmaktadır. Besni’nin en büyük camisi olan bu yapının önünde iki sıralı sütunların meydana getirdiği üç bölümlü bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Doğu yönündeki minare ile birlikte L şeklinde bir plan düzeni göstermektedir. İbadet mekanı mihrap duvarına paralel üç sıralı ve her sırada üçer sütun ile dört nefe ayrılmıştır. Sütunları birbirine bağlayan kemerler üst örtüyü taşımaktadır.

Kuzeydoğusundaki minare saçak hizasına kadar kare kaide üzerinde yükseldikten sonra şerefe altı zengin mukarnaslarla süslü silindirik gövdeye geçilmektedir. Caminin biri minare yanında, diğeri de ibadet mekanının altındaki beden duvarlarında olmak üzere iki çeşmesi bulunmaktadır.

Besni Ulu Camisi mimari elemanları, iç mekan düzeni ve üst örtüsü ile yerel bir üslubu yansıtmaktadır.


Kab Camisi (Merkez)

Adıyaman Çarşısı ile Hükümet Konağı arasında Kab Mahallesi’nde bulunan bu cami, kitabesine göre 1768 yılında yapılmış, 1923 yılında da Hacı Mehmet Ali isimli bir kişi tarafından yeniden yapılmıştır. Bunları belirten kitabeler kuzey ve güney yönündeki kapıların üzerindedir.

Dikdörtgen planlı caminin önünde son cemaat yeri, yazlık ve kışlık olmak üzere iki tanedir. Cami ve son cemaat yeri kesme taştan yapılmış olup, üzerini kasnaktan itibaren bağdadi sıvalı ahşap bir kubbe örtmektedir. İbadet mekanındaki iki payenin yardımıyla ve bunları birbirine ve duvarlara bağlayan kemerlerle içerisi kare şekline dönüştürülmüştür. Bunun dışında kalan bölümler, önceden caminin bütününde olduğu gibi ahşap tavanla örtülmüştür.

Caminin kuzey kenarında kare kaide üzerinde silindirik tek şerefeli minaresi bulunmaktadır. 1934 yılında yıldırım düşmesi sonucu yıkılan minaresi yenilenmiştir. Ayrıca çevresinde hamam, çeşme ve helalar bulunmaktadır.


Siratut Camisi (Merkez)

Siratut Mahallesi’nde, Cumhuriyet Caddesi üzerindeki bu cami Hacı Mehmet İnan tarafından Cumhuriyetin ilanından sonra eski caminin yerine yeniden yaptırılmıştır. Caminin giriş kapısı üzerinde okunamayacak derecede bozulmuş olan kitabesinin eski camiye ait olduğu sanılmaktadır.

Dikdörtgen planlı caminin üzeri ahşap bir kubbe ile örtülüdür. Önünde dört kemerli bir son cemaat yeri bulunmaktadır.


Çarşı Camisi (Hacı Abdülgani Camisi) (Merkez)

Adıyaman Çarşısı içerisinde bulunduğundan ötürü Çarşı Camisi olarak isimlendirilen bu cami, vakfiyesinden öğrenildiğine göre Hacı Abdülgani tarafından 1557’de yaptırılmıştır. Ardından Hacı Mehmet Bini Seyfettin Rızaullah tarafından 1640 yılında yenilenmiş, 1910’da 1957 ve 1982 yıllarında onarılmıştır.

Dikdörtgen planlı caminin ibadet mekanının ortasında dört dikdörtgen payenin taşıdığı ahşap bir kubbe, bunun dışında kalan kısımlarda ahşap tavanlarla örtülmüştür. Beden duvarları beyaz köfeki taşından olup, kenarlarda payandalarla desteklenmiştir. Caminin kuzey yönünde kesme taştan yapılmış son cemaat yeri bulunmaktadır. Son onarımlarla cami özelliğini yitirmiştir.


Hacı Süleyman Mescidi (Merkez)

Yeni Pınar Caddesi üzerindeki Hacı Süleyman Mescidi, kitabesinden öğrenildiğine göre 1720 yılında yaptırılmış, 1890 ve 1899 yılında da onarılmıştır.

Dikdörtgen planlı küçük bir yapı olan mescidin önünde dört sütunlu ahşap tavanlı bir son cemaat yeri bulunmaktadır. İbadet mekanının üzeri ahşap bir tavan ve çatı ile örtülüdür. Mescit mimari yönden bir özellik taşımamaktadır.


Eski Saray Camisi (İbrahim Bey Camisi) (Merkez)

Eski Saray Camisi kitabesinden öğrenildiğine göre 1638 yılında İbrahim Bey tarafından yaptırılmıştır. Günümüze gelen yapının yalnızca doğu cephesinin bir kısmı ile güney cephesi ilk yapıya asit olup, diğer bölümler tamamen değişmiş ve yapı orijinalliğinden uzaklaşmıştır.

Dikdörtgen planlı, ahşap tavanlı caminin mihrap yönündeki duvarları kesme taştandır. Üzeri ahşap çatı ile örtülüdür. Son onarımlarda cami genişletilmiş, bu nedenle de son cemaat yeri ibadet mekanı içerisinde kalmıştır.

Adıyaman camileri içerisinde en dikkat çekici mihrap bu camide olup, yarım silindirik mihrap nişi mukarnaslarla sonuçlanmaktadır. Ayrıca mihrap nişinin etrafı kemerli bir bordürle de çevrelenmiştir. Caminin doğu yönündeki kapısı üzerinde de orijinal kitabesi bulunmaktadır.


Toktamış Camisi (Besni)

Günümüzdeki Besni’nin güneyinde terk edilmiş olan Eski Besni’nin bulunduğu yerdeki bu cami, oldukça harap ve yıkık durumdadır. XVII.yüzyılda yapıldığı sanılırsa da bu iddia kesin değildir. Caminin son cemaat yeri ve minaresinin dışında kalan bütün bölümleri moloz taştan yapılmıştır. İbadet mekanı duvarlarında yer yer ağaç hatıllar kullanılmıştır. Son cemaat yeri ile orijinal olan minaresi keme taştandır. Üst örtüsü toprak damlıdır. İbadet mekanı dikdörtgen planlı olup, yöresel mimari üslubunu yansıtmaktadır.


Külhanönü Camisi (Besni)

Bu caminin ne zaman ve kim tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir. Yapıda kullanılan malzeme ve mimari elemanlara dayanılarak geç devir Osmanlı camisi olduğu sanılmaktadır. Dış duvarları kesme taştan olup, dikdörtgen planlı caminin önünde üç bölümlü son cemaat yeri vardır. İbadet mekanı üç sıra halindeki pencerelerle aydınlatılmıştır. Üst örtüsü çatı ile kaplanmıştır. Kuzeybatı köşesine son cemaat yerinin çıkıntısı ile caminin ana duvarlarının birleştiği yere kare kaideli on iki kenarlı gövdesi olan minare yerleştirilmiştir.


Çarşı Camisi (Besni)

Eski Besni’nin merkezinde bulunan bu cami çarşı içerisinde olduğundan ötürü Çarşı Camisi olarak tanınmıştır. Kapısı üzerindeki kitabeden 1492 yılında Kalaunoğlu Mehmet Nasır tarafından yaptırıldığı öğrenilmektedir. Bu kişinin Mısır Kölemen Sultanları ile bağlantısı olup olmadığı bilinmemektedir.

Cami yöresel üsluba göre yapılmış, düzgün bir planı bulunmamaktadır. Girişte aynı zamanda avlu olarak kullanılan bir son cemaat yeri ve dikdörtgen planlı ibadet mekanı bulunmaktadır. İbadet mekanı, iki sıra halinde üçer sütunla üç nefe ayrılmıştır. Caminin ikinci katında ne amaçla bilinmeyen bir takım odalar yer almaktadır. Dış cephesinin yalnızca doğu yönünde pencereler açılmış, diğer yönlere de yontma taştan sağır duvarlar yerleştirilmiştir. Batı cephesi arazi meylinden ötürü toprak altında kalmıştır. Bu nedenle de caminin üzerini örten topraktan arazi seviyesi ile aynı hizaya gelmiştir. Doğu cephesinde giriş kapısı üzerine 12 kenarlı minaresi yerleştirilmiştir.


Musalla Camisi (Merkez)

Musalla Camisi’nin ne zaman ve kim tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir. Minaresi 1890 yılında yıkılmış, cami bir süre kadro harici bırakılmış ve cezaevi olarak kullanılmıştır. Dikdörtgen planlı olan bu cami Vakıflar genel Müdürlüğü tarafından restore edilmiştir. Cami mimari yönden önem taşımamakta olup, günümüzde ibadete açıktır.
 
#5
Adıyaman Kaleleri


Adıyaman Kalesi (Merkez)

Adıyaman’ın ortasındaki yığma tepe üzerindeki bu kaleyi VII.yüzyıl ortalarında Bizans saldırılarına karşı koymak amacıyla Emevi komutanı Mansur İbn-i Cavana yaptırmıştır. Kaleye komutan Hısn-ı Mansur ismi verilmiştir. Bu kale sonradan Adıyaman kentinin oluşmasına neden olmuştur. VIII.yüzyılın sonlarına doğru da Harun-ür Reşit tarafından onarılmıştır. Günümüze oldukça harap ve yıkık bir durumda gelebilmiştir.

Adıyaman Kalesi ile ilgili bir efsaneye göre; kalenin orta yerinde bir mil çevresinde dönen bir köşk varmış. Bu köşkte Arap kumandanının kızı kaleyi kuşatan Türk kumandanını görmüş ve ona aşık olmuştur. Kumandana haber göndererek kendisi ile evlenmeyi kabul ettiği takdirde kalenin anahtarını vereceğini söylemiştir.

Bir gece Türk kumandanının yanına kaçmış ve ona elbiselerinin içerisindeki bir şeyin kendisini rahatsız ettiğini söylemiştir. Elbiselerini çıkardığında bir kuru yaprağın vücudunu zedelediği görülmüştür. Kumandan “Baban seni kuru bir yapraktan dahi sakınır yetiştirdiği halde kendisine ihanet ettin. Kim bilir bize ne türlü ihanetler yaparsın”, diyerek kızı öldürtür. Bundan sonra da kaleyi ve şehri ele geçirir.


Besni Kalesi (Besni)

Besni ilçesindeki bu kalenin Hititlerden kaldığı sanılmaktadır. Timur’un Anadolu’yu işgali sırasında, 1400’lerde Timur’luların eline geçmiş, Yavuz Sultan Selim 1516’da bu kaleyi ele geçirmiş ve onarmıştır. Günümüze harap durumda ulaşabilmiştir.


Kahta Kalesi (Kahta)

Kahta’nın 20 km. kuzeyinde Eski Kahta Köyü (Kocahisar) yakınındadır. Kahta Çayına hakim kayalık bir tepe üzerinde bulunmaktadır. Hititlerden kalma bir kale olup, MÖ.IX.yüzyılda yapılmıştır. Eski Hitit metinlerinde bu kalenin ismi geçmektedir. Yavuz Sultan Selim zamanında 1516’da ele geçirilmiş, Sultan I.Mahmut tarafından da onarılmıştır.

Bugünkü kale meydanında bu kaleden arta kalan bir cami kalıntısı, hamam, iki su sarnıcı, kral sarayı ve diğer bina kalıntıları bulunmaktadır. Kaleden Kahta Çayına inen 400 m.uzunluğunda kayalar oyularak yapılmış merdivenli bir yol vardır. BU yolun yapılış amacı kalenin kuşatıldığı sırada su gereksiniminin bu yolla sağlanmasıdır.

Theresa Cille ve Profesör Dörner’in burada yaptıkları kazılarda büyük boyda kabartmalar ele geçirilmiştir. Ayrıca Anadolu’daki yazılı kayaların en büyüğü de kalenin güney yamacındadır. Buradaki Grekçe yazıtta Kommegene Devletinin başkenti Arsemia, Kral Antiochos’un aile seceresi, siyasi amaçları ve dinsel inançları yazılıdır. Ayrıca I. Antiochos’un babası Kommagene Kralı I.Mithridates’in burada gömülü olduğu ve onuruna her ay törenler düzenlendiği bu yazıttan öğrenilmektedir.


Keysun Kalesi (Besni)

Besni İlçesinin güneyindeki Çakırhöyük (Keysun) bucağında, geniş bir ovanın ortasında bulunan kalenin ne zaman yapıldığı bilinmemektedir. Günümüze surlarından birkaç parça gelebilmiştir. Tarih boyunca ova ortasında bulunduğundan ötürü bir çok kez yakılıp yıkılmış, sık sık da el değiştirmiştir. Kalenin çevresindeki Ovene ve Tavas isimli su kaynakları ünlüdür.


Samsat Kalesi (Samsat)

Samsat’ta bir höyük üzerindeki bu kale Hititler döneminden kalmıştır. Yapılan değişikliklerle Roma döneminde de kullanılmıştır.

S.Müller, E.Meeyer ve F.Sardient burada kazı yapmış, bu kazılar sonucunda; surlar, su kemerleri, su kanalları ile mozaik döşemeli saray kalıntıları ortaya çıkarılmıştır.


Yeni Kale (Kahta)

Yeni Kale, Kocahisar (Eski Kahta Köyü) yakınında Kommagene Krallığı tarafından yapılmıştır. Yakınındaki Arsemia ile birlikte kullanılan kale Romalılar ve Memluklar tarafından onarılmış, bazı ekler yapılarak kullanılmıştır.

F.Dörner 1970’li yıllarda burada bir kazı ve onarım çalışması yapmış, kale içerisindeki camiyi, zindanı, su yollarını ortaya çıkarmıştır. Ayrıca burada kitabeler bulunmuştur. Kaleden Nymphois’e inen su yolunun 80 m. uzunluğunda bir tünelle Arsemeia ile bağlantısı olduğu ortaya çıkarılmıştır.







Derik Kalesi (Sincik)

Cendere Köprüsü’nden Sincik İlçesi Datgeli Köyü’nün yakınında 1.400 m. yüksekliğindeki bir tepe üzerinde kurulmuştur. Kalenin MS.70’lerde Romalılar tarafından yapıldığı ve uzun süreli kullanıldığı bilinmektedir. Kalenin içerisinde büyük bir mabet bulunduğundan ötürü kutsal bir alan olarak kabul edilmiş ve çevresinde yaşayanlarca ziyaret edilmiştir. Kutsal bölge olarak kabul edilen bu kalenin yakınında Kommegene krallarının Temenos kalıntıları bulunmaktadır.


Gerger Kalesi (Gerger)

Gerger ilçesinin güneyindeki Oymaklı (Nefsi Gerger) Köyü yakınındadır. Aynı zamanda Berber Kalesi olarak da tanınan, sarp bir kayalık üzerindeki Orta Çağ’dan kalma bu kale, günümüze son derece iyi bir durumda gelmiştir.

Hitit döneminde yapıldığı sanılan kalenin, MÖ.II.yüzyılda Kommegenelerin soyundan Arsemes tarafından kurulduğu iddia edilmektedir. Kale aşağı ve yukarı kale olmak üzere iki bölümden, blok taşlardan meydana gelmiştir. Kalenin batı surlarında Kral Samos’a ait bir kabartma bulunmaktadır. Arap akınları sırasında Arapların eline geçen kalenin içerisine cami, dükkanlar ve su sarnıçları yapılmıştır.
 
#6
Adıyaman Köprüleri


Cendere Köprüsü (Kahta)

Kahta İlçesinin 18 km. kuzeyinde Fırat Nehri’nin kollarından Cendere Çayı’nın en dar yerinde bulunan Cendere Köprüsü’nün ne zaman yapıldığı konusunda çelişkiler bulunmaktadır. Köprünün Kommagene Krallığından kaldığı veya Roma İmparatoru Septimus Severius’un (MS.192-211) emri ile yapıldığı kaynaklarda geçmektedir.

Cendere Köprüsü’nün yanı başına, Karakuş Tepesi’ndeki yuvarlak sütunlar, köprünün yerini belli etmek için dikilmiştir. Köprü ayakları kayalıklar üzerine oturtulmuştur. Köprünün boyu 30 m., yüksekliği de 18 m.dir. Köprünün büyük bir kemeri ve doğu tarafında da küçük bir tali kemeri bulunmaktadır. Kemerlerin her biri 10 tonluk 92 blok taştan meydana getirilmiştir. Bu köprü çağının en güzel mühendislik örneklerinden birisidir. Burada Kommegene Krallığına ait bazı yazıtlar da bulunmuştur.


Kızılin (Göksu) Köprüsü

Gümüşkaya Köyü’nün 3 km. kuzeybatısında Göksu Çayı üzerindeki Göksu Köprüsü Roma döneminde, MS.I.-II. yüzyılda yapılmıştır. Bu köprü Samsat’ı Besni’nin Çakırhöyük Bucağına bağlamaktadır.

XIX.yüzyılın sonlarında burada çıkan bir itilaf nedeni ile dinamitlenerek yıkılmıştır. Günümüzde köprünün orta kemeri dışında kalan bölümleri sağlam durumdadır.


Altınlı Köprü (Gölbaşı)


Adıyaman, Gölbaşı İlçesi Yolbağ (Karamağara) Köyü’nde, Karatepe’nin eteklerindeki vadide yer alan bu köprünün yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır. Roma dönemine ait olduğu sanılan köprü, kemerleri beyaz kesme taştan, diğer kısımları da moloz taştan yapılmıştır. Köprü 4 büyük kemerden meydana gelmiştir. Günümüze orijinal şekli ile gelen köprü halen kullanılmaktadır.
 
#7
Adıyaman Mağaraları


Göksu Nehri boyunca, 40-50 m. yükseklikteki kayalar üzerinde doğal mağaralar bulunmaktadır. Bunlar Besni ilçesi yönünde Kızılin ve sarıkaya Köylerinde, Adıyaman’da da Gümüşkaya ile Malpınarı çevresinde yoğunlaşmıştır.

Adıyaman’ın 10 km. kuzeyinde, Adıyaman-Çelikhan-Malatya karayolu üzerindeki Palanlı Köyü içerisinde Palanlı Mağarası yer almaktadır. Bu mağara MÖ.40.000’den itibaren kullanılmış doğal bir mağara olup, duvarlarında belirgin kontur hatları ile bir geyik figürü bulunmaktadır. Mağaranın bulunduğu bu bölge sit alanı olarak tescil edilmiştir.

Adıyaman yakınındaki İndere Köyü’nde (Zey) Erken Hıristiyanlık Döneminde, Hıristiyanların ibadet ettikleri ikişer katlı mağaralar bulunmaktadır. Aynı zamanda bu mağaralara kayaların oyulması ile oluşturulmuş, Demir Kale veya Kitap Mağarası denilen bir Hıristiyan yerleşmesi vardır.

Adıyaman’ın 40 km. güneybatısında Göksu Nehri kenarında kayalara oyulmuş, tünelle birbirlerine bağlantılı mağaralar bulunmaktadır. MÖ.150-200 yıllarında konut olarak kullanılan bu mağaraların içerisinde bölmeli odalar, balkonlar ve kuyular bulunmaktadır. Bugün bu kayalara yalnızca bir insanın zorlukla geçebileceği dar bir yolla ulaşılmaktadır.
 
#8
Adıyaman Nemrut Dağı


Nemrut Dağı, Adıyaman’ın Kahta ilçesinin Karadut Köyü’nde, dünyanın sekizinci harikası olarak tanınan, tepesinde küçük kırma taşların yığılmasıyla oluşturulmuş konik bir tümülüsün bulunduğu, 2.150 m. yüksekliği, 10 metreyi bulan heykelleri ve metrelerce uzunluktaki kitabeleri ile UNESCO Dünya Kültür Mirasında yer almaktadır.

Adıyaman’ın 103 km doğusundaki Antiochos’un tümülüsü ana kaya üzerine kırma taşların üst üste yığılmasıyla oluşturulmuştur. Tümülüsün doğu, batı ve kuzeyinde ana kaya düzleştirilerek teraslar haline sokulmuş, doğu ve batı teraslarına tanrı heykel ve kabartmaları yapılmıştır. Nemrut Dağı’ndaki kutsal alanda heykellerin dışında birçok da kabartma bulunmaktadır. Batı terasında bulunanlardan ilginç olan biri de aslan kabartmasıdır. Gezegenlerin dizilişleri incelendiğinde, bunun Kommagene’nin I. Kralı Mithradates’in taç giydiği geceye; MÖ 109 yılının temmuz akşamına denk geldiği görülmektedir.

Nemrut Dağı’nın 2.150 m. yüksekliğindeki zirvesinde aslanlı horoskop, bilinen en eski horoskoptur. Aslanın üzerinde 16 ışından oluşan 3 adet yıldız vardır ve bunlar Mars, Merkür ve Jüpiter gezegenlerini temsil etmektedirler. Aslanlı horoskop gök cisimlerinin bir anlık konumunu gösterir. Önümüzdeki 25.000 yıl içerisinde bir daha yaşanmayacak bir ana tanıklık edilir. Güneşin, etkisi azalan ışığının altında çıkan yeni ayın ve onun hemen üzerinde Kral yıldızı olarak bilinen Regulus yıldızının güçlü parıltısı yüzleri aydınlatır. Önceki gecelerde Jüpiter, Merkür ve Mars gökyüzünde adeta krallara layık bir geçiş töreni sergiler. Tüm bu seremoni bittikten sonra Kommagene halkı tanrılarının yeni krallarını ziyarete geldiklerine inanarak evlerine dönerler.

MÖ.I. yüzyılda kurulan Kommagene Krallığı M.S. 72 yılına kadar bu bölgede egemenliğini sürdürmüştür. Yazılı belgelerde M.Ö. 850 yılında görülen krallığın ismi o dönemlerde Kummuh olarak geçmektedir. Asur egemenliğinden kurtulmasıyla birlikte bağımsızlığın ilan eden Kommagene’nin bu dönemine ait ilk yazılı belgeler de ilk kez I. Antiochos dönemine aittir. I. Antiochos Kommagene’nin en önemli kralıdır. Antiochos yeni bir din kurmayı planlamış, batılıların, yani Yunanlıların dini ile Doğulu Perslerin dinini birleştirmeyi amaçlamıştır. Böylece bir dünya dini yaratacak, Nemrut Dağı’nı onun merkezi yapacak ve bu dinin buradan tüm dünyaya yayılmasını sağlayacaktı. Kendisi de bu sayede tüm dünyaya hükmedecek ve ölümsüzlüğe kavuşacaktır. Bu nedenle kendisini Tanrı ilan etmiştir.
İlk yapımında 55 m. yükseklikte olan tümülüsün bugünkü yüksekliği 50 m., çapı 150 metredir.Nemrut Dağı’nın en üst noktasına Kommagene Kralı 1. Antiochos kendisi için görkemli bir anıt mezar, mezar odasının üzerine kırma taşlardan oluşan bir tümülüs ve tümülüsün üç tarafını çevreleyen kutsal alanlar inşa ettirmiştir. Tümülüs, Kral 1. Antiochos’un onuruna düzenlenen törenler için etrafı 3 terasla çevrilmiştir. Doğu, batı ve kuzey terasları olarak adlandırılan bu alanlardan doğu ve batı teraslarda; bir sıra izleyen, blok halinde 8 yontma taşın üst üste oturtulmasıyla oluşturulan 8-10 metre yüksekliğinde görkemli heykeller, kabartmalar ve yazıtlar bulunmaktadır. Heykeller, bir aslan ve bir kartal heykeliyle başlar ve aynı düzende son bulur. Burada aslan yeryüzündeki gücü, tanrıların habercisi olan kartal ise gökyüzünün gücünü sembolize etmektedir. Heykeller her iki tarafta da şu şekilde sıralanmıştır: Kral 1. Antiochos (Theos); Fortuna (Theichye-Kommagene-Tanrıça) Zeus (Oromasdes); Apollo (Mithras-Helios-Hermes), Herakles (Ares-Artagnes). Buradaki yazıtlarda Antiochos’un anne tarafından Büyük İskender’den (Yunan-Makedonya), baba tarafından da Darieos’dan (Pers) geldiği yazılıdır. Böylece Antiochos, atalarından gelen etnik farklılığı birleştirmiş, bu nedenle de tanrı heykellerinin yüzünü doğuya ve batıya çevirmiştir. Ayrıca tanrı heykellerinin isimleri Grekçe ve Pers dilinde yazılmıştır.

Antiochos, Nemrut Dağı’nın 2.150 metre yükseklikteki zirvesinde yapımına başladığı görkemli kutsal alan ve mezar anıtını bitiremeden ölmüş, mezar anıtı da yarım kalmıştır. Nemrut Dağı’ndaki Kutsal alanın doğu ve batı yamaçlarında teraslar üzerinde Antiochos’un yaptırdığı heykeller ise, Nemrut’un sert hava koşullarına rağmen yüzyıllarca ayakta kalmıştır.

Antiochos bu kutsal alanı teraslar halinde tasarlamıştı. Kutsal kabul edilen teraslarda yer alan heykellerin bir sıra halinde olduğu görülmektedir. Buradaki tanrılar, hem Doğu, hem de Batı tanrılarını temsil ediyor ve bu nedenle iki ayrı isimle anılıyorlardı. Yüzleri doğuya ve batıya çevrili Pers ve Yunan tanrıları ayrıca Kral Antiochos’un bu iki kültürü birleştirme amacını da simgeliyordu. Antiochos yaptırdığı heykellerin arka yüzüne 200 satırdan oluşan vasiyetini yazdırmıştır.

Yazıtta, kendinden sonra gelecek kralları tapınağı güzelleştirmelerini istiyor, ibadet için gelenleri övüyor, kötü niyetlilere de beddua ediyordu. Bunun yanı sıra Antiochos, kutsal alanı ziyarete gelenlerin en iyi şekilde ağırlanmasını istiyor, onlara rahiplerin en iyi şaraplarını sunmalarını emrediyordu. Burada yapılacak törenlerin çok renkli geçmesi için de müzisyenleri görevlendiriyordu.
 
#9
Adıyaman Türbeleri


Abuzer Gaffari Türbesi (Merkez)


Adıyaman’ın 5 km. doğusundaki Ziyaret Köyü’nün hemen girişindedir.Sahabeden Abuzer Gaffari’nin türbesi olup, kitabesinde 1136 tarihi yazılıdır. Sultan IV.Murat Bağdat seferi dönüşünde bu türbenin yapılmasını istemiştir. Yanında küçük bir de mescidi bulunmaktadır.

Şam ile Medine arasındaki Rebze Köyü’nde de aynı isimde bir türbe daha bulunmaktadır. Bu türbeler aynı kişiye ait ise bunlardan birisinin Makam olduğu sanılmaktadır.


Arslan Paşa Türbesi (Samsat)

Türbenin yazıtı bulunmadığından yapım tarihi ve kime ait olduğu kesinlik kazanamamıştır. Yapı üslubundan XIX.yüzyıla ait olduğu sanılmaktadır. Kalker taşından kare planlı bir türbe olup, üzeri bir kubbe ile örtülmüştür.


Hacı Hasan Türbesi (Samsat)

Türbenin kitabesi bulunmadığından yapım tarihi ile Hacı Hasan’ın kimliği bilinmemektedir. Türbe 4.72x4.72 ölçüsünde kare planlı olup, üzeri kubbe ile örtülmüştür. Kubbeyi taşıyan kemer ayakları sonraki yıllarda duvar ile örülmüş ve yapı özelliğini kaybetmiştir.


Hacı Yusuf Türbesi (Kahta)

Kahta İlçesinde Hacı Yusuf Köyü’ndedir. Nakşibendi tarikatından Hacı Yusuf’un türbesidir. XIII.yüzyılın ikinci yarısına ait olan türbe 4,95x4,95 ölçüsünde kare planlıdır. Dört yanı kemerli olup, dışa açıktır.


Hasan-Mekki Türbesi (Merkez)

Hacı Ömer Mahallesi’nde bulunmaktadır. Halife Ömer döneminde buraya yapılan Arap akınları sırasında ölen Hasan Mekki’ye ait olduğu söylenmektedir. Yapı mimari yönden bir özellik taşımamaktadır.


Mahmud-ı Ensari Türbesi (Merkez)

Adıyaman’ın 7 km. doğusundaki Akdağ’ın yüksek bir tepesinde bulunmaktadır.Bağdat seferi dönüşünde Sultan IV.Murat’ın emri ile sahabeden Mahmud-ı Ensari adına yapılmıştır. Giriş kapısı üzerinde 1126 tarihli onarım kitabesi bulunmaktadır.


Mehmet Gazi Paşa Türbesi (Samsat)

Samsat’ın Tepeönü Köyü’nde bulunan türbe XIX.yüzyılda yapılmıştır. 4.50x4.50 ölçüsünde kare planlı kubbeli bir türbedir. Türbenin dört yanında sivri kemerler üzerine kubbe oturtulmuştur.


Sefan Türbesi (Samsat)

Samsat İlçesinin Birik Köyü’ndedir. Hicretin 17.yılında Ermeni Savaşlarında şehit düşen Sefan isimli bir kişiye aittir. Türbeyi sonraki yıllarda Mehmet Ali Efendi yaptırmıştır.


Şeyh Abdurrahman Erzincani Türbesi (Merkez)

Adıyaman’ın 7 km. kuzeyinde İndere (Zey) Köyü’nde bulunan türbe, söylentiye göre Sultan IV.Murat Bağdat seferine giderken bu köyde konaklamış, Şeyh Abdurrahman Erzincani ordunun beslenmesi ve bakımını üstlenmiştir. Padişah bu işi ne ile karşılayacağını merak etmiş, çok az yiyecek ve arpa ile büyük bir orduyu beslediğini görünce Ondan Bağdat’ın alınması için dua etmesini istemiştir. Bağdat seferi dönüşünde aynı köye uğrayan padişah şeyhin öldüğünü öğrenince türbesinin yapılmasını istemiştir.

Abdurrahman Erzincani, aslen Erzincanlı olup, Adıyaman’a yerleşmiş bir velidir. Türbesinde kendisinden başka eşi ve kızının sandukası bulunmaktadır.


Zeynel Abidin Türbesi (Merkez)

Adıyaman’ın 15 km. doğusunda bulunan Zeynel Abidin’in Hz. Ali’nin torunu olduğu bilinmektedir. Türbenin ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir.
 
#10
Adıyaman Dikili Taşları


Karakuş Tepesi’ndeki Dikili Taşlar (Kahta)

Cendere Köprüsü’nün yanına Karakuş Tepesi’ndeki yuvarlak sütunlar köprünün yerini belli etmek amacı ile dikilmiştir. Günümüze bu sütunlardan yalnızca kuzey girişindeki iki, güney girişinde de bir tek sütun gelebilmiştir. Yuvarlak yontma taşların üst üste konulmasından oluşan bu sütunlar 10 metre yüksekliğinde ve 2 metre çapındadır.

Köprünün ilk yapılışında burada 4 sütun olduğu, Kommegena Kralının dört oğlundan biri öldüğünde bu sütunlardan birinin yıktırıldığı söylenmektedir. Bir başka iddiaya göre de Semtimus Severius (MS.192-211) Samsat’ta karargah kuran XVI.Roma lejyonu tarafından korinth başlıklı bu sütunlar yaptırılmıştır. Septimus Severius karısı Julia Domna, oğulları Caracalla ve Geta'ya bu sütunları adamış, daha sonra Caracalla İmparator olunca Geta adına diktirilen sütun yıktırılmıştır.









Sesönk Dikilitaşı (Besni)


Besni İlçesinin 33 km. güneydoğusundaki Kızıldağ üzerinde Kommegene Kralı II.Mithridates tarafından yaptırılan anıt mezar, 10 metre yüksekliğinde 3 çift sütun ile çevrelenmiştir. Bu sütunlar üzerinde kadın, erkek ve aslan kabartmaları bulunmaktadır.





















Karakuş Tümülüsü Dikilitaşları (Kadınlar Anıt Mezarı) (Kahta)

Nemrut Dağı Milli parkı’nın güneybatısında bulunan Karakuş Tümülüsünü Kommegene Kralı II. Mithridates annesi İsas adına yaptırmıştır. Bu anıt mezar 21 metre yüksekliğinde taşların yığılması ile oluşturulmuştur. Bu anıt mezar MÖ.I.yüzyılın sonlarına tarihlendirilmektedir. Tümülüsün kuzey, güney ve doğusunda 9 metre yüksekliğinde 4 sütun bulunmaktadır. Bu sütunların üzerine aslan, boğa ve kartal heykelleri yerleştirilmiştir.

Bu tümülüs aynı zamanda Nemrut Dağı, Milli Park Koruma Alanı’nın giriş noktasıdır.
 
#11
Adıyaman Sivil Mimari Örnekleri


Adıyaman Sivil Mimari örnekleri çoğunlukla iki katlı olup, mimari elemanlar olarak yöresel kalker taşlarından yararlanılmıştır. Bazı örneklerde de taştan birinci katların üzerine ahşap uygulanmıştır. Alt katlarda mutfak, kiler, çamaşırhane gibi bölümlere yer verilmiş, avluya açık olan üst katlarda da günlük yaşam ve yatak odaları yer almaktadır.

Bu evler dışa açık dikdörtgen pencerelerle aydınlatılmıştır. Bu pencerelerin büyük çoğunluğu yuvarlak, yayvan kemerlidir. Bazı odalarda, özellikle kapı girişlerinin üzerinde konsollara dayalı dışa doğru şahnişler yerleştirilmiştir. Kalker taşının ağırlıklı kullanıldığı köşeler, kemerler ve sütunlarla da dış cepheler hareketlendirilmiş olup, taş işçiliği ön plandadır.

Evlerin çoğunda, alt ve üst katlarda farklı planlar uygulanmıştır. Çoğu evin kışlık ve yazlık olarak odalarının ayrıldığı, batı duvarlarına ocakların yerleştirildiği, yazlık odaların pencerelerinde cam ve kepengin olmadığı dikkati çekmektedir.

Bazı evlerde tavan süslemelerine önem verilmiş, ahşap göbekler birbiri içerisine girmiş bitkisel motifler sıkça uygulanmıştır. Ayrıca kapı pencere ve dolap kapaklarında da ahşap işçiliği gözlenmektedir.



Evlerin üst örtüleri çoğunlukla topraktan ve düz damlıdır. Bununla beraber ikinci katları ahşap olan evlerde çatıya yer verilmiştir. Bu evlerin bazılarında kitabeler yer almaktadır. Bazı örneklerde antik kent kalıntılarından faydalanıldığı görülmektedir.

Adıyaman evleri daha çok Samsat ilçesinde yoğunlaşmıştır. Bu evler XIX.yüzyıldan kalmıştır. Belli başlıları Kadir Aslan Evi (1835-1836), Mustafa Kuran’ın Tepeköy’deki evi (XIX.yüzyıl sonu), Nazif Toprak’ın Fırat Nehri’ne bakan tepe üzerindeki XIX.yüzyılda yapılan evi, Nazif Satıcı’nın Tepeönü’ndeki evidir.
 
#12
Adıyaman Kilisesi



St.Paul Kilisesi (Merkez)


Adıyaman Mara Mahallesi’nde bulunan St.Paul Süryani Kilisesi’nin, üzerindeki yazıttan 1905 tarihinde yapıldığı belirtilmişse de mimarisi ve mimari elemanları XVIII.yüzyıla ait olduğunu göstermektedir. Günümüzde Süryani cemaati tarafından kullanıldığı gibi, Kültür Bakanlığı tarafından eski eser olarak tescil edilmiş bir kilisedir.
 
#13
Adıyaman Anıt ve Kaya Mezarları


Malpınarı Kaya Yazıtı (Merkez)


Adıyaman’a 35 km. uzaklıkta Fırlaz Köyü’nün güneyindeki Göksu Nehri’nin kenarında bulunan Geç Hitit Dönemine ait çivi yazılı bir kitabedir. MÖ.900-600 yıllarına tarihlenen bu kitabe, 182x85 cm. ölçüsünde 9 satır halinde doğal bir kaya yüzeyinin üzerine yazılmıştır.

Arsemia Anıtı (Kahta)
Kahta Çayı’nın doğusunda, eski Kahta Kalesinin karşısında bulunan Kommegene Krallığının yazlık başkenti Arsemeia’da bulunan bir anıttır.

MÖ.II.yüzyılın başlarında Kommegenelerin atası sayılan Arsemeia’nın güneydeki tören yolu üzerinde bulunan kabartma stelde Antiochos ile mitolojik tanrılardan Herakles’in el sıkışma sahnesi tasvir edilmiştir. Bunun üzerinde de Grekçe bir yazıt bulunmaktadır.

Bu kabartmanın bulunduğu yerde çok sayıda heykel parçası ile kraliçe ve Antiochos’un büstleri bulunmuştur. Aynı zamanda stelin önünde Anadolu’nun en büyük Grekçe yazıtlarından biri vardır. Bu yazıtın bulunduğu yerden başlayan ve 158 m. derinliğe inen bir de tünel yer almaktadır.








Haydaran Kaya Kabartması


Adıyaman’ın 15 m. kuzeydoğusundaki Taşgedik Köyü’nde bir mağara içerisinde kayalara yapılmış bir kabartma bulunmaktadır. Bu kabartma 2.00x1.00 ölçüsünde olup, bir kadın ve bir de erkek figürü tasvir edilmiştir. Her ikisinin arasında da ışık saçan bir yıldız görülmektedir.

Turuş Kaya Mezarları

Adıyaman’a 40 km. uzaklıkta, Adıyaman-Şanlıurfa karayolunun 1 km. batısında yer alan Turuş Kaya Mezarları Roma dönemine tarihlendirilmiştir. Kayalara oyularak yapılan mezarlara zeminden 10-13 basamakla inildikten sonra ulaşılır. Bu mezarların duvarlarında ve kapı girişlerinde çeşitli figürleri içeren kabartmalar bulunmaktadır.
 
#14
Adıyaman İçmeleri


Çelikhan İçmesi (Çelikhan)


Çelikhan İlçesi’nin 23 km. kuzeydoğusundadır. Bu kaynağın mide, bağırsak, karaciğer, safra kesesi hastalıkları ile böbrek taşı düşürme ve sağlıklı zayıflama için faydalı olduğu söylenmektedir.


Besni İçmesi (Besni)

Besni İlçesinin 6 km. kuzeydoğusundadır. Bu içmenin suyu böbrek taşlarına, kronik kabızlık, bağırsak ve mide iltihapları tedavisinde faydalı olduğu söylenmektedir.


Kotur İçmesi

Adıyaman’a 25 km. uzaklıkta ve kuzeybatısındadır. Akçalı köyüne 5 km. mesafede şifalı bir soğuk su içmesidir. Bu su bazı mide ve bağırsak hastalıklarına iyi gelmektedir.
 
Üst