Louis pastörün hayatı - Louis pastör kimdir?- Louis pastör Hakkında Geniş Bilgi

Siraç

Yönetici
Admin
Editör
#1
Sponsorlu Bağlantılar
Louis pastörün hayatı - Louis pastör kimdir?- Louis pastör Hakkında Geniş Bilgi


27 aralık 1822'de jura yönetim bölgesindeki dole kentinde doğdu 28 eylül 1895'te paris yakınlarında marnes-la-coquette kasabasındaki villeneuve- ı'etang şatosunda öldü. sepicilik yapan bir ailenin oğluydu. ilk ve orta öğrenimini arbois'daki okullarda ta­mamlandıktan sonra besançon'daki kraliyet yüksekokulu'na girdi.

paris'teki yüksek öğretmen okulu'nda (ecole normale superieure) 1845'te lisansüstü 1847'de de doktora çalışmasını tamamladı. 1848'de fransız bilimler akademisi'ne. bazı kimyasal bileşiklerin birbirinin ayna görüntüsü olan sağ ve sol bileşenlere ayrıldığı yolundaki önemli buluşunu sundu. rasemik asidin tuzları üzerine yaptığı kristalografik incelemelerde bu tuzların kimyasal bileşimi aynı ama kristal yapısı farklı olan ışığın kutupsal düzlemini sağa ve sola döndüren iki ayrı bileşenden oluştuğunu gösterdi; bunlardan birinin kimyasal bileşimi ve yapısı tartarik asidinkiyle aynıydı. pasteur ayrıca üzümün mayalanması sonucunda oluşan tartarik asidin mikroorganizmaları beslediğini de buldu. bu deneyler sonucunda da kimyasal bileşiklerin biyolojik özelliklerinin molekülü oluşturan atomların yapılarının yanı sıra konumlarına da bağlı olduğunu kanıtlayan molekül bakışımsızlığı kuramını açıkladı.

1848'de dijon lisesi'nde fizik dersleri vermeye başladı; kısa bir süre sonra da strasbourg üniversitesi'ne kimya profesörü olarak atandı göreve başladıktan birkaç ay sonra 1849 mayısında da strasbourg akademisi rektörünün kızı marie laurent ile evlendi. 1854'te lille üniversitesi'nde yeni kurulan fen fakültesi'nin dekanı oldu. kuramın uygulama ile ilişki içinde olması gerektiği inancıyla üniversiteyle sanayi arasına işbirliğini sağlayan bir eğitim programı başlattı. şeker pancarı ve üzüm en alkol üreten bir sanayicinin karşılaştığı sorunu çözmek amacıyla mayalanma üzerine araştırmalara başladı. alkol ve sütün mayalanmasına ilişkin deneyler sonucunda mayanın havasız bir ortamda da kendisini yeniden üretebilen (pasteur etkisi) bir canlı olduğu kuramını ortaya koydu. ..

1857'de paris'teki yüksek öğretmen okulu'nun bilimsel araştırmalar yöneticiliğine getirildi. imparator ııı napolèon'un desteğiyle aynı okulda kendisi için bir fizyolojik kimya laboratuvarı kuruldu. aynı zamanda sorbonne'da kimya profesörlüğüne atanan pasteur o güne kadar bilim adamlarının desteklediği ve mikroorganizmaların kendiliğinden türediği varsayımına dayanan kuramın doğruluğunu araştırdı. sonuçta alkol ve laktik asitte mayalanmanın havayla ilişki halinde daha da hızlandığını gördü; böylece besinlerin mikropların kendiliğinden türemesiyle değil havada bulunan ve kokuşmaya neden olan mikroplarla temas ettiğinde bozunduğunu kanıtladı.

pasteur bu buluşunu kuramsal bir temele oturttuktan sonra fransa'nın ekonomisinde önemli rol oynayan sirke ve şarabın bozunmasına yol açan mikropların ısı yoluyla yok edilmesine dayalı pastörizasyon işlemini geliştirdi. böylece bu ürünlerin bozunmadan korunması ve taşınması sağlandı. 1868'de pasteur'e fransa'nın ekonomisinde önemli bir payı olan ipek üretimini sona erdirebilecek olan ipekböceğj hastalıklarını araştırma görevi verildi. üç yıl sonra pasteur bu hastalıkların etkeni olan iki farklı basili tanımlayarak bunlara karşı ipekböceklerini korumanın yollarını açıkladı. 1870'te de biranın zamanla bozunmasını önleyecek bir yöntem geliştirdi.

beş çocuğundan üçünü çok küçük yaşlarda yitiren pasteur'ün oğlu diplomatlığı seçmiştir. 1868'de geçirdiği bir beyin kanamasından sonra sol yanına felç inen ve konuşma güçlüğü çeken ileri yaşlarında da birkaç kez kalp krizi geçiren ve emekliliğini isteyen pasteur araştırmayı bırakmadı 1873'te fransız tıp akademisi üyeliğine seçildi ve 1874'te çalışmalarını sürdürebilmesi için kendisine parlamento bir ödül verdi.

1881'de pasteur çeşitli hastalık yapıcı mikroorganizmaların etkisini azaltan bir teknik geliştirmişti. şarbon ve tavuk kolerasına neden olan mikroorganizmaları elde ettikten sonra bunların zayıflatılmış kültürünü aşı olarak kullandı. 1882'de fransız bilimler akademisi üyeliğine seçildi. kuduz virüsünü elde edip güçsüzleştirerek geliştirdiği kuduz aşısını ilk kez 1885'te insanlara uyguladı. 1888'de paris'te kuduz üzerine temel araştırmaların yapılması kuduzdan korunma ve kuduz aşısının uygulanması üzerine çalışmaların sürdürülmesi amacıyla pasteur ölene kadar bu enstitüyü yönetti. pasteur'u 70. yaş gününü kutlamak için sorbonne'un büyük anfisinde toplanmış binlerce öğrenci bilim adamı ve yabancı diplomatın karşısına cumhurbaşkanı sadi carnot kollarında taşıyarak getirmişti. ölümünde devlet töreniyle notre dame kilisesi'ne gömülen fransa'nın "ulusal kahramanı" bir yıl sonra pasteur enstitüsü'ndeki anıtsal mezarına taşındı.

1862'de fransız bilimler akademisi'nin 1869'da londra'daki royal society'nin 1873'te fransız tıp akademisi'nin 1882'de fransız akademisi'nin üyeliğine seçilen legion d'honneur'ün 1853'te "chevalier" 1881'de en yüksek derecesi olan "büyük haç nişanı verilen pasteur royal society'nin rumford (1856) ve copier (1874) madalyaları 1867 uluslararası paris sergisi'nin büyük ödül madalyası dışında sayısız bilim ve para ödülü almıştır.

1847'de fizik doktorasının aldıktan hemen sonra kimyasal yapısı aynı olan (izomer) maddelerin ışığın polarılma düzlemi üzerindeki etkilerini araştırmaya başlayan pasteur izomer olduğu bilinen tartarik asit ve rasemik asit tuzlarını kristalleştirip mikroskopla incelediğinde tartarik asit kristallerinin ışığın polarılma düzlemini sağa döndürmesine karşılık rasemik asit kristallerinin optik etkinliği olmadığını gördü.optik etkinliği birbirinin tersi olan iki maddenin eş sayıdaki moleküllerinden oluşmuş kimyasal karışımlara "rasemik" adı verildi. rasemik asit kristallerindeki ters simetri olgusunu yaygınlaştırarak asimetrik molekül kavramına ulaşan ve atomlarının yapısı aynı olmakla birlikte uzaydaki yerleşme düzeni farklı olan kimyasal maddelerin değişik özellikler kazanacağını öne süren pasteur'ün bu savı stereokimyanın habercisiydi.

lille üniversitesi'ne geçtikten sonra iktisadi etkinliği büyük ölçüde şarapçılığa dayanan bu yörede mayalanma olayını araştırmaya başlayan pasteur rasemik bir karışım olduğu için optik etkinlik göstermeyen amonyum paratartaratın mayalandıktan sonra polarılmış ışığı sola saptırdığını ve karışımda yalnızca ıevojir (optik etkinliği sola doğru olan) amonyum tartarat moleküllerinin kaldığını gördü. dekstrojir (optik etkinliği sağa doğru olan) türün mayalanma sürecinde yok olmasını mayalanmaya yol açan bir mikroorganizmanın beslenmek için ortamdan yalnızca bu tür tartaratı seçip a1masına bağladı. birkaç yıl sonra da bu mikroorganizmanın penicillium glaucum türü bir küf mantarı olduğunu kanıtladı. ardından sulandırılmış taze bira mayalarının mikroskopta küçük yuvarlak kürecikler biçiminde görüldüğünü aynı sıvıya biraz şeker ve kireç katıldığında (ya da bira ekşiyip bozulduğunda) maya hücrelerinin ipliksi uzantılarla yuvarlaklığını büyük ölçüde yitirip biçimsiz çökeltilere dönüştüğünü gözlemledi. bu çalışmalarını yayımlayıp mayanın kimi kez oksijensiz ortamda da yaşamını sürdürebilen canlı bir organizma olduğunu ve alkol mayalanması ile laktik asit (süt) mayalanmasının ayrı mikroorganizmalardan ileri geldiğini açıklaması mayalanma olayının kimyasal bir süreç olduğunu savunan mekanikçi görüşten kimyacılarla özellikle leibig ile pasteur arasında çok uzun bir tartışmanın başlangıcı oldu.

alkol süt tereyağı peynir ve sirke mayalanmalarını inceleyip sorumlu mikroorganizmaları tanımladıktan sonra ekşime köpürme ve renk kararması gibi şarapta zamanla ortaya çıkan bozulmaları araştırmaya başlayan pasteur bugün kendi adıyla anılan konserve tekniğine bu yoldan ulaştı. bozulmaya neden olan mikroorganizmaları öldürmek için şarabı kapalı bir kapta 60 ile 100° arasındaki bir sıcaklıkta birkaç saat ısıtıp hızla soğutmayı önerdi. şarap bira süt meyva suyu gibi tüm mayalanabilir sıvılara uygulanan "pastörizasyon" yöntemi önce fransız ordusunda sonra sanayide uygulanarak tüm dünyaya yayıldı.

mikroorganizmaların ve genelde yaşamın canlı ya da cansız maddeden kendiliğinden türeyip türemediğini araştırmak için düzenlediği değişik deneylerin yanı sıra özellikle üzerine küçük hava delikleri açılmış uzun ve eğik boyunlu şişelere doldurduğu steril sıvılardan bazılarının kaynatılıp soğutulduktan sonra hiç bozulmadan kaldığını buna karşılık kaynatılmayan sıvıların üzerinin iki-üç gün sonra bir küf tabakasıyla örtüldüğünü gösterdi. bu ve benzeri deneylerle kendiliğinden türeme kuramına çok zarar vermiştir. 1865'te fransız hükümetinin görevlendirmesiyle ipekböceği hastalıklarının araştırılmasına eğilen pasteur beş yıl sonra ipekböceklerinde çok sık görülen "karataban" ve "sütleğen" hastalıklarının etkeni olan mikroorganizmaları tanımlayarak bu basillere karşı ipekböceklerini korumanın ve hastalığın bulaşmasını engellemenin yollarını açıkladı.

ipekböceği hastalıklarını incelemeye başlarken bile mayalanma ile hastalığın benzer yönleri olan bir "bozulma süreci" olduğuna inanan pasteur uygun bir ortamda üreyerek mayalanmaya neden olan mikroorganizmaların ipekböceğinin vücuduna yerleşerek hastalığa yol açabileceğini düşünüyordu. araştırmaları bu düşüncesini doğrulayınca tüm bulaşıcı hastalıkların değişik tür mikroorganizmalardan kaynaklandığı inancı giderek güçlendi. hastalıkların mikroplardan ileri geldiğini savunarak çağdaş ve bilimsel tıbbın doğmasında başrolü oynayan pasteur oldu. onun görüşünü ve hastalık yapıcı mikroorganizmaların varlığını hemen benimseyerek antisepsi yöntemleriyle enfeksiyondan ileri gelen ameliyat sonrası ölüm oranını hızla düşüren lister'ın çalışmaları da bu kuramın kuşkuya yer bırakmayacak biçimde tıbba yerleşmesini sağladı. özellikle koyunlarda büyük salgınlara ve kitle halinde ölüme yol açan şarbon hastalığının yenilmesine çalışmıştır.bu hastalığın daha önce davaine'in hastalıklı hayvanların kanında gözlemlediği bir çomak bakteriden (şarbon basili) ileri geldiğini doğrulayıp kanıtladıktan sonra 1881'de roux ve chamberland ile birlikte zayıflatılmış şarbon basilleriyle hazırladığı aşı şarbonu ölümcül bir hastalık olmaktan çıkardı. aynı yöntemle tavuk kolerasının etkenini tanımlayıp koruyucu aşısını geliştiren hayvanlarda görülen kangrenli septiseminin kemik iliği iltihaplanmasının ve loğusa hummasının nedeni olan mikroorganizmaları bulan pasteur koch ile birlikte bakteriyolojinin kurucusu sayılır. virüs hastalıklarının tanımlanmasına ve koruyucu aşılama yönteminin geliştirilmesine yönelik çalışmalarının en önemlisi ölümle sonuçlanan kuduz hastalığına karşı kazandığı zaferdir. 1881'de pasteur kuduz bir köpekten alınan beyin sıvısını sağlıklı bir hayvanın kafatasını açıp beyin yüzeyine aşıladıktan sonra yaklaşık iki haftalık bir kuluçka döneminin bitiminde sağlıklı hayvanın tüm kuduz belirtilerini gösterdiğini saptadı. köpekler ve maymunlar üzerinde yapılan çok uzun araştırmalardan sonra aşı olarak kullanılabilecek zayıflatılmış (hastalık yapıcı etkisi azaltılmış) kuduz virüsünü elde etmeyi başardı.6 temmuz 1885'te kuduz bir köpeğin ısırdığı ve hiçbir kurtuluş şansı olmayan joseph meister adında dokuz yaşında bir çocuk ilk kez kuduz aşısıyla ölümden kurtarıldı.
 

NeslisH

Özel Üye
#3
(1822 -1895) Bilim tarihinde pek az bilim adamı Louis Pasteur ölçüsünde insan yaşamım doğrudan etkileyen buluşlar ortaya koymuştur. Günlük dilimize bile geçen "pastörizasyon" terimi onun buluşlarından yalnızca birini dile getirmektedir.

Kristaller üzerindeki kuramsal çalışmalarının yanı sıra kimi hastalıklara bağışıklık sağlama yolundaki çalışmaları, bu arada özellikle "şarbon" (ya da antraks) denilen koyun ve sığırlarda görülen bulaşıcı hastalıkla kuduza karşı geliştirdiği aşı yöntemi ona dünya çapında ün kazandırmıştır. Bugün Fransa'da pek çok bulvar ve alan onun adını taşımaktadır. Kendi kurduğu "Pasteur Enstitüsü" dünyanın önde gelen araştırma merkezlerinden biridir. Fransızların gözünde Pasteur ulusal bir kahramansa, bunun nedeni onun yalnızca büyük bir bilim adamı olması değil, aynı zamanda, yaşamı boyunca ortaya koyduğu özveri ve insanlığa hizmet tutkusuydu.

Louis, Fransız Devrimiyle özgürlüğüne kavuşan bir kölenin torunuydu. Babası, N***lyon ordusunda üstün atılım gücüyle "Legion de Honour" alan bir ast-subâydı. Baba Pasteur'ün, N***lyon'un düşmesiyle ordudan ayrılmasına karşın İmparator'un anısına beslediği derin bağlılık duygusu, ilerde oğlu Louis'in olağan üstü direnç ve yeteneklerim de yönlendiren katıksız yurtseverliğe dönüşmüştü.

Geçimini dericilikle sağlayan Pasteur ailesi yoksuldu, ama çocuklarının eğitimi için her türlü sıkıntıyı göze almıştı. Louis daha küçük yaşlarında güçlükleri göğüslemede sergilediği direnç ve istenç gücüyle dikkatleri çekiyor, coşkuyla başladığı okul öğreniminde kendisiyle birlikte kardeşlerinin de başarılı olması için uğraş veriyordu.

Gerçi okulda pek parlak bir öğrenci değildi; dahası, ilk gençlik yıllarında ilerde büyük bilim adamı olacağını gösteren bir belirti de yoktu ortada. Tam tersine, Louis'in belirgin merakı portre çizmekti. Üstün bir yeteneği yansıtan tabloları, bugün de, Pasteur Enstitüsünde asılı durmaktadır.

Louis 19 yaşma geldiğinde sanatı bırakır, bilime yönelir. Başlangıçta öğretmenlerinin yönlendirmesiyle öğretmen olmaya karar verir, ünlü eğitim enstitüsü Ecole Normale Superieure'e başvurur. Giriş sınavını kazanmasına karşın, matematik, fizik ve kimyada derslere daha hazırlıklı başlamak için öğrenimine bir yıl sonra başlar.

Amacı iyi bir öğretmen olarak yetişmekti. Ne var ki, öğrenimini tamamladığında tüm ilgi ve coşkusunun bilimsel araştırmaya yönelik olduğunu fark eder. Kristaller üzerindeki ilk çalışmaları onu bir tür büyülemişti. Öğrencisinin özgün düşünme ve kavrayış gücünü sezen kimya profesörü onu, basit araçlarla yeni kurduğu laboratuvarına araştırma asistanı olarak alır. Bu genç bilim adamının hayal bile edemediği bir fırsattı.

Pasteur hemen çalışmaya koyulur, ilk aşamada tartarik asit kristalleri üzerindeki optik deneylerini yoğunlaştırır. Çok geçmeden bilim çevrelerinin dikkatim çeken buluşları, kimi tanınmış bilim adamlarının teşvikiyle Fransız Bilimler Akademisine sunulur.

Pasteur bilim dünyasınca tanınma yolundadır, ama Eğitim Bakanlığı onu bir ortaokula öğretmen olarak atamakta ısrarlıdır. Akademinin ve kimi bilim adamlarının giderek artan baskısına daha fazla karşı koyamayan Bakanlık bir yıl sonra Pasteur'ün Strasburg Üniversitesi'ne yardımcı profesör olarak dönmesine izin verir.

Pasteur'ün bir özelliği de kararlı olması, duraksamalarla vakit öldürmemesiydi. Üniversiteye gelişinin daha ilk haftasında Rektöre kızıyla evlenmek istediğini bildirir. Başvuru mektubu ilginçtir:

Saklamama gerek yok, tümüyle yoksul bir kimseyim. Tek varlığım sağlığım, yürekliliğim ve üniversitedeki isimdir. ... Geleceğim, şimdiki eğilimim değişmezse, kimyasal araştırmalara adanmış olacaktır. Çalışmalarımdan beklediğim sonucu alırsam, ilerde Paris'e yerleşmeyi düşünüyorum.

İsteğimi olumlu bulursanız, resmi evlenme önerisi için babam hemen Strasburg'a gelecektir. İstek olumlu karşılandı. Pasteur yaşamı boyunca tüm bilimsel çalışmalarında kendisine destek veren, tutku ve sorunlarını paylaşan Marie Laurent'le 1849'da yaşamını birleştirir.

Bayan Pasteur gerçekten özveri ve sevgi bağlılığıyla olağan üstü bir eşti. Mutlu evlilik ne yazık ki, yıllar sonra trajik bir dönemden geçer: Pasteurler dört çocuklarından üçünü küçük yaşlarında tifo ve benzer hastalıklar nedeniyle yitirirler. Geriye kalan oğulları yirmi yaşında iken 1871 savaşında Almanlara esir düşer.

Pasteur bilimsel çalışmalarını bir yana iterek eşiyle birlikte oğlunun dönüşünü bekler; Fransa'nın yenilgisiyle birlikte cepheden kaçan binlerce genç arasında oğlunu aramaya koyulur. Sonunda bulunduğunda oğlan bitkin ve ağır yaralıydı. Pasteur Almanları hiç bir zaman bağışlamadı; öyle ki, yıllar sonra bilimsel başarıları için Alman hükümetinin önerdiği madalyayı kabul etmedi.

Şimdi Paseur'ü bilimin öncüleri arasına yükselten bilimsel çalışmalarına değinelim.

Pasteur'ün yaşamımızı bugün de etkileyen buluşlarından biri fermentasyon (mayalanma) olgusuna ilişkindir. "Fermentasyon" terimi bilindiği gibi kimi maddelerde oluşan bir değişiklik sürecini dile getirmektedir. Örneğin şarap üzümden bu işlemle elde edilir; istenirse gene bu işlemle sirkeye dönüştürülebilir. Aynı şekilde, sütün şekeri laktik aside dönüştüğünde süt ekşir. Yumurta ve et türünden maddeler de fermentasyonla bozularak yenmez hale gelebilir.

Üretimi fermentasyona dayanan şarap Fransa'da çok önemli bir konuydu. Ne var ki, bu işlemin güvenilir teknolojisi henüz yeterince bilinmiyordu. Göreneklere bağlı yöntemler her zaman istenen sonucu vermiyor, kimi zaman şarap yerine sirke ya da kullanıma elvermeyen bozuk bir sıvı elde ediliyordu.

Sorunu ilk kez Pasteur bilimsel olarak incelemeye koyulur: sonunda ulaştığı açıklama (fermentasyonun mikrop teorisi) geçerliğini bugün de korumaktadır. Buna göre, doğada organik maddelerdeki hemen tüm değişiklikler gözle görülemeyen birtakım küçük canlılar tarafından oluşturulmaktadır.

Pasteur bu mikroorganizmaların ısıyla kontrol altına alınabileceğini göstererek şarap üretimim sağlam bir yöntemle güvenilir kılmakla kalmaz, "pastörizasyon" dediğimiz işlemle modern süt endüstrisine de yol açar.

Pasteur'ün önemli bir başka çalışması da ipekçiliği büyük bir sıkıntıdan kurtarmasıdır. Hastalıklı ipek böcekleri, üreticileri sık sık büyük kayıplara uğratıyordu. Soruna çözüm bulması mikrop teorisiyle ünlenen Pasteur'den istenir. Bilim adamı her zamanki yoğun ve dikkatli yaklaşımıyla sorunu değişik boyutlarıyla inceler; sağlıklı ipek böceği yumurtalarını seçmede "pratik" diyebileceğimiz bir yöntem oluşturarak ipekçiliği güvenilir bir üretim teknolojisine kavuşturur.

Pasteur'ün başarıları bir tür zincirleme tepki içinde biribirine yol açmaktaydı. Kristaller üzerindeki çalışmaları onu canlı yaşamın gizemi sorununa ***ürmüştü. Canlılar üzerindeki incelemeleri ise onu fermentasyonu açıklayan mikrop teorisine ulaştırmıştı. Doğruluğundan artık kimsenin kuşku duymadığı bu teori başlangıçta tepkiyle karşılanmıştı: pek çok kimse için öyle bir düşünce uydurma bir açıklama olmaktan ileri geçemezdi.

"Spontane üreme" diye bilinen yerleşik görüşe göre kurtçuk, tırtıl, tenya, sinek, fare vb. yaratıklar elverişli koşullarda kendiliğinden oluşmaktaydı. Oysa Pasteur "kendiliğinden oluşumu" mikroskopik organizmalar için bile olanaksız görüyordu.

Mikrop teorisinin özellikle bulaşıcı hastalıkların denetim altına alınması yolunda yeni araştırmalara yol açması kaçınılmazdı. Pasteur çok geçmeden şarbonun yanı sıra kangren, kan zehirlemesi, loğusa humması vb. hastalıklar üzerinde de araştırmaların yoğunlaştırır. Onun çarpıcı bir başarısı da kuduza karşı oluşturduğu aşıdır. Kuduz özellikle köpeklerin taşıdığı ölümcül bir hastalıktır.

Pasteur'e gelinceye dek kuduza karşı bilinen tek çare ışınları yerin kızgın bir demirle derinlemesine dağlanmasıydı. Kaldı ki, gecikme halinde bu yöntemin, hastanın canını yakma dışında bir etkisi olmadığı da biliniyordu.

Pasteur hayvanlar üzerinde denediği ama insanlara henüz uygulamadığı aşısıyla dokuz yaşındaki bir çocuğun yaşamım kurtarır. Azgın bir köpeğin ondört yerinden ısırdığı çocuğa kızgın demir uygulaması yapılamazdı. Umutsuz annenin çırpınışına dayanamayan Pasteur aşısını ilk kez bu çocukta denemekten kendini alamaz. Sonuç çocuk için kurtuluş, gelecek kuşaklar için bir müjde olur. Büyük bilim adamı ölümünden önce yaşam felsefesini şöyle özetlemişti:

Hiç kuşkum yok ki, Bilim ve Barış cehalet ve savaşı yok edecektir. Ulusların yıkmak, yok etmek için değil, yaşamı yüceltmek için birleşeceğine, geleceğimizi bu yolda, uğraş verenlere borçlu olacağımıza inanıyorum.

Pasteur'ün öyküsünde, anlamlı bir yaşam arayışındaki her genç için, çarpıcı ve güzel bir örnek vardır.
 
Üst