sel nedir?

#1
Sponsorlu Bağlantılar
sel nedir?



SEL NEDİR?

Seller tüm doğal tehlikelerin en tanınmışı ve en yaygınıdır. Bazı seller birkaç gün içinde meydana gelir, fakat seylap(ani sel) lar birkaç dakika içinde suların kabarmasına neden olabilir. Su, hızla akan sel suları ile bir hayli kaya yükü, çamur, parçalanmış ağaçlar ve diğer enkazı da birlikte taşıyan doğal akıntı sistemlerine yol açarak dik toprak kenarlarının üzerinden hızla aşar. Sel koşulları tarafından oluşturulan kaygan çamurlar keza bir tehlikedir.
Küçük çayların, sel yatakçıklarının, derelerin , mezraların, kuru çay yataklarının yada kuru havada zararsız görünen alçak tabanlı arazinin dahil taşıyabileceğini hatırlayın.
Her nerede yaşarsanız yaşayın,olası sel tehlikesine karşı uyanık olun. Eğer alçak tabanlı bir sahada, su yada bir bentten gelen çay kenarında yaşıyorsanız, sellere karşı hazırlıklı bulunmalısınız.

NEDENLERİ

Sele en çok nehir yataklarından taşmalar sonucu rastlanır. Ani ve kuvvetli yağışlar ve kar erimesi sonucu taşmalar oluşmaktadır. Nehir yataklarına gelen suyun sele dönüşmesine yatakların amacı dışında kullanılmasıda çok etkili olmaktadır. Günümüzde çarpık kentleşme sonucu dere yataklarının gecekondulaşma bölgesi haline gelmesi, ağaçlandırılması, doldurulması veya nehir yataklarının değiştirilmesi sonucu her yıl ülkemizde büyük mal ve hatta can kayıplarına rastlanmaktadır.
Dağlık alanlarda yağış ve tepelerdeki karın erimesi sonucu dere yatakları taşıyamayacağı miktarda su ile dolar ve ani seller oluşur. Özellikle dağ eteklerindeki yerleşim yerleri için heyelan tehlikesi de yaratan bu seller oldukça tehlikeli olmaktadır.


DEPREMİN TANIMI

Yer kabuğunun derin katmanlarının kırılıp yer değiştirmesi ya da yanardağların püskürme durumuna geçmesi nedeniyle oluşan sarsıntılardır.
Depremlerin büyüklüklerine göre yer yüzeyinde verdiği hasar çok yüksek oranda can ve mal kaybına yol açmakta, sosyal hayatı ve ülkenin ekonomik durumunu felç etmektedir.

Depremin olacağını önceden tespit eden cihazlar veya yöntemler henüz bulunamamıştır. Bu nedenle, depremle içi içe yaşayan ülkeler depremin yaratacağı olumsuz etkilere karşı hazırlıklı olmak zorundadır.

Ülkemiz topraklarının %92’sinin deprem riski taşıdığı, nüfusumuzun da %95’inin bu bölgeler üzerinde yaşadığı, büyük sanayi merkezlerinin % 98’inin ve barajlarımızın % 93’ünün deprem bölgelerinde bulunduğu bilinmektedir.

Bu da bize, ülkemizde bu konu ile ilgili hazırlık çalışmalarının sürekli ve etkili olarak yapılması gerektiğini ifade etmektedir.

Depremin yaratacağı hasarları en aza indirmek amacıyla;
- Deprem öncesinde,
- Deprem sırasında ve
- Deprem sonrasında aşağıdaki önlemleri almalıyız.

1. DEPREM ÖNCESİ ALINACAK ÖNLEMLER

Yerleşim bölgelerini titizlikle belirlemeliyiz. Kaygan ve ovalık bölgeleri iskana açmamalıyız. Evimizi gevşek toprağa sahip meyilli yerlere yapmamalıyız.
Yapıları deprem etkilerine karşı dayanıklı yapmalıyız. (Yapı Tekniğine ve İnşaat Yönetmeliğine uygun, sağlam olarak)
İmar planında konuta ayrılmış yerler dışındaki yerlere ev ve bina yapılmamalıdır.
Dik yarların yakınına, dik boğaz ve vadilerin içine bina yapılmamalıdır.
Çok kar yağan ve çığ gelen yamaçlarda bina yapılmamalıdır.
Mevcut binaların dayanıklılıklarını arttırmalıyız.
Sigorta sistemine dahil olmalıyız.
Bu önlemlerin yanı sıra da günlük kullandığımız eşyalarımızın ev içerisine yerleştirilmesinde, aşağıda sayılan önlemleri almalıyız.
Dolap üzerine konulan eşya ve büro malzemelerinin ka***** düşmesini önlemek için plastik tutucu malzeme kullanmalıyız.
Soba ve diğer ısıtıcıları sağlam malzemelerle duvara veya yere tespit etmeliyiz.
Dolaplar ve devrilebilecek benzeri eşyaları birbirine ve duvara tespit etmeliyiz.
Duvar bölmeleri ve panoları zikzak düzende yerleştirip, yere tespit etmeliyiz.
Tavan ve duvara asılan avize, klima vb. cihazları bulundukları yere ağırlıklarını taşıyacak şekilde tespit etmeliyiz.
Zehirli, patlayıcı, yanıcı maddeleri düşmeyecek bir konumda sabitlemeli ve kırılmayacak bir şekilde depolamalıyız. Bu maddelerin üzerlerine fosforlu, belirleyici etiketler koymalıyız.
Gaz kaçağı ve yangına karşı, gaz vanası ve elektrik sigortalarını otomatik hale getirmeliyiz.
Binadan acilen kaçmak için kullanılacak yollardaki tehlikeleri ortadan kaldırmalı, bu yolları işaretlemeli, buralara gereksiz eşya ve malzeme koymamalıyız.
Bir deprem planı hazırlayıp, bu plana göre nasıl davranmamız gerektiğinin tatbikatını zaman zaman yapmalıyız.
Bina yönetimince önceden belirlenen, mesken veya işyerinin özelliği ve büyüklüğüne göre uygun yangın söndürme cihazını mutlaka bulundurmalı ve periyodik bakımlarını da yaptırmalıyız.
Asansörlerin kapı yanlarına “Deprem Sırasında Kullanılmaz” levhası asmalıyız.
Gerekli İlk yardım malzemesi, yedek pil ve pilli radyo, el feneri, temizlik malzemeleri, sinyal düdüğü, mum, kibrit, kuru gıda ve bisküvi gibi malzemeleri bir çanta içerisinde her an hazır bir şekilde bulundurmalıyız.
Aile bireyleri ile topluca deprem sırasında nasıl korunacağımız hususunda sohbet ve alıştırmalar yapmalıyız.
Aile bireylerimiz ile iletişimi nasıl sağlayacağımızı ve eve ulaşamayacağımız durumlar için alternatif buluşma yerlerini planlamalıyız.
Depremin gece meydana gelebileceğini düşünerek, yatağımızı pencerenin önünden ve eşyaların dökülebileceği yerlerden uzak yerleştirmeliyiz.
Acil durumlarda yardım istemek için (Sivil Savunma, Polis, Jandarma, Hastaneler, Kızılay vb. gibi ) önemli telefon numaralarını öğrenmeliyiz.
İlk yardım kurslarına katılmalıyız veya ilk yardımla ilgili bilgileri içeren kitap, broşür vb.gibi yayınları evimizde bulundurmalıyız.

Kayalardan, döküntü örtüsünden veya topraktan oluşmuş kütlelerin, çekimin etkisi altında yerlerinden koparak yer değiştirmesine Heyelan denir. Bazı heyelanlar büyük bir hızla gerçekleştikleri halde bazı heyelanlar daha yavaş gerçekleşirler. Heyelanlar yer yüzünde çok sık meydana gelen ve çok yaygın bir kütle hareketi çeşididir ve aşınmada önemli rol oynarlar. Büyük heyelanlar aynı zamanda topografyada derin izler bırakırlar

HEYELANA NEDEN OLAN ETKENLER

1. Kuvvetli Eğim: Eğimlerin fazla olduğu sahalarda heyelan riski artmaktadır. Bazı sahalarda fay yamaçları dik eğimlerin oluşmasına neden olarak heyelanları kolaylaştırırlar. Yine insanlar kanallar ve yollar açarak yada yol ve maden kazılarından çıkan toprakları denge açısına erişmiş bulunan yamaçlar üzerine atarak heyelan oluşumuna neden olan koşulları hazırlarlar. Gevşek unsurların denge açısını her hangi bir nedenle aştığı durumlarda heyelan oluşur.

2. Su İle Doygunluk: heyelanlar yağışlı veya zeminin ıslak olduğu mevsimlerde meydana gelirler. Şiddetli veya devamlı yağmurlar yahut karların erimesi, kayaların içine bol miktarda suyun sızmasına olanak verir. Bunun sonucunda plastisite ve likidite sınırlarına erişilir ve herhangi bir nedenle oluşan sarsıntı sonucunda heyelan meydana gelir. Su, ayrıca denge açısını küçülterek, ağırlığı arttırarak ve sürtünmeyi azaltarak heyelanı kolaylaştırır.

3. Kaya Yapısı: Plastisite, likidite sınırları malzemenin yapısına sıkı bir şekilde bağlıdır. Çeşitli kil türlerinde plastisite birbirine yakın ancak likidite değerleri birbirinden çok farklıdır. Örneğin bu bakımdan en düşük değeri gösteren kaolin kili, en az su ile likidite sınırına erişen yani heyelana en uygun olan kil türüdür. Çeşitli depolarda az yada çok kil vardır. Bunun oranı ve türü heyelan olayını arttıran yada azaltan yani heyelanların yayılış alanlarını belirleyen başlıca faktörlerden birisidir. Bu nedenle killi formasyonların, fliş, marn ve tüf gibi depoların yaygın olduğu sahalarda heyelan çok fazla görülür. Buna karşılık kalker ve bazalt gibi kayalarda heyelan seyrek görülmektedir.

4. Tektonik Yapı: Tektonik yapı ile heyelan arsında çok sıkı bir ilişki vardır. Tabakaların yamaç eğimine paralel olarak dalmaları, heyelanları kolaylaştırır. Özellikle tabakalar arasında killi bir seviyenin varlığı önemli rol oynar. Kar veya yağmur sularının toprağa sızması sonucunda plastik veya likit hale geçen kil tabakasının üzerindeki kütleler çekim gücüne u*****, toptan aşağıya doğru kayabilirler. Kayaların diyaklazlarla derin ve sık bir şekilde parçalanmış olması da heyelanı kolaylaştıran koşullar arsında sayılabilir.

Heyelanlar, yukarıda sayılan nedenlerin birisi veya birkaçının etkisiyle oluşurlar ve bazen topografyada çok önemli değişikliklere neden olurlar. Kayan kütlenin koptuğu yerde genellikle hilale benzer bir kopma yarası oluşmaktadır. Buradan ayrılan maddeler genellikle akış hareketini andıran şekiller gösteren ve çoğu kez üzerinde kapalı çanakçıklar bulunan bir yığın halinde aşağıya doğru yer değiştirirler ve heyelan kütlesinin gövdesini oluştururlar. Bu kütle bazen bir akarsuyun yatağını tıka***** bir Heyelan Setti Gölü oluşmasına yol açar. Örneğin Tortum Gölü, heyelanla Tortum vadisinin tıkanması sonucunda meydana gelmiştir. Ayrıca heyelanlar sonucunda, yamaçlarda taraçalara benzer basamaklar oluşabilir.

HEYELAN ÇEŞİTLERİ

Genel olarak heyelan terimi ile açıklanan bu hızlı kütle hareketleri asıl heyelanlar, göçmeler ve toprak kaymaları olmak üzere üç tipe ayrılabilirler.

1. Asıl Heyelanlar: Bunların oluşumunda su, hazırlayıcı bir rol oynar. Fakat asıl heyelan kütlesi, su ile hamurlaşmış halde değildir. Kuru bir kütle halinde, fakat kaymaya uygun bir zemin üzerinde yer değiştirmiştir. Bu tip heyelanlar ülkemizde sık sık oluşurlar. Bu heyelanların en büyük olanları, genellikle bol yağışlı ve dik eğimli sahalarda, özellikle kuvvetle yarılmış, nemli ve litoloji bakımından da elverişli olan Kuzey Anadolu dağlık alanında oluşmuştur.Geyve, Ayancık, Sinop çevresi, Maçka, Of-Sürmene ve Trabzon-Sera heyelanları bunların başlıcalarındandır.

KURAKLIK TANIMI

Bir bölgede nem miktarındaki geçici dengesizliğin o bölgedeki su kıtlığı ile ilişkisi olarak kabaca tanımladığımız kuraklık doğal bir iklim olayıdır ve herhangi bir zamanda herhangi bir yerde meydana gelebilir. Kuraktan nemli iklim tiplerine kadar her yerde görülebilir. Bununla beraber kurak iklimler nem eksikliğinden ve yüksek değişkenlikteki yağıştan dolayı kuraklığa karşı daha hassas konumdadırlar. Ekstrem olaylar içinde kuraklık genellikle yavaş gelişir, sıklıkla uzun bir süreklilik gösterir ve atmosferik tehlikeler içinde tahmini en az olanı olması ile birlikte etkileri çok geniştir.
Kuraklık tabiatın gizli bir tehlikesidir. Genellikle herhangi bir mevsim veya bir zaman diliminde yağış miktarındaki azalmadan dolayı meydana gelir. Kuraklık hesaplamalarında bir bölgedeki yağış ve evapotranspirasyon (buharlaşma+terleme) arasındaki dengenin uzun süreli ortalaması göz önünde bulundurulmalıdır. Kuraklık zamanla (yağış mevsiminin başlamasında gecikmeler, ürün büyüme mevsimi- yağış zamanının ilişkisi) ve yağışların tesirleri ( yağış yoğunluğu, sayısı) ile ilişkilidir. Yüksek sıcaklık, şiddetli rüzgar ve düşük nem miktarı gibi diğer değişkenler bir çok bölgede kuraklıkta etkili olur.
Kuraklık yalnızca fiziksel bir olay veya bir doğa olayı olarak görülmemelidir. Onun, insan ve faaliyetlerinin su kaynaklarına olan bağımlılığı nedeniyle toplum üzerinde çeşitli etkileri vardır.
Uzun süreli kuru hava nem azlığı yaratarak bitki, orman ve su kaynaklarında azalmaya sebep olur ve neticede, ciddi çevresel, ekonomik ve sosyal problemlerin ortaya çıkar.

Nasıl Korunmalı?

Deniz kıyısında hissedilen depremden sonra tsunami olma olasılığı her zaman vardır. tsunaminin ilk etkisi deniz suyunun yavaş yavaş bir metre kadar yükselmesi ve çökmesi ile belli olur. Bu dalga sonrakilerin habercisidir. Yıkıcı dalgalardan önce okyanus ya da denizden gelen gök gürültüsü veya uçak sesini andıran bir uğultu duyulabilir. Bu durumda;
-Kıyıdan hemen uzaklaşmak gerekir.
-Teknede bulunanlar kıyıdan uzaklar, açık denizlere giderek dalganın etkisinden kurtulabilir.
-Karadakiler denizden uzaklaşmalıdır.
-Tsunami kıyıdaki meraklıları daha çok vurmaktadır. Meraklılar tsunamiyi izlerken ansızın kendilerini sürüklenirken bulabilirler.
-Tsunami hakkında bilgi sahibi olmak gerekir...

DOĞAL AFETLER VE KORUNMA YOLLARI


DEPREMLER
EROZYON
SEL BASKINLARI
HEYELANLAR
ÇIĞ
YANGINLAR

DEPREMLER

Yeryuvarlağının dışını örten yer kabuğu,
çeşitli nedenlerle sarsılır. Zaman zaman
yeryüzünde kendini belli eden bu
sarsıntılara deprem denir.Depremleri üç
gruba ayırabiliriz :
Tektonik, volkanik, çöküntü depremleri

TÜRKİYE’DEKİ DEPREM BÖLGELERİ

Kuzey Anadolu deprem kuşağı
Ege Bölgesi ve Güney Marmara’daki
çöküntü alanlarının kenarlarımda
bulunan fay çizgilerini kapsayan alan
Antakya-Amik-Maraş oluğu
Güneydoğu Toros yayının dış sınırı

Yurdumuz Akdeniz Deprem Kuşağı
üzerinde yer alır.

Bu nedenle zaman zaman önemli
sarsıntılara mağruz kalır.

ALINMASI GEREKEN TEDBİRLER

Deprem bölgelerinde binalar sert
topraklar ve kayalar üzerine oturtulmalıdır.
Binalar betonarme veya ahşaptan
yapılmalıdır.
Binalar iki kattan fazla olmamalıdır.
Sarsıntılar esnasında kirişlerin altına girilmelidir.



EROZYON

Erozyon, toprağın tarım yapılan üst
tabakasının su veya rüzgarın etkisiyle
aşınıp, taşınmasıdır.
Şiddetli yağışlar ve kuvvetli rüzgarlar,
arazi eğiminin fazla, toprak örtüsünün
zayıf olması erozyona neden olur.

EROZYONU ÖNLEMEK İÇİN YAPILAN PROJELER

Mera ıslah projeleri,
Havza ıslah projeleri,
Ağaç tarımı,
Koru projeleri,
Trakya topraklarını kurtarma
kampanyası

SEL BASKINLARI

Sel baskını, suyun yatağından taşarak
çevredeki geniş düzlük ve çukur
alanlara yayılmasıdır.Bunun yanında
taban suyunun yükselmesine bağlı
olarak da gerçekleşebilir.

YOL AÇTIĞI ZARARLAR

İnsan kaybı
Hayvan kaybı
Toprak kaybı
Tarımsal hasar
İşsizlik
Ulaşım-haberleşme aksaması

ÖNLEME ÇALIŞMALARI

Başta orman olmak üzere mevcut bitki örtüsü iyi korunmalı
Çıplak yerler ağaçlandırılmalı
Yatak içinde hız kesici setler ve göletler
yapılmalı



HEYELAN

Heyelan: Toprak örtüsü veya ana kayanın bir parçasının bulunduğu yerden koparak yamaç üzerinde harekete geçip daha aşağıda bir yerde birikmesidir.

MEYDANA GELİŞİNDE ETKİLİ OLAN FAKTÖRLER

A)Jeolojik ve jeomorfolojik faktörler
Yerçekimi
Ana kaya özellikleri
Eğim
Bakı
Deprem

B) Beşeri faktörler
Yol ve bina yapımı için yamaç hafriyatı
Taş ve maden ocağı açma
Kanal ve tünel inşaatı için yamaç hafriyatı

KORUNMA YOLLARI

Yamacın doğal eğiminin bozulmaması,
Yamacın mevcut bitki örtüsünün iyi korunması, çıplak yamaçların ağaçlandırılması,
Eğimli arazilere destek duvarları yapılması


ÇIĞ


Çığ, dağın çok yüksek bir yerinden kopup yuvarlanan, yuvarlandıkça da
büyüyen kar kütlesidir.Yurdumuzun özellikle D.Anadolu Bölgesi’nde görülen
ve önemli zararlar veren bir afettir.

ÇIĞIN OLUŞUMUNU ETKİLEYEN FAKTÖRLER

A)Meteorolojik Faktörler
Yağış
Yağmur
Sıcaklık
Rüzgar
Topoğrafik faktörler
Depremler
Eğim
Bakı
Yükseklik
Yamaç uzunluğu
Bitki örtüsü

KORUNMA YOLLARI

Çok dik yamaçlara dayanma duvarları yapılmalı
Kazıklar çakılmalı
Yamaçlara ağaçlar dikerek çığ tehlikesi önlenmeli


YANGINLAR

Yangın ; bir ormanın, bir evin veya daha
başka bir ortamın tutuşarak yanması demektir.Ülkemizde özellikle yaz aylarında orman yangınları görülmektedir.

ALINMASI GEREKEN TEDBİRLER

İnsanlara ağaç ve orman sevgisi aşılanmalı, ormanın yurt ekonomisine ve çevreye olan yararları konusunda bilinçlendirilerek eğitmeli
Gerekli emniyet ve alarm sistemi kurulmalı

Orman içi yollar, haberleşme yeterli düzeye getirilmeli
Yanan yerler hemen korumaya alınarak ağaçlandırılmalı
 
Üst