Yozgat Hakkında Bilgi

#1
Sponsorlu Bağlantılar
Yozgat Genel Bilgi


İç Anadolu Bölgesi’nde yer alan Yozgat’ın topraklarının küçük bir bölümü de Karadeniz Bölgesi’ndedir. Doğusunda Sivas, güneyinde Kayseri ve Nevşehir, batısında Kırşehir ve Kırıkkale, kuzeyinde Amasya ve Çorum kuzeydoğusunda da Tokat illeri ile çevrilidir.

İç Anadolu Bölgesi’ndeki en geniş platolarından Bozok Platosu üzerinde yer alan Yozgat’ın toprakları dalgalı ve engebeli bir arazi yapısına sahiptir. İlin kuzey kesimini Deveci Dağları’nın (1.907 m.) uzantıları, doğusunu Akdağlar, güneyini Kurşunlu Dağı (1.786 m.), kuzeybatısını Zincirli Dağı (1.633 m.) engebelendirmektedir. Bozok Platosu’nun kuzeyinde boydan boya uzanan Deveci Dağları Yozgat ile Tokat İlleri ile İç Anadolu ve Karadeniz Bölgeleri arasında doğal bir sınır oluşturmaktadır. Ayrıca kuzeydoğu-güneybatı doğrultusundaki Akdağlar’ın en yüksek noktaları Hamzasultan Tepesi (2.281 m.), SırıklıDağ (2.090 m.) ve Geyiklidağ (1.933 m.)’dır. Kızılırmak vadisi boyunca kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda uzanan Akdağ’lar, Kızılırmak’ın akış yönünü belirlemiş, ayrıca Yozgat’ın Sivas ile arasındaki doğal sınırını oluşturmuştur. Korkenez Dağı (1.524 m.), Yazır Dağı (1.683 m.), Dağnı Dağı (1.755 m.), Keklicek Dağı (1.369 m.), Güvencik Dağı (1.607 m.) ilin diğer yükseltileridir.

Yozgat’ın orta kesimini dalgalı düzlükler şeklinde Bozok Platosu kaplamaktadır. Akarsu vadilerinin yer yer parçaladığı bu plato deniz seviyesinden 1.200-1.400 m. yüksekliktedir. Ayrıca bu plato ilin başlıca tarım alanıdır. Bozok Platosunun güneyi lavlarla kaplı olup, akarsular burada derin vadiler oluşturmuştur. İldeki tepeler arasında alüvyonların çökmesi ile ovalar oluşmuştur. Bunların başında Boğazlıyan ve Yerköy ovaları gelmektedir. Boğazlıyan Ovası, Boğazlıyan ilçesinin batısındaki tepelerden inen dere ve çayların taşıdığı alüvyonlarla kaplıdır. Yerköy Ovası ise, Delice Irmağı’nın taşıdığı alüvyonların çöküntü alanıdır. Bunların dışında Sarıkaya ilçesinin 5-6 km. kuzeyindeki ova sellerin taşıdığı alüvyonlardan oluşan taban ovasıdır. Vadi kenarlarında ve dağ eteklerinde sellerin taşıdığı alüvyonlardan oluşmuş birikinti konileri bulunmakta olup, bunlar daha çok Karamağara Deresi’nin vadi kenarında belirgin biçimde görülmektedir.

İl topraklarından kaynaklanan sular Kızılırmak ve Yeşilırmak aracılığı ile Karadeniz’e dökülmektedir. Bu suları Yeşilırmak’ın kollarından Çekerek Çayı ile Kızılırmak’ın kollarından delice Irmağı toplamaktadır.Ayrıca Akdağların doğu ve güneydoğu yamaçlarından kaynaklanan küçük dereler de ilin dışında Kızılırmak’a katılır. Bunlardan delice Irmağı’nın kollarından Konak Çayı üzerinde kurulmuş olan Gelingüllü Barajının yapay bir gölü de bulunmaktadır.

Doğal göllerin bulunmadığı ilde akarsu yataklarının yapısı uygun olduğu için çok sayıda sulama, içme suyu ve taşkın koruma amaçlı barajlar yapılmıştır. Barajların gerisindeki göletlerde toplanan sular yöresel olarak küçük çapta iklim yumuşamalarına da yol açmıştır.

Yozgat’ın jeolojik yapısında dikkat çeken bir özellik de, yer altı sularının çok fazla değişik yerlerde kaynak olarak yer üstüne çıkmasıdır. Bu nedenle Yozgat yer altı suları bakımından oldukça zengindir.

Yüzölçümü 14.123 km2 olup, 2000 Yılı Genel Nüfus Sayım sonuçlarına göre; toplam nüfusu 682.919’dur.

İlde İç Anadolu Bölgesi’ne özgü Karasal iklim hakimdir. Yazlar sıcak ve kurak; kışlar soğuk ve yağışlı geçer. Yaz ile kış; gece ile gündüz arasındaki sıcaklık farkları yüksektir. Sert iklim koşulları, Yeşilırmak havzasına giren Çekerek Vadisi’nde biraz yumuşamakta, az da olsa Karadeniz ardı ikliminin etkileri görülmektedir.

Yozgat’ın bitki örtüsü step görünümündedir. Eskiden geniş alanları kaplayan ormanlar tahrip edilmiştir. Akdağlardaki ormanlar alçak kesimlerde meşe, yüksek kesimlerde de sarıçam ve ardıçlardan oluşur. İl merkezinin yakınındaki Yozgat Çamlığı ise karaçamlarla kaplıdır.
Akdağmadeni, Çayıralan, Çekerek ve Merkez ilçe, ormanların en yoğun olduğu alanlardır.

İlin ekonomisi tarım, tarıma dayalı sanayi, hayvancılık ve ormancılığa dayalıdır. Yetiştirilen tarımsal ürünlerin başında, arpa, buğday, şeker pancarı, yeşil mercimek, patates, nohut, soğan, fiğ, kavun ve karpuz gelmektedir. Sebze ve meyvecilik az miktarda yapılmaktadır. Hayvancılık yaygın olup, sığır, manda, koyun, kıl keçisi ve Ankara keçisi yetiştirilir. Tavukçuluk ve arıcılık da yapılmaktadır.
Kalkınmada ikinci derecede öncelikli iller kapsamındadır. Başlıca sanayii kuruluşları; un, bira, yem, deri, bitkisel yağ, çivi, çimento, prefabrik konut, tuğla ve briket fabrikalarıdır. Ayrıca orman ürünlerini işleyen, dokumacılık yapan, tarım araçları üreten atölyeler bulunmaktadır.

Yer altı kaynakları yönünden oldukça zengin olan Yozgat’ın Akdağmadeni yöresinde demir, flüorit, grafit, tuğla-kiremit hammaddesi, Çayıralan’da mermer, Sarıkaya’da demir, Sorgun’da linyit, Şefaatli’de flüorit, Yerköy’de çimento hammaddesi ile kaya tuzu yatakları bulunmaktadır. Ayrıca Boğazlıyan, Sarıkaya, Sorgun ve Yerköy’de maden suyu kaynakları bulunmaktadır.

Yozgat’ın Sorgun İlçesi’nin güneyindeki Alişar Höyük’te yapılan kazılarda ele geçen buluntular yöredeki ilk yerleşimin Kalkolitik Çağda (MÖ.5500-3500) başladığını göstermiştir. MÖ.XVII.yüzyılın başlarından itibaren Hititler buraya yerleşmiştir. Nitekim Sorgun ilçesindeki Kerkenes Kalesi, Boğazlıyan’da çalapverdi ve diğer köylerde yapılan kazılarda Hititlerin yörede yaygın biçimde yerleşmiş olduğunu gösteren buluntularla karşılaşılmıştır.

MÖ.1200’lerde Deniz Halkları denilen Yunanistan’dan gelen Koloni gruplarının arkasından yöre, Friglerin egemenliğine girmiştir. MÖ.VII.yüzyılda Kimmerlerin, MÖ.VI.yüzyılda Lydialıların ve ardından Perslerin yönetimine geçen yöre MÖ.334’te Büyük İskender tarafından ele geçirilmiştir. İskender’in ölümünden sonra kısa bir süre Kapadokya Krallığı buraya hakim olmuş, ardından Anadolu’yu istila eden ve göçebe bir kavim olan Galatlar buraya yerleşmiş, İç Anadolu’da kurdukları Galatia Devletinin bir bölümü de Yozgat’ı içerisine almıştır. Bu nedenle de Yozgat’ın bulunduğu yer, Galatların Ata Yurdu olarak isimlendirilmiştir.

MÖ.II.yüzyılın başlarında kurulan Galatia Krallığı bir süre Pergamon ve Pontus krallıklarına bağlı kalmış ve MÖ.85’te Roma’nın egemenliğini kabul etmişlerdir. Roma İmparatorluğunun ikiye ayrılmasından sonra Anadolu ile birlikte Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğunun sınırları içerisinde kalmıştır. Bu dönemde Arap akınları, Sasaniler bu bölgeyi ele geçirmeye çalışmışlarsa da sürekli bir hakimiyet kuramamışlardır. Bizans’ın Armeniakon, Kharsianon ve Sebasteia Themalarının içerisinde kalan Yozgat’a Malazgirt Savaşı’ndan önce Türkmen boyları yerleşmeye başlamıştır.

Malazgirt Savaşı’ndan (1071) sonra, Oğuzların Kızılkocalu, Salmanlu, Ağcalu, Çiçeklu, Zakirlu, Mesudlu, Ağcakoyunlu, Kavurgalu, Demircilu, Şam Bayadı, Söklen, Hisar Beglü, Karalu boyları Yozgat yöresine yerleşmişlerdir. İldeki bir çok yerleşim yeri yakın tarihlere kadar bu isimler ile tanınıyordu. Yozgat yöresine Oğuzların Bozok boyu yerleştikten sonra da yöre bir süre Bozok ismi ile anılmıştır.

Danişmendliler bir süre yöreye egemen olmuş, XII.yüzyılın ikinci yarısından sonra da yöre, Anadolu Selçuklularının sınırları içerisine girmiştir. XIII.yüzyılda Baba İshak isyanı ve Babâilik yöreyi etkilemiş, XIV.yüzyılın başlarında da İlhanlı, Eretna Beyliği ve Kadı Burhaneddin devleti yöreye hakim olmuştur. Kadı Burhaneddin’in 1398’de öldürülmesinden sonra Yıldırım Beyazıt yöreyi Osmanlı topraklarına katmışsa da Timur 1402-1403’te Yozgat ve çevresini ele geçirmiştir. Timur’un Anadolu’dan ayrılmasından sonra Osmanlı şehzadeleri arasında çıkan saltanat kavgaları sırasında Yozgat ve çevresi zor günler geçirmiştir. Çelebi Mehmet zamanında Yozgat ve yöresi 1413’te yeniden Osmanlı topraklarına katılmıştır.

Yavuz Sultan Selim zamanında Yozgat ve çevresinde baş gösteren Celali İsyanlarından yöre büyük ölçüde zarar görmüş, ve isyanlar bastırılmıştır. Kanunî Sultan Süleyman zamanında arazi yenilenmesi sırasında 1526’da yeniden karışıklıklar çıkmış ve bunlar kısa sürede kontrol altına alınmıştır.

XVII.yüzyılın sonlarında Türkmen boylarından Çapanoğulları Bozok’ta büyük güç kazanmıştır. Çapanoğullarından Ahmet Ağa, Mütesellimliğe (Vergi toplayan görevli) getirilmiştir. Bu görevde başarı göstermiş, Kapıcıbaşı payesi ile ödüllendirildikten sonra Yozgat ve yöresinde imar işlerine girişmiştir. Ayrıca 1755’te İstanbul’da baş gösteren et sıkıntısını gidermiştir. Buna karşılık da Bozok sancağı Çapanoğlu Ahmet Ağa’ya verilmiştir. Bunun sonucu olarak Çapanoğulları yörede kuvvetli bir konuma gelmiş, halka yaptığı baskılardan ötürü saraya sık sık şikayet mektupları yazılmıştır. Bunun üzerine Osmanlı Hükümeti Ahmet Ağa’ya yapmış olduğu zulümlere son vermemesi durumunda malikanesinin elinden alınacağı bildirilmiştir. Ahmet Ağa buna rağmen Maraş Valiliği’ne de göz dikmiş ve 1765’te idam edilmiştir. Bundan sonra Çapanoğulları Yozgat yöresinde etkinliklerini yitirmişlerdir. 1768’de Mütesellim olan Mustafa Bey saray ile iyi geçinmiş, devlete asker ve malzeme yardımında bulunmuş ve Çapanoğulları 1772’den sonra Yozgat ve yöresinde yeniden söz sahibi olmuşlardır. Çapanoğulları Mustafa Bey’den sonra kardeşi Süleyman Bey zamanında da saray tarafından desteklenmiş ve kendisine mukataa olarak Bozok verilmiş, ayrıca Çapanoğulları Amasya, Şarki Karahisar, Sivas, Kayseri, Maraş, Antep, Halep, Rakka, Adana, Tarsus, Konya Ereğlisi, Niğde, Nevşehir, Kırşehir ve Ankara’da da büyük bir nüfuza sahibi olmuşlardır. Çapanoğullarının bu konumu XX.yüzyılın başlarına kadar sürmüştür.

XIX.yüzyılın sonlarında Ermenilerin Hınçak Komitesi Yozgat’ta büyük faaliyet göstermiştir. Boğazlıyan’da propaganda yaparak Yozgat Mutasarrıfı Leon Efendi aracılığı ile İngilizlerle bağlantı kurup, İstanbul Hükümeti üzerinde baskı kurmaya çalışmışlardır. Bu arada Ermeni çeteleri Yozgat yöresinde soygunlara başlamıştır. Ermenilerin Anadolu’daki faaliyetlerinin artması üzerine Osmanlı Hükümeti Tehcir Kanununu çıkararak casusluk ve vatan hainliği yapan köy ve kasabaları boşaltmış ve diğer yerlere sevk etmiştir.

Osmanlı Hükümeti’nün bu kanununu dinlemeyen Ermeniler 2 Eylül 1915’te Yozgat’ın Boğazlıyan ilçesini ateşe vermişler, bölgeye gönderilen jandarmalarla çatışmışlardır. Bu olayların meydana geldiği sırada Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey İçişleri Bakanlığı’ndan gelen telgraf emri ile Ermenilerin 24 saat içerisinde bölgeden çıkarılarak Suriye’ye sevk edilmelerini uygulamak istemiştir. İstanbul Hükümeti İngilizlerin baskısı ile Boğazlıyan isyanına neden olanların cezalandırılmasını istemiştir. Boğazlıyan kaymakamı ve Yozgat Mutasarrıf Vekili Kemal Bey Ermeni tehcirinde görevini kötüye kullanarak ölümlere sebep olduğu iddiası ile yargılanmıştır. Kurulan mahkemede Ermeni komiteciler çoğunlukta olduğu gibi İngiliz yüksek komiserliği de bir çok yalancı şahit çıkarmıştır. Bunun üzerine mahkemede sanık olan Kemal Bey ve avukatı Sadettin Ferit Bey tarihi bir savunma yapmıştır:

“Düne kadar hakimler heyeti halinde olan sizler, şu dakikada bir tarih mahkemesi sıfatını almış bulunuyorsunuz. Ermeniler tarafından öldürülen dindaşlarının ve soydaşlarının matemi Müslümanların yüreklerinin sızlattığı ve her gün gelen kara haberlerin halkı tahrik etmekten geri kalmadığı malumdur. Ermeniler ise, Rus Ordularının kah önüne geçerek, kah arkasında kalarak, ekseriya memleketin asker kuvvetinden mahrum kalmasına güvenerek facialar meydana getirmekten çekinmiyorlardı. Yozgat Vilayeti dahilinde sevk edilen bazı Ermeni - Muhacir kafilelerine, Ermenilerin Müslümanlara reva gördükleri facialara şahit olmuş, bazı asker kaçaklarının tecavüzü ihtimal dahilindedir. Ancak, savaşta yenilişimizin aleyhimizde meydana getirdiği hezeyanı durdurmak maksadıyla iddia makamının da isteği üzerine, kurbanlar verilmesi bir siyaset icabı sayılıyorsa, bu kurban, ben olamam. Siz kurban seçmekte değil, ancak hak ve adaletle hüküm vermek vicdani görevini taşıyan bir yüksek heyetsiniz. Mutlaka kurban aranıyorsa, herhalde bu işlerin tertipçisi ve idarecisi olarak benim gibi küçük bir memur bulunacak değildir.”

Kemal Bey’in bu sözlerinden sonra yalancı şahitler, olayları gerçekmiş gibi anlatarak Kemal Bey’i iftira etmişler.Buna karşılık Kemal Bey de: “Hepsi yalandır, uydurmadır. Reis Paşa, ben ne bunların söyledikleri Keller köyüne gittim ne de oradan geçtim. Burada vuku bulduğunu iddia ettikleri cinayetlerden de haberim yok. Hele parmaktan çıkmayan yüzüğü almak için kol kesmek; rica ederim. Bu vahşeti kim yapar? Bu derece şem’i bir işi yapacak bir insan tasavvur edemiyorum. Esasen, birini ispat edemezler. Çünkü, hepsi iftiradan ibarettir. Benim haberim olmadan bir şey olmuşsa bilemem. Fakat bu ana kadar bu mevzuda hiç bir şikayetçi gelmemiştir. İlk defa burada Mahkeme huzurunda bu şikayetlerle karşılaşıyorum” demiştir.

Mahkeme bu şekilde devam ederken, İngilizler ve Ermeniler Kemal Bey’in asılması için Mahkeme Başkanı Hayret Paşa’ya baskı yaptıklarından, Hayret Paşa istifa etmiş yerine “Nemrut” lakabıyla anılan Mustafa Paşa getirilmiştir.

Kemal Bey 8 Nisan 1919’da idama mahkum olmuş, ancak Padişah Sultan Vahdettin kararı imzalamamışsa da Şeyhülislam’ın fetvası ve İngilizlerin baskısı ile Kemal Bey İstanbul’a getirilerek, Beyazıt Meydanı’nda idam sehpasına çıkarılırken son sözü sorulduğunda; halka dönerek: “Sevgili vatandaşlarım, Ben bir Türk memuruyum. Aldığım emri yerine getirdim. Vazifemi yaptığıma vicdanım emindir. Sizlere yemin ederim ki, ben masumum. Son sözüm bugün de budur, yarın da budur. Ecnebi devletlere yaranmak için beni asıyorlar. Eğer adalet buna diyorlarsa, kahrolsun adalet” demiştir. Bunun üzerine halk “Kahrolsun böyle adalet” diye bağırmaya başlamıştır. Kemal Bey sözlerine devamla: “Benim sevgili kardeşlerim, asil Türk Milletine çocuklarımı emanet ediyorum. Bu kahraman millet, elbette onlara bakacaktır. Allah, vatan ve milletimize zeval vermesin. Amin. Borcum var, servetim yok üç çocuğumu, millet uğruna yetim bırakıyorum. Yaşasın Millet...” demiştir.

Kemal Bey’in idamı İngilizlerin hiç beklemediği şekilde büyük tepki ile karşılanmış, Kadıköy’de büyük bir cenaze töreni yapılmıştır.

TBMM 14 Ekim 1922’de çıkardığı özel bir kanunla “Milli Şehit” olarak kabul etmiş ve
Boğazlıyan’da bir mahalle ile bir okula “Milli Şehit” adı verilmiştir.

Kurtuluş Savaşı sırasında yörede Kuvayı Milliye’yi zor duruma düşüren bir isyan çıkmıştır. Yozgat Mutasarrıfı Necip Bey Kuvayı Milliye’ye karşı olumsuz bir tutum içerisinde olmuş ve İstanbul Hükümetinin yanında yer almıştır. Bunun üzerine Çapanoğulları ayaklanarak 14 haziran 1920’de Yozgat’ı işgal etmişlerdir. Ankara Hükümetince isyanı bastırmak üzere Çerkez Ethem kuvvetleri buraya gelmiş ve 27 Haziran 1920’de isyanı bastırmıştır. Bunun ardından Eylül 1920’de isyancılardan oluşan Akdağmadeni alayı Yunanlılar ile savaşmaya gitmeyi reddetmişler ve bunun üzerine yörede ikinci bir ayaklanma baş göstermiştir. İsyancılar Amasya-Tokat arasındaki Çengelhanı işgal etmiş, Kırşehir’in Nogalkızı Köyü’nde de Kuvay-ı Seyyare’yi pusuya düşürmüşlerdir. Bunun üzerine ikinci Kuvvay-ı Seyyare ayaklanmaları bastırmıştır. Bu ayaklanmanın en önemli yanı da Ankara Hükümeti ile Çerkez Ethem arasındaki ilk siyasi ayrılığın baş göstermesidir. Çerkez Ethem, ayaklanmanın böylesine büyük boyutlara ulaşmasında, daha sonra Ankara Vali Vekilliğine getirilen Yahya Galip Bey’in büyük payı olduğunu ileri sürmüştür. Atatürk’ten Yahya Galip Bey’in yargılanmak üzere Yozgat’a gönderilmesini istemiştir. Ancak, TBMM Çerkez Ethem’in bu isteğini geri çevirmiştir.

Cumhuriyetin ilanından sonra il konumuna getirilerek 25 Haziran 1927’de Bozok olan ismi Yozgat olarak değiştirilmiştir.

Yozgat’ta günümüze gelebilen tarihi eserler arasında; Çadır Höyük, Mercimek Tepe Höyüğü, Alişar Höyüğü, Sorgun yakınlarında Şah Muratlı Köyü’ndeki Kerkenes Kalıntıları, Tavium Antik Kenti Kalıntıları, Behramşah Kalesi, Kilise kalıntısı, Çeşka Yer altı Şehri, Karabıyık Köprüsü (1516), Sarayköy Çapanoğlu Cami (1779), Saat Kulesi (1908), Başçavuş Cami (1800-1801), Kayyumzade Demirci Ali Efendi Cami (1804), Cevheri Ali Efendi Camisi (1788), Kızıltepe Köyü Camisi (1816-1817), Kubbeli Cami (1152), Salih Paşa Cami (1813), Şah Ruh Mescidi, Osmanpaşa Türbesi (1240), Görpeli Türbesi , Ali Çelebi Türbesi, Mahmut Çelebi Türbesi, Çerkez Bey Türbesi, Şah Sultan Hatun Türbesi, Çinçinli Sultan Hanı, Hamidiye Saatli Çeşmesi (1901), Divanlı Köyü Mağaraları ve Muteber Divanlıoğlu Konağı, Karslıoğlu Konağı, Nizamoğlu Konağı, Salim Korkmaz evi başta olmak üzere Türk sivil mimari örneklerinden evler bulunmaktadır. Ayrıca Cumhuriyetin erken dönem mimarisine ait ilkokul, askerlik şubesi, hükümet konağı gibi yapılar da onları tamamlamaktadır. Ayrıca ilde Yozgat Çamlığı Milli Parkı, Kadıpınarı Orman İçi Dinlenme ve Mesire yerleri vardır.
 
#2
Yozgat Gezgin Gözüyle

Saat Kulesi 1908 yılında Şakir usta tarafından yapılmıştır. Şehrin orta yerinde kurulmuş, kare pirizma şeklinde uzun bir kuledir. Enine silmelerle altı kata bölünen kulenin üst kısmı şerefe gibi bir terasla çevrilidir. En üst kısımda çan şeklinde bir külah vardır. Saat çanı 250 kg. ağırlığında olup, her yarım ve tam saatte isabetli olarak vurur. Kuleye çıkış kuzeyden, yuvarlak kemerli kapıdan olur. Şerefeli kısmın altında üç kat aşağı doğru her katta küçük yuvarlak kemerli bir pencere bulunur.
Kerkenez Harabeleri: (Keykavus Kalesi) Hattuşaş dan sonra Hititlerin en büyük kentidir. Sorgun ilçesi Şahmuratlı köyü sınırları içerisinde bulunan Kerkenez Harabeleri Şahmuratlı köyüne 5 km. mesafededir. Harabeler çok geniş bir alanı kaplamaktadır. Harabeleri çepeçevre saran sur kalıntıları yerinde durmaktadır. Hafif eğimli arazi üzerinde tam orta yerde Sülüklü Göl (Büyük Göl) olarak anılan yerde yaklaşık çapı 20 m. olan su birikintileri bulunmaktadır. Buna benzer Kızlar ve Atlar gölleri de bulunmaktadır. Araziyi saran sur kalıntıları batıda yaklaşık 4m. lik bir boşluk bırakmaktadır ki burasının sur kapısı olabileceği tahmin edilmektedir. Harabeleri tamamen gün ışığına çıkarma çalışmaları devam etmektedir.
Büyüknefes (Tavium):
Galatların bir kolu olan Trokmiler tarafından kurulup, başkent olarak kullanılan Büyüknefes Yozgat-Haydarbeyli yolu üzerindedir. Aslan heykeli sütunlar, sert taşlar üzerine işlenen yüzük taşları, yontulmuş taş üzerinde kuş figürleri, yol kalıntıları, mezarlıklar, havuzlar, Gündoğdu yakınında bir yer altı şehrinin varlığına hükmettiren geniş meydan ve yollar bu köyün tarihi zenginliğinin büyük işaretleridir.
Çeşka Yeraltı Şehri: Merkez İlçeye 3 km. mesafede ve kuzeydoğusunda yüksekçe bir tepeye kurulmuş yer altı şehrinin üç ayrı girişi vardır. Güney kısmında iki kat halinde halinde üç odalı bir mekan vardır. Bu mekanın batı kısmındaki odanın üstünde bacası vardır. Kuzeydeki odanın tabanında kısmen dolmuş iki ayrı beşik kemerli galeri girişi vardır. Yıkıntılar arasında ve alt eteklerde monokrom perdaleli ve perdalesiz Roma,Bizans Seramik parçaları mevcuttur.
Alişar Höyüğü: Yozgat’ın 45 km. güneydoğusunda,Yozgat-Sarıkaya İlçesi anayolu üzerinde bulunan höyük 520 m. uzunluğunda,950 m. genişliğinde bir üst görüntü vermektedir. Alişar’ın yerleşimi kalkolitik denilen ve ana toprak üzerinde kurulan bir köy kültürüdür. Yapılan kazılarda küplere, taş ve ağaç sandıklara gömülmüş iskeletler, çanak çömlek, süslü mühürler, iyi işlenmiş taş ve kemikler,insan ve hayvan figürleri bulunmuştur.
ÇEŞKA YER ALTI ŞEHRİ:Yozgat’ın, merkez ilçe sınırları içerisinde olup, şehrin kuzeydoğusunda ve Kirazlı Göleti mevkiinde yer almaktadır. Bu yeraltı şehrinin güney, kuzey, ve batı yönünde olmak üzere üç ayrı giriş kapısı bulunmaktadır. Ancak, bu giriş kapıları günümüzde dolmuş olarak bulunmaktadır. Kuzeydeki küçük giriş kapısından alçak ve dar bir galeri ile bir odaya ve odadan yine galeri ile etrafında odalar bulunan bir salona girilmektedir. Salona açılan diğer galerinin dolmuş olduğu görülmektedir.
ÇAPANOĞLU CAMİİ:
Osmanlı İmparatorluğu döneminde Avrupa etkisinde ortaya çıkan Türk mimari stilinin Anadolu’da meydana getirilen nadide eserlerinden bir tanesi de Yozgat Çapanoğlu Cami’dir. Genel görünüşüyle İstanbul’da sayısız örneklerini gördüğümüz abide eserlerin sade karakterli bir örneğidir. Yüksek kasnaklı, çapı 15.15 metre olan geniş kubbesi, ince uzun minaresiyle şehrin her tarafından örülen bu yapı Yozgat’ın ve Yozgat’ta Çapanoğullarının ölmeyen sembolü olmuştur.

İki kısımdan meydana gelen bu caminin birinci kısmı Çapanoğlu Ahmet Paşa’nın büyük oğlu Mustafa bey tarafından Hicri 1193 Miladi 1779 yılında; ikinci kısım ise kardeşi Süleyman bey tarafından Hicri 1209 Miladi 1794 - 95 yıllarında yaptırılmıştır. Mimarının kim olduğu bilinmeyen ve 16 yıl ara ile yapılan ilave ile iç ve dış cami olmak üzere iki kısımdan meydana gelmektedir. İç cami beyaz, dış cami açık kahverengi - bordo kesme taşlarla yapılmıştır. Birçok özellikleri ayrı olan bu kısım birbiriyle çok güzel bağdaşmıştır. Camiin dört tarafı avlu duvarıyla çevrilmiş olup, avluya doğu tarafından ve batıdan kemerli birer abide kapı ile girilmekte iken 1964 yılında kuzey tarafından üçüncü bir kapı daha ilave edilmiştir. Avlu giriş kapıları hizasında güney de kalan kısım Çapanoğulları ailesi ve memleketin eşrafı için kabristan olarak kullanılmıştır.
Başçavuş Camii :
1800-1801 yıllarında Çapanoğlu Süleyman Bey’in Başçavuşu Halil Ağa tarafından yaptırılmıştır.Caminin iç mekanı kare planlıdır. Kırma çatılı,taş ve tuğla karışımı kargir bir yapı olan caminin kuzeybatısına yapışık yuvarlak gövdeli minaresi ile büyük bir avlusu vardır. Batı tarafı hazire olarak kullanılmıştır. Caminin mihrabı tezniyatsız olup mihrabın üzerinde aynı seviyede devam eden ağaçtan oyma stilize dal ve çiçek motifleri yer alır. Güney cephede ve tavana yakın yerlerde sivri nal kemerli alçı işleri ve renkli camlarla bezeli pencereler mevcuttur. Tavan örneği çok nadir görülen çıkmalı rozet,stilize edilmiş nebatad ve kafes motiflerinden oluşan göbek motifleri,ahşap oymadan ibaret bir süslemeyle bezelidir. Duvarlar gül ve diğer çiçek motifleriyle süslüdür.
Kayyumzade (Demirci Ali Efendi) Camii : 1804 yılında Cevheri Ali Efendi tarafından yaptırıldığı yazıtından anlaşılmaktadır. Kırma çatılı son cemaat yeri olan haremin birleştiği kuzeydoğu köşesinde,çokgen minaresi olan,geniş avlu içinde kurulmuş olan yapıya kuzeydeki tek kapıdan girilir. Avlunun doğu iç duvarında iki ağaç direk üzerine oturan ufak bir revaklı kısmı vardır. Bu bölümün güneyine bir medrese yapılmış ve uzun süre bu amaçla kullanılmıştır. Caminin mahvil galerisinde ahşap oyma bitkisel ve geometrik motifler,kemerlerde ise Barok tarzda kalem işleri vardır. Kare biçimli tavan göbeği geometrik motiflerle bezelidir.
Osmanpaşa Türbesi : Merkez İlçe Osmanpaşa Kasabasındadır. Camiye
bitişik,kubbeli,kubik,moloz taş yapıdadır. Yapım tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte yapı içindeki sandukadan 1240 tan sonra yapıldığı anlaşılmaktadır. Türbeye güneydeki yuvarlak çift kuralı büyük bir kapıdan girilir. Yapı içerisinde dört sanduka vardır. En eski sanduka,Emir Sultan Şeref’ud din İsmail bin Muhammed’e aittir. Yapı içinde ve dışında hiçbir süsleme yoktur.
Görpeli Türbesi : Merkez İlçenin Görpeli Köyündedir. Türbenin yanında bir çeşme mahzeni bulunmaktadır.
KÜMBETLER
Çayıralan İlçesinde Çerkezbey Türbesi, Çandır İlçesinde Şah Sultan Hatun ve Osmanpaşa Kasabasında Emirci Hatun Türbeleri vardır.
Ali Çelebi Türbesi : Çalışkan köyündeki türbenin 1466 veya 1467 tarihleri arasında yapıldığı sanılmaktadır. Dikdörtgen planlı,beldeken tarzında türbeler grubuna giren bu türbe,kare planlı “L” ayaklar arasında üç sivri kemere ve duvara pandandifle oturan ufak kubbeli bir yapıdır. Türbe içinde ve dışında birer mezar taşı vardır. Ayrıca türbe içinde el yazmalı kitap sayfalarına rastlanan kare planlı beşik tonozlu örtülü esas odası mezar odası toprak altında kalmıştır.
Mahmut Çelebi Türbesi : Çalışkan köyündeki ikinci türbedir. Kubbesi ve üst kısmı yıkık olan türbenin diğer türbeden farkı ebatları bakımından daha büyük olmasıdır.1477 de yapılan türbe Mahmut çelebiye aittir. Yapıda devşirme malzeme kullanılmıştır.
Behramşah Kalesi : Çalışkan köyünün kuzeyinde bulunan yüksek bir kaledir. Gıyaseddin Keykavus emirlerinden Necmeddin Behram Şahı Candar’a ait olan kale, 13. Yüzyılın ilk yarısında yapılmıştır. Kalenin birçok kısmı yıkık ve harap,batı ve güney duvarları ayaktadır. Yüksek kale duvarları,moloz taş üzerine kesme taş kaplıdır. İçte tuğla gibi çaprazlama dizilerle sıralanarak zigzaz duvar dolgusunu oluşturmuştur.
Kilise : Kesme Taştan yapılmış büyük bir kilisedir. Kilise tavanındaki Hz. İsa resmi tahrip görmüştür. Kilisenin girişleri yıkılmış durumdadır.
Çerkez Bey Türbesi : 1855 e tarihlenen türbe,kare kaide üzerine oturan,sekizgen prizma gövdeli,kuzeye açılan eyvanlı ve kubbelidir. Osmanlı türbeleri gibi yalın katlı ve kubbelidir. Sembolik lahit odasını dıştan sivri kemer silmeli üç dikdörtgen pencere aydınlatır. Taş kemerli bir kapısı olan esas mezar odasına,dört basamaklı bir merdivenle inilir. Kare planlı esas mezar odasının üzerini aynalı tonoz örter. İçeriyi rüzgar deliği aydınlatır.
Kubbeli Cami : Çerkezbey türbesinin yanındadır. Caminin orijinal kitabesi bulunmamasına karşın,son cemaat yerinde hareme giriş kapısı üzerinde 1152 yılında yapıldığı yazılıdır.
Çokradan Köyü Cami : Caminin 1816-1817 tarihlerinde yapıldığı belirtilmektedir. Kırma çatılı,dikdörtgen planlı,moloz taş bir yapıdır.
Şah Sultan Hatun Türbesi : 1500 yılında yapılan türbe Dulkadirli Beyi Alauddevle’nin oğlu Şahruh’un karısı Şahsultan’a aittir. Düzgün kesme taşlardan örülmüş,sekizgen gövdeli ve
içten kubbe,dıştan pirimidal çatıyla örtülü asıl bölümle,buraya doğrudan eklenmiş beşik tonozlu derin eyvan bölümünden oluşmuştur. Duvar yüzeyinden hafif taşkın profillerle,basık kemerli asıl girişin üzerindeki fazla derin olmayan beş sıralı mukarnasla değerlendirilmiştir. Mukarnas sıralarının altındaki boşlukta,içi katmerli çiçek motifleri vardır. Yapının sekiz yüzeyini de dolaşan mermer levhalar üzerine kabartma harflerle Farsça beyitler yazılmıştır.
Şah Ruh Mescidi : Yapım tarihi bilinmemekte,mescide giriş kapısı üzerinde bulunan tamir kitabesine göre,Ahmet Oğlu Aslan Paşa tarafından 1744 yılında tamir edilmiştir. Mescit kırma çatılı iki minareli ve moloz taştan yapılmış ve iki minaresi mevcuttur.
Salih Paşa Camii :
yazıtından Salih Paşa tarafından 1813 tarihinde yapıldığı anlaşılmaktadır. 1955 yılında batı duvarı sabit kalmak suretiyle orijinal planı pek bozulmadan tamamen yenilenmiştir.
Divanlı Köyü Mağaraları : Sarayken İlçesi Divanlı Köyünde bulunan mağaralar çeşitli bölmelerden oluşmaktadır. Mağaralar Kayalara oyulduğu gibi,taştan oyma merdivenlerle inilen mağaralar da vardır. Bu mağaraların Bizans dönemine ait olduğu belirtilmektedir.
Çinçinli Sultan Hanı : İlçe merkezinin 16 km. kuzeyindedir. 1221 yılında Valide Sultan Mahperi Hatun tarafından yaptırılmıştır. Moloz taş ve üzeri kesme taş kaplama bir yapıdır. Üst örtüsü tamamen yıkılmıştır. Duvarların bir kısmı ayakta durmaktadır.
Saray Köyü Çapanoğlu Camii : Yozgat’ın 20 km. batısında Ankara-Yozgat yolu üzerindeki Saray Köyündeki camii 1765 de Kapucubaşı Çapanoğlu Ahmet Paşa tarafından yaptırılmıştır. 1957 te tek şerefeli minaresi ilave edilmiştir. Kırma çatılı köşe duvarları ve pencere kenarları kesme taş,diğer kısımları moloztaş bir yapıdır. Yapı içinde ahşap ve kalem işi olmak üzere iki türlü süslemeye karşılaşılmaktadır. Ahşap süsleme kiriş uçlarından ve minber korkulukları kafes işçiliği ile yapılmıştır.
 
#3
Yozgat Sözlü Tarih

Gelin kayaları söylencesi

Zamanın birinde Cehrilik yakınlarında ki ibr köyde güzeller güzeli bir kız yaşamaktadır.Kızın güzelliği dillere destan omuştur.Hergün bir çok delikanlı onu görmeye gelmektedir.Bir gören bir daha köyden ayırlmamaktadır.Gelenler arasında ağa oğulları beyler de vardır.Kıza ağırlığınca altınlar ,köşkler,sürüler teklif ederler.Ama kız hiçbirini kabul etmez.Kız yoksul bir delikanlıya gönül vermektedir.Ailesi bu sorunu çözmek için kızı bir an önce evlendirip sevdiğine vermek istemektedir.Kısa zamanda hazırlıklar yapılır,düğün kurulur.Haber her tarafa yayılır.Herkes hayret eder hele de kızın sevdiğine verilecek olması herkesi memnun eder.Bir ağa oğlu ise bunu bir türlü kendine yedirememektedir.Çok zengin olmasına rağmen kızı alamamaktadır.Öyle ise onu başkasına da yar etmemeye karar verir.Hemen haber gönderip düğünün durdurulmasını ve kızın kendisine verilmesini ister.Kızın babası ise zorla güzellik olamayacağını artık beyin de bu işi kabullenmesi gerektiğini söyler.Ağa oğlu büsbütün hiddetlenir ve gelin alayı köyden ayrılıp Cehrilik'in kuzey sırtlarına vardığında yolu keser.Alaydakilerin tümü öldürülür.Güzel kız olanları görünce durumun umutsuzluğunu kabullenir.Ellerini kaldırıp "Tanrım beni bu haydutların eline bırakma ya taş et ya kuş" diye yakarır.Sözü biter birmez de taş olur.
O günden beri bukayacıklarda gelincik çiçekleri açar.Cehrilik yakınlarındaki keltepe'yi aşanlar boynu bükük kaya gelini ve hörgüçlü develeri andıran kaya dizisini görebilir.

Çamlık söylencesi

Yozgat'ta yaygın olan bir söylencede Çamalık söylencesi'dir.Söylenceye göre Çamlık'a ilk fidanı Aslı'nın peşinden diya diyar dolaşan Kerem dikmiştir.Yolu Yozgat yöresine düşen Kerem, Aslı'sını sormuş, bulamayınca da günümüzdeki Çamlık'ın yanına bir fidan dikmiş."Bu çamdan ne çamlar filiizlenir,koruluk olur; bizi söyler,bizi fısıldar" deyip yollara düşmüştür.
O gün bu gündür Çamlık, hafif bir yelde sevda türküleri söyler, içli ezgiler fısıldar. Günümüzde de Yozgatlılar'ın çalıp söyleyip eğlendikleri, dinlendikleri sevdalarını dile getirdikleri ezgilerini dillere döktükleri yerdir.
 
#4
Yozgat Cami ve Mescitleri


Çapanoğlu (Büyük Cami-Ulu Cami) Camisi (Merkez)

Yozgat il merkezi, İstanbulluoğlu Mahallesi’nde Cumhuriyet Meydanı yakınında bulunan bu cami, kitabesinden öğrenildiğine göre Bozok Sancağı Valisi Çapanoğlu Mustafa Bey tarafından h.1193 (1779) yılında yaptırılmıştır. Halk arasında Büyük Cami veya Ulu Cami olarak da anılmaktadır.

Hakkı Acun’dan alınan Kitabe metinleri şöyledir:

Birinci Kitabe:

Bozok Sancağının valisi Seyit Mustafa Bey kim
Vücudun kıldı Hak ol kadre mahz-ı emn-ü asayiş
Hadis-i men benayı fikr idüp bünyan-ı ikbalin
Müesses kılmaı dar-ı bekada eyledi hahiş
Yapup bu camiyi gerdun tıbâk seyredenlerdir:
Muallâ Kubbesin bulmuş Kıbab-ı Çer-ı efrayiş
İki alemde kadrin Hz.Mevlâ
Gübah-ı sacidad ittikçe sahn-ı pakine maliş
Kumaş-ı vasfını tahsil için suk-i maarifte
Ederken hukte süphan, sarf-ı nakt-i rayiç danış
Havas-ı hamsesin cem eyleyüp Hayri didi tarih
Bu cami virdi din-i Mustafa’ya Zib-ü arayış
1193 (1779).


İkinci Kitabe:

Binây-i Camiü’l-hayrı tasvir ettirdi ânâ
Husule geldi mânadan zuhura çıktı nâpeyda
Çapanzade Süleyman Bey muvaffak oldu hamdolsun
Civar-i Hz.Hakkı bula ecrini lâ yuhsâ
Resul-ü Kibriyâ’nın riş-ı pâk-i hâbegâhını
Rızay-i Hâkk’a vâsıl olmağ içün kıldı istibna
Habib-i Lâyezalin galibâ i’câz-ı sırrından
Mübârek oldu riş-i pâk içün bu cami-i hübzibâ
İlâhi hürmet-i ismin Resulün nûr-u lihyesi
Süleyman’a şefi’ola ferdâ Muhammed Mustafa
Nazifi çıktılar melekler didiler iki tarih
Bu camii kıldı meclis envâr-ı ziynet İslama
Sene 1209 (1794).

Cami kesme taştan iki ayrı dönemde yapılmıştır. Bunlardan İçeri Cami denilen ve yapının güneyini oluşturan bölüm 1779 yılında Çapanoğlu Mustafa Bey’in yaptırdığı kısımdır. Buna kuzeyden eklenmiş olan Dışarı Cami denilen mekân ise bugünkü giriş revakı üzerindeki kitabeden öğrenildiğine göre, Mustafa Bey’in kardeşi Süleyman Bey tarafından h.1208 (1793–1794) yılında yaptırılmıştır. Caminin iki vakfiyesi olup, bunlardan h.1195 (1780) tarihli vakfiye Mustafa Bey tarafından, h.1208 (1793) tarihli vakfiye de Süleyman Bey tarafından düzenlenmiştir. Süleyman Bey’in oğlu Abdülfettah Bey ‘in de h.1212 (1798) tarihli vakfiyesi bulunmaktadır.

Kesme taştan yapılmış olan caminin güney bölümü dikdörtgen planlıdır. İbadet mekânı iki kalın paye ve üç duvar üzerine dayanan 15.15 m. çapında bir kubbe ile örtülmüştür. Kubbeye geçiş tromplarla sağlanmıştır. İbadet mekânının kuzeyinde enlemesine dikdörtgen planlı bir bölüm daha bulunmaktadır. İki kemerle üç bölüme ayrılan bu mekânın üstü mahfil olarak hazırlanmıştır. Bu bölümün üzeri iki yanda birer küçük kubbe, ortada da ayna tonoz ile örtülmüştür. İlk yapımında caminin son cemaat yeri olarak düşünülen bu mekâna diğer bölüm eklenince fonksiyonu tamamen değişmiştir. Bu yeni bölümün üzeri de aynı örtü sistemi ile örtülmüştür.

Caminin kare planlı ibadet mekânı tromplu merkezi bir kubbe ile örtülmüştür. Bu bölüm iki yan kenarda altlı üstlü üçer, mihrabın iki yanında da birer pencere ile aydınlatılmıştır. Caminin tüm bölümleri ve kubbe kasnağı da dâhil olmak üzere 54 pencere ile aydınlatılmıştır. Mihrap dışarıya çıkıntı yapacak biçimdedir. Kirli beyaz, yeşil ve bej renkli mermerden işlenmiş olan mihrap, iki yanda çifte sütunlarla sınırlandırılmıştır. Bunun yanındaki minber de renkli mermerlerden dekoratif biçimde yapılmıştır.

Caminin bezemesi barok üslupta olup, bu tür bezemenin Anadolu’daki en erken örneklerinden birisidir. Giriş kapısının çevresinde renkli mermerlere işlenmiş akantus yaprakları, istiridye nişleri, “C” ve “S” kıvrımlı kabartmalar bulunmaktadır. Ayrıca iç mekân natürmort ağırlıklı ve peyzaj görünümlü kalem işleri ile bezenmiştir. İbadet mekânının ilk sıra pencerelerinin üzerine lacivert zemin üzerine beyaz renkte girift bir nesih yazı ile Fetih suresi yazılmıştır. Bu yazı frizi üç duvar boyunca da bir şerit halinde uzanmaktadır.

Caminin minaresi kare kaide üzerinde, yuvarlak gövdeli ve tek şerefelidir. Ancak iki bölümün birbirine eklenmesinden ötürü de minare batı cephesinin ortasında kalmıştır.

Caminin doğu cephesinde kare planlı, üzeri kubbeli kesme taştan Çapanoğulları ailesinin türbesi bulunmaktadır. Bu türbeye caminin içerisinden girilmektedir. Caminin şadırvanı avlu içerisinde olup, eski şadırvanın parçalarının kullanılması ile yeniden yapılmıştır.


Cevheri (Cevahir) Ali Efendi Camisi (Merkez)

Yozgat il merkezi, Aşağı Çatak Mahallesi’nde, Eski Yozgat-Sungurlu yolu üzerinde bulunan bu cami, kitabesinden öğrenildiğine göre Çapanoğulları zamanında Cevahir (Cevheri) Ali Efendi tarafından h.1202 (1788) yılında yaptırılmıştır.

Hakku Acun’a göre Kitabesi:

Ali Efendi, Hacı Ahmet Ağa ile edip himmet
Yapup bu camii ecr-i cezili ettiler ihlrâz

Bi Hakkı hamsi mektuba o iki zat-ı vâlânın
Du âlemde medetkârı ola ol fert-i Rabbani

İşitti rüştiyâ (?) ve beyan-ı tarihini söyler
Mutaf-ı pâkiyân-ı kudsidir bu camii mümtaz

Ketebehu Abdülkadir Eş Şükri Sene 1202 (1788).

Cami sarı kesme taştan bir avlu içerisinde bulunmaktadır. Bu avlunun doğu batı yönlerinde yuvarlak kemerli birer kapısı vardır. Bunlardan doğu kapısından avluya altı basamakla inilmektedir.

Cami kareye yakın dikdörtgen planlı olup, üzeri ahşap bir çatı ile örtülmüştür. Caminin önünde iki büyük ahşap direğin desteklediği üç bölümlü bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Bunun üzerine mahfil kısmı yerleştirilmiş ve mahfilin ortası güneye doğru çıkıntı yapmıştır. Mihrap yarım yuvarlak bir niş şeklindedir. Minber son derece sade olup, minber üzerinde volütler “S” şeklindedir. Caminin iç bezemesi konusunda yeterli bilgi bulunmamaktadır. Bunun da nedeni geç dönemde cami içerisinin sıvanmasıdır.

Caminin kuzeydoğusuna yapışık kare kaide üzerine oturtulmuş çokgen gövdeli, tek şerefeli minaresi bulunmaktadır. Minareye son cemaat yerindeki kapıdan çıkılmaktadır. Bu minarenin güneyinde küçük bir hazire bulunmaktadır. Buradaki revaklı bir bölüm içerisindeki lahit camiyi yaptıran Ali Efendi’ye aittir. Söylentiye göre lahit dolusu kıymetli eşyalar bulmuş ve bunların parası ile de hem bu camiyi hem de Kayyumzâde Camisi’ni yaptırmıştır.


Başçavuşoğlu Cami (Merkez)

Yozgat il merkezinde İstanbulluoğlu Mahallesi’nde bulunan bu cami, kitabesinden öğrenildiğine göre Çapanoğlu Süleyman Bey’in başçavuşu Halil Ağa tarafından h.1215 (1800–1801) yılında yaptırılmıştır.

Hakkı Acun’a göre Kitabesi:

Min hasenât-ı ibn Başçavuş Halil Agay-ı sahib-ı-hayr
Bu ziba cami vel müştebalar bünyan oldu

Hulusundan senin Tevfik-i Rabbâni olup yâver
Nice nakdin hele masruf-i haykât-ı hisan oldu

Mübeşşir bir Melek rüştü gelip itmamına tarih
Dedi Makbul-ı dergâh-ı uluvu müstean oldu Abdülkadir Sene 1215 (1800–1801).

Cami kesme taştan kareye yakın dikdörtgen planlı olup, üzeri ahşap bir çatı ile örtülüdür. Caminin ön kısmına sonraki dönemlerde camekânlı bir son cemaat yeri yapılmıştır. Ağaç direklerle dışarıya açılan son cemaat yerinin üzeri de mahfilin uzantısı ile düz bir tavan şeklindedir. Bu bölümden ibadet mekânına yuvarlak kemerli bir kapı ile girilmektedir.

Mihrap yarım yuvarlak niş şeklinde olup, alçıdan yapılmış volütlerle, “S” ve “C” kıvrımları ile bezenmiştir. Minber geometrik motiflidir.

İbadet mekânında yoğun biçimde ahşap ve kalem işleri ile bezelidir. Tavan tümüyle barok motiflerle bezelidir. Tavanın ortasındaki daireye ajur tekniği ile bir merkezden “S” kıvrımlarının oluşturduğu şeritler çıkmaktadır. Ayrıca ibadet mekânının duvarları, pencere üzerleri kalem işleri ile bezelidir. Burada da baklava dilimleri, küçük çiçek motifleri “S” şeklinde kıvrımlar görülmektedir.

Caminin son cemaat yerinin içerisinden çıkılan minaresi yuvarlak gövdeli ve tek şerefelidir.


Kayyumzade (Demirci Ali Efendi) Camisi (Merkez)

Yozgat il merkezi Köseoğlu Mahallesi’nde bulunan bu cami, kitabesinden öğrenildiğine göre Kayyumzade (Cevheri) Ali Efendi tarafından h.1219 (1804) tarihinde yaptırılmıştır.

Hakkı Acun’a göre Kitabesi:

Yaptı lillah mahallinde o sahib-i irfan
Yani hemmam-ı Ali zâd-ı şerif-i Zişân

Böyle bir cami ve illâ ki kabul eyleye Hak
Çıktı bir beyt ile tarih olup istihzam

Barek Allah hele bu ma’bed-i zeynepde bina
İde makbul anı sa’d ile Cenab-ı Mennan
Sene 1219 (1804).

Kesme taştan dikdörtgen planlı olan caminin üzeri kırma bir çatı ile örtülüdür. Avlu içerisindeki camiye birkaç basamakla çıkılmaktadır. Caminin ön kısmına beş direkli bir son cemaat yeri sonraki dönemlerde eklenmiştir. Son cemaat yerinden kırmızı ve beyaz mermerli, yuvarlak kemerli bir kapıdan girilmektedir. İbadet mekânı batı ve doğu duvarlarında üçer, kuzey ve güney duvarlarında da ikişer dikdörtgen pencere ile aydınlatılmıştır. Bu pencerelerin üzerinde de alçı vitraylı, yuvarlak kemerli pencereler bulunmaktadır.

Mihrap istiridye kabuğu şeklinde sonuçlanan yuvarlak bir niş şeklindedir. Minberinin ise herhangi bir özelliği yoktur. Cami içerisinde barok üslupta kalem işleri görülmektedir.

Caminin kuzeydoğu köşesine kesme taş kaideli, çokgen gövdeli, tek şerefeli bir minare eklenmiştir.


Osman Paşa Köyü Camisi (Merkez)

Yozgat Merkez ilçesine bağlı Osman Paşa Köyü’nde bulunan bu cami, kitabesinden öğrenildiğine göre Hacı Mehmet Barcuk tarafından h.715 (1315–1316 yılında yaptırılmıştır. Bir diğer kitabeden öğrenildiğine göre, h.993 (1585) tarihinde Sultan III. Murat zamanında Seyyid Ahmet İbn Dusta’nın oğlu Sultan Emirci tarafından onarılmıştır. Cami 1910 yılında yalnızca duvarları korunarak yenilenmiştir. Bu arada da batı duvarına bir de türbe eklenmiştir.

Hakkı Acun’a göre yapım kitabesi:

Emere bi-imâreti hâzihi-i-mescidi’l-mubareki’l-Abdül fakürü’l
Muhtâç ilâ rahmeti Rabbihi’l Latif Hacı Mehmed Barçuk
Evâhir-i Ramazani’l mübarek sene hamse aşere seb’a mie 715 amele Hüseyin

Onarım Kitabesi:

Ve amere hâzihi’z-zaviyeti’l-mübareke Seyyid Ahmed Bin Dusta lâse ve tiz’in ve tiz’a-mie 993
Ve evlâdı kutbi’l-ârifin sultan Emircinevver-Allahu
Merkadehû fi eyyâm-i Sultan Murad Han min şuhur-i şehiri’l muazzam
Ramazani’l mübâreketi’l-mükerrem selâse ve tiz’in ve tez’sa-mie 993.

Cami sarı kesme taştan dikdörtgen planlıdır. Cami biri kubbeli, diğeri kırma çatılı birbirine bitişik iki bölümden meydana gelmiştir. Bunlardan kırma çatılı bölüm son onarım sırasında buraya eklenmiştir. İbadet mekânında mihrap tarafında iki, doğu duvarında da üç tane olmak üzere beş pencere ile aydınlatılmıştır. Mihrap sade bir niş şeklinde olup, minberi yeni eklenmiştir.

Caminin yanındaki minaresi kesme taş kaideli, yuvarlak gövdeli ve tek şerefelidir. Minarenin yanındaki kapıdan da küçük türbeye geçilmektedir.


Kızıltepe Köyü Camisi (Merkez)

Yozgat’a 15 km. uzaklıktaki Kızıltepe Köyü’nde bulunan bu cami kitabesinden öğrenildiğine göre, Halil Ağa’nın karısı Ayşe Hanım tarafından h.1232 (1816–1817) tarihinde yaptırılmıştır.

Hakkı Acun’a göre kitabesi:

Sahübül-hâyrat ve’l-hasenât
El Hac Halil Ağa’nın
Zevcesi Ayşe Hatun
Taleben li-merzât-i’llâhi ve il-resulihi
Bu camii şerifi binâ ve ihyâ etmiştir
Nef’-i ibâda sevab kendüyedir
Sâhibü’l-hayrat olanların
Nâm-i Şânı dünyada zindedir. Sene 1232.

Cami moloz taştan dikdörtgen planlı olarak yapılmış, üzeri kırma bir çatı ile örtülmüştür. Önündeki son cemaat yeri değiştirilerek cami içerisine katılmıştır. İbadet mekânının üzeri ahşap bir tavanla örtülü olup, mihrap yanında birer, doğu yönünde iki pencere ile aydınlatılmıştır.

Mihrap basit yuvarlak bir niş şeklinde olup, minber herhangi bir özellik taşımamaktadır. Cami içerisinde de bezeme elemanına rastlanmamıştır.


Divanlı Köyü Camisi (Merkez)

Yozgat Divanlı Köyü’nde, Yozgat Çamlığı’nın yakınında bulunan bu cami, kitabesinden öğrenildiğine göre Sultan IV. Mehmet’in Silahtarı ve Kaptan-ı Derya’sı Bozoklu Mustafa Paşa tarafından h.1089 (1678–1679) yaptırılmıştır.

Hakkı Acundan öğrenildiğine göre kitabesi:

Bi-hamdi lillahi’l-Kerimi-zûl-Celâl: Tevfik itse bir kuluna hüsn-i hâl
Rızası a’mâline sâlik ider: Muhtar ider şöyle hayra bezl-i mal.
Hak teâlâ a’dâsın mankûs ide: Gazi Sultan Muhammedin Küll-i hâl
Silahdarlığı ile Handân iken: Mustafa Paşa Kapudân-ı zü’l-âl.
Câm-i şerifi tecdiden bina: Eyledi ol sahib-i hayrû’n-nevâl.
Devr ide devvâr-ı çerh-i tarihi “tıfğğ” oldı nazırîn etsin hayal.1089 (1678–1679).

Cami moloz taştan kare planlı olup, üzeri ahşap çatı ile örtülüdür. Yapının ön kısmında altı ağaç direğin taşıdığı sundurma şeklinde bir son cemaat yeri vardır. Bu bölüm camiye sonradan eklenmiştir. İbadet mekânı iki sıra halinde ağaç direklerle üç sahna bölünmüştür. İbadet mekânı duvarlardaki ikişer dikdörtgen pencere ile aydınlatılmıştır. Mihrap yarım yuvarlak niş şeklindedir. Ahşap minber geometrik desenlerle süslü olmasına rağmen üzeri boya ile kapatılmıştır. Bunun dışında bezeme olarak ibadet mekânının üzerini örten tavanda kalem işleri ile yapılmış kıvrık dallar ve yapraklar görülmektedir.

Caminin kuzeybatı köşesindeki minare kitabesine göre 1326 yılında yapılmış, kare kaideli, çokgen gövdeli ve tek şerefelidir.


Türkmensarılar Köyü Çapanoğlu Camisi (Merkez)

Yozgat ili merkez ilçesine bağlı, Yozgat’a 30 km. uzaklıkta Türkmensarılar Köyü’nde bulunan bu cami kitabesinden öğrenildiğine göre h. 1200 (1786) yılında Çapanoğlu Süleyman Bey tarafından yaptırılmıştır.

Cami kesme taş ve moloz taştan dikdörtgen planlı olup, üzeri kırma bir çatı ile örtülüdür. İbadet mekânı içerisinde iki ahşap direk tavanı desteklemektedir. Önündeki son cemaat yerine dört basamakla çıkılmaktadır. Burası camiye sonradan eklenmiştir. İbadet mekânı her duvarda ikişer dikdörtgen söveli pencere ile aydınlatılmıştır. Oldukça basit bir yapısı olan bu cami içerisinde üzerinde durulacak bezeme bulunmamaktadır. Mihrap yuvarlak bir niş şeklinde oldukça basit olup, minberin de herhangi bir özelliği bulunmamaktadır.

Son cemaat yerinin duvarına bitişik olan minaresi, taş kaideli, yuvarlak gövdeli ve tek şerefelidir.


Abdullah Ağa Camisi (Merkez)

Yozgat ili, Yozgat-Ankara karayolunda, Köseyusuflu Köyü’nde bulunan bu cami, kitabesinden öğrenildiğine göre Abdullah Ağa tarafından h.1210 (1796) yılında yaptırılmıştır.

Hakkı Acun’a göre kitabesi:

Bir ibadethane bünyad etti Abdullah Ağa
Ba’is-i mafur olan budilerim ruz-u kaze

Talib-i merzad hakka vuslat için ol kerim
Yapdı cay-ı nazenine böyle Ali bina

Teberrük cami-i şerife geldi bir ha’if didi
Tarihi yek cami’ül-hayr ey mucibusselâ sene 1210 (1796).

Cami geniş bir avlu içerisinde olup, çevresinde bulunan medrese hücreleri ile kütüphanesinden günümüze bir iz gelememiştir. Cami moloz ve kesme taştan kare planlı olup, üzeri kırma çatı ile örtülmüştür. Ön kısmına üç bölümlü bir son cemaat yeri eklenmiştir. Yuvarlak kemerli bir kapıdan içerisine girilen cami duvarlarındaki ikişer pencere ile aydınlatılmıştır.

Mihrap yarım yuvarlak şekilde olup, istiridye kabuğu olarak sonuçlanmaktadır. Minber oldukça basit ve özelliğinden uzaktır. Cami içerisinde bezeme elemanına rastlanmamaktadır. Yalnızca tavana çıtalarla geometrik ve yıldız motifleri yerleştirilmiştir.

Caminin yanında kare kaideli, yuvarlak gövdeli ve tek şerefeli minaresi bulunmaktadır.


Ali Şir (Zaviyesi) Camisi (Akdağmadeni)

Yozgat ili Akdağmadeni ilçesi Muşalikalesi Köyü’nde bulunan bu zaviyenin Ali Şir tarafından yaptırıldığı kaynaklardan öğrenilmektedir. Zaviyenin yapım tarihini belirten bir kitabesi günümüze gelememiştir. Ancak Ali Şir’in XIII. yüzyılın ikinci yarısı ile XIV. yüzyılın başlarında yaşadığı dikkate alınacak olursa zaviyenin yapım tarihi de ortaya çıkmaktadır.

Zaviye moloz taştan dikdörtgen planlı ve kırma çatılı olarak yapılmıştır. Değişik zamanlarda yapılan onarımlarla özelliğinden büyük ölçüde uzaklaşmıştır. Daha sonra camiye dönüştürülen zaviyenin önüne bir son cemaat yeri eklenmiş ve bunu belirten h.1192 (1778) tarihli bir kitabe de buraya yerleştirilmiştir.

Zaviyenin ibadet mekânı olarak kullanılan bölümü dikdörtgen planlı olup, üzeri düz bir tavanla örtülmüştür. İçerisinde herhangi bir bezeme unsuru ile karşılaşılmamıştır. Yarım yuvarlak bir niş şeklindeki mihrabının yanına yeni bir minber yapılmıştır. Bu arada kuzeybatı köşesine de tek şerefeli bir minare eklenmiştir.


Şah Ruh Bey Mescidi (Çandır)

Yozgat ili Çandır ilçesinde bulunan bu mescidin ne zaman yapıldığı kesinlik kazanamamıştır. Ancak giriş kapısı üzerinde Ahmet Bey oğlu Arslan Paşa tarafından h.1157 (1744–1745) yılında onarıldığını belirten bir kitabe bulunmaktadır. Buna göre de mescidin daha önceki tarihlerde yapıldığı anlaşılmaktadır. Eski tarihli bir hüccette Şahruh Bey’in eşi Şah Sultan’a h.897 (1492) tarihinde bir zaviye yaptırdığı yazılıdır. Büyük olasılıkla da hüccette sözü edilen mescit bu olmalıdır.

Mescit moloz taştan dikdörtgen planlı olarak yapılmış, ibadet mekânı iki sütun dizisi ile üç sahna bölünmüştür. İbadet mekânı çok sayıdaki pencere ile aydınlatılmıştır. Mescidin ön kısmında beş ağaç direğin taşıdığı sundurma şeklinde bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Bu bölüm sonradan yapılmıştır. Mihrap yuvarlak niş şeklindedir. Mukarnaslı ve Bursa üslubu bir kemerle çevrilmiştir. Minberi yeni eklenmiştir. İbadet mekânında dikkati çeken bir bezemeye rastlanmamıştır.

Mescidin iki minaresi vardır. Bu minarelerden kuzeydoğudaki sonradan yapılmış, diğeri de orijinal minaredir. Batıdaki taş kaidel, eski minarenin çatı hizasına kadar yükselen kısmının gövdesi daha kısa olup, şerefeye kadar olan bölümü tuğladan örülmüştür. Sonradan yapılan minare kesme taş kaideli, tek şerefeli ve yuvarlak gövdeli olup, diğerinden daha sonraki yıllarda yapılmıştır.



Kümbetli Cami (Çayıralan)

Yozgat ili Çayıralan ilçe merkezinde bulunan bu caminin yanında Çerkes Bey Türbesi olmasından ötürü Kümbetli Cami ismi ile tanınmıştır. Caminin kitabesi günümüze gelememiştir. Yalnızca son cemaat yerinde yeni harflerle yazılmış bir yazıda h.1152 (1739–1740) yılında onarıldığı yazılıdır. Bunun yanındaki Osmanlıca bir kitabede ise sadece h.981 (1573–1574) tarihi yazılıdır. Bunlara dayanılarak caminin h.981 (1573–1574) yılında yapıldığı ve sonraki tarihte de onarıldığı sanılmaktadır.

Cami kesme ve moloz taştan dikdörtgen planlı olup, ibadet mekânı beşer ağaç direkle üç sahna bölünmüştür. Ancak bu sahınlar birbirine eş ölçüde değildir. İbadet mekânı duvarlardaki ikişer dikdörtgen pencere ile aydınlatılmıştır. Mihrap yarım silindir şeklinde olup, özellik taşımamaktadır. Minberi yeni yapılmıştır. Cami içerisinde kirişlerdeki kıvrık dallı çiçek motifleri dışında başka bir bezeme bulunmamaktadır.

Caminin taş kaideli, yuvarlak gövdeli, tek şerefeli, ince uzun minaresi geç devirlerde yapılmıştır. Ayrıca son cemaat yeri de sonraki yıllarda yapıya eklenmiştir.


Çokradan Köyü Camisi (Çayıralan)

Yozgat ili Çayıralan ilçesine 7 km. uzaklıktaki Çokradan Köyü’nde bulunan bu caminin kitabesi günümüze gelememiştir. Yalnızca minarenin bulunduğu yer ile çatı saçağı altında h.1232 (1816–1817) tarihi yazılıdır. Bunun dışında banisi ile ilgili de bir bilgi bulunmamaktadır.

Cami moloz taştan dikdörtgen planlı olup, üzeri kırma bir çatı ile örtülmüştür. İbadet mekânı ahşap bir tavanla örtülüdür. Mihrap yarım yuvarlak niş şeklindedir. Yakın tarihlerde yapılan ahşap minberinin bir özelliği bulunmamaktadır. Cami içerisinde tüm duvarları çevreleyen kartuşlar yerleştirilmiş, ancak bunların içerisine bezeme yapılmamıştır. Bazılarının içerisinde “S” ve “C” kıvrımlı bezemeler görülmektedir.

Caminin kuzeydoğu köşesindeki minaresi XX. yüzyılın sonlarında yapılmış, taş kaideli yuvarlak gövdeli olup, yüksekliği ile cami arasında bir uyumsuzluk görülmektedir.


Salih Paşa Camisi (Sorgun)

Yozgat ili Sorgun ilçesi’nde, Sorgun Çayı kenarında bulunan bu cami, kitabesinden ve Ebcet hesabından öğrenildiğine göre h.1228 (1813) yılında Salih Paşa tarafından yaptırılmıştır. Cami 1955 yılında batı duvarı dışında orijinal biçimine uygun olarak tamamen yenilenmiştir.

Hakkı Acun’a göre kitabesi:

Hz. Desturu Mualla şin ve Salih nam
Ehl-i hüner zati mehasini pirâ

Daima celp-i dua gastı şehi devrane
Sayesinde olup asude güruhu fukara

Geldi itmamına bu mabed-i pakn rüşti
İki mısraın bu beytin ola tarih-i resa

Yüminle eyleye makbul Cenab-ı Allah
Köhnede yapdı bu nev camii Salih Paşa.

Cami ilk yapımında kesme taştan dikdörtgen planlı olup, üzeri kırma çatı ile örtülmüştür. Önündeki son cemaat yerinden içerisine girilen ibadet mekânın üzeri ahşap tavanla örtülmüştür. Üç sahınlı olan bu mekân toplam on dikdörtgen söveli pencere ile aydınlatılmıştır. Bunların üzerinde de on tane dikdörtgen söveli ikinci sıra pencere bulunmaktadır.

Cami son onarım sırasında yenilendiğinden, mihrap ve minberi ile birlikte içerisinde dikkati çeken herhangi bir bezeme bulunmamaktadır.

Caminin yanında orijinal kesme taştan dikdörtgen kaide üzerindeki yuvarlak gövdeli, tek şerefeli minaresi bulunmaktadır. Pabuç kısmından sonra minare çatı içerisinden yükselmektedir.

Bugünkü cami kesme taştan kare planlı, kubbeli ve iki minareli olarak yapılmıştır.Kare planlı olan caminin duvarları altlı üstlü pencerelerle aydınlatılmıştır. Merkezi kubbe büyük yuvarlak kemerler üzerine pandantiflerin yardımı ile betonarme olarak oturtulmuştur. Mimari yönden de herhangi bir özellik taşımamaktadır.


Çapanoğlu Camisi (Yerköy)

Yozgat ili Yerköy İlçesi, Ankara-Yozgat yolu üzerindeki Saray Köyü’nde bulunan bu caminin kitabesi bulunmamaktadır. Yapımı ile ilgili bilgi mihrabın iki yanındaki şamdanlar üzerindeki kitabeden öğrenilmektedir. Buna göre cami Kapucubaşı Çapanoğlu Ahmet Paşa tarafından h.1163 (1749) yılında yaptırılmıştır.

Caminin köşe duvarları ile pencere kenarları kesme taştan, diğer duvarlar da moloz taştan örülmüştür. Cami son cemaat yeri ile birlikte dikdörtgen plan şeklinde olup, ibadet mekânında tavanı destekleyen iki ahşap sütun bulunmaktadır. Üzeri kırma çatı ile örtülmüştür. Ön kısımdaki son cemaat yeri daha geç dönemde yapılmıştır. İbadet mekânına yuvarlak kemerli bir kapıdan girilmekte olup, bunun iki yanındaki pencereler kapı şeklinde genişletilmiştir.

Mihrap mukarnaslı ve beş köşelidir. Bu köşelerin her biri üzerine zincirlere asılı kandil motifleri yerleştirilmiştir. Ayrıca mihrabın bütünü dikdörtgen bir çerçeve içerisine alınmıştır. Mihrap üzerindeki taç kısmı kıvrık dal ve çiçek motifleri ile bezelidir.

Cami içerisinde ahşap ve kalem işi bezemeler bulunmaktadır. Buradaki ahşap süslemelerde “S” kıvrımları ve ibadet mekânının duvarlarında da karşılıklı çiçek motifli panolara yer verilmiştir.

Caminin son cemaat yerinin sağında bulunan minare, eski minare kaidesi üzerine 1957 yılında yuvarlak gövdeli ve tek şerefeli olarak yapılmıştır.
 
#5
Yozgat Saat Kuleleri


Saat Kulesi (Merkez)

Yozgat il merkezinde, meydan ortasında bulunan bu saat kulesini, Belediye Başkanı Tevfikizade Ahmet Bey 1908 yılında yaptırmıştır. Kaynaklardan öğrenildiğine göre mimarı Şakir Usta’dır.

Saat Kulesi kesme taştan altı bölüm halinde yapılmıştır. Bölümler birbirlerinden silmelerle ayrılmış olup, her cephesine yuvarlak kemerli birer pencere yerleştirilmiştir. Kuleye kuzeydeki yuvarlak kemerli bir kapıdan içeriye girilmekte ve zikzak şeklindeki ahşap merdivenlerle de yukarıya çıkılmaktadır. Kulenin en üst kısmı da şerefeye benzeyen bir balkon çevirmiştir. Bunun üzerini armut şeklinde çanı andıran küçük bir kubbe örtmüştür. Bu başlığın altında, şerefenin üzerinde dört yöne birer saat kadranı yerleştirilmiştir.

Doç.Dr. Hakkı Acun’dan öğrenildiğine göre saatin çanı 288 kg. ağırlığındadır. Çanın sekiz parça halinde 282 kg. ağırlığında topu bulunmaktadır. Her bir top beş parça halinde olup, 50 kg. ağırlığındadır.

Saatin üzerinde “Nores Jura ve L.D. Odobey Gadet” yazısı bulunmaktadır.




Yerköy Saat Kulesi (Yerköy)


Yozgat ili Yerköy ilçesinde bulunan bu saat kulesini Belediye Başkanı Abdülkadir Uyar 1985–1986 yılında yaptırmıştır. Son yıllarda yapılan saat kulelerinin en görkemlilerinden bir örnektir.

Kesme taştan yapılmış olan bu kule üç katlıdır. Kare kaide üzerinde çevresinde sütunlarla çevrili bir galeri bulunmaktadır. Bunun üzerine dört köşe kule oturtulmuştur. Kulenin en üst noktasına sivri külahlı bir köşk kısmı yerleştirilmiştir. Kulenin dört cephesinde yuvarlak saat kadranları vardır.
 
#6
Yozgat Köprüleri


Karabıyık Köprüsü (Merkez)

Yozgat iline 38 km. uzaklıkta, Yozgat-Şefaatli yolunda Konak Suyu üzerinde bulunan bu köprünün kitabesi günümüze gelememiştir. Yozgat il yıllığında bu köprünün Yavuz Sultan Selim tarafından Mısır Seferine giderken 1516’da yaptırıldığı yazılıdır.

Köprü kesme taştan üç sivri kemerlidir. Köprü 54 m. uzunluğunda, 4,50 m. eninde olup, kemer açıklıkları 6.60 m., 6.60 m. ve 7.50 m. dir. Kemer yüksekliği de 2.50–3.00 m. arasında değişmektedir. Köprü ayakları üzerinde mahmuzlar bulunmaktadır. Ayrıca korkuluk duvarı ile köprü başlangıcındaki baba taşları beyaz kesme taştan yapılmıştır.

Köprü günümüzde iyi bir durumdadır.




Şefaatli Yolu Köprüsü (Merkez)

Yozgat-Şefaatli yolunda, il merkezine 8 km. uzaklıktaki Kızılırmak’ın kollarından Delice Suyu üzerinde bulunan bu köprü kitabesinin okunabilir kısmından öğrenildiğine göre h.1310 (1894–1895) yıllarında yaptırılmıştır.

Köprü sarı kesme taştan yapılmış olup, iki kemerli ve 28.30 m. uzunluğunda, 3.20 m. yüksekliğindedir. Kemer açıklıkları 8.00 m. dir.


Taşköprü Mahallesi Köprüsü (Merkez)

Yozgat il merkezi, Taşköprü Mahallesi’nde, şehrin içerisinden akan iki suyun birleştiği noktada bulunan bu köprü, kitabesinden öğrenildiğine göre, h.1313 (1895–1896) tarihinde yaptırılmıştır. Banisi bilinmemektedir.

Köprü sarı kesme taştan yapılmış olup, iki yuvarlak kemerlidir. Uzunluğu 23.00 m., genişliği 5.00 m. dir. Kemer ayaklarında mahmuzlar, üzerinde de korkuluk duvarı bulunmaktadır. Kemer açıklıkları 5.10 m. olup, kemer yüksekliği de 3.90 m. dir.


Beyler Köprüsü

Yozgat-Boğazlıyan yolu üzerindeki bu köprü kitabesinden öğrenildiğine göre, h.1314–1316 (1896–1898) tarihlerinde yaptırılmıştır. Köprünün banisi bilinmemektedir. Ancak Sultan II. Abdülhamit zamanında yaptırılan köprüler arasında ismi geçmektedir.

Köprü sarı kesme taştan iki gözlü olarak yapılmıştır. Köprünün ayağında yuvarlak bir mahmuzu bulunmakta olup, köprü günümüze iyi bir durumda gelmiştir.


Şekerpınarı (Taş Köprü) (Merkez)

Yozgat il merkezinde Çanak Mahallesi, Şekerpınarı yolu üzerindeki bu köprünün üzerinde 1896 ve 1909 tarihleri yazılı iki taş bulunmaktadır. Ayrıca Rumca bir de kitabesi vardır. Mimari yapısından Osmanlı dönemi eseri olduğu anlaşılan bu köprünün banisi ve mimarı bilinmemektedir.

Köprü gri renkte kesme köfeki taşından yapılmıştır. Sivri kemerli olup, tabliyesinin iki yanına da taş korkuluklar yerleştirilmiştir. Günümüze iyi bir durumda gelebilmiştir.


Taş Köprü (Merkez)

Yozgat il merkezi, Çamlık Caddesi’nde Natıroğlu Camisi’nin yanında bulunan bu köprü, kitabesinden öğrenildiğine göre Banisli Mutasarrıf Ahmet Edip Efendi tarafından 1897 yılında yaptırılmıştır. Ancak bundan önceki köprünün ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir. Bu köprü yanındaki Natıroğlu Camisi ile birlikte 1890 yılında sel nedeni ile yıkılmıştır.

Günümüze gelen köprü kahverengi köfeki taşından iki gözlü olarak yapılmıştır. Bu gözler yuvarlak daire şeklinde olup, memba tarafındaki iki gözün arasına bir selyaran yerleştirilmiştir. Bunun üzerine de beş satır halinde on mısralı, sülüs yazılı kitabeye yer verilmiştir.


Taş Köprü (Merkez)

Yozgat il merkezinde Abdullah Ağa bahçesi yakınında bulunan bu köprü, sülüs kitabesinden öğrenildiğine göre Musa Ağa isimli bir kişi tarafından 1810 yılında yaptırılmıştır.

Köprü sarı renkte kesme köfeki taşından iki gözlü olarak yapılmıştır. Bu gözlerin üzerine yine kesme taştan korkuluklara yer verilmiştir. Günümüzde iyi bir durumdadır.
 
#7
Yozgat Müzeleri


Etnografya Müzesi (Nizamoğlu Konağı) (Merkez)

Yozgat il merkezinde, A.Nohutlu Mahallesi, Emniyet Caddesi’nde bulunan Nizamoğulları ailesine ait olan konak, 1871 yılında yapılmıştır. Bu yapı XIX. yüzyıl sivil mimari örneklerinden olup, Yozgat’ın mimari ve dekoratif özelliklerini de yansıtmaktadır. Konak 1979 yılında Kültür Bakanlığı tarafından onarılmış ve 1985 yılında Etnografya Müzesi olarak ziyarete açılmıştır.

Nizamoğlu Konağı büyük bir bahçe içerisinde dikdörtgen planlı, iki katlı olup, meyilli bir arazide olmasından ötürü kuzey, güney ve batı cephelerinde kot farkları bulunmaktadır. Konağın doğu yönü Hititlerin başkenti Boğazköy’e giden yola yöneliktir. Duvarları ahşap karkas taşıyıcı sistem üzerine taş dolguludur. Aynı zamanda da bağdadi sıvalıdır. Yapının üzeri ahşap alaturka kiremitli kırma bir çatı ile örtülmüştür.

Konağa taş söveli, yarım daire kemerli bir kapıdan girilmektedir. Buradan içerisine girilen konağın sofası, doğu, batı ve güney yönünde sekilerle yaklaşık bir metre yükseltilmiştir. Bu setlere güzel işçiliği olan merdivenlerle çıkılmaktadır. Odalar da bu sekilerin arkasında sıralanmıştır. Odaların önünde barok desenli ahşap sütun direkler ve korkuluklar bulunmaktadır. Konağın ilk yapımında bu bölümlerin depo, mutfak ve hizmet odalarına ayrıldığı sanılmaktadır.

Üst katta kuzey-güney doğrultusunda kareye yakın dikdörtgen bir sofa ve onun iki yanına da simetrik olarak yerleştirilmiş odalar bulunmaktadır. Ayrıca bu sofanın ucunda, günümüzde camekânla çevrilmiş ve iki oda haline getirilmiş bir eyvan ve balkon bulunmaktadır. Bu odanın iki yanına da geç Osmanlı dönemi üslubunda iki odaya yer verilmiştir. Bu odaların tavanları barok motiflerle süslü, çiçek ve kıvrık yapraklardan oluşan bir bezeme ile süslenmiştir. Resimlerle bezeli olan konakta hayvanlar, avcılar, ağaçlar ve manzara resimlerine yer verilmiştir. Bu resimlerde, bol ağaçlı deniz kıyılarında fesli çoban ile hayvanları, denizde tekneler, kıyı şehri, ağaçlı koylar, ağaçlar arasında köy; köy dışında çeşme, çeşmeden su içen atlı çobanın güttüğü otlar, Yozgat'ın geçirdiği bir yangını anlatan sahnelere yer verilmiştir. Bunun yanı sıra savaş ve Tevrat’tan alınmış dinsel sahneler ile kutsal olaylar da tasvir edilmiştir.

Bu konaktaki resimler konakta daha önce yaşayanların Hıristiyan olduğu izlenimini vermektedir. Konaktaki resimlerde tüm dinlerdeki kutsal olaylar ile karşılaşılmaktadır.

Günümüzde konağın odaları teşhir salonu olarak düzenlenmiştir. Zemin katında etnografik eserler, yöresel kadın ve erkek giysileri, el yazmaları, eski telefon santralleri ve manyetolu telefonlar sergilenmiştir. Müzenin ikinci katında günlük kullanım eşyaları, bakır kap kacaklar ve mutfak eşyalarına yer verilmiştir. Ayrıca burada bir de yayla yaşamını yansıtan bir çadır bulunmaktadır.

Müzede 990 adedi teşhirde olmak üzere 4000 eser bulunmaktadır.


A.Nohutlu Mahallesi Emniyet Caddesi Yozgat
Tel-Faks : (0354) 212 27 73



Arkeoloji Müzesi (Karslıoğlu Konağı) (Merkez)

Yozgat il merkezi Sungurlu Sokak’ta, Karslıoğlu ailesine ait konak 1883 yılında yaptırılmıştır. XIX. yüzyıl barok etkisindeki bu konakta Atatürk Yozgat’a ikinci gelişinde konuk edilmiştir. Konak 1936 yılından itibaren konut olarak kullanılmıştır. Kültür Bakanlığı tarafından 1979 yılında kamulaştırılarak restore edilmiş ve Arkeoloji Müzesi olarak düzenlenmiştir.

Konak dikdörtgen planlı iki katlı bir yapı olup, taş temel üzerine bağdadi tekniğinde yapılmış, üzeri ahşap çatı ile örtülmüştür. Girişte bir hol, bu holün iki yanında odalar bulunmaktadır. Holden çıkılan bir merdivenle üst katta bir hol etrafında yine odalar sıralanmıştır.

Yapıda yöresel ağaç işçiliğinin en güzel örneklerine yer verilmiştir. Özellikle bu ağaç işleri tavan, kapı ve dolap kapaklarında görülmektedir. Müzede yöreden toplanan arkeolojik eserlere yer verilmiştir.

Sungulu Sok. Hattuşaş Yokuşu Yozgat
Tel: (354) 212 27 73
 
#8
Yozgat Türbeleri


Osman Paşa Türbesi (Merkez)

Yozgat ili Merkez ilçesine bağlı Osman Paşa Köyü’nde bulunan Osman Paşa Camisi’ne bitişik olan bu türbenin yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır. Türbe içerisindeki sandukalardan birinin 1239–1240 tarihli Emir Sultan Şerefüddin İsmail Bin Muhammed’e aittir. Buna dayanılarak türbenin 1239 veya 1240 yıllarında yapıldığı anlaşılmaktadır.

Türbe değişik zamanlarda geçirdiği onarımlar nedeni ile orijinalliğinden büyük ölçüde uzaklaşmıştır. Bugünkü görünümü ile de barok üslubu yansıtmaktadır. Türbe moloz taştan kareye yakın dikdörtgen planlıdır. Üzerini tromplu bir kubbe örtmektedir. Türbeye güney yönündeki yuvarlak kemerli bir kapıdan girilmektedir. Batı ve kuzeyinde üçer, güneyinde de iki tane yuvarlak kemerli sekiz penceresi vardır. Türbe içerisinde herhangi bir süsleme elemanına rastlanmamıştır.

Türbede Emir Sultan Şerafüddin İsmail Bin Muhammed’den başka Gıyasüddin Bin Halit Bin Ali El-İsfehani’ye ait sanduka ile iki de kitabesiz sanduka bulunmaktadır.


Görpeli Türbesi (Merkez)

Yozgat ili Merkez ilçesine bağlı Görpeli Köyü’nde bulunan bu türbenin kitabesi bulunmadığından kime ait olduğu ve yapım tarihi bilinmemektedir. Türbenin yanında bir çeşme mahzeni bulunmaktadır.


Çapanoğulları Aile Türbesi (Merkez)

Yozgat il merkezi, İstanbulluoğlu Mahallesi’nde Cumhuriyet Meydanı yakınında bulunan Çapanoğlu Camisinin doğu cephesinde bulunan türbe 1777–1779 yıllarında cami ile birlikte Mustafa Bey tarafından yaptırılmıştır. Bunu belirten bir de vakfiyesi bulunmaktadır.

Türbe kesme taştan kare planlı olup, üzeri kubbe ile örtülüdür. Türbeye dış cami içerisine açılan yuvarlak kemerli bir kapıdan girilmektedir. İç mekân güney ve doğuda iki, kuzeyde de dikdörtgen bir pencere ile aydınlatılmıştır. Bu pencerelerin üzerinde vitray pencereleri bulunmaktadır.

Türbe içerisinde herhangi bir bezemeye rastlanmamaktadır. Yalnızca lahitler üzerinde “S” ve “C” kıvrımları, kabaralar, bitki motifleri, hançer, kılıç ve serviler kartuşlar içerisine işlenmiştir. Osmanlı mezar taşlarında görülen boyamalar burada da uygulanmıştır.


Ali Çelebi Türbesi (Akdağmadeni)

Yozgat ili Akdağmadeni ilçesi, Çalışkan Köyü’ndeki bu türbe içerisinde gömülü olan Ali Çelebi’nin kimliği hakkında bir bilgiye rastlanmamıştır. Yapı üslubundan XV. yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır.

Kesme taştan baldaken tarzında bir türbe olup, kare planlıdır. L şeklindeki ayaklar arasında bulunan sivri kemerler küçük bir kubbeyi taşımaktadır. Türbe içerisinde kırık bir mezar taşı bulunmaktadır.









Mahmut Çelebi Türbesi (Akdağmadeni)


Yozgat ili Akdağmadeni ilçesi, Çalışkan Köyü’ndeki bu türbe Ali Çelebi Türbesi’nin yanındadır. Türbe içerisindeki mezar taşlarından öğrenildiğine göre, h.882 (1477) yılında yapılmıştır. Bu türbe Muşallim’in torunu Ali Çelebi’nin oğlu Mahmut Çelebi’ye aittir.

Harap bir durumda olan türbe kare planlı olup, moloz taştan ve devşirme taşlardan yapılmıştır. Günümüze gelebilen kalıntılardan türbenin kuzey yönünün kapatıldığı ve diğer yönlere de sivri kemerlerle açıldığı anlaşılmaktadır. Türbe içindeki kırık mezar taşı üzerinde Kuran’ın 112. Suresi yazılıdır.







Şah Sultan Hatun Türbesi (Çandır)


Yozgat ili Çandır ilçesinde bulunan bu türbe Dulkadir Hükümdarı Alaüddevle Bey’in oğlu Şahruh Bey’in karısı ve Şehsuvar Bey’in kızı Şah Sultan Hatun’a aittir. Türbe içerisindeki lahitte yazılı h.905 (1499–1500) tarihli kitabeden türbenin 1499–1500 yılları arasında yapılmış olduğu anlaşılmaktadır.

Türbe oldukça düzgün kırmızı kesme taştan yapılmış, duvar örgüsünde yer yer üç sıra beyaz kesme taşa da yer verilmiştir. Türbenin önünde bir de eyvan kısmı bulunmaktadır. Buna göre türbe eyvan ve türbe bölümü olmak üzere iki kısımdan meydana gelmiştir. Türbe kısmı kare kaide üzerine sekizgen gövdeli olup, üzeri içten kubbe dıştan sivri bir külah ile örtülüdür. Doğu yönündeki eyvan içten sivri beşik tonozlu, dıştan da kırma çatılıdır.

Eyvan türbeden daha alçaktır. Eyvan kısmından lahit odasına dörder basamaklı merdivenle çıkılmaktadır. Türbenin mumyalık kısmı kare planlı olup, üzeri aynalı bir tonozla örtülüdür. İki mazgal pencere ile aydınlanan mumyalığın içerisindeki mezarlar günümüze gelememiştir.


Çerkes Bey Türbesi (Çayıralan)

Yozgat ili Çayıralan ilçesinde bulunan bu türbe Bozok’ta 1542 yılında tımar sahibi, 1557–1558 yılında Kırşehir Sancak Beyi olan Çerkes Bey’e aittir. Kaynaklardan XVI. yüzyılın ikinci yarısında bugünkü Çayıralan’ın Çerkes Bey’in çiftliği olduğu öğrenilmektedir.

Kümbetli Cami ismi ile tanınan caminin güneydoğusunda ve aynı avlu içerisinde bulunan türbe, kare kaide üzerine sekizgen planlı içten kubbeli, dıştan sivri külahlı bir yapıdır. Bu türbenin önündeki eyvanı ile Şah Sultan Hatun Türbesi’ne benzerlik göstermektedir. Eyvanın doğu duvarında bulunan kitabeye göre türbe h.996 (1587–1588) yılında yapılmıştır.

Türbenin ön kısmı eyvana tamamen açıktır. Lahdin bulunduğu oda dıştan sivri kemer silmeli üç dikdörtgen pencere ile aydınlatılmıştır. Buradan mezar odasına dört basamaklı bir merdivenle inilmektedir. Kare planlı esas mezar odasının üzeri aynalı tonoz örtülüdür ve üç mazgal pencere ile aydınlatılmıştır.
 
#9
Yozgat Kiliseleri


Akdağmadeni Kilisesi (Akdağmadeni)

Yozgat ili Akdağmadeni ilçesi Yeşildere (Tahmaz) Mahallesi’nde bulunan bu kilise kitabesinden öğrenildiğine göre 1862 yılında yapılmıştır.

Kilisenin ön cephesi kesme taştan, diğer cepheleri de mermerden olup, dikdörtgen planlı bazilika plan düzeninde yapılmıştır. Kilisenin ön kısmında yuvarlak kemerli bir dış narteks bulunmaktadır. Buradaki kemerlerin ortadan iki tanesi yuvarlak, yanlardakiler ise sekiz köşeli taşlardan yapılmıştır. Giriş kapısı yuvarlak kemerli olup, iki yanında taş oyma sureti ile dekoratif bezemeler yapılmıştır. Bunların üzerinde de Grekçe yazılı iki kitabe bulunmaktadır. Kilisenin naosu dikdörtgen planlı olup zemin taş döşelidir. Naos sekiz yuvarlak sütunla üç nefe ayrılmıştır. İç kısımdaki sıvalarda haç ve geometrik motiflere, kubbesinde de Hz. İsa’ya ait bir freske yer verilmiştir.

Bu Rum kilisesi 1962 yılında camiye dönüştürülmüş ve yanına taş kaide üzerine yuvarlak gövdeli tek şerefeli bir minare eklenmiştir.
 
#10
Yozgat Kaleleri


Behramşah (Muşali) Kalesi (Akdağmadeni)

Yozgat ili Akdağmadeni ilçesi, Çalışkan (Muşallim) Köyü’nün kuzeydoğusunda, tepe üzerinde bulunan bu kaleyi Gıyaseddin Keykavus zamanında (1237–1246) Emir Necmeddin Behram Şah-ı Candar yaptırmıştır. Kalenin kitabesi günümüze gelememekle beraber tarihi kaynaklardan XIII. yüzyılın ilk yarısında yapıldığı öğrenilmektedir.

Kale günümüze oldukça harap bir durumda gelmiştir. Moloz ve kesme taştan yapılmıştır. Duvarlarda moloz taş üzerine dıştan kesme taş kaplanmıştır. İçeride ise taş kaplamalar tuğla duvar örgülerinde olduğu gibi çaprazlama örülmüştür. Böylece zikzak bir duvar örgüsü ortaya çıkmıştır.

Kalenin batı ve güney duvarları ayakta olup, doğu kısmı sarp kayalıklara yöneliktir. Kalenin batı ve kuzey duvarlarında uzun, dikdörtgen planlı üç küçük burç bulunmaktadır. Giriş kapısının yeri kesinlik kazanamamakla beraber kuzey yönündeki büyük bir açıklığın giriş kapısı olduğu sanılmaktadır.


Keykavus Kalesi (Kerkenes Harabeleri) (Sorgun)

Yozgat ili Sorgun ilçesine 5 km. uzaklıktaki Şahmuratlı Köyü’nde bulunan Kerkenes Harabeleri oldukça geniş bir alana yayılmıştır. Antik kaynaklardan Medlerin Kerkenes Dağı üzerinde Piterya isimli bir antik şehir kurmuşlardır. Bu şehrin surları çok geniş bir alana yayılmış olup, kalıntıları günümüze kadar gelebilmiştir.

Dr.Geoffrey Summers başkanlığındaki bir arkeoloji ekibi Kerkenes’de kazı yapmıştır. Buradan çıkan küçük buluntular Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde sergilenmektedir.

Sur duvarları moloz taş ve kesme taştan yapılmıştır. Büyük ölçüde harap olan bu kale ve surların tam bir planını çıkarmak mümkün olamamıştır. Bununla beraber kaleye ait duvarların içerisinde sarnıç ve bazı bina temelleri bulunmaktadır.
 
#11
Yozgat Çeşmeleri


Çapanoğlu Çeşmesi (Merkez)

Yozgat il merkezinde, İstanbulluoğlu Mahallesi’nde Cumhuriyet Meydanı yakınında bulunan Çapanoğlu Camisi’nin avlu duvarının önündeki bu çeşmeyi camiyi yaptıran Çapanoğlu Mustafa Bey 1780 yılında yaptırmıştır.

Çeşme beyaz kesme taştan yapılmış, anıtsal görünümlü bir yapıdır. Çeşme dışbükey gövdeli olup, cephesi enine ve boyuna silmelerle üç ayrı bölüme ayrılmıştır. Bunlardan boyuna olan silmeler köşelerde başlıklı ve yarı paye durumunda çıkıntılar meydana getirmiştir. Enine bölmelerin en alt bölümündeki silmelerle cephe görünümü üçe ayrılmıştır. Her bölümün içerisine de musluk ve oluk taşı yerleştirilmiştir. Çeşmenin üst kısmında bir frizden sonra üç sıra halinde dışa taşkınlık yapan bir profille cephe sınırlandırılmıştır. Bu bölümlerin içerisi de üç sağır nişe ayrılmıştır. Çeşmenin alınlık kısmının ortası sivri kemerlidir. Ve kemer açıklıklarında yuvarlak birer saate yer verilmiştir.

Çeşme yapı üslubu ve bezeme olarak barok özellik göstermektedir. Çeşme üzerindeki yazı kitabeleri yer yer kazınmıştır.


Musa Ağa Çeşmesi (Merkez)

Yozgat il merkezi Eski Pazar Mahallesi’nde bulunan bu çeşme, kitabesinden öğrenildiğine göre h.1200 (1785) yılında Musa Ağa isimli bir kişi tarafından yaptırılmıştır.

Kitabesi:

Sahibü’l-Hayrat ve’l Hasenat nimetü Kethüdai
Vehüve veliyyü’l-nime Musa Ağa
1200 (1785).

Kesme taştan olan bu çeşme yapılan onarımlar nedeni ile günümüze özelliğini bütünüyle yitirmiş olarak gelebilmiştir. İnce uzun dikdörtgen bir cephe görünümü olup, yalnızca olukları ile kitabesi orijinaldir.


Kuşçu Köyü Çeşmesi (Merkez)

Yozgat’ın 23 km. güneybatısında Kuşçu Köyü’nde bulunan bu çeşme kitabesinden öğrenildiğine göre Mahmut Efendi isimli bir kişinin karısı olan Fatma Hatun tarafından h.1229 (1813) yılında yaptırılmıştır.

Çeşme kesme taştan yapılmış olup, yapılan onarımlarla özelliğini bütünüyle yitirmiştir. Çeşme üzerindeki kitabesi orijinal olarak günümüze gelebilmiştir. Bugünkü hali ile dikdörtgen planlı ve üç olukludur.


Şekerpınarı Çeşmesi (Merkez)

Yozgat Şekerpınarı Mahallesi’nde bulunan bu çeşme kitabesinden öğrenildiğine göre h.1266 (1851) yılında yapılmıştır. Banisi bilinmemektedir.

Çeşme dikdörtgen planlı olarak sarı kesme taştan yapılmıştır. Çeşmenin orta kısmı yukarıya doğru dikdörtgen bir çıkıntı yapmakta, arkasında da büyük bir hazne kısmı bulunmaktadır. Çeşitli zamanlarda yapılan onarımlarla özelliğini büyük ölçüde yitirmiştir.
 
#12
Yozgat Hamamları


Çapanoğlu Hamamı (Merkez)

Yozgat il merkezi, İstanbulluoğlu Mahallesi’nde Cumhuriyet Meydanı yakınında bulunan Çapanoğlu Camisi Bozok Sancağı Valisi Çapanoğlu Mustafa Bey tarafından h.1193 (1779) yılında yaptırılmıştır. Caminin güneydoğusunda bulunan hamamı ise Çapanoğlu Süleyman Bey h.1208 (1793) yılında yaptırmıştır.

Hamam kesme ve moloz taştan dikdörtgen planlı bir yapı olup, soyunmalık, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden meydana gelmiştir. Soyunma yeri kareye yakın dikdörtgen planlı olup, değişik dönemlerde yapılan eklerle iki kata dönüştürülmüştür. Kare planlı bir avlunun çevresinde soyunma odaları ile ortasında sekizgen fıskiyeli bir havuzun bulunduğu bir bölüm halindedir. Bunun üzeri sekizgen kasnaklı kubbe ile örtülüdür.

Ilıklık bölümü enine dikdörtgen planlı olup, iki sivri kemer ile üç bölüme ayrılmıştır. Bu bölümlerin ortadaki küçük bir kubbe, iki yanındakiler de aynalı tonozla örtülmüştür. Ilıklıktan sıcaklığa yuvarlak kemerli bir kapıdan girilmektedir. Sıcaklık haç planlı ve dört eyvanlıdır. Ortasında sekizgen bir göbek taşı olup, üzerinde de sekizgen kasnaklı bir kubbe bulunmaktadır. Sıcaklıktaki dört eyvanın kolları arasına da halvet hücreleri yerleştirilmiştir. Bunlar küçük odacıklar şeklinde olup, içlerinde üçer kurna, üzerlerinde de küçük kubbeler bulunmaktadır.

Çapanoğlu Hamamı Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 1960’lı yıllarda onarılmış ve yapının kuzeyine bu plana benzer bir hamam daha eklenmiştir. Böylece çifte hamam plan görünümünü kazanmıştır.


Hacı Hamamı (Akdağmadeni)

Yozgat ili Akdağmadeni ilçesinde, çarşı içerisindeki bu hamam kitabesinden öğrenildiğine göre h.1331 (1895–1896) yıllarında yapılmıştır. Banisi kesin olarak bilinmemektedir.

Kesme ve moloz taştan yapılan hamam dikdörtgen planlıdır. Hamam soğukluk, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden meydana gelmiştir. Soğukluğun çevresi üç yuvarlak kemerle bölümlere ayrılmış bunların içerisine soyunma odaları yerleştirilmiştir. Ayrıca bu bölümün çevresini üç taraftan bir teras çevirmektedir. Ortasında yuvarlak fıskiyeli bir havuz bulunmaktadır. Bu bölümün üzeri yüksek kasnaklı tromplu bir kubbe ile örtülmüştür. Buradan üzeri beşik tonozlu ılıklığa ve yuvarlak kemerli bir kapı ile de sıcaklığa geçilmektedir.

Sıcaklığın ortasında yuvarlak bir göbek taşı bulunmaktadır. Sıcaklığın kuzeydoğu köşesine büyük bir halvet odası yerleştirilmiş ve üzeri de beşik tonozla örtülmüştür. Kare planlı sıcaklığın üzeri yüksek kasnaklı bir kubbe ile örtülüdür.

Hamam uzun süre depo olarak kullanılmış olup, günümüzde harap bir durumdadır.
 
#13
Yozgat Hanları


Çinçinli Sultan Hanı (Saraykent)

Yozgat ili Saraykent ilçe merkezinin 16 km. kuzeyinde, Zile yolu üzerinde bulunan bu hanın kitabesi günümüze gelemediğinden kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir. Bu konu üzerinde araştırma yapan K.Erdmann, F.Sümer, M.Kaya Özergin’e göre bu han büyük olasılıkla Valide Sultan Melike Mahperi Hatun tarafından yaptırılmıştır. İl merkezindeki Karamağara Camisi’nin minare kaidesinde bulunan kitabenin bu hana ait olduğu sanılmaktadır. Buna göre han h.637 (1239–1240) yılında yapılmıştır.

Han kesme ve moloz taştan kuzey-doğu yönünde dikdörtgen planlı açık ve kapalı kısımlardan meydana gelmiştir. Kapalı kısmın arka ve yan duvarlarının büyük bir kısmı günümüze gelebilmiştir. Üst örtüsü yıkılmış olup, üst örtünün dayandığı mekânlardan da hiçbir iz günümüze gelememiştir. Hamamın üst örtüsü hakkında yeterli bir bilgi edinilememiştir. Aynı dönemde yapılan hanlar dikkate alındığında üzerinin içerideki payandaların taşıdığı beşik tonozlarla örtülü olduğu sanılmaktadır.

Kurt Erdmann, mevcut izlere dayanarak hanın bir planını çıkarmıştır. Buna göre, 23.00x27.00 ölçüsünde kare bir mekân olup, içerisi her sırada dörder tane olmak üzere üç bölüme ayrılmıştır. Hanın avlu kısmı bu mekâna göre dışarıya taşkındır. Avludan bazı temel kalıntıları dışında hiçbir iz günümüze gelememiştir. Bununla beraber avlunun her iki yanında birbirine eş dörder kapalı oda olduğu sanılmaktadır.

Han günümüze çok harap durumda gelebilmiştir.


Çekereksu Hanı (Saraykent)

Yozgat-Zile yolu üzerinde bulunan bu han Çekerek Suyu’nun yanında yer almaktadır. Kitabesi bulunmadığından yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır. Bununla beraber M.Kaya Özergin bu hanın büyük olasılıkla Valide Sultan Melike Mahperi Hatun tarafından XIII. yüzyılın ortalarında yaptırıldığını ileri sürmektedir.

Han kuzey-doğu yönünde dikdörtgen planlı olup, moloz taştan yapılmış, üzeri kesme taş kaplanmıştır. Kapalı ve açık bölümlerden meydana gelen hanın kapalı mekânından giriş bölümü dışında üç duvarı ayakta kalabilmiştir. Üst örtü bütünü ile yıkılmıştır. Kurt Erdmann bu hanın kısmen planını çıkarmıştır. Buna göre, dikdörtgen planlı olan kapalı bölüm her sırada dörder taş ayakla üç sahna ayrılmıştır. Büyük olasılıkla da üzeri sivri beşik tonozlarla örtülmüştür. Açık kısmının yalnızca güneydoğu duvarından bir bölüm ayakta kalmıştır. Bu bölümün de ortada bir avlu ve çevresinde de dörder oda olduğu sanılmaktadır.

Han günümüzde çok harap bir durumdadır.


Bunların dışında yörede Çayırşehir Hanı, Çandır Hanı ve Delicesu Hanının bulunduğu gezginlerden öğrenilmektedir. Ancak bu hanlardan günümüze yeterli bir iz gelememiştir.
 
#14
Yozgat Sivil Mimari Örnekleri


Yozgat ili ve çevresi çok eski yıllarda yerleşime sahne olmasına rağmen asıl kuruluşu Çapanoğulları döneminde, XVII. Yüzyıl sonlarındadır. Nohutlu Dağı ile Çamlık Tepesi arasında, Yozgat Çayı’nın yamaçlarında kurulan bu alanda yapılanmaya başlanmıştır. İngiliz gezgini Mac Donald Kinnier 1813’te Yozgat’a gelmiş ve şehirdeki Çapanoğulları’nın görkemli sarayı ile bahçelerinden ve evlerinden söz etmiştir.

Yozgat sivil mimarisi başlangıçta doğal konuma uygun olarak dar sokaklarda, sırtının yaslandığı tepelerin yamaçlarında, bahçe içerisinde ayrı yapılar halindedir. Duvarlarla çevrili evlerin bahçelerine Kanatlı denilen çift kanatlı bir kapıdan girilmektedir. Bahçe içerisine ahır, kümes gibi yapılar yapılmıştır. Evlerin bazılarında tandırlar ayrı ayrı olmayıp Mahalle Tandırları olarak ortaklaşa kullanılmıştır.

Yozgat’ta tek katlı, toprak damlı evlerin yanı sıra iki ve üç katlı konaklara da rastlanmıştır. Bu evlerin zemin katları blok mermerden veya taştan yapılmıştır. Bunun üzerindeki katlar İskidoz denilen bir teknikle örülmüştür. Bu teknikte kalın dikey hatıllar, balıksırtı biçiminde çapraz ince hatıllarla bölünmüş, araları da moloz taş veya kerpiçle doldurulmuştur. Üzerleri sıva ve badanalanmıştır.

Yozgat’ın tek katlı evlerinde birkaç basamakla sofaya çıkılmaktadır. Bu sofanın yanlarına odalar ve kiler yerleştirilmiştir.

Konak örneği evlerde zemin katı, mahzen, depo, mutfak ve hizmet bölümlerine ayrılmıştır. Üst katlar yatma, oturma ve konuk odalarına ayrılmıştır. Bu katların bir bölümü veya tümü çıkmalarla dışarıya taşırılmıştır. Bu konakların plan düzeni Karnıyarık tabir edilen ve büyük sofaya açılan odalardan meydana gelmiştir. Buradaki sofanın ucu balkonla dışarıya açılmıştır. Odalardan en büyük ve gösterişlisi Efendi Odası veya Bey Odası olarak isimlendirilmiştir.

Evlerin içerisinde ahşap malzeme çok sık kullanılmıştır. Tavanlar, tabanlar, merdivenler, korkuluklar, dolaplar, kapı kanatları çoğunlukla ahşap oymalıdır. Özellikle tavanlarda göbekli, geometrik ve bitkisel motiflere geniş yer verilmiştir. Günümüze gelebilen evlerde bu tür bezemeler daha çok XIX. yüzyılın ikinci yarısına tarihlendirilmektedir. Ağaç işçiliğinin yanı sıra bazı konaklarda resim sanatının örnekleri ile de karşılaşılmaktadır. Bazı evlerde ise bitkisel bezeme, insan figürleri ve manzara resimleri de kuşaklar halinde odaları dolaşmıştır.

Yozgat’ta günümüze gelebilen sivil mimari örneklerinin başında İstanbulluoğlu Mahallesi’ndeki Nizamoğlu Konağı gelmektedir. Bu konak Vasilaki ve Joanna tarafından 1871’de yaptırılmış, 1875 yılında da Fatma Hanım’a, oradan da Nizamzade Ali Efendi’nin mülkiyetine geçmiştir. Yozgat’ın en eski evlerinden olan bu yapı iç sofalı plan tipinde olup, sofa çevresinde odalar sıralanmıştır. Evin güneydoğu ve güneybatı köşe odaları bezeme ile zenginleştirilmiş ve özellikle tavanları oyma, çakma, ajur ve sarkıtlarla süslenmiştir. Ayrıca tavanlarda, duvarlarda şehir manzaralarını, ormanları, savaş ve av sahnelerini ve doğal oluşumları gösteren resimler bulunmaktadır.

Nizamoğlu Konağı’nın yakınındaki Nurettin Bacanlı Evi tek katlı, kâgir, kırma çatılı bir yapıdır. İç sofalı plan tipinde olan bu evde dikdörtgen sofanın çevresinde altı oda sıralanmıştır. İçlerinde yüklükler ve şerbetlikler bulunan evin süsleme unsurları salon tavanında bulunmaktadır. Burada büyük ve küçük göbeklerde “S” kıvrımları aplike tekniği ile yapılmış kasetli tavanlar dikkati çekmektedir.

Yozgat İstanbulluoğlu Mahallesi’nde bulunan İhsan İpek Evi de, iki yüzlü, iç sofalı plan tipinde iki katlı bir yapıdır. Bahçe içerisindeki bu evin yuvarlak sarı kesme taştan yapılmış pencereleri dikkat çekicidir. Günümüzde bu ev mağaza olarak kullanılmaktadır.

İstanbulluoğlu Mahallesi’ndeki Hacı Kazım Dönmez Evi, iki katlı, dikdörtgen planlı, kırma çatılı bir ev olup, duvarlarında sıra halindeki pencereleri ile dikkati çekmektedir. Evin üst katında sundurmalı bir bölüm ile sofa bulunmaktadır. Bu sofanın kuzey tarafı kubbe, güney tarafı da düz bir tavanla örtülmüştür. Bu sofanın etrafında sıralanan odalarda bezeme unsurları görülmektedir. Bu evin XIX. yüzyılda Çömlekçioğlu Mihail tarafından yaptırıldığı sanılmaktadır.

Köseoğlu Mahallesi’nde bulunan Fazlı Akyol Evi de iç sofalı plan tipi evlerden olup, bezemeleri Nizamoğlu Konağı’na benzemektedir. İki katlı kırma çatılı kâgir bir yapıdır. Bunun yanı sıra Tekke Mahallesi’ndeki Yaşar Eryaşar Evi de iç sofalı karnıyarık planlı, iki katlı, kırma çatılı ahşap bir yapıdır.

Cevahir Ali Efendi Camisi’nin yakınındaki Yarar Karslıoğlu Evinin birinci katı kesme taştan, ikinci katı kırma çatılı ve kâgir bir yapıdır. Bu yapının güneydeki sundurması üzerinde üçgen bir alınlık bulunmaktadır. Buradaki Rumca yazılardan Rumlar tarafından yapıldığına işaret etmektedir. Atatürk 3 Şubat 1934’te Yozgat’a geldiğinde bu evde kalmıştır. Uzun süre vali konağı olarak kullanılan bu ev de iç sofalı plan tipindedir. Bezemeleri ve resimleri, ahşap süslemeleri ile dikkati çeken bir sivil mimari örneğidir.

Yozgat’ta bu evlerin yanı sıra Aşağı Nohutlu Mahallesi’nde Salim Korkmaz Evi, Vahit Saygı Evi; Taşköprü Mahallesi’nde Sabit Bey Evi (Eski Selamlık Konağı), Osman Çayer Evi; Köseoğlu Mahallesi’nde Mehmet Ayerdem Evi ile Eski Pazar Mahallesi’ndeki Halit Göle Evi de koruma altına alınmış sivil mimari örnekleridir.

Yozgat’ın Akdağmadeni ilçesinde sivil mimariyi yansıtan çok sayıda örnek bulunmaktadır. Bu evlerde yörede çokça bulunan kızılçam, meşe ağaçlarından yararlanılmış olup, ağaç işçiliğinin en güzel örneklerine rastlanmaktadır. Akdağmadeni evleri Yozgat evleri ile plan ve teknik olarak çok yakınlık göstermektedir.

Yozgat’ta Rum evlerinden de günümüze gelen örnekler bulunmaktadır. Bu evlerin dış duvarları kesme taştan veya mermerden yapılmıştır.

XIX. yüzyılın sonlarına doğru Yozgat’ta kesme taştan yapılmış iki önemli devlet yapısı bulunmaktadır. Bunlardan biri Askerlik Şubesi, diğeri de Yozgat Lisesi’dir. Askerlik Şubesi, sarı kesme taştan iki katlı kırma çatılı bir yapı olup, girişinin orta kısmında dört sütunun taşıdığı üçgen alınlıklı bir çıkma bulunmaktadır. Bu çıkmanın üzerindeki kitabesinden öğrenildiğine göre h.1311 (1895–1896) yıllarında Sultan Abdülhamit döneminde yapılmıştır.

Kitabe:
Sultan Hamid…. Ol şehriyar-ı âzam
Asır-ı lütfu hemdem eyler cihan-ı hürrem
Yaptırdı bu binây-ı asker içun
Bir muntazam maka-ı mevcut değildi akdem
Şu mısra tarih-i tam mülhem
Çû dârü’l-askerimiz oldu metin-ü mühdem
1311 (1895–1896).

Bu yapı dış cephe görünümü ile Neo-Klasik Osmanlı dönemi mimari özelliklerini yansıtmaktadır. Sundurmalı kapıdan içeriye girildiğinde bir salon ve bunun iki yanında odalar sıralanmıştır. Bu yapı iç sofalı plan tipinin ana özelliklerini yansıtmaktadır. Üst kata iki yönlü bir merdivenle çıkılmakta olup, buradaki salonun iki tarafına da dörder oda sıralanmıştır. Günümüzde iyi bir durumdadır.

Yozgat Lisesi’nin kitabesi bulunmasına rağmen üzerindeki yazı kazınmış yalnızca tarih kısmı okunabilmektedir. Buna göre Sultan II. Abdülhamit zamanında, h.1311 (1895–1896) tarihinde yaptırılmıştır.

Bazı kaynaklarda ise bu yapının 1896 yılında Çapanoğulları tarafından yaptırıldığı da belirtilmiştir. Büyük olasılıkla da bu yapı Askerlik Şubesi ile aynı özellik ve üslubu yansıttığından birlikte yapılmıştır.

Yozgat Lisesi sarı kesme taştan iki katlı kırma çatılı bir yapı olup, doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen planlıdır. Lisenin güneye bakan kısmının ortasında iki sütunun taşıdığı, dışarıya taşkın üçgen alınlıklı bir girişi bulunmaktadır. Buradan uzun koridor ve bu koridorun her iki tarafında alt katta ve üst katta on birer oda (sınıf) sıralanmıştır. Bu yapı da günümüze iyi bir durumda gelebilmiştir.
 
#15
Yozgat Kaplıcaları


Karadikmen Kaplıcaları (Akdağmadeni)

Yozgat ili Akdağ Madeni ilçesinin 17 km. kuzeybatısındaki Karadikmen Köyü’nde bulunan bu kaplıcanın suyu sülfatlı, sodyum klorürlü sular grubundandır. Kaplıca suyunun sıcaklığı 30-39 derece olup, toplam debisi 0.37 lt/sn. dir.

Kaplıcanın suyu çeşitli romatizmal hastalıklara iyi gelmektedir.


Bahariye (Cavlak) Kaplıcaları (Boğazlıyan)

Yozgat Boğazlıyan ilçesinde bulunan bu kaplıca bikarbonatlı, klorürlü, sülfatlı sular grubundandır. Kaplıca suyunun sıcaklığı 32-44 C arasında değişmekte olup, debisi 320 lt/sn. dir.

Kaplıca suyunda sodyum, kalsiyum, magnezyum, alüminyum, sülfat, klorür, hidrokarbonati nitrat iyonları bulunmaktadır. Ayrıca kaplıca suyunda metasilikat asit de bulunmaktadır. Kaplıcanın suyu romatizmal hastalıklara, kronik bronşite, üst solunum rahatsızlıklarına, kadın hastalıklarına, karaciğer ve mide rahatsızlıklarına, safra kesesi rahatsızlıkları ve kırık çıkığa iyi gelmektedir.

Kaplıca alanı Bakanlar Kurulu Kararı ile Turizm Merkezi olarak ilan edilmiştir. Kaplıca çevresinde çeşitli turistik tesisler bulunmaktadır.


Sarıkaya Kaplıcaları (Sarıkaya)

Yozgat ili Sarıkaya ilçesinde bulunan bu kaplıcalar Roma döneminden beri kullanılmaktadır. Günümüzde Roma Döneminde yapılmış kaplıcanın kemerleri ayakta durmaktadır. Kaplıcanın kükürt ve çelik içermektedir. Florür içeren oligametalik sular grubundan olup, sıcaklığı 48 C., debisi de 28 lt/sn.dir.

Kaplıca suyunda sodyum, kalsiyum, magnezyum, demir-aliminyum, sülfat, klorür, hidrokarbonat, nitrat iyonları bulunmaktadır. Ayrıca metasilikat asidi de içermektedir.

Kaplıcanın suyu romatizmal ağrılara, kireçlenmelere, kadın hastalıklarına, spastik kolitlere, böbrek taşı düşürülmesine, karaciğer ve safra kesesi rahatsızlıklarına ve cilt hastalıklarına iyi gelmektedir. Kaplıca çevresinde turistik tesisler bulunmaktadır.


Sorgun Kaplıcaları (Sorgun)

Sorgun ilçe merkezine 2 km. uzaklıkta olan bu kaplıcanın suyu iki ayrı noktadan kaynaklanmaktadır. Suyun sıcaklığı 53 C ile 63 C arasında değişmekte olup, litresinde toplam 1.902.7 mg/lt mineral olduğu saptanmıştır. Kaplıca suyunda sodyum, kalsiyum, magnezyum, demir-alüminyum, sülfat, klorür, hidrokarbonat, nitrat iyonları bulunmaktadır. Ayrıca metaslikat asidi de içermektedir.

Kaplıcanın suyu ağrılı kadın hastalıklarına, romatizmal hastalıklara, kronik iltihaplara, spazm benzeri hastalıklara iyi gelmektedir. Kırık çıkık tedavisinde de kullanılmaktadır.

Kaplıca çevresinde çeşitli turistik tesisler bulunmaktadır.




Yerköy Kaplıcaları (Yerköy)


Yozgat ili Yerköy ilçesinde bulunan bu kaplıca, klorlu, sülfatlı sular grubundan olup, sıcaklığı 44 derecedir. Kaplıca suyunda sodyum, kalsiyum, magnezyum, demir-alüminyum, sülfat, klorür, hidrokarbonat ve nitrat iyonu bulunmakta olup, ayrıca metaslikat asidi içermektedir.

Kaplıca suları nevrit, kronik romatizmal hastalıklar, çeşitli ağrılı hastalıklar, cilt hastalıkları, kadın hastalıkları ve nevralji hastalıklarının tedavisinde kullanılmakta olup, çamur kürleri de bulunmaktadır.

Kaplıcanın bulunduğu alan Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından sit alanı olarak ilan edilmiştir. Bu alanda yapılan arkeolojik kazılarda çeşitli dönemlere ait buluntular ortaya çıkarılmıştır. Bu da kaplıcanın çok eski dönemlerden itibaren kullanıldığına işaret etmektedir.

Halk arasında Uyuz Hamamı diye adlandırılan yerde, kaplıca sularının oluşturduğu göletlerde çamur banyosu da yapılmaktadır.


Saraykent Kaplıcaları (Saraykent)

Yozgat ili Saraykent ilçesinde bulunan bu kaplıcanın suyu, sodyum klorürlü, sodyum bikarbonatlı ve kalsiyum sülfatlı sular grubundan olup, sıcaklığı 70 derece ile 74 derece arasında değişmektedir. Debisi 10–14 lt/sn. dir.

Kaplıca suyu sodyum, kalsiyum, magnezyum, demir-alüminyum, sülfat, klorür, hidrokarbonat ve nitrat iyonu içermektedir. Ayrıca metaslikiat asidi de içermektedir.

Kaplıcanın suyu romatizmal hastalıkların, kadın hastalıklarının, nevrit ve polinevrit hastalıkları ile kırık çıkık tedavilerine iyi gelmektedir.
 
#16
Yozgat Doğal Güzellikleri


Yozgat ilinin büyük bir bölümü İç Anadolu Bölgesi’nin Orta Kızılırmak Havzası’nın içerisinde bulunmaktadır. İlin büyük bir kesimi Orta Anadolu platoları üzerindedir. Bu nedenle de %51,4’ü platolarla kaplıdır. Dağlık alanlar ilin Sivas-Tokat ve Kayseri illeri yakınındadır. Dağlık alanlar %37,7’sini oluşturmaktadır. Ovalık alanlar ise oldukça az olup, il topraklarının %10/9’unu kaplar.

Dağlar

Yozgat’ın doğu, batı ve orta kesimleri dağlık olup, bu dağların fazla bir yükseklikleri bulunmamaktadır. Yalnızca Sivas-Tokat-Kayseri illeri arası Akdağlar’ın uzantıları ile kaplıdır. Kızılırmak Vadisi’ne dikey olarak uzanan Akdağlar, Çamlıbel Dağları, Akdağ, Karababa Dağı, Hamzasultan Tepesi ve Kurşunlu Dağları belli başlı yükseltileridir. Bunlardan Çamlıbel Dağları ilin orta ve kuzey kesimlerindeki Bozok Platosu üzerindedir. Çekerek Vadisi ile Akdağmadeni, Sorgun ve il merkezi arasında bu dağ sırasının belli başlı yükseltileri Çiftepınar tepesi (1.346 m.), Beşiktepe (1.515 m.), Halilbaba Tepesi (1.641 m.) ve Akçadağ Tepesi’dir (1.689 m.). Bu yükseltiler III. Zamanda oluşmuş kalker oluşumlarıdır. IV. Zamanda aşınmış ve platolara dönüşmüştür.

Akdağlar ile Karababa Dağı Akdağmadeni, Çayıralan ve Boğazlıyan’da sıralanmıştır. Yozgat ilindeki Akdağlar’ın en yüksek noktası Çiçekli Tepe’dir (1.855 m.). Ayrıca Karababa Dağı (2.235 m.) ile Peyniryuvarlayan Tepe (2.003 m.) ilin en yüksek noktaları arasındadır.

Çekerek Vadisi’nin kuzeyinde ve ona dik olarak uzanan Deveci Dağları ilin kuzey ucunda yer alamkta olup, bu dağlar Çekerek Vadisi’ni ortadan yarmıştır. Buradaki önemli doruklar Deveci Dağı (1.900 m.), Alan Dağı (1.300 m.) ve Kızıl Dağ’dır (1.192 m.). Bu dağların kolları Bozok Platosu’ndaki uzantılarla birleşir ve yükseklikleri çok fazla olmayan tepecikleri oluşturur.


Kazankaya Vadisi (Kanyonu) (Aydıncık)

Yozgat ili Aydıncık ilçesine 10 km. uzaklıkta bulunan bu kanyonun içerisinden Yeşilırmak’ın kollarından Çekerek Irmağı geçmektedir. Yaklaşık 10 km. uzunluğundaki kanyonun çevresinde mağaralar bulunmaktadır. Buradaki kayalar üzerinde bazıları Helenistik döneme tarihlenen arkeolojik izler bulunmaktadır.

Burada doğa yürüyüşleri, dağcılık ve balık avcılığı yapılmaktadır. Kazankaya Belediyesi her yıl burada festival düzenlemektedir.








Karanlık Dere Vadisi (Şefaatli-Yerköy)

Yozgat ili Şefaatli ilçesi ile Yerköy ilçesi arasında bulunan bu vadinin içerisinden Delice Irmak geçmektedir. Vadi içerisindeki Delice Irmağı’nın çevresi bahçelik alanlar olup, yörenin dinlenme ve mesire yerlerinden birisidir.


Akarsular

Yozgat İç Anadolu Bölgesi ile Karadeniz Bölgesi arasında bir geçit noktasında bulunduğundan her iki bölgenin iklimlerine açıktır. Bu nedenle de su kaynakları yönünden oldukça zengindir. Buradaki Kızılırmak Havzası Türkiye’nin en büyük havzalarından olup, diğer illerle birlikte yüzölçümü 78.189 km2’dir. Bu havzanın yıllık su hacmi ise 6 milyar m3’tür.

Delice Irmak (Kanak Suyu)

Akdağlar’ın batı eteklerinden kaynaklanan Delice Irmağı Bozok Platosu’nun doğusundaki suları topladıktan sonra Merkez ilçe, Sorgun Doğankent’ten gelen suları da toplayarak kuzeybatıdan güneybatı yönünde akar. Bundan sonra Boğazlıyan çevresindeki akarsuları da sularına katarak il sınırları dışına çıkar. Bu arada da Yozgat Deresi ve Bişek Deresi de Delice Irmağa katılmaktadır. Kızılırmak’ın en büyük kollarından olan Delice Irmak’ın akışı oldukça düzensizdir.









Çekerek Suyu


Yeşilırmak Havzası’ndaki Çekerek Suyu, Yeşilırmak’ın önemli kollarından biri olup, Sivas Çamlıbel Dağları’ndan kaynaklanır. Batı yönünde akarak Yozgat topraklarına girer. İl topraklarında uzunluğu 110 km.yi bulur. Yozgat’ta Göndelen, Akdağmadeni ve Saray dereleri ile birleşir. Sorgun ilçesindeki küçük akarsuları da sularına katarak kuzeye döner ve Tokat il sınırına girer. Bu suyun oldukça düzenli bir akışı bulunmaktadır.










Mağaralar

Çatalalan Mağarası (Akdağmadeni)

Yozgat ili Akdağ Madeni ilçesinde Bozhüyük Köyü ile Yukarı Çulhalı Köyü arasında Çatalalan Mevkii’nde bulunan bu mağaranın ismi tarihi kaynaklarda geçmektedir. Bu kaynaklara göre içerisinde su depolarının bulunmaktadır. Mağara içerisinden akan büyük bir su bulunmaktadır.

Günümüzde bu mağaranın içerisine girilememektedir.


Divanlı Köyü Mağaraları (Saraykent)

Yozgat ili Saraykent ilçesi Divanlı Köyü’nde bulunan bu mağara eski çağlardan beri kullanılmıştır. Çeşitli bölmelerden meydana gelen ve içerisinde taştan oyma merdivenlerin bulunduğu bu mağara Bizans döneminde de kullanılmıştır. Bu mağara ile ilgili yeterli bilimsel araştırma yapılmamıştır.


Çeşka Yeraltı Şehri (Merkez)

Yozgat il merkezinin kuzeydoğusunda Kirazlı Göleti mevkiinde bulunmaktadır. Yeraltı şehrinin kuzey-güney ve batı yönünde üç ayrı girişi vardır. Bunlardan kuzeydeki giriş daha alçak ve dar bir galeriye oradan da bir odaya geçilmektedir. Bundan sonra ayrı bir galeri çevresinde odalar ve bir de geniş salon bulunmaktadır.

Günümüzde yeraltı şehrinin batı ve güney kapılarından toprakla kapandığından içeriye girilmemektedir. Yeraltı şehrinde yeterli bir araştırma yapılmadığından kesin tarihlendirilmesi yapılamamıştır.







Mesire Yerleri

Çamlık Milli Parkı

Yozgat il merkezinin 2 km. güneyinde bulunan Çamlık Milli Parkı 265 hektarlık büyük bir alana yayılmıştır. Zengin bitki örtüsü ve su kaynakları ile yöre halkının rağbet ettiği bu alan 1958 yılında Bakanlar Kurulu Kararı ile Milli Park haline getirilmiştir. Park içerisinde karaçam, meşe ve ardıç ormanları bulunmaktadır.

Orman Genel Müdürlüğü’nün yönetimindeki park içerisinde çeşitli turistik tesisler bulunmaktadır.








Akdağmadeni Ormanları

Yozgat ili Akdağmadeni ilçesi sınırları içerisindeki ormanlık alanlarda yer yer yaylalar bulunmaktadır. Çam, meşe ve değişik ağaç türlerinin yer aldığı bu alanda su kaynakları da vardır. Yöre halkı tarafından yayla ve mesire yeri olarak kullanılmaktadır.












Çayıralan Ormanları


Yozgat ili Çayıralan ilçesinde bulunan bu orman meşe, karaçam ve kavak ağaçlarından oluşmuştur. Zengin bir bitki örtüsü bulunan bu ormanlar yöre halkı tarafından mesire ve dinlenme yeri olarak da kullanılmaktadır. Aynı zamanda da bölgenin avlanma merkezlerinden birisidir.


Kadıpınarı (Akdağmadeni)

Akdağ Ormanları içerisinde bulunan Kadıpınarı, Akdağmadeni’ne 2 km. uzaklıktadır. Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nün yönetiminde Orman İçi Dinlenme Tesislerinin bulunduğu bu alan çam, meşe ve çeşitli ağaçlardan oluşan zengin bir bitki örtüsüne sahiptir. Bölge içerisinde turistik tesisler ve Geyik Üretim Çiftliği bulunmaktadır.


Şebekpınarı Dinlenme Yeri (Aydıncık)

Yozgat ili Aydıncık ilçesinin 1 km. güneyinde bulunan Şebekpınarı dinlenme yeri, Aydıncık’a yönelik Gezbel Tepesi (1.700 m.) üzerindedir. Deniz seviyesinden 1.500 m. yüksekliğindeki bu yer Milli Parklar Genel Müdürlüğü denetimindedir.

Şebekpınarı Dinlenme Yerinde çeşitli turistik tesisler bulunmakta olup, alan içerisindeki akarsuların da halk tarafından çeşitli hastalıklara iyi geldiğine inanılmaktadır.


Cehrilik (Merkez)

Yozgat’a 2 km. uzaklıkta, Gelin Kayası’nda bulunan ve Cehrilik olarak isimlendirilen bu yer laleleri ile ün yapmıştır. Anadolu’dan Hollanda’ya lale soğanlarının buradan gönderildiği söylenmektedir. Günümüzde mesire yeri olarak kullanılmaktadır.
 
Üst